SON DAKİKA
Hava Durumu

#Doğu Türkistan Cumhuriyetleri

QHA - Kırım Haber Ajansı - Doğu Türkistan Cumhuriyetleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğu Türkistan Cumhuriyetleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doğu Türkistan cumhuriyetlerinden hangi dersler çıkarılmalı? Haber

Doğu Türkistan cumhuriyetlerinden hangi dersler çıkarılmalı?

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara Doğu Türkistan Türklüğü, tarih sahnesinde verdiği bağımsızlık mücadelesiyle derin izler bırakmış, 1933 ve 1944 yıllarında iki önemli cumhuriyet kurmuş ve hafızalarda yaşamaya devam ediyor. Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Kumru, bu iki cumhuriyetin ortaya çıkış süreçlerini, karşılaştıkları engelleri ve günümüzde çıkarılması gereken dersleri Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında değerlendi. "ULUSLARARASI TOPLUMDAN MUTLAK SURETTE DESTEK ALMAK ZORUNDADIR" Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kuruluş süreçleri ve başarısızlıkları, günümüzdeki bağımsızlık hareketlerine nasıl bir miras veya ders bırakmıştır?" soruna verdiği yanıtında Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin Türk dünyasında güçlü bir etki yarattığını vurgulayarak, "Maalesef her iki millî devlet de Çin ve Rus sömürgeciliğinin pençesiyle yok edilmiştir. Bu hazin süreçten çıkarılabilecek pek çok ders bulunmaktadır. Özellikle bu süreçler bağımsızlık mücadelesi içindeki topluluklara sosyal ve politik açılardan yol gösterici bir deneyim sunmaktadır. Her iki cumhuriyetin tecrübesi her şeyden önce bizlere uluslararası desteğin önemini göstermektedir. Günümüzdeki bağımsızlık hareketleri, bu deneyimin de ışığında uluslararası toplumdan mutlak surette destek almak zorundadır." ifadelerini kullandı. "TÜRK TARİHİNİN MEDENİYET BEŞİĞİ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN" Bağımsızlık mücadelelerin aynı zamanda Çin ve Sovyetler Birliği’nin bölgedeki güç dengelerini alt üst ettiğini ifade eden Dr. Kumru, "Diğer bir husus da güçlü bir birlik, liderlik ve organizasyonun zaruretidir. Bu deneyimler, dış desteklerin bağımsızlık mücadelesi için tek başına yeterli olmadığını, sağlam bir birliktelik ve bilinçli bir strateji geliştirmenin kritik önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Türk tarihinin medeniyet beşiği olan Doğu Türkistan, baskı ve asimilasyon politikalarının gölgesinde can çekişiyor. Doğu Türkistan halkının millî