Çin aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için Pekin'de başta Hamas ve El Fetih başta olmak üzere 14 grubu bir araya getirdi. Araştırmacı yazar Abdullah Oğuz, Kırım Haber Ajansına (QHA) Çin'in yeni stratejisini değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 28.07.2024 20:40
Haber Güncellenme Tarihi: 23.08.2024 10:58
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara
Başta Hamas ve El Fetih olmak üzere 14 Filistinli grup, Türkiye'nin uluslararası arenada Filistin'deki vahşetin durması, insani yardımın sağlanması ve ateşkesin bir an önce hayata geçmesi konusundaki çabalarını yok saydı. Çin'in başkenti Pekin'de 21-22 Temmuz 2024 tarihleri arasında süren toplantıların sonunda, tüm Filistinli güçlerin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında yer aldığı kapsamlı bir ulusal birliğe ulaşma ve geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurma konusunda anlaşmaya vardıkları açıklanmıştı. 14 Filistinli grup, Türkiye'nin yerine Çin'i tercih etmişti.
"ÇİN, AMERİKA'YLA YÜRÜTMÜŞ OLDUĞU PAZARLIKLARDA BÖYLE BİR KROZ OLARAK ELİNDE TUTMAYI DÜŞÜNÜYOR"
Bu bağlamda Çin'in Orta Doğu ve Arap dünyasındaki imajı da güçlendi. Araştırmacı yazar Abdullah Oğuz, QHA'ya Çin'in yeni stratejisini değerlendirdi. Abdullah Oğuz, Doğu Türkistan'da soykırım uygulayan Çin'in Filistin'i desteklemesine ilişkin, "Şu çok açık ve kesin Kızıl Terör Devleti diye tabir etmenin hiçbir yanlışlığı olmadığını düşündüğüm Çin'in, Doğu Türkistan'da çok açık ve net bir şekilde her türlü İslam'ın izini topyekun silmek ve oradaki Müslüman Türk milletini Çinlileştirmek için 2016 yılından beri uygulamış olduğu soykırım, çok açık bir şekilde en başta İslam'a ve Müslümanlara karşı bir savaştır. Dolayısıyla yani Çin'in Filistin'i desteklemesini bu bağlamda değerlendirmek çok önemli. Çin Amerika'yla olan problemlerini çözerken Amerika'ya karşı masada elinde birtakım kozlar olsun istiyor anladığım kadarıyla. Dolayısıyla da Filistin meselesine vermiş olduğu destek de bu" ifadelerini kullandı.
ÇİN FİLİSTİNLİLERİ KULLANARAK ASLINDA ARAP DÜNYASINDA BİR SEMPATİ KAZANMAYI AMAÇLIYOR
Öte yandan Çin'in Filistinli grupları kullanarak Arap dünyasında neyi amaçlıdığına değinen Oğuz, "Bildiğiniz gibi Çin, Mao sonrası ekonomisi felakete uğramış, ciddi sosyal felaketler yaşamış ve kırk milyon insanın açlıktan ölmüş olduğu bir ülkeydi. Daha sonra Ding Şaoping döneminde Avrupa ve Amerika ile iş birliği yaparak bir yeniden yapılanma sürecine girdi ve bu süreçte kendisini güçlendirdi. Ding Şaoping döneminde Çinlilerin temel politikası yüksek profil göstermeden, gizliden işleri yürütmekti ki bu Çin temel siyasetinin en önemli amaçlarından bir tanesidir. Kendileri zayıf oldukları zaman güler yüzlü, yumuşak yüzlü bir siyaset yürüterek çaktırmadan güçlenmeye çalıştılar ama, Şi Cinping'in iktidara gelmesinden itibaren yani 2013 yılından itibaren artık kendilerini de bir emperyal hegemon güç olarak anmaya başladılar. Bu ortaya çıkma ve açıkça meydan okuma dönemi itibariyle Amerika'nın karşısında ciddi bir rakip olarak boy gösterdiler. Dolayısıyla bu mücadelede birtakım çıkar alanları ve Amerika'yla masaya oturdukları zaman kullanabilecekleri güç alanları yaratma peşindeler. Dolayısıyla Filistinlileri kullanmaları aslında İslam dünyasında ve Arap dünyasında bir sempati kazanmayı hedefliyor. Orada kendi çıkarlarını yerleştirirken Çin'in her yere gittiğinde temel amacı olan, oraları sömürmek, yönetimini, Pakistan'da yaptığı gibi kendi kolonisi haline dönüştürmek amacındalar" dedi.
