İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?
İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?
Rus işgali altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişinin kaçırıldığı, bunlardan 104’ünün Kırım Tatarı olduğu biliniyor. İşgalcilerin baskıları nedeniyle birçok aile, kaçırılan yakınları hakkında bilgi vermekten çekiniyor. Uzmanlar, işgalin başında silahsız direniş gösteren halkın, artan baskılar nedeniyle artık konuşmaya korktuğunu vurguluyor. Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh ve KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, QHA’ya Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki durumu değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 21.03.2025 16:23
Haber Güncellenme Tarihi: 21.03.2025 16:53
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Rusya'nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’te karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının ilk günlerinde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılar 3 yıldır devam ediyor. İşgalcilerin uyguladığı baskılar, yerel halkı sindirmeyi amaçlayan politikalara dayanırken halkta ciddi bir korku yaratıyor. İşgalin başından itibaren Rus güçler, bu bölgelerde başta Kırım Tatarları olmak üzere Ukrayna yanlısı sivil aktivistlere, gazetecilere ve kamu görevlilerine yönelik zorla alıkoyma, işkence ve tehdit yöntemlerini sıkça uyguluyor. Bölgedeki Ukrayna nüfusu; Rus pasaportlarının zorla kabul ettirilmesi, eğitim müfredatının Rus propagandasına göre değiştirilmesi ve muhalif seslerin susturulması gibi uygulamalarla ağır bir baskı altına alındı.
İşgal altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan insanlar, Rus güçlerinin ağır baskısı nedeniyle işlenen suçları ve insan hakları ihlallerini duyurmaktan çekiniyor. İşgalin ilk günlerinden beri Rus güçleri, Ukrayna yanlısı bireyleri tespit etmek için sıkı gözetim sistemleri kurarak, sosyal medya paylaşımlarını izlemeye alarak ve en ufak bir muhalif sesin dahi şiddetle bastırılacağını gösterdi.
Kaçırılma, işkence, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmelerin yaygın olduğu bu ortamda, halk korku içinde yaşıyor. Özellikle Rus işgaline karşı çıkan aktivistler, gazeteciler ve eski Ukrayna yetkilileri hedef alınırken, sıradan vatandaşlar bile herhangi bir şikâyet veya direniş belirtisi gösterdiklerinde cezalandırılıyor. Bu nedenle birçok kişi, yaşanan insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak yerine hayatta kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etmek zorunda kalıyor.
Son olarak Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 12 Mart 2025 tarihinde, Rus işgal güçleri tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatarı Rüstem Virati’nin Rus tutukevinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Herson bölgesindeki Novooleksiyivka kasabasında 16 Mart 2023 tarihinde işgalciler tarafından alıkonulan, işkence gören daha sonra işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Virati hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Ailesi, onun kurtulacağına inanarak ve gazetecilerin haber yapmasının işgalcileri daha fazla baskıya yönlendireceğinden korkarak durumu gizli tutmayı tercih etti.
Öte yandan Ukraynalı insan hakları savunucuları başta insan kaçırma olmak üzere işgalciler tarafından işlenen hak ihlallerinin dünyaya duyurulmasının işgalcilere karşı koymanın en etkili yöntem olduğuna dikkat çekiyor. İşgalcilerin bu tip bilginin yayılmasından korktuğunu belirten insan hakları savunucuları, ihlallerin gündeme getirilmesinin alıkonulan kişilerin hayatlarını korumaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor.
Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh (Lyudmyla Korotkykh) ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, Rus işgal güçlerinin Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılarını değerlendirerek işgal altında yaşayan insanların sessiz kalmalarının sebebini ele aldı.
EN AZ 413 KİŞİ İŞGALCİLER TARAFINDAN KAÇIRILDI
Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’ten sonra Rus işgali altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişi işgal güçleri tarafından alıkonuldu. İşgalcilerce hukuksuz bir şekilde alıkonulan 413 kişiden 104’ü ise Kırım Tatarı.
