SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Zafer Karatay

QHA - Kırım Haber Ajansı - Zafer Karatay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zafer Karatay haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Nariman Celal: Siz siyasî tutuklulara korkusuzca güç veriyorsunuz Haber

Nariman Celal: Siz siyasî tutuklulara korkusuzca güç veriyorsunuz

Emel Kırım Vakfı tarafından düzenli olarak tertip edilen Emel Fikir ve Kültür Konferansları kapsamında 13 Aralık 2024 tarihinde çevrim içi olarak “Kırım’da İnsan Hakları, Rusya Esirleri ve Anaları” isimli panel düzenledi. Yakın zamanda Rus esaretinden kurtarılan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in katılımıyla gerçekleştirilen panelde ayrıca, Emel Kırım Vakfı Başkan Yardımcısı Nurten Bay ve Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Gebze Şubesi Başkan Yardımcısı Şerife Orak konuşmacı olarak yer aldı. Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin ilk konuşmasını, KTMM Başkan Yardımcısı Celal’in gerçekleştirmesi bekleniyordu. Ancak panele Kıyıv’den katılım sağlayan Celal, işgalci Rusya’nın silahlı insansız hava aracı (SİHA) ve füze saldırıları sebebiyle yaşanan elektrik kesintileri dolayısıyla panele daha sonra katılım sağlayabildi. MEKTUP KAMPANYASININ ÖNEMİNDEN BAHSEDİLDİ Panelin açılışında Başkan Karatay, panelin siyasî tutsaklar için yürütülen mektup kampanyası hakkında bilgi verdi ve Nariman Celal ve Leniye Umerova’nın bu kampanya sayesinde özgürlüklerine kavuştuğunu söyledi. Karatay ayrıca, Emel Kırım Vakfı sosyal medya hesabında paylaşılan mektupların aynı zamanda siyasî tutsakların yakınları tarafından da görüldüğünü ve bu durumdan duyulan umudu anımsatarak, “Kırım Tatar kardeşlerimiz ve Kırım özgürlüğüne kavuşana kadar biz bu kampanyayı devam ettireceğiz.” dedi. KAMPANYA BAĞLAMINDA YILBAŞINDA SİYASÎ TUTUKLULARIN AİLELERİNE MEKTUPLAR VE HEDİYE PAKETLERİ GÖNDERİLECEK Panel konuşmacılarından Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Gebze Şubesi Başkan Yardımcısı Şerife Orak, konuşmasına siyasî tutsaklara mektup gönderme kampanyası bağlamında 22 Aralık 2024 tarihinde başlayacak yeni bir programın haberini vererek başladı. Orak, siyasî mahkûmlara yılbaşı vesilesiyle mektuplar gönderileceğini söyledi. Aynı zamanda Gebze Şubesi olarak 40 siyasî tutsağın çocuklarına hediye paketi hazırladıklarını belirtti. Orak ayrıca, “Bizim uyumaya değil ayakta durmaya bile zamanımız yok.” ifadelerini kullandı. TRANSFERLER HAYVAN ARABALARIYLA YAPILIYOR Emel Kırım Vakfı Başkan Yardımcısı ve kampanya koordinatörü Nurten Bay konuşmasında, işgalci Rusya tarafından asılsız iddialarla tutsak edilen Kırım Tatar siyasî tutuklular hakkında bilgiler verdi. Siyasî tutukluların “etap” adı verilen bir hapishaneden başka bir hapishaneye transfer edilme sürecini anlatan Bay, bu transferlerin “stolypin” adı verilen ve 1944 sürgünündeki hayvan vagonlarına benzeyen hayvan arabalarıyla yapıldığını söyledi. Konuşmasının devamında Bay, siyasî mahkûmların çok kötü koşullar altında