10 Aralık İnsan Hakları Günü: Kırım'dan Doğu Türkistan'a mazlumlar dünyanın yaşanan acılara dur demesini bekliyor
10 Aralık İnsan Hakları Günü: Kırım'dan Doğu Türkistan'a mazlumlar dünyanın yaşanan acılara dur demesini bekliyor
Birleşmiş Milletler’in 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmesinin üzerinden yetmiş altı yıl geçti. Dünyada, baskıcı ve emperyal rejimlerin yayılmacı politikaları nedeniyle pek çok zulüm ve asimilasyon yaşanıyor. Günümüzde; Rus işgalindeki Kırım'da, Çin'in asimilasyon politikaları altında ezilen Doğu Türkistan'da ve dünyanın birçok ülkesinde mazlumlar, acıların son bulması ve insanca yaşamak için mücadele veriyor.
Haber Giriş Tarihi: 10.12.2024 15:20
Haber Güncellenme Tarihi: 10.12.2024 19:11
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından tüm halklar ve tüm uluslar için ortak bir standart olarak 10 Aralık 1948’de ilan edildi. İlk kez temel insan haklarının evrensel olarak korunmasını gündeme getiren bir belge olarak beyanname, dünyada acı tecrübelere sahne olan insan haklarının ağır ihlallerine ve soykırım fiillerine dikkat çekmek amacıyla imzalandı. Bu bağlamda; beyannamenin kabulünden itibaren her yıl 10 Aralık tarihi, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaya başladı.
Bununla birlikte otuz maddeden oluşan beyanname; insanlığın bütün üyelerinin doğuştan sahip oldukları onur ve eşit ve devredilemez haklarının tanınması, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temel olduğunu vurgulayarak; yaşamanın, özgürlüğün ve kişi güvenliğinin herkesin hakkı olduğunu belirtiyor.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ ALENEN ÇİĞNENİYOR
Öte yandan, 21. yüzyılda ise 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, beyannamenin açıkça başarısızlığa uğradığı bir zaman dilimi olarak tarihe geçti. Şiddetin, eşitsizliğin, ayrımın ve soykırımın tüm dünyanın gözü önünde uygulandığı bu dönemde; Rusya, 2014 yılından beri Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım Yarımadası toprakları üzerindeki haksız işgalini sürdürüyor; Kırım Tatarlarının asimilasyonu için her yolu deniyor.
24 Şubat 2022'de başlayan topyekun savaşta ise Ukrayna topraklarının tamamında siviller, Rusya'nın işlediği savaş suçları nedeniyle büyük bir insanlık dramının şahidi oluyor. Toplu katliam fiilleri ve işkence eylemleri nedeniyle birçok insan vatanlarını terk etmek zorunda kalıyor.
Bununla beraber işgalci Çin, Doğu Türkistan’da milyonlarca Türk kökenli insana kültürel asimilasyon ve soykırım uygulamaya devam ediyor. Tüm bunlara rağmen Çin, hiçbir şekilde geniş çaplı bir yaptırım ile karşılaşmıyor. Orta Doğu’da, İsrail-Hamas çatışmalarının ortasında kalan siviller hiçbir koruma olmaksızın hayatını kaybederken, bütün dünya bu durumu izliyor. Suriye’de Esed rejimi tarafından on binlerce insanın Sednaya Hapishanesi’nde işkence edilerek öldürüldüğü ise daha yeni ortaya çıkıyor.
DÜNYA, UKRAYNA'DAKİ SAVAŞ SUÇLARI NEDENİYLE ADALET BEKLİYOR
Rusya’nın Ukrayna'ya yönelik 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı geniş çaplı işgal girişimi ve saldırılardan bu yana Rus işgal güçleri, Ukrayna’da sayısız savaş suçuna imza attı. Resmî raporlara yansıyan bilgilere göre Rus işgalciler, Ukrayna’da binlerce sivili katletti, işkence, tecavüz, toplu katliam gibi pek çok suç işledi.
Öyle ki; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üçüncü Komitesine 25 Ekim 2024 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'daki suçlarına dair sunulan son raporda; Rusya’nın geçici olarak işgal altında bulunan tüm Ukrayna bölgelerinde, yaygın ve sistematik olarak işkence uyguladığı belirtildi. Bununla birlikte, Rusya'nın fiziksel dokunulmazlık ve insan onuruna karşı bariz saygısızlık sergilediği her geçen gün ortaya çıkmaya devam ediyor.
