SON DAKİKA
Hava Durumu

#Uygur Türkleri

QHA - Kırım Haber Ajansı - Uygur Türkleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uygur Türkleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sosyolog Prof. Dr. Karluk, gazeteci Ruşen Çakır'a konuk olacak Haber

Sosyolog Prof. Dr. Karluk, gazeteci Ruşen Çakır'a konuk olacak

Medyascope YouTube kanalında gazeteci Ruşen Çakır, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk ile röportaj yaptı. Röportajın başlığı "Türkiye'de Uygur Türkleri" oldu. "TÜRKİYE'DE UYGUR TÜRKLERİ" PROGRAMI Kanalın sosyal medya hesabında yapılan açıklamada, "Bir mozaik olarak Türkiye'nin 25. bölümünde Ruşen Çakır konuğu Abdürreşit Celil Karluk ile Türkiye'de Uygur Türklerini konuştu" ifadelerine yer verildi. ???? Bir mozaik olarak Türkiye 25. bölümüyle devam ediyor ???? Türkiye'de Uygur Türkleri ???? Ruşen Çakır'ın konuğu Abdürreşit Celil Karluk ???? YouTube katıl üyelerine özel erken gösterim ⏰ 18 Kasım Pazartesi 19:00'da #Medyascope'ta ???? https://t.co/IlO6HcQa3v@cakir_rusen |… pic.twitter.com/pujeu37IFd — Medyascope (@medyascope) November 15, 2024 PROF. DR. ABDÜRREŞİT CELİL KARLUK  Sosyolog Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, Çin Komünist Partisinin Doğu Türkistan'da milyonlarca insanı adeta soykırıma tabi tutan ve 2017'de başlatılan toplama kampları zulmünü dünya ve Türkiye Cumhuriyeti kamuoyuna duyurmasıyla tanındı. Kaşgar'da doğan Prof. Dr. Karluk, Çin'in Uygur Türklerine karşı yürüttüğü asimilasyon politikaları hususunda kendisinin ve halkının yaşadığı zorlukları gündeme getirdi. DOĞU TÜRKİSTAN'DA SOYKIRIM YAŞANIYOR Çin Halk Cumhuriyeti hükûmetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da bir halk topyekûn soykırıma uğradı ve bugün hâlen uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli topluluklar, bu baskının kurbanı oluyor. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor.

Uygur Türkleri toplama kamplarına atılıyor, arsaları Çin şirketlerine peşkeş çekiliyor! Haber

Uygur Türkleri toplama kamplarına atılıyor, arsaları Çin şirketlerine peşkeş çekiliyor!

