Kırım Araştırmaları Ağı, Rus propagandası ve dezenformasyonuyla mücadele yollarını tartıştı
Kırım Araştırmaları Ağı, Rus propagandası ve dezenformasyonuyla mücadele yollarını tartıştı
Kırım Araştırmaları Ağı, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı topyekun savaşla birlikte artan dezenformasyon faaliyetlerini tartışmak üzere bir panel düzenledi. Panelistler, Rus propagandasına karşı devlet, medya ve sivil toplum seviyesinde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Haber Giriş Tarihi: 23.04.2025 22:01
Haber Güncellenme Tarihi: 23.04.2025 22:35
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kırım ile ilgili konularda çalışan akademisyenler arasında iletişim sağlamayı ve çalışmalarını duyurmayı amaçlayan Kırım Araştırmaları Ağı (CSN – Crimean Studies Network) ve DisInfo Lab grubu, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olarak 24 Şubat 2022'de başlattığı topyekun işgal girişimi ve saldırıları kapsamında yürütülen Kremlin merkezli dezenformasyon faaliyetleri hakkında çevrim içi bir panel düzenledi.
Rus propagandası ve dezenformasyon faaliyetlerinin ele alındığı 22 Nisan 2025 tarihindeki panelin moderatörlüğünü Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. ÜyesiFiliz Tutku Aydın Bezikoğlu gerçekleştirdi. Panelde; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik ve gazeteci-yazar Gönül Şamilkızı konuşmalarını yaptı. Panelistler, genel olarak özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı çerçevesinde gelişen olaylar üzerinde yoğun bir şekilde yürütülen kara propaganda hakkında bilgiler verdi, bu propaganda ve yalan haberlere karşı mücadele yollarını ele aldı. Konuşmacılar, bu hususta Türk basınına, Türk kamuoyuna düşen görevleri ve devlet nezdinde atılması gereken adımları değerlendirdi.
"RUSYA'NIN PROPAGANDA MEKANİZMASIYLA DEVLETLER DÜZEYİNDE MÜCADELE EDİLMELİ"
Gazeteci-yazar Gönül Şamilkızı, ilk kısımdaki konuşmasında özellikle Rus makamlarının enformasyon kanalları aracılığıyla yürüttüğü dezenformasyonlara dikkat çekti. Bu manipülasyonlar aracılığıyla medya servislerinin etki altına alındığını kaydetti. Rus propagandasının çok yönlü çalıştığını ifade eden Şamilkızı, Ukrayna toprağı Kırım'ın sözde bağımsız olması gerektiği yönündeki söylemler ile de Kremlin'in politikalarının aklandığını belirtti. Ayrıca; Rus propagandasının sahte sosyal medya hesapları ile faaliyet yürüttüğünü kaydetti. Gazeteci, güya Avrupalı, Batı merkezli sosyal medya hesaplarının kurulduğunu bunların bot hesaplarla büyütülüp sözde tarafsız, objektif görünüm verildiğini; gündeme dair önemli dönemlerde ise bu hesaplardan Ukrayna karşıtı dezenformasyon ve manipülasyon yayıldığını vurguladı. Bu hesapların sözde Batılı kaynaklar olarak kabul edildiğini ve etki ajanları eliyle yayıldığını dile getirdi. Dönem dönem Rus propaganda medyası Sputnik'in de bu operasyon hesaplarını kaynak gösterdiğini belirtti.