ÇİN BU DURUMDA ORTA DOĞU'DAKİ ANLAŞMALARI
Ayrıca Çin ekonomisin çıkamaza girdiğine dikkat çeken Oğuz, Çin'in bu durumda Orta Doğu'daki anlaşmalara önem verdiğne dikkat çekerek, "Şu anda Çin ekonomisinin ciddi bir çıkmazda olduğu çok açık olarak ortada. Konut sektöründe çok ciddi bir kriz var, ayrıca iç borç hacmi ekonomik büyüklüğün üç katını aştı, Büyüme her yıl düşüyor ve kapasite fazlası var. Bunlar bir ekonomi için hayati risk taşıyan problemlerdir. Çok ciddi bir kapasite fazlası var. Dolayısıyla bunları İran'la yapmış olduğu, Irak'la yapmış olduğu ve diğer Arap ülkeleriyle yapmış olduğu anlaşmalarla çözmeye çalışıyor. Temelde benim kanaatim, Filistinli gruplara vermiş olduğu bu desteğin temel amacı Amerika'ya karşı eline bir koz geçirmek. Bundan başka herhangi Işi olmadığı kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.
"ÇİN MALLARINA ARACILIK EDEN, ÇİN'DEN İTHAL EDEN BİR ÜLKE HALİNE DÖNÜŞME TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Oğuz ayrıca Türkiye için çok uzak olarak görülen Çin'in Orta Doğu'daki yakın komşu haline geldiğinin de altını çizdi. Bu durumun Türkiye için ne tür tehlikeleri beraberinde getireceğine dikkat çekerek, "Bu konuyu uzun yıllardan beri özellikle ekonomi bağlamında ciddi bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz. Diyoruz ki Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı Avrupa Bölgesi. Türkiye'nin ihracatını yüzde 50'si Avrupa Bölgesine ve Çin'in bizim yakınımıza gelmesi, Çin'in Kuşak Yol projesiyle üzerimizden Avrupa'ya mal sevk etmesi, bizim için ekonomimiz için en önemli, en büyük tehlike. Türkiye'nin dış ticaret açığının, cari açığının, Türkiye ekonomisinin en yumuşak karnı olan döviz ihtiyacının da en önemli kaynağının Çin olduğunu uzun yıllardan beri anlatmaya çalışıyoruz buna rağmen Türkiye'de hala Çin'den ithalat artıyor ve insanların zihninde bunun başka bir çaresi yokmuş gibi bir algı oluşmaya başladı. Bu Türkiye ekonomisi için çok büyük bir tehlike. Yarın öbür gün sadece ve sadece Çin mallarına aracılık eden, Çin'den ithal eden bir ülke haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyayız" dedi.
"TÜRKİYE'NİN KOŞAR ADIM ÇİN'DEN KAÇMASI LAZIM"
Aynı zamanda Çin'in yakın ekonomik ilişkiler geliştirdiği Pakistan, Sri Lanka ve Kırgızistan gibi ülkeleri nasıl yavaş yavaş ele geçirdiği net bir şekilde ortada olduğunun altını çizen Oğuz, "Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir sıkıntısı da var. Yani yakınımıza, Orta Doğu'daki Çin'in yerleşmesinin ekonomik olarak ve daha sonra siyasi olarak Türkiye'ye vereceği zarar öngörülemez kadar büyük ve bu bizim tarihimizde çok ciddi şekilde yaşanmış problemlerdir. Fakat Çin'in Türkiye'de çok güçlü bir ithalat lobisi var ve bu lobi gerçekten çok etkili. Şunu tekrar söylemek istiyorum. Türkiye'nin ekonomik olarak, siyasi olarak güçlü ve müreffeh bir devlet olabilmesi için koşar adım Çin'den kaçması lazım. Hiçbir şekilde Türkiye'ye dost olmadığı konusunda binlerce yıllık hafızamızın bize net olarak söylediği, Çin'in bu bölgeye yerleşmesinin Türkiye'nin bölgedeki çıkarları için de hiçbir şekilde bir artı veya katkı sağlamayacağı konusunda kesinlikle eminiz" ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
14 Filistinli grup, neden Çin'i seçti?
Çin aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için Pekin'de başta Hamas ve El Fetih başta olmak üzere 14 grubu bir araya getirdi. Araştırmacı yazar Abdullah Oğuz, Kırım Haber Ajansına (QHA) Çin'in yeni stratejisini değerlendirdi.
