KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine dikkat etmeli
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine dikkat etmeli
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkistan coğrafyasındaki Türk cumhuriyetlerinin AB ile kurduğu ilişki hakkında açıklama yaptı. Tatar, liderleri Rum kesimi ile kurduğu ilişkilerde dikkatli olmaya çağırdı.
Haber Giriş Tarihi: 15.04.2025 16:46
Haber Güncellenme Tarihi: 15.04.2025 18:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkan Yardımcısı Davut Günaydın ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı ofisinde kabul etti. Tatar, toplantıya Türkiye'den gelen gazetecilere açıklamalarda bulundu.
TDT üyesi bazı devletlerin AB ile yaptıkları anlaşmanın normal olduğunu belirten Tatar, "AB ile ilişkileri bağlamında böyle bir sürece girdikleri için herhalde böyle durum ortaya çıkmıştır. Bu normaldir, neticede bu ülkelerin AB ile çeşitli farklı projeleri ile özel sektör, devlet anlamında her türlü kendi menfaatleri ve çıkarları vardır. İfade edildiği gibi maddi projeler, maddi katkılar, aynı zamanda farklı ticari boyutlarıyla AB'nin kendilerine verebileceği ticari imkanlar vardır." ifadelerini kullandı.
Tatar, KKTC olarak TDT üyesi tüm devletlerle iletişimi olduğunu belirterek ülkesinin aynı kültür ve dili konuşan ülkelerin birliğinde bulunmasından daha doğal bir şey olmayacağını kaydetti.
AB'NİN AMACI KKTC'Yİ ENGELLEMEK
TDT bünyesindeki üye devletlerle ilişkilerin geliştiğini aktaran Tatar, bugüne kadar o coğrafyada bu tür ilişkiler içine girmeyen AB'nin, bugün bu anlaşmayı yapmasındaki temel hedefinin 2022'den beri teşkilata gözlemci üye olan KKTC'yi engellemek olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs'la ilgili Türk tezinin iki devletli çözüm olduğunu yineleyerek, Türk devletlerinden Rumlarla ilişki kurdukları kadar KKTC'yle de kurmaları yönünde beklenti içinde olduklarını kaydetti.
TÜRK DEVLETLERİNİ UYARDI
Tatar; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'ın AB ile imzaladıkları son anlaşmada yer aldığı belirtilen Kıbrıs meselesinde Birleşiş Milletler kararlarına atıf yapan maddelerin, Türk devletleri tarafından gözden kaçırılmış olma ihtimaline dikkati çekerek, "Bu maddelerin sonucunun nereye varacağı ve kimlere nasıl sonuç doğuracağını biliyorlar mı?" sorusunu sordu.
Yapılan anlaşmanın Türk devletlerine hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Tatar, Türk devletlerini uyardı. Konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB'yle ilişkileri olabilir. Avrupa Birliği, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde değil. Türk devletleri Rum ile de ilişki kurabilirler fakat dikkat etmeleri gerekir çünkü Kıbrıs Rum Kesimi'nin oynadığı oyun bambaşkadır. Esasında Rumların oynadığı oyun insanlığa sığmaz. Türk devletleri tarafından Kıbrıs Türk halkının hakkı, hukuku tescil edilene kadar Rumlara 'Bekle' denilmesi gerekir. 'Bir anlaşma olduktan sonra tekrar görüşürüz.' şeklinde bir muamele olması gerektiğini düşünüyorum."
TÜRK DEVLETLERİ VE AB ARASINDA İMZALANAN KRİTİK ANLAŞMA
Özbekistan'ın Semerkant şehri, 3-4 Nisan 2025 tarihleri arasında ilk defa gerçekleştirilen AB-Orta Asya Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Özbekistan'ın başkanlık ettiği zirveye; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleri katılım sağladı.
Zirve sonrasında imzalanan deklarasyon ise barındırdığı KKTC ile ilgili madde nedeniyle dikkatleri üzerine topladı. Kabul edilen deklarasyonun 4. maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor:
"Aynı bağlamda, yukarıdaki ilkelere, özellikle de tüm devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tüm uluslararası ve bölgesel forumlar çerçevesinde saygı göstermeyi ve bu ilkelere aykırı adımlar atmaktan kaçınmayı taahhüt ettik. Aynı ruhla, BMGK'nın 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına olan güçlü bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Bölgesel iş birliği çerçevelerine katılımın, AB-Orta Asya ilişkilerinin geliştirilmesi için gerekli olan bu uluslararası ilkelere tam olarak saygı göstermesi gerektiğini vurguladık. Bu bağlamda Türkmenistan, uluslararası taahhütlerini daimi tarafsızlık statüsü ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak uyguladığını hatırlatır."