İşgal altındaki Türk yurdu Doğu Türkistan'da Çin yönetimi, toprak sahibi Uygur Türklerinin arsalarını zorla elinden alıyor ve bu arsaları Çin şirketlerine teslim ediyor. Geçen hafta Çin’in sosyal medya platformlarında bazı Çinli ünlülerin, Doğu Türkistan'a göç ettikleri ve burada ucuz evler ile bahçeli villalar satın aldıklarına yönelik reklamlar yapıldı. Ancak bu haberin ardında başka bir gerçeğin yattığı öğrenildi. Çin hükumetinin Uygur çiftçilerin topraklarını zorla ele geçirip, bu arazileri Çinli şirketlere verdiği belirtildi. TOPLAMA KAMPLARINDAKİ UYGURLARIN ARSALARI ÇİN ŞİRKETLERİNE VERİLİYOR! Sosyal medya paylaşımlarında, Çinli ünlülerin Doğu Türkistan'a yerleşmeyi teşvik eden bir kampanya yürüttüğü öğrenildi. Bu kampanyada yeni yerleşen bir Çinli çiftin yaşadığı "mükemmel" bir ev tanıtıldı. Ancak yapılan araştırmalar, bu evlerin ve çevresindeki arazilerin asıl sahiplerinin Uygur çiftçileri olduğunu ve bu toprakların zorla ellerinden alındığını ortaya koydu. Öte yandan çoğu arsanın sahibi olduğu öğrenilen Uygur çiftçilerin, toplama kamplarında olduğu öğrenildi. Bu politika, bölgedeki nüfusu kontrol etmek ve demografiyi değiştirmek için bir araç olarak kullanılıyor. ÇİN ŞİRKETİNE 500 DÖNÜM ARAZİ! Doğu Türkistan'daki yerel kaynakların Özgür Asya Radyosuna (RFA) verdiği bilgilere göre bu iddialar doğrulandı. Yarkent bölgesindeki bazı araziler, Şanghay merkezli bir inşaat şirketine "çok düşük" fiyatlarla satıldı. Bu arazi satışlarının ise toprak sahibi Uygur çiftçilere hiçbir ödeme yapılmadan gerçekleştiği bildirildi. Yarkent bölgesinde yapılan arazi satışlarının ardından, halkın büyük bir kısmı şikayetçi olmaktan korkuyor. Uygur çiftçiler, düşük ödemeler ve kötü koşullar nedeniyle karşı çıkmaya kalktığı takdirde toplama kamplarına atılmakla tehdit ediliyor. Bu olay, Doğu Türkistan'daki toprak sahiplerinin yaşadığı zulmü bir kez daha gözler önüne seriyor. 2017 yılındaki kitlesel gözaltı politikasının ardından, toplama kamplarında öldürülen veya 15 yıldan fazla ceza almış olan Uygur Türklerinin toprakları, Çinli şirketlere bedava veriliyor. Şimdi ise bu süreç daha da hızlandırmış durumda ve Uygur Türklerinin toprağı Çin hükümetinin ve şirketlerinin kontrolüne geçiyor. ÇİN ŞİRKETLERİ KAZANIYOR! Çin'in Uygur bölgesindeki toprak gaspı, sadece yerel halkı değil dünya genelindeki insan hakları savunucularını da endişelendiriyor. Çin hükumeti, Uygur halkını sistematik şekilde baskı altında tutarak, toprağa sahip çıkmalarını engelliyor ve bölgedeki kaynakları Çinli şirketlere teslim ediyor. Bu süreç, bölgede daha fazla Çinli yerleşimciyi çekerken, Uygur halkının toprakları giderek yok oluyor.

İzmir'den Kaşgar'a kadim yolculuk: Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesi neferi Mustafa Ali Bey Haber

İzmir'den Kaşgar'a kadim yolculuk: Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesi neferi Mustafa Ali Bey

