Rus saldırganlığı ve Ukrayna'nın direnişi tüm yönleriyle Ankara'da konuşuldu
Rus saldırganlığı ve Ukrayna'nın direnişi tüm yönleriyle Ankara'da konuşuldu
Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü Oleksandr Bogomolov, 15 Nisan 2025 tarihinde Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen ‘Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek’ konulu konferansta konuştu. Çok sayıda akademisyenin katılım sağladığı etkinlikte, Ukrayna’nın adil ve kalıcı barışı sağlamak için savaştığı vurgulandı.
Haber Giriş Tarihi: 15.04.2025 20:52
Haber Güncellenme Tarihi: 16.04.2025 10:44
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (NISS) Direktörü Oleksandr Bogomolov tarafından 15 Nisan 2025 tarihinde Ankara’da “Fighting For Peace vs Negotiating For War” (Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek) isimli bir konferans gerçekleşti. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından düzenlenen konferans, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesindeki TEPAV Binası’nda gerçekleşti.
Konferansa TEPAV Avrupa Birliği (AB) Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Oleksiy Çernışev ve çok sayıda akademisyen katılım sağladı.
Sunuculuğu, TEPAV Avrupa Birliği (AB) Çalışmaları Merkezi Direktörü Arısan Eralp tarafından yapılan konferansın açılış konuşmasını ise, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Çernışev, yaptı.
ÇERNİŞEV: BARIŞ TESLİMİYET ANLAMINA GELMEMELİDİR
Maslahatgüzarı Çernışev, “Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek” isimli etkinliğin Ukrayna'daki mevcut gerçeklikle güçlü bir şekilde örtüştüğünü belirterek, “Diplomasinin her zaman ileriye giden yol olması gerektiği sık sık söylenir. Ancak diplomasi arzularla karşılandığında ne olur? Tam bir ay önce Ukrayna, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından başlatılan tam ve geçici ateşkes önerisini herhangi bir ön koşul olmaksızın kabul etti. Ancak Rusya reddetti. Ve o tarihten bu yana, 11 Mart ile 15 Nisan arasında, Rusya Ukrayna şehirlerine ve sivil altyapısına karşı yaklaşık 70 füze, 2 bin 200'den fazla Şahid insansız hava aracı (SİHA) ve 6 binden fazla güdümlü hava bombası fırlattı.” dedi.
Çernışev Krıvıy Rih’te gerçekleşen saldırıda dokuzu çocuk olmak en az 20 kişinin öldüğünü ve 70'ten fazla kişinin yaralandığını, Sumı'de aralarında iki çocuğun da bulunduğu 35 kişinin hayatını kaybettiğini ve 129 kişinin ise yaralandığını hatırlattı. Çernışev, bu saldırıların askerî hedefler olmadığını vurgulayarak, “Bunlar evler, okullar, hastanelerdi. Bunlar Rusya'nın barış çağrılarına verdiği cevaplardır… Biz diplomasiyi reddetmiyoruz ancak acı tecrübelerimizden biliyoruz ki samimiyet ve uluslararası hukuka saygı olmadan müzakereler başarıya ulaşamaz. Barış, teslimiyet anlamına gelmemelidir. Barış, hakların, adaletin ve egemenliğin yeniden tesis edilmesi anlamına gelmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'nin barışı desteklemeye yönelik devam eden çabalarını, insani desteğini ve sadece Ukrayna için değil, ortak bölgemiz ve küresel istikrar için söz konusu olan riskleri anlamasını takdirle karşılıyoruz.” ifadelerini kullanan Çernışev, gerçek barışın hakikatle, eylemle ve gerektiğinde güçle savunulması gerektiğini kaydederek cümlelerini sonlandırdı.
“SAVAŞI BAŞLATAN DA SONA ERDİRMESİ GEREKEN DE RUSYA’DIR”
NISS Direktörü Bogomolov, cümlelerine “Ukrayna olarak bizim bu denklemin en barışsever tarafı olduğumuz bir gerçektir. Barış için savaşıyoruz çünkü biz savunucuyuz ve ülkemiz saldırganlığın kurbanı oldu. Barış müzakerelerin diğer katılımcıları, özellikle de Ruslar, bu savaşı başlatanlardır. Çünkü bu bir seçim savaşıdır. Bu savaştan kaçınabilecek, bu savaşı teorik olarak çok hızlı bir şekilde sona erdirebilecek tek taraf, bu savaşı başlatan taraftır. O da bu savaşta saldırgan tutumunu sürdüren Rusya Federasyonu'dur.” diyerek başladı.