Son zamanlarda çoğunlukla Rus işgalcilerce kaçırılan insanların yakınlarının insan hakları savunucularına ilgili vakaları bildirmediğini belirten Lyudmıla Korotkıh, “Bildiğiniz gibi işgalciler, Geniçesk dahil yeni işgal altına alınan bölgelerde kendi mahkemelerini oluşturdu ve insanları ‘yargılıyorlar’. Maalesef biz bazen bu davaları oldukça uzun bir gecikmeyle öğreniyoruz. Öncelikle bunun sebebi yakınlarının bu vakaları bildirmemesi ve bu konuda açık kaynaklarda bir bilginin olmaması; sosyal ağlarda veya medyada bu bilgiler yer almıyor.” dedi.
Rusya’nın işgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlara baskı uyguladığı için insanların ihlalleri bildirmeye korktuğunu aktaran Korotkıh, “Gerçekten çok korkuyorlar çünkü Rus işgal güçleri tarafından bu bölgelerin ele geçirilmesi sırasında büyük bir şiddet dalgasına tanık oldular. Dolayısıyla de herhangi bir bilgiyi paylaşmaktan çekiniyorlar.” ifadelerini kullandı.
BİRÇOK İNSAN KAÇIRILARAK İŞKENCEYE MARUZ KALDI
"KAÇIRILAN İNSANLARIN KIRIM’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ, ORADA YARGILANARAK CEZAEVLERİNE GÖNDERİLDİĞİ BİLİNİYOR"
Yeni işgal edilen bölgelerde insanların kaçırıldığı, belirli bir süre boyunca alıkonularak işkencelere maruz kaldığı birçok vakanın mevcut olduğuna dikkat çeken insan hakları savunucusu şunları kaydetti:
Özellikle, insanların kaçırılarak belirli bir süre boyunca alıkonulduğu birçok vaka yaşandı. Bir süre sonra insanlar serbest bırakıldı ancak fiziksel ve psikolojik olarak korkunç durumdaydılar. Bu yüzden sevdiklerinin bir gün serbest bırakılmasını uman aileler konuşmaktan, bilgi vermekten korkuyor. Ancak ne yazık ki her zaman böyle olmuyor. Kaçırılan insanların Kırım’a götürüldüğü, orada yargılanarak cezaevlerine gönderildiği biliniyor. Aileler ise mahkeme kararı açıklandıktan sonra bilgi vermeye başlıyor. Ayrıca bir başka sorun da ailelerin kime başvuracaklarını bilmemesidir. Kime güvenebileceklerini, hangi iletişim kanallarının güvenli olduğunu ve bu bilgileri nasıl yayabileceklerini bilmiyorlar.
“Öncelikli sebep elbette güvenlik faktörü, çünkü insanlar korkuyor.” diyen Korotkıh, bir diğer meselenin ise, alıkonulan kişilere atanan sözde avukatların ailelere bu konuyu dile getirmemelerini ve bilgiyi yaymamalarını tavsiye etmesi olduğunu belirterek şu ifadelerini kullandı:
Bunun sebebi, işgalcilerle bir şekilde anlaşmaya vararak durumu çözmeyi ve alıkonulan kişinin serbest bırakılmasını umuyorlar. Ancak ne yazık ki bu tür durumlar oldukça nadir gerçekleşiyor.
“İHLALLERİ GÜNDEME TAŞIMAK EN ETKİLİ YÖNTEM”
İnsan kaçırma vakasının duyurulmasının, bilginin yayılmasının en etkili yöntem olduğunu vurgulayan Korotkıh, “İlgili bilgilerin Ukraynalı insan hakları savunuculara aktarılması ilk önce bize hızlı tepki vermemizi, bu bilgiyi ilgili uluslararası kurumlara, başta BM olmak üzere insan hakları koruma örgütlerine iletmemizi sağlıyor. Bilgiyi yabancı medyada yayıyoruz, sosyal medyada duyuruyoruz, işgalciler bunlardan korkuyor, bundan sonra bazı insanlar serbest bırakılıyor veya en azından kaçırılan insanın alıkonulduğu yer hakkında bilgi veriliyor. Ayrıca işgalciler bu sayede alıkonulanan kişilere daha farklı davranmaya başlıyor; en azından işkence uygulamıyorlar ve yaşamları doğrudan tehdit altında olmuyor. Bu yüzden, işgal altındaki bölgelerde yaşayan herkesten, kaçırılan veya alıkonulan kişiler hakkında bilgi sahibi olduğunda, ister aile üyesi, ister komşu ya da tanıdık olsun, bu durumu duyurmasını istiyoruz. Çünkü bu, öncelikle alıkonulan kişilerin hayatlarını korumamıza yardımcı olur.” şeklinde konuştu.
