Başhekim İshak Basatemur ile Türk dünyasında sağlık: Kırım Tatarlarında tedavi ve Uygur Tıbbı
Başhekim İshak Basatemur ile Türk dünyasında sağlık: Kırım Tatarlarında tedavi ve Uygur Tıbbı
Adana Pozantı Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. İshak Basatemur, Türk dünyasındaki sağlık faaliyetleri, Kırım Tatarlarının geleneksel tedavi yöntemlerini ve Uygur alternatif tıbbı hakkındaki görüşlerini Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla paylaştı.
Haber Giriş Tarihi: 24.09.2024 12:00
Haber Güncellenme Tarihi: 24.09.2024 18:03
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara
Kırım Haber Ajansı (QHA), Türk dünyasında sağlık konusu gündeme taşıyarak, "Türk devletleri ortak bir sağlık komisyonu kursaydı ne gibi sonuçlar elde edilirdi?", "Kırım Tatarlarına özgü tedavi yöntemleri var mı?", "Uygur alternatif tıbbı günümüzde kullanılıyor mu?" gibi soruların yanıtlarını aradı.
Adana Kırım Türkleri Derneği Kurucu Başkanı ve Adana Pozantı Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. İshak Basatemur, sağlık ile ilgili tüm merak edilenleri QHA'ya kapsamlı bir şekilde anlattı. Dr. Basatemur, ortak Türk alfabesinden sonra Türk devletlerinin sağlık komisyonu kurma ihtimalini ele alarak, söz konusu alanda yürütülebilecek çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"HER TÜRK DEVLETİNİN SAĞLIK İHTİYACI VE UZMANLIK ALANI FARKLI"
Basatemur, "Eğer Türkiye, diğer Türk devletleriyle ortak bir sağlık komisyonu kurmuş olsaydı, bu komisyonun ülkelerin uzmanlık alanlarına ve ihtiyaçlarına göre çeşitli çalışmalar yürütmesi beklenirdi. Türk dünyasındaki ülkeler farklı coğrafî, ekonomik ve sosyo-kültürel özelliklere sahip oldukları için, bu çeşitlilikten kaynaklanan sağlık ihtiyaçları ve uzmanlık alanlarının da değişiklik göstermesi pek tabi ki mümkündür." ifadelerine yer verdi.
Bağımsız 7 Türk devletinin sağlık alanında geliştirdiği uzmanlıklardan söz eden Basatemur, şu örnekleri sıraladı:
1. TÜRKİYE
Tıbbi teknoloji ve sağlık altyapısı: Türkiye olarak, sağlık teknolojileri, hastane yönetimi ve sağlık turizmi gibi alanlarda önemli bir birikime sahibiz. Diğer Türk devletleri ile bu tecrübelerimizi paylaşarak, hastane altyapılarını geliştirmek ve dijital sağlık sistemlerine entegrasyon konularında onlara liderlik yapabiliriz. Örneğin organ nakli konusunda dünyada ilk beşe girecek teknolojik ve sağlık altyapısına sahip olduğumuzu gururla söyleyebilirim.
Tıp eğitimi ve uzmanlık programları: Türkiye’deki tıp fakültelerimiz, diğer Türk devletlerine eğitim desteği sağlayabilir. Ortak burs programları ve tıbbi uzman değişim programları bu iş birliği kapsamında öne çıkabilir. Ortak eğitim müfredatları uygulanabilir.
2. AZERBAYCAN
Onkoloji ve kalp sağlığı alanında uzmanlık: Azerbaycan'ın, özellikle onkoloji (kanser) tedavisinde ve kardiyovasküler hastalıklar konusunda uzmanlaşmaya çalışıyor olduğunu duyuyoruz, okuyoruz ve bununla da gurur duyuyoruz. Bu alanlarda yapılacak ortak çalışmalar ile tüm Türk devletlerinde kanser tarama programlarının yaygınlaştırılması sağlanabilir diye düşünüyorum.
