SON DAKİKA
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doğu Türkistan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Doğu Türkistan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğu Türkistan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çin, kendisinden haber alınamayan Uygur rapçiyi hapis cezasına çarptırmış! Haber

Çin, kendisinden haber alınamayan Uygur rapçiyi hapis cezasına çarptırmış!

Şi Cinping yönetimindeki Çin hükûmeti, yazdığı şarkı sözleri ve katıldığı protesto nedeniyle Uygur Türkü rapçi Yaşar Şöhret'i hapse mahkûm etti. Kendisinden uzun zamandır haber alınamayan şarkıcı, beste ve söz yazarı Şöhret, 2022'de Beyaz Bayrak protestolarına katılmış, 9 Ağustos 2023'te ise üniversite okuduğu Siçuan eyalatine bağlı Çengdhu bölgesinde Çinli polisler tarafından gözaltına alınmıştı. ÇİN, ŞÖHRET'İ AŞIRILIĞI TEŞVİK ETME SUÇLAMASIYLA ALIKOYDU Özgür Asya Radyosunun (Radio Free Asia/RFA) Çin İnsan Hakları Grubu Weiquanwang'ın raporuna dayandırdığı haberine göre, Şöhret 20 Haziran 2024'te "aşırılığı teşvik etme" ve "aşırılığı teşvik eden eşyalara yasa dışı olarak sahip olma" suçlamalarıyla 3 yıl hapse mahkûm edildi. Karara itiraz eden Şöhret'in ilk duruşmada cezasının onandığı ve şu anda Doğu Türkistan'daki Wusu Hapishanesi'nde kaldığı belirtildi.  Uygur gençlik aktivisti Aman, takma ismiyle yaptığı açıklamada, Çin'in suçlamaları ve bu bağlamda cezaları kamuya duyurmadan gerçekleştirdiğini aktardı.  Şöhret, 24 Kasım 2022'de Ürümçi'de meydana gelen apartman yangınında Kovid-19 bahanesiyle kilitli kapıların olduğu evlerinden çıkamayarak hayatını kaybeden Uygur Türkleri için Beyaz Bayrak protestolarına katılmıştı. Çin, bu protestolar nedeniyle sözde toplumsal düzeni bozmak için yürütülen eylemi gerekçe göstererek Şöhret'i 21 gün boyunca gözaltında tutmuştu.  "ŞARKI SÖZLERİ MUHTEMELEN TEHDİT OLARAK ALGILANDI" Ayrıca Çin hükûmetinin şarkı sözlerine dikkat kesildiğini, ceza konusunda Uygurca sözlerin yer aldığı "Wake Up (Uyan)" şarkısından da etkilendiği kaydedildi. Şarkıda, "Çitalar gibi hücum ettiler. Kim? Bir grup avcı. Uyandığımda çevrem beni düşüncelere daldırdı." ifadeleri yer alıyordu. Dünya Uygur Kongresi Doğu Asya İşleri Direktörü Sawut Muhammed, bu sözlerin Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından muhtemelen tehdit olarak algılandığını vurguladığı açıklamasında, "ÇKP'nin görüşüne göre, Uygur diline vurgu yapmak Uygur milliyetçiliğinde bir artışa yol açabilir. Şi Cinping'in birleşik bir Çin ulusu inşa etme vizyonuna zarar verir." yorumunda bulundu. 

Çin, Doğu Türkistan'daki ibadeti şimdi de böyle engelliyor! Haber

Çin, Doğu Türkistan'daki ibadeti şimdi de böyle engelliyor!

