Büyükelçi Bodnar: Düşman, ülkenin dörtte birini işgal etmiş durumdayken nasıl müzakereden söz edilebilir?
Büyükelçi Bodnar: Düşman, ülkenin dörtte birini işgal etmiş durumdayken nasıl müzakereden söz edilebilir?
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, QHA'ya verdiği özel röportajında Rusya’nın yayılmacı politikaları neticesinde ortaya çıkan ve ikinci yılını dolduran savaşa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 24.02.2024 00:20
Haber Güncellenme Tarihi: 24.02.2024 23:20
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın ana karasına yönelik başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırılarının ardından 2 yıl geride kaldı. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, Rusya'nın yayılmacı politikaları sonucunda Ukrayna'ya yönelik başlattığı topyekûn saldırı ve işgal girişiminin 2. yılına ilişkin Kırım Haber Ajansının (QHA) sorularını yanıtladı.
GÜNCEL VERİLERE GÖRE 20 BİNİN ÜZERİNDE ÇOCUK RUSYA’YA KAÇIRILDI
Savaşın en büyük mağdurunun çocuklar olduğunu belirten Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Tabii ki savaşın çocuklara bıraktığı en korkunç etkilerinden biri yetim kalmaları. Özellikle savaşın ilk aylarında bu trajediyi yoğun bir şekilde yaşıyorduk. Ayrıca çocukların bu savaşta hayatını kaybetmesi bizi derinden etkiliyor. Çocuklarla ilgili diğer bir boyut da çocukların, özellikle işgal edilmiş bölgelerden Rusya'ya zorla kaçırılması ve tehcir edilmesi. Güncel verilere göre 20 binin üzerinde çocuğun Rusya’ya kaçırılması söz konusu. Biz tabii ki de kaçırılan çocuklarımızı geri getirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Ukraynalı çocukların kaçırılması nedeniyle Putin hakkında bir yakalama kararı çıkarttığını hatırlatmak isterim." şeklinde konuştu.
Savaş nedeniyle çocukların çocukluklarından ve eğitiminden mahrum bırakıldığını vurgulayan Vasıl Bodnar, "Şu anda Ukraynalı öğrenci sayısı 4 milyon ancak bu sayının yaklaşık 400 bini yurt dışında bulunuyor. Bu şu anlama geliyor; Yurt dışında bulunan çocuklar ya çevrim içi eğitime devam ediyor ya da bulundukları ülkelerdeki okullarda eğitim alıyorlar. Yani Ukrayna eğitim sisteminden uzaklaşan bu çocukların ileride ülkemize dönmeleri ve entegre olmaları zor olacak." dedi.
Sadece eğitim sistemindeki kayıpların 10 milyar doların üzerinde olduğunu kaydeden Büyükelçi Bodnar, "Halihazırda Ukrayna'da bulunan 13 bin eğitim kurumundan yaklaşık 3 bin 900’ü farklı seviyelerde tahribata uğradı. Yaklaşık 400’ü ise tamamen yıkıldı." ifadelerini kullandı.
"Savaş elbette üniversite ve yükseköğretim öğrencilerini de vurdu. Eğitim kalitesi savaşla beraber nispeten düştü. Bu da aslında ileride Ukrayna'da insan kaynakları alanında kendini gösterecek." diyen Bodnar, "Diğer taraftan Rusya, işgal edilen bölgelerde verilen sözde eğitimle orada adeta Ukraynalıları, Ukraynasızlaştırmaya çalışıyor. Beyinlerini yıkama politikaları tatbik ediliyor." açıklamasında bulundu.
UKRAYNALI YETİM ÇOCUKLARIN BİR KISMI TÜRK OKULLARINDA EĞİTİM GÖRÜYOR
"Türkiye gibi partner ve dost ülkeler sayesinde çocuklarımız ya uzaktan eğitim ya da bulundukları ülkelerdeki okullarda eğitim alma şansını yakalıyor." şeklinde konuşan Büyükelçi Vasıl Bodnar, savaştan etkilenen Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklara yönelik Türkiye'nin gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Bu noktada aslında geride bıraktığımız savaş yıllarını özetlerken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve saygıdeğer eşi sayın Emine Erdoğan’a bir kez daha şükranlarımı sunmak isterim. Çünkü birçok yetim çocuğumuz burada güvenli bir yuva bulabildi. Aynı zamanda Kırım’dan ve Ukrayna’dan getirilen Eskişehir’deki Kırım Tatarı çocuklarımız söz konusu. Bu konuda kapsamlı bir destek gördük. Türkiye’deki Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklara yönelik şefkatli ve sevgi dolu yaklaşımdan büyük bir memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü hem yeri geldiğinde bizim hem de uluslararası kuruluşların çocuklara yönelik proje tekliflerini büyük bir destekle karşılıyorlar. Çocukların eğitiminde ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanmasında sıkı destekçimiz oluyorlar.
Ankara’da bulunan Ukraynalı yetim çocukların bir kısmı Türk okullarında eğitim görüyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde o çocuklar yarıyıl tatilinde Büyükelçiliğimizi ziyaret ederek bize karnelerini gösterdi. Küçük bir kutlama yaptık. Böyle durumlar bize gelecek nesillere dair büyük umut veriyor. Gençler ve çocuklarımızla beraber Ukrayna’nın yeniden doğacağına inancımız büyüyor."
"YAKLAŞIK 5 MİLYON UKRAYNALI ŞU AN YURT DIŞINDA BULUNUYOR"
Savaşın sivil ve insani boyutunu değerlendiren Vasıl Bodnar, insani kayıpların önemli olduğunu ve bununla beraber güvenlik arayışıyla savaştan dolayı büyük bir sivil kitlenin ülkeyi terk etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.
"Rusya'nın Ukrayna'daki altyapıya ve sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, özellikle geçici olarak işgal edilmiş olan bölgelerde işlenen savaş suçları, uluslararası toplum tarafından kınanmalı." çağrısında bulunan Büyükelçi Bodnar, "Maalesef on binlerce insan hayatını kaybetti, on binlercesi yaralandı, milyonlarca vatandaşımız yerinden edildi. Yaklaşık 5 milyon Ukraynalı şu an yurt dışında bulunuyor. Örneğin savaşın başlarında Türkiye’ye 85 binin üzerinde Ukrayna vatandaşı gelmişti. Ama topraklarımızın bir kısmı işgalden kurtarıldıktan sonra bunların çoğu evlerine döndü. Elbette Ukrayna'daki insanlar savaş şartlarına bir şekilde adapte oluyor. Örneğin Kıyiv çevresindeki işgal edilen bölgeler geri alındığında hızlı bir şekilde hayat geri döndü. Toplu ulaşım sağlandı. İş dünyası faaliyetlerini yeniledi. Rusya’nın altyapıyı yok etme, insanları korkutma ve zulmetme gibi tüm girişimlerine rağmen Ukraynalılar hayatta kalmaya devam ediyor." şeklinde konuştu.