tutulduğunu belirterek, bu kötü koşullar ve verilmeyen sağlık hizmetleri sebebiyle hayatını kaybeden Cemil Gaforov gibi diğer siyasî mahkûmları andı. Bununla beraber Bay, 10 Aralık 2024 tarihiyle, 231 siyasî tutuklunun 141’inin Kırım Tatarı olduğunu belirtti. “COĞRAFİ OLARAK UZAK AMA YÜREKTEN YAKINIZ” Panelin devamında KTMM Başkan Yardımcısı Celal söz aldı. Celal konuşmalarına, “Siz de duydunuz ki, siyasî tutuklularımız için durum iyi değil.” diyerek başladı. Bununla beraber Kırım Tatarlarının coğrafi olarak siyasî tutsaklardan uzak olmasına rağmen onlarla yürekten yakın olduklarını belirten Celal, sözlerine şu şekilde devam etti: Siz siyasî tutuklulara korkusuzca güç veriyorsunuz. Bu mektuplarla birlikte siyasî mahkûmlar anlıyor ki, pek çok insan onlar için meraklanıyor. Bundan gerçekten emin olunuz. Birkaç satır, yazılan birkaç söz, hapishanenin kara odalarında ne kadar mühim bir şeydir biliyor musunuz? O kara duvarlar arasında senin yanında başka kimse yok. Ama bu gelen mektuplar seni o zifiri karanlıktan çıkarır ve etrafın güzelliğini görmeye başlarsın. Onun için bu mektuplar çok mühim bir iştir. Ben hapishanedeyken de bana birçok insan yazdı. Bazılarını aldım; bazıları yazıklar olsun ki, bana ulaşmadı. Şu an özgür olsam da bu mektupların bana yazılmış olması beni hâlâ güçlendiriyor. Bu yüzden siyasî mahkûmlara mektup yazmak çok önemli. CELAL'DEN MEKTUP ÇAĞRISI Celal konuşmasında ayrıca siyasî tutsakların ailelerinin de durumlarına da değindi. Babaları işgalci Rusya tarafından tutuklanan çocukların ne olduğunu anlayamadıklarını belirten Celal, “Ben tutuklandığım zaman kızlarıma ne olduğunu anlatmak çok zordu. Özgürlüğüme kavuştuktan sonra büyük kızıma içindeki duyguları yazarak anlat dedim. O yazdı; ben okudum. Kızımın ne kadar ağır duyguları vardı… Evimize gelen silahlı askerleri, benim tutuklandığımı ve uzaklara gittiğimi… Benim kızlarım bunları bir günde yaşadı.” dedi. Aynı zamanda babaları tutsak edilen çocukların aradan geçen uzan süre sebebiyle artık babalarını hatırlayamadıkları vurgulayan Celal, siyasî tutukluların ailelerine de mektup yazılması gerektiğinin altını çizdi. “BU SAVAŞ TÜRK DÜNYASININ SAVAŞI” Kapanış konuşmalarını gerçekleştiren Başkan Karatay, işgalci Rusya tarafından yapılan tüm baskılara rağmen Kırım Tatar halkının yılmadan direndiklerini belirtti ve şu ifadeleri kullandı: Şunu da söylemek isterim ki, bu savaşı Ukrayna kazanmalı, biz kazanmalıyız. Bu savaş sadece Kırım'ın, Ukrayna'nın savaşı değil; tüm Türk dünyasının savaşı. Türküm diyen, Türk milliyetçisiyim diyen, vatanseverim diyen, Türk dünyasına inanıyorum diyen herkesin buna inanması lazım. Çünkü hâlâ Sovyetler Birliği'nin; Rusya'nın boyunduruğundan kurtulmaya çalışan Türk cumhuriyetleri var. Özbekistan, Kazakistan daha yeni yeni kendilerine gelebiliyorlar. Ama bu savaşı Rusya kazanırsa, Türk Devletleri Teşkilatı sadece boş bir şey hâline gelir. Bunu herkesin görmesi, herkesin bilmesi gerekir. Onun için hep birlikte buna gayret edelim, mücadelemize devam edelim.