Türkiye'de Rus propagandasına hizmet eden çok sayıda ismin olduğunu söyleyen Şamilkızı, meselenin temelinde sosyo-kültürel bir olgunun yattığını dile getirdi. Şamilkızı, Türkiye'de on yıllardan beri yapay bir Sovyet-Rus hayranlığının yaratıldığını kaydetti. Türkiye'de Rus mitlerinin sanıldığından çok daha güçlü olduğunu bildirdi. Şamilkızı, Rusya'nın uzun bir süredir devlet politikası haline getirdiği ve bunun için büyük bütçeler (2025 yılında sadece resmi propaganda için 1.5 milyar dolar) ayırdığı propaganda mekanizması hakkında bilgiler verdi. Bu durum karşısında devletler düzeyinde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Şamilkızı, "Rus propagandasıyla mücadele, devletler düzeyinde yapılması gerekiyor. Putin ile şu anda aynı safta yer alan ABD'den bahsetmiyorum. Özellikle de kendi güvenliği için Rusya'yı gelecekte tehdit olarak gören devletlerden bahsediyorum. Avrupalılar olabilir vs. Bunu ciddiye alan devletlerin ortak çalışma yapması gerekiyor. Bu sadece bir devletin baş edeceği şeyler değil. Biz Rusya'nın dünyada ve Türkiye'deki propagandası ile yeni yeni tanışıyoruz. Henüz bu mekanizmayı, çalışma şeklini, yöntemlerini bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.
"RUS PROPAGANDASINA KARŞI TÜRKİYE'DEKİ KIRIM TATAR DİASPORASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR"
Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, Ukrayna ve Rusya arasında başlayan topyekun savaşın ardından bir enformasyon savaşının da başladığını dile getirdi. Yüksel, medyanın çok hızlı dönüştüğünü ve medya gücünü elinde bulundurmanın çok önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yüksel, Rus propagandasına karşı önlem almak için kapsayıcı devlet stratejilerinin gerektiğini vurguladı. Devletlerin Rus propagandasına karşı uyanık olması gerektiğini ifade eden Yüksel, enformasyon savaşı için ciddi bir siyasi irade gösterilmesinin önemini kaydetti. Yüksel, Kremlin'in Ukrayna kamuoyu üzerindeki propaganda ve dezenformasyon operasyonları hakkında değerlendirme yaptı.
Prof. Dr. Yüksel, çevrim içi panel kapsamında gerçekleştirdiği sunumda; propaganda amaçlı sahte haberler, Türkiye basınında yer alan Ukrayna ve Rusya hakkındaki dezenformasyonlar ve Kremlin güdümündeki medya servisleri ve gazeteciler hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Yüksel, Ukrayna'daki çeşitli panel ve sempozyumlarda Türkiye'deki Rus propagandasını anlattığını, bu panellerden birisinde kendisine Rus propagandasının Türkiye'de çok güçlü gözüktüğünü ilettiklerini ifade etti. Yüksel, Rus propagandasına karşı Türkiye'de faaliyet yürüten ve Ukrayna taraftarı olan gazeteciler ve medya servislerinin yakın ilişkide olması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Gayana Yüksel, "Türkiye'de Ukrayna'yı destekleyen çok sayıda arkadaşımız var. Devlet yetkilileri, büyükelçilikler, medya çalışanları, akademisyenler ve tabii ki Türkiye'deki Kırım Tatar ve Ukrain diasporası burada büyük önem taşıyor" dedi.
KREMLİN'İN PROPAGANDA VE KAMUOYUNU YÖNLENDİRME FAALİYETLERİ
Türkiye'de Rus propagandası yayan medya servislerini isim isim ifade eden Yüksel, Kremlin'in yerli gazetecileri kullandığını ve bu konuda çok kapsamlı faaliyetler yürütüldüğünü söyledi. Ayrıca bu medya servislerinin; bilinçli bir şekilde Putin'i kahraman olarak gösterdiğini ve Ukrayna'yı aşağıladığını söyledi. Yüksel, ayrıca dezenformasyonun yanında yanlış ya da yanıltıcı bilgi (misinformation) yayıldığının da özellikle altını çizdi. Bu tür olaylar olduğunda veya bu yönde haberler yayıldığında; Türk kamuoyunun, yalnızca Rus kaynaklarından değil Ukrayna kaynaklarından da gelişmeleri teyit etmesi gerektiğini vurguladı.
RUS PROPAGANDASIYLA MÜCADELE NASIL OLMALI?
