“Bu Rüzgar Ne Zaman Durur”: Kırım Tatar ailelerinin zor hikayesi
“Bu Rüzgar Ne Zaman Durur”: Kırım Tatar ailelerinin zor hikayesi
Kırım Tatar ailelerinin hikayesini anlatan “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” belgeseli Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde ödüle layık görüldü.
Haber Giriş Tarihi: 30.11.2016 23:59
Haber Güncellenme Tarihi: 24.04.2017 18:24
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Polonyalı yönetmen Aniela Astrid Gabryel ve Ukraynalı yönetmen Taras Dron tarafından çekilen “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nin “Üniversite Öğrencilerinin En İyi Belgesel Filmi” kategorisinde birinciliği kazandı.
Belgesel, sürgün edilenler, sürgünden sonra vatana dönenler ve günümüzde tekrar baskılar ile karşı karşıya kalanlar olmak üzere üç nesil üzerinden Kırım Tatar halkının kaderini anlatıyor.
Kırım Haber Ajansı (QHA) muhabiri Ukraynalı yönetmen Taras Dron’la röportaj yaparak çekim sürecini, yarımadada çalışmanın zorlukları hakkında sohbet etti.
Taran Dron, çekim ekibinin bu tür etkinliklere katılma ve çalışmalarını tanıtma hususunda deneyiminin olmasına rağmen, festivaldeki zaferin çok hoş bir sürpriz olduğunu anlattı.
Dron, “Biz bir anlamda da bu zaferi bekliyorduk. Kırım ve orada kalan insanlar güncel bir konu ve böyle de kalmalı. Ve biz bunu film aracılığıyla aktarmaya çalıştık. Bunu hayal etmemize rağmen, yine de ödül bizim için bir sürpriz oldu. Bizim için bu ödül doğru yolda ilerlediğimizin bir kanıtı” şeklinde konuştu.
Dron, Kırım Tatarlarının yaşadıkları hakkında film çekme fikrinin Euromeydan olaylarından sonra oluştuğunu söyledi. Ukraynalı yönetmen, kameraman Aleksandr Pozdnyakov ile Kiev’e bir workshopa katılmak için geldiği esnada yönetmen Aniela Gabryel ile tanıştığını belirtti. Gabryel de yarımadadaki durum ve yerel halkının kaderiyle ilgilendiğini ifade edince, onların zor ve uzun işbirliği başlamış oldu. Sonuçta “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel ortaya çıktı.
Dron, “Uzun süre Kırım’dan taşınan insanlarla çalıştık ve herkesin bildiği sebeplerden dolayı yarımadaya gitmeyi düşünmemiştik. Ancak ilk olarak herkes filmde yer almayı kabul etmiyordu. Kırım’dan çıkanlarının çoğunun yarımadada akrabaları kalmıştı. Bu yüzden onlar yakınları için korktuklarından dolayı kamera önüne çıkmak istemiyorlardı. Puşçe-Voditsa’da çok zaman geçirdik orada çok sayıda Kırımlı sığınmacı yaşıyor, zamanla insanlar bizimle çalışmaya başladı. Ve ilk kez, onların Kırım’da kalan akrabaları ile Skype aracılığıyla nasıl konuştuklarını gördüğümüz zaman anlamıştık, yarımadaya gitmemizin zamanı gelmişti. Çünkü orada kalan insanların nasıl yaşadıklarını, nelerle kaldıklarını, orada nelerin yaşandığını, onların neden gitmek istemediğini, değerlerini ve nelerle uğraştıklarını göstermenin ne kadar önemli olduğunu anladık.” diye konuştu.
Kırım’ı toplam olarak dört kez ziyaret eden ekip çekim sürecini mümkün olduğunca gizli tuttuklarını belirtti. Çekimler bir yıldan fazla sürdü.
Yönetmen, “İki kez trenle gitmiştik. Ekipmanımız sırt çantalarımızdaydı. Daha sonra bize başka insanlar yardım etti. Onlar ekipmanımızı bizden ayrı olarak başka günlerde getiriyorlardı. Son iki kez Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seyahat organizasyonuyla bize çok yardımcı oldu. O bize yardım edebilecek insanları tavsiye etmişti. Ayrıca belirtmeliyim Kırım’da biz kamerayla dışarıya hiç çıkamıyorduk” diye kaydetti.
