SON DAKİKA
Hava Durumu

Yüksel: Yılmayan her Kırım Tatar kadını kahramandır

Bu yıl Ukrayna’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü son kez resmi düzeyde kaydediliyor. Sovyet geleneğine sahip olan bu bayram Ukrayna'da yavaş yavaş günlük yaşamdan uzaklaşırken, kadınlarla ilgili tartışmalar güncelliğini koruyor.

Haber Giriş Tarihi: 08.03.2018 23:59
Haber Güncellenme Tarihi: 09.03.2018 09:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Yüksel: Yılmayan her Kırım Tatar kadını kahramandır

QHA (Kırım Haber Ajansı) muhabiri Valentina Ringel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle  Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) üyesi, QHA ve Hayat Radyosu Genel Müdürü Gayana Yüksel ile mülakat gerçekleştirdi.

Söyleşinin tam metni şöyle:

 

QHA: Gayana Hanım hemen ilk soruma geçiyorum: 8 Mart’ı kutluyor musunuz?

Gayana Yüksel: Hayır tabii ki, ailemiz komünist bayramlardan uzaklaşalı çok oldu. Ama teklif ettiğiniz röportajı kabul ettim çünkü benim için bu kahraman kadınlarımız hakkında konuşmak için vesile olacak.

 

QHA: Siz Kırım Tatar Milli Meclisi üyesisiniz. Sosyal ve siyasi hayata aktif olarak katılan birçok Kırım Tatar kadınını görüyoruz. Kırım Tatar kadınının toplumsal ve siyasi süreçlerdeki rolünün çok hızlı şekilde büyüdüğü izlenimi oluşuyor. Eğer böyleyse bu durumu günümüz gerçekleri, Kırım'ın işgali nasıl etkiledi?

Gayana Yüksel: Ukraynalıların daha yakın zamanda Kırım Tatar halkını yakından tanıyabildiğini, onların sorunlarını farkettiğini düşünüyorum ve birçoğu için bunun sebebinin Kırım'ın işgaline bağlı gerçekler olduğunu düşünüyorum. Aslında, kadınlarımız her zaman aktif olmuştur. Sosyal ve politik yaşamda ve Kırım Tatar milli hareketinde önemli rol oynamışlardır. Kırım Hanlığı döneminde, han soyundan kadınlar divanlara katılma imkanına sahiptiler, bu amaçla onlar için özel yerler ayrılırdı. Herkes uzun bir süre devleti yöneten Toktamış Han’ın kızı Canike Hanım gibi tarihi bir figürün adını biliyor. İsmail Bey Gaspıralı döneminde de kadın emansipasyonu (özgürleşme) arttı. Örneğin onun kızı Şefika, babasına ilk kadın dergisi olan Alem-i Nisvan’ı (Kadınlar Dünyası) yayınlamasında yardım etti. 1917 yılında yapılan Kırım Tatar Milli Kurultayı da bu konuda örnek teşkil ediyor. 79 Kurultay delegesinden 5’i kadın: Şefika Gasprinskaya, Anife Bodaninskaya, Hatice Avcı, İlhamiye Tohtar ve Emine Sabarova. Vatan Kırım’a dönüş amacı güden 1960-1980’li yıllardaki milli hareketin büyük yükü de kadınların omuzlarındaydı. Şimdi de Kırım’ın işgali sırasında birçok kadının omuzlarına ağır yükler bindi. Kadınlarımız her dönemde aktif olmuşlardır. Kırım Tatar Milli Meclisi’nde de kadınlar olmuştur. 2013 yılında seçilen 33 Milli Meclis üyesinden 4’ü kadın. Diaspora da aktif kadınlar var. Ama şimdi koşullar değişiyor ve kadınların rolünün farkındalığı değişiyor, bu yüzden kendilerini gerçekleştirmek için daha fazla fırsat sahibi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Gelenekselcilik geçmişte kaldı.

