SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Roza Kurban "İdil-Ural Aydınları 2" kitabını anlattı: Milletimize faydası olan insanları tanıtmak istedim

Kazan Tatar tarihçi ve yazar Roza Kurban yakın zamanda yayımlanan İdil-Ural Aydınları 2 kitabı hakkında Kırım Haber Ajansının (QHA) yönelttiği sorulara yanıt verdi. Roza Kurban, "Tatarlar köklü bir medeniyet, kültürlü bir millet, edebiyatı var, tarihi var, her şeyi var. Bunu okuyucu kitlesine duyurmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Haber Giriş Tarihi: 18.10.2023 18:56
Haber Güncellenme Tarihi: 24.12.2023 20:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Roza Kurban "İdil-Ural Aydınları 2" kitabını anlattı: Milletimize faydası olan insanları tanıtmak istedim

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara

Kazan Tatar tarihçi Roza Kurban'ın "İdil-Ural Aydınları 2" eseri, Ekim 2023'te yayımlanarak piyasaya sürüldü. Hayat Yayınları tarafından basılan 300 sayfalık eserde, Kazan Tatarı aydınlar yer alıyor. Çalışmasını annesi Zarif kızı Meryem Zakirova'ya ithaf eden yazar Kurban, merakla beklenen kitabını Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı. Kurban, Kazan Tatarlarının kültürü ve medeniyetinin gereken ilgiyi görmediğini ve bu kitaplar ve çalışmalar sayesinde bunun sağlanacağını ifade etti.

İdil Ural Aydınları kitabınızın ilki Aralık 2022’de piyasaya sürülmüştü. Okuyucularınızın merakla beklediği ikinci kitabınızda kaç yazar-şair bulunuyor?

“İlk kitabımda 26 aydından bahsetmiştim ikinci kitapta ise 21 tane aydın bulunuyor. Bu kitabın içerisinde tarihçiler de var. Tarihçiler arasında Gaziz (Aziz) Gobaydulin, Hadi Atlasi, Fazıl Tuykin gibi isimler yer alıyor. Eser, Türkiye’de tanınmış siyasi kişiliğiyle de bilinen Türkçü Yusuf Akçura ile başlıyor. İkinci olarak tarih romanı yazarı, Mehmüt Galeü (Mahmut Galeu), 19. yüzyılda Türkiye’ye göç eden insanlar ile ilgili 'Muhacirler' adlı roman yazmış. Hem tarih yazanlar hem de tarihi roman yazanlar Stalin’in (Josef) emriyle idam ettirildi. Mehmüt Galeü de Stalin’in emrine kurban gitmiş biri.

Gezgin, yazar, gazeteci Teüfik (Tevfik) Eydi daha önce Türkiye’ye gelmiş, Tatarlar ile görüşmüş ve bunlarla ilgili makaleler yazmıştır. En merak ettiği şey Kazan Tatarı aydınımız Ayaz İshaki olduğu için onunla ilgili araştırmalar yapmış. Ayaz İshaki, Türkiye’de de bulunmuş, Teüfik Eydi de bunun çok önemli olduğunu bildiği için, ‘Onun masasına oturdum, çalıştım’ demiş.

Bu kitabın içindekiler Stalin döneminde idam edilen insanlar. Mesela tiyatrocu, yönetmen ve yazar Kerim Tinçurin 1938 yılında idam edilmiş. Fatih Kerimi aynı zamanda Türkiye için bilge bir insan. Balkan savaşları sırasında Türkiye’ye gelmiş ve Şura Dergisi’ne mektuplar göndermiş. Bu mektuplar daha sonra İstanbul Mektupları ismiyle kitap halinde yayımlanmış. Türkçeye de çevrilen bu kitap Türkiye’de de satışa sunuldu.

