SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Işgal

QHA - Kırım Haber Ajansı - Işgal haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Işgal haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün: Kırım Tatarları için işgal, Ukrayna egemenliği altındaki önceki dönemden çok güçlü bir kopuşu temsil ediyor Haber

Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün: Kırım Tatarları için işgal, Ukrayna egemenliği altındaki önceki dönemden çok güçlü bir kopuşu temsil ediyor

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün, 17 Mart 2025 tarihinde İtalya merkezli OBC Transeuropa medya servisine bir röportaj verdi. Aydıngün, 2014 yılında Rusya tarafından işgal edilen Kırım'ı, 24 Şubat 2022'den bu yana devam eden topyekun savaşı ve baskı altındaki Kırım Tatarlarını değerlendirdi. Prof. Dr. Aydıngün, on yıl önce Kırım Tatarlarının insan hakları durumunu yerinde incelemek üzere son defa Kırım'a giden ve sahada bilgi toplayabilen akademisyenler arasında yer alıyor. O dönemde gerçekleştirdikleri araştırmayı değerlendiren Aydıngün, üç hukuk profesörü, bir tarihçi, bir Rusça bilen genç uzman ve sosyolog kimliğiyle kendisinin bu gezide yer aldığını söyledi. KIRIM’A GİDEN SON BİLİM HEYETİNDE YER ALDI Yarımadaya ulaşabilmenin zorluğundan bahseden Aydıngün, önce Moskova’ya, ardından Kıyiv’e ve son olarak da Kırım'ın Akmescit (Simferopol) şehrine uçtuklarını dile getirdi. Rus işgalindeki Kırım’daki insan hakları ihlallerine ilişkin gerçekleştirdikleri gözlem ziyaretine dair dikkat çeken açıklamalar yapan Prof. Dr. Aydıngün, Kırım’a ulaştıklarında Rusya yanlısı bölgeyi güllük gülistanlık olarak göstermeye çalışan yetkililerle görüştüklerini vurguladı. Aydıngün, bölgeyi daha önce tanımayan bir kişi için bile bunun bir “tuzak” olduğunun açık olduğunu söyledi. “İŞGAL BİR KOPUŞU TEMSİL EDİYOR” Durumu daha sağlıklı değerlendirebilmek için heyeti ikiye böldüklerini kaydeden Aydıngün, bir grubun Rus yetkililer tarafından hazırlanmış resmî programa katıldığını, kendisiyle birlikte diğer grubun ise önceki bilgileri sayesinde daha gerçekçi karşılaştırmalar yaptığını bildirdi. Yaşadığı deneyimi aktaran Aydıngün, “Bunun güçlü ve duygusal açıdan acı verici bir deneyim olduğunu inkâr edemem. Konuştuğum Tatar halkının gözlerinde, Rusya'nın işgalinin ardından gelen tüm umut kaybını, korkuyu gördüm ve hepsinden önemlisi, bu kez zorunlu göç anlamında yeni bir ‘sürgünün' onlar için ne kadar zor olduğunu hissettim.” dedi ve “Kısacası, Kırım Tatarları için işgal, Ukrayna egemenliği altındaki önceki dönemden çok güçlü bir kopuşu temsil ediyordu” şeklinde konuştu. “KIRIMOĞLU LİDERLİĞİNDE KENDİ KADERLERİNİ TAYİN EDİYORLAR” Aydıngün, 1944’teki Stalin tarafından gerçekleştirilen sürgün ve soykırıma rağmen Kırım Tatar halkının kimliğini korumayı başardığını ve anayurtlarına barışçıl biçimde dönme hakkını savunduğunu belirtti. Bu bağlamda Aydıngün, "Sovyetler döneminde yoğun baskı görmelerine ve aydın sınıfın önemli bir kısmının sistemli biçimde yok edilmesine rağmen Kırım Tatarları kolektif hafızalarını canlı tutmayı başardı" dedi.  