SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Roza Kurban

QHA - Kırım Haber Ajansı - Roza Kurban haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Roza Kurban haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Roza Kurban, Kazan Tatar edebiyatının öncüsü Kayyum Nâsıri'yi anlatacak Haber

Roza Kurban, Kazan Tatar edebiyatının öncüsü Kayyum Nâsıri'yi anlatacak

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı 2024-2025 Faaliyet Dönemi Süleymaniye Kürsüsü Konuşmaları kapsamında Kazan Tatar tarihçi, araştırmacı ve yazar Roza Kurban'ı konuk edecek.  KAYYUM NÂSIRİ KONUŞULACAK Kurban, "Tatar Türklerinin İki Asra Sığmayan Aydını" başlığıyla doğumunun 200. yılında Kazan Tatar edebiyatının öncüsü, öğretmen, yazar Kayyum Nâsıri'yi anlatacak. İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde tertip edilecek olan program 15 Şubat 2025 tarihinde saat 14.00'te başlayacak.  KAYYUM NASIRİ KİMDİR? 15 Şubat 1825’te Kazan civarındaki Yukarı Şırdan köyünde doğdu. Asıl adı Abdülkayyûm’dur. Dedeleri ve babası bölgenin tanınmış âlimlerindendi. Babası Abdünnâsır Molla, Nâsırî’ye temel dinî bilgileri öğrettikten sonra onu Kazan’a götürerek Akmescid (Beşinci Mahalle) Medresesi’ne verdi. Burada 1855 yılına kadar dinî eğitim gördü; Arapça, Farsça ve Rusça öğrendi. Rus çocuklarının okuduğu ibtidâî dinî okulda ve bu okulun devamı olan İlâhiyat Akademisi’nde Tatarca öğretmenliği yaptı. 1871 yılında işten uzaklaştırılınca medreselerde okuyan Tatar çocuklarına Rusça kursları düzenledi. 1873’te müslüman mektepleri müfettişi Radloff’un yardımıyla Muallim Mektebi’nde Tatarca dersler vermeye başladı. Fakat Radloff’la araları açılınca görevinden istifa etti. 1879 yılına kadar bazı Rus okullarında da öğretmenlik yaptıktan sonra görevini bıraktı. Geçimini tercümanlık, kitaplarının geliri ve Rusça bilmeyen Tatarlar’ın resmî dairelerdeki işleri için yazdığı dilekçelerle sağlamaya çalıştı. 1860’lı yıllardan itibaren yayıncılık işine girişen Nâsırî risâlelerinin büyük bir kısmını çeşitli kitaplardan toplayarak kaleme almıştır. Nâsırî’nin en önemli yönlerinden biri dil konusundaki görüş ve faaliyetleridir. Eskiden beri İdil-Ural bölgesinde süregelen Osmanlı ve Çağatay Türkçesi karışımı bir Tatar Türkçesi yerine müstakil, saf Tatarca’yı ön plana çıkarmaya çalıştı, ancak bu hususta yalnız kaldı. Tatar Türkçesi’nin Çağatayca’nın bir kolu olduğunu, kendine has kaide ve usullerinin bulunduğunu savunarak saf Tatarca ile yazı yazmaya gayret etti. 1871’de İdil-Ural bölgesinde ilk defa takvim (salnâme) geleneğini başlatan Nâsırî bunu 1897 yılına kadar sürdürdü. Nâsırî, çıkardığı takvimlerde genel takvim bilgilerinden başka tarih, coğrafya, halk edebiyatı gibi konularda da makaleler yazdı. Ayrıca Türk-Tatar toplumu arasında ilk defa matematik, geometri, coğrafya, anatomi ve sağlık bilgisi ders kitapları kaleme aldı ve bu ilim dallarında yeni Tatarca terimler geliştirmeye çalıştı. Makaleleri Rus coğrafya cemiyeti mecmuasında yayımlandığı gibi 2 Kasım 1885 tarihinde Kazan Üniversitesi Arkeoloji-Tarih ve Etnografya Cemiyeti’ne aslî üye seçildi. Tatar yenilikçilik (Cedîdcilik) düşüncesinin en önemli temsilcilerinden olan Kayyûm Nâsırî Tatarlar’ın cahilliğinden ve eğitime önem vermemelerinden şikâyet ediyordu. Özellikle yazdığı ders kitapları, tâlim ve terbiye konusundaki görüşleriyle döneminde Gaspıralı İsmâil ile başlayan eğitimde yenileşme (usûl-i cedîd) hareketinin öncülerinden sayılıyordu. Nâsırî Şark edebiyatına hayrandı. Osmanlıca, Farsça ve Arapça’dan edebiyata dair çok sayıda metni Tatarca’ya tercüme etti. Kābusnâme, Kırk Vezir, Kırk Bakça ve Fevâkihü’l-cülesâ adlı eserlerinde bu hikâyelere yer verdi. Coğrafyayla ilgili eserlerini hazırlarken Kâtib Çelebi ve Ahmed Hamdi’nin kitaplarından faydalandı. Özellikle Kâtib Çelebi’nin Cihannümâ’sı onun üzerinde büyük etki bıraktı. Dil ve edebiyat meselelerine dair çalışmalara da ağırlık veren Nâsırî, Tatarca’nın imlâ kaideleriyle sarf ve nahvini (Kavâid-i Kitâbet, Enmûzec), sözlüğünü (Lehçe-i Tatarî, I-II, Kazan 1895) hazırladı. Özellikle yaz aylarında Tataristan’ın çeşitli bölgelerine seyahatler yaparak Tatar folklorunun örneklerini topladı ve bunları neşretti. Görüşlerinden dolayı mutaassıp kişilerce aşağılanan, hatta tehdit edilen Nâsırî gösterişten uzak bir şekilde yalnız yaşadı. Diğer aydın kesimle doğrudan ilişki kurmadı. Gaspıralı İsmâil’den de Ruslar’la olan ilişkileri sebebiyle uzak durdu. Nâsırî’nin Rusya hükümetiyle diyalogu hiçbir zaman iyi olmadı. 1886’da neşredilen çarın fermanına göre kadılık ve imamlık yapacak kişilerin 1891 yılından itibaren Rusça imtihan vermeleri şart koşulmuştu. Nâsırî bu fermanı Tatarca olarak yayımladı. Bunun üzerine halk fermana tepki gösterdi. Tatarlar’ın yoğun biçimde yaşadığı İdil-Ural bölgesinde çeşitli karışıklıklar çıkınca Nâsırî’nin tercümesi toplatıldı. Nâsırî, Tatar halkının Rusça öğrenmesi taraftarı olmakla birlikte bu işin zorla ve misyoner Rus papazları vasıtasıyla yapılmasına karşıydı. Bu sebeple Rusça öğrenmek isteyenler için çeşitli gramer kitapları ve sözlükler hazırladı. Nâsırî 2 Ekim 1902’de vefat etti. (Kaynak: İslam Ansiklopedisi)