Rus propagandasıyla mücadele için çözüm önerileri hususunda konuşan Prof. Dr. Gayana Yüksel, ilk olarak kapsayıcı bir medya stratejisine ihtiyaç olduğunu ifade etti. Yüksel, bu stratejinin genel güvenlik mimarisinin bir parçası olması gerektiğini söyledi. Bu stratejinin sadece yetişkinler için değil çocukları da ilgilendirdiğini vurguladı. Ukrayna'da topyekun savaşın başlangıcından itibaren eğitim kurumlarında medya farkındalığı hususunda derslerin koyulduğunu ifade etti. Yüksel, bir teknolojik girişim olarak "doğruluk kontrolü (Fact-checking)" uygulamalarının aktif şekilde kullanılması ve bir farkındalık haline gelmesi gerektiğini belirtti. Ukrayna-Rusya Savaşı'nın ardından Ukrayna kamuoyunda eski değerlerin terk edildiği ve geçmişle hesaplaşıldığı bir "dekolonizasyon" sürecine girdiğini söyledi. Gayana Yüksel, "Elimizden şu anda bunlar geliyor. Ümit ediyorum; belki, ileride çalışmalarımı daha yüksek bir seviyeye taşırız" dedi.
Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Prof. Dr. Yüksel'in sunumuna katkı olarak, Rus propagandasının Türkiye'de çok detaylı ve kapsamlı çalıştığını, kamuoyunun nabzına göre hareket ettiğini ve çeşitli etkinliklerle buna Türk bilim insanlarını da alet ettiğini dile getirdi. Bezikoğlu, bu konuya örnek olarak 17 Şubat 2025 tarihinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde düzenlenen "II. Dünya Savaşı'nda Türk-Rus İlişkileri" başlıklı sempozyumu hatırlattı. Bu programda, Türkiye'deki Rus propagandasının önde gelen simaları boy göstermiş ve Rus tezlerini savunup üniversite kürsüsünü bu kirli amaçlarına alet etmişti. Bezikoğlu, Rus propagandasının yeni stratejisinin bu olduğunu ve çok fazla dikkat çekmeyen konu başlıklarıyla Kremlin'e hizmet ettiğini söyledi. Ayrıca, bu sözde panele Prof. Dr. Sezai Özçelik'in katıldığını ve kendisinin soru sormasına bile izin verilmediğini anımsattı.
"KREMLİN'İN TÜRKİYE'DEKİ RUS PROPAGANDACILARI NASIL FONLADIĞINI KİMSE BİLMİYOR..."
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Türkiye'de dış politika hususunda son 10-15 yılda yapılan kamuoyu araştırmalarına bakıldığında; Rusya'nın ciddi bir tehdit olarak görülmediğini en üst sıralarda hep Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve İsrail'in tehdit unsuru olarak algılandığını ifade etti. Prof. Dr. Özçelik, Türkiye'de Rus propagandasının neden bu kadar etkili olduğu sorusunun cevabının burada gizli olduğunu belirtti. Türkiye'deki tüm kesimlerin politik farkındalığının Batı karşıtlığı üzerine kurulduğunu söyleyen Özçelik, "Türkiye'de Rus propagandacıların Kremlin tarafından fonlandığı çok açık, bunu biz biliyoruz. Türkiye'de Batı tarafından fonlanan da ciddi bir kesim var. Soros'u herkes biliyor. Ancak, Rusya'nın kimleri ve ne şekilde fonladığı çok fazla bilinmiyor, takip edilmiyor" dedi.
"RUSYA'NIN ESAS HEDEFİ, DEMOKRASİ VE LİBERAL SİSTEMİ KÖKÜNDEN TEMİZLEMEK..."
