20 Ocak 1990'da Azerbaycan'ın çeşitli şehirlerinde SSCB yönetiminin emriyle Rus askerleri tarafından katliam uygulandı. Kızıl Terörün son dalgası, Kanlı Yanvar'da yaşanan acılar hala taze...
Haber Giriş Tarihi: 20.01.2023 22:26
Haber Güncellenme Tarihi: 24.01.2023 14:57
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Bundan 100 sene önce Memmed Said Ordubadi, Azerbaycan tarihinde Ermeniler ile Azerbaycan Türkleri arasındaki çatışmaya bir isim verilecekse; bunun "Müslüman-Ermeni Kavgası" olması gerektiğini belirtmişti. Keza 1990’da gerçekleşen Kanlı Yanvar olayları tam da bu kavganın sonucunda ortaya çıkmıştı.
1980’li yıllarda milletler hapishanesi SSCB içinde, Ermenistan yönetimine milliyetçi zümre geçtiğinde, Azerbaycan’da hala Sovyetler Birliği’nin baskı rejimine hizmet eden bir zihniyet varlığını sürdürüyordu. Ancak bu dönemde Azerbaycan için de bir direnç noktası oluşmuştur. Azerbaycan Türklerinin lideri merhum Ebülfez Elçibey’in önderliğinde Azerbaycan Halk Cephesi, bu hususta ilk adımdı. Sovyetler Birliği’nin boyunduruğu altına yaşamak istemeyen, istiklal için mücadeleyi göze alan Azerbaycan Türkleri; Moskova’nın dikkatini de üstüne çekti. 1990 Ocak ayının ilk günlerinde Ermenistan, Karabağ’ın kendine ait olduğu yönünde kararlar aldığında, bölgede çatışmalar gerçekleşti.
Bu uyanışı engellemek için bahane arayan Moskova her zaman olduğu gibi kendisini ikna eden bir kılıf hazırladı. Ermeni çatışmalarını ve halk ayaklanmalarını bahane eden Sovyet kurmaylar, Mihail Gorbaçov’un direkt emriyle sözde kendi sınırlarının içinde olduğunu kabul ettikleri Bakü şehrine girerek, binlerce insana vahşi muamele uyguladılar. Sovyet Ordularının bu katliam için sadece Bakü değil Azerbaycan’ın çeşitli şehirlerine de dahil olduğunu söylemek gerekir. Moskova’nın askerleri 19 Ocak’ta Azerbaycan Televizyonu’nun enerji jeneratörünü havaya uçurarak, katliamdan kimsenin haberi olmaması için var gücüyle çalıştı. Milletler Hapishanesi’nin Azerbaycan’daki yayın organı “Komünist” gazetesinin son sayısı 18 Ocak 1990’da bir sonraki sayısı ise 27 Ocak 1990’da çıktı.
Savunma Bakanı Mareşal Yazov liderliğindeki Rus ordusu, 19-20 Ocak 1990 gecesi saat 23.30'da Sovyetler Birliği’nin Genel Sekreteri Gorbaçov’un emriyle olağanüstü hâl ilan etmeden Bakü şehrine girdi. “Darbe” kod adıyla yaptığı hukuksuz müdahalede sivil halkı katletti ve bunun sonucunda 147 kişi öldü, 744 kişi yaralandı, 841 kişi hukuksuzca tutuklandı ve yüzlerce kişi kayboldu.
Bakü'de olağanüstü hâl ilanına ilişkin bilgi, yalnızca 20 Ocak sabah 7'de devlet radyosu tarafından halka iletildi. Ancak Mihail Gorbaçov'un Azerbaycan'a gönderdiği üst düzey yetkililer yüzsüzce Bakü'de olağanüstü hâl ilan edilmeyeceğini açıkladılar.
OHAL'in halka duyurulduğu tarihe kadar Rus askerleri, 82 kişiyi acımasızca katletti, 20 kişiyi de ağır şekilde yaraladı. Olağanüstü hal ilanının ardından 20 Ocak ve sonraki günlerde Bakü'de 21 kişi katledildi. 25 Ocak'ta Neftçala'da ve 26 Ocak'ta Lenkeran'da olağanüstü hâl ilan edilmeyen bölgelerde 8 kişi daha öldürüldü.
