Rusya, Ukrayna'ya karşı çatışmalarda kaynağı Esed'den sağlayabilir
Rusya, Ukrayna'ya karşı çatışmalarda kaynağı Esed'den sağlayabilir
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Deniz Altınsoy, Suriye’de yaşanan son gelişmeleri ve Rusya ile Türkiye’nin bölgede izleyeceği muhtemel politikaları Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 12.12.2024 21:21
Haber Güncellenme Tarihi: 12.12.2024 22:08
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara
Suriye'deki Esed rejimi; Çin, İran ve Rusya Federasyonu gibi dünyanın otoriter dikta rejimleri tarafından desteklendi ve yıllarca kendi halkına zulmederek büyük insanlık suçları işledi. Rejimin 8 Aralık 2024 tarihindeki düşüşü ise dünya çapında gündem oldu. 61 yıllık Baas rejiminin yerini ülkedeki muhalif gruplar alırken bölgede nasıl bir süreç yaşanacağı ve hangi aktörlerin nasıl politikalar izleyeceği ise merak konusu oldu.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Deniz Altınsoy; Suriye’de gelecek dönemde yaşanması muhtemel olayları, devrik diktatör Beşşar Esed’in Rusya’ya sığınmasını, Rusya’nın bölgede izleyeceği olası politikaları ve bölgede Türkiye’nin yüklendiği rolü Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
Rusya devlet ajansı TASS tarafından, Rus yanlısı devrik diktatör Beşşar Esad’ın ailesiyle birlikte Moskova’da olduğu ve sığınma hakkı talep ettiği bildirildi. Dr. Zeynep Deniz Altınsoy, Esed’in Moskova dışında bir yere gitme ihtimali olmadığını belirtirken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Esed'in görevden ayrılmasının kendi kişisel kararı olduğunu ileri sürdü. Altınsoy, “Putin tarafından sığınma talebinin karşılandığını söylemesi ve ‘insani kaygılarla’ bu sığınmanın kabul edildiği söylemi Rusya ve Putin’in bundan sonra Suriye’nin alacağı duruma dair pozisyonunu belirlemekte muğlak bir ifade idi. Rusya bu anlamda her zamanki gibi bölgede yaşanan gelişmeleri gözlemlemeden adım atmayacağının işaretini verdi” ifadelerini kullandı.
Uzman; Rusya’nın Esed’i topraklarında bulundurmasının yeni Suriye-Rusya ilişkilerinde yön verici bir rol oynamasının önüne geçmeye çalıştığına dikkat çekerken; Rusya’nın açıklamasındaki “insani kaygılar” ifadesinin de Suriye içindeki muhaliflere ve dünya kamuoyuna bir mesaj niteliği taşıdığını vurguladı.
Altınsoy, aynı zamanda Esed’in Moskova’ya giderken yanında götürdüğü yüksek meblağda dolarlara da dikkat çekti. Ambargolar ve izolasyon çabaları ile ekonomisinin zorluklar içinde olduğu bilinen Rusya Federasyonu için bu durumun önem arz ettiğini belirten Uzman, "Ukrayna ile halihazırda sürdürdüğü silahlı çatışmada kaynağa ihtiyaç duyması vazgeçmiş olduğu Esed’in eliyle sağlanabilir. Elbette, bu bağlamda Esed'e verilmiş olan sözler de muhakkak ki önemlidir. Dolayısıyla Rusya ve Putin şimdilik Esed’i kontrol edebileceği bir yerde tutup Suriye’yi gözlemleme sürecine geçmiş durumdadır" değerlendirmesini yaptı.
RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ DURUMU İLERLEYEN SÜREÇTE NET BİR ŞEKİLDE GÖZLEMLENEBİLECEK
Altınsoy, Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasını Çarlık Rusyası döneminden itibaren koruduğunu ve bu politikayı özellikle Suriye üzerinden geliştirme çabasında olduğunu belirtti. Rus kaynaklarının bildirdiğine göre Suriye’de yedi bine yakın askerin aktif olarak bulunduğuna dikkat çeken Uzman, Rusya’nın Suriye’den ne ölçüde çekildiğini, gerçekten çekilip çekilmediğini ilerleyen süreçte daha net bir biçimde göreceklerini kaydetti.