"ŞAVAŞTAN ÖNCE UKRAYNA ORDUSUNDAKİ ASKER SAYISI 250 BİN CİVARINDAYDI"
İşgal altında olmayan kentlerde hayatın nispeten normale döndüğünü belirten Bodnar, "Tüm bunlar Ukraynalıların yeni şartlara çok hızlı bir şekilde alışabilen ve füze saldırıları tehdidi altında bile var olabilen bir halk olduğunu gösteriyor." dedi.
Ukraynalıların bir başka dikkat çekici özelliğinin sivillerin hızlı bir şekilde seferber olarak düşmana karşı vatanını savunmaya hazır olması olduğunu söyleyen Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Savaştan önce Ukrayna ordusundaki asker sayısı 250 bin civarındaydı. Şimdi ise 1 milyonun üzerinde askerden söz ediyoruz. Bu, yüz binlerce sivilin eline silah alarak vatan savunmasına geçtiğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Vasıl Bodnar konuşmasında devamla şu cümlelere yer verdi:
"Ekonomik anlamda hayatın yeniden normalleşmesinin Ukrayna ordusuna şöyle bir katkısı oldu: Ukrayna'da birçok sivil, orduya bağış yapıyor veya tanıdıklarının savaştığı birliklere yardım ediyor, ekipman bağışı yapıyor. Bu da aslında sivil halkın Ukrayna'nın zaferlerine büyük bir maddi katkı sağladığını gösteriyor. Bunun aslında en dikkat çekici örneklerinden birisi, savaşın ilk yılında gerçekleşti. Bir adet Bayraktar TB2 için bir bağış kampanyası başlatılmıştı. Üç gün süren kampanyanın sonunda 3 tane Bayraktar alacak kadar para toplanmıştı. Ukrayna halkının sergilediği bu davranış o kadar etkileyiciydi ki, BAYKAR Makinenin sahipleri bu 3 Bayraktar'ı Ukrayna halkı adına orduya bağışlamaya karar verdiler. Toplanan para ise savunmanın diğer ihtiyaçları için kullanıldı."
"YILDA YAKLAŞIK 40 MİLYAR DOLAR KADAR DIŞ KAYNAĞA İHTİYACIMIZ VAR"
Ukrayna halkının büyük zorluklara ve tehlikeye rağmen yüksek irade sergilemeye devam ettiğinin altını çizen Büyükelçi Bodnar, "Yapılan araştırmalar da bunu teyit ediyor. Örneğin anketlere göre Ukrayna halkının yüzde 80’inden fazlası, Rusya'ya herhangi bir toprak tavizi karşılığı barışın kabul edilemeyeceğini ifade ediyor." şeklinde konuştu.
Kendisine yöneltilen soru üzerine savaşın ekonomik alanda yarattığı tahribata ilişkin konuşan Bodnar, "Savaşın öncelikle insanları ardından ekonomiyi vurduğunun altını çizmek isterim. Tabii ki, savaş öncesi yıllarla kıyaslarsak 2022’de Ukrayna yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 28’sini kaybetti. En çok etkilenen alanlar inşaat, ulaşım, sanayi ve üretim oldu. Bazı sanayi alanları doğrudan varlığını durdurdu. Çünkü fabrikalar saldırılarda yok edildi. Aynı zamanda sürekli olarak devam eden sivil altyapıya yönelik bombardımanlar, limanların Rusya tarafından bloke edilmesi, bazı Batı ülkelerin sınırlarında oluşan gecikmeler Ukrayna'dan yapılan ihracata büyük bir darbe vurdu ve lojistik hatları da çok büyük ölçüde etkiledi. Ancak Ukrayna ordusunun 2022’deki başarıları sayesinde 2023 yılında ülke ekonomisi yüzde 5 gibi bir büyüme sergiledi. Savaştaki genel ekonomik kayıplar şu an yaklaşık 411 milyon dolar olarak tahmin ediliyor." dedi.
Savaşın özellikle sanayi ve üretime olan yıkıcı etkileri nedeniyle Ukrayna bütçesinin planladığı kaynakları sağlayamadığını belirten Büyükelçi Bodnar, "Yılda yaklaşık 40 milyar dolar kadar dış kaynağa ihtiyacımız var. Bununla birlikte bazı alanların da yükselişe geçtiğini söyleyebiliriz. Örneğin tarım, Tahıl Koridoru Anlaşmasının imzalanması sonrasında ve Rusya’nın anlaşmadan çekilmesinin ardından Ukrayna'nın oluşturduğu koridorun faaliyete geçmesiyle canlandı. Örneğin Ukrayna-Türkiye arasındaki ticaret kalemlerini inceleyecek olursak özellikle tahıl ve ayçiçek yağı sevkiyatlarının birkaç kat arttığını görüyoruz. Tabii diğer taraftan savaşın getirdiği büyük bir inovasyon talebiyle beraber özellikle yüksek teknolojiler, bilişim teknolojileri savunma, sanayi gibi alanlarda da büyük bir atılım gerçekleşti. Özellikle insanlar orduya yardım edebileceği alanlara odaklanmaya başladı. Örneğin; dron, İHA’ların geliştirilmesi ve üretimi son 2 yılda yüzlerce kat artmış durumda." ifadelerine yer verdi.