Kırım Derneği İstanbul Şubesinde "Kayyum Nâsıri" konuşulacak Haber

Kırım Derneği İstanbul Şubesinde "Kayyum Nâsıri" konuşulacak

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesinin her hafta düzenlediği "Geleneksel Cuma Konferansları" kapsamında, bu hafta "İki Asra Sığmayan Aydın Kayyum Nâsıri" konuşulacak. Konferans, 14 Şubat 2025 tarihinde saat 19.30'da gerçekleşecek.  İKİ ASRA SIĞMAYAN AYDIN KAYYUM NÂSIRİ'Yİ ROZA KURBAN ANLATACAK Bu haftaki konferansın konuğu, Kazan Tatar tarihçi, araştırmacı ve yazar Roza Kurban olacak. Konferans, Kırım Derneği İstanbul Şubesinin tüm sosyal medya hesaplarında canlı olarak yayınlanarak ilgililerin erişimine açık olacak.  Ayrıca konferansta Merhume Nurzade Bağış ve Merhum Şefik Bağış anısına ikram dağıtılacak.  KAYYUM NASIRİ KİMDİR? 15 Şubat 1825’te Kazan civarındaki Yukarı Şırdan köyünde doğdu. Asıl adı Abdülkayyûm’dur. Dedeleri ve babası bölgenin tanınmış âlimlerindendi. Babası Abdünnâsır Molla, Nâsırî’ye temel dinî bilgileri öğrettikten sonra onu Kazan’a götürerek Akmescid (Beşinci Mahalle) Medresesi’ne verdi. Burada 1855 yılına kadar dinî eğitim gördü; Arapça, Farsça ve Rusça öğrendi. Rus çocuklarının okuduğu ibtidâî dinî okulda ve bu okulun devamı olan İlâhiyat Akademisi’nde Tatarca öğretmenliği yaptı. 1871 yılında işten uzaklaştırılınca medreselerde okuyan Tatar çocuklarına Rusça kursları düzenledi. 1873’te müslüman mektepleri müfettişi Radloff’un yardımıyla Muallim Mektebi’nde Tatarca dersler vermeye başladı. Fakat Radloff’la araları açılınca görevinden istifa etti. 1879 yılına kadar bazı Rus okullarında da öğretmenlik yaptıktan sonra görevini bıraktı. Geçimini tercümanlık, kitaplarının geliri ve Rusça bilmeyen Tatarlar’ın resmî dairelerdeki işleri için yazdığı dilekçelerle sağlamaya çalıştı. 1860’lı yıllardan itibaren yayıncılık işine girişen Nâsırî risâlelerinin büyük bir kısmını çeşitli kitaplardan toplayarak kaleme almıştır. Nâsırî’nin en önemli yönlerinden biri dil konusundaki görüş ve faaliyetleridir. Eskiden beri İdil-Ural bölgesinde süregelen Osmanlı ve Çağatay Türkçesi karışımı bir Tatar Türkçesi yerine müstakil, saf Tatarca’yı ön plana çıkarmaya çalıştı, ancak bu hususta yalnız kaldı. Tatar Türkçesi’nin Çağatayca’nın bir kolu olduğunu, kendine has kaide ve usullerinin bulunduğunu savunarak saf Tatarca ile yazı yazmaya gayret etti. 1871’de İdil-Ural bölgesinde ilk defa takvim (salnâme) geleneğini başlatan Nâsırî bunu 1897 yılına kadar sürdürdü. Nâsırî, çıkardığı takvimlerde genel