Buna karşın dünyada pek çok ülke, Rusya’nın savaş suçlarının soruşturulması için özel mahkemelerin kurulmasını talep etmesine rağmen Rusya, buna asla yanaşmıyor.
Öte yandan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 17 Mart 2023 tarihinde Ukrayna'da işlenen suçlara ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya'nın Çocuk Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova hakkında savaş suçu gerekçesiyle yakalama kararı çıkarıldığını duyurdu. UCM Başsavcısı Karim Khan, söz konusu kararın ömür boyu işleyeceğini belirtti.
İşgalci Rus askerlerinin Kırım’daki baskı ve zulümleri ise 26 Şubat 2014’ten bu yana devam ediyor. Bu baskıdan en çok etkilenen topluluk, Kırım’ın yerli halkı olan Kırım Tatarları oldu. İşgalin hemen ardından Rusya, Kırım Tatarlarının siyasi ve toplum önderlerinin Kırım’a girişini yasakladı.
Güncel raporlara göre; Rus işgali altındaki Kırım'da Kırımlı siyasi tutsakların sayısının 231 olduğu biliniyor. Bunların 141'i ise Kırım Tatarlarından oluşuyor. Konuyla ilgili en güncel veri, 9 Aralık 2024 tarihinde Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı Eskender Bariyev tarafından verildi. Eskender Bariyev, geniş çaplı işgal saldırısının başladığı 24 Şubat 2022’den sonra Rus işgali altında bulunan Kırım’daki baskıların önemli ölçüde arttığına dikkat çekti.
Kırım’da Kırım Tatarlarının nüfusunun yüzde 13 civarında olmasına rağmen siyasi tutsakların yüzde 70'inin Kırım Tatarlarından olması Rusların yaşattığı insan hakları ihlallerinin boyutunu gözler önüne seriyor.
“HİÇ KİMSE KEYFİ OLARAK TUTUKLANAMAZ, ALIKONULAMAZ VEYA SÜRGÜN EDİLEMEZ”
Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, KTMM başkan yardımcıları; İlmi Ümerov, Ahtem Çiygöz ve Nariman Celal hakkında düzmece davalar açıldı. Kırım Tatar halkının tek yetkili temsil organı Kırım Tatar Milli Meclisinin üyeleri, Kırım Tatar Milli Hareketinin liderleri, vatanları Kırım'da Rus işgalcilerin insanlık suçları nedeniyle yaşayamıyor.
Rus işgal güçleri tarafından 2021 yılında yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, gerçekleştirilen esir takası ile birlikte Haziran 2024'te serbest bırakıldı.
Daha birçok Kırım Tatarı asılsız iddialarla tutsak edildi. Kimileri esir takası aracılığıyla özgürlüğüne kavuştu. Kimilerinin ise akıbeti hâlâ belli değil.
“HERKESİN DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE HAKKI VARDIR”
Kırım’da faaliyet gösteren neredeyse tüm bağımsız medya organları yasaklandı. Kırım Haber Ajansı (QHA) ve Kırım Tatar televizyon kanalı ATR, bu baskıdan nasibini aldı. İşgalci Rusya, Nisan 2016’da Kırım Tatar halkının yetkili temsil organı Kırım Tatar Milli Meclisinin faaliyetini yasaklama kararı aldı.
Rus işgalci yönetimine karşı çıkan Kırım Tatarları ve Ukrainlere baskı uygulamak amacıyla açılan düzmece davalar çerçevesinde çok sayıda Ukrayna vatandaşı Rusya tarafından siyasi güdümlü davalar çerçevesinde yasa dışı olarak alıkonuluyor. Bununla beraber siyasî tutsaklara destek veren avukatlar da baskı altında. Kırım Tatar avukatlar Emil Kurbedinov ve Edem Semedlayev haklarında açılan idari davalar çerçevesinde hapis cezası aldı.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN'İN SOYKIRIM POLİTİKALARI
Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uyguladığı baskılar, her geçen yıl artarak devam ediyor. Toplama kamplarına kapatılan milyonlarca Uygur Türkü, kimliklerinden arındırılmaya, kültürel değerlerinden ve dinlerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Pekin yönetiminin bölgedeki soykırım politikaları, dünya kamuoyunun gözleri önünde sürerken, BM ve diğer uluslararası örgütler etkin bir adım atmakta zorlanıyor.