SAVAŞIN ÜÇ EVRESİ VAR
Bogomolov, diplomatlar, hatta çok güçlü politikacılar tarafından ne söylenirse söylensin her şeyin hâlâ savaş alanında kararlaştırıldığını vurgulayarak, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın üç moda ve üç kronolojik aşamaya ayrıldığını söyledi. Bu bağlamda Bogomolov, savaşın başlangıcında millî ve sınırlı kaynaklara dayanan savunma aşamasının ardından mart ayında başlayan ve 2022 sonbaharına kadar devam eden başarılı karşı taarruzların geldiğini ve gerçekleştirilen operasyonların dünya askeri literatürüne geçtiğini söyledi. Bogomolov, şu an ise savaşın 2023 yılında başlayan “yıpratma” evresine girdiğini kaydetti.
First Person View (FPV) dronların ve uzun menzilli insansız hava araçlarının (İHA) savaş alanında belirleyici rol üstlendiğini belirten Bogomolov, “Askerî uzmanların dediği gibi savaş alanı dronlara doymuş hâle geldi. Öyle ki büyük savaş gruplarının hareketi imkânsızlaştı. Şimdi geçtiğimiz yıl ve şu anda Rus hareketine bakarsanız, saldırıdaki Rus birliğinin maksimum boyutunun müfreze olduğunu göreceksiniz.” dedi.
Öte yanda Bogomolov, işgalci Rus kuvvetlerinin sivil yerleşim yerlerine ve enerji altyapılarına saldırdığını belirtti. “Rusya başta elektrik şebekesi olmak üzere altyapıya yönelik olmakla birlikte, sivil yerleşim alanlarına saldırarak halkı korkutmanın bir yolu olarak da kullanılıyor. Buna Ukrayna tarafından drone saldırılarıyla karşılık veriliyor.” cümlelerini kullandı.
RUSYA BİR HİÇ UĞRUNA ÖLÜYOR
Bogomolov, savaş ortamında kazançların toprak olarak, kayıpların ise bu savaşta ölen, yaralanan ya da başka şekillerde zayiat veren insanlar olarak ölçüldüğünü vurgulayarak Rusya’nın kayıplarını şu şekilde aktardı:
Kuzeyden ilk geri çekilmenin ardından Rus kazanımları, elbette Kırım'ı da içeren Ukrayna topraklarının yüzde 19,6'sını oluşturdu. Şimdi ise toprakların yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. Yani Rusya'nın 2024 yılı boyunca, hatta 2023'e kadar uzanan ve şu ana kadar devam eden sözde saldırısında elde ettiği tek şey bu yüzde. Ve bu, neredeyse bir milyon insana, kayıplara, Rus ordusuna, aralarında en az 300 bini çatışmada öldürülen, ölen, öldürülen insana karşı geliyor. 10 bin 600 tank devre dışı kaldı. 21 bin 400 zırhlı araç da imha edildi. Ve tahmin edildiği gibi, Rusya’nın elinde sadece yaklaşık olarak 500 tank var. Rusya çok uzun zamandan beri zırhlarını yeni üretilen zırhlarla yenileme kapasitesine sahip değil. Ve Soğuk Savaş'tan kalma stokları kullanıyor. Ve bu Soğuk Savaş stokları şu anda neredeyse tamamen boş. Ve tahminlere göre, hâlâ tamir edilebilecek ve harekete geçirilebilecek yaklaşık 500 tank var, yani şu anda çatışmanın boyutu göz önüne alındığında neredeyse anlamsız bir sayı.
Bununla birlikte Rusya’nın savaşın başlangıcından bugüne kadar ilerlemesini gösteren Economist Dergisi’ne ait bir grafiğe atıf yapan Bogomolov, Rusya askerlerinin bir hiç uğruna öldüğünü söyledi.
Bogomolov ayrıca Ukrayna’nın savunma sanayinde kaydettiği ilerlemeye dikkat çekerek, savaşın başında yüzde 10’un altında olan yerli silah üretiminin bugün yüzde 40’a ulaştığını belirtti. Ayrıca yerli İHA’ların ise kullanılan insansız sistemlerin yüzde 96’sını oluşturduğunu ifade etti.