RUS KAYNAKLARINA TEMKİNLİ YAKLAŞILMALI
Uzman, Rus kaynaklarının vermiş olduğu bilgilerin kesinliğine temkinli yaklaşılması gerektiğini vurgularken “Rusya algı yönetimini iyi yapabilen bir ülke. Bu yönetimi genel itibarı ile de üst perdeden tabir yerinde ise ‘açık vermeden’ yapıyor. Görünen o ki Esed’den vazgeçmiş olması bile bir algı yönetimi çünkü Esed ve ailesi Moskova’da. Ne denli vazgeçilmiş olduğu düşündürücü. Velev ki vazgeçmiş olsun Suriye sahasından vazgeçmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, SAHADA KURULAN HER DİPLOMATİK MASADA BÖLGESEL BİR AKTÖR OLARAK VARLIK GÖSTERMEK ZORUNDADIR”
Uzman, Türkiye’nin Suriye İç Savaşı'nın başladığı andan itibaren sürekli olarak Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaptığını kaydederken; Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde uluslararası hukuktan almış olduğu cevazla bölgede terör operasyonları yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini vurguladı. Altınsoy, Türkiye’nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği operasyonlar hakkındaki değerlendirmesinde, “Bugüne kadar yapılan gerek askeri operasyonlar gerek siyasi ve diplomatik eylemlerin hepsi hukuka uygundur ve terörle mücadelenin sınırlarına çıkmamıştır. Birleşmiş Milletlerin uluslararası terörizmle mücadelesine dair Güvenlik Konseyi kararları da ortadadır. Bu kararların bir bağlayıcılığı olduğuna göre teröre yönelik müdahalelerin hepsi her devletin sorumluluğundadır. Türkiye hukukun kendisine yüklemiş olduğu bu sorumluluğu yerine getirmiştir. Diğer taraftan Suriye’nin mevcut durumu için de yine terör ve güvenlik konularında üzerine düşeni yapacaktır. Türkiye, sahada kurulan her diplomatik masada bölgesel bir aktör olarak varlık göstermek zorundadır.”cümlelerine yer verdi.
Ayrıca Uzman; bölgede Uluslararası Deniz Hukuku'nu da ilgilendiren konuların mevcut olduğunu, bu bağlamda Türkiye’nin kendi haklarından vazgeçme gibi bir tutum sergilemeyeceğini kaydetti.
SURİYELİLER ULUSLARARASI KURUMLAR VE DEVLET KURUMLARININ İŞ BİRLİĞİ İLE ÜLKELERİNE GERİ DÖNEBİLECEK
Altınsoy son olarak; Türkiye’nin Suriye vatandaşlarını ülkede iç savaşın patlak vermesinden bu yana kendi korumasına aldığını ve bu alanda hukuki bir düzenleme yaparak 14 Nisan 2013 tarihinde “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” olarak adlandırılan 6458 Sayılı kanunu yürürlüğe koyduğunu belirtti. Kanunda da yer aldığı üzere Suriye vatandaşlarının Türk hukukuna göre “geçici koruma” statüsünde olduğunu kaydeden Uzman, Avrupa müktesebatında bu statünün üç sene ile sınırlı olduğunu fakat Türkiye’nin insani gerekçelere dayanarak bu kararı uygulamadığını ifade etti. Kanunun 60/2 maddesi ile “onurlu ve güvenli geri gönderme” hükmünün bulunduğunu belirten Uzman, “Bu bağlamda madde gereğince Suriyeliler uluslararası kurumlar ve devletin ilgili kurumlarının iş birliği kapsamında ülkelerine geri dönebileceklerdir.” ifadesiyle değerlendirmesini sonlandırdı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Rusya, Ukrayna'ya karşı çatışmalarda kaynağı Esed'den sağlayabilir
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Deniz Altınsoy, Suriye’de yaşanan son gelişmeleri ve Rusya ile Türkiye’nin bölgede izleyeceği muhtemel politikaları Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara
Suriye'deki Esed rejimi; Çin, İran ve Rusya Federasyonu gibi dünyanın otoriter dikta rejimleri tarafından desteklendi ve yıllarca kendi halkına zulmederek büyük insanlık suçları işledi. Rejimin 8 Aralık 2024 tarihindeki düşüşü ise dünya çapında gündem oldu. 61 yıllık Baas rejiminin yerini ülkedeki muhalif gruplar alırken bölgede nasıl bir süreç yaşanacağı ve hangi aktörlerin nasıl politikalar izleyeceği ise merak konusu oldu.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Deniz Altınsoy; Suriye’de gelecek dönemde yaşanması muhtemel olayları, devrik diktatör Beşşar Esed’in Rusya’ya sığınmasını, Rusya’nın bölgede izleyeceği olası politikaları ve bölgede Türkiye’nin yüklendiği rolü Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
ESED’İN RUSYA’DA BULUNMASININ YENİ SURİYE DEVLETİ İLE İLİŞKİLERİ ETKİLEMEMESİ HEDEFLENİYOR
Rusya devlet ajansı TASS tarafından, Rus yanlısı devrik diktatör Beşşar Esad’ın ailesiyle birlikte Moskova’da olduğu ve sığınma hakkı talep ettiği bildirildi. Dr. Zeynep Deniz Altınsoy, Esed’in Moskova dışında bir yere gitme ihtimali olmadığını belirtirken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Esed'in görevden ayrılmasının kendi kişisel kararı olduğunu ileri sürdü. Altınsoy, “Putin tarafından sığınma talebinin karşılandığını söylemesi ve ‘insani kaygılarla’ bu sığınmanın kabul edildiği söylemi Rusya ve Putin’in bundan sonra Suriye’nin alacağı duruma dair pozisyonunu belirlemekte muğlak bir ifade idi. Rusya bu anlamda her zamanki gibi bölgede yaşanan gelişmeleri gözlemlemeden adım atmayacağının işaretini verdi” ifadelerini kullandı.
Uzman; Rusya’nın Esed’i topraklarında bulundurmasının yeni Suriye-Rusya ilişkilerinde yön verici bir rol oynamasının önüne geçmeye çalıştığına dikkat çekerken; Rusya’nın açıklamasındaki “insani kaygılar” ifadesinin de Suriye içindeki muhaliflere ve dünya kamuoyuna bir mesaj niteliği taşıdığını vurguladı.
RUSYA, UKRAYNA’YA KARŞI ÇATIŞMALARINDA KAYNAĞI ESED’DEN SAĞLAYABİLİR!
Altınsoy, aynı zamanda Esed’in Moskova’ya giderken yanında götürdüğü yüksek meblağda dolarlara da dikkat çekti. Ambargolar ve izolasyon çabaları ile ekonomisinin zorluklar içinde olduğu bilinen Rusya Federasyonu için bu durumun önem arz ettiğini belirten Uzman, "Ukrayna ile halihazırda sürdürdüğü silahlı çatışmada kaynağa ihtiyaç duyması vazgeçmiş olduğu Esed’in eliyle sağlanabilir. Elbette, bu bağlamda Esed'e verilmiş olan sözler de muhakkak ki önemlidir. Dolayısıyla Rusya ve Putin şimdilik Esed’i kontrol edebileceği bir yerde tutup Suriye’yi gözlemleme sürecine geçmiş durumdadır" değerlendirmesini yaptı.
RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ DURUMU İLERLEYEN SÜREÇTE NET BİR ŞEKİLDE GÖZLEMLENEBİLECEK
Altınsoy, Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasını Çarlık Rusyası döneminden itibaren koruduğunu ve bu politikayı özellikle Suriye üzerinden geliştirme çabasında olduğunu belirtti. Rus kaynaklarının bildirdiğine göre Suriye’de yedi bine yakın askerin aktif olarak bulunduğuna dikkat çeken Uzman, Rusya’nın Suriye’den ne ölçüde çekildiğini, gerçekten çekilip çekilmediğini ilerleyen süreçte daha net bir biçimde göreceklerini kaydetti.