QHA: Kadınların işgal altında bulunan topraklarda ve Ukrayna’nın ana kısmındaki faaliyetlerinden söz edecek olursak, Kırım Tatar kadınların Kırım'ın Rusya tarafından işgal sürecine karşı koymada oynadıkları rol nedir?

Gayana Yüksel: Kadın faaliyetlerinin rolü ve özü, büyük ölçüde değişmedi. Kadın ve çocukların haklarının korunması, aile sorunlarının çözümü, çocukların yetiştirilmesi, geleneklerin korunması, dilin, manevi ve kültürel mirasın korunması... Yani, her ailenin, her kadının sahip olduğu tüm problemler. Ama Kırım Tatarlarının Kırım’da bulunma koşulları değişti. İşgalci devlet, işgali kabul etmeyenleri yok ederek ve yarımadanın dışına iterek Kırım Tatarlarının gizli sürgünü için sınırsız koşullar yaratıyor. Kalanlar ise sıkı kontrol altında bulunuyor. Aynı zamanda sahte bir mutlu Kırım resmi oluşturulmaya çalışılıyor. Milli harekette yapılan tüm çalışmalar yok edildi. İşgal koşullarında eşleri özgürlükten mahrum olan, çocukları ise babasız büyüyen siyasi tutukluların eşleri olan Kırım Tatar kadınların hareketleri etkinleşti. Rusya ne kadar çabalarsa çabalasın -örneğin müftülüğe bağlı kadın teşkilatları açtılar- faaliyetler eski seviyede değil, olamaz da.

 

QHA: Ukraynalı kadınlara kıyasla, Kırım Tatar kadınlarının sosyo-politik süreçlerdeki rolü hakkında ne söylemek mümkün? Örneğin, 8. dönem Ukrayna parlamentosunun 450 milletvekilinden 50’si kadın ki, bu zaten bir başarı olarak kabul ediliyor, çünkü ilk dönem parlamentoda sadece 13 kadın vardı.

Gayana Yüksel: Bu, Kırım Tatar örneğine uyarlandığında çok güzel bir soru. Temsil organlarında, iktidarda, mevkilerde, önemli makamlardaki kadın sayısını analiz etmeye çalıştıkları çalışmalar var. İdeali 50’ye 50, ancak bu oran çok az yerde var. Yüzde 20 varsa dahi bu iyi sayılır. Yanılmıyorsam 250 Kurultay delegesinden 38’i kadındı. 33 Meclis üyesinden sadece 4’ü kadın, önceki dönem bu sayı 2 idi. Dünya Kırım Tatar Kongresinde yönetim kurulunda 21 üyeden sadece 2’si kadın. Adaletli olmadığını düşünüyorum. "Birlikte çalışıyoruz ya işte" ya da "bir kişinin hangi konumda olduğu önemli değil, önemli olan iş” gibi açıklamalar bana dokunuyor.  Özür dilerim, ama bu bariz manipülasyondur ve bu tür açıklamaların insan haklarıyla hiçbir alakası yoktur.

 

QHA: Sizce Kırım Tatar ve Ukrain kadınların ortak yönleri nelerdir? Bizi birleştiren veya tamamen farklı kılan bir şey var mı?

Gayana Yüksel: Bence bizi aktifliğimiz, bir şeyler yapma ve değiştirme arzusu, vatan sevgisi birleştiriyor. Yetenekli ve aktif olan ama aynı zamanda kadınlığından ödün vermeyen birçok Ukraynalı kadın görüyorum.

 

QHA: Zamanında yönetime seçilme hakkı konusunda Kırım Tatar kadınlarının ön planda olması Kırım Tatar kadınının şu anki rolünü nasıl etkiledi? Çünkü, 1917'deki Kurultay’da hükümete dört kadının seçilmesi sadece Müslüman dünya için ileri bir adım olmadı. ABD'de bile kadınlar çok sonradan seçim sürecine kabul edildi.