HER KAVRAM BİR BİLİŞSEL SAVAŞ TAKTİĞİ
Bogomolov, savaşın kara, hava, deniz ve bazen de siber gibi sadece klasik cephelerde değil, aynı zamanda bilişsel alanda da sürdüğünü vurgulayarak, Rusya’nın hâlihazırda devam eden barış müzakerelerini ve kamuoyuna yönelik söylemleri, gerçek dışı argümanlarla şekillendirerek yeni bir “bilişsel savaş” yöntemi olarak kullandığını ifade etti. Bu çerçevede, Ateşkes ve devam etmekte olan tüm bu barış görüşmelerine ilişkin önemli olan birkaç hususu size aktarmak istiyorum. Rusya'nın müdahil olarak ve tüm bu tartışmalarda kullandığı üslup ve retorikle elde etmeye çalıştığı şey, aslında iyi niyetli bir angajman ve barış müzakereleri değil, yeni, farklı, bilişsel bir savaş türüdür. Ve Rusya'nın kullandığı her kavram bir silahtır.” ifadelerini kullandı.
Bogomolov, Rusya’nın barış müzakerelerinde kullandığı söylemleri, kamuoyunu etkilemeye ve gerçekleri çarpıtmaya yönelik stratejik araçlar olarak değerlendirdi. Özellikle “savaşın kök nedenleri” söyleminin sıkça kullanıldığını ve bunun da bir tür manipülasyon olduğunu kaydederek şu şekilde konuştu:
Hatta bilimde kök neden analizi diye bir fikir vardır ve hatta bazı bilgi dallarında farklı şeylerin kök nedenlerini analiz etmek için matematiksel aygıtlar kullanılır. Bu savaşın bir kök nedeni var mı? Herhangi bir kök neden var mı? Rusya'nın gerekçe olarak gösterdiği şey NATO'nun genişlemesidir ve bu genişleme sözde Rusya'yı kışkırtmış ya da Rusya tarafından bir tehdit olarak görülmüştür. Rusya ayrıca bu savaşın gerekçesi olarak Ukrayna'daki sözde Rusça konuşanları koruma fikrini kullanıyor. Bu argümanlar, sadece semptomlarla ilgileniyormuş gibi görünerek kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Oysa savaşın gerçek nedeni, Rusya Federasyonu’nun siyasî elitlerinin aldığı karardır. Temel neden budur.
“DENAZİFİKASYON SÖYLEMİ TARİHİ ÇARPITIYOR”
Bogomolov, Rusya’nın savaşın gerekçesi olarak ileri sürdüğü “denazifikasyon” söylemini ise özellikle tehlikeli ve hakaret edici bulduğunu belirterek, “Nazizmden en fazla zarar gören ülkelerden biri olan Ukrayna hakkında bu tür bir söylem geliştirmek, İkinci Dünya Savaşı’nın tarihine açıkça saygısızlıktır. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'nın çoğu Ukrayna'da, Ukrayna topraklarında yapıldı ve kan döküldü, Rusya'da değil, Sibirya'da değil, Avrupa'da değil, Avrupa'nın çoğunda değil, Ukrayna’da.” dedi.
Savaşın asıl nedeninin Rusya Federasyonu'nun siyasî yönetimi tarafından alınan kararlar olduğunu yineleyen Bogomolov, Rusya’nın savaşı başlatmasındaki temel psikolojik ve ideolojik unsurun ülkenin imparatorluk kimliğine duyduğu inanç olduğunu belirtti. Rus “elitlerin” Sovyetler Birliği’nin dağılmasını hiçbir zaman kabul etmediğini ve alternatif bir ulus-devlet projesi geliştiremediğini ifade eden Bogomolov, “Sadece bunu açıkça söyleyemediler ama her zaman inandılar. Bu mevcut elit, ülkelerinin siyasî kimliğine her zaman inandı. Ve bu (Rusya’nın) ülkenin siyasî kimliği imparatorluktur. Rusya Sovyetler döneminden sonra alternatif bir siyasî proje ortaya koyamadı.” cümlelerini sarf etti.
“RUSYA, İMPARATORLUK KİMLİĞİNDEN KOPAMIYOR”
Bununla birlikte Bogomolov, Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirdiği ulus inşasını örnek göstererek, Rusya’nın benzer bir dönüşüm geçiremediğini tekrarladı. Bu bağlamda, “Türkiye'nin dış saldırı sorunuyla karşı karşıya kaldığında Mustafa Kemal'in yaptıklarıyla keskin bir tezat oluşturduğunu fark ettim. Türkiye'nin kendisi bir imparatorlukken, bir grup insan ve bir lider bir ulus inşası projesiyle ortaya çıktı. Ve ülkeyi farklı bir kimlik olarak, bir ulus-devlet olarak yeniden inşa ettiler, ki şu anda bu ulus-devlet ayakta ve pek çok açıdan refah içinde. Bu dahice bir hamleydi, biliyorsunuz.” dedi.