Doğu Türkistan'da Türk ve Müslüman kimlikleri reddederek, Uygur Türklerine ve diğer etnik azınlıklara yönelik olarak soykırım politikası yürüten Şi Cinping idaresindeki Çin, Müslümanların ibadet hakkını ellerinden alıyor. Doğu Türkistan'daki Türk ve Müslüman varlığı hedef alan Çin, Uygurların oruç tutmasını engellemek için özellikle Ramazan ayında ciddi kontroller sağlıyor.  YEMEK YERKEN VİDEO ÇEKİLMESİNİ İSTEDİLER! Özgür Asya Radyosunun (Radio Free Asia/RFA) gündeme getirdiği habere göre Çinli polisler, Uygurların oruç tutup tutmadıklarını tespit etmek için her gün kendilerinden yemek yerken video çekmelerini istedi. Kaşgar iline bağlı Feyzivat ilçesinde yaşayan bir kişi Çinli bir sosyal medya platformu üzerinden yaptığı bilgilendirmede, polislerin Ramazan Bayramı'na kadar her gün kendisinden öğle yemeği yerken video çekmelerini istediğini söyledi. İsmi verilmeyen Uygur, aynı şeyi o bölgede yaşayan herkesten istediklerini ve videoyu bölgenin yetkililerin olduğu bir platforma atmaları gerektiğini belirtti. Vatandaş, "Nereye gidersem gideyim, ister pazara ister hastaneye, her gün öğle yemeğimi yerken bir video çekmeli ve bunu köy kadrosuna göndermeliyim. Günlük kanıtım telefonumda saklanıyor." ifadelerini kullandı.  ÇİNLİ POLİS SÖZ KONUSU TALİMATI DOĞRULADI Feyzivat ilçesindeki bir polis memuru ise söz konusu talimatı doğruladığı açıklamasında, "Sakinlerin Ramazan ayında oruç tutmadıklarını bize video kanıtı olarak göndermeleri gereken bir sistem uyguladık. Kanıtlarını bana gönderen sakinlerim var." dedi. Öte yandan aynı uygulamanın Gulbağ, Bayawat ve Terim beldelerinde de gerçekleştirildiği belirtildi. Feyzivat bölgesinde çalışan bir kamu görevlisi de oruç tutmadıklarını gösteren kanıtı (videoyu) ilgili yetkililere gönderdiklerini dile getirdi. Hatta bazı görevlilerin görüntülü arandığı da kaydedildi.  Şimdiye kadar Uygurların söz konusu talimatı yerine getirmek mecburiyetinde oldukları, bunu yapmamaları halinde cezalandırılacaklarını bildikleri vurgulandı.   TOPLU ZİYAFET DÜZENLENİYOR Öte yandan Feyzivat ilçesine bağlı Mişa bölgesinde çalışan bir idari personel orucun engellenmesi için toplu ziyafet düzenlendiğini de ifade etti. Kuçar ilçesindeki Polis Bürosundaki bir personel, "65 yaş üstü yaşlılar bile oruç tutamaz. Bu kısıtlama hakkında basılı bir belgemiz var." dedi. "ÇİN REJİMİ SUÇ İŞLEMEYE UTANMADAN DEVAM EDİYOR" Dünya Uygur Kongresi Yürütme Komitesi Başkanı ve Uygur Hareketi (Campaign for Uyghurs) İcra Direktörü Ruşen Abbas 28 Şubat 2025 tarihinde yaptığı değerlendirmede şunları söylemişti: Dünya genelindeki Müslümanlar Ramazan'ı ibadet ve tefekkürle geçirirken, Uygur Müslümanları hapsediliyor, zorunlu işlerde köleleştiriliyor ve amansız gözetim altında boğuluyor. Din özgürlüklerinden mahrum bırakılan bu insanların oruç tutmaları, namaz kılmaları ve hatta kendilerini Müslüman olarak tanımlamaları bile yasaklanıyor. Çin rejimi ise onlara karşı suç işlemeye utanmadan devam ediyor. Çinli yetkililer ayrıca Uygurların Ramazan Bayramı'nda ibadet etmelerini yasaklarken camilerin kapılarına da kilit vurdu. 

