Doğu Türkistan cumhuriyetlerinden hangi dersler çıkarılmalı?
Doğu Türkistan cumhuriyetlerinden hangi dersler çıkarılmalı?
PAÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru, Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yıllarında ilan edilen iki cumhuriyetin kuruluş süreçlerini, karşılaştıkları zorlukları ve bugün çıkarılması gereken dersleri Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 15.11.2024 13:44
Haber Güncellenme Tarihi: 16.11.2024 00:44
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara
Doğu Türkistan Türklüğü, tarih sahnesinde verdiği bağımsızlık mücadelesiyle derin izler bırakmış, 1933 ve 1944 yıllarında iki önemli cumhuriyet kurmuş ve hafızalarda yaşamaya devam ediyor. Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru, bu iki cumhuriyetin ortaya çıkış süreçlerini, karşılaştıkları engelleri ve günümüzde çıkarılması gereken dersleri Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında değerlendi.
"ULUSLARARASI TOPLUMDAN MUTLAK SURETTE DESTEK ALMAK ZORUNDADIR"
Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kuruluş süreçleri ve başarısızlıkları, günümüzdeki bağımsızlık hareketlerine nasıl bir miras veya ders bırakmıştır?" soruna verdiği yanıtında Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin Türk dünyasında güçlü bir etki yarattığını vurgulayarak, "Maalesef her iki millî devlet de Çin ve Rus sömürgeciliğinin pençesiyle yok edilmiştir. Bu hazin süreçten çıkarılabilecek pek çok ders bulunmaktadır. Özellikle bu süreçler bağımsızlık mücadelesi içindeki topluluklara sosyal ve politik açılardan yol gösterici bir deneyim sunmaktadır. Her iki cumhuriyetin tecrübesi her şeyden önce bizlere uluslararası desteğin önemini göstermektedir. Günümüzdeki bağımsızlık hareketleri, bu deneyimin de ışığında uluslararası toplumdan mutlak surette destek almak zorundadır." ifadelerini kullandı.
"TÜRK TARİHİNİN MEDENİYET BEŞİĞİ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN"
Bağımsızlık mücadelelerin aynı zamanda Çin ve Sovyetler Birliği’nin bölgedeki güç dengelerini alt üst ettiğini ifade eden Dr. Kumru, "Diğer bir husus da güçlü bir birlik, liderlik ve organizasyonun zaruretidir. Bu deneyimler, dış desteklerin bağımsızlık mücadelesi için tek başına yeterli olmadığını, sağlam bir birliktelik ve bilinçli bir strateji geliştirmenin kritik önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Türk tarihinin medeniyet beşiği olan Doğu Türkistan, baskı ve asimilasyon politikalarının gölgesinde can çekişiyor. Doğu Türkistan halkının millî mücadelesine duyarsız kalamayız, bu davanın sorumluluğu tarihî ve insanî bir görev olarak omuzlarımızdadır. Doğu Türkistan millî mücadelesinin büyük ismi İsa Yusuf Alptekin’in nasihatleri bizlere daima rehberlik etmeli: Bir Doğu Türkistanlı olarak Doğu Türkistan davası, bir Türk olarak Türklük davası, bir Müslüman olarak İslâm davası ve bir insan olarak insanlık davası için hizmet edin." dedi.
TEMEL MAKSAT DOĞU TÜRKİSTAN’DA BİR SÖMÜRÜ DÜZENİ İNŞA ETMEK
Öte yandan Dr. Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılmasında, Çin’in iç dinamikleri Sovyetler Birliği ile olan iş birliği (askeri güç, halk desteği vb.) nasıl bir rol oynadı?"soruna 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunda, özellikle Türkiye ve Batı Türkistan’daki Türk topluluklarının önemli bir destek sağladığı yantını vererek, "Şüphesiz ki, her iki rejimin de Doğu Türkistan’a yaklaşımı emperyalist amaçlarla şekillendi. Temel maksat Doğu Türkistan’da bir sömürü düzeni inşa etmekti. Her iki rejim de bağımsızlık hareketlerine karşı sert bir tutum izliyordu. Özellikle Çin’in merkezi hükûmetinin otoritesi zayıftı. Çin, bölgedeki doğal kaynaklardan ve stratejik konumdan yararlanarak, bölgeyi kendi topraklarına entegre etmeyi amaçlamaktaydı. Diğer taraftan Sovyet Rusya için Doğu Türkistan’da bağımsız bir Türk devletinin varlığı, Rus işgali altındaki Batı Türkistan için bir tehdit oluşturabileceğinden, Çin yönetimiyle iş birliği yoluna gidildi. Bu dayanışma daha çok askerî yardım şeklinde kendini gösterdi." değerlendirmesi yaptı.
Ayrıca bölgedeki Türk topluluklarının verdiği desteği hatırlattan Kumru son olarak, "Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sovyet Rus ordusunun yardımıyla 1934’te Çin işgalci güçleri tarafından ortadan kaldırılmış, Başbakan Sabit Damolla yakalanarak idam edilmiştir. Fakat Uygurların işgalci Çin yönetimine karşı mücadeleleri devam etti. 1944’te Gulca’da Alihan Töre liderliğinde ilan edilen ikinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti Türklere yeniden umut oldu. Fakat bu Cumhuriyet, beş yıl sonra 1949’da Çin Komünist Partisinin emrindeki Halk Kurtuluş Ordusunun bölgeye girmesinin ardından ortadan kaldırıldı. Bu tarih, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının sonunu ve bugün de devam eden Komünist Çin işgalinin Doğu Türkistan’daki başlangıcını işaret etmektedir." dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doğu Türkistan cumhuriyetlerinden hangi dersler çıkarılmalı?
PAÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru, Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yıllarında ilan edilen iki cumhuriyetin kuruluş süreçlerini, karşılaştıkları zorlukları ve bugün çıkarılması gereken dersleri Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara
Doğu Türkistan Türklüğü, tarih sahnesinde verdiği bağımsızlık mücadelesiyle derin izler bırakmış, 1933 ve 1944 yıllarında iki önemli cumhuriyet kurmuş ve hafızalarda yaşamaya devam ediyor. Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru, bu iki cumhuriyetin ortaya çıkış süreçlerini, karşılaştıkları engelleri ve günümüzde çıkarılması gereken dersleri Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında değerlendi.
"ULUSLARARASI TOPLUMDAN MUTLAK SURETTE DESTEK ALMAK ZORUNDADIR"
Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kuruluş süreçleri ve başarısızlıkları, günümüzdeki bağımsızlık hareketlerine nasıl bir miras veya ders bırakmıştır?" soruna verdiği yanıtında Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin Türk dünyasında güçlü bir etki yarattığını vurgulayarak, "Maalesef her iki millî devlet de Çin ve Rus sömürgeciliğinin pençesiyle yok edilmiştir. Bu hazin süreçten çıkarılabilecek pek çok ders bulunmaktadır. Özellikle bu süreçler bağımsızlık mücadelesi içindeki topluluklara sosyal ve politik açılardan yol gösterici bir deneyim sunmaktadır. Her iki cumhuriyetin tecrübesi her şeyden önce bizlere uluslararası desteğin önemini göstermektedir. Günümüzdeki bağımsızlık hareketleri, bu deneyimin de ışığında uluslararası toplumdan mutlak surette destek almak zorundadır." ifadelerini kullandı.
"TÜRK TARİHİNİN MEDENİYET BEŞİĞİ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN"
Bağımsızlık mücadelelerin aynı zamanda Çin ve Sovyetler Birliği’nin bölgedeki güç dengelerini alt üst ettiğini ifade eden Dr. Kumru, "Diğer bir husus da güçlü bir birlik, liderlik ve organizasyonun zaruretidir. Bu deneyimler, dış desteklerin bağımsızlık mücadelesi için tek başına yeterli olmadığını, sağlam bir birliktelik ve bilinçli bir strateji geliştirmenin kritik önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Türk tarihinin medeniyet beşiği olan Doğu Türkistan, baskı ve asimilasyon politikalarının gölgesinde can çekişiyor. Doğu Türkistan halkının millî mücadelesine duyarsız kalamayız, bu davanın sorumluluğu tarihî ve insanî bir görev olarak omuzlarımızdadır. Doğu Türkistan millî mücadelesinin büyük ismi İsa Yusuf Alptekin’in nasihatleri bizlere daima rehberlik etmeli: Bir Doğu Türkistanlı olarak Doğu Türkistan davası, bir Türk olarak Türklük davası, bir Müslüman olarak İslâm davası ve bir insan olarak insanlık davası için hizmet edin." dedi.
TEMEL MAKSAT DOĞU TÜRKİSTAN’DA BİR SÖMÜRÜ DÜZENİ İNŞA ETMEK
Öte yandan Dr. Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılmasında, Çin’in iç dinamikleri Sovyetler Birliği ile olan iş birliği (askeri güç, halk desteği vb.) nasıl bir rol oynadı?" soruna 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunda, özellikle Türkiye ve Batı Türkistan’daki Türk topluluklarının önemli bir destek sağladığı yantını vererek, "Şüphesiz ki, her iki rejimin de Doğu Türkistan’a yaklaşımı emperyalist amaçlarla şekillendi. Temel maksat Doğu Türkistan’da bir sömürü düzeni inşa etmekti. Her iki rejim de bağımsızlık hareketlerine karşı sert bir tutum izliyordu. Özellikle Çin’in merkezi hükûmetinin otoritesi zayıftı. Çin, bölgedeki doğal kaynaklardan ve stratejik konumdan yararlanarak, bölgeyi kendi topraklarına entegre etmeyi amaçlamaktaydı. Diğer taraftan Sovyet Rusya için Doğu Türkistan’da bağımsız bir Türk devletinin varlığı, Rus işgali altındaki Batı Türkistan için bir tehdit oluşturabileceğinden, Çin yönetimiyle iş birliği yoluna gidildi. Bu dayanışma daha çok askerî yardım şeklinde kendini gösterdi." değerlendirmesi yaptı.
"BAŞBAKAN SABİT DAMOLLA YAKALANARAK İDAM EDİLMİŞTİR"
Ayrıca bölgedeki Türk topluluklarının verdiği desteği hatırlattan Kumru son olarak, "Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sovyet Rus ordusunun yardımıyla 1934’te Çin işgalci güçleri tarafından ortadan kaldırılmış, Başbakan Sabit Damolla yakalanarak idam edilmiştir. Fakat Uygurların işgalci Çin yönetimine karşı mücadeleleri devam etti. 1944’te Gulca’da Alihan Töre liderliğinde ilan edilen ikinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti Türklere yeniden umut oldu. Fakat bu Cumhuriyet, beş yıl sonra 1949’da Çin Komünist Partisinin emrindeki Halk Kurtuluş Ordusunun bölgeye girmesinin ardından ortadan kaldırıldı. Bu tarih, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının sonunu ve bugün de devam eden Komünist Çin işgalinin Doğu Türkistan’daki başlangıcını işaret etmektedir." dedi.
Son Haberler