Ukrayna Barış Zirvesi 15-16 Haziran tarihleri arasında İsviçre temelde savaşın başından beri Ukrayna’yı destekleyen Batı bloku ülkelerinin çoğunlukta olduğu 101 ülke ve uluslararası örgütün katılımıyla yapıldı. Davet edilen ülke ve uluslararası örgüt sayısı ise 160. Çin ve Pakistan zirveye katılmayan arasında.
Zirveden çıkarılacak en önemli sonuç, II. Dünya Savaşı’nda nasıl İngiltere’nin Chamberlain’in “Yatıştırma Politikası”nda olduğu gibi dünyanın özellikle Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin zirveye katılmamasıydı. Başta BRICS ülkeleri olmak üzere G-20 ülkelerinin birçoğunun özellikle Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Tayland, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın zirveye katılmalarına karşın zirve sonunda yayınlanan ortak bildiriye imza atmamış olmaları bardağın boş tarafı.
Bardağın dolu tarafı ise G7, NATO ve AB gibi ülkelerin Ukrayna ve Zelenski’nin Barış Planı’na yüzde yüz destek vermesi. Fakat Biden’ın zirveye kişisel olarak gelmemesi yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i göndermesi zirvenin önemini azaltmış gözükebilir. Fakat katılan ülkelerin çoğunluğunun Rusya’nın koşulsuz, Kırım dahil işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarından geri çekilmesi talebini en yüksek düzeyde tekrar dile getirilmelerinin altını çizmek gerekiyor. Uluslararası ilişkilerde "Orta Derecede Güçler" olarak adlandırılan bu ülkelerin daha fazla Ukrayna lehine hem savaş hem barış sürecine katılmasını sağlamak İkinci Zirve öncesi en önemli hedef olmalı. Zirveden çıkan en olumlu sonuç ise 82 devlet ve uluslararası örgütün Rusya’nın işgaline maruz kalan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü kabul etmesiydi. Rusya ile yakın ilişki içinde olan Türkiye’nin Arjantin, Irak, Katar ve Ruanda gibi ülkelerle birlikte bu ortak bildiriyi imzalamış olması da önemli.
Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin Ukrayna’nın bu blokta yer almasına karşın Rusya’ya karşı barış zirvesinde desteklemediği görülmüştür. Dünya sisteminde Küresel Güney ve Kuzey ayrımı bulunmaktadır. Bu ayrıma göre, Küresel Güney kavramı ilk olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yani düşük ve orta gelirli ülkeleri tanımlar. Bu ülkelerin birçoğu Batı ülkeleri ve çoğunlukla Avrupalı kolonyal güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Soğuk Savaş sırasında "Bağlantısızlar Hareketi" ve G-77 olarak adlandırılan bu ülkeler günümüzde bütün blok ve jeopolitik yapılara eşit mesafede yer alıp pragmatik bakış açısıyla bazen Batı’ya bazen Çin ve Rusya gibi büyük güçlere yakınlaşmaktadırlar. Her iki blokla eş zamanlı ilişki kurmak Küresel Güney’in temel politikası. Küresel sistemde özellikle dünya ekonomisindeki dönüşüm de bu ülkelerin manevra ve pazarlık şansını arttırmış durumda. Soğuk Savaş döneminde G7 ülkeleri dünya ticaretinden yüzde 75 pay alırken günümüzde bu oran yüzde 40’lara düşmüş durumda. BRICS başta olmak üzere Küresel Güney’in payı ise yüzde 60’lara ulaşmış durumda.
Küresel Güney ülkelerinin Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Ukrayna’nın yanında yer almaları beklenmesi gerekir. Bu ülkelerin Rusya’yı işgalci görmemeleri aslında kendi geçmiş tarihleriyle çelişkili. Ukrayna’yı mağdur olduğunu düşünmemeleri ve Rusya’nın kolonyal savaşına karşı tek başına savaştığı gerçeğini kabul etmemeleri, İsviçre Barış Zirvesi’nde tekrar ortaya çıktı. Rusya’nın melez savaş stratejisi nedeniyle bu ülkelerin vatandaşları Ukrayna’nın Rusya’ya karşı verdiği kolonyal bağımsızlık savaşını Amerika ve Batı ile Rusya arasında hegemonik neo-emperyalist savaş olarak görüyor.
