Özçelik: Zirveden çıkan en olumlu sonuç 82 devlet ve uluslararası örgütün Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemesi
Özçelik: Zirveden çıkan en olumlu sonuç 82 devlet ve uluslararası örgütün Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemesi
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna Barış Zirvesi’ni Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 08.07.2024 15:38
Haber Güncellenme Tarihi: 08.07.2024 17:45
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Şerife Beyza Satılmaz / QHA Ankara
Ukrayna Barış Zirvesi, 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Zirve, 101 ülke ve uluslararası örgütün katılımıyla yapıldı. İsviçre'de tertip edilen zirvenin ardından sonuç bildirisi yayımlandı. Zirveye katılım sağlayan çok sayıda ülke gıda güvenliği, enerji ve nükleer güvenliği ile savaş esirleri konusundaki karar doğrultusunda mutabık kaldı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna Barış Zirvesi’ni Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
UKRAYNA BARIŞ ZİRVESİ: BARDAĞIN YARISI DOLU
Prof. Dr. Sezai Özçelik, II. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Chamberlain’in “Yatıştırma Politikası”nı anımsatarak zirvenin en önemli sonucunu “Başta BRICS ülkeleri olmak üzere G-20 ülkelerinin birçoğunun özellikle Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Tayland, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın zirveye katılmalarına rağmen zirve sonunda yayınlanan ortak bildiriye imza atmamış olmaları bardağın boş tarafı. Bardağın dolu tarafı ise G7, NATO ve AB gibi ülkelerin Ukrayna'nın Barış Planı’na yüzde yüz destek vermesi.” ifadeleriyle açıkladı.
Biden’ın zirveye kişisel olarak gelmemesi yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i göndermesinin Zirve’nin önemini azaltmış olabileceğini söyleyen Özçelik, “Fakat katılan ülkelerin çoğunluğunun Rusya’nın koşulsuz, Kırım dahil işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarından geri çekilmesi talebini en yüksek düzeyde tekrar dile getirilmelerinin altını çizmek gerekiyor.” dedi.
82 DEVLET VE ULUSLARARASI ÖRGÜT UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLEDİ
Özçelik sözlerine “Uluslararası ilişkilerde orta derecede güçler olarak adlandırılan bu ülkelerin daha fazla Ukrayna lehine hem savaş hem barış sürecine katılmasını sağlamak İkinci Zirve öncesi en önemli hedef olmalı. Zirveden çıkan en olumlu sonuç ise 82 devlet ve uluslararası örgütün Rusya’nın işgaline maruz kalan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü kabul etmesiydi. Rusya ile yakın ilişki içinde olan Türkiye’nin Arjantin, Irak, Katar ve Ruanda gibi ülkelerle birlikte bu ortak bildiriyi imzalamış olması da önemli.” şeklinde devam etti..
Özçelik, Küresel Güney’in temel politikasının her iki blokla eş zamanlı ilişki kurmak olduğuna işaret ederek “Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin Ukrayna’nın bu blokta yer almasına karşın Rusya’ya karşı barış zirvesinde desteklemediği görülmüştür. Dünya sisteminde Küresel Güney ve Kuzey ayrımı bulunmaktadır. Bu ayrıma göre, Küresel Güney kavramı ilk olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yani düşük ve orta gelirli ülkeleri tanımlar. Bu ülkelerin birçoğu Batı ülkeleri ve çoğunlukla Avrupalı kolonyal güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Soğuk Savaş sırasında Bağlantısızlar Hareketi ve G-77 olarak adlandırılan bu ülkeler günümüzde bütün blok ve jeopolitik yapılara eşit mesafede yer alıp pragmatik bakış açısıyla bazen Batı’ya bazen Çin ve Rusya gibi büyük güçlere yakınlaşmaktadırlar. Küresel sistemde özellikle dünya ekonomisindeki dönüşüm de bu ülkelerin manevra ve pazarlık şansını arttırmış durumda. Soğuk Savaş döneminde G7 ülkeleri dünya ticaretinden yüzde 75 pay alırken günümüzde bu oran yüzde 40’lara düşmüş durumda. BRICS başta olmak üzere Küresel Güney’in payı ise yüzde 60’lara ulaşmış durumda.” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL GÜNEY ÜLKELERİ UKRAYNA’NIN RUSYA’YA KARŞI VERDİĞİ KOLONYAL BAĞIMSIZLIK SAVAŞINI AMERİKA VE BATI İLE RUSYA ARASINDA HEGEMONİK NEO-EMPERYALİST SAVAŞ OLARAK GÖRÜYOR”
Özçelik, Küresel Güney ülkelerinin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’nın yanında yer almaları gerektiği, bu ülkelerin Rusya’yı işgalci görmemelerinin aslında kendi geçmiş tarihleriyle çelişkili olduğunu aktardı. Ayrıca Özçelik “Ukrayna’yı mağdur olduğunu düşünmemeleri ve Rusya’nın kolonyal savaşına karşı tek başına savaştığı gerçeğini kabul etmemeleri, İsviçre Barış Zirvesi’nde tekrar ortaya çıktı. Rusya’nın melez savaş stratejisi nedeniyle bu ülkelerin vatandaşları Ukrayna’nın Rusya’ya karşı verdiği kolonyal bağımsızlık savaşını Amerika ve Batı ile Rusya arasında hegemonik neo-emperyalist savaş olarak görüyor.” şeklinde devam etti.