Erzurum'da Doğu Türkistan için sessiz yürüyüş Haber

Erzurum'da Doğu Türkistan için sessiz yürüyüş

Erzurum’da sağlık çalışanları, 15 Mart 2025 tarihinde Çin’in Uygur Türklerine karşı uyguladığı soykırım politikalarını protesto etmek amacıyla sessiz yürüyüş gerçekleştirdi. Erzurum kent merkezindeki Lalapaşa Camii’nin önünde bir araya gelen sağlık çalışanları, Türkiye, Doğu Türkistan bayrakları ve pankartlar eşliğinde Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Ahmet Talha Yer, grup adına yaptığı açıklamada; ümmetin en mazlum coğrafyası olan, tek başına direnmeye çalışan, dünyanın görmezden geldiği, çoğu ülkenin siyasi çıkarları uğruna feda edilen ata yurdu Doğu Türkistan için bir araya geldiklerini ifade etti. 10 MİLYON UYGUR TÜRKÜ TOPLAMA KAMPINDA! Yer, yaptığı açıklamada Doğu Türkistan'ın yok edildiğine dikkat çekerek "Bugün resmi belgelere göre 10 milyon insan toplama kamplarında ve akıl almaz işkencelerle karşı karşıya. 2014’te kurulan bu toplama kamplarında yapılanlar kimsenin duymak bile istemeyeceği cinsten. Toplu tecavüzler, domuz eti yedirmeye çalışma, kısırlaştırma, köle işçi olarak çalıştırma, organ ticareti ve daha tahmin bile edemediğimiz neler, neler." ifadelerini kullandı. "KALANLAR ÖZGÜR MÜ?" Doğu Türkistan'ın bir açık hava hapishanesine çevrildiğini vurgulayan Yer,  açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Toplama kamplarındakiler dört duvar arasında işkence altındalar, peki ya kalanlar özgür mü? Kardeş Aile Projesi adı altında Çin rejim elemanları, Uygur Türklerini yatak odasına kadar 24 saat gözetliyor, yapay zeka sistemiyle Uygurlar her yerde takip ediliyor, aile üyelerinin hayatıyla tehdit edilerek Uygur kızları zorla Çinlilerle evlendiriliyor. Anne babası toplama kamplarına alınan çocuklar ise çocuk toplama kampına alınarak birer Çinli olarak yetiştiriliyor. Etnik yıkım, asimilasyon çalışmaları, insan haklarının hiçe sayıldığı uygulamalar her aşamada yapılmaya çalışılıyor. Türkler, Müslümanlar ve birer insan olarak bize düşen önce dua etmek, ardından kardeşlerimizin yanında olmak. Filistin davamız gibi Doğu Türkistan haklı davamızı da etrafımıza duyurmak. Müslüman kardeşlerimizin çalınan alın teriyle hatta kanıyla üretilen Çin ürünlerini boykot etmek, bunun için de üretim ağımızda Çin'e muhtaç olmayacağımız sistemler geliştirmek boynumuzun borcudur."

Çin'in baskı politikasında yeni hamle: Yüzleri uzaydan tanıyabilen casus kamera geliştirildi! Haber

Çin'in baskı politikasında yeni hamle: Yüzleri uzaydan tanıyabilen casus kamera geliştirildi!

