Doğu Türkistan'da Çin’in yıllardır devam eden İslam karşıtı uygulamaları
Doğu Türkistan'da Çin’in yıllardır devam eden İslam karşıtı uygulamaları
Çin’in baskıcı politikaları, Batı ülkeleri ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından yıllardır gündeme getirilse de İslam dünyası bu konuda sessiz kalmayı sürdürüyor.
Haber Giriş Tarihi: 31.03.2023 07:28
Haber Güncellenme Tarihi: 31.03.2023 15:13
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Abdülhalik KARA
Uygur Türklerine yönelik baskılar, toplama kampları ve insan hakları ihlalleri, kimi demokratik ülke ve parlamentolar tarafından soykırım olarak tanındı. Çin’in baskıcı politikaları Batı ülkeleri ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından yıllardır gündeme getirilse de İslam dünyası, bu konuda sessiz kalmayı sürdürüyor.
Yıllardır Batı dünyasında meydana gelen herhangi bir İslamofobik eylem karşısında hızla tepki gösteren İslam dünyası, Çin'in Doğu Türkistan'da gerçekleştirdiği İslam karşıtı uygulamalar karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Oysa, Doğu Türkistan'da yaşananlar, Batı'da ortaya çıkan bireysel İslamofobik eylemlerle kıyaslanamayacak kadar vahim bir durumdur. Doğu Türkistan’da devlet tarafından planlanan, sistematik bir şekilde yıllardır uygulanmaya devam eden bir soykırım ve insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Ayrıca, Uygur Müslümanlarına yönelik baskıcı uygulamalar, İslam’a karşı devam eden bir savaş niteliği taşımaktadır.
Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı İslam karşıtı uygulamaların bazıları şunlar:
İSLAM DİNİ EĞİTİMİ TAMAMEN YASAK
Çin, Doğu Türkistan'ı işgal ettikten sonra İslami eğitim müesseselerini tamamen kapattı ve halk tamamen din eğitiminden yoksun kaldı. Ancak 1978'deki reform hareketinden sonra, kısıtlamalar biraz hafifletildi ve bazı din alimlerinin evlerinde çocuklara eğitim vermeye başlandı. Fakat 1990'larda, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Çin, din eğitimini tekrar yasakladı ve devlete ait din öğretim merkezleri açarak din eğitimini kontrolü altına aldı.
Bu merkezler, Çin Komünist Partisine (ÇKP), komünist ideolojisine sadık din görevlileri yetiştirmek için kullanıldı ve bunlardan geriye kalan tek kuruluş olan sözde "Sincan İslam Enstitüsü" halen dünyanın gözünü boyamak için kullanılmaya devam ediyor.
DİN ADAMLARI HEDEF ALINIYOR
Doğu Türkistan'da, ÇKP tarafından hedef alınan grupların başında din adamları geliyor. Din adamları işgalin ilk günlerinden beri yok edilmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Özellikle 1966'dan 1976'ya kadar on yıl süren "Kültür Devrimi" sırasında çok sayıda aydın ve din adamları tutuklandı ve yok edildi. Bunun aynısı günümüzde de tekrar yaşanmaktadır.
2014'ten bu yana, 60 yaşın üzerindeki 57 din alimi dahil olmak üzere 1000'den fazla din adamı, vaaz vermek veya din eğitimi vermek suçuyla tutuklandı.
KUR'AN-I KERİM VE DİNİ KİTAPLAR YAKILIYOR!
ÇKP, Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra özellikle de süren "Kültür Devrimi" sırasında “gericiliğe karşı koyma” sloganıyla Kur'an başta olmak üzere çok sayıda dini kitap ve klasik eseri topladı ve yaktı.
2017'den beri ÇKP, İslam'ı Uygurların hayatından silmek için yayınlarda Uygur kültürüne ve İslam'a dair her şeyi yasakladı ve dini konuların yer aldığı kitap, dergileri topladı ve imha etti.
İlgili yayınları yazanlar, satanlar ve okuyanlar toplama kamplarına gönderildi. Bugün Uygur Müslümanları, evlerinde Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere herhangi bir dini kitap bulundurma haklarından mahrum bırakılmış durumdalar.
ÇKP, CAMİLERİ YIKMAYA DEVAM EDİYOR
Çin’in Doğu Türkistan’ı işgalinden sonra, bu topraklarda bin yıldır devam eden İslam kültürünün izleri silinmeye başladı. Çin yetkilileri medreseleri kapattığı gibi camileri yıktı veya dönüştürdü. Dinin bir gericilik olarak algılandığı, yok edilmesinin hedeflendiği Kültür Devrimi'nde, Doğu Türkistan'daki camiler tamamen kapatıldı ve ibadetler yasaklandı.
