Müstecib Ülküsal’ın yeğeni QHA’ya anlattı: Dayım Kırım’dan başka bir şey düşünmezdi
Müstecib Ülküsal’ın yeğeni QHA’ya anlattı: Dayım Kırım’dan başka bir şey düşünmezdi
Müstecib Ülküsal’ın yeğeni Şaizer Resul, Romanya’daki Kırım Tatarlarının 1940’lı yıllardan itibaren komünist rejimde yaşadıkları zorlukları ve Müstecib Ülküsal ile ilgili anılarını QHA'ya anlattı.
Haber Giriş Tarihi: 29.07.2024 02:35
Haber Güncellenme Tarihi: 21.11.2024 16:51
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Esma Kasar
QHA Ankara
Emel Dergisi ve Emel Kırım Vakfının kurucusu, ömrünü Kırım ve Kırım Tatarlarının millî davası ve millî hakları için mücadele ile geçmiş Müstecib Ülküsal'ın yeğeni Şaizer Resul, Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamalarda bulundu. Bir asra yaklaşan ömrüne sığdırdığı birçok tanıklık ile canlı bir kütüphane olma özelliği taşıyan 93 yaşındaki Şaizer Resul Kırım Tatarlarının Romanya’da yaşadıklarına dair bilinmeyenleri paylaştı.
"BABAM 12 YIL HAPİS YATTI"
Romanya’nın Azaplar köyünde doğan Şaizer Resul, doğduğu köyün Romanya’nın en büyük Tatar köyü olduğunu ve en duru Tatarcanın konuşulduğunu dile getirdi. Savaş başlayana kadar her şeyin yolunda olduğunu, komünist rejimin gelmesinden sonra ise hayatlarının altüst olduğunu ifade eden Resul sözlerini şöyle sürdürdü:
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar Kırım’dan çekilmeye başladıktan sonra Tatarlar Romanya’ya gelmeye başladı. Ama komünist rejim geldikten sonra 1945’li yıllardan itibaren baskılar artmaya ve Tatarlar Özbekistan’a sürülmeye başladı. 1952 yılında annem, babam, dayım, yengem tutuklanıp hapse girdi. Biz 6 çocuk bir anda hem anasız hem de babasız kaldık.
"TUTUKLANDIKTAN BİR HAFTA SONRA NECİP DAYIMI ÖLDÜRDÜLER"
Babasının 12 yıl, annesinin 3 yıl, yengesinin ise 4 yıl hapiste kaldığını söyleyen Şaizer Resul, “Necip dayımın ölüsünü bize tutuklandıktan bir hafta sonra verdiler.” dedi. Şaizer Resul annesinin ve yengesinin daha az süre hapiste kaldığını, babasının ise 12 yıl hapis yattıktan sonra ancak Helsinki Anlaşması'ndan sonra serbest kaldığını aktardı.
"SÜRGÜNDE 80 YAŞINDAKİ KİŞİLERE TAŞ KIRDIRDILAR"
1946 yılından itibaren komünist rejimin baskılarına bir de açlık ve kıtlığın eklendiğini, komünist rejimin insanları birbirinden ayırarak düşmanlaştırmaya çalıştığını ifade eden Resul konuşmasına şöyle devam etti:
Komünist rejim gençlerimizi ortaokuldan sonra istedikleri bölümlere almadı. Kardeşim 10 sene gündüz çalışıp gece okumak zorunda kaldı. 1944 Kırım Sürgünü'nün benzerini bizler 1952 yılında Romanya’da yaşadık. Köyleri bozup insanları köylerinden uzaklaştırdılar. 80 yaşındaki amcalarımız sürgünde taş kırmak zorunda kaldı. Boş bir hayal peşinde Tuna’dan Karadeniz’e kanal yapmak isteyen rejim yüksek rütbeli memurları, amiralleri, bürokratları ve memurları kanal kazmak için çalıştırdı. O dönem pek çok kişi vatanından ayrılmak zorunda kaldı. Keşke herkes vatanında kalabilseydi… İnsanın vatanı gibisi yok.
"MÜSTECİB DAYIM KIRIM'DAN BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNMÜYORDU."