"Yakın geleceğe yönelik konuşacak olursak, öne çıkan alanların başında elbette inşaat sektörü gelecek ve bu sektörün de hızla hareketleneceğine inanıyoruz." diyen Vasıl Bodnar, cümlelerini şu şekilde sürdürdü:
"Aynı zamanda Türkiye’nin organize sanayi modelindeki deneyimi bizim için çok kıymetli. Ukrayna'da benzer bir konseptin sağlanması için Türk tarafıyla temaslarımızı sürdüreceğiz. Ukrayna ekonomisine büyük katkılardan biri BAYKAR Teknoloji’nin Ukrayna'da fabrika kurma açıklaması oldu. Yatırımın 100 milyon dolar civarı olacağı söylendi. Savaşa rağmen Türk müteahhitler ve sanayiciler için Ukrayna pazarının çok çekici olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Daha geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da Ukrayna'nın yeniden inşasına yönelik Türkiye-Ukrayna İş Forumu’nu düzenledik ve bu iş forumunda Türk iş insanları ve şirketler tarafından Ukrayna'ya yönelik çok büyük bir ilgi olduğunu gözlemledik. İnşaat sektöründen enerji sektörüne yatırım yapmaya niyetli birçok şirket söz konusu. Ayrıca önümüzdeki aylarda iki tarafın da onaylamasını beklediğimiz Serbest Ticaret Anlaşması, Ukrayna Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğine ve Ukrayna ekonomisinin yenilenmesine büyük katkı sağlayacak. Düşmanı topraklarımızdan püskürttükten sonra çok fazla fırsat ortaya çıkacak."
"KIRIM'IN YENİDEN İNŞASINA VE YAPILANMASINA ÖZEL BİR İLGİ GÖSTERİLMELİ"
Büyükelçi Vasıl Bodnar ayrıca, "Özel bir ilgi de Kırım'ın yeniden inşasına ve yapılanmasına gösterilmeli. 2014’teki işgalden önce Türk iş dünyası Kırım'da çok aktifti. Kırım'daki sosyal ve ekonomik yaşamın normal seyrine dönmesinde tabii ki de Türkiye hükûmetinin, Türk iş dünyasının, iş çevrelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katkı sağlayacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"RUSYA NÜKLEER SANTRALİ BİR TEHDİT ARACI OLARAK KULLANIYOR"
Rusya'nın saldırganlığından ve çatışmalardan en çok etkilenen alanlardan birinin de doğa olduğunu kaydeden Vasıl Bodnar, "Dolayısıyla savaşın ekolojik boyutu da dikkate değer bir konu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın sunduğu barış formülünün maddelerinden biri de savaşın ekolojik boyutu. Halihazırda ekolojik sorunların kaydedilmesi ve çözülmesine yönelik uluslararası çalışma grubu oluşturuldu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Ofisi Başkanı Andriy Yermak'ın liderliğindeki bu çalışma grubu, İsveçli uzmanlarla birlikte Ukrayna’daki savaşla birlikte meydana gelen ekolojik sorunlara yönelik ayrıntılı bir araştırma gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde bir rapor yayımlandı. Bu raporda Ukrayna'nın çevresinin savaş nedeniyle aldığı tüm zararlar kayıt altına alındı. Çatışmalar veya Rusya’nın düzenlediği saldırılar sonucu hava, toprak su kaynakları ve ormanlar büyük zarar gördü ve görmeye devam ediyor. Yani durum oldukça vahim. Ekolojik boyutunun ne kadar kritik olduğunu anlatmak için sadece Herson bölgesindeki Kahovka Barajı’nın patlatılması ve bunun getirdiği sonuçları incelemek bile yeterli olacaktır." şeklinde konuştu.
"Ekolojiden bahsetmişken elbette, nükleer güvenlikten de söz etmeliyiz." diyen Bodnar, "Ruslar savaşın başında Çernobil’i işgal etmişti. Orası aktif bir nükleer santral olmamasına rağmen büyük bir tehlike teşkil ediyor. Diğer taraftan Zaporijjya bölgesinde yer alan Avrupa'nın en büyük nükleer enerji santralini silahlandırma gibi girişimlere yeltendiler. Ukrayna'daki nükleer enerji santralleri elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını karşılıyordu. Rusya'nın buradaki amacı sadece Ukraynalıları elektriksiz bırakmak değil aynı zamanda insan yapımı bir felakete yol açmaktı. Rusya'nın Zaporijjya Nükleer Enerji Santrali’ni işgal edip, çevresini mayınlayıp zaman zaman göstermelik patlamalar gerçekleştirmesi aslında dünyaya karşı yürütülen şantaj politikasının bir parçası. Yani Rusya nükleer santrali bir tehdit aracı olarak kullanıyor." açıklamasında bulundu
Bu alanda Uluslararası Atom Enerji Ajansının faaliyetleri önemli olduğunu ancak Ukrayna’daki nükleer güvenliğin yeniden sağlaması için yeterli olmadığını belirten Bodnar, bu konuda diğer uluslararası ortaklarından destek beklediklerini kaydetti.
TÜRKİYE VE UKRAYNA MAYIN TEMİZLEME ALANINDA İŞ BİRLİĞİ YAPABİLİR
Savaş nedeniyle Ukrayna'da ortaya çıkan mayın kirliliği hakkında da konuşan Bodnar, "Uluslararası uzmanların değerlendirmelerine göre Ukrayna'nın yaklaşık 174 bin kilometrekaresi mayın kirliliğinden ve olası tehditlerden dolayı güvensiz olarak kabul ediliyor. Bu alan, dört Estonya veya Almanya'nın yarısı büyüklüğüne tekabül eder. Bu bölgenin tamamen mayından temizlenmesi için uzmanlara göre 35 yıl gibi uzun bir süre gerekli ve milyarlarca dolar harcanması gerekecek. Özellikle cephe hatlarını inceleyecek olursak yani Ukrayna'nın diğer bölgeleriyle kıyaslayacak olursak buradaki mayın yoğunluğu o kadar fazla ki belki de tamamen temizliği onlarca yıl sürecek." dedi.
