SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rus Baskısı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Rus Baskısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rus Baskısı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Nariman Celâl: Kırım'da sistematik bir sindirme politikası uygulanıyor Haber

Nariman Celâl: Kırım'da sistematik bir sindirme politikası uygulanıyor

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından Ankara Büyükelçisi olarak göreve getirilen Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı ve eski siyasi tutsak Nariman Celâl, işgal altındaki Kırım’da insanların sürekli baskı altında yaşadığını ve inançlarını gizlemek zorunda kaldığını belirtti. Celâl, "Ukrayna'ya bağlılık gösteren insanlara yönelik tehditler ve baskılar sistematik bir politikaya dönüştü" dedi. BASKILAR VE TEHDİTLER ARTIYOR Celâl, Rus propagandacı Aleksandr Talipov’un yönettiği “Krımskiy Smerş (Casuslara Ölüm)” gibi grupların Ukrayna yanlısı kişileri hedef aldığını, onlara fiziksel şiddetle tehditler savurduğunu, kamera önünde özür dilemeye zorladığını ve aşağılayıcı eylemlerde bulunduğunu ifade ederek, “Kırım'da sistematik bir sindirme politikası uygulanıyor” şeklinde vurguladı. YEREL HALKIN DESTEKLENMESİ GEREKİYOR KTMM Başkan Yardımcısı, işgal altındaki Kırım'da yaşayan halkın desteklenmesi gerektiğini belirterek, "Orada kalan insanlar bizim en büyük dayanağımızdır. Gün gelecek, Kırım’a döndüğümüzde onların desteğiyle yeniden ayağa kalkacağız" dedi. Nariman Celal, "Tüm 'normal vatandaşların' Kırım’dan ayrıldığı yönündeki iddialar gerçeği yansıtmıyor. Hâlâ birçok bilinçli ve vatansever insan Kırım’da yaşıyor ve onlar yarımadanın işgalden kurtarılmasını bekliyor" ifadelerini kullandı.

İşgal altındaki Kırım’da kadınlar giderek daha fazla hedef alınıyor Haber

İşgal altındaki Kırım’da kadınlar giderek daha fazla hedef alınıyor

Rus işgali altındaki Kırım’da her yıl onlarca kişi kaçırılıyor ve bu kişiler arasında kadınların sayısı giderek artıyor. Zorla kaybetmenin yanı sıra işgalciler, Kırım'daki halkı sindirmek için bir dizi farklı baskı yöntemi uyguluyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin 58. oturumu kapsamında Cenevre’de düzenlenen bir etkinlikte konuşan Kırım SOS Sivil Toplum Teşkilatı uzmanı Artem Oliynık, Rusya Federal Güvenlik Servisinin (FSB) zorla kaybetme yöntemini sistematik bir baskı aracı haline getirdiğine dikkat çekerek şunları kaydetti: “Her yıl onlarca insan ortadan kayboluyor. Özellikle kadınların hedef alınması endişe verici bir durum. Neredeyse bir yıl önce kaçırılan Lera Cemilova ve Tatyana Dyakunovskaya’nın akıbeti hâlâ bilinmiyor. Hersonlu öğrenci Anna Yeltsova'nın vakası örnek bir vakadır; Rus yetkililer onu yıllarca hiçbir suçlamada bulunmadan tam bir tecritte tuttu.” Oliynık, zorla kaybetmelerin işgal altındaki Kırım’da uygulanan baskı yöntemlerinden yalnızca biri olduğunu vurgulayarak, “Rus yönetimi, sadece Ukraynaca şarkı söylemek veya savaşı eleştirmek gibi eylemler için bile insanları cezalandırıyor. Bu suçlamalar nedeniyle insanlar dövülüyor, evleri aranıyor, tutuklanıyor ve propaganda amacıyla videoya çekilerek kamuoyunda aşağılanıyor.” ifadelerini kullandı. Kırım SOS'un verilerine göre, Mart 2022’den bu yana en az bin 126 kişi ilgili Rus baskı politikasının kurbanı oldu ve bu sayı hızla artmaya devam ediyor. Örgüt, zorla kaybetmelerin ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu ve işgalci yönetimin halkı sindirmek için bu yöntemi sistematik bir şekilde kullandığını belirtti. Sadece 2024 yılı içinde Kırım SOS, 2’si erkek, 4’ü ise kadın olmak üzere toplamda 6 yeni zorla kaybetme vakasını kayıt altına aldı.