Aydıngün, Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun öncülüğünde gelişen hareketin, evrensel insan hakları değerlerine yaslandığını ifade ederek, “Özellikle Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun liderliğinde, millî karakterli ancak yine de evrenselci bir yaklaşımla hareket eden ve insan haklarına saygılı bir self-determinasyon (kendi kaderini tayin etme) hareketi yarattılar” cümlelerini kullandı. YARIMADAYA DÖNÜŞ SÜRECİ Sovyetler Birliği’nin dağılmasından kısa süre önce başlayan Kırım Tatarlarının geri dönüş sürecinin, Kırım’a yerleşmiş Rus nüfusa saygı temelinde yürütüldüğünü ve bu nedenle barışçıl bir biçimde gerçekleştiğini belirten Aydıngün, “Bu süreçte Kırım Tatarları, çatışmadan uzak bir yaklaşım benimsedi" dedi. Ancak barışçıl yaklaşıma rağmen çeşitli zorlukların sürdüğünü belirten Aydıngün, “1990’lardan bu yana Rusya devleti ve Rus yanlısı yerel aktörler, Kırım Tatarlarının yarımadaya dönüşünü desteklemekten kaçınmıştır. Bu durum, Kırım Tatarlarının toplumsal ve siyasal hayata yeniden entegre olma sürecini ciddi biçimde sekteye uğratmıştır” şeklinde konuştu. "HALK, İŞGALE KADAR KENDİ KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKMAYA ÇALIŞTI..." Bu koşullar altında Kırım Tatar toplumunun, kültürel ve dilsel canlanma sürecini başlattığını belirten Aydıngün, "Kırım Tatar halkı, örneğin anıtlar gibi hem somut kültürel miraslarını hem de geleneklerini, somut olmayan miraslarını koruma altına almayı hedefledi. Tatarca eğitim veren okulların ve medya kuruluşlarının oluşturulması da bu sürecin önemli kazanımları arasında yer aldı" değerlendirmesini yaptı. Bu dönemde sürecin hızlı değil ancak istikrarlı biçimde ilerlediğini kaydeden Aydıngün, 2014’teki Rusya’nın Kırım’ı işgalinin ardından Kırım Tatar halkına yönelik baskıların belirgin şekilde arttığını ve sürecin sekteye uğradığını vurguladı. RUSLAR KIRIM TATARLARININ KURUMSAL ALTYAPISINI HEDEF ALDI Bu bağlamda Aydıngün, “İşgal sonrası dönemde Kırım Tatar toplumunun kurumsal altyapısı hedef alınmıştır; Tatar okulları ve medya organları kapatılmış, ders materyalleri yasaklanmış, mülkiyet hakları ihlal edilmiştir” dedi. Rusya'nın uyguladığı hukuk sisteminin, Kırım Tatarlarını asimile etme yönünde sistematik bir araç olarak kullanıldığını belirten Aydıngün, “Bireyler, temel kamu hizmetlerine ve yaşamsal haklara erişim sağlayabilmek için Rus vatandaşlığına geçmeye mecbur bırakıldı” ifadelerini kullandı. Kırım Tatarlarının kendi kaderini tayin hakkı doğrultusunda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların ise Rus yönetimi tarafından “aşırılıkçı” olarak yaftalandığını belirten Aydıngün, bu kişilerin sıklıkla keyfî biçimde gözaltına alındığını veya sorgulandığını kaydetti. BU SADECE KIRIM’IN İŞGALİ DEĞİL “Kırım Tatarların Kırım'a dönmesi için bir gelecek öngörüyor musunuz?” sorusuna ise Aydıngün şu şekilde cevap verdi: "Ne yazık ki artık meselenin sadece Rusya tarafından işgal edilen yarımadayla değil 2014'te Kırım'dan başlayarak çok tehlikeli bir anomi ve düzensizlik evresine giren tüm küresel sistemle ilgili olduğunu söylemek zorundayım. Avrupa bu gelişmelere marjinal bir şeymiş, azınlık nüfusları ilgilendiren ve belki de o kadar önemli olmayan bir olaymış gibi baktı. Oysa bu, şu anda benzeri görülmemiş bir hızla ilerleyen tüm bir güvenlik mimarisinin parçalanmasının başlangıcıydı."