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Çin hükûmetinin emperyalist politikalarına karşı ayak direten Uygur Türkleri, 1933 yılında kendi topraklarında Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'ni kurmuştu.  DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ, TÜRKİYE'DEN DESTEK BEKLEDİ Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, soydaşlarının yaşadığı ve henüz 10. yılını idrak eden Türkiye Cumhuriyeti'nden destek talep etmişti. Arkasında her zaman büyük bir Türkiye'nin var olduğunu hisseden Doğu Türkistan hükûmeti, o dönemde gerek askerî gerek malî ve gerekse de siyasî konularda Türkiye'nin desteğini bekliyordu.  O dönem İzmirli Mustafa Ali (Kentli) Bey, müsteşar sıfatıyla bağımsızlık mücadelesini kazanan Doğu Türkistan'ın başkenti Kaşgar'a giderek; askerî, malî ve eğitim alanında çalışmalar yapmış, Türkiye Cumhuriyeti'nden, Hoca Niyaz ve Sabit Damolla liderliğindeki hükûmet için destek talep etmişti. Mustafa Ali Bey, bölgesel gerilimler, Türkiye'nin kendi içindeki ekonomik ve siyasi meseleleri nedeniyle Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile pek etkili olmayan diplomatik ilişkilerde arabuluculuk etmişti. DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ İÇİN ASKERÎ, MALÎ VE EĞİTİM PLANLAMALARI Türk dünyasıyla kültürel bağlar kurmayı amaçlayan ve bu bağlamda Türk yurdu Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesine destek veren Mustafa Ali Bey, 4 ay boyunca Kaşgar hükûmetinde çeşitli faaliyetler ve planlamalar icra etmişti. "ÇALIŞAN KAVİMLER KURTULUR" Öte yandan, Mustafa Ali Bey'in, Pakistan'ın Peşaver kentindeki Türkistanlı Göçmenler Kongresinde yaptığı konuşma ise dikkate değerdir. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Delegesi sıfatıyla kongrede yer alan Mustafa Ali Bey, "Ey benim ırkdaşlarım, kan kardeşlerim! Ben sizlere müjdeli haber getirdim. Doğu Türkistan mücahitleri tarafından selam getirdim. Bugün Doğu Türkistan’ın kurtulması sizin vatanınızın kurtulması demektir. Tez zamanda sizlerin vatanınız da kurtulur. Çalışınız. Çalışkan kavimler elbette kurtulur. Kurtulmaya inancınız tam olsun!” ifadelerini kullanmıştı.  Pamukkale Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru'nun "Doğu Türkistan Milli Mücadele Tarihinde Mustafa Ali (Kentli) Ali Bey" adlı makalesinde yer alan bilgilerin yanı sıra, Mustafa Ali Bey'in o dönem Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nde birden fazla ulusal bayrağın yerine tek bir bayrak kullanılmasını önerdiği aktarılıyor. Ayrıca Mustafa Bey'in önerisi üzerine Başbakan Sabit Damolla'nın, mavi zemin üzerine ay yıldız tasarladığı belirtiliyor.  MUSTAFA ALİ BEY TÜRKLERE, DOĞU TÜRKİSTAN'A GİTMELERİ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNDU Yaş Türkistan dergisine 8 Ocak 1934 tarihinde "Doğu Türkistan Cumhuriyeti Fevkalade Elçisi" sıfatıyla mektup gönderen Mustafa Ali Bey şu ifadelere yer vermişti: Türkiye’den sonra Doğu Türkistan da kendisini esaretten kurtarmış bulunuyor. Ben Doğu Türkistan’a gittim. Bağımsızlık mücadelesine kısmen katıldım. Yeni kurtulan on beş milyon Türk ile yeni teşkilatta beraber çalıştım. Doğu Türkistan kuruluş ve teşkilatlanma dönemini tamamlamak üzeredir. Reisicumhur Hoca Niyaz Hazretleri’dir. Hoca Niyaz, Çinlilere karşı ilk mücadele bayrağını açan Doğu Türkistanlı olduğu için büyük bir hürmet ve güven kazanmıştır… Doğu Türkistan aydın Türklere muhtaçtır. Subay, öğretmen, yönetici, doktor, matbaacı, dizgici ve el sanatları ile uğraşanlar için geniş bir saha açık durmaktadır. Yapılacak en hayırlı uygulama kendi parasıyla Türkistan’a kadar gidemeyen ve şurada burada, yabancı ellerde oturan Türkistanlıları Doğu Türkistan’a sevk etmektir. Teşkilatçılıktaki kudretiniz Türk dünyası tarafından bilindiği için sizden bu hususu rica ediyorum. Şerefli bir macera arayan asker, işsizlikten şikâyet eden doktor, işi bozulan zanaatçı Türkler derhal Kaşgar’a hareket etmelidirler. Yepyeni ve bakir bir Türk ülkesi Türk aydınlarını, bilhassa Türkistanlıları bekliyor. Altın, gümüş, bakır, taşkömürü, petrol, pamuk ve ipek üretimiyle dünyanın en zengin topraklarına sahip olan atalar yurdu Türkistan, bugün Batı tekniğiyle donanmış azim ve irade sahibi aydın insanları istiyor. Biz bugün Doğu Türkistan’ı kurtarmak işiyle değil - çünkü o kurtulmuştur- onu donatmakla meşgulüz. Tekrar esarete düşmemesi, yine bir Bolşevik istilasına maruz kalmaması. İşte bizim hedefimiz budur. Avrupa’nın muhtelif yerlerinde ve Türkiye’de birçok Türkistanlı aydın var. Onlara hitap ediyorum: Milletiniz veya nefsiniz için bir ihtirasınız, bir emeliniz varsa, Kaşgar’a geliniz. Orada sizi bir önder gibi, bir kurtarıcı gibi karşılayacaklar ve gurbetin kalplerinizde açtığı mazlum çukur dolacaktır. Kendi yurdunuzda, atalarınızın yurdunda olacaksınız.. "ŞARKİ TÜRKİSTAN HALKININ TÜRK OLDUĞU HAKİKATTİR" Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan'ı resmî olarak tanıması konusunda da çok kez çağrıda bulunan Mustafa Ali Bey, “Yegâne kuvvet Türkiye’dir. Türkiye’den ayrı bir siyaset takip etmeyeceğiz. Bizim muvaffakiyetimizin birinci şart-ı resmî Türkiye’nin bize itimat etmesidir… Şarkî Türkistan halkının Türk oldukları ve bugün fiilen müstakil oldukları da bir hakikattir. Rusya, Türkiye efkâr-ı umumiyesini kazanmanın kendisi için faideli olduğuna kanaat ederse, Şarkî Türkistan’ın istiklâlini tanırsa bir sonuç alınabilir" demişti. KADİM TÜRK YURDU DOĞU TÜRKİSTAN İŞGAL ALTINDA Ancak SSCB ve Çin arasındaki işgal prensibi kapsamında Doğu Türkistan, Çin yönetimi altına girdi. Yeniden 1944 yılında kurulan ve Alihan Töre liderliğindeki Doğu Türkistan Cumhuriyeti 5 yıl ayakta kalabilmişti. 1949 yılında işgal edilen kadim Türk yurdu Doğu Türkistan bugün hâla işgalci Çin politikalarına maruz kalıyor.  İnsan haklarından mahrûm bırakılan Doğu Türkistanlılar, açık bir cezaevine dönüştürülen vatan topraklarında, Çin'in açtığı toplama kampında tutuluyor. Millî kimliğine, diline ve dinine tehdit oluşturan Komünizm rejimine sahip olan Çin hükûmeti, Uygur Türklerine insanlık dışı muamalede bulunuyor. 

