SON DAKİKA
Hava Durumu

Dr. Hacı Mehmet Boyraz: TDT, KKTC’nin uluslararası görünürlüğü açısından kilit öneme sahip

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hacı Mehmet Boyraz, hem Türk dünyasında hem de uluslararası çapta KKTC’nin tanınırlığı için TDT’nin önemi ile Türk toplulukları için TDT içerisinde hangi adımların atılabileceği konularını Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 25.05.2024 11:50
Haber Güncellenme Tarihi: 25.05.2024 19:19
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Dr. Hacı Mehmet Boyraz: TDT, KKTC’nin uluslararası görünürlüğü açısından kilit öneme sahip

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hacı Mehmet Boyraz, Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Filiz Cicioğlu ile birlikte editörlüğünü yaptığı “Uluslararası Örgütler: Tarih, Kuram ve Örnekler” kitabında “Türk Devletleri Teşkilatı” (TDT) özelinde kapsamlı bir çalışma yaptı.

Boyraz, çalışmaları doğrultusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) tanınırlığı için TDT’nin önemi ve Türk toplulukları için TDT içerisinde ne gibi adımların atılabileceği konularına ilişkin Kırım Haber Ajansının (QHA) sorularını yanıtladı.

KKTC'NİN TDT’YE GÖZLEMCİ ÜYE OLARAK KABUL EDİLMESİ, VARLIĞININ ULUSLARARASI TOPLUMA KABUL ETTİRİLMESİ ÇABALARININ BİR SONUCU

KKTC’nin TDT Gözlemci Üyesi olması uluslararası alana nasıl bir mesaj vermektedir? Hem Türk dünyasında hem de uluslararası çapta KKTC’nin tanınırlığı için TDT’nin önemi nedir?

KKTC'yi Türkiye dışında müstakil bir devlet olarak kabul eden ikinci bir devlet olmadığını söyleyen Dr. Hacı Mehmet Boyraz, “Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki gözlemci statüsünde şöyle bir durum var: Gözlemci devlet değil, gözlemci üye. Yani orada devlet ya da ülke ifadesinden ziyade üye ve çok daha nötr bir anlama sahip. Tabii KKTC’nin uluslararası toplum nezdinde görünen aktör olması, müstakil devlet kimliğinin güçlendirilmesi adına Türkiye'nin uzun yıllardır devam eden bir lobi faaliyeti var. Bir ilerleme kaydedildi ama hâlâ daha KKTC’yi Türkiye dışında hukuken yani de jure olarak bir devlet olarak kabul eden ikinci bir devlet yok. Türkiye, KKTC’nin karşı karşıya olduğu haksız durumla mücadele edilmesi ve KKTC’nin varlığının uluslararası topluma kabul ettirilmesi adına faaliyetlerine devam etti, etmeye de devam ediyor. KKTC'nin TDT’ye  gözlemci üye olarak kabul edilmesi, aslında bunun da bir sonucudur.” dedi.

“TDT, KKTC’NİN ULUSLARARASI TOPLUMDAKİ GÖRÜNÜRLÜĞÜ AÇISINDAN KİLİT ÖNEME SAHİP”

Boyraz, 11 Kasım 2022’de Semerkant'ta gerçekleşen zirvede KKTC’nin oy birliğiyle TDT'ye gözlemci üye olarak kabul edilmesinin müstakil siyasi ve hukuki varlığının tanındığı anlamına gelmediğini ifade ederek “Bu tanıma anlamına gelmez. Malumunuz iki türlü tanıma var hukuken. İdeal olan bu. KKTC, bilindiği üzere sadece Türkiye tarafından de jure yani hukuken tanınıyor. Bir de adı konulmamış tanıma yani fiilen de facto tanıma. Bu ikincisine girer. Her durumda KKTC’nin müstakil siyasi kimliğinin var olduğunu gösteriyor. Siz karşınızdaki muhatabınızı kağıt üzerinde hukuken tanımıyorsunuz ama fiilen onun varlığını kabul ediyorsunuz. Aslında Kıbrıs meselesinde yıllardır yaşanan durum bu. Yani ortada bir KKTC ve Kıbrıs toplumunun var olduğu biliniyor, kabul ediliyor. Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) gibi aktörler örneğin sürekli KKTC’ye temsilci gönderebiliyor. KKTC’nin BM gözetiminde gerçekleşen müzakerelerin asli parçası olması, aslında  fiilen tanındığını gösteriyor. KKTC’nin TDT’ye üye olabilmesi için de öncelikle Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan tarafından hukuken tanınması gerekir. Aksi taktirde KKTC’nin TDT’ye üyeliği siyasi ve hukuki olarak mümkün değildir. Türk dünyasını birleştirmeye çalışan en geniş siyasi yapı olan TDT, KKTC’nin uluslararası toplumdaki görünürlüğü açısından kilit öneme sahip.”  ifadelerini kullandı.

Boyraz, “Nereden bakarsak bakalım KKTC’nin TDT'ye, gözlemci üye olarak kabul edilmesi olumlu bir gelişme. Çünkü görünür olması ve uluslararası toplum nezdinde ön plana çıkması, muhatap alınması adına her durumda önemli bir role sahip.” değerlendirmesinde bulundu.

“TDT’NİN BU TÜR BİR OLUŞUMA GİTMESİ RUSYA NEZDİNDE BİR TEHDİT ALGISI YARATABİLİR”

TDT bünyesinde, özerk ya da bağımsızlığını kazanmamış Türk toplulukları ile ilgilenecek, entegrasyonunu sağlayacak ayrı bir organ kurulabilir mi? Türk topluluklarının TDT’ye entegrasyonunun sağlanabilmesi için neler yapılabilir?

Dr. Hacı Mehmet Boyraz,  TDT’nın doğrudan böyle bir hedefi olmadığını ve riskli bir durum olduğunu vurgulayarak şu şekilde konuştu:

“TDT, Türk topluluklarıyla, kültürel varlıkların korunmasına yönelik adımlar atabilir ve kültürel ilişkilerini koruması önceliklerinden biri ama burada sadece  özerk ya da bağımsızlığını kazanmamış topluluklar diye bir yola çıkıldığı zaman bu TDT ve üye devletler açısından  yeni riskleri beraberinde getirebilir. Teknik olarak mümkün ama riskli bir durum. Açıkçası bahsettiğiniz toplulukların önemli bir kısmı malum Rusya Federasyonu'nun parçası. TDT’nin bu tür bir oluşuma gitmesi Rusya nezdinde bir tehdit algısı yaratabilir. Bu da fevkalade riskli bir durum. Oradaki topluluklarla zaman zaman kültürel etkinlikler düzenlenebilir ama bunların sayısı artarsa bu yarardan çok zarar getirebilir. Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri -ki, bunlar da TDT üyesi- bu meseleye sıcak bakmayabilir. TDT’nın böyle bir yaklaşımla hareket etmesi ve buna yönelik somut politikalar geliştirmesi bence şu an için pek mümkün değil.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.