“BU ÜÇ MADDE İÇİN ÇALIŞMA GRUPLARI KURULARAK GEREKLİ ULUSLARARASI MEKANİZMALARININ OLUŞTURULMASI DA AMAÇLANIYOR”
Zirve sonunda imzalanan ortak bildiride özellikle 2022 yılından beri Rusya tarafından işgal edilen Zaporijjya Nükleer Santrali’nin belirtilmesi önemli diyen Özçelik, bu santralin Ukrayna tarafından Uluslararası Atom Enerji Kurumu gözetiminde işletilmesinin altını çizdi. Bildiride Türkiye’nin arabuluculuğunda hayata geçirilen Tahıl Koridoru gibi Karadeniz ve Azak Denizi’nde deniz trafiğinin güvenli ve özgürce yapılması gerektiğinin yer aldığını kaydetti. Özçelik, “Ukrayna hükümetinin tahminine göre sayıları 20 bin olan ve Rus işgal ordusu tarafından kaçırılan Ukrain çocuklarının da bir an önce vatanlarına geri gönderilmesi isteniyor. Bu üç madde için çalışma grupları kurularak gerekli uluslararası mekanizmalarının oluşturulması da amaçlanıyor.” dedi.
Barış Zirvesi’ne Rusya’nın davet edilmemesi konusundaki eleştirilere ilişkin şu ifadelere yer verdi:
“Bu zirvenin amacı barış görüşmelerinin başlatılması değil, Zelenskıy’ın 10 maddelik barış planının hazırlık çalışmasının yapılmasıydı. Temel uluslararası ilkelerin ortaya konması, barış için gerekli konuların tanımlanması ve gelecek barış görüşmeleri için yapıların oluşturulması diğer amaçlardı. Tüm küresel dünyayı etkileyen bu çatışma için küresel zirve yapılması önemliydi. Bundan sonraki ikinci zirvede Rusya’nın davet edilerek silahların susmasına yönelik adımlar atılması beklenecektir. Çok taraflı barış zirvesi Ukrayna’nın gelecekteki barış görüşmelerinde elini güçlendirecektir. Barış için yol haritasının ortaya çıkarılması bu zirvenin başarılı sonuçlarından biridir. Fakat barışı getirecek olan Ukrayna’nın savaş alanında Rusya’yı kesin olarak yenmesidir.”
Son olarak Özçelik, Barış Zirvesi’nin SWOT analizini yaparak şu çıkarımlarda bulunmuştur:
"Güçlü Yönler:
• Küresel Tanınma: Zirve, 100'den fazla ülkeyi bir araya getirerek barışa yönelik yaygın bir arzuyu ortaya koydu. Bu küresel tanınma, Rusya üzerinde anlamlı müzakerelere girişme konusunda baskı oluşturabilir.
• Egemenliğin Onaylanması: Zirvenin deklarasyonunda Ukrayna dahil tüm devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ilkeleri onaylandı. Bu, Ukrayna'ya açık bir destek mesajı gönderiyor ve Rusya'nın iddialarını zayıflatıyor.