Şairler arasında yer alan Hadi Taktaş dönemin en önemli şairlerinden biridir. 30 yaşında vefat etmiş ama çok büyük eserler bırakmış. Ve eserleri bugün hala okunuyor. Kitabın içinde yer alan bir diğer şair de Möderris Eglemov. Ve şu an hayatta olan Necibe (Necibe) Safina. Şiir dünyasının yılmaz savaşçısı olarak adlandırdım onu. Çünkü çok keskin şiirler yazıyor. Dilimizi, milletimizi devamlı olarak şiirlerinde bu konuları kaleme alıyor. Hatta dediklerine göre Neciba Safina, eski Cumhurbaşkanımız Minitimer Şeymiyev’e, ‘Kazan Tatarları için çalıştığınıza dair and için’ diyerek eline ekmek tutuşturmuş.

Yine Stalin devrinde öldürülmüş tarihçi, oyun yazarı, folklorcu, eğitimci, ve şair Fazıl Tuykin var. Eserde aynı zamanda edebiyatçı, dil bilimci, tarihçi, eğitimci, siyasetçi ve yazar Galimcan (Alimcan) İbrahimov yer alıyor. Kendisi çok yönlü bir isimdir. Bir de kendini bu devrime o kadar adamış ki kendisi bir komünisttir. Onu aynı komünistler yok ediyor. İbrahimov, 'ben devrim askeriyim' diyerek evlenmekten bile vazgeçmiş. Hasta haliyle hapishaneye atmışlar, orada hayatını kaybetmiş. Hapishanedeki komodinin çekmecesine ‘Halkım önünde de suçlu değilim’ dediği bir yazı bırakmış ardında.  

Tarihçi Hadi Atlasi de idam ettirilmiş. Dediğim gibi tarih yazmak özellikle Kazan Tatarlarının tarihini yazmak tehlike olarak görülmüş. Ruslar tarihi hep kendi yönlerinden yazmışlar. Kazan Hanlığı kendi isteğiyle Moskova’ya katıldı diye yazıyorlar. Böyle bir şey yok. Kazan Hanlığındaki insanlar kanlarının son damlasına kadar mücadele etti. Standartlara uygun yazıyoruz dedikleri de bu.

Üniversitemizde hocam olan Hatıyp (Hatip) Minnegulov’u da doğumunun 80. yılında Kadim Tatar Edebiyatı Profesörü başlığıyla yazdım. Hayatta olan insanları yazmıyorum kendime ilke edindim ama bazı istisnalar var. Hem hayatı hem eserleri hem de hocam olması dolayısıyla ona eserimde yer verdim. Buralara çok zorluk çekerek gelmiş. Yine de sonuca ulaşmış, kadim edebiyatımızı araştıran kişiliğiyle örnek bir insan.”

Bu isimlere kitabınızda yer vermenizin özel bir sebebi var mı?

“Hep doğumunun, vefatının 120. yılı, 140. yılı, 200. yılı diye andığımız insanları yazmaya çalışıyorum. Çünkü bu insanlar artık unutulmuş. Tatar diline, edebiyatına ve milletimize faydası olan aydınları yazmak istedim. Bu insanların tanınmasını istedim.

Asıl yazmaya başlamamın sebebi ise Foat (Fuat) Tuktarov (1880-1938). Kendisi Türkiye’ye gelmiş ama kimse sahip çıkmamış ve kimsesiz mezarlığına defnedilmiş muhtemelen. O kadar çok aradım ki mezarını bile bulamadım. Kendisinin Türkiye’deki Kazan Tatarlarına ait dernek ve vakıflarda ismi bile duyulmamış maalesef. Bu duyarsızlığımız böyle devam ederse yakında dilimiz ortadan yok olacak.”

Eserinizi yazarken Türkiye Türkçesi dışında Tatarca literatürden de yararlandınız mı?

"Tataristan’dan aldığım kaynaklarımı kullanıyorum. Ayrıca Türkiye’deki yüksek lisans ve doktora tezi yazan öğrencilerle ‘Neden bu insanları araştırıp yazdınız?’ sorusuyla görüşmeler yapıyorum. Bütünüyle topladığım kaynakları yazılarıma ekliyorum."