EMPERYALİST ZİHİN SONA ERMİYOR
Cümlelerinin devamında Bogomolov, Rusya'nın Ukrayna'nın bağımsız ulus olma hakkını tarihsel ve şovenist bir bakış açısıyla reddettiğini vurguladı. Sovyet döneminde bile Ukrayna’nın Birleşmiş Milletlerde (BM) temsil edildiğini hatırlatan Bogomolov, “Bugün ise Rusya, Ukrayna'nın işgal altındaki topraklarında olup bitenleri, zulmü, toplu katliamları tamamen inkâr ediyor. Buna karşın kurtarılmış bölgelerde pek çok toplu mezar bulundu. Ayrıca, Rusya'nın işgal ettiği topraklarda Ukrayna millî kimliğinin, milliyetinin kalıntılarını ortadan kaldırmak için neler yaptığı biliniyor. Bu Rus zihninin emperyalist bir kültürüdür.” ifadelerini kullandı.
Mevcut savaşın Rus İmparatorluğu'nun son çöküş sürecinin bir parçası olduğunu ifade eden Bogomolov, şu cümleleri sarf etti:
Şu anda bu imparatorluğun son çöküş aşamasıyla karşı karşıyayız. Ve bunun devam eden bir çöküş olduğunu anlamadığımız sürece, iki gün, üç gün sürmez, elbette yıllar alır, daha fazla zaman alacaktır, ancak aynı şeyle karşı karşıya kalacağız. Bugün yapılacak herhangi bir müzakere savaşı bitirmeyecek. En fazla, düşmanlıkların geçici olarak sonlanmasını sağlayabilir. Ancak barışın tesisi için, bu bilişsel savaşın da farkına varmamız gerekiyor.
AVRUPA ENTEGRE CAYDIRICILIKLA CEVAP VERMELİ
Bogomolov, Rusya’dan gelen tehdidin yalnızca Ukrayna’ya değil, tüm Avrupa kıtasına yönelik olduğunu belirterek, kapsamlı ve “entegre bir caydırıcılık” stratejisinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Bogomolov, “Bu çöken imparatorluktan gelen tehdit, Avrupa’nın tamamına yöneliktir. Ukrayna bu planın merkezinde yer alıyor ve almaya da devam edecek. Ve diğer her ulusun buna katkıda bulunma biçimi var. Ve bu kavram henüz resmî olarak herhangi bir siyasî tartışmanın parçası değil. Çünkü insanlar barışı koruma güçleri gibi farklı başka şeyler hakkında konuşuyorlar.” dedi.
Bogomolov, Avrupa’da yeni bir güvenlik mimarisi inşa edilmekte olduğuna dikkat çekerek, bu sürecin yalnızca askerî değil, siyasî ve ekonomik iş birliklerini de içermesi gerektiğini vurguladı. Ukrayna’nın kendi savunma sanayi altyapısına ve ordusuna yatırım yapmasının önemini hatırlatan Bogomolov, “Avrupa'nın güvenliği için en iyi strateji, iki temel sütuna yatırım yapmaktır: Ukrayna’nın kendi kendini savunabilmesi ve kıtasal iş birliğinin güçlendirilmesi. Bir döneme doğru gidiyoruz, gidebileceğimiz en iyi şey bu. Sonuç ne olursa olsun, geçici şeyler olabilir. Ateşkes olabilir, başka bir şey olabilir. Şu anda ateşkes bile olmayabilir. Daha fazla yaptırım olabilir. Tekrar tekrar her şey olabilir. Ancak gördüğümüz gibi, aynı zamanda sahadaki durumu takip etmemiz, neler olduğunu görmemiz, her yerde neler olup bittiğini izlememiz gerekiyor” diye konuştu.
RUSYA HEM TOPLUMSAL HEM DE AHLAKİ OLARAK ÇÖKÜYOR
Bu bağlamda çökmekte olan Rus ekonomisine önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Bogomolov, ülkenin birçok sektörde çöküşün eşiğinde olduğunu ifade etti. Aynı zamanda finansal sistemdeki kırılganlığa ve dış politikanın militarizasyonuna dikkat çeken Bogomolov, “Rus ekonomisi sağlıksız bir durumda. Savaşın bu denli popüler olması, toplumun genel ruh halinin normal sınırların dışında olduğuna işaret ediyor. Afganistan savaşında, can kaybı sayısı 15 bin civarındaydı. Ancak buna karşı büyük bir itiraz vardı. Herkes bu sayıdan dehşete düşmüştü. Herkes savaşa karşıydı çünkü kurbanlar vardı. Ve şimdi kayıp 1 milyon ve bunu umursamıyorlar. Bu ölüm demek. Bu, hem toplumsal hem de ahlaki bir çöküşün göstergesidir.” cümlelerini sarf etti.