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz? Haber

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?

Rusya'nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’te karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının ilk günlerinde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılar 3 yıldır devam ediyor. İşgalcilerin uyguladığı baskılar, yerel halkı sindirmeyi amaçlayan politikalara dayanırken halkta ciddi bir korku yaratıyor. İşgalin başından itibaren Rus güçler, bu bölgelerde başta Kırım Tatarları olmak üzere Ukrayna yanlısı sivil aktivistlere, gazetecilere ve kamu görevlilerine yönelik zorla alıkoyma, işkence ve tehdit yöntemlerini sıkça uyguluyor. Bölgedeki Ukrayna nüfusu; Rus pasaportlarının zorla kabul ettirilmesi, eğitim müfredatının Rus propagandasına göre değiştirilmesi ve muhalif seslerin susturulması gibi uygulamalarla ağır bir baskı altına alındı. İşgal altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan insanlar, Rus güçlerinin ağır baskısı nedeniyle işlenen suçları ve insan hakları ihlallerini duyurmaktan çekiniyor. İşgalin ilk günlerinden beri Rus güçleri, Ukrayna yanlısı bireyleri tespit etmek için sıkı gözetim sistemleri kurarak, sosyal medya paylaşımlarını izlemeye alarak ve en ufak bir muhalif sesin dahi şiddetle bastırılacağını gösterdi. Kaçırılma, işkence, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmelerin yaygın olduğu bu ortamda, halk korku içinde yaşıyor. Özellikle Rus işgaline karşı çıkan aktivistler, gazeteciler ve eski Ukrayna yetkilileri hedef alınırken, sıradan vatandaşlar bile herhangi bir şikâyet veya direniş belirtisi gösterdiklerinde cezalandırılıyor. Bu nedenle birçok kişi, yaşanan insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak yerine hayatta kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etmek zorunda kalıyor. Son olarak Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 12 Mart 2025 tarihinde, Rus işgal güçleri tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatarı Rüstem Virati’nin Rus tutukevinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Herson bölgesindeki Novooleksiyivka kasabasında 16 Mart 2023 tarihinde işgalciler tarafından alıkonulan, işkence gören daha sonra işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Virati hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Ailesi, onun kurtulacağına inanarak ve gazetecilerin haber yapmasının işgalcileri daha fazla baskıya yönlendireceğinden korkarak durumu gizli tutmayı tercih etti. Öte yandan Ukraynalı insan hakları savunucuları başta insan kaçırma olmak üzere işgalciler tarafından işlenen hak ihlallerinin dünyaya duyurulmasının işgalcilere karşı koymanın en etkili yöntem olduğuna dikkat çekiyor. İşgalcilerin bu tip bilginin yayılmasından korktuğunu belirten insan hakları savunucuları, ihlallerin gündeme getirilmesinin alıkonulan kişilerin hayatlarını korumaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh (Lyudmyla Korotkykh) ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, Rus işgal güçlerinin Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılarını değerlendirerek işgal altında yaşayan insanların sessiz kalmalarının sebebini ele aldı. EN AZ 413 KİŞİ İŞGALCİLER TARAFINDAN KAÇIRILDI Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’ten sonra Rus işgali altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişi işgal güçleri tarafından alıkonuldu. İşgalcilerce hukuksuz bir şekilde alıkonulan 413 kişiden 104’ü ise Kırım Tatarı. Son zamanlarda çoğunlukla Rus işgalcilerce kaçırılan insanların yakınlarının insan hakları savunucularına ilgili vakaları bildirmediğini belirten Lyudmıla Korotkıh, “Bildiğiniz gibi işgalciler, Geniçesk dahil yeni işgal altına alınan bölgelerde kendi mahkemelerini oluşturdu ve insanları ‘yargılıyorlar’. Maalesef biz bazen bu davaları oldukça uzun bir gecikmeyle öğreniyoruz. Öncelikle bunun sebebi yakınlarının bu vakaları bildirmemesi ve bu konuda açık kaynaklarda bir bilginin olmaması; sosyal ağlarda veya medyada bu bilgiler yer almıyor.” dedi. Rusya’nın işgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlara baskı uyguladığı için insanların ihlalleri bildirmeye korktuğunu aktaran Korotkıh, “Gerçekten çok korkuyorlar çünkü Rus işgal güçleri tarafından bu bölgelerin ele geçirilmesi sırasında büyük bir şiddet dalgasına tanık oldular. Dolayısıyla de herhangi bir bilgiyi paylaşmaktan çekiniyorlar.” ifadelerini kullandı.  