Çekimler bittikten sonra montaj yapılırken Kiev’de çekilen görüntülerin Kırım’da çekilenlerle kıyasla daha zayıf kaldıklarını belli olduğunu ve Ukrayna’da çekilen görüntüleri filme dahil etmeme kararının alındığını anlatan yönetmen, “Film özünde siyasi bir yapıya sahip değil. Biz sadece saf insan duygularını takip ettik. Sonuçta dört ailenin hikayesi oluştu, belgesel grup portresi tarzında. Çekim sırasında filmin karakterlerinden birinin çocuğu oldu ve belgeseldeki kişilerden biri hayatını kaybetti. Bu belli bir zaman sürecinde yaşanan bir tarih. Biz aslında çekimler için gitmiyorduk, onlarla yaşıyorduk. Yakın dostlar gibiydik. Tabii ki bu bir günde olmadı ama bir süre sonra insan kameraya aldırmamaya başlıyor. Belgesel sırasındaki kamera arkası seslerimiz ve röportajlarımız yok. Tüm film, hikayenin anlatıldığı durumlardan oluşuyor” şeklinde açıklama yaptı.
Filmi ekibinin aldığı 5 bin euroluk para ödülünü onlara ilham veren ve filmde baş rolleri oynayan dört Kırım Tatar ailesine vermeye karar verdiği bildiren Dron, “Çekimler sırasında hayal ediyorduk… Eğer kazanırsak onlara bu paraları göndeririz diye. İnsanlara yardım edilmeli, özellikle şu an onlar iş ve finansal durum açısından çok zor durumdalar” diye ifade etti.
Şu an “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel çeşitli festivallerde gösterilmeye devam ediyor. Festivallerden sonra, bu duygusal hikayeyi isteyen herkesin izleyebilmesi için belgeselin Ukrayna, Polonya ve diğer ülkelerde gösterime girmesi konusunda anlaşmalar yapılacak.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Bu Rüzgar Ne Zaman Durur”: Kırım Tatar ailelerinin zor hikayesi
Kırım Tatar ailelerinin hikayesini anlatan “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” belgeseli Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde ödüle layık görüldü.
Polonyalı yönetmen Aniela Astrid Gabryel ve Ukraynalı yönetmen Taras Dron tarafından çekilen “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nin “Üniversite Öğrencilerinin En İyi Belgesel Filmi” kategorisinde birinciliği kazandı.
Belgesel, sürgün edilenler, sürgünden sonra vatana dönenler ve günümüzde tekrar baskılar ile karşı karşıya kalanlar olmak üzere üç nesil üzerinden Kırım Tatar halkının kaderini anlatıyor.
Kırım Haber Ajansı (QHA) muhabiri Ukraynalı yönetmen Taras Dron’la röportaj yaparak çekim sürecini, yarımadada çalışmanın zorlukları hakkında sohbet etti.
Taran Dron, çekim ekibinin bu tür etkinliklere katılma ve çalışmalarını tanıtma hususunda deneyiminin olmasına rağmen, festivaldeki zaferin çok hoş bir sürpriz olduğunu anlattı.
Dron, “Biz bir anlamda da bu zaferi bekliyorduk. Kırım ve orada kalan insanlar güncel bir konu ve böyle de kalmalı. Ve biz bunu film aracılığıyla aktarmaya çalıştık. Bunu hayal etmemize rağmen, yine de ödül bizim için bir sürpriz oldu. Bizim için bu ödül doğru yolda ilerlediğimizin bir kanıtı” şeklinde konuştu.
Dron, Kırım Tatarlarının yaşadıkları hakkında film çekme fikrinin Euromeydan olaylarından sonra oluştuğunu söyledi. Ukraynalı yönetmen, kameraman Aleksandr Pozdnyakov ile Kiev’e bir workshopa katılmak için geldiği esnada yönetmen Aniela Gabryel ile tanıştığını belirtti. Gabryel de yarımadadaki durum ve yerel halkının kaderiyle ilgilendiğini ifade edince, onların zor ve uzun işbirliği başlamış oldu. Sonuçta “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel ortaya çıktı.
