SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ASBÜ'de "Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kırım: Tehditler ve Barış Arayışları" konuşuldu

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde, 11 Ekim 2023 tarihinde "Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kırım: Tehditler ve Barış Arayışları" başlıklı panel düzenlendi. Ukrayna'dan ve Türkiye'den bölge uzmanları, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını ve Rus işgalindeki Kırım'daki güncel meseleleri ele aldı.

Haber Giriş Tarihi: 12.10.2023 09:57
Haber Güncellenme Tarihi: 12.10.2023 10:51
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
ASBÜ'de "Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kırım: Tehditler ve Barış Arayışları" konuşuldu

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde (ASBÜ), 11 Ekim 2023 tarihi Çarşamba günü saat 14.00'te Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı topyekun işgal girişimi ve Kırım'daki insan hakları ihlallerinin ele alındığı bir panel düzenlendi.

"Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kırım: Tehditler ve Barış Arayışları" başlıklı panelde konuşmacılar arasında; Ukrayna Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü Dr.Oleksandr Bogomolov, ASBÜ Türk Dünyası Çalışmaları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Koçak ve ASBÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Akçapar yer aldı.

PROF. DR. AYŞEGÜL AYDINGÜN: UKRAYNA, 9 YILDAN BERİ RUS İŞGALİ ALTINDA

Panelde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün moderatörlük görevini üstlendi ve açılış konuşmasını yaptı.

Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün, Ukrayna’nın 2014 yılından beri Rusya tarafından işgal altında olduğunun altını çizdi. Aydıngün, 9 yıldan beri Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edildiğini hatırlatmak istiyorum. Kırım'ın işgali, Rusya’nın emperyal politikalarını hayata geçirmek için ilk adımdı. Bunu yaparken bağımsız bir ülkenin egemenliğini hiçe saydı ve aynı zamanda kendisinin imzalamış olduğu bütün anlaşmaları ihlal etti” ifadelerini kullandı.

Batı dünyasının bu hususta gereken tepkiyi göstermemesini vurgulayan Prof. Dr. Aydıngün, “Batının etkin olmayan tepkisi, Rusya'yı anlamamış olmalarından kaynaklanıyordu. Rusya’nın yayılmacı politikasını hayata geçirmesini mümkün kıldı” dedi. Batı dünyasının tepkisizliğinin sonuçlarını ele alan Aydıngün, “2014 ve 2015 yılında imzalanan Minsk anlaşmalarının imzacıları, hiçbir şekilde bu anlaşmalara riayet etmediler. Çatışmayı durduramadılar ve bu konuda yetersiz kaldılar. Bu da 2022'de Ukrayna'nın topyekun işgali ile sonuçlandı” açıklamasını yaptı.

Rusya tarafından kaçırılan Ukraynalı çocuklara da değinen Aydıngün, “Çocuklar hakkında kısaca bir şey belirteyim. Ukrayna’dan Rusya’ya sürülen çocuklar hakkında. Rusya Ukrayna’dan çocukları götürdü ve ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Rusya Ombudsmanı savaşın başladığı tarihten bu yana 700 bin Ukraynalı çocuğun Rusya’ya götürüldüğünü söyledi. Rusya, çocukların sürülüşünü onları korumak olarak belirtse de belgeler ve tanıklar bu çocukların Rus ailelerine verildiğini ve Rus politikalarıyla endoktrine edildiğini gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

DR. OLEKSANDR BOGOMOLOV: KIRIM'DA RUS FİLOSUNUN BAŞKA YERLERE TAŞINMASINI SAĞLADIK

Ukrayna Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü Dr. Oleksandr Bogomolov, konuşmasında bütüncül bir bakış açısı geliştirmeye çalışırken siyasi, sosyal, güvenlik ve ekonomi perspektifinden Kırım'ın Rusya tarafından işgalini ve Ukrayna'daki savaşı ele aldı.

Bogomolov, Ukrayna'nın ekonomideki gelişimine vurgu yaparken, “Ukrayna'nın doğusunda SSCB döneminde endüstriyel fabrikalar imkânı bulunuyordu. Batısında ise tarımsal araziler mevcuttu. Bu durum SSCB’nin tehdit algısı ile ilgiliydi. Bu yüzden Ukrayna’nın batısını böyle inşa etti ve batı kısımlarını doğuya doğru göçe zorladı” dedi. Bogomolov, “Ukrayna'da SSCB döneminde siyaset ve güvenlik yapısı İkinci Dünya Savaşı sonrasında değişti ve Soğuk Savaş döneminde devam etti” ifadelerini kullandı.

NATO'nun beşinci maddesine vurgu yapan Bogomolov, “Bu güvenlik yapıları aslında masa başında imzalanmıştı ama hiçbir zaman gerçek bir sınava tabi tutulmamıştı" açıklamasını yaptı. Bogomolov, NATO üyesi ülkelere yönelik tehdidin öngörüldüğü şekilde değil Ukrayna üzerinden yapıldığının altını çizdi. Bogomolov, "Bu tehdidi oluşturan kişiler aynı, ulaşmak istediği hedef aynı, bunu daha önce Suriye'de daha sonra Ukrayna'da yapıldı. Suriye’de yapılan bir nevi antrenmandı" dedi.

Uzman Bogomolov, Ukrayna'nın doğusu işgal altında olduğu için insanların o bölgelerden Ukrayna’nın batısına göç etmek durumunda kaldığını aktardı. Bogomolov, ekonomik değişime dikkat çekerken, “Bu insanların göçü, birçok sektörün taşınmasına da neden oldu. Taşınma zor olsa da büyük oranda gerçekleşti” açıklamasını yaptı.

