SON DAKİKA
Hava Durumu

#Vefat Yıl Dönümü

QHA - Kırım Haber Ajansı - Vefat Yıl Dönümü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vefat Yıl Dönümü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı vefatının 13. yılında andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı vefatının 13. yılında andı

Ünlü Kırım Tatar romancı, yazar Cengiz Dağcı bugün vefatının 13. seneidevriyesinde sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. 22 Eylül 2011 tarihinde Londra'da hayata gözlerini yuman Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı, vatan hasretini kaleme aldığı eserleriyle yâd ediliyor.  YALÇIN TOPÇU, YAZAR CENGİZ DAĞCI'YI ANDI Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, vefatının 13. yıl dönümünde Cengiz Dağcı'yı andı. Topçu anma mesajında şu ifadelere yer verdi: Atamız İsmail Bey Gaspıralı'dan sonra Kırım Tatar Türklüğünün en güçlü savunucusu ünlü romancımız merhum Cengiz Dağcı'yı vefatının (22 Eylül 2011) yıl dönümünde saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha... CENGİZ DAĞCI KİMDİR? Eserleriyle vatan Kırım’ı okuyucularına anlatan yazar Cengiz Dağcı 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Kırım Pedagoji Enstitüsü öğrencisiyken İkinci Dünya Savaşı çıktı ve 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak Birleşik Krallık’a sığındı. 1946'da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı, vatanından ayrıldıktan sonra bir daha hiç Kırım’a dönemedi. 22 Eylül 2011 yaşamını yitiren Dağcı’nın naaşı, 2 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Cengiz Dağcı, Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmıştı. Böylelikle Türkiye’de basılan kitapları sayesinde geniş kitlelere ulaştı. KIRIM'IN HAYALİYLE YAŞADI O tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, vatanının nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını; Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar kimliği, milletine olan bağlılığı ve inancı hissediliyordu. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere, (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu. Dağcı’nın ünlü “Korkunç Yıllar” eserindeki şu satırlar, Türk dünyası ve Kırım’a olan inancını ve gerçek bir vatanperver olduğunu gösteriyordu: “Bahçesaray’dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azeri diyorlar, Karakalpak, Uygur, Kabardin, Başkurt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz, biz Türk’üz!. . Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkurt, her Kırgız, her Kazak’ın, Kırgız’ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma…" Milyonlarca Kırım Tatarının anavatanları Kırım’a duyduğu özlemi, eserleriyle dile getirerek hafızalara kazınan ünlü Kırım Tatarı yazar Cengiz Dağcı’yı rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz…