mücadelesine duyarsız kalamayız, bu davanın sorumluluğu tarihî ve insanî bir görev olarak omuzlarımızdadır. Doğu Türkistan millî mücadelesinin büyük ismi İsa Yusuf Alptekin’in nasihatleri bizlere daima rehberlik etmeli: Bir Doğu Türkistanlı olarak Doğu Türkistan davası, bir Türk olarak Türklük davası, bir Müslüman olarak İslâm davası ve bir insan olarak insanlık davası için hizmet edin." dedi. TEMEL MAKSAT DOĞU TÜRKİSTAN’DA BİR SÖMÜRÜ DÜZENİ İNŞA ETMEK Öte yandan Dr. Kumru, "İki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılmasında, Çin’in iç dinamikleri Sovyetler Birliği ile olan iş birliği (askeri güç, halk desteği vb.) nasıl bir rol oynadı?" soruna 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunda, özellikle Türkiye ve Batı Türkistan’daki Türk topluluklarının önemli bir destek sağladığı yantını vererek, "Şüphesiz ki, her iki rejimin de Doğu Türkistan’a yaklaşımı emperyalist amaçlarla şekillendi. Temel maksat Doğu Türkistan’da bir sömürü düzeni inşa etmekti. Her iki rejim de bağımsızlık hareketlerine karşı sert bir tutum izliyordu. Özellikle Çin’in merkezi hükûmetinin otoritesi zayıftı. Çin, bölgedeki doğal kaynaklardan ve stratejik konumdan yararlanarak, bölgeyi kendi topraklarına entegre etmeyi amaçlamaktaydı. Diğer taraftan Sovyet Rusya için Doğu Türkistan’da bağımsız bir Türk devletinin varlığı, Rus işgali altındaki Batı Türkistan için bir tehdit oluşturabileceğinden, Çin yönetimiyle iş birliği yoluna gidildi. Bu dayanışma daha çok askerî yardım şeklinde kendini gösterdi." değerlendirmesi yaptı. "BAŞBAKAN SABİT DAMOLLA YAKALANARAK İDAM EDİLMİŞTİR" Ayrıca bölgedeki Türk topluluklarının verdiği desteği hatırlattan Kumru son olarak, "Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sovyet Rus ordusunun yardımıyla 1934’te Çin işgalci güçleri tarafından ortadan kaldırılmış, Başbakan Sabit Damolla yakalanarak idam edilmiştir. Fakat Uygurların işgalci Çin yönetimine karşı mücadeleleri devam etti. 1944’te Gulca’da Alihan Töre liderliğinde ilan edilen ikinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti Türklere yeniden umut oldu. Fakat bu Cumhuriyet, beş yıl sonra 1949’da Çin Komünist Partisinin emrindeki Halk Kurtuluş Ordusunun bölgeye girmesinin ardından ortadan kaldırıldı. Bu tarih, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının sonunu ve bugün de devam eden Komünist Çin işgalinin Doğu Türkistan’daki başlangıcını işaret etmektedir." dedi.