Prof. Dr. Özçelik, Türkiye'de dış politika hususunda kamuoyunu yanlış yönlendiren ve dezenformasyon yayan çok sayıda kaynağın bulunduğunu bu hususta Rus propagandasının bilgi eksikliği nedeniyle alıcı bulduğunu belirtti. Batı karşıtlığı nedeniyle maalesef kaynağı bilinmeden Rus propagandacılara; yalan haber, dezenformasyon ve yanıltıcı bilgileri yaymaları için alan açıldığını kaydetti.
Türkiye'de gazetecilik mesleğini doğru ifa eden medya araçlarının az sayıda olduğuna dikkat çeken Bezikoğlu, hele hele dış politika meselesinde teyit mekanizmasının yeterince işlemediğini vurguladı. Bezikoğlu, bu yapısal sorunun da Rus propagandasına alan açılmasını sağladığını söyledi. Ayrıca, son dönemde Trump yönetimindeki ABD'nin Rusya'nın söylemlerini dillendirdiğini ifade ederek, "Rusya'nın esas hedefi, dünyadaki demokrasi ve liberal sistemi kökünden temizlemek ve dünyada otoriter sistemi hakim kılmak. Hedeflerinin, sadece Kırım veya Ukrayna'dan ibaret değil çok daha büyük olduğunu düşünüyorum... Şu andaki otoriter rejimler, tüm dünyayı otoriter yapmaya çalışıyorlar, küresel otoriterlik söz konusu..." değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan; Prof. Dr. Sezai Özçelik, Rus propagandasıyla mücadele hususunda şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'de Rusya ve Ukrayna ilgili haberlerde teyit mekanizmasının gelişmesi gerekiyor. Belki, bizler bu konuda teyitçi olarak görev yapabiliriz. İkinci bir nokta olarak, Rus propagandacılarla mücadele için Kırım Haber Ajansına daha çok destek olunması, birlikte koordineli olarak faaliyetler yürütülmesi gerekir diye düşünüyorum."
Son olarak; Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Rus dezenformasyonuna karşı ortak mücadele edilmesi gerektiğini ve bu yönde birlikte faaliyetlerin hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Ayrıca; Bezikoğlu, Rus propagandasıyla mücadele için önce eğitimli ve donanımlı olmak gerektiğini vurguladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
QHA - Kırım Haber Ajansı
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kırım Araştırmaları Ağı, Rus propagandası ve dezenformasyonuyla mücadele yollarını tartıştı
Kırım Araştırmaları Ağı, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı topyekun savaşla birlikte artan dezenformasyon faaliyetlerini tartışmak üzere bir panel düzenledi. Panelistler, Rus propagandasına karşı devlet, medya ve sivil toplum seviyesinde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kırım ile ilgili konularda çalışan akademisyenler arasında iletişim sağlamayı ve çalışmalarını duyurmayı amaçlayan Kırım Araştırmaları Ağı (CSN – Crimean Studies Network) ve DisInfo Lab grubu, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olarak 24 Şubat 2022'de başlattığı topyekun işgal girişimi ve saldırıları kapsamında yürütülen Kremlin merkezli dezenformasyon faaliyetleri hakkında çevrim içi bir panel düzenledi.
Rus propagandası ve dezenformasyon faaliyetlerinin ele alındığı 22 Nisan 2025 tarihindeki panelin moderatörlüğünü Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu gerçekleştirdi. Panelde; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik ve gazeteci-yazar Gönül Şamilkızı konuşmalarını yaptı. Panelistler, genel olarak özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı çerçevesinde gelişen olaylar üzerinde yoğun bir şekilde yürütülen kara propaganda hakkında bilgiler verdi, bu propaganda ve yalan haberlere karşı mücadele yollarını ele aldı. Konuşmacılar, bu hususta Türk basınına, Türk kamuoyuna düşen görevleri ve devlet nezdinde atılması gereken adımları değerlendirdi.