Kırım Tatarlarının milli benliklerini kaybetmemeleri için ana diline sarılmaları şarttır Haber

Kırım Tatarlarının milli benliklerini kaybetmemeleri için ana diline sarılmaları şarttır

Ömer Cihad KAYA   Kırım Tatar gençleri, önceki hafta change.org platformu üzerinden başlattıkları imza kampanyası ile Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov ve KTMM üyeleri başta olmak üzere Kırım Tatar halkına çağrıda bulunarak, ana dilinde konuşmanın önemine dikkat çekti. Kırım Tatar dilinin canlandırılması çağrısı, Kırım Tatarları arasında geniş yankı uyandırdı. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım Tatar dilini canlandırmak amacıyla başlatılan imza kampanyasını desteklediğini açıklamıştı. Kırım Haber Ajansına konuşan Çubarov, tüm Kırım Tatar gençlerinin bu kampanyaya katılmasını ve KTMM’ye bu konuda yardımcı olmaları gerektiğinin altını çizmişti. "DÜNYA KIRIM TATAR KONGRESİ YÖNETİM KURULU, BÜNYESİNDE BİR ÇEVİRİ KOMİTESİ OLUŞTURULMALI" Konuya ilişkin, QHA'ya açıklamalarda bulunan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Kırım Tatar dilinin gelişmesi için bazı adımların atılması gerektiğini vurguladı. Bezikoğlu, Kırım Tatar dilinin canlandırılması çağrısı hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: "Bu kampanyayı destekliyorum. Liderlerimizin bize örnek olması gerekli, ama bütün sorumluluğu onlara yıkmak yanlıştır. Refat Çubarov'un açıklamasında haklılık payı var. Dili yaygınlaştırmak sivil toplumun ve özellikle çok daha büyük kaynaklara, geniş imkanlara sahip, Türkçe'yi iyi bilme avantajına sahip, geniş nüfusa sahip Türkiye diasporasının sorumluluğudur. Hemen Dünya Ķırım Tatar Kongresi Yönetim Kurulu tarafından bir çeviri komitesi oluşturulmalı. Öncelikli olarak çevrilecek metinler belirlenmeli. Sonra da diasporanın, Ukrayna'daki Kırım Tatarlarının katılımıyla, internet ortamında yürütülecek çeviri kampanyaları düzenlenmeli, hızla en önemli metinler gönüllüler tarafından Kırım Tatarca'ya çevrilmeli. Bu sayede herkes Kırım Tatarcası'nı da geliştir. Çevirilen metinler dil uzmanlarımız tarafından kontrolden geçirildikten sonra dijital ortamlarda paylaşıma sunulabilir. Herkesin evde olduğu şu günleri fırsata çevirebiliriz. Sürgünün yıl dönümüne kadar 500-1000 metin hedefleyebiliriz. Daha evvelden Kırım Tatarca wikipedia ve çeviri programları oluşturma denemeleri vardı. Bu tecrübelerimizden yararlanabiliriz. Dilimizi kaybetmek, geçmişimizle, ananelerimizle, hikayelerimizle bağımızı tamamen koparmak demektir." "KIRIM TATAR MİLLİ MECLİSİ NEZDİNDE YAPILMIŞ BİR ÇAĞRI OLARAK GÖRÜYORUM" Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı, yapımcı ve yönetmen Zafer Karatay, Kırım Tatar dilinin yeniden canlandırılması konusunda, görevin bizzat Kırım Tatarlarında olduğunun altını çizdi. Karatay şu açıklamaları yaptı: "Ana dilimiz ile ilgili bu çağrının muhatabı olarak, özellikle işgal altında yaşayan Kırım Tatarları başta olmak üzere bütün dünyadaki Kırım Tatarlarına, Kırım Tatar halkı tarafından seçilmiş ve onu temsile yetkili en üst organ olarak yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiş Kırım Tatar Milli Meclisi nezdinde yapılmış bir çağrı olarak görüyorum. Elbette, toplumumuzun yolbaşçıları bu konuda örnek olmalılar. Yazarlarımız, aydınlarımız, sivil toplum örgütü temsilcilerimiz de bu işte ön ayak olmalılar. Bu konuda en büyük görev, elbette gençlerimize ve halkımızın duyarlı insanlarına düşüyor. Bunu, başkalarından bekleyerek değil bizzat her bir ferdimiz, hayat felsefesi ve bir yaşam biçimi olarak uygularsa başarırız. Elbette anadilini bilmeyen, konuşamayan, yazamayan bir Kırım Tatar Milli Meclisi üyesi, bir sivil toplum örgütü yöneticisi, Kırım Tatar Milli Hareketi aktivisti, yazarı, aydını şairi, öğretmeni, sanatçısı olmamalı. Buna benzer çağrılar geçmişte de yapılmıştı. Sanırım, gelecekte de çok yapılacak. Hatırlıyorum, 2009 yılında Dünya Kırım Tatar Kongresi'nin Vatan Kırım'daki ilk toplantısı ve 18 Mayıs 1944 sürgünü anma mitingi esnasında Kırım Tatar Milli Hareketinin kahraman evlatlarından Bekir Ömer çok ironik bir ana dili çağrısı yapmıştı ve bu çağrı geniş bir yankı bulmuştu. Ama bu çağrıyı takdir edenlerin, katıldığını söyleyenlerin ekseriyeti, yine ana dilinde yazıp konuşma yerine başka dilleri seçtiler. İnşallah, bu hareket başarılı olur. Halkımızın her bir ferdi üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir. Özellikle Slav dünyası içerisinde yaşayan halkımızın milli benliklerini kaybetmemeleri için ana diline sarılmaları şarttır."