Mayın kirliliği bağlamında da uluslararası toplumdan destek beklediklerini söyleyen Bodnar, "Türkiye ile ilişkilerimizi geliştirecek ve büyük katkı sağlayacak alanlardan biri de mayın temizleme alanında iş birliği olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"UKRAYNA ORDUSU TARAFINDAN ELE GEÇEN HER FIRSAT KULLANILACAK"
Savaşın son durumuna ilişkin olarak bilgileri de paylaşan Büyükelçi, "Elbette sözlerime başlarken sayıca üstün olan düşmana karşı mücadele vermenin çok zor olduğunun altını çizmek isterim. Ruslar bazı alanlarda Ukrayna ordusuna göre sayı bakımından birkaç kat, bazı alanlarda onlarca kat daha üstün. Savaşın ilk yılında Ukrayna halkı ve ordusu seferber olmuş ve büyük bir savunma gerçekleştirilmişti. Savunmanın da ötesine geçerek hem düşmanı durdurmuştuk hem de işgal edilen bölgelerin yaklaşık yüzde 50’sini geri almıştık. 2023 yılında bazı karşı saldırı konseptleri vardı. Bunlar kısmen başarılı oldu. Ancak şunu ifade etmek isterim ki, uluslararası partnerler ve ülkeler tarafından Ukrayna'ya yönelik sağlanan silah ve mühimmatlar Rusya'nın elinde olanlarla aynı değil. Rusya gibi sayıca üstün bir düşmanı püskürtmek için yeterli değil. O yüzden bugün geldiğimiz noktada artık Ukrayna savunma yaparken Rusya bazı saldırı girişimleri sergiliyor." ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Bodnar ayrıca, "General Sırksıy’ın ifade ettiği savunma aslında daha çok Rusların kaynaklarının tüketilmesi ve Rus ordusunun yıpratılmasına yönelik bir konsepti ifade ediyor. Aynı zamanda bir manevralı savunma olacak. Yani Ukrayna ordusu tarafından ele geçen her fırsat kullanılacak. Cumhurbaşkanımız Zelenskıy’ın ifade ettiği gibi aslında bu değişimin nedeni savaşı yönetmede yeni taktik, yaklaşım ve metotlara ihtiyaç duyulmasıydı. İnanıyoruz ki, bu manevralı yeni yaklaşımla gelen savunma Ukrayna'nın başarı elde etmesine, özellikle Rus ordusunun yıpratılmasına neden olacak. Çünkü bizim daha yapacak çok işimiz var." dedi.
BARIŞIN EN TEMEL ŞARTI UKRAYNA'NIN 1991’DEKİ SINIRLARINA DÖNMESİ
Ukrayna'nın yaklaşık olarak yüzde 25’inin hâlâ işgal altında olduğuna işaret eden Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Bu sayıyı özellikle Ukrayna'nın savaşı bırakıp barış görüşmeleri yapması gerektiğine işaret eden tarafların dikkatine sunuyorum. Düşman, ülkenin dörtte birini işgal etmiş durumdayken nasıl müzakereden söz edilebilir? Bu savaşta barışın sağlanmasının en temel şartı Rusya'nın Ukrayna topraklarını terk etmesi, silahlı kuvvetlerini geri çekmesi ve Ukrayna'nın 1991’deki sınırlarına dönmesi olacak. O yüzden bu savaşın önümüzdeki aylarda belki de önümüzdeki yıllarda biteceğine yönelik ifadeler gerçekçi olmayacaktır. Bu bizim için bir bağımsızlık ve var olma mücadelesi. Düşmanın hukuk dışı taleplerine ve ifadelerine göz yummayacağız veya taviz vermeyeceğiz. Mücadelemize devam edeceğiz. Ancak elbette barışı biz sadece savaşla aramıyoruz. Aynı zamanda uluslararası arenalarda uluslararası partnerlerimizle beraber diplomatik barış arayışımızı da sürdürüyoruz. Özellikle Cumhurbaşkanımız Zelenskıy’ın sunduğu barış formülü kapsamında üst düzeyde yüksek katılımlı görüşmeler devam ediyor." şeklinde konuştu.
"İSTİKRARIN SAĞLANMASI VE SAVUNMA KABİLİYETLERİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ADIMLAR ATILMALI"
Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihli saldırısı sonrasında İsrail'in Gazze’ye yönelik devam askerî operasyonlar neticesinde Batı'nın Ukrayna'ya yönelik desteğinin azalıp azalmadığı sorusu üzere Bodnar, şu ifadeleri kullandı:
"Bu konunun pratik alandan daha çok medya alanında konuşulduğunu ifade etmek isterim. Çünkü Gazze'de yakın zamanda meydana gelen trajik olaylar ve Filistin-İsrail arasında on yıllardır devam eden savaş medyanın dikkatini daha çok çekse de Ukrayna'daki savaş bitmedi. Tartışılan bu konuların üstüne bir de ABD'deki iç durum gündeme geldi. Çünkü biliyorsunuz Ukrayna'yı da maddi ve askerî anlamda en çok destekleyen partnerlerden biri ABD. Yine bu konuların üstüne bir de Avrupa Birliği’nin Ukrayna'ya sağlayacağı finansman kararları ve Ukrayna'nın Avrupa Birliği’ne entegrasyonuna etki etmeye çalışan Macaristan’ın faaliyetleri de eklendi. Günümüzde özellikle yerel çatışmaların arttığını gözlemleyebiliriz. İran'da, Pakistan'da, Yemen'de özellikle Kızıldeniz'de meydana gelen çatışmalar da dünyanın çatışmaların arttığı bir döneme girdiğini gösteriyor. Bu sadece Ukrayna'yı ilgilendiren bir durum değil. Bütün dünyanın dikkate alması gereken bir konu. Hem bölgelerde ve dünyada istikrarın sağlanması hem de savunma kabiliyetlerinin artırılmasına yönelik adımlar atılmalı.
"RUSYA ULUSLARARASI GÜVENLİK SİSTEMİNİ TAHRİP EDEREK NÜFUZ ALANINI GENİŞLETMEYE ÇALIŞIYOR"
"Böyle bölgesel ve yerel çatışmaların arkasında Rusya gibi kötü niyetli ülkelerin olduğunu düşünüyorum. Çünkü onların çıkarları gözlemleniyor." değerlendirmesinde bulunan Büyükelçi, "Rusya uluslararası güvenlik sistemini tahrip ederek, kaos yaratarak, çatışmalara neden olarak kaostan beslenip kendi etki alanını, nüfuz alanını genişletmeye çalışıyor ve pastadaki payını büyütmeye çalışıyor. Bu noktada aslında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya beşten büyüktür' söylemine geliyoruz. Çünkü mevcut uluslararası güvenlik sistemi, çatışmaları önlemede ve durdurmada, istikrar sağlamada başarılı değil. Bu da bize şunu işaret ediyor: Uluslararası toplum olarak, ortak hareket ederek yeni bir sistem inşa etmek veya var olanı güçlendirmek zorundayız. Biz her yıl uluslararası kurumlara milyonlarca dolar katkı sağlıyoruz. Ancak bu kurumlar maalesef görevlerini yerine getirme konusunda pek başarılı değiller. Yakın tarihi inceleyecek olursak, uluslararası toplum ne Suriye'deki savaşa etki edebilmiş ne de Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşını önleyebilmiş durumda."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Büyükelçi Bodnar: Düşman, ülkenin dörtte birini işgal etmiş durumdayken nasıl müzakereden söz edilebilir?