Trump, Uygur Türklerini savunan isme görev verecek Haber

Trump, Uygur Türklerini savunan isme görev verecek

ABD'deki 2024 Başkanlık Seçimi'ni kazanan Donald Trump, yönetim kadrosunu şekillendirmeye devam ediyor. İddialara göre Trump, ulusal güvenlik danışmanlığı görevine Cumhuriyetçi Kongre üyesi ve eski asker Mike Waltz'ı getirmeyi planlıyor. Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin 12 Kasım 2024 tarihli haberine göre, Trump'a yakın kaynaklar, Mike Waltz'ın güvenlik ve dış politika konusunda önemli bir isim olacağına dikkat çekiyor. UYGUR TÜRKLERİNİ SAVUNMUŞTU Waltz, Çin'e karşı sert tutumuyla da biliniyor. 2022 Pekin Kış Olimpiyatları öncesinde, Çin’in Uygur Türklerine yönelik Doğu Türkistan'daki baskı ve saldırılarını gündeme getirerek, ABD’nin bu olimpiyatları boykot etmesi gerektiğini savundu. Bu çıkışı, Waltz’ın Çin'e karşı net ve sert bir duruş sergilediğini gösteriyor ve Trump yönetiminde Çin ile ilgili politikaların nasıl şekilleneceği konusunda ipuçları veriyor. BİR ASKER, BİR SİYASETÇİ: MIKE WALTZ'IN KARNESİ Florida Temsilcisi Mike Waltz, son 3 dönemdir Cumhuriyetçi Parti'den Temsilciler Meclisi'ne giriyor ve burada özellikle Çin'e yönelik sert açıklamalarıyla tanınıyor. Trump yönetiminde, Çin-ABD rekabeti ve Orta Doğu’daki krizler gibi kritik dış politika meselelerinde söz sahibi olacak. Ayrıca, ulusal güvenlik alanında derin deneyime sahip olan Waltz, Temsilciler Meclisinde Silahlı Hizmetler, Dış İlişkiler ve İstihbarat komitelerinde görev alarak önemli bir siyasi kariyer inşa etti. Öte yandan, dönemin Savunma Bakanları Donald Rumsfeld ve Robert Gates’e danışmanlık yaparken; Dick Cheney’nin başkan yardımcılığı döneminde de Beyaz Saray'da çalışmıştı. TRUMP’IN YENİ KABİNESİNE BÜYÜK ETKİ Trump’ın yeni yönetiminde Waltz, Uusal Güvenlik Danışmanı olarak başta Çin, Rusya ve Orta Doğu gibi önemli bölgelerdeki gelişmelerin yönlendirilmesinde etkili bir rol oynayacak. Gelişen dünyadaki küresel tehditler ve ABD'nin dış politika stratejileri, Waltz’ın elinde şekillenecek. Trump, Waltz ve diğer potansiyel adaylar hakkında kısa süre içinde resmi açıklamalar yapmayı planlıyor.