İstanbul'un fetih yıl dönümünde 29 Mayıs Üniversitesinde anlamlı etkinlik Haber

İstanbul'un fetih yıl dönümünde 29 Mayıs Üniversitesinde anlamlı etkinlik

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Kulübü tarafından organize edilen "İnalcık ve İstanbul" isimli etkinlik büyük ilgi topladı. Türk tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın danışmanlığını yaptığı "Fetih ve Fatih" belgeselinin yönetmenliğini yürüten Zafer Karatay, 29 Mayıs 2024 tarihinde öğrencilerle bir araya geldi. Üniversitenin Elmalı yerleşkesinde gerçekleştirilen programda ilk olarak "Fetih ve Fatih" belgeseli gösterildi.  29 MAYIS ÜNİVERSİTESİNDE FETİH VE FATİH BELGESELİ Tarih Kulübü üyesi Burak Demir açılış konuşmasında, İstanbul'un fethinin yıl dönümünde fethi en iyi anlatan ve bu hususta yapılan en iyi belgesel olan Prof. Dr. Halil İnalcık'ın danışmanlığında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) tarafından sunulan "Fetih ve Fatih" belgeselinin yönetmenliğini üstlenen Neşe Sarısoy Karatay ve Zafer Karatay'a teşekkür etti. Demir, 22 yıl önce Halil İnalcık ile çalışan Neşe Sarısoy Karatay'ın annesinin ani rahatsızlığı nedeniyle söz konusu etkinliğe katılım sağlayamadığını belirtti.  BELGESEL TEKLİFİ HALİL İNALCIK TARAFINDAN YAPILDI Belgesel gösteriminin ardından Zafer Karatay, belgeselin yapım sürecini, Halil İnalcık ile ilgili anılarını anlattı. Karatay, Halil İnalcık ile ilk kez 1993 yılında 6 bölümlük "Kırım Belgeseli" isimli belgeseli çekmek üzere bir araya geldiklerini, 1997 yılında ise "Fetih ve Fatih" belgesel teklifinin İnalcık'tan geldiğini aktardı. Karatay o dönemde Halil İnalcık'ın "Kitaplarım Avrupa'da Amerika'da üniversitelerde ders kitabı olarak okunuyor ama Türkiye'de ne yazıkki tarihçiler bile okumuyor. Sizin hazırladığınız belgeseller çok iyi oluyor ve çok seyrediliyor, gelin Neşe hanım ve sizinle Osmanlı tarihini doğru şekilde öğretelim." dediğini ifade etti. Karatay, İnalcık'in teklifi üzerine "Halil İnalcık ile Sözlü Tarih", "Halil İnalcık ile Tarih Sohbetleri", "Osmanlı Devleti'nin Doğuşu" ile "Fatih ve Fetih" belgesellerinin bu şekilde ortaya çıktığını söyledi. İnalcık'ın katkılarından söz eden Karatay, öğrencilerin sorularını yanıtladı.  Programın moderatörlüğünü üstlenen Burak Metin, "Böylesine anlamlı bir günde, Tarih Kulubü üyeleriyle birlikte Fatih ve Fetih belgeselini seyreden anılarını ve değerli görüşlerini bizimle paylaşan, kamuoyunda daha çok Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı olarak Kırım mücadelesindeki kimliği ile bilinen ama Neşe Sarısoy Karatay ile birlikte her biri Türk belgeselciliğinde kilometre taşı olan belgeseller hazırlayan Zafer Karatay'a ve Neşe Sarısoy Karatay'a teşekkür ederim. Onlar aynı zamanda tarihi halkımıza sevdirmede, tarihi filmlerin ve dizilerin yeniden popüler olmasında çok büyük rol oynamışlardır." ifadelerini kullandı.  İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Kulübü Başkanı Oğuzhan Şeker, Zafer Karatay'a teşekkür ederek, günün anısına hediye takdim etti. FATİH VE FETİH İstanbul'un fethinin 550. yılı için 2003 yılında Neşe Sarısoy Karatay ve Zafer Karatay'ın birlikte yapımcı-yönetmen olarak imza attıkları Fatih ve Fetih belgeseli, TRT kanallarında yıllarca yayınlanmayı sürdürüyor. Belgesel TRT marketlerde DVD olarak da satışa sunulmuştu. Bu belgesel ve yapım süreci hakkında ödüllü başarılı yönetmen Neşe Sarısoy Karatay Kırım Haber Ajansına (QHA) şu açıklamayı yaptı: "550. yıl dönümü için Fatih ve Fetih Belgeselini çekmiştik. Çekimlerden önce İstanbul surlarında kılıç savaşları ve mancınık atışları alıştırmaları yapıldı. Kostümler TRT kostüm deposundan düzenlendi. Fatih’in Şahi topu tekrar döküldü, Osmanlı ordusunu oluşturması için ordudan bine yakın asker getirildi. Türkiye, film tarihinin gerçek oyuncularla son kalabalık çekimleri bu belgeselde yapıldı. Sonraki yıllarda tarih filmlerinde dijital kopyalama yöntemi ile kalabalık ordu sahneleri yaratılmaya başlandı.  Belgesel o kadar güzel ve çarpıcı olmuştu ki TRT’nin o zamanki yayın yönetimden sorumlu başkanlığın karşı çıkmasına karşılık yayın akışının değiştirilip son anda TRT 1'de yayınlandı. İlk yayınlandığı gün izlenme sırasında başa oturdu. İnsanlar belgesel izlemiyor algısını kırdı. Belgesel yıllar boyu tüm kanallarda defalarca tekrar yayınlandı. Kendi dalında yenilikleri getirmiş Fatih ve Fetih belgeselimizin taklitleri yapıldı. İstanbul’u fetheden atalarımıza duyduğumuz gurur ve heyecanla biz de 55 günde tekrar fethetmeye çalışmıştık İstanbul'u. Tüm bunlar kamu yayıncısı olmanın bilinciyle çok az bütçe ile gerçekleştirilmişti. Zaman zaman bir yönetmen olarak çamaşırcı, zaman zaman hamal olduk. Hiç de gücenmedik. Gerekiyorsa yine yaparız. Alçakgönüllüydük hep. TRT’de kolay ve basit işler yapan bazı kesimler kendini kral ve kraliçe konumuna koyabilir. Az emek verdiği için kendi reklamını yapmaya zamanı olur. Bu yanılsamayı gerçek sanan yönetici ve insanlar hep olur. Vefa göremesek de çok şükür halkımız çok akıllı ve vefakardır. Onların takdirini ve beğenisini almak bize yeter" Yönetmen ve Yapımcı: Neşe Sarisoy Karatay -Zafer Karatay Danışman: Prof. Dr. Halil İnalcık Metin Yazarı: Neşe Sarisoy Karatay Fatih rolünde: Cihan Çekiç Seslendiren: Emin Baykırkık Müzik: Hasan Cihat Örter Kameramanlar: Tevfik Öber, Ferhat Parlak Jimmy Jeep: Şener Karatağ Şaryo: Muammer Kerimoğlu  Kurgu: Nuray Belen  Dekor:  Faris Kazancı  ve ekibi,  Süleyman Şehitoğlu , Ömer Avcul, Muharrem Ürgüplü Grafik Animasyon: Ümit Yüksel Sanat Yönetmeni: Tolga Zıpkınkurt Yönetmen Yardımcıları : Gökhan Taygan, Ayşe Hilal Tuztaş Horzumlu,  Engin Geldikaya,  Seda Öztoprak Zıpkınkurt Set amiri: Yılmaz Oğuz Tarihi bayraklar yapım ve işleme sanatçısı : Ebubekir Subaşı Figürasyon: Cem Ajans Askeri figürasyon: Türk Ordusu  Stajyer: Şefika Gül Aldemir Kamera arkası :  https://www.youtube.com/watch?v=o68hv4tBfL4