Rusya, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü ihlal etmeye devam ediyor! Haber

Rusya, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü ihlal etmeye devam ediyor!

Gürcistan Dışişleri Bakanı Maka Botchorishvili, Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te temaslarda bulunan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri Feridun Sinirlioğlu ile bir araya geldi. Botchorishvili ile Sinirlioğlu, basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında Gürcistan'ın toprak bütünlüğü sorunu yaşadığını ifade eden Botchorishvili, "Gürcistan'ın iki bölgesi Abhazya ve Tskhinvali (Güney Osetya) Rusya'nın işgali altında ve Rusya, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü ihlal etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. Sinirlioğlu'nun temasları kapsamında Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya'nın işgal hattını ziyaret edeceğini aktaran Botchorishvili, AGİT Genel Sekreterinin "işgalin ağır insani sonuçlarını yakından görme fırsatına sahip olacağını" belirtti. AGİT'in, Gürcistan ile Rusya arasındaki Cenevre Müzakerelerine katkı sağladığını ifade eden Botchorishvili, iki ülke arasında daha önce yapılan Gali Görüşmeleri'nin yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı. "GÜRCİSTAN BÖLGEDE BARIŞ VE İSTİKRAR İSTİYOR" Gürcistan olarak barışçıl bir politika izlemeye devam ettiklerini dile getiren Botchorishvili, "İşgal altındaki topraklarda uluslararası güvenlik ve insan hakları mekanizmalarına erişim sağlanmasının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Gürcistan bölgede barış ve istikrar istiyor." ifadelerini kullandı. Ayrıca Bakan Botchorishvili, Güney Kafkasya'da barış ve istikrara katkı sağlamaya devam etmek istediklerini belirtti. Konuşmasında, "Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasını memnuniyetle karşılıyor, Gürcistan'ın bölgede barış ve işbirliğinin güçlendirilmesine katkıda bulunmaya hazır olduğunu kaydediyoruz." şeklinde konuştu. GÜRCİSTAN'DA İSTİKRAR BÖLGE İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR AGİT Genel Sekreteri olarak ilk kez Gürcistan'da resmî temaslarda bulunduğunu aktaran Sinirlioğlu, teşkilat olarak Gürcistan'a destek verdiklerini kaydetti. AGİT'in olayları önleme mekanizmasının 16 yıllık geçmişi olduğunu belirten Sinirlioğlu, "AGİT, özellikle çatışma halindeki bölgeler ve ülkeler arasında diyaloğun önemini kanıtlamış bir örgüttür." dedi. Aynı zamanda Sinirlioğlu, yıllardır Gürcistan hükumetiyle iş birliğini sürdürdüklerini belirterek, "Gürcistan'da istikrar hem gürcü halkı hem de tüm bölgenin çıkarları, güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır." ifadelerini kullandı. AGİT Genel Sekreteri Sinirlioğlu, Gürcistan'da güvenliğin güçlendirilmesinde kararlı olduklarını kanıtlamak istediklerini dile getirdi. GÜNEY OSETYA VE ABHAZYA SORUNU Gürcistan ordusu ile İşgalci Rusya'nın desteklediği Abhazyalı ayrılıkçılar arasında 1992-1993'te 13 ay boyunca savaş yaşanmıştı. 2008 yılında Gürcistan ile Rusya arasında Güney Osetya Savaşı adıyla bilinen çatışmalar çıktı. Çatışmaların ardından Rusya'nın desteklediği Abhazya ve Güney Osetya bölgeleri, Gürcistan'dan tek taraflı sözde bağımsızlığını ilan etti. Rusya, 2008'de bu iki bölgenin sözde bağımsızlığını tanıdı. Buna karşılık Gürcistan da Rusya ile diplomatik ilişkileri kesti. İsviçre, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde arabuluculuk rolü üstlendi.

Kırım'daki işgalci yönetim, kafe ve restoranlarda sözde "vatansever müzik" çalınmasını istiyor! Haber

Kırım'daki işgalci yönetim, kafe ve restoranlarda sözde "vatansever müzik" çalınmasını istiyor!

Rus işgali altındaki Kırım başta olmak üzere Ukrayna topraklarında faaliyet yürüten Sarı Kurdele direniş hareketi, 5 Nisan 2025 tarihinde bir açıklama yaptı. Açıklamada, Rus işgali altındaki Kırım'da faaliyet gösteren işgalci yönetimin kafe ve restoranlardan çalma listelerine Rus propagandası yayan sözde "vatansever müzik" eklemesini istediği belirtildi. Mekanlarda Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa destek veren Oleg Gazmanov gibi isimlerin şarkılarına yer verilmesinin istendiği aktarıldı. İŞGALCİLER, SÖZDE VATANSEVER MÜZİKLERİN ÇALINMASI İÇİN DENETİMLER DÜZENLEYECEK! Sarı Kurdele aktivistlerine göre; işgal altındaki Kırım'ın Yalta şehrindeki girişimcilere, Kremlin kontrolündeki sözde Kültür Departmanından bu tür “tavsiyeler” içeren mektuplar gönderilmeye başlandı.  Aynı zamanda işgalcilerin turizm sezonunun başlamasına yakın denetimler düzenleyeceği de belirtildi. Sarı Kurdele tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Sarı Kurdele Hareketi aktivistleri, geçici olarak işgal edilen Yalta'da kafe ve bar sahiplerinin sözde Kültür Departmanından tavsiyeler almaya başladığını bildirdi. İşletmelerdeki müziğin bir kısmında; Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa destek veren Oleg Gazmanov, Shaman, Lyube ve diğerlerinin 'vatansever besteleri' yer almalıdır. İşgalciler, turizm sezonunun başlamasına yakın denetimler düzenleyeceklerine ve ‘en azından her yarım saatte bir kafede vatansever bir şeyler çalınacağına' söz veriyor." 