Çin, teknolojik gelişmeler adı altında halk üzerindeki baskı politikasını artırarak sürdürüyor. Çin Bilimler Akademisine bağlı Uzay Bilgi Araştırma Enstitüsü tarafından alçak yörüngeden insan yüzlerini tanıyabilecek dünyanın en güçlü casus kamerası geliştirildi. Geliştirilen kamera, 100 kilometre uzaklıktan milimetre seviyesinde çözünürlük sunarak küresel gözetleme standartlarını değiştirme özelliği taşıyor. Aynı zamanda mevcut casus kameralardan 100 kat daha yüksek bir çözünürlüğe sahip olduğu kaydediliyor. Yaşanan bu gelişme, dünya çapında büyük bir başarı olarak görülse de akıllara Doğu Türkistan'da zulüm, baskı ve işkence altında yaşayan Uygur Türkleri geliyor. DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ DİJİTAL KONTROL Son yıllarda; Çin’in Doğu Türkistan’da Türklere karşı uyguladığı soykırım politikası, dünya genelinde büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Birçok insan hakları kuruluşu ve uluslararası gözlemci, bölgedeki insan hakları ihlallerinin arttığını ve bu ihlallerin sistematik bir şekilde gerçekleştirildiğini rapor ediyor. Toplama kamplarında zorla çalıştırma, zorunlu sterilizasyon ve kültürel asimilasyon politikaları gibi uygulamalar, Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerinin yaşamlarını derinden etkilemeye devam ediyor. Bütün bu baskı ve zulüm politikalarının yanı sıra Uygur Türkleri, Çin'in dijital kontrolüyle de karşı karşıya. Daha önce Çin yönetiminin kendi halkına uyguladığı bu tür dijital kontrol politikalarını, Doğu Türkistanlılara daha katı, daha sıkı bir şekilde uyguladığı ortaya çıkmıştı.

Çin'in iddiaları yalanlandı: 3 bin Uygur Türkü zorla çalıştırılıyor! Haber

Çin'in iddiaları yalanlandı: 3 bin Uygur Türkü zorla çalıştırılıyor!

Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başkenti Vaşington'daki Holokost Anma Müzesi bünyesinde yer alan Simon-Skjodt Soykırımı Önleme Merkezi, Uygur Türklerinin "normale döndüğüne" yönelik iddiaların üzerine 30 sayfalık bir rapor yayımladı.  Raporda, Doğu Türkistan'da Uygur Türklerinin Çin'in baskısı altında kalmaya devam ettiği ve toplama kamplarında alıkonuldukları vurgulandı. Ayrıca Uygurların zorla çalıştırıldığının altı çizilen raporda nicel veri paylaşıldı. Rapora göre 2023 yılında 3 bin Uygur Türkü zorla çalıştırıldı.  "BASKICI UYGULAMALAR DAHA DA GENİŞLEMİŞ DURUMDA!" Tespit edilen Pekin'e ait belgeler, araştırmalar, uydu görüntüleri ve tanıklara göre Uygur Türkleri 2022'den 2024'e kadar Çin'in soykırım politikasına maruz bırakıldı. Özgür Asya Radyosunun (RFA) gündeme taşıdığı haberine göre raporda, “Kitlesel gözaltılar gibi bazı durumlarda, politikaların kurumsal yöntemleri değişmiş olsa da benzer sonuçlar üretilmeye devam ediyor. Zorla çalıştırma ve Türk azınlık çocuklarının yerleşim okullarında Han ailelerine verilmesi gibi diğer durumlarda ise baskıcı uygulamalar daha da genişlemiş durumda" ifadeleri kullanıldı.  TOPLAMA KAMPLARINDA TUTULAN TÜRK HALKLARI YARIM MİLYONU AŞTI! Ayrıca Doğu Türkistan'da toplama kamplarında tutulan Türk halklarının yarım milyonu aştığı kaydedildi. Raporu kaleme alan Rian Thum, toplama kamplarındaki Uygurların resmî cezaevlerine veya zorla çalıştırmaya gönderildiklerini aktardı. 

Kazakistanlı genç Doğu Türkistan'dan akıl sağlığını yitirmiş olarak döndü! Haber

Kazakistanlı genç Doğu Türkistan'dan akıl sağlığını yitirmiş olarak döndü!