“SİLAHSIZ İNSANLAR RUS TANKLARINA KARŞI YÜRÜDÜ”
Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra başta Geniçesk ili olmak üzere Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarlarının ve Ukraynalı aktivistlerinin Kırım’ın idari sınırında düzenlenen birçok eyleme katılarak Ukrayna toprak bütünlüğünü kararlı bir şekilde savunduğunu belirten KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, “Bu yüzden Rusya Ukrayna'ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattığında ve yüzlerce tankın bölgemizden geçtiktiğini gördüğümüzde elbette önce ailelerimiz, hayatlarımız için korktuk. Ama bu korku aynı zamanda bize evlerimizi, ailelerimiz korumaya cesaret verdi. İlk haftalarda silahsız, ellerinde sadece Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları olan insanlar tanklara karşı yürüdü. İşgalcilerin vazgeçeceğinden emindik. Ama bu çok acımasız, kanlı bir savaş. Çok sayıda insan işgalcileri protesto etmek için sokaklara çıktı. Ancak işgal güçlerinin uyguladığı baskı, aramalar, insan kaçırmaları, işkenceler insanları sindirdi.” dedi.
“İNSANLAR ÇOK KORKUYOR”
Rus işgalcilerin sindirme taktiğini yaygın bir şekilde kullandığını kaydeden Bekirova, “Geniçesk bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerin yüzde 70’i işgal altındaki bölgeleri terk etti. Çünkü işgalciler bölgeyi kontrol altına aldıktan hemen sonra özellikle aktif olan insanlara baskılar uyguladı, alıkoyarak işkence etti. Serbest bırakılanlar bir daha yakalanmamak üzere evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgalcilerin Ukrayna vatandaşlarına karşı benzeri görülmemiş vahşice yöntemler kullanıyor. İşgal altındaki topraklarda hapiste alıkonulan insanlarımıza her türlü işkence ve kötü muamele uyguluyorlar. Bu yüzden insanlar çok korkuyor.” ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
QHA - Kırım Haber Ajansı
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?
Rus işgali altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişinin kaçırıldığı, bunlardan 104’ünün Kırım Tatarı olduğu biliniyor. İşgalcilerin baskıları nedeniyle birçok aile, kaçırılan yakınları hakkında bilgi vermekten çekiniyor. Uzmanlar, işgalin başında silahsız direniş gösteren halkın, artan baskılar nedeniyle artık konuşmaya korktuğunu vurguluyor. Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh ve KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, QHA’ya Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki durumu değerlendirdi.
Rusya'nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’te karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının ilk günlerinde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılar 3 yıldır devam ediyor. İşgalcilerin uyguladığı baskılar, yerel halkı sindirmeyi amaçlayan politikalara dayanırken halkta ciddi bir korku yaratıyor. İşgalin başından itibaren Rus güçler, bu bölgelerde başta Kırım Tatarları olmak üzere Ukrayna yanlısı sivil aktivistlere, gazetecilere ve kamu görevlilerine yönelik zorla alıkoyma, işkence ve tehdit yöntemlerini sıkça uyguluyor. Bölgedeki Ukrayna nüfusu; Rus pasaportlarının zorla kabul ettirilmesi, eğitim müfredatının Rus propagandasına göre değiştirilmesi ve muhalif seslerin susturulması gibi uygulamalarla ağır bir baskı altına alındı.