BMGK 541/1983 ve 550/1984 SAYILI KARARLAR NELERİ KAPSIYOR?
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1983 ve 1984 yıllarında kabul ettiği bu kararlar; 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlık ilanından sonra ortaya çıkan gelişmelerle ilgili. Alınan kararlar, bu ilanı geçersiz sayarak uluslararası toplumu KKTC’yi tanımamaya çağırmakta.
541/1983 Sayılı Karar, 18 Kasım 1983 tarihinde kabul edildi. Söz konusu karar, KKTC’nin 15 Kasım 1983’te bağımsızlık ilan etmesi üzerine alındı. BMGK, alınan karar ile Türk tarafının bağımsızlık ilanını 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması ve Garanti Anlaşması'na aykırı bularak bu ilanı hukuken geçersiz saydı. Aynı zamanda tüm üye devletlere, KKTC’yi tanımamaları ve sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın meşru hükûmeti olarak kabul etmeleri çağrısında bulundu. Karar, 15 üyeli Konsey’de 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (Ürdün) oyla kabul edildi. Böylece bu karar, uluslararası hukuka göre KKTC’nin tanınmamasının temel dayanaklarından biri haline geldi.
550/1984 Sayılı Karar ise 11 Mayıs 1984 tarihinde kabul edildi. Karar, 541/1983 sayılı kararın uygulanmaması ve KKTC’nin varlığını pekiştirmeye yönelik adımların devam etmesi üzerine alındı. Konsey, önceki kararın acilen ve etkin bir şekilde uygulanmasını tekrar talep etti. Türkiye ile KKTC arasında yapılan “büyükelçi değişimi” ve KKTC’de planlanan “anayasal referandum” ile “seçimler” gibi adımlar, 541 sayılı karara aykırı ayrılıkçı eylemler olarak tanımlanarak kınandı. Tüm ülkelere, KKTC’yi tanımamaları yönündeki çağrı yinelendi. Karar, 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (ABD) oyla kabul edildi.
Bu kararlar, KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınmasının ve uluslararası alanda izole kalmasının temel nedenlerinden biri. Her iki karar BM’nin Kıbrıs meselesinde “tek meşru devlet” olarak sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığını ve KKTC’nin varlığını uluslararası hukuka aykırı gördüğünü ortaya koyuyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
QHA - Kırım Haber Ajansı
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine dikkat etmeli
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkistan coğrafyasındaki Türk cumhuriyetlerinin AB ile kurduğu ilişki hakkında açıklama yaptı. Tatar, liderleri Rum kesimi ile kurduğu ilişkilerde dikkatli olmaya çağırdı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkan Yardımcısı Davut Günaydın ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı ofisinde kabul etti. Tatar, toplantıya Türkiye'den gelen gazetecilere açıklamalarda bulundu.
TDT üyesi bazı devletlerin AB ile yaptıkları anlaşmanın normal olduğunu belirten Tatar, "AB ile ilişkileri bağlamında böyle bir sürece girdikleri için herhalde böyle durum ortaya çıkmıştır. Bu normaldir, neticede bu ülkelerin AB ile çeşitli farklı projeleri ile özel sektör, devlet anlamında her türlü kendi menfaatleri ve çıkarları vardır. İfade edildiği gibi maddi projeler, maddi katkılar, aynı zamanda farklı ticari boyutlarıyla AB'nin kendilerine verebileceği ticari imkanlar vardır." ifadelerini kullandı.
Tatar, KKTC olarak TDT üyesi tüm devletlerle iletişimi olduğunu belirterek ülkesinin aynı kültür ve dili konuşan ülkelerin birliğinde bulunmasından daha doğal bir şey olmayacağını kaydetti.
AB'NİN AMACI KKTC'Yİ ENGELLEMEK
TDT bünyesindeki üye devletlerle ilişkilerin geliştiğini aktaran Tatar, bugüne kadar o coğrafyada bu tür ilişkiler içine girmeyen AB'nin, bugün bu anlaşmayı yapmasındaki temel hedefinin 2022'den beri teşkilata gözlemci üye olan KKTC'yi engellemek olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs'la ilgili Türk tezinin iki devletli çözüm olduğunu yineleyerek, Türk devletlerinden Rumlarla ilişki kurdukları kadar KKTC'yle de kurmaları yönünde beklenti içinde olduklarını kaydetti.