Moskova’nın askerleri, 19 Ocak gecesi Azerbaycan Televizyonuna saldırmalarına rağmen 20 Ocak’ta "Azadlıg" radiosunun sunucusu ünlü gazeteci Mirze Hazar’ın sesi duyulduğunda, umut ışığı tekrar doğmuştu.
Mirze Hazar’ın 20 Ocak'ta ilk yayını, hem Azerbaycan'da hem de tüm dünyada Azerbaycanlıları ve kamuoyunu uyandırdı. Dünyadaki tüm Azerbaycanlılar ayağa kalktı ve protestolar başladı.
20 Ocak’ta Bakü’ye saldıran Sovyet Ordusu’nun içinde Ermeni nüfusunun da yüksek olduğu sonraki araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır.
O gün içinde Ermeni nüfusunu da barındıran Sovyet Ordusu, Bakü sokaklarında önlerine çıkan her şeyi ezdi ve ordu acımasızca her yere ateş açtı. İnsanlar sadece sokaklarda değil, otobüse binerken, apartmanlarında otururken bile vuruldu. Sovyet Ordusu, yaralıları götürmeye gelen ambulans araçlarına ve sağlık çalışanlarına da ateş açtılar. Sonraki süreçte bu konu hususunda araştırma grupları rapor hazırlarken, Sovyet ordusunun Bakü’de Kalaşnikof tüfeklerinde tartışmalı olan değişken ağırlık merkezli 5,45 mm kalibreli mermiler kullanıldığını vurguladı.
AZERBAYCAN'DA BAĞIMSIZLIK HAREKETİ HIZLANDI
Bu facia Azerbaycan'da bağımsızlık hareketini hızlandırdı ve Sovyetler Birliği'ne ciddi bir darbe vurdu. Bakü'nün tüm nüfusu, gece öldürülenlerin toplu cenaze töreninde gün boyunca merasim düzenledi. Şehrin yüksek kısmında inşa edilen Şehitler Hiyabanında defnedilen ilk şehitlerin töreni sırasında, binlerce Komünist Parti üyesi parti kimliklerini yaktı.
20 Ocak Ulusal Yas Günü olduğu için Azerbaycan'da bugün bütün kamu kurumları ve özel işletmeler anma töreni düzenlemektedir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kanlı Yanvar: Kızıl Terörün son dalgası!
20 Ocak 1990'da Azerbaycan'ın çeşitli şehirlerinde SSCB yönetiminin emriyle Rus askerleri tarafından katliam uygulandı. Kızıl Terörün son dalgası, Kanlı Yanvar'da yaşanan acılar hala taze...
Bundan 100 sene önce Memmed Said Ordubadi, Azerbaycan tarihinde Ermeniler ile Azerbaycan Türkleri arasındaki çatışmaya bir isim verilecekse; bunun "Müslüman-Ermeni Kavgası" olması gerektiğini belirtmişti. Keza 1990’da gerçekleşen Kanlı Yanvar olayları tam da bu kavganın sonucunda ortaya çıkmıştı.
1980’li yıllarda milletler hapishanesi SSCB içinde, Ermenistan yönetimine milliyetçi zümre geçtiğinde, Azerbaycan’da hala Sovyetler Birliği’nin baskı rejimine hizmet eden bir zihniyet varlığını sürdürüyordu. Ancak bu dönemde Azerbaycan için de bir direnç noktası oluşmuştur. Azerbaycan Türklerinin lideri merhum Ebülfez Elçibey’in önderliğinde Azerbaycan Halk Cephesi, bu hususta ilk adımdı. Sovyetler Birliği’nin boyunduruğu altına yaşamak istemeyen, istiklal için mücadeleyi göze alan Azerbaycan Türkleri; Moskova’nın dikkatini de üstüne çekti. 1990 Ocak ayının ilk günlerinde Ermenistan, Karabağ’ın kendine ait olduğu yönünde kararlar aldığında, bölgede çatışmalar gerçekleşti.