On binlerce cami ya yıkıldı ya da tahıl ambarları veya domuz ahırlarına dönüştürüldü. ÇKP'nin 1956'da yayımladığı bir raporda, Doğu Türkistan'da toplam 29 bin 500 cami olduğu belirtilirken, cami sayısının 1978'de 2 bin 930'a kadar düştüğü biliniyor.
Son zamanlarda, Çin rejiminin cami yıkım dalgası yeniden zirve yaptı. Araştırmacılar, 2017'den bu yana bölgede 16 bin caminin yıkıldığını veya tahrip edildiğini; bunların yaklaşık 8 bin 500'ünün tamamen yerle bir edildiğini tespit etti. Bunlar, bölgedeki toplam cami sayısının yüzde 65'ini oluşturuyordu.
Geriye kalan camiler artık ibadet için değil çoğunlukla siyasi propaganda, dış dünyanın gözünü boyama veya turizm geliri için kullanılıyor.
TÜRBE VE MEZARLIKLAR YOK EDİLDİ
Çinli yetkililer, Doğu Türkistan'da Uygurlarının tarihî kimliğini yok etmek için mezarlıklarını bile yıkmaktan çekinmedi. İşgal sonrasında birçok tarihî türbe ve mezarlık, farklı bahanelerle kasıtlı olarak tahrip edildi.
Araştırmalar, 2017 yılından bu yana da bölgedeki türbe ve mezarlıkların yüzde 30'unun yok edildiğini gösteriyor. Bununla birlikte, Çin hükumeti, Uygur Türklerinin cenaze törenlerini İslami ilkelere göre yapmasını yasakladı. Bu konuda gelenekleri sürdürmekte direnenler "fanatik İslamcı" olarak etiketlenerek toplama kamplarına gönderildi.
İSLAM’IN ÇİNLİLEŞTİRİLMESİ HEDEFLENİYOR
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, 2022 yılı Doğu Türkistan ile ilgili yaptığı konuşmasında "İslam’ın sosyalizme uygun hale getirilmesi ve Çinlileştirilmesi gerektiğini" ortaya koydu. Bu politika, Doğu Türkistan'da sakalın yasaklanması, camilerin kubbe ve minarelerinin yıkılmasını, ay yıldız sembollerinin kaldırılmasını, dinî isimlerin değiştirtilmesi, ürünlerde helal etiketlerinin kaldırılmasını ve alkollü içeceklerin satılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi bir sürü İslam karşıtı uygulamalara yol açmış durumdadır.
ALLAH YERİNE ÇKP VE Şİ JİNPİNG!
Doğu Türkistan'ın birçok bölgesinde Uygur Türkü Müslümanlardan Allah'a şükranlarını ifade etmeleri yerine, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'i övmeleri istenmiş, İslami inançları alay konusu yapılmıştır. Bu durum, özellikle de hapishanelerde, toplama ve çalışma kamplarında Uygur mahkumlara yönelik, okullarda ise öğrencilere yönelik uygulanmaktadır.
Bazı camilerin içine ezan ve tekbir tarzıyla devlet adına yazılmış metinler asılmıştır. Bununla birlikte bölgenin her yerinde İslâm'ı aşağılayan sloganlar ve afişler sıklıkla görülmektedir.
İSLAM KÖKENLİ İFADELER VE İSİMLERİN YASAKLANMASI
Doğu Türkistan’da İslami inançla ilgili ne varsa silmeyi hedefleyen Çinli yöneticiler, hatta "Selamünaleyküm, Elhamdülillaha, İnşallah, Allah'a emanet" gibi İslami ifadeler bile yasaklamış; “Muhammed”, “Ayşe”, “Mücahit” gibi isimleri değiştirmeye zorlanmıştır.
BAŞÖRTÜ VE UZUN KIYAFETLER YASAĞI
Bölgede kadınların inançlarına uygun İslami kıyafetleri yasaklanmış, başörtüsü takmak "gerici" olarak nitelendirilerek aşağılanmıştır. Çinli yetkililer "uygarlık" ve "güzelleştirme" gibi sloganlar altında Müslüman kadınları geleneksel kıyafetlerden vazgeçmeye zorlamaktadır.
2013'ten bu yana kıyafet üzerine artan baskılar kapsamında Müslüman kadınların kıyafetleri kontrol noktalarında makasla kesildiği, kapı kapı dolaşarak kıyafetler incelendiğine dair görüntüler de basına yansımıştır.