"RUSYA'NIN PROPAGANDA MEKANİZMASIYLA DEVLETLER DÜZEYİNDE MÜCADELE EDİLMELİ"
Gazeteci-yazar Gönül Şamilkızı, ilk kısımdaki konuşmasında özellikle Rus makamlarının enformasyon kanalları aracılığıyla yürüttüğü dezenformasyonlara dikkat çekti. Bu manipülasyonlar aracılığıyla medya servislerinin etki altına alındığını kaydetti. Rus propagandasının çok yönlü çalıştığını ifade eden Şamilkızı, Ukrayna toprağı Kırım'ın sözde bağımsız olması gerektiği yönündeki söylemler ile de Kremlin'in politikalarının aklandığını belirtti. Ayrıca; Rus propagandasının sahte sosyal medya hesapları ile faaliyet yürüttüğünü kaydetti. Gazeteci, güya Avrupalı, Batı merkezli sosyal medya hesaplarının kurulduğunu bunların bot hesaplarla büyütülüp sözde tarafsız, objektif görünüm verildiğini; gündeme dair önemli dönemlerde ise bu hesaplardan Ukrayna karşıtı dezenformasyon ve manipülasyon yayıldığını vurguladı. Bu hesapların sözde Batılı kaynaklar olarak kabul edildiğini ve etki ajanları eliyle yayıldığını dile getirdi. Dönem dönem Rus propaganda medyası Sputnik'in de bu operasyon hesaplarını kaynak gösterdiğini belirtti.
Türkiye'de Rus propagandasına hizmet eden çok sayıda ismin olduğunu söyleyen Şamilkızı, meselenin temelinde sosyo-kültürel bir olgunun yattığını dile getirdi. Şamilkızı, Türkiye'de on yıllardan beri yapay bir Sovyet-Rus hayranlığının yaratıldığını kaydetti. Türkiye'de Rus mitlerinin sanıldığından çok daha güçlü olduğunu bildirdi. Şamilkızı, Rusya'nın uzun bir süredir devlet politikası haline getirdiği ve bunun için büyük bütçeler (2025 yılında sadece resmi propaganda için 1.5 milyar dolar) ayırdığı propaganda mekanizması hakkında bilgiler verdi. Bu durum karşısında devletler düzeyinde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Şamilkızı, "Rus propagandasıyla mücadele, devletler düzeyinde yapılması gerekiyor. Putin ile şu anda aynı safta yer alan ABD'den bahsetmiyorum. Özellikle de kendi güvenliği için Rusya'yı gelecekte tehdit olarak gören devletlerden bahsediyorum. Avrupalılar olabilir vs. Bunu ciddiye alan devletlerin ortak çalışma yapması gerekiyor. Bu sadece bir devletin baş edeceği şeyler değil. Biz Rusya'nın dünyada ve Türkiye'deki propagandası ile yeni yeni tanışıyoruz. Henüz bu mekanizmayı, çalışma şeklini, yöntemlerini bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.
"RUS PROPAGANDASINA KARŞI TÜRKİYE'DEKİ KIRIM TATAR DİASPORASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR"
Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, Ukrayna ve Rusya arasında başlayan topyekun savaşın ardından bir enformasyon savaşının da başladığını dile getirdi. Yüksel, medyanın çok hızlı dönüştüğünü ve medya gücünü elinde bulundurmanın çok önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yüksel, Rus propagandasına karşı önlem almak için kapsayıcı devlet stratejilerinin gerektiğini vurguladı. Devletlerin Rus propagandasına karşı uyanık olması gerektiğini ifade eden Yüksel, enformasyon savaşı için ciddi bir siyasi irade gösterilmesinin önemini kaydetti. Yüksel, Kremlin'in Ukrayna kamuoyu üzerindeki propaganda ve dezenformasyon operasyonları hakkında değerlendirme yaptı.