Dr. Sadık Ahmet vefatının yıl dönümünde kabri başında anıldı Haber

Dr. Sadık Ahmet vefatının yıl dönümünde kabri başında anıldı

Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri, ömrünü hak arayış mücadelesine adayan, Dostluk Eşitlik Barış Partisi (DEB) Kurucu Genel Başkanı merhum Dr. Sadık Ahmet, 24 Temmuz 2024 tarihinde kabri başında anıldı. Gümülcine'de Kahveci Mezarlığı'ndaki kabri başında düzenlenen anma törenine; Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Edirne Valisi Yunus Sezer, Türkiye Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler Genel Müdürü ve eski Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal, Türkiye'den siyasi yetkililer, milletvekilleri, belediye başkanları, kaymakamlar, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı.  DR. SADIK AHMET'İN RUHUNA DUALAR OKUNDU Dr. Sadık Ahmet'in eşi Işık Sadık Ahmet, oğlu Levent Sadık Ahmet ve kızı Funda Sadık Ahmet, İskeçe Seçilmiş Müftüsü Mustafa Trampa, azınlık kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin de yer aldığı törende mevlid okundu. İlk olarak İsmail Karagöz, merhum lider Sadık Ahmet'in ruhuna selâ ve Kuran-ı Kerim okudu. Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ise Sadık Ahmet'in ruhuna dua etti. "TÜRK DÜNYASINDAN KAYAN YILDIZ GÖNLÜMÜZDE HİÇ SÖNMEDİ" DEB Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu konuşma yaptı. Dr. Sadık Ahmet'in ömrü boyunca hak arama mücadelesi verdiğini vurgulayan Asafoğlu konuşmasında, "Türk dünyasından bir yıldız kaydı. Ancak o kayan yıldız her Batı Trakya Türkü'nün gönlüne gömüldü ve gönüllerde hiç sönmedi" dedi. Funda Sadık Ahmet'in yaptığı konuşmada okuduğu şiir ile katılımcıları duygulandırdı.  TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN DR. SADIK AHMET'İN VEFATINA İLİŞKİN MESAJ Tören katılımcıların konuşmalarının Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay'ın kürsü konuşmasıyla sona erdi. Bakan Yardımcısı Bozay, "Batı Trakya Türklüğünün lideri Sadık Ahmet'in ve yol arkadaşlarının yaktığı meşalenin hiçbir zaman sönmeyeceğini, temel hak ve özgürlüklerine er ya da geç inancınız/inancımız tam olsun" dedi. Bozay, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajını okudu. Mesajda şu ifadelere yer verildi: "Batı Trakya Türklerinin lideri, DEB Partisi kurucusu Dr. Sadık Ahmet'i vefatının 29. sene-i devriyesinde rahmetle anıyorum. Sizlerin deçok iyi bildiği gibi merhum Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin gasp edilen haklarına kavuşabilmeleri için büyük bir cesaretle mücadele etmi, ömrünü bu yola vakfetmiş büyük bir dava adamıydı. Batı Trakya Türk azınlığının büyük bir simgesi haline gelmiş, tüm Türk milletinin gönlünde taht kurmuş bir toplum lideriydi." "TÜRK'ÜZ, VARIZ, VAR OLACAĞIZ" Ardından törenin sonunda merhum liderin eşi Işık Sadık Ahmet eşine ithafen yaptığı konuşmada, "Senin izinde batı Trakya Türklerinin mücadelesini sürdüreceğiz. Mücadeleci ruhunu her zaman yanımızda hissedeceğiz. Türk'üz, varız, var olacağız. Bu güce inancın bize her zaman rehberlik edecek. Azınlığımızın geleceği için her zaman senin ışığınla yol alacağız." ifadelerini kullandı.  Törenin sonunda DEB Partisi, Türkiye’den anma töreni için gelen konuklara ve Batı Trakya Türk azınlık temsilcilerine yemek verdi.

Batı Trakya Türklüğünün lideri Dr. Sadık Ahmet vefatının yıl dönümünde anılıyor Haber

Batı Trakya Türklüğünün lideri Dr. Sadık Ahmet vefatının yıl dönümünde anılıyor

Ömrünü Batı Trakya Türklerinin gasp edilen demokratik haklarını alabilmesine adayan Dr. Sadık Ahmet vefatının 29. yıl dönümünde saygı ve özlemle anılıyor. 24 Temmuz 1995'te şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybeden Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB) kurucu Genel Başkanı, unutulmaz lider Dr. Sadık Ahmet tüm Türk dünyasında yâd ediliyor.  Batı Trakya Türk halkının varoluş mücadelesinin bayraktarı: Dr. Sadık Ahmet pic.twitter.com/vI8zVrqNxh — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) July 24, 2024 DR. SADIK AHMET KİMDİR? Batı Trakya’da Türklerin direnişinin sembol ismi Dr. Sadık Ahmet, 7 Ocak 1947'de Gümülcine'nin Sirkeli köyünde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını Gümülcine'de geçiren Sadık Ahmet, üniversite eğitimi için Türkiye’ye geldi, burada tıp eğitimi aldı ve 1985 yılında Batı Trakya’ya geri döndü. Ülkesine döner dönmez Batı Trakya Türklerinin yaşadığı sorunları yakından takip eden ve hukuki haklarını alabilmek içim mücadele etmek gerektiğini düşünen Dr. Sadık Ahmet, 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlattı. Topladığı 15 bin imza ile oldukça ses getirdi. Dr. Sadık Ahmet, 8 Ağustos 1986 tarihinde bu faaliyeti nedeniyle tutuklandı. BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN İLK SİYASİ PARTİSİNİ KURDU Dr. Sadık Ahmet, 25 Eylül 1987’de Selanik’e giderek, Demokrasi İnsan Hakları toplantısında Türk toplumunun sorunlarını ileten bir broşür dağıttı. 1988 yılında 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. 18 Haziran 1989 seçimlerinde milletvekilliğine adaylığını koydu ancak adaylığı çeşitli gerekçeler ile iptal edildi. 26 Ocak 1990’da Lozan Barış Anlaşması'ndan doğan haklara uygun olarak Batı Trakya Türklerine "Türk" dediği için hapis cezası alan Dr. Ahmet, Selanik Dudullu hapishanesinde iki ay hapis yattı.  Sadık Ahmet, 8 Nisan 1990 genel seçimlerinde bağımsız milletvekili seçildi ve Yunanistan Parlamentosu'na girdi. 13 Eylül 1991 tarihinde Batı Trakya Türklerinin ilk siyasi partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış (DEB) partisini kuran Sadık Ahmet, 1993 genel seçimlerinde Yunanistan’ın seçim kanunlarında yaptığı adaletsiz değişiklik nedeniyle meclise giremedi. ŞÜPHELİ BİR TRAFİK KAZASINDA HAYATINI KAYBETTİ Dr . Sadık Ahmet, Batı Trakya’daki Türk Azınlığın haklarını hukuken imza altına alan Lozan Barış Antlaşması'nın 72. yılı olan 24 Temmuz 1995 tarihinde Gümülcine’nin Susurköy mevkinde şaibeli bir trafik kazasında, aracına traktör çarpması sonucunda yaşamını yitirdi.