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz? Haber

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?

Rusya'nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’te karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının ilk günlerinde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılar 3 yıldır devam ediyor. İşgalcilerin uyguladığı baskılar, yerel halkı sindirmeyi amaçlayan politikalara dayanırken halkta ciddi bir korku yaratıyor. İşgalin başından itibaren Rus güçler, bu bölgelerde başta Kırım Tatarları olmak üzere Ukrayna yanlısı sivil aktivistlere, gazetecilere ve kamu görevlilerine yönelik zorla alıkoyma, işkence ve tehdit yöntemlerini sıkça uyguluyor. Bölgedeki Ukrayna nüfusu; Rus pasaportlarının zorla kabul ettirilmesi, eğitim müfredatının Rus propagandasına göre değiştirilmesi ve muhalif seslerin susturulması gibi uygulamalarla ağır bir baskı altına alındı. İşgal altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan insanlar, Rus güçlerinin ağır baskısı nedeniyle işlenen suçları ve insan hakları ihlallerini duyurmaktan çekiniyor. İşgalin ilk günlerinden beri Rus güçleri, Ukrayna yanlısı bireyleri tespit etmek için sıkı gözetim sistemleri kurarak, sosyal medya paylaşımlarını izlemeye alarak ve en ufak bir muhalif sesin dahi şiddetle bastırılacağını gösterdi. Kaçırılma, işkence, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmelerin yaygın olduğu bu ortamda, halk korku içinde yaşıyor. Özellikle Rus işgaline karşı çıkan aktivistler, gazeteciler ve eski Ukrayna yetkilileri hedef alınırken, sıradan vatandaşlar bile herhangi bir şikâyet veya direniş belirtisi gösterdiklerinde cezalandırılıyor. Bu nedenle birçok kişi, yaşanan insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak yerine hayatta kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etmek zorunda kalıyor. Son olarak Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 12 Mart 2025 tarihinde, Rus işgal güçleri tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatarı Rüstem Virati’nin Rus tutukevinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Herson bölgesindeki Novooleksiyivka kasabasında 16 Mart 2023 tarihinde işgalciler tarafından alıkonulan, işkence gören daha sonra işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Virati hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Ailesi, onun kurtulacağına inanarak ve gazetecilerin haber yapmasının işgalcileri daha fazla baskıya yönlendireceğinden korkarak durumu gizli tutmayı tercih etti. Öte yandan Ukraynalı insan hakları savunucuları başta insan kaçırma olmak üzere işgalciler tarafından işlenen hak ihlallerinin dünyaya duyurulmasının işgalcilere karşı koymanın en etkili yöntem olduğuna dikkat çekiyor. İşgalcilerin bu tip bilginin yayılmasından korktuğunu belirten insan hakları savunucuları, ihlallerin gündeme getirilmesinin alıkonulan kişilerin hayatlarını korumaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh (Lyudmyla Korotkykh) ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, Rus işgal güçlerinin Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılarını değerlendirerek işgal altında yaşayan insanların sessiz kalmalarının sebebini ele aldı. EN AZ 413 KİŞİ İŞGALCİLER TARAFINDAN KAÇIRILDI Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’ten sonra Rus işgali altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişi işgal güçleri tarafından alıkonuldu. İşgalcilerce hukuksuz bir şekilde alıkonulan 413 kişiden 104’ü ise Kırım Tatarı. Son zamanlarda çoğunlukla Rus işgalcilerce kaçırılan insanların yakınlarının insan hakları savunucularına ilgili vakaları bildirmediğini belirten Lyudmıla Korotkıh, “Bildiğiniz gibi işgalciler, Geniçesk dahil yeni işgal altına alınan bölgelerde kendi mahkemelerini oluşturdu ve insanları ‘yargılıyorlar’. Maalesef biz bazen bu davaları oldukça uzun bir gecikmeyle öğreniyoruz. Öncelikle bunun sebebi yakınlarının bu vakaları bildirmemesi ve bu konuda açık kaynaklarda bir bilginin olmaması; sosyal ağlarda veya medyada bu bilgiler yer almıyor.” dedi. Rusya’nın işgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlara baskı uyguladığı için insanların ihlalleri bildirmeye korktuğunu aktaran Korotkıh, “Gerçekten çok korkuyorlar çünkü Rus işgal güçleri tarafından bu bölgelerin ele geçirilmesi sırasında büyük bir şiddet dalgasına tanık oldular. Dolayısıyla de herhangi bir bilgiyi paylaşmaktan çekiniyorlar.” ifadelerini kullandı.  