İşgal altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan insanlar, Rus güçlerinin ağır baskısı nedeniyle işlenen suçları ve insan hakları ihlallerini duyurmaktan çekiniyor. İşgalin ilk günlerinden beri Rus güçleri, Ukrayna yanlısı bireyleri tespit etmek için sıkı gözetim sistemleri kurarak, sosyal medya paylaşımlarını izlemeye alarak ve en ufak bir muhalif sesin dahi şiddetle bastırılacağını gösterdi.
Kaçırılma, işkence, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmelerin yaygın olduğu bu ortamda, halk korku içinde yaşıyor. Özellikle Rus işgaline karşı çıkan aktivistler, gazeteciler ve eski Ukrayna yetkilileri hedef alınırken, sıradan vatandaşlar bile herhangi bir şikâyet veya direniş belirtisi gösterdiklerinde cezalandırılıyor. Bu nedenle birçok kişi, yaşanan insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak yerine hayatta kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etmek zorunda kalıyor.
Son olarak Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 12 Mart 2025 tarihinde, Rus işgal güçleri tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatarı Rüstem Virati’nin Rus tutukevinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Herson bölgesindeki Novooleksiyivka kasabasında 16 Mart 2023 tarihinde işgalciler tarafından alıkonulan, işkence gören daha sonra işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Virati hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Ailesi, onun kurtulacağına inanarak ve gazetecilerin haber yapmasının işgalcileri daha fazla baskıya yönlendireceğinden korkarak durumu gizli tutmayı tercih etti.
Öte yandan Ukraynalı insan hakları savunucuları başta insan kaçırma olmak üzere işgalciler tarafından işlenen hak ihlallerinin dünyaya duyurulmasının işgalcilere karşı koymanın en etkili yöntem olduğuna dikkat çekiyor. İşgalcilerin bu tip bilginin yayılmasından korktuğunu belirten insan hakları savunucuları, ihlallerin gündeme getirilmesinin alıkonulan kişilerin hayatlarını korumaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor.
Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh (Lyudmyla Korotkykh) ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, Rus işgal güçlerinin Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılarını değerlendirerek işgal altında yaşayan insanların sessiz kalmalarının sebebini ele aldı.
EN AZ 413 KİŞİ İŞGALCİLER TARAFINDAN KAÇIRILDI
Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’ten sonra Rus işgali altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişi işgal güçleri tarafından alıkonuldu. İşgalcilerce hukuksuz bir şekilde alıkonulan 413 kişiden 104’ü ise Kırım Tatarı.
Son zamanlarda çoğunlukla Rus işgalcilerce kaçırılan insanların yakınlarının insan hakları savunucularına ilgili vakaları bildirmediğini belirten Lyudmıla Korotkıh, “Bildiğiniz gibi işgalciler, Geniçesk dahil yeni işgal altına alınan bölgelerde kendi mahkemelerini oluşturdu ve insanları ‘yargılıyorlar’. Maalesef biz bazen bu davaları oldukça uzun bir gecikmeyle öğreniyoruz. Öncelikle bunun sebebi yakınlarının bu vakaları bildirmemesi ve bu konuda açık kaynaklarda bir bilginin olmaması; sosyal ağlarda veya medyada bu bilgiler yer almıyor.” dedi.
Rusya’nın işgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlara baskı uyguladığı için insanların ihlalleri bildirmeye korktuğunu aktaran Korotkıh, “Gerçekten çok korkuyorlar çünkü Rus işgal güçleri tarafından bu bölgelerin ele geçirilmesi sırasında büyük bir şiddet dalgasına tanık oldular. Dolayısıyla de herhangi bir bilgiyi paylaşmaktan çekiniyorlar.” ifadelerini kullandı.