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, QHA'ya verdiği özel röportajında Rusya’nın yayılmacı politikaları neticesinde ortaya çıkan ve ikinci yılını dolduran savaşa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın ana karasına yönelik başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırılarının ardından 2 yıl geride kaldı. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, Rusya'nın yayılmacı politikaları sonucunda Ukrayna'ya yönelik başlattığı topyekûn saldırı ve işgal girişiminin 2. yılına ilişkin Kırım Haber Ajansının (QHA) sorularını yanıtladı.
GÜNCEL VERİLERE GÖRE 20 BİNİN ÜZERİNDE ÇOCUK RUSYA’YA KAÇIRILDI
Savaşın en büyük mağdurunun çocuklar olduğunu belirten Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Tabii ki savaşın çocuklara bıraktığı en korkunç etkilerinden biri yetim kalmaları. Özellikle savaşın ilk aylarında bu trajediyi yoğun bir şekilde yaşıyorduk. Ayrıca çocukların bu savaşta hayatını kaybetmesi bizi derinden etkiliyor. Çocuklarla ilgili diğer bir boyut da çocukların, özellikle işgal edilmiş bölgelerden Rusya'ya zorla kaçırılması ve tehcir edilmesi. Güncel verilere göre 20 binin üzerinde çocuğun Rusya’ya kaçırılması söz konusu. Biz tabii ki de kaçırılan çocuklarımızı geri getirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Ukraynalı çocukların kaçırılması nedeniyle Putin hakkında bir yakalama kararı çıkarttığını hatırlatmak isterim." şeklinde konuştu.
Savaş nedeniyle çocukların çocukluklarından ve eğitiminden mahrum bırakıldığını vurgulayan Vasıl Bodnar, "Şu anda Ukraynalı öğrenci sayısı 4 milyon ancak bu sayının yaklaşık 400 bini yurt dışında bulunuyor. Bu şu anlama geliyor; Yurt dışında bulunan çocuklar ya çevrim içi eğitime devam ediyor ya da bulundukları ülkelerdeki okullarda eğitim alıyorlar. Yani Ukrayna eğitim sisteminden uzaklaşan bu çocukların ileride ülkemize dönmeleri ve entegre olmaları zor olacak." dedi.
UKRAYNA'NIN YALNIZCA EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ KAYBI 10 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE
Sadece eğitim sistemindeki kayıpların 10 milyar doların üzerinde olduğunu kaydeden Büyükelçi Bodnar, "Halihazırda Ukrayna'da bulunan 13 bin eğitim kurumundan yaklaşık 3 bin 900’ü farklı seviyelerde tahribata uğradı. Yaklaşık 400’ü ise tamamen yıkıldı." ifadelerini kullandı.
"Savaş elbette üniversite ve yükseköğretim öğrencilerini de vurdu. Eğitim kalitesi savaşla beraber nispeten düştü. Bu da aslında ileride Ukrayna'da insan kaynakları alanında kendini gösterecek." diyen Bodnar, "Diğer taraftan Rusya, işgal edilen bölgelerde verilen sözde eğitimle orada adeta Ukraynalıları, Ukraynasızlaştırmaya çalışıyor. Beyinlerini yıkama politikaları tatbik ediliyor." açıklamasında bulundu.
UKRAYNALI YETİM ÇOCUKLARIN BİR KISMI TÜRK OKULLARINDA EĞİTİM GÖRÜYOR
"Türkiye gibi partner ve dost ülkeler sayesinde çocuklarımız ya uzaktan eğitim ya da bulundukları ülkelerdeki okullarda eğitim alma şansını yakalıyor." şeklinde konuşan Büyükelçi Vasıl Bodnar, savaştan etkilenen Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklara yönelik Türkiye'nin gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Bu noktada aslında geride bıraktığımız savaş yıllarını özetlerken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve saygıdeğer eşi sayın Emine Erdoğan’a bir kez daha şükranlarımı sunmak isterim. Çünkü birçok yetim çocuğumuz burada güvenli bir yuva bulabildi. Aynı zamanda Kırım’dan ve Ukrayna’dan getirilen Eskişehir’deki Kırım Tatarı çocuklarımız söz konusu. Bu konuda kapsamlı bir destek gördük. Türkiye’deki Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklara yönelik şefkatli ve sevgi dolu yaklaşımdan büyük bir memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü hem yeri geldiğinde bizim hem de uluslararası kuruluşların çocuklara yönelik proje tekliflerini büyük bir destekle karşılıyorlar. Çocukların eğitiminde ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanmasında sıkı destekçimiz oluyorlar.
Ankara’da bulunan Ukraynalı yetim çocukların bir kısmı Türk okullarında eğitim görüyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde o çocuklar yarıyıl tatilinde Büyükelçiliğimizi ziyaret ederek bize karnelerini gösterdi. Küçük bir kutlama yaptık. Böyle durumlar bize gelecek nesillere dair büyük umut veriyor. Gençler ve çocuklarımızla beraber Ukrayna’nın yeniden doğacağına inancımız büyüyor."
"YAKLAŞIK 5 MİLYON UKRAYNALI ŞU AN YURT DIŞINDA BULUNUYOR"
Savaşın sivil ve insani boyutunu değerlendiren Vasıl Bodnar, insani kayıpların önemli olduğunu ve bununla beraber güvenlik arayışıyla savaştan dolayı büyük bir sivil kitlenin ülkeyi terk etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.
"Rusya'nın Ukrayna'daki altyapıya ve sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, özellikle geçici olarak işgal edilmiş olan bölgelerde işlenen savaş suçları, uluslararası toplum tarafından kınanmalı." çağrısında bulunan Büyükelçi Bodnar, "Maalesef on binlerce insan hayatını kaybetti, on binlercesi yaralandı, milyonlarca vatandaşımız yerinden edildi. Yaklaşık 5 milyon Ukraynalı şu an yurt dışında bulunuyor. Örneğin savaşın başlarında Türkiye’ye 85 binin üzerinde Ukrayna vatandaşı gelmişti. Ama topraklarımızın bir kısmı işgalden kurtarıldıktan sonra bunların çoğu evlerine döndü. Elbette Ukrayna'daki insanlar savaş şartlarına bir şekilde adapte oluyor. Örneğin Kıyiv çevresindeki işgal edilen bölgeler geri alındığında hızlı bir şekilde hayat geri döndü. Toplu ulaşım sağlandı. İş dünyası faaliyetlerini yeniledi. Rusya’nın altyapıyı yok etme, insanları korkutma ve zulmetme gibi tüm girişimlerine rağmen Ukraynalılar hayatta kalmaya devam ediyor." şeklinde konuştu.