• Diplomasiye ivme: Zirve, kesilen diplomatik kanalları yeniden başlattı. Bu ivme daha fazla müzakereye ve potansiyel atılımlara yol açabilir.
Zayıf yönler:
• Rusya'nın yokluğu: Zirvenin en önemli zayıflığı Rusya'nın yokluğudur. Rusya'nın katılımı olmadan herhangi bir anlaşma veya çerçeve teorik olarak kalacaktır.
• Sınırlı Etki: Zirve geniş destek toplasa da herhangi bir çözümü uygulama gücünden yoksundu. Bu, Rusya'ya rotayı değiştirmesi yönünde baskı yapma etkinliğini zayıflatıyor.
• İç Bölünmeler: Katılımcı ülkeler arasındaki temel siyasi ve stratejik farklılıklar, barışa yönelik birleşik bir yaklaşımın oluşmasını engelleyebilir.
Fırsatlar:
• Uzlaşmanın Oluşturulması: Zirve, kalıcı bir barışın temel ilkeleri üzerinde güçlü bir uluslararası uzlaşının oluşturulması için bir platform görevi görebilir.
• Diyalogun Kolaylaştırılması: Zirve, Ukrayna ile Rusya arasında arka oda diplomasisi ve iletişim için kanallar yaratabilir.
• Ateşkesi Teşvik Etmek: Zirvenin barışa yaptığı vurgu, ateşkes yönündeki uluslararası çabaları harekete geçirebilir ve daha kalıcı bir çözümün önünü açabilir.
Tehditler:
• Çatışmanın Artması: Zirvenin somut sonuçlar elde edememesi, barış umudunun azalması durumunda çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabilir.
• Parçalanmış Uluslararası Müdahale: Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşma sağlanamaması, uluslararası çabaları daha da parçalayabilir ve Rusya'yı cesaretlendirebilir.
• Güven Kaybı: Zirvenin barış vaatlerini yerine getirmesi başarısız olursa, uluslararası toplumun gelecekteki çatışmaları çözme becerisine olan güven aşınabilir."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özçelik: Zirveden çıkan en olumlu sonuç 82 devlet ve uluslararası örgütün Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemesi
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna Barış Zirvesi’ni Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
Şerife Beyza Satılmaz / QHA Ankara
Ukrayna Barış Zirvesi, 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Zirve, 101 ülke ve uluslararası örgütün katılımıyla yapıldı. İsviçre'de tertip edilen zirvenin ardından sonuç bildirisi yayımlandı. Zirveye katılım sağlayan çok sayıda ülke gıda güvenliği, enerji ve nükleer güvenliği ile savaş esirleri konusundaki karar doğrultusunda mutabık kaldı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna Barış Zirvesi’ni Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
UKRAYNA BARIŞ ZİRVESİ: BARDAĞIN YARISI DOLU
Prof. Dr. Sezai Özçelik, II. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Chamberlain’in “Yatıştırma Politikası”nı anımsatarak zirvenin en önemli sonucunu “Başta BRICS ülkeleri olmak üzere G-20 ülkelerinin birçoğunun özellikle Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Tayland, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın zirveye katılmalarına rağmen zirve sonunda yayınlanan ortak bildiriye imza atmamış olmaları bardağın boş tarafı. Bardağın dolu tarafı ise G7, NATO ve AB gibi ülkelerin Ukrayna'nın Barış Planı’na yüzde yüz destek vermesi.” ifadeleriyle açıkladı.
Biden’ın zirveye kişisel olarak gelmemesi yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i göndermesinin Zirve’nin önemini azaltmış olabileceğini söyleyen Özçelik, “Fakat katılan ülkelerin çoğunluğunun Rusya’nın koşulsuz, Kırım dahil işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarından geri çekilmesi talebini en yüksek düzeyde tekrar dile getirilmelerinin altını çizmek gerekiyor.” dedi.