takvim bilgilerinden başka tarih, coğrafya, halk edebiyatı gibi konularda da makaleler yazdı. Ayrıca Türk-Tatar toplumu arasında ilk defa matematik, geometri, coğrafya, anatomi ve sağlık bilgisi ders kitapları kaleme aldı ve bu ilim dallarında yeni Tatarca terimler geliştirmeye çalıştı. Makaleleri Rus coğrafya cemiyeti mecmuasında yayımlandığı gibi 2 Kasım 1885 tarihinde Kazan Üniversitesi Arkeoloji-Tarih ve Etnografya Cemiyeti’ne aslî üye seçildi. Tatar yenilikçilik (Cedîdcilik) düşüncesinin en önemli temsilcilerinden olan Kayyûm Nâsırî Tatarlar’ın cahilliğinden ve eğitime önem vermemelerinden şikâyet ediyordu. Özellikle yazdığı ders kitapları, tâlim ve terbiye konusundaki görüşleriyle döneminde Gaspıralı İsmâil ile başlayan eğitimde yenileşme (usûl-i cedîd) hareketinin öncülerinden sayılıyordu. Nâsırî Şark edebiyatına hayrandı. Osmanlıca, Farsça ve Arapça’dan edebiyata dair çok sayıda metni Tatarca’ya tercüme etti. Kābusnâme, Kırk Vezir, Kırk Bakça ve Fevâkihü’l-cülesâ adlı eserlerinde bu hikâyelere yer verdi. Coğrafyayla ilgili eserlerini hazırlarken Kâtib Çelebi ve Ahmed Hamdi’nin kitaplarından faydalandı. Özellikle Kâtib Çelebi’nin Cihannümâ’sı onun üzerinde büyük etki bıraktı. Dil ve edebiyat meselelerine dair çalışmalara da ağırlık veren Nâsırî, Tatarca’nın imlâ kaideleriyle sarf ve nahvini (Kavâid-i Kitâbet, Enmûzec), sözlüğünü (Lehçe-i Tatarî, I-II, Kazan 1895) hazırladı. Özellikle yaz aylarında Tataristan’ın çeşitli bölgelerine seyahatler yaparak Tatar folklorunun örneklerini topladı ve bunları neşretti. Görüşlerinden dolayı mutaassıp kişilerce aşağılanan, hatta tehdit edilen Nâsırî gösterişten uzak bir şekilde yalnız yaşadı. Diğer aydın kesimle doğrudan ilişki kurmadı. Gaspıralı İsmâil’den de Ruslar’la olan ilişkileri sebebiyle uzak durdu. Nâsırî’nin Rusya hükümetiyle diyalogu hiçbir zaman iyi olmadı. 1886’da neşredilen çarın fermanına göre kadılık ve imamlık yapacak kişilerin 1891 yılından itibaren Rusça imtihan vermeleri şart koşulmuştu. Nâsırî bu fermanı Tatarca olarak yayımladı. Bunun üzerine halk fermana tepki gösterdi. Tatarlar’ın yoğun biçimde yaşadığı İdil-Ural bölgesinde çeşitli karışıklıklar çıkınca Nâsırî’nin tercümesi toplatıldı. Nâsırî, Tatar halkının Rusça öğrenmesi taraftarı olmakla birlikte bu işin zorla ve misyoner Rus papazları vasıtasıyla yapılmasına karşıydı. Bu sebeple Rusça öğrenmek isteyenler için çeşitli gramer kitapları ve sözlükler hazırladı. Nâsırî 2 Ekim 1902’de vefat etti. (Kaynak: İslam Ansiklopedisi)