İstanbul fatihi Fatih Sultan Mehmet'in vefatının 543. yılı Haber

İstanbul fatihi Fatih Sultan Mehmet'in vefatının 543. yılı

Tarihler 29 Mayıs 1453’ü gösterdiğinde Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi gerçekleşmişti. Siyasi tarihçilerin büyük bir Mareşal olarak gösterdiği henüz 21 yaşındaki Osmanlı Devleti’nin hükümdarı 2. Mehmed’in (Fatih Sultan Mehmed) başında olduğu ordu, 6 Nisan 1453’te başlattığı İstanbul’un kuşatmasını kazamış, Bizans idaresindeki İstanbul’u fethederek, büyük Türk İmparatorluğunun başkenti yapmıştı. İşte bu muzaffer komutan, Peygamberin müjdelediği, 21 yaşında İstanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu'na son vermiş Osmanlı’nın 7. padişahı Fatih Sultan Mehmet Han 3 Mayıs 1481'de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'nda vefat etti. Vefatından 543 yıl geçsede büyük Türk Milleti O'nu anmaya ve anlatmaya devam ediyor. FATİH SULTAN MEHMET KİMDİR? Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne'de doğmuştur. Babası II. Murad, annesi ise Hüma Hatun'dur. Mehmed, çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim aldı. 1451 yılında Osmanlı'nın başına geçen II. Mehmed, 1453'te İstanbul fethetti. Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi ve Ayasofya’ya giderek namaz kıldı. Fatih Sultan Mehmet askeri başarılarının yanı sıra üniversite anlamında Osmanlı tarihinde ve dünya tarihinde bilinen en eski eğitim kurumlarından olan Sahn-ı Seman’ı kurdu. FATİH'İN TAHTA ÇIKIŞI İlk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem tahta çıktı. Babası II. Murad, 3 Şubat 1451 günü öldü ve Mehmet, ikinci kez yirmi yaşında tahta çıktı. Çandarlı Halil Paşa’yı sadrazamlık makamında tuttu. (Çandarlı Halil Paşa, 1439-1453 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.)  Mehmed ciddi iç ve dış krizlerle karşı karşıya kaldı. Karamanlılar ayaklanma başlattılar. Mehmed bu isyanı başvurduktan sonra İstanbul için harekete geçti İSTANBUL'UN FETHİ BİZANS'IN SONU 1451'te Sultan Mehmet,  'Boğazkesen' denilen Rumeli Hisarı'nın inşa emrini vererek, İstanbul kuşatmasının hazırlıklarına başladı.  6 Nisan da başlayan kuşatma tam 53 gün sürdü. 29 Mayıs 1453'te İstanbul fethedildi. Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi ve Ayasofya’ya giderek namaz kıldı. Sultan Mehmet İstanbul'un fethinden hemen sonra Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirdi. FATİH SULTAN MEHMET'İN ASKERİ BAŞARILARI İstanbul zaferi ile güçlünen Osmanlı Devleti, hıristiyan birliğini bozmak için Avrupa'ya birçok sefer düzenledi. Kırım Hanlığı'nı Osmanlı hakimiyeti altına aldı.  Bosna'ya sefer düzenleyerek Bosna Sancakbeyliğini oluşturdu. Osmanlı yönetiminin dini özgürlük tanıması ve ılımlı yaklaşımından etkilenen Bosnanılar Müslümanlığı benimsediler. (Müslümanlığı benimseyen Bosnalılara Boşnak deniyor.) Fatih Sultan Mehmet, Eflak ve Boğdan'a seferler düzenledi. Fatih'in bizzat başında olduğu Osmanlı kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. 1461’de Trabzon İmparatorluğu'nun başkenti Trabzon’u ele geçirdi ve bu devletin varlığına son verdi. Akkoyunlular’la ittifak kuran Karamanoğulları Beyliği'ne karşı Fatih Sultan Mehmed Konya'yı ele geçirdi. Konya o dönemde Karamanoğullarının başkentiydi. 1474 yılında Karamanoğulları Beyliği tamamen ortadan kaldırıldı. FATİH SULTAN MEHMET'İN ÖLÜMÜ 30 yıl hükümdarlık yapan Fatih Sultan Mehmet 1481 yılında Anadolu'ya doğru bir sefere çıktığında bir ordugahta hayatını kaybetti. Fatih Sultan Mehmet Han'ın naaşı İstanbul Fatih Camii’ndeki türbesinde bulunuyor.