TÜRKİYE’YE ÖZEL VURGU
Bunlara ek olarak Bogomolov, Türkiye'nin Avrupa güvenlik mimarisi içindeki rolüne de dikkat çekerek, “Türkiye'nin rolüne ilişkin bir tartışma da var, bunu biliyor olabilirsiniz çünkü Türkiye önemli bir unsur. Bu aslında daha büyük bir Avrupa denklemi. Yeni güvenlik mimarisinin, Avrupa Birliği üyeleri ve Türkiye arasında çeşitli nedenlerle zaman içinde bozulan ilişkileri, iletişim kurmanın daha iyi yollarını bulmayı, konuşmayı ve anlaşmayı, ilişkileri geliştirmeyi ve iyileştirmeyi önleyemeyeceğinden kesinlikle eminim.” ifadelerini kullandı.
Bogomolov sözlerini, “Dolayısıyla şu anda Rusya'ya karşı savaşı kazanmaktan daha büyük bir sürecin içindeyiz. Biz Avrupa güvenliğinin yeniden inşasına yönelik bu büyük sürecin ön saflarında yer alıyoruz.” diyerek tamamladı. Konferansın ardından Bogomolov, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
QHA - Kırım Haber Ajansı
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Rus saldırganlığı ve Ukrayna'nın direnişi tüm yönleriyle Ankara'da konuşuldu
Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü Oleksandr Bogomolov, 15 Nisan 2025 tarihinde Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen ‘Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek’ konulu konferansta konuştu. Çok sayıda akademisyenin katılım sağladığı etkinlikte, Ukrayna’nın adil ve kalıcı barışı sağlamak için savaştığı vurgulandı.
Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (NISS) Direktörü Oleksandr Bogomolov tarafından 15 Nisan 2025 tarihinde Ankara’da “Fighting For Peace vs Negotiating For War” (Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek) isimli bir konferans gerçekleşti. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından düzenlenen konferans, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesindeki TEPAV Binası’nda gerçekleşti.
Konferansa TEPAV Avrupa Birliği (AB) Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Oleksiy Çernışev ve çok sayıda akademisyen katılım sağladı.
Sunuculuğu, TEPAV Avrupa Birliği (AB) Çalışmaları Merkezi Direktörü Arısan Eralp tarafından yapılan konferansın açılış konuşmasını ise, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Çernışev, yaptı.
ÇERNİŞEV: BARIŞ TESLİMİYET ANLAMINA GELMEMELİDİR
Maslahatgüzarı Çernışev, “Barış İçin Mücadele Etmek ve Savaş İçin Müzakere Etmek” isimli etkinliğin Ukrayna'daki mevcut gerçeklikle güçlü bir şekilde örtüştüğünü belirterek, “Diplomasinin her zaman ileriye giden yol olması gerektiği sık sık söylenir. Ancak diplomasi arzularla karşılandığında ne olur? Tam bir ay önce Ukrayna, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından başlatılan tam ve geçici ateşkes önerisini herhangi bir ön koşul olmaksızın kabul etti. Ancak Rusya reddetti. Ve o tarihten bu yana, 11 Mart ile 15 Nisan arasında, Rusya Ukrayna şehirlerine ve sivil altyapısına karşı yaklaşık 70 füze, 2 bin 200'den fazla Şahid insansız hava aracı (SİHA) ve 6 binden fazla güdümlü hava bombası fırlattı.” dedi.
Çernışev Krıvıy Rih’te gerçekleşen saldırıda dokuzu çocuk olmak en az 20 kişinin öldüğünü ve 70'ten fazla kişinin yaralandığını, Sumı'de aralarında iki çocuğun da bulunduğu 35 kişinin hayatını kaybettiğini ve 129 kişinin ise yaralandığını hatırlattı. Çernışev, bu saldırıların askerî hedefler olmadığını vurgulayarak, “Bunlar evler, okullar, hastanelerdi. Bunlar Rusya'nın barış çağrılarına verdiği cevaplardır… Biz diplomasiyi reddetmiyoruz ancak acı tecrübelerimizden biliyoruz ki samimiyet ve uluslararası hukuka saygı olmadan müzakereler başarıya ulaşamaz. Barış, teslimiyet anlamına gelmemelidir. Barış, hakların, adaletin ve egemenliğin yeniden tesis edilmesi anlamına gelmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'nin barışı desteklemeye yönelik devam eden çabalarını, insani desteğini ve sadece Ukrayna için değil, ortak bölgemiz ve küresel istikrar için söz konusu olan riskleri anlamasını takdirle karşılıyoruz.” ifadelerini kullanan Çernışev, gerçek barışın hakikatle, eylemle ve gerektiğinde güçle savunulması gerektiğini kaydederek cümlelerini sonlandırdı.