Gayana Yüksel: O dönemin süreçleri Kırım Tatarları için büyük önem taşıyordu. 1917 yılı milli hareketinin tarihine dalma şansım oldu (aslında, bu dönemle ciddi olarak ilgilenen araştırmacı yok) ve her şeyin ne kadar yüksek düzeyde organize edildiğini gördüm. Karışıklık, askeri terör, güç kullanarak iktidarı elde etme döneminde atalarımız en üst düzey demokrasiyi sergiledi. Kendiniz karar verin: seçme ve seçilme hakkı, seçimlerin şeffaflığı, bölgelerin katılımı, tüm halkların temsili, cinsiyet eşitliği ve kadınların seçimlere katılma imkanı. Ve buna Kırım Tatarlarının devlet geleneği ve aslında hayli ileri görüşlü bir figür olan Gaspıralı okulunu da ekleyin. Kültür ve tarih kursları açılmıştı, eğitimde reformlar planlanmış, çeşitli profesyonel kurslar kurulmuştu. Kültür gelişiyordu, örneğin tiyatro faaliyetleri söz konusuydu, biraz sonra 1926'da ilk Kırım Tatar filmi "Alim" çekildi. Ve kadınlar tüm bu süreçlerde yer alıyordu. Gazeteler bu reformlar hakkında çok şey yazdı, birçok yayında da kadın isimleri vardı.

 

QHA: Bu süreçlerin önkoşullarından bahsedersek, Kırım Tatar kadınlarının 1917'de bu gibi avantajlara sahip olmasının temeli neye dayanıyordu?

Gayana Yüksel: Avantaj değil bu, haklarını aldılar. Temeli ise en önde gelen temsilcisi elbette Noman Çelebicihan olan milli hareketin yenilikçi ve gaye sahibi genç çekirdeğinin, genç kuşakların gerçekleştirmeye çalıştığı değişim ve devletçiliği tesis etme arzusu teşkil ediyor. Doğru söylediniz, Kırım Tatarları oy kullanma ve temsil hakkına nispeten erken sahip oldular ve pratikte uyguladılar, daha yirminci yüzyılın başında. Gelenek ve sürekliliğin büyük rol oynadığını düşünüyorum. Kırım Tatarları, kendi devletçilikleri, iktidar kurumları olan bir halktı bu yüzden o dönem için yeni olan demokratik ilkelerin atalarımız tarafından çok kısa sürede hayata geçirilmesi ve uygulanması hiç şaşırtıcı değil.

QHA: Hükümetteki Kırım Tatar kadınlar tarafından hangi fikirler dile getirildi? Emansipasyon fikirleri ve vatanseverlik fikirlerinin yeri neydi?

Gayana Yüksel: Dönemin belgelerinde gördüğüm kadarıyla, pratikte kadınlar çoğunlukla kültür, sanat, eğitim ve aydınlanma alanlarından  sorumluydular.  Örneğin 1920'de Kırım Tatar tiyatrosu gelişiyordu. En parlak Kırım Tatar oyuncuları arasında Sara Baykina ve Fatma Ametova vardı. Ama siyasi alandan da örnekler var. Tarihçi Andrey İvanets, Kiev'deki Halklar Kongresi’ne katılan Kırım Tatar delegasyonundaki kadınları anlatıyor. Kırım'dan Kiev'e giden 10 kişilik heyette iki kadın vardı. Halklar Kongresi, 21-28 Eylül 1917’de Kiev'deki Pedagoji Müzesi’nde gerçekleştirildi. Kırım Tatar heyeti bu forumdaki en büyük heyetlerden biriydi. İvanets, makalesinde özellikle Kırım Tatar kadın delegelerinin kürsüye çıkışının Halklar Kongresi katılımcılarının aklında kaldığını yazıyor. Onlar, Kırım Müslüman toplumunda kadın emansipasyonunun ilerleyişinin açık göstergesiydi. Ki heyetlerin çoğunda hiç kadın yoktu. Halk öğretmeni Ayşe İshakova'nın konuşmasının defalarca alkışlarla bölündüğünü okuyoruz. Kırım Tatar Öğretmenler Birliği temsilcisi İshakova, "Tüm halkların kendi kaderlerini ve kendi ülkelerini yönetme hakkını kendi ellerine almaları gerektiği" zamanının geldiğini kaydetmişti.