İsviçre Barış Zirvesi, Zelenskıy'ın 10 Maddelik Barış Planı’ndaki üç maddeye yoğunlaştı. Nükleer Güvenlik, Gıda Güvenliği ve Rusya tarafından kaçırılan Ukrain çocuklar ile savaş tutsaklarının bırakılması. Zirve sonunda imzalanan ortak bildiride özellikle 2022 yılından beri Rusya tarafından işgal edilen Zaporijya Nükleer Santrali’nin belirtilmesi önemli. Bu santralin Ukrainler tarafından Uluslararası Atom Enerji Kurumu gözetilmesinde işletilmesi gerekiyor. Bildiride ayrıca Türkiye’nin arabuluculuğunda hayata geçirilen Tahıl Koridoru gibi Karadeniz ve Azak Denizi’nde deniz trafiğinin güvenli ve özgürce yapılması gerektiği belirtiliyor. Son olarak, Ukrayna hükümetinin tahminine göre sayıları 20 bin olan ve Rus işgal ordusu tarafından kaçırılan Ukrain çocuklarının da bir an önce vatanlarına geri gönderilmesi isteniyor. Bu üç madde için çalışma grupları kurularak gerekli uluslararası mekanizmalarının oluşturulması da amaçlanıyor.
Birçok kişi Barış Zirvesi’ne Rusya’nın davet edilmemesini eleştiriyor. Fakat bu zirvenin amacı barış görüşmelerinin başlatılması değildi. Zelenskıy'ın 10 maddelik barış planının hazırlık çalışması yapılması bu zirvenin amacıydı. Temel uluslararası ilkelerin ortaya konması, barış için gerekli konuların tanımlanması ve gelecek barış görüşmeleri için yapıların oluşturulması diğer amaçlardı. Tüm küresel dünyayı etkileyen bu çatışma için küresel zirve yapılması önemliydi. Bundan sonraki ikinci zirvede Rusya’nın davet edilerek silahların susmasına yönelik adımlar atılması beklenecektir. Çok taraflı barış zirvesi Ukrayna’nın gelecekteki barış görüşmelerinde elini güçlendirecektir. Barış için yol haritasının ortaya çıkarılması bu zirvenin başarılı sonuçlarından biridir. Fakat barışı getirecek olan Ukrayna’nın savaş alanında Rusya’yı kesin olarak yenmesidir.
Son olarak, Barış Zirvesi’nin SWOT analizi yapacak olursak:
Güçlü Yönler:
• Küresel Tanınma: Zirve, 100'den fazla ülkeyi bir araya getirerek barışa yönelik yaygın bir arzuyu ortaya koydu. Bu küresel tanınma, Rusya üzerinde anlamlı müzakerelere girişme konusunda baskı oluşturabilir.
• Egemenliğin Onaylanması: Zirvenin deklarasyonunda Ukrayna dahil tüm devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ilkeleri onaylandı. Bu, Ukrayna'ya açık bir destek mesajı gönderiyor ve Rusya'nın iddialarını zayıflatıyor.
• Diplomasiye İvme: Zirve, kesilen diplomatik kanalları yeniden başlattı. Bu ivme daha fazla müzakereye ve potansiyel atılımlara yol açabilir.
Zayıf yönler:
• Rusya'nın Yokluğu: Zirvenin en önemli zayıflığı Rusya'nın yokluğudur. Rusya'nın katılımı olmadan herhangi bir anlaşma veya çerçeve teorik olarak kalacaktır.
• Sınırlı Etki: Zirve geniş destek toplasa da herhangi bir çözümü uygulama gücünden yoksundu. Bu, Rusya'ya rotayı değiştirmesi yönünde baskı yapma etkinliğini zayıflatıyor.
• İç Bölünmeler: Katılımcı ülkeler arasındaki temel siyasi ve stratejik farklılıklar, barışa yönelik birleşik bir yaklaşımın oluşmasını engelleyebilir.
Fırsatlar:
• Uzlaşmanın Oluşturulması: Zirve, kalıcı bir barışın temel ilkeleri üzerinde güçlü bir uluslararası uzlaşının oluşturulması için bir platform görevi görebilir.
• Diyalogun Kolaylaştırılması: Zirve, Ukrayna ile Rusya arasında arka oda diplomasisi ve iletişim için kanallar yaratabilir.
• Ateşkesi Teşvik Etmek: Zirvenin barışa yaptığı vurgu, ateşkes yönündeki uluslararası çabaları harekete geçirebilir ve daha kalıcı bir çözümün önünü açabilir.
Tehditler:
• Çatışmanın Artması: Zirvenin somut sonuçlar elde edememesi, barış umudunun azalması durumunda çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabilir.
• Parçalanmış Uluslararası Müdahale: Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşma sağlanamaması, uluslararası çabaları daha da parçalayabilir ve Rusya'yı cesaretlendirebilir.