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara
Başta Hamas ve El Fetih olmak üzere 14 Filistinli grup, Türkiye'nin uluslararası arenada Filistin'deki vahşetin durması, insani yardımın sağlanması ve ateşkesin bir an önce hayata geçmesi konusundaki çabalarını yok saydı. Çin'in başkenti Pekin'de 21-22 Temmuz 2024 tarihleri arasında süren toplantıların sonunda, tüm Filistinli güçlerin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında yer aldığı kapsamlı bir ulusal birliğe ulaşma ve geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurma konusunda anlaşmaya vardıkları açıklanmıştı. 14 Filistinli grup, Türkiye'nin yerine Çin'i tercih etmişti.
"ÇİN, AMERİKA'YLA YÜRÜTMÜŞ OLDUĞU PAZARLIKLARDA BÖYLE BİR KROZ OLARAK ELİNDE TUTMAYI DÜŞÜNÜYOR"
Bu bağlamda Çin'in Orta Doğu ve Arap dünyasındaki imajı da güçlendi. Araştırmacı yazar Abdullah Oğuz, QHA'ya Çin'in yeni stratejisini değerlendirdi. Abdullah Oğuz, Doğu Türkistan'da soykırım uygulayan Çin'in Filistin'i desteklemesine ilişkin, "Şu çok açık ve kesin Kızıl Terör Devleti diye tabir etmenin hiçbir yanlışlığı olmadığını düşündüğüm Çin'in, Doğu Türkistan'da çok açık ve net bir şekilde her türlü İslam'ın izini topyekun silmek ve oradaki Müslüman Türk milletini Çinlileştirmek için 2016 yılından beri uygulamış olduğu soykırım, çok açık bir şekilde en başta İslam'a ve Müslümanlara karşı bir savaştır. Dolayısıyla yani Çin'in Filistin'i desteklemesini bu bağlamda değerlendirmek çok önemli. Çin Amerika'yla olan problemlerini çözerken Amerika'ya karşı masada elinde birtakım kozlar olsun istiyor anladığım kadarıyla. Dolayısıyla da Filistin meselesine vermiş olduğu destek de bu" ifadelerini kullandı.
ÇİN FİLİSTİNLİLERİ KULLANARAK ASLINDA ARAP DÜNYASINDA BİR SEMPATİ KAZANMAYI AMAÇLIYOR
Öte yandan Çin'in Filistinli grupları kullanarak Arap dünyasında neyi amaçlıdığına değinen Oğuz, "Bildiğiniz gibi Çin, Mao sonrası ekonomisi felakete uğramış, ciddi sosyal felaketler yaşamış ve kırk milyon insanın açlıktan ölmüş olduğu bir ülkeydi. Daha sonra Ding Şaoping döneminde Avrupa ve Amerika ile iş birliği yaparak bir yeniden yapılanma sürecine girdi ve bu süreçte kendisini güçlendirdi. Ding Şaoping döneminde Çinlilerin temel politikası yüksek profil göstermeden, gizliden işleri yürütmekti ki bu Çin temel siyasetinin en önemli amaçlarından bir tanesidir. Kendileri zayıf oldukları zaman güler yüzlü, yumuşak yüzlü bir siyaset yürüterek çaktırmadan güçlenmeye çalıştılar ama, Şi Cinping'in iktidara gelmesinden itibaren yani 2013 yılından itibaren artık kendilerini de bir emperyal hegemon güç olarak anmaya başladılar. Bu ortaya çıkma ve açıkça meydan okuma dönemi itibariyle Amerika'nın karşısında ciddi bir rakip olarak boy gösterdiler. Dolayısıyla bu mücadelede birtakım çıkar alanları ve Amerika'yla masaya oturdukları zaman kullanabilecekleri güç alanları yaratma peşindeler. Dolayısıyla Filistinlileri kullanmaları aslında İslam dünyasında ve Arap dünyasında bir sempati kazanmayı hedefliyor. Orada kendi çıkarlarını yerleştirirken Çin'in her yere gittiğinde temel amacı olan, oraları sömürmek, yönetimini, Pakistan'da yaptığı gibi kendi kolonisi haline dönüştürmek amacındalar" dedi.