Petrokimya kaynaklı sağlık sorunları: Azerbaycan'ın, zengin enerji kaynaklarına sahip bir ülke olduğu için petrokimya sektörünün sağlık üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yaptıklarını biliyoruz, bu da oluşturulacak ortak bir literatüre çok fazla katkı sağlayabilir.
3. KAZAKİSTAN
Halk sağlığı ve epidemioloji: Kazakistan, geniş coğrafyasında halk sağlığı, epidemiyoloji ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele alanlarında deneyim kazanmaktadır. Kurulacak ortak bir komisyon aracılığıyla bulaşıcı hastalıkların izlenmesi, aşılama programları ve halk sağlığı kampanyaları gibi konularda katkı sağlayabilir.
Nükleer sağlık araştırmaları: Sovyetler Birliği döneminde Semey Nükleer Test Sahası'nda yapılan nükleer testlerin uzun vadeli sağlık etkileri konusunda uzmanlaşan Kazakistan, radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri ve nükleer sağlık konularında edindiği bilgi birikimini Türk dünyası ile paylaşabilir.
4. ÖZBEKİSTAN
Tıbbi bitkiler ve geleneksel tıp: Özbekistan, zengin bitki örtüsü ve tıbbi bitkiler konusunda geniş bilgiye sahip. Geleneksel tıbbın modern tıpla entegrasyonu üzerine çalışmalar yapabilir ve diğer Türk devletleriyle bu bilgiyi paylaşabilir.
Anne ve çocuk sağlığı: Özbekistan’da, özellikle kırsal bölgelerde anne ve çocuk sağlığı üzerine yapılan çalışmalar mevcut olduğunu biliyoruz. Bu alanda Türk dünyası ile ortak projeler ve sağlık eğitimleri geliştirebilirler.
5. KIRGIZİSTAN
Dağlık bölgelerde sağlık hizmetleri: Kırgızistan, dağlık coğrafyasında sağlık hizmetlerini ulaştırmada zorluklar yaşamakta -ki bu konuda desteğe ihtiyaçları olduğunu zaman zaman okuyoruz.-Bu bağlamda, mobil sağlık hizmetleri, tele-tıp uygulamaları gibi konularda ortak çözümler geliştirilebilir.
Acil durum sağlık hizmetleri: Kırgızistan, deprem ve doğal afet risklerine karşı acil durum yönetimi konusunda diğer devletlerle iş birliği yapabilir.
6. TÜRKMENİSTAN
Bulaşıcı hastalıklarla mücadele: Türkmenistan kapalı bir ülke olduğu için bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve izlenmesi konularında önemli tecrübeye sahip olabilir. Özellikle sınır kontrolleri ve halk sağlığı politikalarının geliştirilmesi konusunda katkı sunabilirler.
Sağlık turizmi: Türkmenistan, sahip olduğu doğal termal kaynakları ve tedavi edici kaplıcalarıyla sağlık turizmi alanında potansiyel teşkil ediyor. Ancak kapalı bir ülke olması bu potansiyelinden yararlanmasını olanaksız kılıyor -ki bu durumun değerlendirilmesi sağlık turizmi açısından Türkmenistan'ın lehine olacaktır.
7. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC)
Sağlık turizmi ve tıbbi tedaviler:KKTC’nin sağlık turizmi ve rehabilitasyon hizmetleri potansiyeli Türkiye'nin de desteği ile çok iyi durumda. Türk dünyasından hasta kabulü konusunda iş birlikleri yapılabilir.
TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK SAĞLIK ÇALIŞMALARINA ÖNERİ
Öte yandan sağlık alanında Türk devletleri arasındaki iş birliğine dikkat çeken Basatemur, çeşitli önerilerde bulundu. Basatemur, ortak aşı ve ilaç geliştirme, bulaşıcı hastalık izleme ağının oluşturulması, sağlık eğitim programlarının tertip edilmesi ve teknoloji alanında paylaşımların yapılmasını öneri olarak sundu.