Şaizer Resul, dayısı Müstecib Ülküsal’ın hayatını Kırım’a adadığını ve "İnşallah bir gün Kırım bizim olacak" dediğini işaret ederek, hiçbir zaman umutsuzluğa düşmediğini vurguladı. Dayısının fikirleri ile birçok gence ilham kaynağı olduğuna dikkat çeken Resul,"Müstecib dayım Kırım'dan başka bir şey düşünmüyordu." şeklinde konuştu.
Emel dergisinin birçok nüshasının kitaplardan ve fikirlerden korkan komünist rejim iktidarında ortadan kaldırıldığını söyleyen Resul; yakılan, saklandıkları yerde küflenen, çürüyen hazine değerindeki dergileri hatırladıkça bugün bile çok hüzünlendiğini kaydetti.
"ANNEM TÜRKİYE AŞIĞIYDI"
Şaizer Resul, Müstecib Ülküsal’ın Pazarcık’ta Emel dergisini çıkardığı yıllarda gençlere yönelik piyesler yazdığını annesinin de şiirleri ile dayısına destek olduğunu belirterek, annesiyle yıllar önce yaşadığı bir anısını paylaştı:
Annem Türkiye aşığı bir kadındı ama ona Türkiye’de yaşamak nasip olmadı. Annem bir gün Bükreş’teki Türk Şehitlik Mezarlığı'nı ziyaret ediyor. Bu ziyaret onu çok duygulandırıyor ve ‘Tümsekler Diyarı’ adlı şiirini yazıyor. Annem bu şiiri yazarken ben işten eve geldim, bir de baktım ki annem şiirlerini yırtıyor. Onu engellemeye çalıştığımda yazdıklarından dolayı çok hapis yattığını bunları saklayamayacağını söyledi bana. Ancak ben bazı şiirlerini saklayıp kurtarmayı başardım.
Müstecib Ülküsal'ın kardeşi, Şaizer Resul'un annesi Saliha Hanım'ın kaleme aldığı "Tümsekler Diyarı" şiirinin sözleri şu şekilde:
Sükût ve sükûnete burunmuş bir diyar
Her tümseğin başında taş bir bekçi var.
Kimi uzun, kimi kısa, kimisi dar,
Kimi geniş, kimi kabarık, çökenler de var.
...
Kimine yazılmış bir iki satır yazı,
Yanık sözlerle derdini hak edenler de var
Her birinde okunur bir iftirak ahi,
Yaş yerine kan dökmüş analar da var.
...
Her biri saklamış bir sevgili vücud,
Kimi ana, kimi baba, kardeş te var.
Ana kucağından ayrılan yavrular da mevcud
İlkbahar çağında gidenler de var.
...
Yıllar aylar dün bugün de
Aramızdan her an bu dünyadan göçenler var.
İrkilmez, her geleni saklar soğuk bağrında
Şehir, köy bitişiğinde tümsekler diyarı var
...
Doğmuş kim bilir hangi elde, hangi diyarda?
Belki ağlayan bir ana, bir sevgili yavrusu da var,
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müstecib Ülküsal’ın yeğeni QHA’ya anlattı: Dayım Kırım’dan başka bir şey düşünmezdi
Müstecib Ülküsal’ın yeğeni Şaizer Resul, Romanya’daki Kırım Tatarlarının 1940’lı yıllardan itibaren komünist rejimde yaşadıkları zorlukları ve Müstecib Ülküsal ile ilgili anılarını QHA'ya anlattı.
Esma Kasar
QHA Ankara
Emel Dergisi ve Emel Kırım Vakfının kurucusu, ömrünü Kırım ve Kırım Tatarlarının millî davası ve millî hakları için mücadele ile geçmiş Müstecib Ülküsal'ın yeğeni Şaizer Resul, Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamalarda bulundu. Bir asra yaklaşan ömrüne sığdırdığı birçok tanıklık ile canlı bir kütüphane olma özelliği taşıyan 93 yaşındaki Şaizer Resul Kırım Tatarlarının Romanya’da yaşadıklarına dair bilinmeyenleri paylaştı.