Yukarıda bahsedilen yasaklara aldırış etmeyenler ve direnenler, “gerici”, “fanatik İslamcı” gibi etiketlerle toplama kamplarına “eğitilmeye”, çalışma kamplarına “değiştirilmeye” gönderilmektedir; bazıları suçsuz yere hapis cezasına çarptırılmaktadır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doğu Türkistan'da Çin’in yıllardır devam eden İslam karşıtı uygulamaları
Çin’in baskıcı politikaları, Batı ülkeleri ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından yıllardır gündeme getirilse de İslam dünyası bu konuda sessiz kalmayı sürdürüyor.
Abdülhalik KARA
Uygur Türklerine yönelik baskılar, toplama kampları ve insan hakları ihlalleri, kimi demokratik ülke ve parlamentolar tarafından soykırım olarak tanındı. Çin’in baskıcı politikaları Batı ülkeleri ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından yıllardır gündeme getirilse de İslam dünyası, bu konuda sessiz kalmayı sürdürüyor.
Yıllardır Batı dünyasında meydana gelen herhangi bir İslamofobik eylem karşısında hızla tepki gösteren İslam dünyası, Çin'in Doğu Türkistan'da gerçekleştirdiği İslam karşıtı uygulamalar karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Oysa, Doğu Türkistan'da yaşananlar, Batı'da ortaya çıkan bireysel İslamofobik eylemlerle kıyaslanamayacak kadar vahim bir durumdur. Doğu Türkistan’da devlet tarafından planlanan, sistematik bir şekilde yıllardır uygulanmaya devam eden bir soykırım ve insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Ayrıca, Uygur Müslümanlarına yönelik baskıcı uygulamalar, İslam’a karşı devam eden bir savaş niteliği taşımaktadır.
Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı İslam karşıtı uygulamaların bazıları şunlar:
İSLAM DİNİ EĞİTİMİ TAMAMEN YASAK
Çin, Doğu Türkistan'ı işgal ettikten sonra İslami eğitim müesseselerini tamamen kapattı ve halk tamamen din eğitiminden yoksun kaldı. Ancak 1978'deki reform hareketinden sonra, kısıtlamalar biraz hafifletildi ve bazı din alimlerinin evlerinde çocuklara eğitim vermeye başlandı. Fakat 1990'larda, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Çin, din eğitimini tekrar yasakladı ve devlete ait din öğretim merkezleri açarak din eğitimini kontrolü altına aldı.
Bu merkezler, Çin Komünist Partisine (ÇKP), komünist ideolojisine sadık din görevlileri yetiştirmek için kullanıldı ve bunlardan geriye kalan tek kuruluş olan sözde "Sincan İslam Enstitüsü" halen dünyanın gözünü boyamak için kullanılmaya devam ediyor.
DİN ADAMLARI HEDEF ALINIYOR
Doğu Türkistan'da, ÇKP tarafından hedef alınan grupların başında din adamları geliyor. Din adamları işgalin ilk günlerinden beri yok edilmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Özellikle 1966'dan 1976'ya kadar on yıl süren "Kültür Devrimi" sırasında çok sayıda aydın ve din adamları tutuklandı ve yok edildi. Bunun aynısı günümüzde de tekrar yaşanmaktadır.
2014'ten bu yana, 60 yaşın üzerindeki 57 din alimi dahil olmak üzere 1000'den fazla din adamı, vaaz vermek veya din eğitimi vermek suçuyla tutuklandı.
KUR'AN-I KERİM VE DİNİ KİTAPLAR YAKILIYOR!
ÇKP, Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra özellikle de süren "Kültür Devrimi" sırasında “gericiliğe karşı koyma” sloganıyla Kur'an başta olmak üzere çok sayıda dini kitap ve klasik eseri topladı ve yaktı.
2017'den beri ÇKP, İslam'ı Uygurların hayatından silmek için yayınlarda Uygur kültürüne ve İslam'a dair her şeyi yasakladı ve dini konuların yer aldığı kitap, dergileri topladı ve imha etti.
İlgili yayınları yazanlar, satanlar ve okuyanlar toplama kamplarına gönderildi. Bugün Uygur Müslümanları, evlerinde Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere herhangi bir dini kitap bulundurma haklarından mahrum bırakılmış durumdalar.
ÇKP, CAMİLERİ YIKMAYA DEVAM EDİYOR
Çin’in Doğu Türkistan’ı işgalinden sonra, bu topraklarda bin yıldır devam eden İslam kültürünün izleri silinmeye başladı. Çin yetkilileri medreseleri kapattığı gibi camileri yıktı veya dönüştürdü. Dinin bir gericilik olarak algılandığı, yok edilmesinin hedeflendiği Kültür Devrimi'nde, Doğu Türkistan'daki camiler tamamen kapatıldı ve ibadetler yasaklandı.