"ŞAVAŞTAN ÖNCE UKRAYNA ORDUSUNDAKİ ASKER SAYISI 250 BİN CİVARINDAYDI"
İşgal altında olmayan kentlerde hayatın nispeten normale döndüğünü belirten Bodnar, "Tüm bunlar Ukraynalıların yeni şartlara çok hızlı bir şekilde alışabilen ve füze saldırıları tehdidi altında bile var olabilen bir halk olduğunu gösteriyor." dedi.
Ukraynalıların bir başka dikkat çekici özelliğinin sivillerin hızlı bir şekilde seferber olarak düşmana karşı vatanını savunmaya hazır olması olduğunu söyleyen Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Savaştan önce Ukrayna ordusundaki asker sayısı 250 bin civarındaydı. Şimdi ise 1 milyonun üzerinde askerden söz ediyoruz. Bu, yüz binlerce sivilin eline silah alarak vatan savunmasına geçtiğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Vasıl Bodnar konuşmasında devamla şu cümlelere yer verdi:
"Ekonomik anlamda hayatın yeniden normalleşmesinin Ukrayna ordusuna şöyle bir katkısı oldu: Ukrayna'da birçok sivil, orduya bağış yapıyor veya tanıdıklarının savaştığı birliklere yardım ediyor, ekipman bağışı yapıyor. Bu da aslında sivil halkın Ukrayna'nın zaferlerine büyük bir maddi katkı sağladığını gösteriyor. Bunun aslında en dikkat çekici örneklerinden birisi, savaşın ilk yılında gerçekleşti. Bir adet Bayraktar TB2 için bir bağış kampanyası başlatılmıştı. Üç gün süren kampanyanın sonunda 3 tane Bayraktar alacak kadar para toplanmıştı. Ukrayna halkının sergilediği bu davranış o kadar etkileyiciydi ki, BAYKAR Makinenin sahipleri bu 3 Bayraktar'ı Ukrayna halkı adına orduya bağışlamaya karar verdiler. Toplanan para ise savunmanın diğer ihtiyaçları için kullanıldı."
"YILDA YAKLAŞIK 40 MİLYAR DOLAR KADAR DIŞ KAYNAĞA İHTİYACIMIZ VAR"
Ukrayna halkının büyük zorluklara ve tehlikeye rağmen yüksek irade sergilemeye devam ettiğinin altını çizen Büyükelçi Bodnar, "Yapılan araştırmalar da bunu teyit ediyor. Örneğin anketlere göre Ukrayna halkının yüzde 80’inden fazlası, Rusya'ya herhangi bir toprak tavizi karşılığı barışın kabul edilemeyeceğini ifade ediyor." şeklinde konuştu.
Kendisine yöneltilen soru üzerine savaşın ekonomik alanda yarattığı tahribata ilişkin konuşan Bodnar, "Savaşın öncelikle insanları ardından ekonomiyi vurduğunun altını çizmek isterim. Tabii ki, savaş öncesi yıllarla kıyaslarsak 2022’de Ukrayna yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 28’sini kaybetti. En çok etkilenen alanlar inşaat, ulaşım, sanayi ve üretim oldu. Bazı sanayi alanları doğrudan varlığını durdurdu. Çünkü fabrikalar saldırılarda yok edildi. Aynı zamanda sürekli olarak devam eden sivil altyapıya yönelik bombardımanlar, limanların Rusya tarafından bloke edilmesi, bazı Batı ülkelerin sınırlarında oluşan gecikmeler Ukrayna'dan yapılan ihracata büyük bir darbe vurdu ve lojistik hatları da çok büyük ölçüde etkiledi. Ancak Ukrayna ordusunun 2022’deki başarıları sayesinde 2023 yılında ülke ekonomisi yüzde 5 gibi bir büyüme sergiledi. Savaştaki genel ekonomik kayıplar şu an yaklaşık 411 milyon dolar olarak tahmin ediliyor." dedi.
Savaşın özellikle sanayi ve üretime olan yıkıcı etkileri nedeniyle Ukrayna bütçesinin planladığı kaynakları sağlayamadığını belirten Büyükelçi Bodnar, "Yılda yaklaşık 40 milyar dolar kadar dış kaynağa ihtiyacımız var. Bununla birlikte bazı alanların da yükselişe geçtiğini söyleyebiliriz. Örneğin tarım, Tahıl Koridoru Anlaşmasının imzalanması sonrasında ve Rusya’nın anlaşmadan çekilmesinin ardından Ukrayna'nın oluşturduğu koridorun faaliyete geçmesiyle canlandı. Örneğin Ukrayna-Türkiye arasındaki ticaret kalemlerini inceleyecek olursak özellikle tahıl ve ayçiçek yağı sevkiyatlarının birkaç kat arttığını görüyoruz. Tabii diğer taraftan savaşın getirdiği büyük bir inovasyon talebiyle beraber özellikle yüksek teknolojiler, bilişim teknolojileri savunma, sanayi gibi alanlarda da büyük bir atılım gerçekleşti. Özellikle insanlar orduya yardım edebileceği alanlara odaklanmaya başladı. Örneğin; dron, İHA’ların geliştirilmesi ve üretimi son 2 yılda yüzlerce kat artmış durumda." ifadelerine yer verdi.