 

QHA: Kırım Tatar kadınlarının 1944 sürgünü sırasındaki kahramanlıkları nelerdi?

Gayana Yüksel: 1944'te yaklaşık 200 bin kişi sürgün edildi ve çoğunlukla bunlar yaşlılar, kadınlar ve çocuklardı. Erkekler cephedeydi ve sıkıntıların ana yükü kadınların omuzlarına düştü. Çocukları, babaları ve anneleri insanlık dışı yaşam koşullarından, hastalıklardan, açlıktan ve sağlıksız koşullardan kurtarmaya çalışanlar kadınlardı. Herhangi bir aileye gidin, her birinde romanlar ve filmler yetecek kadar böyle hikayeler var. Kendimiz de yaşlılar hakkında filmler çekerdik, daha Kırım'da çalışırken, şimdi ise o insanlar, sürgün tanıkları giderek azalıyor. Anne tarafından ninemi hatırlıyorum. Adı Urkiye'ydi, kızlık soyadı Dostmambetova idi. 2001 yılında hayata gözlerini yumdu. Sürgün sırasında 18 yaşındaydı, kendisi daha çocuk sayılır ama kollarında bir kız kardeşi ve üç kuzeni kalmıştı. Ailede erkekler yoktu, babası din adamı olduğu için sürgün edilmişti, iki büyük erkek kardeşi ise Kızıl Ordu saflarında ölmüştü: biri Canköy, diğeri Odesa yakınlarında. Yani sürgün döneminde büyükannem ailenin başındaydı. Ve hiçbir çocuğun ölmesine izin vermedi, hepsini büyüttü.

 

QHA: Adı Kırım Tatar halkının tarihine yazılan kadınlar kimlerdir?

Gayana Yüksel:  Milli hareket veteranlarımız çok: Zampira Asanova, Veciye Kaşka, Sabriye Seutova, Ayşe Seytmuratova, Saliha Useinova, Safinar Cemileva, Hatice Hayretdinova, Medine Karaliyeva, Munire Halilova ve diğerleri. Savaş sırasında 19 yaşındaki Kırım Tatar kadını Saide Arifova Yahudi çocukları kurtardı, onun hikayesi "Başkasının Duası” filmine konu oldu. Sadece isimleri belirtiyorum, ancak bu tam bir liste olmamakla birlikte, isimlerin her birinin arkasında milli hareketin tarihine yazılmış ayrı ayrı hayatlar var.

Yaklaşık 10 yıl önce Akmescit’te Kırım Tatar milli hareketinin kadın katılımcılarının biyografilerini kısaca anlatan bir yayın vardı. Ama şimdi yeni veriler de var, bu tür çalışmalar devam etmeli.

 

QHA: Çağdaş tarihte, kimleri Kırım Tatar halkının kadın kahramanları olarak nitelendirirdiniz?

Gayana Yüksel: Evi, ailesi için çocukları için mücadele eden her Kırım Tatar kadınını. Çocukları hastalandığında geceleri uyumayan, onları büyüten, yetiştiren, ne olursa olsun yılmayan kadınları. Çok fazla örnek var. Örneğin, Rus güvenlik güçlerinin evine girdiği, tüm aileyi yere yatırdığı ve “dostane bir şekilde” Kırım'dan ayrılmaları için tavsiyede bulunduğu o Kırım Tatar kadını. Şimdi o 4 çocuğu ile Vinnitsa'da, onlara bakmaya çalışıyor. O bir kahraman değil mi? Böyle birçok kadın tanıyorum, onların hikayelerini yazacağız.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.