Annesinin toprak davasını takip etmek için Doğu Türkistan'ın İli kentine giden Kazakistanlı Cengiz Canat, işgalci Çin'in zulmüne maruz kaldı. Doğu Türkistan'da işgalci Çin polisleri, 34 yaşındaki Kazakistan vatandaşı Canat ile toprak davası konusundaki anlaşmazlık nedeniyle sürekli irtibat halinde kaldı. Ardından Çinli yetkililer, Canat'ı gözaltına alarak ona şiddet uyguladı.  AKIL SAĞLIĞINI YİTİREREK DÖNDÜ Özgür Asya Radyosunun (RFA) haberine göre ailesi Kazakistan'a döndükten sonra Canat'ın vücudunda morluklar olduğunu ve akıl sağlığını yitirdiğini tespit etti. Kazakistan merkezli insan hakları grubu Atayurt'un kurucusu Serikcan Bilaş, "Canat karısını Doğu Türkistan'ın Kaba ilçesinden aramış ve ilçe yetkililerinin onu zehirlemeye ve öldürmeye çalıştığını söylemiş. Otelden 120'yi (Çin'in acil durum numarası) defalarca arayıp acil tıbbi tedavi talebinde bulundu ancak kendisine dönüş yapılmadı." bilgisini verdi. Ardından hastaneye kaldırılan Canat, polise saldırmak ve sorun çıkarmak suçlamasıyla gözaltına alındı. Canat, ailesi ile yaptığı görüntülü sohbette polisin yemeğine zehir kattığını dile getirmişti. AİLESİNİ TANIYAMADI! Canat, 11 Şubat 2025 tarihinde ülkesine döndükten sonra kız kardeşi Atigül, ağabeyinin onları tanımadığını ifade etti. Atigül, "Çok korkmuştu ve 'Bana dokunma, ailem yok, ailem yok' diyordu ve sonra ağladı." dedi. Ayrıca Atigül, kimliği belirsiz kişiler tarafından tüm iletişim cihazlarının teslim edilmesi için tehdit edildiklerini kaydetti.  Ailenin Nurbek isimli yakını ise olaylara şöyle tanıklık etti:  "Cengiz dün gece geri döndü ve kanlar içindeydi. Çin'de bir düzineden fazla yardımcı polis memuru tarafından dövüldü." Ayrıca Kazakistan'da tedaviye götürülen Canat için, Kazak doktor Yerkenbek Nuraken semptomların akıl rahatsızlığına benzediğini belirttiği açıklamasında, "Zehirlenmenin boyutu yalnızca kan testleri ile belirlenebilir, ancak bu Kazakistan'da yapılamaz. Nedenini bulmak için denizaşırı ülkelere, Almanya'ya gitmemiz gerekecek." ifadelerini kullandı.  Kazakistan'a döndükten sonra Canat'ın durumundan endişe duyan ailesi, harekete geçilmesi için uluslararası topluma çağrıda bulundu. Cengiz Canat, çocukken ailesi ile birlikte Doğu Türkistan'dan Kazakistan'a göç etti ve bu ülkenin vatandaşı oldu. Şu anda evli ve iki çocuk babası olan Canat'ın durumu yürekleri sızlatıyor.  Kazakistan vatandaşı Cengiz Canat, Doğu Türkistan'da Çinli polislerin ağır işkencelerine maruz kaldı. Resmî işlemlerini tamamlamak için Doğu Türkistan'ın İli kentine giden 34 yaşındaki Canat memleketine döndüğünde vücudunda morluklar tespit edildi. Çinli polislerin Canat'ı… pic.twitter.com/13t0Ms3SU5 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) February 19, 2025

Münih'te Çinli Bakana sert tepki: Eylemciler Uygur Soykırımı'na dikkat çekti Haber