Doğu Türkistan cumhuriyetleri: Türk dünyasında millî kimlik ve bağımsızlık arayışı Haber

Doğu Türkistan cumhuriyetleri: Türk dünyasında millî kimlik ve bağımsızlık arayışı

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara Doğu Türkistan Türklüğünün bağımsızlık yolunda ilan ettiği cumhuriyetler, Çin ve bölgesel güçler karşısında verilen vatan mücadelesinin göstergesi olmuştu. Pamukkale Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Kumru, 1933'te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkında mekrak edilenler ve bağımsızlık mücadelesinden çıkarılması gereken dersler hakkında Kırım Haber Ajansına (QHA) demeç verdi. İKİ CUMHURİYETİN TÜRK DÜNYASINA ETKİSİ Dr. Öğretim Üyesi Kumru, QHA'nın "Doğu Türkistan’da kurulan iki bağımsız cumhuriyetin, Türk dünyası ve genel anlamda bölgesel siyaset üzerindeki önemi nedir?" sorusuna verdiği yanıtta, söz konusu çabaların Doğu Türkistanlıların milli kimliklerini muhafaza iradesinin tezahürü olduğuna dikkat çekti. Kumru, "Hiç şüphesiz her iki cumhuriyetin kuruluşu da Doğu Türkistan millî mücadelesinin haklılığını göstermesi bakımından tarihsel bir öneme sahiptir. Her şeyden önce söz konusu girişimler, Doğu Türkistanlıların millî kimliklerini muhafaza iradesinin tezahürüdür. Bu durum; Türk dünyasındaki bağımsızlık çabalarını, millî bilinci ve dayanışma ruhunu güçlendirmiştir. Doğu Türkistan’daki millî hareketler, Çin ve Sovyetler Birliği arasında sınır güvenliği ve nüfuz alanları üzerindeki güç dengesini şekillendirmiştir. Çin yönetimi, Uygur Türklerinin meşru taleplerini kendileri için potansiyel bir tehdit olarak algılayarak bölge üzerindeki baskıcı politikalarını yoğunlaştırmıştır" ifadelerini kullandı. BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİN GÖRÜNMEYEN KAHRAMANLARI Bu bağlamda uzman tarihçi Dr. Kumru'ya, "Bu iki cumhuriyetin kuruluş sürecinde dönemin diğer Türk topluluklarının veya liderlerinin rolü ne düzeydeydi? Bu topluluklar nasıl bir destek sağladı ya da sürece ne gibi katkılarda bulundu?" sorusu yöneltildi. Kumru yanıtında, Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesinin Anadolu Türklerinden ve Batı Türkistan’daki Türklerden geniş ölçüde destek bulduğunu hatırlattı. Kumru, "1933’te Kaşgar’da kurulan cumhuriyetin gerek Türkiye Türklerinden gerekse de Batı Türkistan’daki Türklerden geniş ölçüde destek bulduğunu biliyoruz. Özellikle Türkiye kamuoyu, Doğu Türkistan’a olan desteğini her fırsatta dile getirmiştir. Kasım 1933’te Doğu Türkistan davasına gönül vermiş olan İzmirli Dr. Mustafa Ali (Kentli) Bey ve Mahmut Nedim (Kaytmaz) adlı emekli bir subay, yeni kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin danışmanları olarak Kaşgar’da bulunuyordu. Bilhassa Mustafa Ali Bey, hükumetin uluslararası kamuoyunda destek görmesi noktasında yoğun girişimlerde bulunmuştur" dedi. TÜRKİSTAN'IN İSİZMSİZ KAHRAMANLARI BİR ARADA Öte yandan Kırgız ve Kazak askerlerinin de Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesindeki rolüne değinen Kumru, "Şerifhan Töre gibi önde gelen isimlerin komutasındaki Kırgız ve Kazak askerlerin sağladığı katkılar da göz ardı edilmemelidir. Sovyet Rusya’dan gelen Sultanbek, Belıram Efendi ve Sofizade gibi kimseler de devletin hükumet ve ordu teşkilatının tanzim edilmesine katkı sağlamışlardır. 1944’te kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde diğer Türk topluluklarının katkısı bilinmektedir. Hükumette ve askeri kanatta farklı Türk topluluklarına mensup kimseler bulunmaktadır. Bununla birlikte dış desteğin sınırlılığı Cumhuriyetin uzun süreli varlık göstermesini engellemiştir" değerlendirmesinde bulundu.

1933 ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan cumhuriyetlerinin önemi ve Türk dünyasıyla ilişkileri Haber

1933 ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan cumhuriyetlerinin önemi ve Türk dünyasıyla ilişkileri