On binlerce cami ya yıkıldı ya da tahıl ambarları veya domuz ahırlarına dönüştürüldü. ÇKP'nin 1956'da yayımladığı bir raporda, Doğu Türkistan'da toplam 29 bin 500 cami olduğu belirtilirken, cami sayısının 1978'de 2 bin 930'a kadar düştüğü biliniyor.
Son zamanlarda, Çin rejiminin cami yıkım dalgası yeniden zirve yaptı. Araştırmacılar, 2017'den bu yana bölgede 16 bin caminin yıkıldığını veya tahrip edildiğini; bunların yaklaşık 8 bin 500'ünün tamamen yerle bir edildiğini tespit etti. Bunlar, bölgedeki toplam cami sayısının yüzde 65'ini oluşturuyordu.
Geriye kalan camiler artık ibadet için değil çoğunlukla siyasi propaganda, dış dünyanın gözünü boyama veya turizm geliri için kullanılıyor.
TÜRBE VE MEZARLIKLAR YOK EDİLDİ
Çinli yetkililer, Doğu Türkistan'da Uygurlarının tarihî kimliğini yok etmek için mezarlıklarını bile yıkmaktan çekinmedi. İşgal sonrasında birçok tarihî türbe ve mezarlık, farklı bahanelerle kasıtlı olarak tahrip edildi.
Araştırmalar, 2017 yılından bu yana da bölgedeki türbe ve mezarlıkların yüzde 30'unun yok edildiğini gösteriyor. Bununla birlikte, Çin hükumeti, Uygur Türklerinin cenaze törenlerini İslami ilkelere göre yapmasını yasakladı. Bu konuda gelenekleri sürdürmekte direnenler "fanatik İslamcı" olarak etiketlenerek toplama kamplarına gönderildi.
İSLAM’IN ÇİNLİLEŞTİRİLMESİ HEDEFLENİYOR
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, 2022 yılı Doğu Türkistan ile ilgili yaptığı konuşmasında "İslam’ın sosyalizme uygun hale getirilmesi ve Çinlileştirilmesi gerektiğini" ortaya koydu. Bu politika, Doğu Türkistan'da sakalın yasaklanması, camilerin kubbe ve minarelerinin yıkılmasını, ay yıldız sembollerinin kaldırılmasını, dinî isimlerin değiştirtilmesi, ürünlerde helal etiketlerinin kaldırılmasını ve alkollü içeceklerin satılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi bir sürü İslam karşıtı uygulamalara yol açmış durumdadır.
ALLAH YERİNE ÇKP VE Şİ JİNPİNG!
Doğu Türkistan'ın birçok bölgesinde Uygur Türkü Müslümanlardan Allah'a şükranlarını ifade etmeleri yerine, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'i övmeleri istenmiş, İslami inançları alay konusu yapılmıştır. Bu durum, özellikle de hapishanelerde, toplama ve çalışma kamplarında Uygur mahkumlara yönelik, okullarda ise öğrencilere yönelik uygulanmaktadır.
Bazı camilerin içine ezan ve tekbir tarzıyla devlet adına yazılmış metinler asılmıştır. Bununla birlikte bölgenin her yerinde İslâm'ı aşağılayan sloganlar ve afişler sıklıkla görülmektedir.
İSLAM KÖKENLİ İFADELER VE İSİMLERİN YASAKLANMASI
Doğu Türkistan’da İslami inançla ilgili ne varsa silmeyi hedefleyen Çinli yöneticiler, hatta "Selamünaleyküm, Elhamdülillaha, İnşallah, Allah'a emanet" gibi İslami ifadeler bile yasaklamış; “Muhammed”, “Ayşe”, “Mücahit” gibi isimleri değiştirmeye zorlanmıştır.
BAŞÖRTÜ VE UZUN KIYAFETLER YASAĞI
Bölgede kadınların inançlarına uygun İslami kıyafetleri yasaklanmış, başörtüsü takmak "gerici" olarak nitelendirilerek aşağılanmıştır. Çinli yetkililer "uygarlık" ve "güzelleştirme" gibi sloganlar altında Müslüman kadınları geleneksel kıyafetlerden vazgeçmeye zorlamaktadır.
2013'ten bu yana kıyafet üzerine artan baskılar kapsamında Müslüman kadınların kıyafetleri kontrol noktalarında makasla kesildiği, kapı kapı dolaşarak kıyafetler incelendiğine dair görüntüler de basına yansımıştır.
Yukarıda bahsedilen yasaklara aldırış etmeyenler ve direnenler, “gerici”, “fanatik İslamcı” gibi etiketlerle toplama kamplarına “eğitilmeye”, çalışma kamplarına “değiştirilmeye” gönderilmektedir; bazıları suçsuz yere hapis cezasına çarptırılmaktadır.
Son Haberler