"Yakın geleceğe yönelik konuşacak olursak, öne çıkan alanların başında elbette inşaat sektörü gelecek ve bu sektörün de hızla hareketleneceğine inanıyoruz." diyen Vasıl Bodnar, cümlelerini şu şekilde sürdürdü:
"Aynı zamanda Türkiye’nin organize sanayi modelindeki deneyimi bizim için çok kıymetli. Ukrayna'da benzer bir konseptin sağlanması için Türk tarafıyla temaslarımızı sürdüreceğiz. Ukrayna ekonomisine büyük katkılardan biri BAYKAR Teknoloji’nin Ukrayna'da fabrika kurma açıklaması oldu. Yatırımın 100 milyon dolar civarı olacağı söylendi. Savaşa rağmen Türk müteahhitler ve sanayiciler için Ukrayna pazarının çok çekici olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Daha geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da Ukrayna'nın yeniden inşasına yönelik Türkiye-Ukrayna İş Forumu’nu düzenledik ve bu iş forumunda Türk iş insanları ve şirketler tarafından Ukrayna'ya yönelik çok büyük bir ilgi olduğunu gözlemledik. İnşaat sektöründen enerji sektörüne yatırım yapmaya niyetli birçok şirket söz konusu. Ayrıca önümüzdeki aylarda iki tarafın da onaylamasını beklediğimiz Serbest Ticaret Anlaşması, Ukrayna Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğine ve Ukrayna ekonomisinin yenilenmesine büyük katkı sağlayacak. Düşmanı topraklarımızdan püskürttükten sonra çok fazla fırsat ortaya çıkacak."
"KIRIM'IN YENİDEN İNŞASINA VE YAPILANMASINA ÖZEL BİR İLGİ GÖSTERİLMELİ"
Büyükelçi Vasıl Bodnar ayrıca, "Özel bir ilgi de Kırım'ın yeniden inşasına ve yapılanmasına gösterilmeli. 2014’teki işgalden önce Türk iş dünyası Kırım'da çok aktifti. Kırım'daki sosyal ve ekonomik yaşamın normal seyrine dönmesinde tabii ki de Türkiye hükûmetinin, Türk iş dünyasının, iş çevrelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katkı sağlayacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"RUSYA NÜKLEER SANTRALİ BİR TEHDİT ARACI OLARAK KULLANIYOR"
Rusya'nın saldırganlığından ve çatışmalardan en çok etkilenen alanlardan birinin de doğa olduğunu kaydeden Vasıl Bodnar, "Dolayısıyla savaşın ekolojik boyutu da dikkate değer bir konu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın sunduğu barış formülünün maddelerinden biri de savaşın ekolojik boyutu. Halihazırda ekolojik sorunların kaydedilmesi ve çözülmesine yönelik uluslararası çalışma grubu oluşturuldu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Ofisi Başkanı Andriy Yermak'ın liderliğindeki bu çalışma grubu, İsveçli uzmanlarla birlikte Ukrayna’daki savaşla birlikte meydana gelen ekolojik sorunlara yönelik ayrıntılı bir araştırma gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde bir rapor yayımlandı. Bu raporda Ukrayna'nın çevresinin savaş nedeniyle aldığı tüm zararlar kayıt altına alındı. Çatışmalar veya Rusya’nın düzenlediği saldırılar sonucu hava, toprak su kaynakları ve ormanlar büyük zarar gördü ve görmeye devam ediyor. Yani durum oldukça vahim. Ekolojik boyutunun ne kadar kritik olduğunu anlatmak için sadece Herson bölgesindeki Kahovka Barajı’nın patlatılması ve bunun getirdiği sonuçları incelemek bile yeterli olacaktır." şeklinde konuştu.
"Ekolojiden bahsetmişken elbette, nükleer güvenlikten de söz etmeliyiz." diyen Bodnar, "Ruslar savaşın başında Çernobil’i işgal etmişti. Orası aktif bir nükleer santral olmamasına rağmen büyük bir tehlike teşkil ediyor. Diğer taraftan Zaporijjya bölgesinde yer alan Avrupa'nın en büyük nükleer enerji santralini silahlandırma gibi girişimlere yeltendiler. Ukrayna'daki nükleer enerji santralleri elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını karşılıyordu. Rusya'nın buradaki amacı sadece Ukraynalıları elektriksiz bırakmak değil aynı zamanda insan yapımı bir felakete yol açmaktı. Rusya'nın Zaporijjya Nükleer Enerji Santrali’ni işgal edip, çevresini mayınlayıp zaman zaman göstermelik patlamalar gerçekleştirmesi aslında dünyaya karşı yürütülen şantaj politikasının bir parçası. Yani Rusya nükleer santrali bir tehdit aracı olarak kullanıyor." açıklamasında bulundu
Bu alanda Uluslararası Atom Enerji Ajansının faaliyetleri önemli olduğunu ancak Ukrayna’daki nükleer güvenliğin yeniden sağlaması için yeterli olmadığını belirten Bodnar, bu konuda diğer uluslararası ortaklarından destek beklediklerini kaydetti.
TÜRKİYE VE UKRAYNA MAYIN TEMİZLEME ALANINDA İŞ BİRLİĞİ YAPABİLİR
Savaş nedeniyle Ukrayna'da ortaya çıkan mayın kirliliği hakkında da konuşan Bodnar, "Uluslararası uzmanların değerlendirmelerine göre Ukrayna'nın yaklaşık 174 bin kilometrekaresi mayın kirliliğinden ve olası tehditlerden dolayı güvensiz olarak kabul ediliyor. Bu alan, dört Estonya veya Almanya'nın yarısı büyüklüğüne tekabül eder. Bu bölgenin tamamen mayından temizlenmesi için uzmanlara göre 35 yıl gibi uzun bir süre gerekli ve milyarlarca dolar harcanması gerekecek. Özellikle cephe hatlarını inceleyecek olursak yani Ukrayna'nın diğer bölgeleriyle kıyaslayacak olursak buradaki mayın yoğunluğu o kadar fazla ki belki de tamamen temizliği onlarca yıl sürecek." dedi.