ÇİN BU DURUMDA ORTA DOĞU'DAKİ ANLAŞMALARI
Ayrıca Çin ekonomisin çıkamaza girdiğine dikkat çeken Oğuz, Çin'in bu durumda Orta Doğu'daki anlaşmalara önem verdiğne dikkat çekerek, "Şu anda Çin ekonomisinin ciddi bir çıkmazda olduğu çok açık olarak ortada. Konut sektöründe çok ciddi bir kriz var, ayrıca iç borç hacmi ekonomik büyüklüğün üç katını aştı, Büyüme her yıl düşüyor ve kapasite fazlası var. Bunlar bir ekonomi için hayati risk taşıyan problemlerdir. Çok ciddi bir kapasite fazlası var. Dolayısıyla bunları İran'la yapmış olduğu, Irak'la yapmış olduğu ve diğer Arap ülkeleriyle yapmış olduğu anlaşmalarla çözmeye çalışıyor. Temelde benim kanaatim, Filistinli gruplara vermiş olduğu bu desteğin temel amacı Amerika'ya karşı eline bir koz geçirmek. Bundan başka herhangi Işi olmadığı kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.
"ÇİN MALLARINA ARACILIK EDEN, ÇİN'DEN İTHAL EDEN BİR ÜLKE HALİNE DÖNÜŞME TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Oğuz ayrıca Türkiye için çok uzak olarak görülen Çin'in Orta Doğu'daki yakın komşu haline geldiğinin de altını çizdi. Bu durumun Türkiye için ne tür tehlikeleri beraberinde getireceğine dikkat çekerek, "Bu konuyu uzun yıllardan beri özellikle ekonomi bağlamında ciddi bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz. Diyoruz ki Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı Avrupa Bölgesi. Türkiye'nin ihracatını yüzde 50'si Avrupa Bölgesine ve Çin'in bizim yakınımıza gelmesi, Çin'in Kuşak Yol projesiyle üzerimizden Avrupa'ya mal sevk etmesi, bizim için ekonomimiz için en önemli, en büyük tehlike. Türkiye'nin dış ticaret açığının, cari açığının, Türkiye ekonomisinin en yumuşak karnı olan döviz ihtiyacının da en önemli kaynağının Çin olduğunu uzun yıllardan beri anlatmaya çalışıyoruz buna rağmen Türkiye'de hala Çin'den ithalat artıyor ve insanların zihninde bunun başka bir çaresi yokmuş gibi bir algı oluşmaya başladı. Bu Türkiye ekonomisi için çok büyük bir tehlike. Yarın öbür gün sadece ve sadece Çin mallarına aracılık eden, Çin'den ithal eden bir ülke haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyayız" dedi.
"TÜRKİYE'NİN KOŞAR ADIM ÇİN'DEN KAÇMASI LAZIM"
Aynı zamanda Çin'in yakın ekonomik ilişkiler geliştirdiği Pakistan, Sri Lanka ve Kırgızistan gibi ülkeleri nasıl yavaş yavaş ele geçirdiği net bir şekilde ortada olduğunun altını çizen Oğuz, "Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir sıkıntısı da var. Yani yakınımıza, Orta Doğu'daki Çin'in yerleşmesinin ekonomik olarak ve daha sonra siyasi olarak Türkiye'ye vereceği zarar öngörülemez kadar büyük ve bu bizim tarihimizde çok ciddi şekilde yaşanmış problemlerdir. Fakat Çin'in Türkiye'de çok güçlü bir ithalat lobisi var ve bu lobi gerçekten çok etkili. Şunu tekrar söylemek istiyorum. Türkiye'nin ekonomik olarak, siyasi olarak güçlü ve müreffeh bir devlet olabilmesi için koşar adım Çin'den kaçması lazım. Hiçbir şekilde Türkiye'ye dost olmadığı konusunda binlerce yıllık hafızamızın bize net olarak söylediği, Çin'in bu bölgeye yerleşmesinin Türkiye'nin bölgedeki çıkarları için de hiçbir şekilde bir artı veya katkı sağlamayacağı konusunda kesinlikle eminiz" ifadelerini kullandı.
EN ÇOK OKUNANLAR