Roza Kurban, Kazan Tatarlarını Ruşen Çakır'ın programında anlattı Haber

Roza Kurban, Kazan Tatarlarını Ruşen Çakır'ın programında anlattı

Kazan Tatarı tarihçi, araştırmacı ve yazar Roza Kurban, gazeteci Ruşen Çakır'ın Medyascope'taki "Bir Mozaik Olarak Türkiye" programına konuk oldu. Programın 40. bölümüne katılan Kurban, Kazan Tatarları hakkında kapsamlı bir bilgilendirmede bulundu. "TATAR'IN TOPRAĞI YOK, TATAR'SIZ TOPRAK YOK" Çakır'ın Kazan Tatarı ile Kırım Tatarı arasındaki farkın ne olduğuna yönelik sorusuna istinaden Kurban, "Tatar'ın toprağı yok, Tatar'sız toprak yok" atasözüyle yanıt verdi. Kurban, Tatarların coğrafî bölgelere ayrıldığını ancak hepsinin Türk olduğunu ifade etti. Tatarların zengin bir kültüre sahip olduğunun altını çizen Kurban, tarihin Türkleri ayırdığını, aslında hepsinin ortak yemek, müzik, dans ve tarihsel süreci olduğunu söyledi. KAZAN TATARLARI 4 BÜYÜK GÖÇ YAŞADI Kazan Tatarlarının nüfusu hakkında bilgi veren Kurban, 18. yüzyıl verilerine göre dünya üzerinde toplamda 7 milyon Kazan Tatarı olduğunu belirtti. Tarihçi Kurban, Kazan Tatarlarının 16. yüzyılda Rus işgali altına girdiğini ve bu dönemden itibaren kendilerinin Ruslaştırılmaya çalışıldığının altını çizdi. 3 asır sonra Kazan Tatarlarının, Rus siyasetinden sıyrılmaya çalıştığını, dilini, dinini ve kültürünü korumak için Osmanlı topraklarına göç ettiğini ifadelerine ekleyen Kurban, ilk büyük göçün bu zamanda gerçekleştiğini ve Kazan Tatarlarının Eskişehir ve Kütahya'ya yerleştiğini söyledi. Kurban, ikinci büyük göçün 1917 Şubat ve Ekim devrimlerinden sonra, üçüncü büyük göçün ise Uzak Doğu'ya yapıldığını kaydetti. Kurban 1950'li yıllarda yine buradan İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere yapıldığını belirttiği konuşmasında, "Demir perde kalktı ve 1991'de SSCB dağılınca dördüncü büyük göç gerçekleşti" dedi. Kurban, söylentilere göre 25 bin veya 60 bin civarında Türkiye'ye göç olduğunu ancak bu sayının net olmadığını ifade etti. "RUSLAR, KAZAN TATARLARINI KANUN İLE ASİMİLE ETMEYE ÇALIŞIYOR" Öte yandan Tataristan'ın günümüzdeki konumundan söz eden Kurban, 1991'de SSCB'nin çökmesiyle Tataristan'ın Rusya içinde kaldığını ve mart ayında yapılan referandum ile yüzde 60'nın bağımsızlık istediğini fakat Rusya'nın bu oranı görmezden geldiğini belirtti. Tatar dilinin devlet dili olmadığını vurgulayan Kurban, Rusya'daki kanun sebebiyle Tataristan'da Kiril alfabesi kullanmak mecburiyetinde kaldıklarını ifade etti. Kurban, "Çarlık Rusya ve SSCB döneminde işgal ile asimilasyon vardı, şimdi ise kanun ile asimile etmeye çalışıyorlar" dedi. "VAR OLDUĞUMUZU ANLATMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ" Ayrıca Ruşen Çakır'ın "Kazan Tatarları Türkiye'ye göç ettikten sonra herhangi bir uyum sorunu yaşadı mı?" sorusuna yanıt veren Kurban, "Böyle bir şey yaşandığını düşünmüyoruz. Çünkü bizim dilimiz de bir, dinimiz de bir." ifadesine yer verdi. Türkiye'de kültürün benzerini ve hatta aynısı bulabildiklerini ifadelerine ekleyen Kurban, "Kazan Tatarlarını tanıtmaya, var olduklarını ve bir geçmişlerinin olduğunu anlatmaya çalışıyoruz, bunun için çabalıyoruz" ifadelerini kullandı.