İki kapılı bir han kapanalı 51 yıl oldu: Aşık Veysel vefat yıl dönümünde saygıyla anılıyor Haber

İki kapılı bir han kapanalı 51 yıl oldu: Aşık Veysel vefat yıl dönümünde saygıyla anılıyor

Büyük Türk halk ozanı, toplumun sevilen sanatçısı Aşık Veysel’in bugün vefatının 51'inci yıl dönümü. Büyük halk ozanı, "Dostlar Beni Hatırlasın", "Uzun İnce Bir Yoldayım" gibi türküleriyle Türk halkının gönlünde taht kurmuştu. Çiçek hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybeden bağlama ustası Aşık Veysel Şatıroğlu 21 Mart 1973’te akciğer kanserinden vefat etmişti. Seslendirdiği türküleriyle hafızalarda yer edinen Aşık Veysel'in "İki kapılı bir handa gidiyorum, gündüz gece" sözleri dillerden düşmüyor.  AŞIK VEYSEL KİMDİR? Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan halk ozanı, 25 Ekim 1894'te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunu ve gençlik yıllarını Sivrialan köyünde geçiren ünlü ozanın iki kız kardeşi, bölgede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak hayatlarını kaybetti. Aynı hastalığa yakalanan ve 7 yaşında iki gözünü de kaybeden Aşık Veysel, babasının teşvikiyle 10 yaşındayken saz çalıp şiir söylemeye başladı. Büyük ozan, o dönemde saz ustaları Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin'den ders aldı. İlk evliliğini 1919'da Esma Hanım ile yapan annesini ve babasını 1920'de kaybeden Veysel Şatıroğlu, eşinin kendisini terk etmesi üzerine 1928'de ikinci evliliğini ise Gülizar Hanım ile yaptı. Veysel'in bu evlilikten Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye adlarında 7 çocuğu dünyaya geldi. Eserleri: Kara Toprak, Atatürk'e Ağıt, Ne Ötersin Dertli Dertli, Sazım, Seherin Vaktinde, Gönül Sana Nasihatim, Gel Ey Aşık, Dost Çevirmiş Yüzünü Benden, Uzun İnce Bir Yoldayım, Dostlar Beni Hatırlasın, Güzelliğin On Para Etmez eserleri ise hala dillere dolanıyor.   SİVAS AŞIKLAR BAYRAMINDA ADI DUYULDU Sivas'ta öğretmenlik ve Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulunan şair ve oyun yazarı Ahmet Kutsi Tecer'in davetiyle köy enstitüsünde saz hocası olarak görev yapan Veysel'in adı ilk kez 5 Ocak 1931'de düzenlenen “Sivas Aşıklar Bayramında” duyuldu. Ömrü yoksulluk ve zorluklarla geçen Aşık Veysel'in Cumhuriyet'in 10’uncu yılı için yazdığı destanın yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramı'ndaki başarısı dikkati çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 1965 yılında özel bir kanunla halk ozanına 500 lira aylık bağladı. Aşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan ünlü halk ozanı, 1971 yılında Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde son konserini verdi. 2023 AŞIK VEYSEL YILI İLAN EDİLDİ Aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden biri olan büyük halk ozanı Aşık Veysel; yaşama sevinci, doğa ve insan sevgisi, dostluk, birlik ve beraberlik üzerine gelecek nesillere kıymetli dizeler armağan etti. Türkiye Cumuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan genelgeye göre 2023 "Aşık Veysel Yılı" olarak kutlandı.