• Güven Kaybı: Zirvenin barış vaatlerini yerine getirmesi başarısız olursa, uluslararası toplumun gelecekteki çatışmaları çözme becerisine olan güven aşınabilir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Sezai Özçelik
Ukrayna Barış Zirvesi: Bardağın yarısı dolu
Ukrayna Barış Zirvesi 15-16 Haziran tarihleri arasında İsviçre temelde savaşın başından beri Ukrayna’yı destekleyen Batı bloku ülkelerinin çoğunlukta olduğu 101 ülke ve uluslararası örgütün katılımıyla yapıldı. Davet edilen ülke ve uluslararası örgüt sayısı ise 160. Çin ve Pakistan zirveye katılmayan arasında.
Zirveden çıkarılacak en önemli sonuç, II. Dünya Savaşı’nda nasıl İngiltere’nin Chamberlain’in “Yatıştırma Politikası”nda olduğu gibi dünyanın özellikle Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin zirveye katılmamasıydı. Başta BRICS ülkeleri olmak üzere G-20 ülkelerinin birçoğunun özellikle Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Tayland, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın zirveye katılmalarına karşın zirve sonunda yayınlanan ortak bildiriye imza atmamış olmaları bardağın boş tarafı.
Bardağın dolu tarafı ise G7, NATO ve AB gibi ülkelerin Ukrayna ve Zelenski’nin Barış Planı’na yüzde yüz destek vermesi. Fakat Biden’ın zirveye kişisel olarak gelmemesi yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i göndermesi zirvenin önemini azaltmış gözükebilir. Fakat katılan ülkelerin çoğunluğunun Rusya’nın koşulsuz, Kırım dahil işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarından geri çekilmesi talebini en yüksek düzeyde tekrar dile getirilmelerinin altını çizmek gerekiyor. Uluslararası ilişkilerde "Orta Derecede Güçler" olarak adlandırılan bu ülkelerin daha fazla Ukrayna lehine hem savaş hem barış sürecine katılmasını sağlamak İkinci Zirve öncesi en önemli hedef olmalı. Zirveden çıkan en olumlu sonuç ise 82 devlet ve uluslararası örgütün Rusya’nın işgaline maruz kalan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü kabul etmesiydi. Rusya ile yakın ilişki içinde olan Türkiye’nin Arjantin, Irak, Katar ve Ruanda gibi ülkelerle birlikte bu ortak bildiriyi imzalamış olması da önemli.
Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin Ukrayna’nın bu blokta yer almasına karşın Rusya’ya karşı barış zirvesinde desteklemediği görülmüştür. Dünya sisteminde Küresel Güney ve Kuzey ayrımı bulunmaktadır. Bu ayrıma göre, Küresel Güney kavramı ilk olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yani düşük ve orta gelirli ülkeleri tanımlar. Bu ülkelerin birçoğu Batı ülkeleri ve çoğunlukla Avrupalı kolonyal güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Soğuk Savaş sırasında "Bağlantısızlar Hareketi" ve G-77 olarak adlandırılan bu ülkeler günümüzde bütün blok ve jeopolitik yapılara eşit mesafede yer alıp pragmatik bakış açısıyla bazen Batı’ya bazen Çin ve Rusya gibi büyük güçlere yakınlaşmaktadırlar. Her iki blokla eş zamanlı ilişki kurmak Küresel Güney’in temel politikası. Küresel sistemde özellikle dünya ekonomisindeki dönüşüm de bu ülkelerin manevra ve pazarlık şansını arttırmış durumda. Soğuk Savaş döneminde G7 ülkeleri dünya ticaretinden yüzde 75 pay alırken günümüzde bu oran yüzde 40’lara düşmüş durumda. BRICS başta olmak üzere Küresel Güney’in payı ise yüzde 60’lara ulaşmış durumda.
Küresel Güney ülkelerinin Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Ukrayna’nın yanında yer almaları beklenmesi gerekir. Bu ülkelerin Rusya’yı işgalci görmemeleri aslında kendi geçmiş tarihleriyle çelişkili. Ukrayna’yı mağdur olduğunu düşünmemeleri ve Rusya’nın kolonyal savaşına karşı tek başına savaştığı gerçeğini kabul etmemeleri, İsviçre Barış Zirvesi’nde tekrar ortaya çıktı. Rusya’nın melez savaş stratejisi nedeniyle bu ülkelerin vatandaşları Ukrayna’nın Rusya’ya karşı verdiği kolonyal bağımsızlık savaşını Amerika ve Batı ile Rusya arasında hegemonik neo-emperyalist savaş olarak görüyor.