KERKÜK VE BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
Kerkük'teki Türkmenler, Sünni Araplar ve Kürtler arasındaki etnik gerilimler devam ederken, Türkmen halkı yıllardır maruz kaldığı baskılara karşı haklarını savunuyor. Ancak, bölgedeki demografik değişim, Türkmen kimliğinin yok edilmesi amacıyla uygulanan asimilasyon politikaları ve yerinden edilme gibi insan hakları ihlalleri sürüyor. Uluslararası camia, Kerkük’teki etnik baskılar karşısında etkin bir çözüm bulmakta da zorlanıyor.
SURİYE'DE İNSANLIK DRAMI: SEDNAYA HAPİSHANESİ
Suriye'de 1963'ten bu yana iktidarda olan Baas Partisi, 8 Aralık 2024 günü itibarıyla tarihe karıştı. Suriye devlet televizyonu, Rus yanlısı ve savaş suçlusu Beşşar Esed'in devrildiğini ve hapisteki tüm tutsakların serbest kaldığını ifade etti.
Dünyanın kilitlendiği gelişmeler devam ederken; başkent Şam'ın 30 kilometre kuzeyinde yer alan Sednaya Hapishanesine ait gerçekler ise kan dondurucu nitelikte. 1980'li yılların başında küçük bir kasabada kurulan hapishane, Sovyet katillerinin zihniyetindeki Baas rejiminin işlediği insanlık suçlarının merkezi oldu.
Bağımsız araştırmacılara göre; rejimin devrilmesinin arefesinde yüz binlerce insan bu hapishanede esir tutuluyordu. Hapishanenin gizli menfezlerinde ve hücrelerinde gün ışığı dahi görmeden yıllarca yaşam mücadelesi veren insanların olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, krematoryum benzeri aletler ile rejim karşıtlarının adeta insan mezbahanelerinde katledildiği öne sürüldü. Öte yandan, hapishanenin çevresinde çok sayıda toplu mezarın bulunduğu da ifade edildi.
Suriye'de yeraltında bir hapishane daha tespit edildi. İşte, gün ışığı girmeyen toplu hücrenin açılma anı... pic.twitter.com/8ggduPuGjn
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
10 Aralık İnsan Hakları Günü: Kırım'dan Doğu Türkistan'a mazlumlar dünyanın yaşanan acılara dur demesini bekliyor
Birleşmiş Milletler’in 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmesinin üzerinden yetmiş altı yıl geçti. Dünyada, baskıcı ve emperyal rejimlerin yayılmacı politikaları nedeniyle pek çok zulüm ve asimilasyon yaşanıyor. Günümüzde; Rus işgalindeki Kırım'da, Çin'in asimilasyon politikaları altında ezilen Doğu Türkistan'da ve dünyanın birçok ülkesinde mazlumlar, acıların son bulması ve insanca yaşamak için mücadele veriyor.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından tüm halklar ve tüm uluslar için ortak bir standart olarak 10 Aralık 1948’de ilan edildi. İlk kez temel insan haklarının evrensel olarak korunmasını gündeme getiren bir belge olarak beyanname, dünyada acı tecrübelere sahne olan insan haklarının ağır ihlallerine ve soykırım fiillerine dikkat çekmek amacıyla imzalandı. Bu bağlamda; beyannamenin kabulünden itibaren her yıl 10 Aralık tarihi, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaya başladı.
Bununla birlikte otuz maddeden oluşan beyanname; insanlığın bütün üyelerinin doğuştan sahip oldukları onur ve eşit ve devredilemez haklarının tanınması, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temel olduğunu vurgulayarak; yaşamanın, özgürlüğün ve kişi güvenliğinin herkesin hakkı olduğunu belirtiyor.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ ALENEN ÇİĞNENİYOR
Öte yandan, 21. yüzyılda ise 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, beyannamenin açıkça başarısızlığa uğradığı bir zaman dilimi olarak tarihe geçti. Şiddetin, eşitsizliğin, ayrımın ve soykırımın tüm dünyanın gözü önünde uygulandığı bu dönemde; Rusya, 2014 yılından beri Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım Yarımadası toprakları üzerindeki haksız işgalini sürdürüyor; Kırım Tatarlarının asimilasyonu için her yolu deniyor.