82 DEVLET VE ULUSLARARASI ÖRGÜT UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLEDİ
Özçelik sözlerine “Uluslararası ilişkilerde orta derecede güçler olarak adlandırılan bu ülkelerin daha fazla Ukrayna lehine hem savaş hem barış sürecine katılmasını sağlamak İkinci Zirve öncesi en önemli hedef olmalı. Zirveden çıkan en olumlu sonuç ise 82 devlet ve uluslararası örgütün Rusya’nın işgaline maruz kalan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü kabul etmesiydi. Rusya ile yakın ilişki içinde olan Türkiye’nin Arjantin, Irak, Katar ve Ruanda gibi ülkelerle birlikte bu ortak bildiriyi imzalamış olması da önemli.” şeklinde devam etti..
Özçelik, Küresel Güney’in temel politikasının her iki blokla eş zamanlı ilişki kurmak olduğuna işaret ederek “Küresel Güney olarak adlandırılan ülkelerin Ukrayna’nın bu blokta yer almasına karşın Rusya’ya karşı barış zirvesinde desteklemediği görülmüştür. Dünya sisteminde Küresel Güney ve Kuzey ayrımı bulunmaktadır. Bu ayrıma göre, Küresel Güney kavramı ilk olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yani düşük ve orta gelirli ülkeleri tanımlar. Bu ülkelerin birçoğu Batı ülkeleri ve çoğunlukla Avrupalı kolonyal güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Soğuk Savaş sırasında Bağlantısızlar Hareketi ve G-77 olarak adlandırılan bu ülkeler günümüzde bütün blok ve jeopolitik yapılara eşit mesafede yer alıp pragmatik bakış açısıyla bazen Batı’ya bazen Çin ve Rusya gibi büyük güçlere yakınlaşmaktadırlar. Küresel sistemde özellikle dünya ekonomisindeki dönüşüm de bu ülkelerin manevra ve pazarlık şansını arttırmış durumda. Soğuk Savaş döneminde G7 ülkeleri dünya ticaretinden yüzde 75 pay alırken günümüzde bu oran yüzde 40’lara düşmüş durumda. BRICS başta olmak üzere Küresel Güney’in payı ise yüzde 60’lara ulaşmış durumda.” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL GÜNEY ÜLKELERİ UKRAYNA’NIN RUSYA’YA KARŞI VERDİĞİ KOLONYAL BAĞIMSIZLIK SAVAŞINI AMERİKA VE BATI İLE RUSYA ARASINDA HEGEMONİK NEO-EMPERYALİST SAVAŞ OLARAK GÖRÜYOR”
Özçelik, Küresel Güney ülkelerinin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’nın yanında yer almaları gerektiği, bu ülkelerin Rusya’yı işgalci görmemelerinin aslında kendi geçmiş tarihleriyle çelişkili olduğunu aktardı. Ayrıca Özçelik “Ukrayna’yı mağdur olduğunu düşünmemeleri ve Rusya’nın kolonyal savaşına karşı tek başına savaştığı gerçeğini kabul etmemeleri, İsviçre Barış Zirvesi’nde tekrar ortaya çıktı. Rusya’nın melez savaş stratejisi nedeniyle bu ülkelerin vatandaşları Ukrayna’nın Rusya’ya karşı verdiği kolonyal bağımsızlık savaşını Amerika ve Batı ile Rusya arasında hegemonik neo-emperyalist savaş olarak görüyor.” şeklinde devam etti.
“BU ÜÇ MADDE İÇİN ÇALIŞMA GRUPLARI KURULARAK GEREKLİ ULUSLARARASI MEKANİZMALARININ OLUŞTURULMASI DA AMAÇLANIYOR”
Zirve sonunda imzalanan ortak bildiride özellikle 2022 yılından beri Rusya tarafından işgal edilen Zaporijjya Nükleer Santrali’nin belirtilmesi önemli diyen Özçelik, bu santralin Ukrayna tarafından Uluslararası Atom Enerji Kurumu gözetiminde işletilmesinin altını çizdi. Bildiride Türkiye’nin arabuluculuğunda hayata geçirilen Tahıl Koridoru gibi Karadeniz ve Azak Denizi’nde deniz trafiğinin güvenli ve özgürce yapılması gerektiğinin yer aldığını kaydetti. Özçelik, “Ukrayna hükümetinin tahminine göre sayıları 20 bin olan ve Rus işgal ordusu tarafından kaçırılan Ukrain çocuklarının da bir an önce vatanlarına geri gönderilmesi isteniyor. Bu üç madde için çalışma grupları kurularak gerekli uluslararası mekanizmalarının oluşturulması da amaçlanıyor.” dedi.