Prof. Dr. Yüksel, çevrim içi panel kapsamında gerçekleştirdiği sunumda; propaganda amaçlı sahte haberler, Türkiye basınında yer alan Ukrayna ve Rusya hakkındaki dezenformasyonlar ve Kremlin güdümündeki medya servisleri ve gazeteciler hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Yüksel, Ukrayna'daki çeşitli panel ve sempozyumlarda Türkiye'deki Rus propagandasını anlattığını, bu panellerden birisinde kendisine Rus propagandasının Türkiye'de çok güçlü gözüktüğünü ilettiklerini ifade etti. Yüksel, Rus propagandasına karşı Türkiye'de faaliyet yürüten ve Ukrayna taraftarı olan gazeteciler ve medya servislerinin yakın ilişkide olması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Gayana Yüksel, "Türkiye'de Ukrayna'yı destekleyen çok sayıda arkadaşımız var. Devlet yetkilileri, büyükelçilikler, medya çalışanları, akademisyenler ve tabii ki Türkiye'deki Kırım Tatar ve Ukrain diasporası burada büyük önem taşıyor" dedi.
KREMLİN'İN PROPAGANDA VE KAMUOYUNU YÖNLENDİRME FAALİYETLERİ
Türkiye'de Rus propagandası yayan medya servislerini isim isim ifade eden Yüksel, Kremlin'in yerli gazetecileri kullandığını ve bu konuda çok kapsamlı faaliyetler yürütüldüğünü söyledi. Ayrıca bu medya servislerinin; bilinçli bir şekilde Putin'i kahraman olarak gösterdiğini ve Ukrayna'yı aşağıladığını söyledi. Yüksel, ayrıca dezenformasyonun yanında yanlış ya da yanıltıcı bilgi (misinformation) yayıldığının da özellikle altını çizdi. Bu tür olaylar olduğunda veya bu yönde haberler yayıldığında; Türk kamuoyunun, yalnızca Rus kaynaklarından değil Ukrayna kaynaklarından da gelişmeleri teyit etmesi gerektiğini vurguladı.
RUS PROPAGANDASIYLA MÜCADELE NASIL OLMALI?
Rus propagandasıyla mücadele için çözüm önerileri hususunda konuşan Prof. Dr. Gayana Yüksel, ilk olarak kapsayıcı bir medya stratejisine ihtiyaç olduğunu ifade etti. Yüksel, bu stratejinin genel güvenlik mimarisinin bir parçası olması gerektiğini söyledi. Bu stratejinin sadece yetişkinler için değil çocukları da ilgilendirdiğini vurguladı. Ukrayna'da topyekun savaşın başlangıcından itibaren eğitim kurumlarında medya farkındalığı hususunda derslerin koyulduğunu ifade etti. Yüksel, bir teknolojik girişim olarak "doğruluk kontrolü (Fact-checking)" uygulamalarının aktif şekilde kullanılması ve bir farkındalık haline gelmesi gerektiğini belirtti. Ukrayna-Rusya Savaşı'nın ardından Ukrayna kamuoyunda eski değerlerin terk edildiği ve geçmişle hesaplaşıldığı bir "dekolonizasyon" sürecine girdiğini söyledi. Gayana Yüksel, "Elimizden şu anda bunlar geliyor. Ümit ediyorum; belki, ileride çalışmalarımı daha yüksek bir seviyeye taşırız" dedi.
Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Prof. Dr. Yüksel'in sunumuna katkı olarak, Rus propagandasının Türkiye'de çok detaylı ve kapsamlı çalıştığını, kamuoyunun nabzına göre hareket ettiğini ve çeşitli etkinliklerle buna Türk bilim insanlarını da alet ettiğini dile getirdi. Bezikoğlu, bu konuya örnek olarak 17 Şubat 2025 tarihinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde düzenlenen "II. Dünya Savaşı'nda Türk-Rus İlişkileri" başlıklı sempozyumu hatırlattı. Bu programda, Türkiye'deki Rus propagandasının önde gelen simaları boy göstermiş ve Rus tezlerini savunup üniversite kürsüsünü bu kirli amaçlarına alet etmişti. Bezikoğlu, Rus propagandasının yeni stratejisinin bu olduğunu ve çok fazla dikkat çekmeyen konu başlıklarıyla Kremlin'e hizmet ettiğini söyledi. Ayrıca, bu sözde panele Prof. Dr. Sezai Özçelik'in katıldığını ve kendisinin soru sormasına bile izin verilmediğini anımsattı.