“SAVAŞI BAŞLATAN DA SONA ERDİRMESİ GEREKEN DE RUSYA’DIR”
NISS Direktörü Bogomolov, cümlelerine “Ukrayna olarak bizim bu denklemin en barışsever tarafı olduğumuz bir gerçektir. Barış için savaşıyoruz çünkü biz savunucuyuz ve ülkemiz saldırganlığın kurbanı oldu. Barış müzakerelerin diğer katılımcıları, özellikle de Ruslar, bu savaşı başlatanlardır. Çünkü bu bir seçim savaşıdır. Bu savaştan kaçınabilecek, bu savaşı teorik olarak çok hızlı bir şekilde sona erdirebilecek tek taraf, bu savaşı başlatan taraftır. O da bu savaşta saldırgan tutumunu sürdüren Rusya Federasyonu'dur.” diyerek başladı.
SAVAŞIN ÜÇ EVRESİ VAR
Bogomolov, diplomatlar, hatta çok güçlü politikacılar tarafından ne söylenirse söylensin her şeyin hâlâ savaş alanında kararlaştırıldığını vurgulayarak, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın üç moda ve üç kronolojik aşamaya ayrıldığını söyledi. Bu bağlamda Bogomolov, savaşın başlangıcında millî ve sınırlı kaynaklara dayanan savunma aşamasının ardından mart ayında başlayan ve 2022 sonbaharına kadar devam eden başarılı karşı taarruzların geldiğini ve gerçekleştirilen operasyonların dünya askeri literatürüne geçtiğini söyledi. Bogomolov, şu an ise savaşın 2023 yılında başlayan “yıpratma” evresine girdiğini kaydetti.
First Person View (FPV) dronların ve uzun menzilli insansız hava araçlarının (İHA) savaş alanında belirleyici rol üstlendiğini belirten Bogomolov, “Askerî uzmanların dediği gibi savaş alanı dronlara doymuş hâle geldi. Öyle ki büyük savaş gruplarının hareketi imkânsızlaştı. Şimdi geçtiğimiz yıl ve şu anda Rus hareketine bakarsanız, saldırıdaki Rus birliğinin maksimum boyutunun müfreze olduğunu göreceksiniz.” dedi.
Öte yanda Bogomolov, işgalci Rus kuvvetlerinin sivil yerleşim yerlerine ve enerji altyapılarına saldırdığını belirtti. “Rusya başta elektrik şebekesi olmak üzere altyapıya yönelik olmakla birlikte, sivil yerleşim alanlarına saldırarak halkı korkutmanın bir yolu olarak da kullanılıyor. Buna Ukrayna tarafından drone saldırılarıyla karşılık veriliyor.” cümlelerini kullandı.
RUSYA BİR HİÇ UĞRUNA ÖLÜYOR
Bogomolov, savaş ortamında kazançların toprak olarak, kayıpların ise bu savaşta ölen, yaralanan ya da başka şekillerde zayiat veren insanlar olarak ölçüldüğünü vurgulayarak Rusya’nın kayıplarını şu şekilde aktardı:
Bununla birlikte Rusya’nın savaşın başlangıcından bugüne kadar ilerlemesini gösteren Economist Dergisi’ne ait bir grafiğe atıf yapan Bogomolov, Rusya askerlerinin bir hiç uğruna öldüğünü söyledi.
Bogomolov ayrıca Ukrayna’nın savunma sanayinde kaydettiği ilerlemeye dikkat çekerek, savaşın başında yüzde 10’un altında olan yerli silah üretiminin bugün yüzde 40’a ulaştığını belirtti. Ayrıca yerli İHA’ların ise kullanılan insansız sistemlerin yüzde 96’sını oluşturduğunu ifade etti.
HER KAVRAM BİR BİLİŞSEL SAVAŞ TAKTİĞİ
Bogomolov, savaşın kara, hava, deniz ve bazen de siber gibi sadece klasik cephelerde değil, aynı zamanda bilişsel alanda da sürdüğünü vurgulayarak, Rusya’nın hâlihazırda devam eden barış müzakerelerini ve kamuoyuna yönelik söylemleri, gerçek dışı argümanlarla şekillendirerek yeni bir “bilişsel savaş” yöntemi olarak kullandığını ifade etti. Bu çerçevede, Ateşkes ve devam etmekte olan tüm bu barış görüşmelerine ilişkin önemli olan birkaç hususu size aktarmak istiyorum. Rusya'nın müdahil olarak ve tüm bu tartışmalarda kullandığı üslup ve retorikle elde etmeye çalıştığı şey, aslında iyi niyetli bir angajman ve barış müzakereleri değil, yeni, farklı, bilişsel bir savaş türüdür. Ve Rusya'nın kullandığı her kavram bir silahtır.” ifadelerini kullandı.