Zafer Karatay Medipol Üniversitesinde Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nı anlattı Haber

Zafer Karatay Medipol Üniversitesinde Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nı anlattı

Eli kanlı Sovyet lideri Josef Stalin tarafından Kırım Tatarlarının vatan topraklarından sürülüşünün bu sene 80. yıl dönümü kaydediliyor. 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yıl dönümünde gerçekleşen anma etkinlikleri çerçevesinde konferanslar tertip ediliyor.  ZAFER KARATAY İLE SÜRGÜNÜN 80. YILINDA KIRIM Bu kapsamda İstanbul Medipol Üniversitesi Türk Kültür Birliği tarafından Uluslarası Ofis ve Ombudsmanlık Ofisi'nin katkılarıyla 28 Mayıs 2024 tarihinde "Zafer Karatay ile Sürgünün 80. Yılında Kırım" başlıklı konferans etkinliği düzenlendi. Saat 15.00'te İstanbul Medipol Üniversitesi Güney Kampüsü'nde Medipol Türk Kültür Birliği Başkanı Yasin Alp Cingöz moderatörlüğünde gerçekleşen programda Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay ile Emel Kırm Vakfı Genel Sekreteri, yazar Melek Maksudoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlik, "Türk dünyası için atılan ilk adım" olarak nitelendirildi. Etkinlikte Kırım Tatarlarının tarihî serüveni, Kırım Tatar Sürgünü, Kırım Tatarlarının vatana dönüş mücadelesi ile Kırım'ın 2014'te Rusya tarafından işgali ele alındı. Ayrıca vatan Kırım topraklarında haksız yere alıkonulan Kırım Tatarları ile Rusya'nın Ukrayna'ya karşı 24 Şubat 2022'de başlattığı topyekun saldırılar değerlendirildi.  KARATAY SİYASİ TUTSAKLARA MEKTUP KAMPANYASI HAKKINDA BİLGİ VERDİ Karatay konuşmasına, mektup kampanyasını hatırlatarak son verdi. Karatay, Emel Kırm Vakfı Başkan Yardımcısı Nurten Bay'ın koordinatörlüğünde Rus hapishanelerindeki Kırım Tatar siyasi tutsaklar için başatılan maketup kampanyası hakkında bilgi vererek, katılımcılara kampanyaya destek olmaları çağrısında bulundu. Etkinlik, yazar Maksudoğlu'nun "Crimea Is Ours (Kırım Bizimdir)" isimli kitabının tanıtımı ile son buldu. Programın sonunda organizatörler Emel Kırım Vakfı Başkanı Karatay ve Emel Kırım Vakfı Genel Sekreteri, yazar Maksudoğlu'na teşekkür ederek, hediye takdim etti.