BİRÇOK İNSAN KAÇIRILARAK İŞKENCEYE MARUZ KALDI "KAÇIRILAN İNSANLARIN KIRIM’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ, ORADA YARGILANARAK CEZAEVLERİNE GÖNDERİLDİĞİ BİLİNİYOR" Yeni işgal edilen bölgelerde insanların kaçırıldığı, belirli bir süre boyunca alıkonularak işkencelere maruz kaldığı birçok vakanın mevcut olduğuna dikkat çeken insan hakları savunucusu şunları kaydetti: Özellikle, insanların kaçırılarak belirli bir süre boyunca alıkonulduğu birçok vaka yaşandı. Bir süre sonra insanlar serbest bırakıldı ancak fiziksel ve psikolojik olarak korkunç durumdaydılar. Bu yüzden sevdiklerinin bir gün serbest bırakılmasını uman aileler konuşmaktan, bilgi vermekten korkuyor. Ancak ne yazık ki her zaman böyle olmuyor. Kaçırılan insanların Kırım’a götürüldüğü, orada yargılanarak cezaevlerine gönderildiği biliniyor. Aileler ise mahkeme kararı açıklandıktan sonra bilgi vermeye başlıyor. Ayrıca bir başka sorun da ailelerin kime başvuracaklarını bilmemesidir. Kime güvenebileceklerini, hangi iletişim kanallarının güvenli olduğunu ve bu bilgileri nasıl yayabileceklerini bilmiyorlar. “Öncelikli sebep elbette güvenlik faktörü, çünkü insanlar korkuyor.” diyen Korotkıh, bir diğer meselenin ise, alıkonulan kişilere atanan sözde avukatların ailelere bu konuyu dile getirmemelerini ve bilgiyi yaymamalarını tavsiye etmesi olduğunu belirterek şu ifadelerini kullandı: Bunun sebebi, işgalcilerle bir şekilde anlaşmaya vararak durumu çözmeyi ve alıkonulan kişinin serbest bırakılmasını umuyorlar. Ancak ne yazık ki bu tür durumlar oldukça nadir gerçekleşiyor. “İHLALLERİ GÜNDEME TAŞIMAK EN ETKİLİ YÖNTEM” İnsan kaçırma vakasının duyurulmasının, bilginin yayılmasının en etkili yöntem olduğunu vurgulayan Korotkıh, “İlgili bilgilerin Ukraynalı insan hakları savunuculara aktarılması ilk önce bize hızlı tepki vermemizi, bu bilgiyi ilgili uluslararası kurumlara, başta BM olmak üzere insan hakları koruma örgütlerine iletmemizi sağlıyor. Bilgiyi yabancı medyada yayıyoruz, sosyal medyada duyuruyoruz, işgalciler bunlardan korkuyor, bundan sonra bazı insanlar serbest bırakılıyor veya en azından kaçırılan insanın alıkonulduğu yer hakkında bilgi veriliyor. Ayrıca işgalciler bu sayede alıkonulanan kişilere daha farklı davranmaya başlıyor; en azından işkence uygulamıyorlar ve yaşamları doğrudan tehdit altında olmuyor. Bu yüzden, işgal altındaki bölgelerde yaşayan herkesten, kaçırılan veya alıkonulan kişiler hakkında bilgi sahibi olduğunda, ister aile üyesi, ister komşu ya da tanıdık olsun, bu durumu duyurmasını istiyoruz. Çünkü bu, öncelikle alıkonulan kişilerin hayatlarını korumamıza yardımcı olur.” şeklinde konuştu. “SİLAHSIZ İNSANLAR RUS TANKLARINA KARŞI YÜRÜDÜ” Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra başta Geniçesk ili olmak üzere Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarlarının ve Ukraynalı aktivistlerinin Kırım’ın idari sınırında düzenlenen birçok eyleme katılarak Ukrayna toprak bütünlüğünü kararlı bir şekilde savunduğunu belirten KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, “Bu yüzden Rusya Ukrayna'ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattığında ve yüzlerce tankın bölgemizden geçtiktiğini gördüğümüzde elbette önce ailelerimiz, hayatlarımız için korktuk. Ama bu korku aynı zamanda bize evlerimizi, ailelerimiz korumaya cesaret verdi. İlk haftalarda silahsız, ellerinde sadece Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları olan insanlar tanklara karşı yürüdü. İşgalcilerin vazgeçeceğinden emindik. Ama bu çok acımasız, kanlı bir savaş. Çok sayıda insan işgalcileri protesto etmek için sokaklara çıktı. Ancak işgal güçlerinin uyguladığı baskı, aramalar, insan kaçırmaları, işkenceler insanları sindirdi.” dedi. “İNSANLAR ÇOK KORKUYOR” Rus işgalcilerin sindirme taktiğini yaygın bir şekilde kullandığını kaydeden Bekirova, “Geniçesk bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerin yüzde 70’i işgal altındaki bölgeleri terk etti. Çünkü işgalciler bölgeyi kontrol altına aldıktan hemen sonra özellikle aktif olan insanlara baskılar uyguladı, alıkoyarak işkence etti. Serbest bırakılanlar bir daha yakalanmamak üzere evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgalcilerin Ukrayna vatandaşlarına karşı benzeri görülmemiş vahşice yöntemler kullanıyor. İşgal altındaki topraklarda hapiste alıkonulan insanlarımıza her türlü işkence ve kötü muamele uyguluyorlar. Bu yüzden insanlar çok korkuyor.” ifadelerini kullandı.