Bogomolov, Rusya’nın barış müzakerelerinde kullandığı söylemleri, kamuoyunu etkilemeye ve gerçekleri çarpıtmaya yönelik stratejik araçlar olarak değerlendirdi. Özellikle “savaşın kök nedenleri” söyleminin sıkça kullanıldığını ve bunun da bir tür manipülasyon olduğunu kaydederek şu şekilde konuştu:
“DENAZİFİKASYON SÖYLEMİ TARİHİ ÇARPITIYOR”
Bogomolov, Rusya’nın savaşın gerekçesi olarak ileri sürdüğü “denazifikasyon” söylemini ise özellikle tehlikeli ve hakaret edici bulduğunu belirterek, “Nazizmden en fazla zarar gören ülkelerden biri olan Ukrayna hakkında bu tür bir söylem geliştirmek, İkinci Dünya Savaşı’nın tarihine açıkça saygısızlıktır. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'nın çoğu Ukrayna'da, Ukrayna topraklarında yapıldı ve kan döküldü, Rusya'da değil, Sibirya'da değil, Avrupa'da değil, Avrupa'nın çoğunda değil, Ukrayna’da.” dedi.
Savaşın asıl nedeninin Rusya Federasyonu'nun siyasî yönetimi tarafından alınan kararlar olduğunu yineleyen Bogomolov, Rusya’nın savaşı başlatmasındaki temel psikolojik ve ideolojik unsurun ülkenin imparatorluk kimliğine duyduğu inanç olduğunu belirtti. Rus “elitlerin” Sovyetler Birliği’nin dağılmasını hiçbir zaman kabul etmediğini ve alternatif bir ulus-devlet projesi geliştiremediğini ifade eden Bogomolov, “Sadece bunu açıkça söyleyemediler ama her zaman inandılar. Bu mevcut elit, ülkelerinin siyasî kimliğine her zaman inandı. Ve bu (Rusya’nın) ülkenin siyasî kimliği imparatorluktur. Rusya Sovyetler döneminden sonra alternatif bir siyasî proje ortaya koyamadı.” cümlelerini sarf etti.
“RUSYA, İMPARATORLUK KİMLİĞİNDEN KOPAMIYOR”
Bununla birlikte Bogomolov, Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirdiği ulus inşasını örnek göstererek, Rusya’nın benzer bir dönüşüm geçiremediğini tekrarladı. Bu bağlamda, “Türkiye'nin dış saldırı sorunuyla karşı karşıya kaldığında Mustafa Kemal'in yaptıklarıyla keskin bir tezat oluşturduğunu fark ettim. Türkiye'nin kendisi bir imparatorlukken, bir grup insan ve bir lider bir ulus inşası projesiyle ortaya çıktı. Ve ülkeyi farklı bir kimlik olarak, bir ulus-devlet olarak yeniden inşa ettiler, ki şu anda bu ulus-devlet ayakta ve pek çok açıdan refah içinde. Bu dahice bir hamleydi, biliyorsunuz.” dedi.
EMPERYALİST ZİHİN SONA ERMİYOR
Cümlelerinin devamında Bogomolov, Rusya'nın Ukrayna'nın bağımsız ulus olma hakkını tarihsel ve şovenist bir bakış açısıyla reddettiğini vurguladı. Sovyet döneminde bile Ukrayna’nın Birleşmiş Milletlerde (BM) temsil edildiğini hatırlatan Bogomolov, “Bugün ise Rusya, Ukrayna'nın işgal altındaki topraklarında olup bitenleri, zulmü, toplu katliamları tamamen inkâr ediyor. Buna karşın kurtarılmış bölgelerde pek çok toplu mezar bulundu. Ayrıca, Rusya'nın işgal ettiği topraklarda Ukrayna millî kimliğinin, milliyetinin kalıntılarını ortadan kaldırmak için neler yaptığı biliniyor. Bu Rus zihninin emperyalist bir kültürüdür.” ifadelerini kullandı.
Mevcut savaşın Rus İmparatorluğu'nun son çöküş sürecinin bir parçası olduğunu ifade eden Bogomolov, şu cümleleri sarf etti:
Şu anda bu imparatorluğun son çöküş aşamasıyla karşı karşıyayız. Ve bunun devam eden bir çöküş olduğunu anlamadığımız sürece, iki gün, üç gün sürmez, elbette yıllar alır, daha fazla zaman alacaktır, ancak aynı şeyle karşı karşıya kalacağız. Bugün yapılacak herhangi bir müzakere savaşı bitirmeyecek. En fazla, düşmanlıkların geçici olarak sonlanmasını sağlayabilir. Ancak barışın tesisi için, bu bilişsel savaşın da farkına varmamız gerekiyor.