24 Şubat 2022'de başlayan topyekun savaşta ise Ukrayna topraklarının tamamında siviller, Rusya'nın işlediği savaş suçları nedeniyle büyük bir insanlık dramının şahidi oluyor. Toplu katliam fiilleri ve işkence eylemleri nedeniyle birçok insan vatanlarını terk etmek zorunda kalıyor.
Bununla beraber işgalci Çin, Doğu Türkistan’da milyonlarca Türk kökenli insana kültürel asimilasyon ve soykırım uygulamaya devam ediyor. Tüm bunlara rağmen Çin, hiçbir şekilde geniş çaplı bir yaptırım ile karşılaşmıyor. Orta Doğu’da, İsrail-Hamas çatışmalarının ortasında kalan siviller hiçbir koruma olmaksızın hayatını kaybederken, bütün dünya bu durumu izliyor. Suriye’de Esed rejimi tarafından on binlerce insanın Sednaya Hapishanesi’nde işkence edilerek öldürüldüğü ise daha yeni ortaya çıkıyor.
DÜNYA, UKRAYNA'DAKİ SAVAŞ SUÇLARI NEDENİYLE ADALET BEKLİYOR
Rusya’nın Ukrayna'ya yönelik 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı geniş çaplı işgal girişimi ve saldırılardan bu yana Rus işgal güçleri, Ukrayna’da sayısız savaş suçuna imza attı. Resmî raporlara yansıyan bilgilere göre Rus işgalciler, Ukrayna’da binlerce sivili katletti, işkence, tecavüz, toplu katliam gibi pek çok suç işledi.
Öyle ki; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üçüncü Komitesine 25 Ekim 2024 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'daki suçlarına dair sunulan son raporda; Rusya’nın geçici olarak işgal altında bulunan tüm Ukrayna bölgelerinde, yaygın ve sistematik olarak işkence uyguladığı belirtildi. Bununla birlikte, Rusya'nın fiziksel dokunulmazlık ve insan onuruna karşı bariz saygısızlık sergilediği her geçen gün ortaya çıkmaya devam ediyor.
Buna karşın dünyada pek çok ülke, Rusya’nın savaş suçlarının soruşturulması için özel mahkemelerin kurulmasını talep etmesine rağmen Rusya, buna asla yanaşmıyor.
Öte yandan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 17 Mart 2023 tarihinde Ukrayna'da işlenen suçlara ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya'nın Çocuk Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova hakkında savaş suçu gerekçesiyle yakalama kararı çıkarıldığını duyurdu. UCM Başsavcısı Karim Khan, söz konusu kararın ömür boyu işleyeceğini belirtti.
İŞGALCİ RUSLARIN AÇIK CEZAEVİNE ÇEVİRDİĞİ KIRIM'DA İNSAN HAKLARI İHLALLERİ ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA!
İşgalci Rus askerlerinin Kırım’daki baskı ve zulümleri ise 26 Şubat 2014’ten bu yana devam ediyor. Bu baskıdan en çok etkilenen topluluk, Kırım’ın yerli halkı olan Kırım Tatarları oldu. İşgalin hemen ardından Rusya, Kırım Tatarlarının siyasi ve toplum önderlerinin Kırım’a girişini yasakladı.
Güncel raporlara göre; Rus işgali altındaki Kırım'da Kırımlı siyasi tutsakların sayısının 231 olduğu biliniyor. Bunların 141'i ise Kırım Tatarlarından oluşuyor. Konuyla ilgili en güncel veri, 9 Aralık 2024 tarihinde Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı Eskender Bariyev tarafından verildi. Eskender Bariyev, geniş çaplı işgal saldırısının başladığı 24 Şubat 2022’den sonra Rus işgali altında bulunan Kırım’daki baskıların önemli ölçüde arttığına dikkat çekti.
Kırım’da Kırım Tatarlarının nüfusunun yüzde 13 civarında olmasına rağmen siyasi tutsakların yüzde 70'inin Kırım Tatarlarından olması Rusların yaşattığı insan hakları ihlallerinin boyutunu gözler önüne seriyor.