RUS KAYNAKLARINA TEMKİNLİ YAKLAŞILMALI
Uzman, Rus kaynaklarının vermiş olduğu bilgilerin kesinliğine temkinli yaklaşılması gerektiğini vurgularken “Rusya algı yönetimini iyi yapabilen bir ülke. Bu yönetimi genel itibarı ile de üst perdeden tabir yerinde ise ‘açık vermeden’ yapıyor. Görünen o ki Esed’den vazgeçmiş olması bile bir algı yönetimi çünkü Esed ve ailesi Moskova’da. Ne denli vazgeçilmiş olduğu düşündürücü. Velev ki vazgeçmiş olsun Suriye sahasından vazgeçmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, SAHADA KURULAN HER DİPLOMATİK MASADA BÖLGESEL BİR AKTÖR OLARAK VARLIK GÖSTERMEK ZORUNDADIR”
Uzman, Türkiye’nin Suriye İç Savaşı'nın başladığı andan itibaren sürekli olarak Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaptığını kaydederken; Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde uluslararası hukuktan almış olduğu cevazla bölgede terör operasyonları yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini vurguladı. Altınsoy, Türkiye’nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği operasyonlar hakkındaki değerlendirmesinde, “Bugüne kadar yapılan gerek askeri operasyonlar gerek siyasi ve diplomatik eylemlerin hepsi hukuka uygundur ve terörle mücadelenin sınırlarına çıkmamıştır. Birleşmiş Milletlerin uluslararası terörizmle mücadelesine dair Güvenlik Konseyi kararları da ortadadır. Bu kararların bir bağlayıcılığı olduğuna göre teröre yönelik müdahalelerin hepsi her devletin sorumluluğundadır. Türkiye hukukun kendisine yüklemiş olduğu bu sorumluluğu yerine getirmiştir. Diğer taraftan Suriye’nin mevcut durumu için de yine terör ve güvenlik konularında üzerine düşeni yapacaktır. Türkiye, sahada kurulan her diplomatik masada bölgesel bir aktör olarak varlık göstermek zorundadır.” cümlelerine yer verdi.
Ayrıca Uzman; bölgede Uluslararası Deniz Hukuku'nu da ilgilendiren konuların mevcut olduğunu, bu bağlamda Türkiye’nin kendi haklarından vazgeçme gibi bir tutum sergilemeyeceğini kaydetti.
SURİYELİLER ULUSLARARASI KURUMLAR VE DEVLET KURUMLARININ İŞ BİRLİĞİ İLE ÜLKELERİNE GERİ DÖNEBİLECEK
Altınsoy son olarak; Türkiye’nin Suriye vatandaşlarını ülkede iç savaşın patlak vermesinden bu yana kendi korumasına aldığını ve bu alanda hukuki bir düzenleme yaparak 14 Nisan 2013 tarihinde “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” olarak adlandırılan 6458 Sayılı kanunu yürürlüğe koyduğunu belirtti. Kanunda da yer aldığı üzere Suriye vatandaşlarının Türk hukukuna göre “geçici koruma” statüsünde olduğunu kaydeden Uzman, Avrupa müktesebatında bu statünün üç sene ile sınırlı olduğunu fakat Türkiye’nin insani gerekçelere dayanarak bu kararı uygulamadığını ifade etti. Kanunun 60/2 maddesi ile “onurlu ve güvenli geri gönderme” hükmünün bulunduğunu belirten Uzman, “Bu bağlamda madde gereğince Suriyeliler uluslararası kurumlar ve devletin ilgili kurumlarının iş birliği kapsamında ülkelerine geri dönebileceklerdir.” ifadesiyle değerlendirmesini sonlandırdı.
Son Haberler