Ailesi Kırım'dan göç eden Nogay Dr. Basatemur, QHA'nın "Kırım Tatarlarına özel herhangi bir tedavi yöntemi var mı, bunları kullanıyor musunuz?" sorusuna verdiği yanıtta, spesifik olarak bir tedavi yöntemi olmadığını ancak tedavi süreçlerinde kültürel bir alışkanlık olabileceğini belirtti. "Kırım Tatarlarının kendine has kültürü, yaşam tarzı ve geçmişte maruz kaldıkları travmatik deneyimler (sürgün gibi), onların sağlık ihtiyaçları ve tedavi süreçlerine etki edebilir." yorumunu yapan Basatemur, belirli genetik hastalıkların gelecek nesilde de görülebilme ihtimalline değindi.
Bununla ilgili geniş çaplı bir araştırma olmadığını ifade eden Basatemur, "Örneğin Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) gibi bazı genetik hastalıkların, Kırım Tatarları arasında da görülme olasılığı dikkate alınabilir. Kırım Tatarlarının geleneksel mutfağına özgü beslenme alışkanlıkları, sağlık üzerinde etkili olabilir. Diyabet, kalp hastalıkları veya hipertansiyon gibi metabolik hastalıklar söz konusuysa, bu beslenme alışkanlıkları göz önünde bulundurularak diyet önerileri geliştirilebilir." dedi.
"UYGUR TIBBI DENGE VE UYUMA DAYALI"
Basatemur, röportajın devamında Uygur tıbbını da ele alarak, geleneksel tadavi yöntemlerinden örnekler verdi. Uygur tıbbının İbn-i Sina bakış açısının temelinde olduğunu aktaran Basatemur, "Uygur Tıbbı binlerce yıldır her türlü hastalıkta özellikle kronik hastalıklarda ve bulaşıcı hastalıkların önlemesi ve tedavisinde büyük katkılarda bulunmuştur." bilgisini verdi. Ayrıca Uygur Tıbbının denge ve uyuma dayalı olduğunun altını çizen Dr. Basatemur, bireylerin sağlıklı olmaları için vücutlarında bulunan 4 sıvının (kan, balgam, safra, kara safra) dengede olmasıyla mümkün olabileceğini kaydetti.
"ÇEŞİTLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ MEVCUT"
Basatemur söz konusu bilgiye verdiği örnekte, "Ateş, hava, su ve toprak, birbirlerine zıt olmalarına rağmen tabiatları gereği birbirlerini dengelemektedirler. Bu maddelerin insan vücudundaki etkileri sonucunda oluşan ve insanın hayatî faaliyetlerinin devam etmesi için gerekli olan sıvılara 'hılıt' denir. Her hılıtın farklı özellikleri vardır. Hılıt dengesinin bozulmaması için kişinin kendi mizacına göre, doğru ve düzenli beslenmesi gerekir; denge bozulduğunda hastalıklar meydana gelir." ifadelerini kullandı. Uygur Tıbbına göre; hava, besinler, su, yemek-içmek, boşaltım, hareket ve uyku olmak üzere 6 tane mecburiyetin olduğunu vurgulayan Basatemur, ruhî, hareket, su ve müzik tedavisi gibi yöntemlerin Uygur Tıbbında yer aldığını belirtti.
Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından desteklenen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları'nın (GETAT) Türkiye'de var olduğu bilgisini veren Basatemur, "2014 yılında 663 sayılı KHK’ye istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları ( GETAT) Daire Başkanlığı kurulmuş olup, yönetmeliği de hazırlanmıştır. Bu konuda eğitimler seminerler sertifika programları düzenlenmektedir. GETAT sertifikasına sahip hekimler tarafından poliklinik ve tedavi hizmetleri de verilmektedir." açıklamasını yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Başhekim İshak Basatemur ile Türk dünyasında sağlık: Kırım Tatarlarında tedavi ve Uygur Tıbbı
Adana Pozantı Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. İshak Basatemur, Türk dünyasındaki sağlık faaliyetleri, Kırım Tatarlarının geleneksel tedavi yöntemlerini ve Uygur alternatif tıbbı hakkındaki görüşlerini Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla paylaştı.
Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara
Kırım Haber Ajansı (QHA), Türk dünyasında sağlık konusu gündeme taşıyarak, "Türk devletleri ortak bir sağlık komisyonu kursaydı ne gibi sonuçlar elde edilirdi?", "Kırım Tatarlarına özgü tedavi yöntemleri var mı?", "Uygur alternatif tıbbı günümüzde kullanılıyor mu?" gibi soruların yanıtlarını aradı.
Adana Kırım Türkleri Derneği Kurucu Başkanı ve Adana Pozantı Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. İshak Basatemur, sağlık ile ilgili tüm merak edilenleri QHA'ya kapsamlı bir şekilde anlattı. Dr. Basatemur, ortak Türk alfabesinden sonra Türk devletlerinin sağlık komisyonu kurma ihtimalini ele alarak, söz konusu alanda yürütülebilecek çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"HER TÜRK DEVLETİNİN SAĞLIK İHTİYACI VE UZMANLIK ALANI FARKLI"
Basatemur, "Eğer Türkiye, diğer Türk devletleriyle ortak bir sağlık komisyonu kurmuş olsaydı, bu komisyonun ülkelerin uzmanlık alanlarına ve ihtiyaçlarına göre çeşitli çalışmalar yürütmesi beklenirdi. Türk dünyasındaki ülkeler farklı coğrafî, ekonomik ve sosyo-kültürel özelliklere sahip oldukları için, bu çeşitlilikten kaynaklanan sağlık ihtiyaçları ve uzmanlık alanlarının da değişiklik göstermesi pek tabi ki mümkündür." ifadelerine yer verdi.
Bağımsız 7 Türk devletinin sağlık alanında geliştirdiği uzmanlıklardan söz eden Basatemur, şu örnekleri sıraladı:
1. TÜRKİYE
Tıbbi teknoloji ve sağlık altyapısı: Türkiye olarak, sağlık teknolojileri, hastane yönetimi ve sağlık turizmi gibi alanlarda önemli bir birikime sahibiz. Diğer Türk devletleri ile bu tecrübelerimizi paylaşarak, hastane altyapılarını geliştirmek ve dijital sağlık sistemlerine entegrasyon konularında onlara liderlik yapabiliriz. Örneğin organ nakli konusunda dünyada ilk beşe girecek teknolojik ve sağlık altyapısına sahip olduğumuzu gururla söyleyebilirim.
Tıp eğitimi ve uzmanlık programları: Türkiye’deki tıp fakültelerimiz, diğer Türk devletlerine eğitim desteği sağlayabilir. Ortak burs programları ve tıbbi uzman değişim programları bu iş birliği kapsamında öne çıkabilir. Ortak eğitim müfredatları uygulanabilir.
2. AZERBAYCAN
Onkoloji ve kalp sağlığı alanında uzmanlık: Azerbaycan'ın, özellikle onkoloji (kanser) tedavisinde ve kardiyovasküler hastalıklar konusunda uzmanlaşmaya çalışıyor olduğunu duyuyoruz, okuyoruz ve bununla da gurur duyuyoruz. Bu alanlarda yapılacak ortak çalışmalar ile tüm Türk devletlerinde kanser tarama programlarının yaygınlaştırılması sağlanabilir diye düşünüyorum.
Petrokimya kaynaklı sağlık sorunları: Azerbaycan'ın, zengin enerji kaynaklarına sahip bir ülke olduğu için petrokimya sektörünün sağlık üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yaptıklarını biliyoruz, bu da oluşturulacak ortak bir literatüre çok fazla katkı sağlayabilir.