TÜRK DEVLETLERİNİ UYARDI
Tatar; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'ın AB ile imzaladıkları son anlaşmada yer aldığı belirtilen Kıbrıs meselesinde Birleşiş Milletler kararlarına atıf yapan maddelerin, Türk devletleri tarafından gözden kaçırılmış olma ihtimaline dikkati çekerek, "Bu maddelerin sonucunun nereye varacağı ve kimlere nasıl sonuç doğuracağını biliyorlar mı?" sorusunu sordu.
Yapılan anlaşmanın Türk devletlerine hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Tatar, Türk devletlerini uyardı. Konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB'yle ilişkileri olabilir. Avrupa Birliği, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde değil. Türk devletleri Rum ile de ilişki kurabilirler fakat dikkat etmeleri gerekir çünkü Kıbrıs Rum Kesimi'nin oynadığı oyun bambaşkadır. Esasında Rumların oynadığı oyun insanlığa sığmaz. Türk devletleri tarafından Kıbrıs Türk halkının hakkı, hukuku tescil edilene kadar Rumlara 'Bekle' denilmesi gerekir. 'Bir anlaşma olduktan sonra tekrar görüşürüz.' şeklinde bir muamele olması gerektiğini düşünüyorum."
TÜRK DEVLETLERİ VE AB ARASINDA İMZALANAN KRİTİK ANLAŞMA
Özbekistan'ın Semerkant şehri, 3-4 Nisan 2025 tarihleri arasında ilk defa gerçekleştirilen AB-Orta Asya Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Özbekistan'ın başkanlık ettiği zirveye; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleri katılım sağladı.
Zirve sonrasında imzalanan deklarasyon ise barındırdığı KKTC ile ilgili madde nedeniyle dikkatleri üzerine topladı. Kabul edilen deklarasyonun 4. maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor:
"Aynı bağlamda, yukarıdaki ilkelere, özellikle de tüm devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tüm uluslararası ve bölgesel forumlar çerçevesinde saygı göstermeyi ve bu ilkelere aykırı adımlar atmaktan kaçınmayı taahhüt ettik. Aynı ruhla, BMGK'nın 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına olan güçlü bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Bölgesel iş birliği çerçevelerine katılımın, AB-Orta Asya ilişkilerinin geliştirilmesi için gerekli olan bu uluslararası ilkelere tam olarak saygı göstermesi gerektiğini vurguladık. Bu bağlamda Türkmenistan, uluslararası taahhütlerini daimi tarafsızlık statüsü ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak uyguladığını hatırlatır."
BMGK 541/1983 ve 550/1984 SAYILI KARARLAR NELERİ KAPSIYOR?
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1983 ve 1984 yıllarında kabul ettiği bu kararlar; 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlık ilanından sonra ortaya çıkan gelişmelerle ilgili. Alınan kararlar, bu ilanı geçersiz sayarak uluslararası toplumu KKTC’yi tanımamaya çağırmakta.
541/1983 Sayılı Karar, 18 Kasım 1983 tarihinde kabul edildi. Söz konusu karar, KKTC’nin 15 Kasım 1983’te bağımsızlık ilan etmesi üzerine alındı. BMGK, alınan karar ile Türk tarafının bağımsızlık ilanını 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması ve Garanti Anlaşması'na aykırı bularak bu ilanı hukuken geçersiz saydı. Aynı zamanda tüm üye devletlere, KKTC’yi tanımamaları ve sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın meşru hükûmeti olarak kabul etmeleri çağrısında bulundu. Karar, 15 üyeli Konsey’de 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (Ürdün) oyla kabul edildi. Böylece bu karar, uluslararası hukuka göre KKTC’nin tanınmamasının temel dayanaklarından biri haline geldi.
550/1984 Sayılı Karar ise 11 Mayıs 1984 tarihinde kabul edildi. Karar, 541/1983 sayılı kararın uygulanmaması ve KKTC’nin varlığını pekiştirmeye yönelik adımların devam etmesi üzerine alındı. Konsey, önceki kararın acilen ve etkin bir şekilde uygulanmasını tekrar talep etti. Türkiye ile KKTC arasında yapılan “büyükelçi değişimi” ve KKTC’de planlanan “anayasal referandum” ile “seçimler” gibi adımlar, 541 sayılı karara aykırı ayrılıkçı eylemler olarak tanımlanarak kınandı. Tüm ülkelere, KKTC’yi tanımamaları yönündeki çağrı yinelendi. Karar, 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (ABD) oyla kabul edildi.
Bu kararlar, KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınmasının ve uluslararası alanda izole kalmasının temel nedenlerinden biri. Her iki karar BM’nin Kıbrıs meselesinde “tek meşru devlet” olarak sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığını ve KKTC’nin varlığını uluslararası hukuka aykırı gördüğünü ortaya koyuyor.
Son Haberler