İsmail Bey Gaspıralı'nın vefatının 109. yıl dönümü Haber

İsmail Bey Gaspıralı'nın vefatının 109. yıl dönümü

Bugün Rus işgali altında olan Kırım'da 1851 yılında doğan İsmail Bey Gaspıralı'nın 109. vefat yıl dönümü kaydediliyor. Türk dünyasındaki milli uyanış hareketlerinin öncülerinden ve büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatar siyasetçi, düşünür, yazar, eğitimci ve yayıncı İsmail Bey Gaspıralı, saygı ve rahmetle anılıyor. Bütün yaşamı boyunca Türk topluluklarının esenliği ve gelişimi için çaba göstermiş olan İsmail Bey Gaspıralı, bugün halen “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” sloganıyla, bütün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor. Türk dünyasında modernleşmenin esaslarını ve gereklerini net bir şekilde ortaya koyabilmiş olan İsmail Bey Gaspıralı, kuşkusuz Kırım Tatar halkının en büyük gurur kaynaklarından ve fikir adamlarından biri. Soyadını babasının doğum yeri ve bugün Rus işgali altındaki Kırım’ın Gaspıra köyünden alan İsmail Bey Gaspıralı, 1851 yılında Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy’de doğdu. Sırasıyla Bahçesaray, Akmescit, Voronej ve Moskova’da eğitimini devam ettirdi. Daha 17 yaşını bile doldurmadan Bahçesaray’da bulunan Zincirli Medrese’de Rusça öğretmenliğine başlayan Gaspıralı, 1872 yılında Kırım’dan ayrılarak, Paris’e gitti. Burada geçirdiği 2 yıl boyunca ünlü Rus edebiyatçı İvan Turgenyev’in asistanlığı da dahil olmak üzere çeşitli işlerle hayatını kazandı. GASPIRALI İSMAİL BEY VE MİLLİ UYANIŞ İÇİN YAYINCILIK 1874 yılında eskiden beri istediği gibi bir Osmanlı zabiti olmak için İstanbul’a geçen Gaspıralı, 1 yıllık bekleyişinin ardından müraacatına olumlu yanıt alamadığı için Kırım’a geri döndü. 1878-1884 yılları arasında Bahçesaray Belediye Başkanlığı görevini yürüten Gaspıralı, Kırım ve yurtdışındaki ülkelerde yaptığı gözlemler ve geniş tecrübe birikimiyle birlikte yabancıların hakimiyeti altında yaşayan soydaşlarının seslerini dünya kamuoyuna duyurmak ve milli bir uyanış yaratmak amacıyla yayıncılığa başladı. Rusya Müslümanları hakkında pek çok yazı kaleme alan Gaspıralı, Türk-Müslüman topluluklarının ayağa kalkması için gerekli eğitim ve reformun gerçekleştirebilmesi adına çağa uygun bir maarif sisteminin hayata geçirilmesi konusunda büyük çaba gösterdi. GASPIRALI'NIN TÜRK MODERNLEŞMESİNE KATKISI Milli maarif sistemiyle birlikte Gaspıralı’nın tasavvurunda Türk toplulukları için ortak bir edebi dilin teşekkülü bulunuyordu. Ortak bir edebi dilin katkısıyla birlikte milli bir Türk basını teşkil edilerek tüm Türk topluluklarının birbirinden haberdar olmasını arzu ediyordu. Bu şekilde milli kaynaşma ve bilinç sağlanabilecekti. Yine bu amaç doğrultusunda ilk nüshasını 22 Nisan 1883’de Türk dilinde gerçekleştirdiği “Tercüman” gazetesini hayata geçirdi. Osmanlı Türkçesi ile hazırlanan gazetede Tatarca ve diğer Türk dillerinden de takviye kelimeler kullanılmaktaydı. Bahçesaray merkezli gazete önceleri haftada bir gün, 1903’te haftada iki gün, 1912’de günlük hale geldi. Tercüman gazetesiyle birlikte Gaspıralı’nın maarif reformu düşüncesinin en güzel örneği olan “Usûl-ü Cedîd” ve okulları, Türk modernleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Modern eğitimin gereklerine uygun olarak dizayn edilen ve donatılan okullarda, Türkçe okuma-yazma öğretiminin yanısıra, temel aritmetik, hat, Kur’an okuma ve İslâm’ın esaslarını öğretmeye yönelik dersler yer almakta, buna bir üst basamakta genel coğrafya ve tarih, İslâm ve memleket tarihi hakkında giriş bilgileri ve tabiat bilgisi dersleri de ilâve olunmaktaydı. Karşılaştığı büyük engellere rağmen Gaspıralı’nın Usûl-ü Cedîd sistemi ve okulları, 1917 yılına kadar “Ceditçiler” olarak bilinen milli reformcuların yetiştirilmesine büyük katkı sağladı. Bütün yaşamı boyunca Türk topluluklarının esenliği ve gelişimi için çaba göstermiş olan İsmail Bey Gaspıralı, bugün halen “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” sloganıyla, bütün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor. Türk ve İslam toplumlarında modernleşmenin esaslarını ve gereklerini net bir şekilde ortaya koyabilmiş olan İsmail Bey Gaspıralı, kuşkusuz Kırım Tatar halkının en büyük gurur kaynaklarından ve fikir adamlarından biri olmaya devam ediyor. Türk dünyasındaki milli uyanış hareketlerinin öncülerinden ve en büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı 24 Eylül 1914’de Bahçesaray’da hayata gözlerini yumdu. Kırım Haber Ajansı olarak, Türk dünyasında birlik için ömrünü vakfeden büyük Kırım Tatar aydını Gaspıralı İsmail Bey'i vefatının 109. yılında saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz...

