Bileşik Krallık'ın ünlü araştırma üniversitesi olarak bilinen Sheffield Üniversitesi, Çin yönetiminin Uygur Türklerine karşı sınır ötesi zulmünü ortaya çıkaran bir araştırma yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 13.04.2023 12:00
Haber Güncellenme Tarihi: 13.04.2023 13:52
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Bileşik Krallık'ın ünlü araştırma üniversitelerinden Sheffield Üniversitesi, Birleşik Krallık'ta yaşayan Uygur Türkleri ile Türkiye'den 120'den fazla Uygur Türkünün katıldığı bir araştıma anketi yürüttüğünü bildirdi. Araştırmaya katılan Uygur Türklerinin, Çin'in sınır ötesinde Doğu Türkistanlılara yönetlik tehdit, şantaj ve casusluk yöntemlerini ayrıntılarıyla anlattığı belirtildi.
Ankete katılan Uygur Türklerinin çoğu, Türkiye'deyken Çin polisi veya devlet güvenlik görevlileri tarafından telefonla genellikle Doğu Türkistan'daki ailelerine zarar vermekle tehdit edildiklerini veya ailelerinin zorla kampa alındıklarını bildirdi. Ayrıca görüşmeye katılan bazı Uygur Türklerinin, Doğu Türkistan'daki aile üyelerinden haber alamadıkları aktarılırken, bazılarının aile üyelerinin ise Çin'in toplama kamplarına atıldığı kaydedildi. Yurt dışında yaşan Uygur Türklerinin sınır ötesinde bile Çin zulmüne maruz kaldığı vurgulandı.
DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR!
Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.
Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceya uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara, ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor.
Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Doğu Türkistan’da bir çoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kamplarda, kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor ve genç kadınlar da Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya, Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyorlar.
Doğu Türkistan’da milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor, Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.
“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yeni araştırma: Çin'in sınır ötesi Uygur zulmü
Bileşik Krallık'ın ünlü araştırma üniversitesi olarak bilinen Sheffield Üniversitesi, Çin yönetiminin Uygur Türklerine karşı sınır ötesi zulmünü ortaya çıkaran bir araştırma yaptı.
Bileşik Krallık'ın ünlü araştırma üniversitelerinden Sheffield Üniversitesi, Birleşik Krallık'ta yaşayan Uygur Türkleri ile Türkiye'den 120'den fazla Uygur Türkünün katıldığı bir araştıma anketi yürüttüğünü bildirdi. Araştırmaya katılan Uygur Türklerinin, Çin'in sınır ötesinde Doğu Türkistanlılara yönetlik tehdit, şantaj ve casusluk yöntemlerini ayrıntılarıyla anlattığı belirtildi.
ÇİN GÜVENLİK GÖREVLİLERİ, UYGUR TÜRKLERİNİ AİLELERİYLE TEHDİT EDİYOR!
Ankete katılan Uygur Türklerinin çoğu, Türkiye'deyken Çin polisi veya devlet güvenlik görevlileri tarafından telefonla genellikle Doğu Türkistan'daki ailelerine zarar vermekle tehdit edildiklerini veya ailelerinin zorla kampa alındıklarını bildirdi. Ayrıca görüşmeye katılan bazı Uygur Türklerinin, Doğu Türkistan'daki aile üyelerinden haber alamadıkları aktarılırken, bazılarının aile üyelerinin ise Çin'in toplama kamplarına atıldığı kaydedildi. Yurt dışında yaşan Uygur Türklerinin sınır ötesinde bile Çin zulmüne maruz kaldığı vurgulandı.
DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR!
Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.
Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceya uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara, ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor.
Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Doğu Türkistan’da bir çoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kamplarda, kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor ve genç kadınlar da Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya, Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyorlar.
Doğu Türkistan’da milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor, Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.
“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.
Son Haberler