BİRÇOK İNSAN KAÇIRILARAK İŞKENCEYE MARUZ KALDI
"KAÇIRILAN İNSANLARIN KIRIM’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ, ORADA YARGILANARAK CEZAEVLERİNE GÖNDERİLDİĞİ BİLİNİYOR"
Yeni işgal edilen bölgelerde insanların kaçırıldığı, belirli bir süre boyunca alıkonularak işkencelere maruz kaldığı birçok vakanın mevcut olduğuna dikkat çeken insan hakları savunucusu şunları kaydetti:
“Öncelikli sebep elbette güvenlik faktörü, çünkü insanlar korkuyor.” diyen Korotkıh, bir diğer meselenin ise, alıkonulan kişilere atanan sözde avukatların ailelere bu konuyu dile getirmemelerini ve bilgiyi yaymamalarını tavsiye etmesi olduğunu belirterek şu ifadelerini kullandı:
“İHLALLERİ GÜNDEME TAŞIMAK EN ETKİLİ YÖNTEM”
İnsan kaçırma vakasının duyurulmasının, bilginin yayılmasının en etkili yöntem olduğunu vurgulayan Korotkıh, “İlgili bilgilerin Ukraynalı insan hakları savunuculara aktarılması ilk önce bize hızlı tepki vermemizi, bu bilgiyi ilgili uluslararası kurumlara, başta BM olmak üzere insan hakları koruma örgütlerine iletmemizi sağlıyor. Bilgiyi yabancı medyada yayıyoruz, sosyal medyada duyuruyoruz, işgalciler bunlardan korkuyor, bundan sonra bazı insanlar serbest bırakılıyor veya en azından kaçırılan insanın alıkonulduğu yer hakkında bilgi veriliyor. Ayrıca işgalciler bu sayede alıkonulanan kişilere daha farklı davranmaya başlıyor; en azından işkence uygulamıyorlar ve yaşamları doğrudan tehdit altında olmuyor. Bu yüzden, işgal altındaki bölgelerde yaşayan herkesten, kaçırılan veya alıkonulan kişiler hakkında bilgi sahibi olduğunda, ister aile üyesi, ister komşu ya da tanıdık olsun, bu durumu duyurmasını istiyoruz. Çünkü bu, öncelikle alıkonulan kişilerin hayatlarını korumamıza yardımcı olur.” şeklinde konuştu.
“SİLAHSIZ İNSANLAR RUS TANKLARINA KARŞI YÜRÜDÜ”
Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra başta Geniçesk ili olmak üzere Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarlarının ve Ukraynalı aktivistlerinin Kırım’ın idari sınırında düzenlenen birçok eyleme katılarak Ukrayna toprak bütünlüğünü kararlı bir şekilde savunduğunu belirten KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, “Bu yüzden Rusya Ukrayna'ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattığında ve yüzlerce tankın bölgemizden geçtiktiğini gördüğümüzde elbette önce ailelerimiz, hayatlarımız için korktuk. Ama bu korku aynı zamanda bize evlerimizi, ailelerimiz korumaya cesaret verdi. İlk haftalarda silahsız, ellerinde sadece Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları olan insanlar tanklara karşı yürüdü. İşgalcilerin vazgeçeceğinden emindik. Ama bu çok acımasız, kanlı bir savaş. Çok sayıda insan işgalcileri protesto etmek için sokaklara çıktı. Ancak işgal güçlerinin uyguladığı baskı, aramalar, insan kaçırmaları, işkenceler insanları sindirdi.” dedi.
“İNSANLAR ÇOK KORKUYOR”
Rus işgalcilerin sindirme taktiğini yaygın bir şekilde kullandığını kaydeden Bekirova, “Geniçesk bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerin yüzde 70’i işgal altındaki bölgeleri terk etti. Çünkü işgalciler bölgeyi kontrol altına aldıktan hemen sonra özellikle aktif olan insanlara baskılar uyguladı, alıkoyarak işkence etti. Serbest bırakılanlar bir daha yakalanmamak üzere evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgalcilerin Ukrayna vatandaşlarına karşı benzeri görülmemiş vahşice yöntemler kullanıyor. İşgal altındaki topraklarda hapiste alıkonulan insanlarımıza her türlü işkence ve kötü muamele uyguluyorlar. Bu yüzden insanlar çok korkuyor.” ifadelerini kullandı.
Son Haberler