Münih'te Çinli Bakana sert tepki: Eylemciler Uygur Soykırımı'na dikkat çekti

Almanya'nın Münih kentinde tertip edilen 61. Güvenlik Konferansı kapsamında Çinli heyetin uluslararası düzeydeki toplantıya katılımına ve Uygur Soykırımı'na dikkat çeken vatandaşlar 13 Şubat'tan bu yana protesto düzenliyor.  ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANININ MÜNİH KONFERANSI'NA KATILIMI ELEŞTİRİLDİ İlham Tohti İnisiyatifi ile birlikte Tehdit Altındaki Halklar Derneği ve Uluslararası İnsan Hakları Derneği gibi insan hakları örgütü temsilcileri, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi dahil olmak üzere 140 üst düzey yetkilinin katıldığı; Ukrayna-Rusya Savaşı, Ortadoğu'daki gelişmeler, küresel güvenlik, iklim krizi, teknolojik yenilikler gibi birçok konunun ele alındığı konferansta Çinli heyetin toplantılarda yer almasını sert bir dille eleştiriyor.  Çin heyetinin konferansa katılımını eleştiren protestocular, aynı zamanda İngilizce ve Almanca pankartlarla Uygur Soykırımı'na dikkat çekiyor.  "ÇİN KÜRESEL EKONOMİYE VE BARIŞA ZARAR VERİYOR" Doğu Türkistan bayraklarıyla gerçekleştirilen protesto etkinlğinde konuşan Dünya Uygur Kongresi Başkanı Turguncan Alawudun, “Çin bugün dünya için büyük bir tehdittir; küresel ekonomiye ve barışa zarar veriyor. Uygurlara, Tibetlilere, Moğollara ve diğer Çinli olmayan halklara baskı yapıyor, özellikle Uygurlara karşı sert soykırım politikaları uyguluyor. Bu koşullar altında, Çin Dışişleri Bakanı'nın küresel bir güvenlik konferansına katılması mantıksızdır.” ifadelerini kullandı.  "DÜNYA BARIŞINI TEHDİT EDEN BİR ÜLKE GÜVENLİK KONFERANSINA NASIL KATILIR?" Avrupa Doğu Türkistan Derneği Başkanı Askar Can ise Çin'in Uygur, Tibetli ve Moğollar için bir tehdit olduğunu vurguladığı konuşmasında, "Dünya barışını tehdit eden bir ülke küresel bir güvenlik konferansında nasıl yer alabilir?" dedi.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu'dan Uygur Türklerini Türkiye'ye getirme önerisi! Haber

Prof. Dr. Erhan Afyoncu'dan Uygur Türklerini Türkiye'ye getirme önerisi!

Türkiye’de hızla düşen nüfus artış hızı için uyarıda bulunan Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, nüfus artışındaki azalmayı Türkiye’nin önündeki en büyük sorun olarak nitelendirdi.  Afyoncu, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunun büyüklüğünü “Kabusa gidiyoruz. Şöyle düşünün; 2023'te binde 1.1'e düşmüştü nüfus artış hızımız. 1990'da 2,1'di. Yani yüzde 2'den binde 1'e düştük, TÜİK'in son açıkladığı verilere göre binde 3,1'e çıktık. Bu çok ciddi bir tehdit, savaştan daha önemli bir tehdit.” ifadeleriyle aktardı.  Erhan Afyoncu, bu sorun için önerisini ise “Dünyanın farklı yerlerinden varlıklarını devam ettirme şansı kalmayan Türkleri, Türkiye’ye getirmeliyiz” ifadeleriyle dile getirdi. Afyoncu, bu hususta Uygur Türklerine atıfta bulundu.  AFYONCU'DAN UYGUR TÜRKLERİNİ TÜRKİYE'YE GETİRME ÖNERİSİ! Uygur Türklerine atıfta bulunan Afyoncu, sunduğu öneride "Mesela Çin’deki Uygur Türkleri gibi. Türkiye belli ölçüde Türklerden göç almak zorunda.” ifadelerini kullandı. DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIM UYGULAMALARI  Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğruyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insan yasa dışı bir şekilde alıkoyuluyor. Çin hükûmeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor. ÇİN’İN  DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ CEZA KAMPLARINDA NELER YAŞANIYOR? Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar. Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor. Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.