“HİÇ KİMSE KEYFİ OLARAK TUTUKLANAMAZ, ALIKONULAMAZ VEYA SÜRGÜN EDİLEMEZ”
Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, KTMM başkan yardımcıları; İlmi Ümerov, Ahtem Çiygöz ve Nariman Celal hakkında düzmece davalar açıldı. Kırım Tatar halkının tek yetkili temsil organı Kırım Tatar Milli Meclisinin üyeleri, Kırım Tatar Milli Hareketinin liderleri, vatanları Kırım'da Rus işgalcilerin insanlık suçları nedeniyle yaşayamıyor.
Rus işgal güçleri tarafından 2021 yılında yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, gerçekleştirilen esir takası ile birlikte Haziran 2024'te serbest bırakıldı.
Daha birçok Kırım Tatarı asılsız iddialarla tutsak edildi. Kimileri esir takası aracılığıyla özgürlüğüne kavuştu. Kimilerinin ise akıbeti hâlâ belli değil.
“HERKESİN DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE HAKKI VARDIR”
Kırım’da faaliyet gösteren neredeyse tüm bağımsız medya organları yasaklandı. Kırım Haber Ajansı (QHA) ve Kırım Tatar televizyon kanalı ATR, bu baskıdan nasibini aldı. İşgalci Rusya, Nisan 2016’da Kırım Tatar halkının yetkili temsil organı Kırım Tatar Milli Meclisinin faaliyetini yasaklama kararı aldı.
Rus işgalci yönetimine karşı çıkan Kırım Tatarları ve Ukrainlere baskı uygulamak amacıyla açılan düzmece davalar çerçevesinde çok sayıda Ukrayna vatandaşı Rusya tarafından siyasi güdümlü davalar çerçevesinde yasa dışı olarak alıkonuluyor. Bununla beraber siyasî tutsaklara destek veren avukatlar da baskı altında. Kırım Tatar avukatlar Emil Kurbedinov ve Edem Semedlayev haklarında açılan idari davalar çerçevesinde hapis cezası aldı.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN'İN SOYKIRIM POLİTİKALARI
Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uyguladığı baskılar, her geçen yıl artarak devam ediyor. Toplama kamplarına kapatılan milyonlarca Uygur Türkü, kimliklerinden arındırılmaya, kültürel değerlerinden ve dinlerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Pekin yönetiminin bölgedeki soykırım politikaları, dünya kamuoyunun gözleri önünde sürerken, BM ve diğer uluslararası örgütler etkin bir adım atmakta zorlanıyor.
KERKÜK VE BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
Kerkük'teki Türkmenler, Sünni Araplar ve Kürtler arasındaki etnik gerilimler devam ederken, Türkmen halkı yıllardır maruz kaldığı baskılara karşı haklarını savunuyor. Ancak, bölgedeki demografik değişim, Türkmen kimliğinin yok edilmesi amacıyla uygulanan asimilasyon politikaları ve yerinden edilme gibi insan hakları ihlalleri sürüyor. Uluslararası camia, Kerkük’teki etnik baskılar karşısında etkin bir çözüm bulmakta da zorlanıyor.
SURİYE'DE İNSANLIK DRAMI: SEDNAYA HAPİSHANESİ
Suriye'de 1963'ten bu yana iktidarda olan Baas Partisi, 8 Aralık 2024 günü itibarıyla tarihe karıştı. Suriye devlet televizyonu, Rus yanlısı ve savaş suçlusu Beşşar Esed'in devrildiğini ve hapisteki tüm tutsakların serbest kaldığını ifade etti.
Dünyanın kilitlendiği gelişmeler devam ederken; başkent Şam'ın 30 kilometre kuzeyinde yer alan Sednaya Hapishanesine ait gerçekler ise kan dondurucu nitelikte. 1980'li yılların başında küçük bir kasabada kurulan hapishane, Sovyet katillerinin zihniyetindeki Baas rejiminin işlediği insanlık suçlarının merkezi oldu.
Bağımsız araştırmacılara göre; rejimin devrilmesinin arefesinde yüz binlerce insan bu hapishanede esir tutuluyordu. Hapishanenin gizli menfezlerinde ve hücrelerinde gün ışığı dahi görmeden yıllarca yaşam mücadelesi veren insanların olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, krematoryum benzeri aletler ile rejim karşıtlarının adeta insan mezbahanelerinde katledildiği öne sürüldü. Öte yandan, hapishanenin çevresinde çok sayıda toplu mezarın bulunduğu da ifade edildi.
Son Haberler