Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, Osmanlı İmparatorluğu'nun diplomasi tarihinde Türk dünyasına yönelik yaklaşımını Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 03.03.2023 15:06
Haber Güncellenme Tarihi: 03.03.2023 16:22
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kürşat İsmayıl
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun diplomatik ilişkilerinde Türk dünyasının önemini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
"19. YÜZYIL, OSMANLI İÇİN DİPLOMASİNİN DÖNÜŞTÜĞÜ BİR YÜZYIL"
Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, 19. yüzyılı Osmanlı İmparatorluğu açısından Batı ile ilişkilerin dönüştüğü bir yüzyıl olarak tasvir ederken; “Mısır'a Napolyon'un seferiyle ve o yaşanan büyük psikolojik şokla artık İmparatorluğun askeri gücünü yeterince gösteremediği ve bu askeri gücün yerini artık bir miktar diplomasinin almak zorunda olduğunun kabullenildiği bir dönem” olarak görüldüğünü ifade etti. Osmanlı diplomasisinde, “III. Selim ile artık kurumlaşmanın” başladığını ifade eden Palabıyık, II. Mahmud dönemine gelindiğinde artık bir Hariciye Vekaletinin kurulmasıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun modern diplomasiye geçtiğinin altını çizdi.
OSMANLILARIN DOĞU’YA İLGİSİ İRAN’LA YOĞUN TEMAS NETİCESİNDE İVME KAZANDI
Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, Osmanlı’nın doğuya olan ilgisinin başlangıcında İran’la yaşanan temasların önemli bir etken olduğunu ifade etti. Palabıyık, “Osmanlı İmparatorluğu'nun bir kere Kaçar dönemi İran'ıyla ilişkileri oldukça yoğun. Daimî diplomatik temsilciliklerin bu dönemde açıldığını görüyoruz. Hem Tahran'da bir Osmanlı Elçiliği hem İstanbul'da bir İran Elçiliği açıldığını görüyoruz” dedi.
TÜRKİSTAN’DA YAŞAYAN TÜRKLERDEN GELEN TALEPLER NETİCESİNDE OSMANLI BÖLGEYE HEYETLER YOLLADI
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkistan coğrafyasına yönelik ilgisinin arttığını vurgulayan Palabıyık, “93 Harbi ortaya çıkarken İngilizlerin de bir anlamda teşvikiyle Osmanlı İmparatorluğu bölgeye bir heyet gönderiyor. Bu heyetin amacı bilhassa Afganistan ve Orta Asya'da mümkünse Rusya aleyhine bir isyan başlatmak ve Rusya'yı bir anlamda iki ateş arasında bırakmak. Çok başarılı olduğu söylenemez bu noktada böyle bir isyan başlatılamıyor. Lakin artık Afganistan'a, bugünkü Tacikistan'a veya bugünkü bazı Orta Asya Cumhuriyetlerinin arazisine oradaki Türklere, Türk boylarına ve devletlerine giden heyetler var. Temaslar var. Buhara Hanlığı ile, Hive Hanlığı ile, Hokand Hanlığı ile temaslar var. Yine bizim Doğu Türkistan dediğimiz bölgede kurulan yapılarla diplomatik temaslar var. Bu temasların önemli bir sebebi de karşı taraftan gelen talep de var. Çünkü her bir han iktidara geldiğinde aslında Osmanlı halifesinden alacağı bir icazet bir anlamda onların halkları tarafından da tanınması han olarak tanınması ve etrafındaki komşu Müslüman devletler tarafından tanınmasını kolaylaştıran bir şey” açıklamasında bulundu.
KIRIM YARIMADASI, OSMANLI İMPARATORLUĞU İÇİN ÖNEMLİ BİR TOPRAK
Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım’ı 21 Temmuz 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda koruyamamasının ardından bir çabanın oluştuğundan bahseden Palabıyık, Kırım'ın Osmanlı İmparatorluğu için farklı bir öneme sahip olduğunu ifade etti. İmparatorluğun uzun bir süre boyunca önemli toprak parçası olarak gördüğü Kırım'ın tekrar ele geçirilmesi için bir uğraş verildiğini ifade eden Palabıyık, mücadelede sırasında farklı ilişkilerin olduğuna dikkat çekti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osmanlı İmparatorluğu, Türkistan'a nasıl açıldı?
Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, Osmanlı İmparatorluğu'nun diplomasi tarihinde Türk dünyasına yönelik yaklaşımını Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Kürşat İsmayıl
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun diplomatik ilişkilerinde Türk dünyasının önemini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
"19. YÜZYIL, OSMANLI İÇİN DİPLOMASİNİN DÖNÜŞTÜĞÜ BİR YÜZYIL"
Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, 19. yüzyılı Osmanlı İmparatorluğu açısından Batı ile ilişkilerin dönüştüğü bir yüzyıl olarak tasvir ederken; “Mısır'a Napolyon'un seferiyle ve o yaşanan büyük psikolojik şokla artık İmparatorluğun askeri gücünü yeterince gösteremediği ve bu askeri gücün yerini artık bir miktar diplomasinin almak zorunda olduğunun kabullenildiği bir dönem” olarak görüldüğünü ifade etti. Osmanlı diplomasisinde, “III. Selim ile artık kurumlaşmanın” başladığını ifade eden Palabıyık, II. Mahmud dönemine gelindiğinde artık bir Hariciye Vekaletinin kurulmasıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun modern diplomasiye geçtiğinin altını çizdi.
OSMANLILARIN DOĞU’YA İLGİSİ İRAN’LA YOĞUN TEMAS NETİCESİNDE İVME KAZANDI
Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, Osmanlı’nın doğuya olan ilgisinin başlangıcında İran’la yaşanan temasların önemli bir etken olduğunu ifade etti. Palabıyık, “Osmanlı İmparatorluğu'nun bir kere Kaçar dönemi İran'ıyla ilişkileri oldukça yoğun. Daimî diplomatik temsilciliklerin bu dönemde açıldığını görüyoruz. Hem Tahran'da bir Osmanlı Elçiliği hem İstanbul'da bir İran Elçiliği açıldığını görüyoruz” dedi.
TÜRKİSTAN’DA YAŞAYAN TÜRKLERDEN GELEN TALEPLER NETİCESİNDE OSMANLI BÖLGEYE HEYETLER YOLLADI
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkistan coğrafyasına yönelik ilgisinin arttığını vurgulayan Palabıyık, “93 Harbi ortaya çıkarken İngilizlerin de bir anlamda teşvikiyle Osmanlı İmparatorluğu bölgeye bir heyet gönderiyor. Bu heyetin amacı bilhassa Afganistan ve Orta Asya'da mümkünse Rusya aleyhine bir isyan başlatmak ve Rusya'yı bir anlamda iki ateş arasında bırakmak. Çok başarılı olduğu söylenemez bu noktada böyle bir isyan başlatılamıyor. Lakin artık Afganistan'a, bugünkü Tacikistan'a veya bugünkü bazı Orta Asya Cumhuriyetlerinin arazisine oradaki Türklere, Türk boylarına ve devletlerine giden heyetler var. Temaslar var. Buhara Hanlığı ile, Hive Hanlığı ile, Hokand Hanlığı ile temaslar var. Yine bizim Doğu Türkistan dediğimiz bölgede kurulan yapılarla diplomatik temaslar var. Bu temasların önemli bir sebebi de karşı taraftan gelen talep de var. Çünkü her bir han iktidara geldiğinde aslında Osmanlı halifesinden alacağı bir icazet bir anlamda onların halkları tarafından da tanınması han olarak tanınması ve etrafındaki komşu Müslüman devletler tarafından tanınmasını kolaylaştıran bir şey” açıklamasında bulundu.
KIRIM YARIMADASI, OSMANLI İMPARATORLUĞU İÇİN ÖNEMLİ BİR TOPRAK
Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım’ı 21 Temmuz 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda koruyamamasının ardından bir çabanın oluştuğundan bahseden Palabıyık, Kırım'ın Osmanlı İmparatorluğu için farklı bir öneme sahip olduğunu ifade etti. İmparatorluğun uzun bir süre boyunca önemli toprak parçası olarak gördüğü Kırım'ın tekrar ele geçirilmesi için bir uğraş verildiğini ifade eden Palabıyık, mücadelede sırasında farklı ilişkilerin olduğuna dikkat çekti.
Son Haberler