İsviçre Barış Zirvesi, Zelenskıy'ın 10 Maddelik Barış Planı’ndaki üç maddeye yoğunlaştı. Nükleer Güvenlik, Gıda Güvenliği ve Rusya tarafından kaçırılan Ukrain çocuklar ile savaş tutsaklarının bırakılması. Zirve sonunda imzalanan ortak bildiride özellikle 2022 yılından beri Rusya tarafından işgal edilen Zaporijya Nükleer Santrali’nin belirtilmesi önemli. Bu santralin Ukrainler tarafından Uluslararası Atom Enerji Kurumu gözetilmesinde işletilmesi gerekiyor. Bildiride ayrıca Türkiye’nin arabuluculuğunda hayata geçirilen Tahıl Koridoru gibi Karadeniz ve Azak Denizi’nde deniz trafiğinin güvenli ve özgürce yapılması gerektiği belirtiliyor. Son olarak, Ukrayna hükümetinin tahminine göre sayıları 20 bin olan ve Rus işgal ordusu tarafından kaçırılan Ukrain çocuklarının da bir an önce vatanlarına geri gönderilmesi isteniyor. Bu üç madde için çalışma grupları kurularak gerekli uluslararası mekanizmalarının oluşturulması da amaçlanıyor.
Birçok kişi Barış Zirvesi’ne Rusya’nın davet edilmemesini eleştiriyor. Fakat bu zirvenin amacı barış görüşmelerinin başlatılması değildi. Zelenskıy'ın 10 maddelik barış planının hazırlık çalışması yapılması bu zirvenin amacıydı. Temel uluslararası ilkelerin ortaya konması, barış için gerekli konuların tanımlanması ve gelecek barış görüşmeleri için yapıların oluşturulması diğer amaçlardı. Tüm küresel dünyayı etkileyen bu çatışma için küresel zirve yapılması önemliydi. Bundan sonraki ikinci zirvede Rusya’nın davet edilerek silahların susmasına yönelik adımlar atılması beklenecektir. Çok taraflı barış zirvesi Ukrayna’nın gelecekteki barış görüşmelerinde elini güçlendirecektir. Barış için yol haritasının ortaya çıkarılması bu zirvenin başarılı sonuçlarından biridir. Fakat barışı getirecek olan Ukrayna’nın savaş alanında Rusya’yı kesin olarak yenmesidir.
Son olarak, Barış Zirvesi’nin SWOT analizi yapacak olursak:
Güçlü Yönler:
• Küresel Tanınma: Zirve, 100'den fazla ülkeyi bir araya getirerek barışa yönelik yaygın bir arzuyu ortaya koydu. Bu küresel tanınma, Rusya üzerinde anlamlı müzakerelere girişme konusunda baskı oluşturabilir.
• Egemenliğin Onaylanması: Zirvenin deklarasyonunda Ukrayna dahil tüm devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ilkeleri onaylandı. Bu, Ukrayna'ya açık bir destek mesajı gönderiyor ve Rusya'nın iddialarını zayıflatıyor.
• Diplomasiye İvme: Zirve, kesilen diplomatik kanalları yeniden başlattı. Bu ivme daha fazla müzakereye ve potansiyel atılımlara yol açabilir.
Zayıf yönler:
• Rusya'nın Yokluğu: Zirvenin en önemli zayıflığı Rusya'nın yokluğudur. Rusya'nın katılımı olmadan herhangi bir anlaşma veya çerçeve teorik olarak kalacaktır.
• Sınırlı Etki: Zirve geniş destek toplasa da herhangi bir çözümü uygulama gücünden yoksundu. Bu, Rusya'ya rotayı değiştirmesi yönünde baskı yapma etkinliğini zayıflatıyor.
• İç Bölünmeler: Katılımcı ülkeler arasındaki temel siyasi ve stratejik farklılıklar, barışa yönelik birleşik bir yaklaşımın oluşmasını engelleyebilir.
Fırsatlar:
• Uzlaşmanın Oluşturulması: Zirve, kalıcı bir barışın temel ilkeleri üzerinde güçlü bir uluslararası uzlaşının oluşturulması için bir platform görevi görebilir.
• Diyalogun Kolaylaştırılması: Zirve, Ukrayna ile Rusya arasında arka oda diplomasisi ve iletişim için kanallar yaratabilir.
• Ateşkesi Teşvik Etmek: Zirvenin barışa yaptığı vurgu, ateşkes yönündeki uluslararası çabaları harekete geçirebilir ve daha kalıcı bir çözümün önünü açabilir.
Tehditler:
• Çatışmanın Artması: Zirvenin somut sonuçlar elde edememesi, barış umudunun azalması durumunda çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabilir.
• Parçalanmış Uluslararası Müdahale: Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşma sağlanamaması, uluslararası çabaları daha da parçalayabilir ve Rusya'yı cesaretlendirebilir.
• Güven Kaybı: Zirvenin barış vaatlerini yerine getirmesi başarısız olursa, uluslararası toplumun gelecekteki çatışmaları çözme becerisine olan güven aşınabilir.