Okuyucularınızın kitabınıza geri bildirimi nasıl, genel olarak ne tür yorumlar alıyorsunuz?

"Türkiye’de İdil deyince Kazan Tatarları, Ural deyince Başkurtlar akla geliyor. Pek fazla bilinmiyor. Mesela Sadri Maksudi Arsal, Ayaz İshaki, Yusuf Akçura gibi isimler olmuş ama unutulmuşlar. Yazan da yok, çizen de yok, biz onları yeniden gündeme getirmeye başladık. Unutmamak, unutturmamak ve var olduğumuzu bildirmek için gündeme getirmeliyiz. Tatarlar köklü bir medeniyet, kültürlü bir millet, edebiyatı var, tarihi var, her şeyi var. Bunu okuyucu kitlesine duyurmak gerekiyor.

Bir de çok dar kitlelere ulaşıyoruz. ‘İlaç al dersen kimse içmez ama portakal ye faydalı olur derse herkes yer’ diyerek bu yazdıklarımı romana çevirmemi isteyenler oldu. Kitabıma, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümü öğrencileri, Tatarlar ilgi gösteriyor."

Son olarak okuyucularınıza yöneltmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

"Kitap aracılığıyla İdil-Ural aydınlarını tanımalarını istiyorum. Çok köklü bir tarihimiz ve edebiyatımız var. Eğitim konusunda, Ceditçilik hareketiyle ilgili 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında var olan edebiyat var. Bunlar sıradan şeyler değil. Usul-ü ceditçilikten örnek alıp Tatar dili ve eğitimini her platformda yürütmeliyiz. İlk önce kendi aramızda Tatarca konuşmalıyız. Bunu da gündeme getirmeliyiz.

Çekilen zulümler böyle kalmasın, bilinsin. Çünkü Türkiye'de bilinmiyor. Orada çekilen acıları, Rusların zulmünü kimse bilmiyor. Zeki Veli Togan'ın bir sözü var, 'Rus zulmünü dünyaya anlatmak zordur' diyor. Çünkü bunu yaşayan insan bilir."

Tarihçi, yazar Roza Kurban'ın çıkardığı "İdil-Ural Aydınları-2" kitabı internet sitesinde satışa çıkarıldı. 

KAZAN TATAR TARİHÇİ ROZA KURBAN KİMDİR?

Tataristan’ın Yeşel Üzen (Yeşil Dere) bölgesi Mulla İle (Molla İli) köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada, liseyi, köyünden 5 kilometre uzaktaki Norlat kasabasında okudu. Tataristan’ın başkenti Kazan’daki 1 Nolu Pedagoji Üniversitesi Ana Sınıfı Öğretmenliği Bölümü'nü 1990 yılında bitirdi. Aynı yıl Kazan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi Tatar Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne başladı. 1996 yılında “Tatar Ana Okullarında Konuşma Geliştirme Dersleri” başlıklı tezi ile mezun oldu.

1983 yılında Norlat’taki Ana Okulunda başlayan çalışma hayatında öğretmenlik ve müdürlük yaptı. 1995 yılında İklil Kurban ile evlendi. Evliliği dolayısıyla Türkiye’ye geldi. Halen Ankara’da yaşamaktadır. Türkiye’de de Tatar Türkleri üzerinde çalışmalarına devam etti.

Roza Kurban’ın Tatar Tarihi, Edebiyatı ve Dili üzerine yazdığı, yayımlanmış birçok araştırma yazısı bulunmaktadır. Yazıları bir çok dergi ve gazetede yayımlandı. Aynı zamanda çeşitli bilgi şöleni ve panellerde tebliğler sundu. İyi derecede Rusça ve Tatar-Başkurt lehçesi başta olmak üzere, birçok Türk lehçesini bilmektedir. Kurban, bir çocuk annesidir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.