Ukrayna'nın tarihsel olarak Orta ya da Doğu Avrupa'ya dahil olduğunu dile getiren Bogomolov, “Biz daha çok Polonya ve Osmanlı coğrafyalarının insanıyız. Buralara aitiz" ifadelerini kullandı. Bu nedenle yaşanan göçlerin kolay olmadığını dile getiren Bogomolov, "Bu insanlar sosyal çevrelerinden koptu. Bu konu çok önemli ve karmaşık bir meseledir" dedi. Bogomolov, 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya karşı saldırı başlatarak; Rusya’nın barbarca bir savaş yürüttüğünün altını çizdi. Burada kullandığı enstrümanların uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu yineledi.

Bogomolov, konuşmasının son bölümünde Rusya’nın yürüttüğü işgalin farklı boyutlarını anlattı. Ukrayna kültürüne karşı Rusya’nın saldırgan adımlar attığına dikkat çekti. Ukrayna’nın karşı taarruzuna yönelik eleştirilere de açıklık getiren Bogomolov, "Kırım'da Rus filosunun başka yerlere taşınmasını sağladık. Kırım'ı da geri alacağımızı umuyorum" dedi.

PROF. DR. ŞEBNEM AKÇAPAR, TÜRKİYE'DEKİ SAVAŞ MAĞDURU UKRAYNALILARI DEĞERLENDİRDİ

ASBÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Akçapar, Ukrayna’dan Türkiye’ye ve Polonya’ya sığınan savaş mağdurları hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Akçapar, Türkiye’de 38 bin 554 Ukraynalı çeşitli ikamet izinleriyle ülkede bulunuyor” dedi. Akçapar, gelen nüfusa karşı farklı politikalar uygulandığını dile getirirken, “Ukraynalıların yanında Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri de geliyor ve farklı gruplara farklı politikalar uygulanıyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Akçapar, Türkiye’de Ukraynalıların en çok yaşadığı iller arasında İstanbul, Antalya, İzmir, Mersin, Ankara ve Eskişehir'in bulunduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Akçapar, Savaş mağduru olan Ahıska Türklerinin Erzurum ve Erzincan civarında bulunduklarına, Kırım Tatarlarının ise hem dernekler hem de sivil toplum kuruluşları sayesinde yoğun olarak Eskişehir’de ikamet ettiklerini ifade etti.

Akçapar, Ukrayna derneklerindeki değişime dikkat çekerek; “Bu göçte derneklerin ve diasporaların rolünün çok kuvvetli olduğunu gördük. Ukraynalı dernekler arasında 2022 yılı itibariyle diasporalaşma ve siyasi hareketliliğin güçlendiğini görüyoruz” dedi.

DR. ÖĞRETİM ÜYESİ MUHAMMET KOÇAK, UKRAYNA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİ ANLATTI

ASBÜ Bölge Çalışmaları Enstitüsü Türk Dünyası Çalışmaları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Koçak, Ukrayna ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir konuşma gerçekleştirdi. Ukrayna’nın Türkiye için önemine dikkat çeken Koçak, Öncelikle şundan bahsedeyim. Ukrayna Türkiye için çok önemli bir ülke. Yani güvenlik açısından zaten Rusya, Türkiye açısından ciddi bir tehdit. Bizim tarihsel olarak Karadeniz'de olsun, Balkanlarda olsun bir şekilde hep rakibimiz olmuş, Osmanlı'nın yıkılmasına ve gerilemesine sebep olmuş Türkler farklı bir şekilde bunun farkında” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’nın bölgede ciddi bir müttefik olduğuna dikkat çeken Koçak, “Ukrayna, bölgede bizim ciddi bir ortağımız. Karadeniz'deki ticaret olsun, güvenlik olsun ciddi ortaklıklar var. Ve bu ortaklarımız aslında savaş sürecinde daha da gelişti. Türkiye zaten 2014 senesinde Rusya Kırım'ı ilhak ettiğinde bunu hukuken tanımamıştır” dedi.

Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik topyekun işgaline ilişkin net tavrını değerlendiren Koçak, “Rusya'nın, Ukrayna'ya yönelik topyekun işgal hareketine giriştiği safhada Türkiye bu hareketi savaş olarak tanıyan ilk ülkelerden bir tanesi oldu. Ve Türkiye'nin bu savaşı tanıması aslında pratik bir sonuç doğurdu. Çünkü Montrö Anlaşması sebebiyle Türkiye, boğazlardan geçen daha doğrusu haliyle boğazlara yani Karadeniz'e gelebilecek Rus donanma hareket birliklerini bir şekilde kısıtlamış oldu. Türkiye, buradaki tutumunu devam ettirdi. Yani 2014'ten beri aslında takındığı tavrı devam ettirdi ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu, Rusya'nın başlattığı işgali tanımadığını her platformda dile getirdi” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin arabuluculuk rolünü değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Koçak, “Fakat bunu yaparken Türkiye, Avrupa Birliği ve NATO'nun büyük bir bölümünün arasına katılarak Rusya'ya yaptırım uygulamak yerine iki tarafla da görüşebileceği bir pozisyonda kalmayı tercih ederek aslında bir noktada diplomasiyi kolaylaştırıcı bir rol almayı hedefledi” ifadelerini kullandı.

Dr. Öğretim Üyesi Koçak, Ukrayna ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri değerlendirdi. İkili ilişkilerin gelişmesinin iki ülkenin de yararına olduğunu dile getirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.