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara Uygur Türklerinin bağımsızlık mücadelesi kapsamında ilan edilen Doğu Türkistan cumhuriyetleri, Doğu Türkistanlılar tarafından halen hatırlanıyor. Uygur Türkü, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alimcan Buğda, Doğu Türkistan Cumhuriyeti ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili merak edilenler hakkında QHA'ya demeç verdi. "SOVYETLER BİRLİĞİNDEN KENDİ İSTİKLÂLİNİ ALMASI DAHA GÜÇLENECEKTİ" Buğda, QHA'nın “Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyetin Türk dünyası için önemi nelerdi?” sorusuna verdiği yanıtta, Türk dünyasının birliğini sağlamayı amaçladığını ve Turan düşüncesini ortaya koyduğunu belirtti. Eşzamanlı olarak Batı Türkistan’ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) işgali altında olduğunu anımsatan Buğda, “Eğer özellikle 1933’te Doğu Türkistan istiklaline kavuşmuş olsaydı Batı Türkistan'daki halk da bundan cesaret alarak Sovyetler Birliğinden kendi istiklalini alması daha güçlenecekti” yorumunu yaptı.  SSCB'NİN AMACI BÖLGEDE RAKİPLERİNİ YOK ETMEK 1933’teki Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasına, SSCB'nin Kazak, Kırgız ve Özbek yurtlarını işgal etmesinin neden olduğunu, Türkistan'ın doğusunda bir özgür Türk devletinin kurulması ve Türklerin Çin'e karşı set kurma hayalinin gerçekleşmesi için önemli olduğunu vurgulayan Buğda, "Doğu Türkistan'da korulan 2 cumhuriyet aslında Türk dünyasını birleştirme ve özellikle Turan düşüncesini ortaya koyma ve gerçekleştirme çerçevesinde çok önemliydi" diyerek ikinci kez 1944 yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kurulmasında SSCB’nin etkisinin olduğunu aktardı. Ayrıca SSCB'nin kendi çıkarları için bölgedeki Çin milliyetçiliğini zayıflatma amacı güttüklerini Alihan Töre’ye destek olduklarını bildirdi.  SSCB'NİN DOĞU TÜRKİSTAN KORKUSU 1944’teki Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkında bilgi veren Buğda, "Stalin liderliğindeki SSCB, cumhuriyetin düzenli bir ordusu olduğunun ve askeri gücünün farkına varınca korktu” diyerek; işgal ettiği Batı Türkistan topraklarıyla Doğu Türkistan topraklarının bir olmasından endişe duyduklarını vurguladı. Buğda, bu nedenle 1944 yılındaki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılışında SSCB’nin etkisi olduğunu belirtti. Buğda, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti, orada gerçekten devlet olup Birleşmiş Milletler ve dünya kamuoyunda bir devlet olarak kabul edilmiş olsaydı Batı Türkistan’ın istiklaline örnek olurdu. Hem de oradaki Türk milletlerine cesaret vermiş olurdu. Doğu Türkistan’ın en batısındaki Türkiye Cumhuriyeti o dönemde henüz bağımsızlığına kavuşmuş bir ülkeydi. SSCB, Doğu Türkistan kendi cumhuriyetini kuran bir ülke olunca Batı Türkistan konusunda korktu ve devletin yıkılması için Çin’e yardım etti” dedi. TÜRKİYE'DEN GELEN AYDINLARIN ÖNEMİ Bu bağlamda Buğda'ya “İki cumhuriyetin kuruluşunda dönemin diğer Türk toplulukları nasıl bir rol oynadı?” sorusunu yöneltildi. Buğda ise 1933’te Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasında Batı Türkistan’dan ve Türkiye’den gelen Türklerin büyük bir etkisinin olduğunu vurguladı. Özbek birliklerinin gücüne işaret eden Buğda, devletin Çinlilerden temizlenmesine yardımcı olduğunu belirtti. Öte yandan Buğda, birinci cumhuriyetin içindeki orduda yer alan Osman Ali ve Şerifhan Töre komutanlığındaki Kırgız ve Kazak birliklerinin güçlü olduğuna dikkat çekti. İkinci cumhuriyetin kuruluşunda Türk dünyasından gelen aydınların önemini vurgulayan Buğda, “Batı Türkistan ve Türkiye’den Ahmet Mahmut Nedim gibi isimler birinci cumhuriyetin içinde yer almıştır. Yani devletin kurulmasında fikri yönden çok büyük katkılar sunmuşlardı” bilgisini verdi. İKİ CUMHURİYET VE TÜRKİYE  