Mayın kirliliği bağlamında da uluslararası toplumdan destek beklediklerini söyleyen Bodnar, "Türkiye ile ilişkilerimizi geliştirecek ve büyük katkı sağlayacak alanlardan biri de mayın temizleme alanında iş birliği olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"UKRAYNA ORDUSU TARAFINDAN ELE GEÇEN HER FIRSAT KULLANILACAK"
Savaşın son durumuna ilişkin olarak bilgileri de paylaşan Büyükelçi, "Elbette sözlerime başlarken sayıca üstün olan düşmana karşı mücadele vermenin çok zor olduğunun altını çizmek isterim. Ruslar bazı alanlarda Ukrayna ordusuna göre sayı bakımından birkaç kat, bazı alanlarda onlarca kat daha üstün. Savaşın ilk yılında Ukrayna halkı ve ordusu seferber olmuş ve büyük bir savunma gerçekleştirilmişti. Savunmanın da ötesine geçerek hem düşmanı durdurmuştuk hem de işgal edilen bölgelerin yaklaşık yüzde 50’sini geri almıştık. 2023 yılında bazı karşı saldırı konseptleri vardı. Bunlar kısmen başarılı oldu. Ancak şunu ifade etmek isterim ki, uluslararası partnerler ve ülkeler tarafından Ukrayna'ya yönelik sağlanan silah ve mühimmatlar Rusya'nın elinde olanlarla aynı değil. Rusya gibi sayıca üstün bir düşmanı püskürtmek için yeterli değil. O yüzden bugün geldiğimiz noktada artık Ukrayna savunma yaparken Rusya bazı saldırı girişimleri sergiliyor." ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Bodnar ayrıca, "General Sırksıy’ın ifade ettiği savunma aslında daha çok Rusların kaynaklarının tüketilmesi ve Rus ordusunun yıpratılmasına yönelik bir konsepti ifade ediyor. Aynı zamanda bir manevralı savunma olacak. Yani Ukrayna ordusu tarafından ele geçen her fırsat kullanılacak. Cumhurbaşkanımız Zelenskıy’ın ifade ettiği gibi aslında bu değişimin nedeni savaşı yönetmede yeni taktik, yaklaşım ve metotlara ihtiyaç duyulmasıydı. İnanıyoruz ki, bu manevralı yeni yaklaşımla gelen savunma Ukrayna'nın başarı elde etmesine, özellikle Rus ordusunun yıpratılmasına neden olacak. Çünkü bizim daha yapacak çok işimiz var." dedi.
BARIŞIN EN TEMEL ŞARTI UKRAYNA'NIN 1991’DEKİ SINIRLARINA DÖNMESİ
Ukrayna'nın yaklaşık olarak yüzde 25’inin hâlâ işgal altında olduğuna işaret eden Büyükelçi Vasıl Bodnar, "Bu sayıyı özellikle Ukrayna'nın savaşı bırakıp barış görüşmeleri yapması gerektiğine işaret eden tarafların dikkatine sunuyorum. Düşman, ülkenin dörtte birini işgal etmiş durumdayken nasıl müzakereden söz edilebilir? Bu savaşta barışın sağlanmasının en temel şartı Rusya'nın Ukrayna topraklarını terk etmesi, silahlı kuvvetlerini geri çekmesi ve Ukrayna'nın 1991’deki sınırlarına dönmesi olacak. O yüzden bu savaşın önümüzdeki aylarda belki de önümüzdeki yıllarda biteceğine yönelik ifadeler gerçekçi olmayacaktır. Bu bizim için bir bağımsızlık ve var olma mücadelesi. Düşmanın hukuk dışı taleplerine ve ifadelerine göz yummayacağız veya taviz vermeyeceğiz. Mücadelemize devam edeceğiz. Ancak elbette barışı biz sadece savaşla aramıyoruz. Aynı zamanda uluslararası arenalarda uluslararası partnerlerimizle beraber diplomatik barış arayışımızı da sürdürüyoruz. Özellikle Cumhurbaşkanımız Zelenskıy’ın sunduğu barış formülü kapsamında üst düzeyde yüksek katılımlı görüşmeler devam ediyor." şeklinde konuştu.
"İSTİKRARIN SAĞLANMASI VE SAVUNMA KABİLİYETLERİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ADIMLAR ATILMALI"
Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihli saldırısı sonrasında İsrail'in Gazze’ye yönelik devam askerî operasyonlar neticesinde Batı'nın Ukrayna'ya yönelik desteğinin azalıp azalmadığı sorusu üzere Bodnar, şu ifadeleri kullandı:
"Bu konunun pratik alandan daha çok medya alanında konuşulduğunu ifade etmek isterim. Çünkü Gazze'de yakın zamanda meydana gelen trajik olaylar ve Filistin-İsrail arasında on yıllardır devam eden savaş medyanın dikkatini daha çok çekse de Ukrayna'daki savaş bitmedi. Tartışılan bu konuların üstüne bir de ABD'deki iç durum gündeme geldi. Çünkü biliyorsunuz Ukrayna'yı da maddi ve askerî anlamda en çok destekleyen partnerlerden biri ABD. Yine bu konuların üstüne bir de Avrupa Birliği’nin Ukrayna'ya sağlayacağı finansman kararları ve Ukrayna'nın Avrupa Birliği’ne entegrasyonuna etki etmeye çalışan Macaristan’ın faaliyetleri de eklendi. Günümüzde özellikle yerel çatışmaların arttığını gözlemleyebiliriz. İran'da, Pakistan'da, Yemen'de özellikle Kızıldeniz'de meydana gelen çatışmalar da dünyanın çatışmaların arttığı bir döneme girdiğini gösteriyor. Bu sadece Ukrayna'yı ilgilendiren bir durum değil. Bütün dünyanın dikkate alması gereken bir konu. Hem bölgelerde ve dünyada istikrarın sağlanması hem de savunma kabiliyetlerinin artırılmasına yönelik adımlar atılmalı.
"RUSYA ULUSLARARASI GÜVENLİK SİSTEMİNİ TAHRİP EDEREK NÜFUZ ALANINI GENİŞLETMEYE ÇALIŞIYOR"
"Böyle bölgesel ve yerel çatışmaların arkasında Rusya gibi kötü niyetli ülkelerin olduğunu düşünüyorum. Çünkü onların çıkarları gözlemleniyor." değerlendirmesinde bulunan Büyükelçi, "Rusya uluslararası güvenlik sistemini tahrip ederek, kaos yaratarak, çatışmalara neden olarak kaostan beslenip kendi etki alanını, nüfuz alanını genişletmeye çalışıyor ve pastadaki payını büyütmeye çalışıyor. Bu noktada aslında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya beşten büyüktür' söylemine geliyoruz. Çünkü mevcut uluslararası güvenlik sistemi, çatışmaları önlemede ve durdurmada, istikrar sağlamada başarılı değil. Bu da bize şunu işaret ediyor: Uluslararası toplum olarak, ortak hareket ederek yeni bir sistem inşa etmek veya var olanı güçlendirmek zorundayız. Biz her yıl uluslararası kurumlara milyonlarca dolar katkı sağlıyoruz. Ancak bu kurumlar maalesef görevlerini yerine getirme konusunda pek başarılı değiller. Yakın tarihi inceleyecek olursak, uluslararası toplum ne Suriye'deki savaşa etki edebilmiş ne de Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşını önleyebilmiş durumda."
Son Haberler