Barış Zirvesi’ne Rusya’nın davet edilmemesi konusundaki eleştirilere ilişkin şu ifadelere yer verdi:
“Bu zirvenin amacı barış görüşmelerinin başlatılması değil, Zelenskıy’ın 10 maddelik barış planının hazırlık çalışmasının yapılmasıydı. Temel uluslararası ilkelerin ortaya konması, barış için gerekli konuların tanımlanması ve gelecek barış görüşmeleri için yapıların oluşturulması diğer amaçlardı. Tüm küresel dünyayı etkileyen bu çatışma için küresel zirve yapılması önemliydi. Bundan sonraki ikinci zirvede Rusya’nın davet edilerek silahların susmasına yönelik adımlar atılması beklenecektir. Çok taraflı barış zirvesi Ukrayna’nın gelecekteki barış görüşmelerinde elini güçlendirecektir. Barış için yol haritasının ortaya çıkarılması bu zirvenin başarılı sonuçlarından biridir. Fakat barışı getirecek olan Ukrayna’nın savaş alanında Rusya’yı kesin olarak yenmesidir.”
Son olarak Özçelik, Barış Zirvesi’nin SWOT analizini yaparak şu çıkarımlarda bulunmuştur:
"Güçlü Yönler:
• Küresel Tanınma: Zirve, 100'den fazla ülkeyi bir araya getirerek barışa yönelik yaygın bir arzuyu ortaya koydu. Bu küresel tanınma, Rusya üzerinde anlamlı müzakerelere girişme konusunda baskı oluşturabilir.
• Egemenliğin Onaylanması: Zirvenin deklarasyonunda Ukrayna dahil tüm devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ilkeleri onaylandı. Bu, Ukrayna'ya açık bir destek mesajı gönderiyor ve Rusya'nın iddialarını zayıflatıyor.
• Diplomasiye ivme: Zirve, kesilen diplomatik kanalları yeniden başlattı. Bu ivme daha fazla müzakereye ve potansiyel atılımlara yol açabilir.
Zayıf yönler:
• Rusya'nın yokluğu: Zirvenin en önemli zayıflığı Rusya'nın yokluğudur. Rusya'nın katılımı olmadan herhangi bir anlaşma veya çerçeve teorik olarak kalacaktır.
• Sınırlı Etki: Zirve geniş destek toplasa da herhangi bir çözümü uygulama gücünden yoksundu. Bu, Rusya'ya rotayı değiştirmesi yönünde baskı yapma etkinliğini zayıflatıyor.
• İç Bölünmeler: Katılımcı ülkeler arasındaki temel siyasi ve stratejik farklılıklar, barışa yönelik birleşik bir yaklaşımın oluşmasını engelleyebilir.
Fırsatlar:
• Uzlaşmanın Oluşturulması: Zirve, kalıcı bir barışın temel ilkeleri üzerinde güçlü bir uluslararası uzlaşının oluşturulması için bir platform görevi görebilir.
• Diyalogun Kolaylaştırılması: Zirve, Ukrayna ile Rusya arasında arka oda diplomasisi ve iletişim için kanallar yaratabilir.
• Ateşkesi Teşvik Etmek: Zirvenin barışa yaptığı vurgu, ateşkes yönündeki uluslararası çabaları harekete geçirebilir ve daha kalıcı bir çözümün önünü açabilir.
Tehditler:
• Çatışmanın Artması: Zirvenin somut sonuçlar elde edememesi, barış umudunun azalması durumunda çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabilir.
• Parçalanmış Uluslararası Müdahale: Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşma sağlanamaması, uluslararası çabaları daha da parçalayabilir ve Rusya'yı cesaretlendirebilir.
• Güven Kaybı: Zirvenin barış vaatlerini yerine getirmesi başarısız olursa, uluslararası toplumun gelecekteki çatışmaları çözme becerisine olan güven aşınabilir."
Son Haberler