BİRÇOK İNSAN KAÇIRILARAK İŞKENCEYE MARUZ KALDI "KAÇIRILAN İNSANLARIN KIRIM’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ, ORADA YARGILANARAK CEZAEVLERİNE GÖNDERİLDİĞİ BİLİNİYOR" Yeni işgal edilen bölgelerde insanların kaçırıldığı, belirli bir süre boyunca alıkonularak işkencelere maruz kaldığı birçok vakanın mevcut olduğuna dikkat çeken insan hakları savunucusu şunları kaydetti: Özellikle, insanların kaçırılarak belirli bir süre boyunca alıkonulduğu birçok vaka yaşandı. Bir süre sonra insanlar serbest bırakıldı ancak fiziksel ve psikolojik olarak korkunç durumdaydılar. Bu yüzden sevdiklerinin bir gün serbest bırakılmasını uman aileler konuşmaktan, bilgi vermekten korkuyor. Ancak ne yazık ki her zaman böyle olmuyor. Kaçırılan insanların Kırım’a götürüldüğü, orada yargılanarak cezaevlerine gönderildiği biliniyor. Aileler ise mahkeme kararı açıklandıktan sonra bilgi vermeye başlıyor. Ayrıca bir başka sorun da ailelerin kime başvuracaklarını bilmemesidir. Kime güvenebileceklerini, hangi iletişim kanallarının güvenli olduğunu ve bu bilgileri nasıl yayabileceklerini bilmiyorlar. “Öncelikli sebep elbette güvenlik faktörü, çünkü insanlar korkuyor.” diyen Korotkıh, bir diğer meselenin ise, alıkonulan kişilere atanan sözde avukatların ailelere bu konuyu dile getirmemelerini ve bilgiyi yaymamalarını tavsiye etmesi olduğunu belirterek şu ifadelerini kullandı: Bunun sebebi, işgalcilerle bir şekilde anlaşmaya vararak durumu çözmeyi ve alıkonulan kişinin serbest bırakılmasını umuyorlar. Ancak ne yazık ki bu tür durumlar oldukça nadir gerçekleşiyor. “İHLALLERİ GÜNDEME TAŞIMAK EN ETKİLİ YÖNTEM” İnsan kaçırma vakasının duyurulmasının, bilginin yayılmasının en etkili yöntem olduğunu vurgulayan Korotkıh, “İlgili bilgilerin Ukraynalı insan hakları savunuculara aktarılması ilk önce bize hızlı tepki vermemizi, bu bilgiyi ilgili uluslararası kurumlara, başta BM olmak üzere insan hakları koruma örgütlerine iletmemizi sağlıyor. Bilgiyi yabancı medyada yayıyoruz, sosyal medyada duyuruyoruz, işgalciler bunlardan korkuyor, bundan sonra bazı insanlar serbest bırakılıyor veya en azından kaçırılan insanın alıkonulduğu yer hakkında bilgi veriliyor. Ayrıca işgalciler bu sayede alıkonulanan kişilere daha farklı davranmaya başlıyor; en azından işkence uygulamıyorlar ve yaşamları doğrudan tehdit altında olmuyor. Bu yüzden, işgal altındaki bölgelerde yaşayan herkesten, kaçırılan veya alıkonulan kişiler hakkında bilgi sahibi olduğunda, ister aile üyesi, ister komşu ya da tanıdık olsun, bu durumu duyurmasını istiyoruz. Çünkü bu, öncelikle alıkonulan kişilerin hayatlarını korumamıza yardımcı olur.” şeklinde konuştu. “SİLAHSIZ İNSANLAR RUS TANKLARINA KARŞI YÜRÜDÜ” Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra başta Geniçesk ili olmak üzere Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarlarının ve Ukraynalı aktivistlerinin Kırım’ın idari sınırında düzenlenen birçok eyleme katılarak Ukrayna toprak bütünlüğünü kararlı bir şekilde savunduğunu belirten KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, “Bu yüzden Rusya Ukrayna'ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattığında ve yüzlerce tankın bölgemizden geçtiktiğini gördüğümüzde elbette önce ailelerimiz, hayatlarımız için korktuk. Ama bu korku aynı zamanda bize evlerimizi, ailelerimiz korumaya cesaret verdi. İlk haftalarda silahsız, ellerinde sadece Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları olan insanlar tanklara karşı yürüdü. İşgalcilerin vazgeçeceğinden emindik. Ama bu çok acımasız, kanlı bir savaş. Çok sayıda insan işgalcileri protesto etmek için sokaklara çıktı. Ancak işgal güçlerinin uyguladığı baskı, aramalar, insan kaçırmaları, işkenceler insanları sindirdi.” dedi. “İNSANLAR ÇOK KORKUYOR” Rus işgalcilerin sindirme taktiğini yaygın bir şekilde kullandığını kaydeden Bekirova, “Geniçesk bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerin yüzde 70’i işgal altındaki bölgeleri terk etti. Çünkü işgalciler bölgeyi kontrol altına aldıktan hemen sonra özellikle aktif olan insanlara baskılar uyguladı, alıkoyarak işkence etti. Serbest bırakılanlar bir daha yakalanmamak üzere evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgalcilerin Ukrayna vatandaşlarına karşı benzeri görülmemiş vahşice yöntemler kullanıyor. İşgal altındaki topraklarda hapiste alıkonulan insanlarımıza her türlü işkence ve kötü muamele uyguluyorlar. Bu yüzden insanlar çok korkuyor.” ifadelerini kullandı.