Dron, “Uzun süre Kırım’dan taşınan insanlarla çalıştık ve herkesin bildiği sebeplerden dolayı yarımadaya gitmeyi düşünmemiştik. Ancak ilk olarak herkes filmde yer almayı kabul etmiyordu. Kırım’dan çıkanlarının çoğunun yarımadada akrabaları kalmıştı. Bu yüzden onlar yakınları için korktuklarından dolayı kamera önüne çıkmak istemiyorlardı. Puşçe-Voditsa’da çok zaman geçirdik orada çok sayıda Kırımlı sığınmacı yaşıyor, zamanla insanlar bizimle çalışmaya başladı. Ve ilk kez, onların Kırım’da kalan akrabaları ile Skype aracılığıyla nasıl konuştuklarını gördüğümüz zaman anlamıştık, yarımadaya gitmemizin zamanı gelmişti. Çünkü orada kalan insanların nasıl yaşadıklarını, nelerle kaldıklarını, orada nelerin yaşandığını, onların neden gitmek istemediğini, değerlerini ve nelerle uğraştıklarını göstermenin ne kadar önemli olduğunu anladık.” diye konuştu.
Kırım’ı toplam olarak dört kez ziyaret eden ekip çekim sürecini mümkün olduğunca gizli tuttuklarını belirtti. Çekimler bir yıldan fazla sürdü.
Yönetmen, “İki kez trenle gitmiştik. Ekipmanımız sırt çantalarımızdaydı. Daha sonra bize başka insanlar yardım etti. Onlar ekipmanımızı bizden ayrı olarak başka günlerde getiriyorlardı. Son iki kez Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seyahat organizasyonuyla bize çok yardımcı oldu. O bize yardım edebilecek insanları tavsiye etmişti. Ayrıca belirtmeliyim Kırım’da biz kamerayla dışarıya hiç çıkamıyorduk” diye kaydetti.
Çekimler bittikten sonra montaj yapılırken Kiev’de çekilen görüntülerin Kırım’da çekilenlerle kıyasla daha zayıf kaldıklarını belli olduğunu ve Ukrayna’da çekilen görüntüleri filme dahil etmeme kararının alındığını anlatan yönetmen, “Film özünde siyasi bir yapıya sahip değil. Biz sadece saf insan duygularını takip ettik. Sonuçta dört ailenin hikayesi oluştu, belgesel grup portresi tarzında. Çekim sırasında filmin karakterlerinden birinin çocuğu oldu ve belgeseldeki kişilerden biri hayatını kaybetti. Bu belli bir zaman sürecinde yaşanan bir tarih. Biz aslında çekimler için gitmiyorduk, onlarla yaşıyorduk. Yakın dostlar gibiydik. Tabii ki bu bir günde olmadı ama bir süre sonra insan kameraya aldırmamaya başlıyor. Belgesel sırasındaki kamera arkası seslerimiz ve röportajlarımız yok. Tüm film, hikayenin anlatıldığı durumlardan oluşuyor” şeklinde açıklama yaptı.
Filmi ekibinin aldığı 5 bin euroluk para ödülünü onlara ilham veren ve filmde baş rolleri oynayan dört Kırım Tatar ailesine vermeye karar verdiği bildiren Dron, “Çekimler sırasında hayal ediyorduk… Eğer kazanırsak onlara bu paraları göndeririz diye. İnsanlara yardım edilmeli, özellikle şu an onlar iş ve finansal durum açısından çok zor durumdalar” diye ifade etti.
Şu an “Bu Rüzgar Ne Zaman Durur” adlı belgesel çeşitli festivallerde gösterilmeye devam ediyor. Festivallerden sonra, bu duygusal hikayeyi isteyen herkesin izleyebilmesi için belgeselin Ukrayna, Polonya ve diğer ülkelerde gösterime girmesi konusunda anlaşmalar yapılacak.
EN ÇOK OKUNANLAR