Kazan Tatarı tarihçi Roza Kurban, kitap fuarında okuyucularıyla buluşacak Haber

Kazan Tatarı tarihçi Roza Kurban, kitap fuarında okuyucularıyla buluşacak

Başkent Ankara'da tertip edilen 21. Kitap Fuarı'nda Kazan Tatar tarihçi, araştırmacı ve yazar Roza Kurban kaleme aldığı kitaplarıyla yer alacak. Kurban, 7 Aralık 2024 tarihinde 601-B nolu stantta imza günü düzenleyecek. Kurban, saat 10.00-20.00 arasında; Başkurtlar, İdil-Ural Kurultayı, İdil-Aydınları 1, İdil-Ural Aydınları 2 ve İdil-Ural Aydınları 3 kitaplarını imzalayacak. 29 Kasım'da başlayan kitap fuarı, Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Merkezi'nde 8 Aralık 2024'e kadar devam edecek.  ROZA KURBAN KİMDİR? Tataristan’ın Yeşel Üzen (Yeşil Dere) bölgesi Mulla İle ( Molla İli) köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada, liseyi, Mulla İli’nden 5 km. uzaktaki Norlat kasabasında okudu. Tataristan’ın başkenti Kazan’daki 1 Nolu Pedagoji Üniversitesi Ana Sınıfı Öğretmenliği Bölümü'nü 1990 yılında bitirdi. Aynı yıl Kazan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi Tatar Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne başladı. 1996 yılında “Tatar Ana Okullarında Konuşma Geliştirme Dersleri” başlıklı tezi ile mezun oldu. 1983 yılında Norlat’taki Ana Okulunda başlayan çalışma hayatında öğretmenlik ve müdürlük yaptı. 1995 yılında İklil Kurban ile evlendi. Evliliği dolayısıyla Türkiye’ye geldi. Halen Ankara’da yaşamaktadır. Türkiye’de de Tatar Türkleri üzerinde çalışmalarına devam etti. Roza Kurban’ın Tatar Tarihi, Edebiyatı ve Dili üzerine yazdığı, yayımlanmış birçok araştırma yazısı bulunmaktadır. Yazıları çok sayıda dergi ve gazetede yayımlandı. Aynı zamanda çeşitli bilgi şöleni ve panellerde tebliğler sundu. İyi derecede Rusça ve Tatar-Başkurt lehçesi başta olmak üzere, birçok Türk lehçesini bilmektedir. Bir çocuk annesidir.  

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.