FSB’nin kaçırdığı Kırım Tatarı Lera Cemilova, 10 ay sonra “casuslukla” suçlandı! Haber

FSB’nin kaçırdığı Kırım Tatarı Lera Cemilova, 10 ay sonra “casuslukla” suçlandı!

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Kırım’da güya Ukrayna istihbaratına bilgi aktaran Canköy sakini 28 yaşındaki bir kadının alıkonulduğunu duyurdu. FSB’den bugün yapılan açıklamada, gözaltına alınan kadının Kırım’daki Rus askeri tesislerine dair bilgileri Ukrayna istihbaratına aktardığı iddia edildi. Ayrıca işgalciler sözde itiraf videosunu yayımladı. Açıklamada, güya Ukrayna için casusluk yaptığı öne sürülen kadın hakkında "vatana ihanet" suçlaması çerçevesinde işlem uygulandığı aktarıldı. Videoda yer alan kadının, işgalcilerce 10 ay önce kaçırılan Lera Cemilova olduğu belirtiliyor. MAYIS 2024’TE KAÇIRILDI Daha önce Rus işgal güçlerinin Mayıs 2024’te 28 yaşındaki Canköy sakini Kırım Tatarı Lera Cemilova’yı kaçırdıkları bildirilmişti. İşgalciler ailesine hiçbir bilgi vermeden kadını aylarca alıkoydu.  Rus işgali altındaki Kırım’da insan hakları ihlallerini kayda alan insan hakları örgütü İrade’ye konuşan 28 yaşındaki Lera Cemilova’nın annesi Lenora Cemilova, Rus işgal güçlerinin 20 Mayıs 2024’te evlerinde arama yaptığını ve evdeki tüm telefonlara, dizüstü bilgisayar, fotoğraf makinesi ve flash belleklere el koyduğunu ayrıca kızı Lera Cemilova’yı yanlarında götürdüğünü aktararak, “Ertesi gün kızımı FSB’nin Canköy şubesine götürdüler. 22 Mayıs’ta ise (sözde) mahkeme uyuşturucu testinden geçmeyi reddettiği iddiasıyla kızımın 15 gün süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verdi” şeklinde konuştu. Bununla birlikte Lenora Cemilova, diğer kızının da kısa süre sonra FSB’ye güya "sohbet" için çağrıldığını söyledi. Görevliler, bu görüşmede ona kardeşinin ceza süresi bittikten sonra FSB’nin gözaltı merkezine sevk edileceğini bildirdi. O günden sonra anne Cemilova, kızı hakkında yaklaşık 10 ay boyunca haber alamadı. “VATANA İHANET” SUÇLAMASI YÖNELTİLDİ Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 11 Mart 2025 tarihinde Canköy sakini Kırım Tatarı Lera Cemilova’nın Akmescit’teki 1 No’lu tutukevinde alıkonulduğunu aktardı. Ayrıca, işgalcilerin kadın hakkında Rusya Ceza Kanunu'nun 275. maddesi uyarınca “vatana ihanet” suçu iddiasıyla soruşturma başlattığı bildirdi.