O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kurulduğunu ve Doğu Türkistan’ın bu devleti kurum ve kuruluş konusunda örnek aldığını aktaran Buğda, “Büyükelçiler ve aydınların vasıtasıyla Türkiye’deki kurumların sistematiği göze çarpmış. Bu konuda Ahmet Mahmut Nedim, Batı Türkistan’dan Sofizade Musa Türkistanî gibi isimlerin büyük bir etkisi olmuştur” değerlendirmesinde bulundu. "SSCB’NİN ZİHNİNDEKİ ŞEY TÜRKİSTAN TOPRAĞINI TAMAMEN ETKİSİ ALTINA ALMAKTI" “Dönemin SSCB yönetimi, Çin’e yardım ederek iki cumhuriyeti kısa süre içinde yıktı. SSCB’nin buradaki amacı neydi?” sorusuna Buğda, “SSCB’nin zihnindeki şey Türkistan toprağını tamamen etkisi altına almak, işgal etmek ve onun içindeki bütün zenginlikleri sömürmektir. Dolayısıyla SSCB, Doğu Türkistan’da kurulacak bir özgür devletin, kendilerinin işgal ettiği diğer Türk devletleri için bir örnek teşkil edeceğini öngörmüş ve Çin’in Türkistan’ın batısına hakim olması için elinden geldiğince gizliden ve açıktan Çin’e yardım etmiştir” ifadelerini kullandı. "RUSYA HİÇBİR ZAMAN DOĞU TÜRKİSTAN'IN BAĞIMSIZ OLMASINI İSTEMEMİŞTİR" Öte yandan, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılış sebebinin Rusların eliyle olduğunu belirten Buğda, “Dönemin Komünistler ile Milliyetçiler arasındaki çatışma dolayısıyla Çin’in Doğu Türkistan’daki durumlara el atacak veya karışacak gücü yoktu. Bu sebepten Ruslar, Çinli Müslümanları kışkırtarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ne bağlı kalmaya zorlamış, daha sonra Çin’in hakimiyeti milliyetçiler tarafından ele alınmasıyla, Doğu Türkistan’a gönderilen Şing Şisey yine Rusların yardımı ile Alihan Töre öncülüğündeki İslam Cumhuriyeti’ni kısa süre içinde yıkmışlardı. Kısacası Rusya hiçbir zaman Doğu Türkistan’da bağımsız bir devletin korunmasını istememiştir. Çünkü, Batı Türkistan’da işgal ettiği diğer Türk devletleri için kötü örnek olacak endişesi gütmüştür” değerlendirmesinde bulundu. "BÜTÜN SORUNLARA CEVAP BULUNABİLEN BİR ANAYASA" Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyet ve anayasası ile ilgili “Bu iki Cumhuriyet’in anayasası var mıydı? İçeriğinde neler vardı?" sorusuna cevap veren Buğda, "Doğu Türkistan’ın 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin anayasası vardı. Bu anayasa devletin şeklini, işleyişin idari sistemlerini, bunların hepsini kapsayan bir anayasaydı. Mesela Cumhurbaşkanı nasıl seçilir? Meclis nasıl oluşturulur? Başbakanlık yani bakanlık nasıl şekillenir? Bunun arasındaki hiyerarşi nasıl olur, işleyiş nasıl olur? Devletteki il, ilçe, kasaba ve mahalleye oluşumu, vali, kaymakam ve memurların arasındaki hiyerarşi, iletişim sistem nasıl olur?” gibi soruların tamamına cevap bulunan bir anayasaya sahip olduğuna dikkat çekti. DOĞU TÜRKİSTAN ANAYASASI Buğda, bu anayasanın çok kısa sürede hazırlanmasına rağmen etraflı bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “O kadar kısa bir zaman devam etmesine rağmen 1933’teki İslam Cumhuriyeti’nin anayasası bayrak, para ve diğer devletin alt kademesinde gerekli bütün mekanizmaları oluşturuyordu. Bu anayasa bakanlığın her birinin görevlerini çok net ve çok iyi bir şekilde belirliyordu” ifadelerini kullandı.  İSLAM CUMHURİYETİ ADI ALTINDA YAZILAN İLK ANAYASA Öte yandan bu anayasanın dönemin "islam cumhuriyeti" adı altında oluşturulan ilk anayasa olduğuna dikkat çeken Buğda, “Bu 1933’te İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa idi. Bu bağlamda, Peygamber döneminden Osmanlı dönemine kadar gelen süreçte farklı anayasalar ortaya çıkmış olsa da, modern dönemde yani İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ndeki anayasadır. Yani bu çerçevede, baktığımız zaman ilk cumhuriyetin anayasası vardı. Hâlâ günümüzde de bir tarihi nitelikte bir anayasa olarak elimizde bulunuyor” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.