Bu uyanışı engellemek için bahane arayan Moskova her zaman olduğu gibi kendisini ikna eden bir kılıf hazırladı. Ermeni çatışmalarını ve halk ayaklanmalarını bahane eden Sovyet kurmaylar, Mihail Gorbaçov’un direkt emriyle sözde kendi sınırlarının içinde olduğunu kabul ettikleri Bakü şehrine girerek, binlerce insana vahşi muamele uyguladılar. Sovyet Ordularının bu katliam için sadece Bakü değil Azerbaycan’ın çeşitli şehirlerine de dahil olduğunu söylemek gerekir. Moskova’nın askerleri 19 Ocak’ta Azerbaycan Televizyonu’nun enerji jeneratörünü havaya uçurarak, katliamdan kimsenin haberi olmaması için var gücüyle çalıştı. Milletler Hapishanesi’nin Azerbaycan’daki yayın organı “Komünist” gazetesinin son sayısı 18 Ocak 1990’da bir sonraki sayısı ise 27 Ocak 1990’da çıktı.
Savunma Bakanı Mareşal Yazov liderliğindeki Rus ordusu, 19-20 Ocak 1990 gecesi saat 23.30'da Sovyetler Birliği’nin Genel Sekreteri Gorbaçov’un emriyle olağanüstü hâl ilan etmeden Bakü şehrine girdi. “Darbe” kod adıyla yaptığı hukuksuz müdahalede sivil halkı katletti ve bunun sonucunda 147 kişi öldü, 744 kişi yaralandı, 841 kişi hukuksuzca tutuklandı ve yüzlerce kişi kayboldu.
Bakü'de olağanüstü hâl ilanına ilişkin bilgi, yalnızca 20 Ocak sabah 7'de devlet radyosu tarafından halka iletildi. Ancak Mihail Gorbaçov'un Azerbaycan'a gönderdiği üst düzey yetkililer yüzsüzce Bakü'de olağanüstü hâl ilan edilmeyeceğini açıkladılar.
OHAL'in halka duyurulduğu tarihe kadar Rus askerleri, 82 kişiyi acımasızca katletti, 20 kişiyi de ağır şekilde yaraladı. Olağanüstü hal ilanının ardından 20 Ocak ve sonraki günlerde Bakü'de 21 kişi katledildi. 25 Ocak'ta Neftçala'da ve 26 Ocak'ta Lenkeran'da olağanüstü hâl ilan edilmeyen bölgelerde 8 kişi daha öldürüldü.
Moskova’nın askerleri, 19 Ocak gecesi Azerbaycan Televizyonuna saldırmalarına rağmen 20 Ocak’ta "Azadlıg" radiosunun sunucusu ünlü gazeteci Mirze Hazar’ın sesi duyulduğunda, umut ışığı tekrar doğmuştu.
Mirze Hazar’ın 20 Ocak'ta ilk yayını, hem Azerbaycan'da hem de tüm dünyada Azerbaycanlıları ve kamuoyunu uyandırdı. Dünyadaki tüm Azerbaycanlılar ayağa kalktı ve protestolar başladı.
20 Ocak’ta Bakü’ye saldıran Sovyet Ordusu’nun içinde Ermeni nüfusunun da yüksek olduğu sonraki araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır.
O gün içinde Ermeni nüfusunu da barındıran Sovyet Ordusu, Bakü sokaklarında önlerine çıkan her şeyi ezdi ve ordu acımasızca her yere ateş açtı. İnsanlar sadece sokaklarda değil, otobüse binerken, apartmanlarında otururken bile vuruldu. Sovyet Ordusu, yaralıları götürmeye gelen ambulans araçlarına ve sağlık çalışanlarına da ateş açtılar. Sonraki süreçte bu konu hususunda araştırma grupları rapor hazırlarken, Sovyet ordusunun Bakü’de Kalaşnikof tüfeklerinde tartışmalı olan değişken ağırlık merkezli 5,45 mm kalibreli mermiler kullanıldığını vurguladı.
AZERBAYCAN'DA BAĞIMSIZLIK HAREKETİ HIZLANDI
Bu facia Azerbaycan'da bağımsızlık hareketini hızlandırdı ve Sovyetler Birliği'ne ciddi bir darbe vurdu. Bakü'nün tüm nüfusu, gece öldürülenlerin toplu cenaze töreninde gün boyunca merasim düzenledi. Şehrin yüksek kısmında inşa edilen Şehitler Hiyabanında defnedilen ilk şehitlerin töreni sırasında, binlerce Komünist Parti üyesi parti kimliklerini yaktı.
20 Ocak Ulusal Yas Günü olduğu için Azerbaycan'da bugün bütün kamu kurumları ve özel işletmeler anma töreni düzenlemektedir.
Son Haberler