ABD Kerkük'te kartları yeniden ve tekrar dağıtıyor!

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara

Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Kerkük'teki stratejisi yeniden çiziliyor. Bölgede 16 Ekim 2017 olayları sonrası ABD, Kerkük'teki K-1 askeri üssüne tekrar konuşlandı. Söz konusu gelişme, ABD'nin Kerkük'ün merkezine 16 kilometre mesafede bulunan üsten kuvvetlerini çektiği 2020'den bu yana yapılan ilk konuşlandırma olarak kayıtlara geçti.

ABD'NİN KERKÜK'TE YENİDEN ASKER KONUŞLANDIRMASI

Konuşlandırmanın tam amacı belirsizliğini korurken, Irak Türkü Gazeteci Reşat Salihi, ABD'nin bu stratejisini ve ortaya çıkabilecek ihtimalleri Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. Gazeteci Salihi, ABD'nin 7 yıl aradan sonra Kerkük'te yeniden asker konuşlandırmasıyla ilgili, "ABD'nin Kerkük'te yeniden asker konuşlandırması, bölgedeki bazı kesimler için bir rahatsızlık kaynağıdır. Özellikle Türkmenler ve Kerkük'ün yerel halkı, yabancı güçlerin müdahalesinin bölgedeki iç dinamikleri ve yerel topluluklar arasındaki hassas dengeleri bozabileceğinden endişe duymaktadır. 2003 yılından beri aşina olduğumuz ABD gibi yabancı askeri varlık, bölge halkının kendi kaderini belirleme hakkına müdahale olarak görülebilir ve bu durum, bölgede uzun vadede huzursuzluk yaratabilir." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKMENLER, YABANCI GÜÇLERİN MÜDAHALESİNE KARŞI HASSASİYET GÖSTERİYOR"

Söz konusu gelişmenin, bölgedeki dinamiklerin ve ABD'nin Irak'taki askeri stratejisinin ne anlama geldiğini yorumlayan Salihi, "Türkmen bir gazeteci olarak, ABD'nin Kerkük'te asker konuşlandırmasının, bölgedeki dinamikleri tamamen değiştirecek bir hamle olacağını düşünmüyorum. ABD'nin bölgedeki etkisi sınırlı kalabilir, çünkü yerel halk ve özellikle Türkmenler, yabancı güçlerin müdahalesine karşı hassasiyet gösteriyor. Kerkük, çeşitli etnik ve mezhepsel grupların bulunduğu karmaşık bir yapıya sahip ve bu grupların kendi aralarındaki dengeler dış müdahalelere dirençli olabilir." ifadelerini kullandı.

"ABD'NİN ÇÖZÜM ÜRETMESİ ZOR GÖRÜNÜYOR"

Salihi ayrıca, ABD'nin Irak'taki askeri stratejisinin son yıllarda önemli ölçüde geri çekilme ve yerel güçlere eğitim desteği sağlama üzerine odaklandığına işaret ederek, "Bu nedenle, Kerkük'te yeniden varlık göstermek, büyük bir stratejik değişiklik anlamına gelmeyebilir. ABD'nin, Kerkük'teki sınırlı askeri varlığıyla bölgedeki büyük çaplı sorunlara müdahale etmesi ve çözüm üretmesi zor görünüyor. Yerel halkın desteğini almadan, dış güçlerin bölgede kalıcı bir etki yaratması beklenemez. ABD'nin varlığı, daha çok bir sembolik hareket olabilir ve bölgedeki temel sorunların çözümüne önemli bir katkı sağlamayabilir." dedi.

"KERKÜK'TEKİ VARLIK, YEREL HALK İÇİN DAHA FAZLA GÜVENSİZLİK YARATABİLİR"

ABD'nin yürüttüğü stratejinin İran'ın bölgedeki gücünü sınırlamayı ve petrol kaynaklarındaki çıkarları korumayı amaçladığını belirten Salihi, "ABD'nin bu strateji ile güttüğü amaçlar arasında, terörle mücadele ve güvenliği sağlama gibi görünür hedefler bulunsa da, aslında bölgedeki petrol kaynaklarını koruma ve İran'ın nüfuzunu sınırlama gibi jeopolitik çıkarlar da bulunmaktadır. Ancak bu hedefler, yerel halkın çıkarlarıyla örtüşmeyebilir ve bu durum bölgedeki halkın yabancı müdahalesine olan tepkisini artırabilir. Kerkük'teki varlık, yerel halk için daha fazla huzursuzluk ve güvensizlik yaratabilir." ifadesini kullandı.