Çin'den Kur'an-ı Kerim öğreten Uygur kadına 14 yıl hapis cezası! Haber

Çin'den Kur'an-ı Kerim öğreten Uygur kadına 14 yıl hapis cezası!

Doğu Türkistan genelinde Çin'in soykırım politikası tüm hızıyla devam ediyor. Özgür Asya Radyosunun (RFA) 4 Kasım 2024 tarihinde aktardığı bilgiler, Çin yönetiminin ortaya koyduğu baskıları gözler önüne serdi. Doğu Türkistan'ın Kaşgar şehrine bağlı Zulkum köyününde yaşayan Uygur Türkü kadın, Çin yönetimi tarafından gençlere Kur'an-ı Kerim öğrettiği suçlamasıyla 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. "O ÇOCUKLARA SADECE DİNLERİNİ ÖĞRETİYORDU" 40'lı yaşlarının ortasında olduğu tespit edilen Uygur Türkü Heyrinisa Memet'e, gençlere Kur'an-ı Kerim öğreterek sözde Çin'i bölmeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle 14 yıl hapis cezası verildi. RFA uydu telefonları aracılığı ile Kaşgar şehrine bağlı Zulkum köyündeki güvenlik müdürüne ulaştı. İsmini vermek istemeyen güvenlik müdürü, RFA'ya, Heyrinisa Memet'in suçunun çocuklara dini içerik öğretmek olduğunu belirterek, "O çocukların ideolojisini değiştirmiyordu, onlara sadece dini içerikleri öğretiyordu" ifadelerine kullandı. "HAN ÇİNLİLERİNE KARŞI NEFRET BESLEMEKLE SUÇLANDILAR AMA HİÇBİR KANIT YOKTU" Ayrıca, RFA'nın köyün güvenlik müdürü ve köy karakolundaki bir memurdan aldığı bilgilere göre; 11 Haziran 2024 tarihinde Kaşgar vilayetinin Makit ilçesinde kapalı kapılar ardında yapılan duruşmalarda Zulkum köyünden 3 Uygur Türkü daha hapse atıldı. Konu hakkında demeç veren güvenlik müdürü, "Aşırılıktan söz edilmiyordu ama o ses ve videoları saklıyorlardı. Han Çinlilerine karşı nefret beslemekle suçlandılar ama hiçbir kanıt yoktu" ifadelerini kullandı.

AB'den Çinli Temu platformuna resmî soruşturma! Haber

AB'den Çinli Temu platformuna resmî soruşturma!