KTMM Türkiye Temsilcisi Karatay, 1944 Kırım Tatar Sürgünü şehitlerini andı Haber

KTMM Türkiye Temsilcisi Karatay, 1944 Kırım Tatar Sürgünü şehitlerini andı

Kırım Tatar halkı, 18 Mayıs 1944'te Sovyetler Birliği'nin eli kanlı diktatörü Josef Stalin'in emriyle vatan topraklarından sürüldü. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerine sürülen Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı ise yolda ve sürgünü takip eden günlerde hayatını kaybetti. KTMM Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay'ın 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yıl dönümü mesajı @KARATAYZafer pic.twitter.com/nT3NB9RGWy — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 18, 2024 18 MAYIS 1944 SÜRGÜNÜ KIRIM'I TÜRKSÜZLEŞTİRME POLTİKASININ BİR SONUCUYDU  Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yılında hayatını kaybeden Kırım Tatarlarını andığı mesajında şu ifadelere yer verdi: “80 yıl önce dünyanın gördüğü en büyük canilerden biri olan Stalin ve rejimi 18 Mayıs 1944’te Kırım Türklerini topyekûn vatanlarından sürgün etti. Bu sürgünde halkımız nüfusunun yüzde 46,2’sini kaybetti. Stalin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra savaşının bitmesine yakın Türkiye'den Kars ve Ardahan’ı istedi. Boğazları talep etti ve Türkiye'ye saldırdığında muhtemelen Türkiye'ye yardım etmesinden şüphelendiği Kırım Tatarlarını, Çeçenleri, İnguşları, Karaçay Malkarları ve Ahıska Türklerini; sınır boylarındaki bu Müslüman Türk halklarını Orta Asya'ya sürgün etti. Sınırda kendince temizlik yaptı. Kırım'ın Türksüzleştirilme politikası yeni değildi. 1783’te Çarlık Rusyası tarafından işgal ve ilhak edildiğinden itibaren Türkler Kırım'da adım adım asimile edildi, sürgün edildi, toprakları ellerinden alındı. Göçe zorlandı ve  bu 18 Mayıs 1944 sürgünü, Çarlık Rusya'sının Sovyet Rejimi'nin sıcak denizlere inme ve önündeki son engellerden birisi olan Kırım'ı tamamen Türksüzleştirme politikasının bir sonucuydu. Bütün bu sürgünlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Sürgün bitmedi. Tam Kırım'a döndük, medeniyetimizi canlandırırken, Kırım işgal edildi. Yeni sürgünler var. 200’den fazla insanımız hapiste. Meclis Başkan Yardımcımız Nariman Celal dahil onları unutmayalım. Sürgüne, işgale direnen halkımızın yanında olalım. Birlik olalım. Bu savaşı Ukrayna kazanacak, biz kazanacağız. Kırım işgalden kurtulacak eskisi gibi, doya doya Akmescit meydanında kırk bin elli bin insan yan yana omuz omuza, sürgün kurbanlarımızı anacağız, yad edeceğiz.” ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan'da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

Divan Araştırma ve Eğitim Derneğinden "Kırım Tatar Sürgünü" semineri Haber

Divan Araştırma ve Eğitim Derneğinden "Kırım Tatar Sürgünü" semineri

Kırım Tatarlarının vatan topraklarından sürgün edilişinin 80. yıl dönümü acıyla yad ediliyor. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle yurdundan koparılan Kırım Tatarları sürgünde hayatını kaybedenleri anıyor. Bu kapsamda 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı, Türkiye'de yaşayan Kırım Tatarları tarafından anma programlarıyla yeniden hatırlatılıyor. ZAFER KARATAY'DAN "KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ" SEMİNERİ Divan Araştırma ve Eğitim Derneği; Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Sivil Topumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Sultangazi Belediyesi desteğiyle bugün (16 Mayıs 2024) seminer düzenleyecek. Diplomasi Elçileri Projesi 2 kapsamında Zoom adlı çevrim içi platform üzerinden yapılacak seminerde Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay konuşmacı olarak yer alacak. "Unutma, Hatırla, Acıyı Onurlandır: 80. Yılında Kırım Tatar Sürgünü" başlıklı etkinlik saat 21.00'de başlayacak. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya, 2022’de ise Kanada 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı. Rusya Kırım’ı işgal etmeden önce 18 Mayıs 1944 Sürgünü kurbanları Kırım’ın farklı yerleşim yerlerinde düzenlenen etkinliklerle anılıyordu ancak 2014’ten sonra işgalciler anma etkinliklerini yapılmasını yasakladı. Ukrayna anakarası başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Kırım Tatarları her yıl 18 Mayıs’ta anma etkinlikleri düzenliyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.