Kırım'da 1000'in üzerinde kişi, Ateş saflarında işgalci Ruslara karşı direniyor Haber

Kırım'da 1000'in üzerinde kişi, Ateş saflarında işgalci Ruslara karşı direniyor

Rus işgali altındaki Kırım başta olmak üzere işgal altındaki Ukrayna topraklarında faaliyet gösteren “Ateş” isimli gizli direniş hareketi, faaliyetlerine devam ediyor. "11 YILLIK İŞGAL KIRIMLILARIN RUHUNU KIRAMADI, KIRIM YENİDEN ÖZGÜR OLACAK" Direnişçiler, 18 Mart'ta yaptıkları bir açıklamada Kırım'daki hareketlerinin büyüdüğünü aktardı. Ateş saflarında işgalci Rusya hakkında bilgi toplayan binden fazla Kırımlı ajanın olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "11 yıllık işgal. 11 yıllık mücadele. 2014 yılında Rus işgalciler, Kırım'ı silah zoruyla ilhak etti. Ancak 11 yıllık işgal Kırımlıların ruhunu kıramadı. Evlerine dönmek için savaşmaya devam ediyorlar. Kırım'daki direniş aktif bir şekilde büyüyor! Bugün ATEŞ saflarında istihbarat yapan, bilgi toplayan ve düşmanı yok etmeye yardımcı olan binden fazla Kırımlı ajan var. Onların arasında sadece Rus askerleri değil aynı zamanda işgal idarelerinin çalışanları, iş adamları, stratejik işletmelerin çalışanları da var. Hepsi ortak zaferimize katkıda bulunuyorlar. Biliyoruz ki; Kırım yeniden özgür olacak, çünkü direnişimizin merkezi burası. Bize katılın, vatanımızın kurtuluşu için verilen mücadelenin bir parçası olun!" ATEŞ, İŞGALCİLERİN KIRIM'DAKİ FAALİYETLERİNİ YAKINDAN GÖZLEMLİYOR “Ateş” isimli gizli direniş hareketi, işgalci Rusların Kırım'daki faaliyetlerini yakından gözlemliyor. Ateş direnişçileri, yaptıkları açıklamalar ile Kırım'daki mevcut durum hakkında bilgi akışı sağlıyor.  Aynı zamanda elde ettikleri istihbaratı da Ukrayna Savunma Kuvvetleri ile paylaşıyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.