Avrupa Birliği (AB), düşük fiyatlarıyla popülerlik kazanan Çinli alışveriş platformu Temu hakkında, Dijital Hizmetler Yasası’nı ihlal ettiği gerekçesiyle resmî bir soruşturma başlattı. Avrupa Komisyonun 1 Ekim 2024 tarihinde konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Çin merkezli Temu platformunun, yasa dışı ürünlerin satışını engellemek için gerekli denetimleri sağlamadığı bildirildi. Kontrolsüz satışlar arasında sahte ürünler, standartlara uymayan ilaçlar, kozmetik ürünleri ve oyuncaklar yer alıyor. Komisyon, Temu platformunda kuralları ihlal eden ürünlerin sayfadan kaldırdıktan sonra bu ürünlerin yeniden satışa sunulması hâlinde bu uygulamanın da önüne geçileğini bildirdi. Ayrıca, platformun pazarlama stratejileri de eleştiriliyor. Kullanıcıları daha fazla harcamaya teşvik eden oyun unsurları ve ödüller ile alışveriş sürecini cazip hale getiren yöntemler, bağımlılık yapıcı olarak değerlendiriliyor. BÜYÜK CEZALARLA KARŞILAŞABİLİR Çinli firmanın Dijital Hizmetler Yasası’nı ihlal ettiği tespit edilirse, şirketin büyük para cezalarıyla karşılaşabileceğini aktaran Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, “Temu'da satılan ürünlerin güvenlik standartlarımıza uyması ve tüketicilere zarar vermemesi gerektiğini istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Öte yandan platforma yönelik şikayetler, bu yılın mayıs ayında başlamış ve 17 ülke; Fransız, İtalyan ve Hollandalı tüketici kuruluşlar da dahil olmak üzere, durumu AB Komisyonuna iletmişti. Tüketici hakları savunucuları, şirketin satıcılar ve ürünler hakkında önemli bilgileri sağlamadığını öne sürüyor. Kazakistan’da ise Temu, agresif pazarlama stratejileri ile dikkat çekti ve ürünlerini sosyal medya platformlarında, blog yazarları aracılığıyla tanıttı. Örneğin, Playstation 5’in yalnızca 999 tengeye satılacağına dair reklamlar birçok kullanıcı tarafından şüpheyle karşılandı. UYGUR TÜRKLERİ VE ZORLA ÇALIŞTIRMA BAĞLANTISI Temu, daha önce de Uygur Türklerinin, fabrikalarında zorla çalıştırılması ile gündeme gelmişti. Doğu Türkistan'da Uygur Türklerinin Çin hükûmeti tarafından zorla çalıştırma programlarına maruz kaldığı bu uygulamalar, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından kınanmaya devam ediyor.