"BABAM 12 YIL HAPİS YATTI"
Romanya’nın Azaplar köyünde doğan Şaizer Resul, doğduğu köyün Romanya’nın en büyük Tatar köyü olduğunu ve en duru Tatarcanın konuşulduğunu dile getirdi. Savaş başlayana kadar her şeyin yolunda olduğunu, komünist rejimin gelmesinden sonra ise hayatlarının altüst olduğunu ifade eden Resul sözlerini şöyle sürdürdü:
"TUTUKLANDIKTAN BİR HAFTA SONRA NECİP DAYIMI ÖLDÜRDÜLER"
Babasının 12 yıl, annesinin 3 yıl, yengesinin ise 4 yıl hapiste kaldığını söyleyen Şaizer Resul, “Necip dayımın ölüsünü bize tutuklandıktan bir hafta sonra verdiler.” dedi. Şaizer Resul annesinin ve yengesinin daha az süre hapiste kaldığını, babasının ise 12 yıl hapis yattıktan sonra ancak Helsinki Anlaşması'ndan sonra serbest kaldığını aktardı.
"SÜRGÜNDE 80 YAŞINDAKİ KİŞİLERE TAŞ KIRDIRDILAR"
1946 yılından itibaren komünist rejimin baskılarına bir de açlık ve kıtlığın eklendiğini, komünist rejimin insanları birbirinden ayırarak düşmanlaştırmaya çalıştığını ifade eden Resul konuşmasına şöyle devam etti:
"MÜSTECİB DAYIM KIRIM'DAN BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNMÜYORDU."
Şaizer Resul, dayısı Müstecib Ülküsal’ın hayatını Kırım’a adadığını ve "İnşallah bir gün Kırım bizim olacak" dediğini işaret ederek, hiçbir zaman umutsuzluğa düşmediğini vurguladı. Dayısının fikirleri ile birçok gence ilham kaynağı olduğuna dikkat çeken Resul,"Müstecib dayım Kırım'dan başka bir şey düşünmüyordu." şeklinde konuştu.
Emel dergisinin birçok nüshasının kitaplardan ve fikirlerden korkan komünist rejim iktidarında ortadan kaldırıldığını söyleyen Resul; yakılan, saklandıkları yerde küflenen, çürüyen hazine değerindeki dergileri hatırladıkça bugün bile çok hüzünlendiğini kaydetti.
"ANNEM TÜRKİYE AŞIĞIYDI"
Şaizer Resul, Müstecib Ülküsal’ın Pazarcık’ta Emel dergisini çıkardığı yıllarda gençlere yönelik piyesler yazdığını annesinin de şiirleri ile dayısına destek olduğunu belirterek, annesiyle yıllar önce yaşadığı bir anısını paylaştı:
Müstecib Ülküsal'ın kardeşi, Şaizer Resul'un annesi Saliha Hanım'ın kaleme aldığı "Tümsekler Diyarı" şiirinin sözleri şu şekilde:
Sükût ve sükûnete burunmuş bir diyar
Her tümseğin başında taş bir bekçi var.
Kimi uzun, kimi kısa, kimisi dar,
Kimi geniş, kimi kabarık, çökenler de var.
...
Kimine yazılmış bir iki satır yazı,
Yanık sözlerle derdini hak edenler de var
Her birinde okunur bir iftirak ahi,
Yaş yerine kan dökmüş analar da var.
...
Her biri saklamış bir sevgili vücud,
Kimi ana, kimi baba, kardeş te var.
Ana kucağından ayrılan yavrular da mevcud
İlkbahar çağında gidenler de var.
...
Yıllar aylar dün bugün de
Aramızdan her an bu dünyadan göçenler var.
İrkilmez, her geleni saklar soğuk bağrında
Şehir, köy bitişiğinde tümsekler diyarı var
...
Doğmuş kim bilir hangi elde, hangi diyarda?
Belki ağlayan bir ana, bir sevgili yavrusu da var,
Aşmış dağ, deniz, gelmiş ta bu diyara,
O da olmuş bir tümsek, ziyarete gelecek kim var?
...
Kışın haşin ayazı çatlatır toprağı,
O toprakta yuvadan ayrılanlar var.
Soğuk, merhametsiz kar örter her tarafı
O tümsekler altında naz içinde büyüyenler var.
...
Uğuldar fırtına, yağar yağmur,
Saçında aşk kokusu kurumayan gençler var.
Ateş, sıcak, her can gölge arıyor,
Milyonlarca kımıldamadan yatanlar var.
...
Hey zahir! yolun düşerse bu diyara
Serilen tümseklerde ibret verici ders var!
Dinle! kulak ver, esen rüzgâra
“Sen de olursun bir tümsek” sözü var.
Son Haberler