Rus işgalciler, kaçırdıkları Kırım Tatarı Lera Cemilova’yı “vatana ihanet” ile suçladı! Haber

Rus işgalciler, kaçırdıkları Kırım Tatarı Lera Cemilova’yı “vatana ihanet” ile suçladı!

Kırım’da Rus işgal güçleri tarafından Mayıs 2024’te kaçırılan ve 8 aydır hiçbir gerekçe sunulmadan alıkonulan Kırım Tatarı Lera Cemilova hakkında iddianame hazırlandı. İşgalcilerin Kırım Tatarını, sözde “vatana ihanetle” suçladığı aktarıldı. Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 11 Mart 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, 8 ay önce Rus işgal güçleri tarafından kaçırılan 28 yaşındaki Canköy sakini Kırım Tatarı Lera Cemilova’nın Akmescit’teki 1 No’lu tutukevinde alıkonulduğunu aktardı. Ayrıca açıklamada, işgalcilerin kadın hakkında Rusya Ceza Kanunu'nun 275. maddesi uyarınca “vatana ihanet” suçu iddiasıyla soruşturma başlattığı belirtildi.  Bununla birlikte işgalcilerin, Cemilova’nın dava dosyasını “devlet sırrı” olarak sınıflandırdığı ve dosya hakkında bir bilgi vermediği bildirildi. MAYIS 2024’TE KAÇIRILDI Rus işgali altındaki Kırım’da insan hakları ihlallerini kayda alan insan hakları örgütü İrade, 3 Şubat 2025'te Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) görevlilerinin, Canköy bölgesi sakini Kırım Tatarı Lera Cemilova’yı 21 Mayıs 2024 tarihinde kaçırdığını duyurdu. KENDİSİNDEN AYLARCA HABER ALINAMADI İrade’ye konuşan 28 yaşındaki Lera Cemilova’nın annesi Lenora Cemilova, Rus işgal güçlerinin 20 Mayıs’ta evlerinde arama yaptığını ve evdeki tüm telefonlara, dizüstü bilgisayar, fotoğraf makinesi ve flash belleklere el koyduğunu ayrıca kızı Lera Cemilova’yı yanlarında götürdüğünü aktararak, “Ertesi gün kızımı FSB’nin Canköy şubesine götürdüler. 22 Mayıs’ta ise (sözde) mahkeme uyuşturucu testinden geçmeyi reddettiği iddiasıyla kızımın 15 gün süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verdi” şeklinde konuştu. Bununla birlikte Lenora Cemilova, diğer kızının da kısa süre sonra FSB’ye güya "sohbet" için çağrıldığını söyledi. Görevliler, bu görüşmede ona kardeşinin ceza süresi bittikten sonra FSB’nin gözaltı merkezine sevk edileceğini bildirdi. Lenora Cemilova, mayıs ayından bu yana kızı Lera Cemilova’yı görmediğini ve bulunduğu yer hakkında hiçbir şey bilmediğini kaydetti. Kızını bulmak için tüm ilgili kurumlara başvuru yaptığını dile getirdi ancak tüm bu çabaların cevapsız kaldığını belirtti.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.