"KREMLİN'İN TÜRKİYE'DEKİ RUS PROPAGANDACILARI NASIL FONLADIĞINI KİMSE BİLMİYOR..."
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Türkiye'de dış politika hususunda son 10-15 yılda yapılan kamuoyu araştırmalarına bakıldığında; Rusya'nın ciddi bir tehdit olarak görülmediğini en üst sıralarda hep Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve İsrail'in tehdit unsuru olarak algılandığını ifade etti. Prof. Dr. Özçelik, Türkiye'de Rus propagandasının neden bu kadar etkili olduğu sorusunun cevabının burada gizli olduğunu belirtti. Türkiye'deki tüm kesimlerin politik farkındalığının Batı karşıtlığı üzerine kurulduğunu söyleyen Özçelik, "Türkiye'de Rus propagandacıların Kremlin tarafından fonlandığı çok açık, bunu biz biliyoruz. Türkiye'de Batı tarafından fonlanan da ciddi bir kesim var. Soros'u herkes biliyor. Ancak, Rusya'nın kimleri ve ne şekilde fonladığı çok fazla bilinmiyor, takip edilmiyor" dedi.
"RUSYA'NIN ESAS HEDEFİ, DEMOKRASİ VE LİBERAL SİSTEMİ KÖKÜNDEN TEMİZLEMEK..."
Prof. Dr. Özçelik, Türkiye'de dış politika hususunda kamuoyunu yanlış yönlendiren ve dezenformasyon yayan çok sayıda kaynağın bulunduğunu bu hususta Rus propagandasının bilgi eksikliği nedeniyle alıcı bulduğunu belirtti. Batı karşıtlığı nedeniyle maalesef kaynağı bilinmeden Rus propagandacılara; yalan haber, dezenformasyon ve yanıltıcı bilgileri yaymaları için alan açıldığını kaydetti.
Türkiye'de gazetecilik mesleğini doğru ifa eden medya araçlarının az sayıda olduğuna dikkat çeken Bezikoğlu, hele hele dış politika meselesinde teyit mekanizmasının yeterince işlemediğini vurguladı. Bezikoğlu, bu yapısal sorunun da Rus propagandasına alan açılmasını sağladığını söyledi. Ayrıca, son dönemde Trump yönetimindeki ABD'nin Rusya'nın söylemlerini dillendirdiğini ifade ederek, "Rusya'nın esas hedefi, dünyadaki demokrasi ve liberal sistemi kökünden temizlemek ve dünyada otoriter sistemi hakim kılmak. Hedeflerinin, sadece Kırım veya Ukrayna'dan ibaret değil çok daha büyük olduğunu düşünüyorum... Şu andaki otoriter rejimler, tüm dünyayı otoriter yapmaya çalışıyorlar, küresel otoriterlik söz konusu..." değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan; Prof. Dr. Sezai Özçelik, Rus propagandasıyla mücadele hususunda şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'de Rusya ve Ukrayna ilgili haberlerde teyit mekanizmasının gelişmesi gerekiyor. Belki, bizler bu konuda teyitçi olarak görev yapabiliriz. İkinci bir nokta olarak, Rus propagandacılarla mücadele için Kırım Haber Ajansına daha çok destek olunması, birlikte koordineli olarak faaliyetler yürütülmesi gerekir diye düşünüyorum."
Son olarak; Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Rus dezenformasyonuna karşı ortak mücadele edilmesi gerektiğini ve bu yönde birlikte faaliyetlerin hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Ayrıca; Bezikoğlu, Rus propagandasıyla mücadele için önce eğitimli ve donanımlı olmak gerektiğini vurguladı.
Son Haberler