Japonya’nın ilk Uygur Türkü milletvekili: Çin’e baskı arttırılmalı Haber

Japonya’nın ilk Uygur Türkü milletvekili: Çin’e baskı arttırılmalı

Japonya’nın ilk Uygur Türkü milletvekili Arfiya Eri, 27 Ekim 2024 tarihinde "Hindustan Times" gazetesine verdiği röportajda, Uygur Türkleri üzerindeki Çin baskılarının 2016 yılından itibaren tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını vurguladı. "BU TÜR VAHŞETLER BAŞKA BİR YERDE GERÇEKLEŞSEYDİ, ULUSLARARASI TOPLUM ÇOK DAHA GÜÇLÜ TEPKİ VERİRDİ" Arfiya Eri, “Uygur insan hakları krizine dair önemli bir ilerleme eksikliği var. 2016 yılından bu yana, kitlesel tutuklamalara dair kanıtlar ortaya çıktı ve bu durum, bölgedeki insan hakları sorunlarının çok daha derinleştiğini gösteriyor.” dedi. Eri, Uygur Türklerinin yasa dışı tutuklamalarla karşılaştığını belirtirken, bölgedeki gelişmiş gözetim tekniklerinin de arttığını ifade ederek, “Yüz tanıma ve telefon görüşmelerinin ve kişisel konuşmaların izlenmesi gibi gelişmiş teknolojiler uygulandı. Durum, ebeveynleri tutuklandığında sayısız çocuğun geride bırakılmasıyla yetimhanelerde artışa yol açtı." diye ekledi. Uygur Türkleri içinde avukatlar, doktorlar ve akademisyenlerin tutuklanmasına dikkat çeken Eri, bu kişilerin zorla çalıştırma suçlarına maruz kaldığını kaydetti. Eri, "Onların hem bölge içinde hem de Çin genelinde fabrikalarda çalışmaya gönderildiği zorunlu çalıştırma suçlarıyla ilgili kanıtlarını keşfettik. Bu kitlesel vahşetler o kadar büyük bir boyuta ulaştı ki, ABD 2 milyondan fazla insanın tutuklandığını ilan etti ve bu sayının daha da fazla olduğu düşünülüyor.” ifadesini kullandı. Uygur Türkleri üzerindeki uygulamaların BM soykırım sözleşmesi çerçevesinde soykırım olarak tanımlandığına dikkat çeken Eri, “Zorla kısırlaştırma ve çocukların ebeveynlerinden alınması gibi eylemler, gerçek zamanlı olarak yaşanıyor. Eğer bu tür vahşetler başka bir yerde gerçekleşseydi, uluslararası toplum çok daha güçlü tepkiler verirdi. “Japonya’nın henüz imzalamadığı BM soykırım sözleşmesi uyarınca, kadınların zorla kısırlaştırılması ve çocukların ebeveynlerinden zorla alınması gibi eylemler soykırım olarak tanımlanıyor ve bu eylemlerin bölgede gerçek zamanlı olarak gerçekleştiğine tanık oluyoruz" dedi. ERİ YENİDEN MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ Arfiya Eri, Japonya Liberal Demokrat Partisinden Temsilciler Meclisine (Diet) tekrar seçilerek görevine devam etme hakkı kazandı. 36 yaşındaki Eri, Japonya parlamentosundaki en genç kadın milletvekili olma unvanını taşıyor. Uygur kökenli olarak, Japon toplumunda daha fazla çeşitlilik ve kapsayıcılık sağlama hedefiyle mücadele ediyor.

Uygur Türklerinin hak savunucusu Prof. Dr. İlyas Doğan vefat etti Haber

Uygur Türklerinin hak savunucusu Prof. Dr. İlyas Doğan vefat etti

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesinde uzun yıllardır öğretim üyesi olarak görev yapan ve Uygur Türklerinin haklarını savunmasıyla tanınan Prof. Dr. İlyas Doğan, hayatını kaybetti. Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde 27 Ekim 2024 tarihinde hayatını kaybeden Doğan, Türk hukuk camiasında büyük bir boşluk bıraktı. Prof. Dr. İlyas Doğan’ın vefatı, Uygur Türklerini ve Türkiye’deki insan hakları savunucularını derin bir yasa boğdu. Yalnızca hukuki savunuculuğuyla değil, medya ve sosyal medyada yaptığı çarpıcı açıklamalarla da bilinen Doğan, Doğu Türkistan’da süregelen soykırım ve Çin’in uyguladığı baskı politikalarını sürekli gündeme taşıyan bir isimdi. ÇİN BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖNÜNDE CESUR BİR SES Doğan, 11 Şubat 2021’de Uygur Türklerinin sesi olmak adına Çin’in Ankara Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması yapmıştı. Ailelerinden haber alamayan Uygurlara destek için gerçekleştirilen bu eylemde, Çin’in tutumuna ses çıkarmayanlara yönelik şu sözleri sarf etmişti: İçinde bulundukları sessizlik ve suskunluk, gelecekte tarihi olarak cevap veremeyeceğimiz bir onur sorununa yol açmaktadır. Doğan, ayrıca büyükelçilik önünde toplanan Uygur gençlerin eylem yapmalarına izin verilmemesini de eleştirmişti. HUKUK CAMİASI VE İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI YASTA Türkiye genelinde özellikle Uygur meselesine duyarlılığıyla bilinen Prof. Dr. İlyas Doğan’ın vefatı, hukuk camiasında derin üzüntüye neden oldu. Adaletin ve insan haklarının savunucusu olarak tanınan Doğan, geride Doğu Türkistan davasını sürdürme misyonunu bırakmış durumda. Kırım Haber Ajansı (QHA) olarak merhuma Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve hak mücadelesi yolunda beraber yürüdüğü tüm dostlarına başsağlığı diliyoruz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.