AVRUPA ENTEGRE CAYDIRICILIKLA CEVAP VERMELİ
Bogomolov, Rusya’dan gelen tehdidin yalnızca Ukrayna’ya değil, tüm Avrupa kıtasına yönelik olduğunu belirterek, kapsamlı ve “entegre bir caydırıcılık” stratejisinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Bogomolov, “Bu çöken imparatorluktan gelen tehdit, Avrupa’nın tamamına yöneliktir. Ukrayna bu planın merkezinde yer alıyor ve almaya da devam edecek. Ve diğer her ulusun buna katkıda bulunma biçimi var. Ve bu kavram henüz resmî olarak herhangi bir siyasî tartışmanın parçası değil. Çünkü insanlar barışı koruma güçleri gibi farklı başka şeyler hakkında konuşuyorlar.” dedi.
Bogomolov, Avrupa’da yeni bir güvenlik mimarisi inşa edilmekte olduğuna dikkat çekerek, bu sürecin yalnızca askerî değil, siyasî ve ekonomik iş birliklerini de içermesi gerektiğini vurguladı. Ukrayna’nın kendi savunma sanayi altyapısına ve ordusuna yatırım yapmasının önemini hatırlatan Bogomolov, “Avrupa'nın güvenliği için en iyi strateji, iki temel sütuna yatırım yapmaktır: Ukrayna’nın kendi kendini savunabilmesi ve kıtasal iş birliğinin güçlendirilmesi. Bir döneme doğru gidiyoruz, gidebileceğimiz en iyi şey bu. Sonuç ne olursa olsun, geçici şeyler olabilir. Ateşkes olabilir, başka bir şey olabilir. Şu anda ateşkes bile olmayabilir. Daha fazla yaptırım olabilir. Tekrar tekrar her şey olabilir. Ancak gördüğümüz gibi, aynı zamanda sahadaki durumu takip etmemiz, neler olduğunu görmemiz, her yerde neler olup bittiğini izlememiz gerekiyor” diye konuştu.
RUSYA HEM TOPLUMSAL HEM DE AHLAKİ OLARAK ÇÖKÜYOR
Bu bağlamda çökmekte olan Rus ekonomisine önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Bogomolov, ülkenin birçok sektörde çöküşün eşiğinde olduğunu ifade etti. Aynı zamanda finansal sistemdeki kırılganlığa ve dış politikanın militarizasyonuna dikkat çeken Bogomolov, “Rus ekonomisi sağlıksız bir durumda. Savaşın bu denli popüler olması, toplumun genel ruh halinin normal sınırların dışında olduğuna işaret ediyor. Afganistan savaşında, can kaybı sayısı 15 bin civarındaydı. Ancak buna karşı büyük bir itiraz vardı. Herkes bu sayıdan dehşete düşmüştü. Herkes savaşa karşıydı çünkü kurbanlar vardı. Ve şimdi kayıp 1 milyon ve bunu umursamıyorlar. Bu ölüm demek. Bu, hem toplumsal hem de ahlaki bir çöküşün göstergesidir.” cümlelerini sarf etti.
TÜRKİYE’YE ÖZEL VURGU
Bunlara ek olarak Bogomolov, Türkiye'nin Avrupa güvenlik mimarisi içindeki rolüne de dikkat çekerek, “Türkiye'nin rolüne ilişkin bir tartışma da var, bunu biliyor olabilirsiniz çünkü Türkiye önemli bir unsur. Bu aslında daha büyük bir Avrupa denklemi. Yeni güvenlik mimarisinin, Avrupa Birliği üyeleri ve Türkiye arasında çeşitli nedenlerle zaman içinde bozulan ilişkileri, iletişim kurmanın daha iyi yollarını bulmayı, konuşmayı ve anlaşmayı, ilişkileri geliştirmeyi ve iyileştirmeyi önleyemeyeceğinden kesinlikle eminim.” ifadelerini kullandı.
Bogomolov sözlerini, “Dolayısıyla şu anda Rusya'ya karşı savaşı kazanmaktan daha büyük bir sürecin içindeyiz. Biz Avrupa güvenliğinin yeniden inşasına yönelik bu büyük sürecin ön saflarında yer alıyoruz.” diyerek tamamladı. Konferansın ardından Bogomolov, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Son Haberler