3. KAZAKİSTAN
Halk sağlığı ve epidemioloji: Kazakistan, geniş coğrafyasında halk sağlığı, epidemiyoloji ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele alanlarında deneyim kazanmaktadır. Kurulacak ortak bir komisyon aracılığıyla bulaşıcı hastalıkların izlenmesi, aşılama programları ve halk sağlığı kampanyaları gibi konularda katkı sağlayabilir.
Nükleer sağlık araştırmaları: Sovyetler Birliği döneminde Semey Nükleer Test Sahası'nda yapılan nükleer testlerin uzun vadeli sağlık etkileri konusunda uzmanlaşan Kazakistan, radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri ve nükleer sağlık konularında edindiği bilgi birikimini Türk dünyası ile paylaşabilir.
4. ÖZBEKİSTAN
Tıbbi bitkiler ve geleneksel tıp: Özbekistan, zengin bitki örtüsü ve tıbbi bitkiler konusunda geniş bilgiye sahip. Geleneksel tıbbın modern tıpla entegrasyonu üzerine çalışmalar yapabilir ve diğer Türk devletleriyle bu bilgiyi paylaşabilir.
Anne ve çocuk sağlığı: Özbekistan’da, özellikle kırsal bölgelerde anne ve çocuk sağlığı üzerine yapılan çalışmalar mevcut olduğunu biliyoruz. Bu alanda Türk dünyası ile ortak projeler ve sağlık eğitimleri geliştirebilirler.
5. KIRGIZİSTAN
Dağlık bölgelerde sağlık hizmetleri: Kırgızistan, dağlık coğrafyasında sağlık hizmetlerini ulaştırmada zorluklar yaşamakta -ki bu konuda desteğe ihtiyaçları olduğunu zaman zaman okuyoruz.-Bu bağlamda, mobil sağlık hizmetleri, tele-tıp uygulamaları gibi konularda ortak çözümler geliştirilebilir.
Acil durum sağlık hizmetleri: Kırgızistan, deprem ve doğal afet risklerine karşı acil durum yönetimi konusunda diğer devletlerle iş birliği yapabilir.
6. TÜRKMENİSTAN
Bulaşıcı hastalıklarla mücadele: Türkmenistan kapalı bir ülke olduğu için bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve izlenmesi konularında önemli tecrübeye sahip olabilir. Özellikle sınır kontrolleri ve halk sağlığı politikalarının geliştirilmesi konusunda katkı sunabilirler.
Sağlık turizmi: Türkmenistan, sahip olduğu doğal termal kaynakları ve tedavi edici kaplıcalarıyla sağlık turizmi alanında potansiyel teşkil ediyor. Ancak kapalı bir ülke olması bu potansiyelinden yararlanmasını olanaksız kılıyor -ki bu durumun değerlendirilmesi sağlık turizmi açısından Türkmenistan'ın lehine olacaktır.
7. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC)
Sağlık turizmi ve tıbbi tedaviler: KKTC’nin sağlık turizmi ve rehabilitasyon hizmetleri potansiyeli Türkiye'nin de desteği ile çok iyi durumda. Türk dünyasından hasta kabulü konusunda iş birlikleri yapılabilir.
TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK SAĞLIK ÇALIŞMALARINA ÖNERİ
Öte yandan sağlık alanında Türk devletleri arasındaki iş birliğine dikkat çeken Basatemur, çeşitli önerilerde bulundu. Basatemur, ortak aşı ve ilaç geliştirme, bulaşıcı hastalık izleme ağının oluşturulması, sağlık eğitim programlarının tertip edilmesi ve teknoloji alanında paylaşımların yapılmasını öneri olarak sundu.
"KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ GİBİ TRAVMATİK DENEYİMLER SAĞLIK İHTİYAÇLARINA ETKİ EDEBİLİR"
Ailesi Kırım'dan göç eden Nogay Dr. Basatemur, QHA'nın "Kırım Tatarlarına özel herhangi bir tedavi yöntemi var mı, bunları kullanıyor musunuz?" sorusuna verdiği yanıtta, spesifik olarak bir tedavi yöntemi olmadığını ancak tedavi süreçlerinde kültürel bir alışkanlık olabileceğini belirtti. "Kırım Tatarlarının kendine has kültürü, yaşam tarzı ve geçmişte maruz kaldıkları travmatik deneyimler (sürgün gibi), onların sağlık ihtiyaçları ve tedavi süreçlerine etki edebilir." yorumunu yapan Basatemur, belirli genetik hastalıkların gelecek nesilde de görülebilme ihtimalline değindi.
Bununla ilgili geniş çaplı bir araştırma olmadığını ifade eden Basatemur, "Örneğin Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) gibi bazı genetik hastalıkların, Kırım Tatarları arasında da görülme olasılığı dikkate alınabilir. Kırım Tatarlarının geleneksel mutfağına özgü beslenme alışkanlıkları, sağlık üzerinde etkili olabilir. Diyabet, kalp hastalıkları veya hipertansiyon gibi metabolik hastalıklar söz konusuysa, bu beslenme alışkanlıkları göz önünde bulundurularak diyet önerileri geliştirilebilir." dedi.
"UYGUR TIBBI DENGE VE UYUMA DAYALI"
Basatemur, röportajın devamında Uygur tıbbını da ele alarak, geleneksel tadavi yöntemlerinden örnekler verdi. Uygur tıbbının İbn-i Sina bakış açısının temelinde olduğunu aktaran Basatemur, "Uygur Tıbbı binlerce yıldır her türlü hastalıkta özellikle kronik hastalıklarda ve bulaşıcı hastalıkların önlemesi ve tedavisinde büyük katkılarda bulunmuştur." bilgisini verdi. Ayrıca Uygur Tıbbının denge ve uyuma dayalı olduğunun altını çizen Dr. Basatemur, bireylerin sağlıklı olmaları için vücutlarında bulunan 4 sıvının (kan, balgam, safra, kara safra) dengede olmasıyla mümkün olabileceğini kaydetti.
"ÇEŞİTLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ MEVCUT"
Basatemur söz konusu bilgiye verdiği örnekte, "Ateş, hava, su ve toprak, birbirlerine zıt olmalarına rağmen tabiatları gereği birbirlerini dengelemektedirler. Bu maddelerin insan vücudundaki etkileri sonucunda oluşan ve insanın hayatî faaliyetlerinin devam etmesi için gerekli olan sıvılara 'hılıt' denir. Her hılıtın farklı özellikleri vardır. Hılıt dengesinin bozulmaması için kişinin kendi mizacına göre, doğru ve düzenli beslenmesi gerekir; denge bozulduğunda hastalıklar meydana gelir." ifadelerini kullandı. Uygur Tıbbına göre; hava, besinler, su, yemek-içmek, boşaltım, hareket ve uyku olmak üzere 6 tane mecburiyetin olduğunu vurgulayan Basatemur, ruhî, hareket, su ve müzik tedavisi gibi yöntemlerin Uygur Tıbbında yer aldığını belirtti.
Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından desteklenen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları'nın (GETAT) Türkiye'de var olduğu bilgisini veren Basatemur, "2014 yılında 663 sayılı KHK’ye istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları ( GETAT) Daire Başkanlığı kurulmuş olup, yönetmeliği de hazırlanmıştır. Bu konuda eğitimler seminerler sertifika programları düzenlenmektedir. GETAT sertifikasına sahip hekimler tarafından poliklinik ve tedavi hizmetleri de verilmektedir." açıklamasını yaptı.
Son Haberler