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı andı

Edebi kişiliyle hasretini çektiği vatan Kırım'ı eserlerinde anlatan ünlü romancı Cengiz Dağcı bugün vefatının 12. yıldönümünde sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. "Korkunç Yıllar, Onlar Da İnsandı, O Topraklar Bizim" eserleriyle ün salan Dağcı, Türkiye'de rahmetle yad ediliyor.  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Cengiz Dağcı'yı vefatının yıldönümünde andı. Topçu anma mesajında, "Atamız İsmail Bey Gaspıralı'dan sonra Kırım Tatar Türklüğünün en güçlü savunucusu, ünlü romancımız merhum Cengiz Dağcı'yı vefatının yıldönümünde (22 Eylül 2011) saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha" ifadelerini kullandı.  "BEN YALNIZCA KIRIM’IN YAZARI DEĞİLİM AMA KIRIM’IN FACİASINI BÜTÜN GERÇEĞİ VE İÇTENLİĞİ İLE YALNIZ BEN YAZABİLİRDİM” Dağcı'nın şu sözleri ise bugün bir kez daha yerini buluyor:  "Ben yalnızca Kırım’ın yazarı değilim ama Kırım’ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliği ile yalnız ben yazabilirdim” CENGİZ DAĞCI KİMDİR? Eserleriyle vatan Kırım’ı okuyucularına anlatan yazar Cengiz Dağcı 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Kırım Pedagoji Enstitüsü öğrencisiyken İkinci Dünya Savaşı çıktı ve 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak Birleşik Krallık’a sığındı. 1946'da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı, vatanından ayrıldıktan sonra bir daha hiç Kırım’a dönemedi. 22 Eylül 2011 yaşamını yitiren Dağcı’nın naaşı, 2 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Cengiz Dağcı, Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmıştı. Böylelikle Türkiye’de basılan kitapları sayesinde geniş kitlelere ulaştı. KIRIM'IN HAYALİYLE YAŞADI O tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, vatanının nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını; Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar kimliği, milletine olan bağlılığı ve inancı hissediliyordu. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere, (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu. "DENİZ PARÇALANAMAZ, BİZ TÜRK'ÜZ!" Dağcı’nın ünlü “Korkunç Yıllar” eserindeki şu satırlar, Türk dünyası ve Kırım’a olan inancını ve gerçek bir vatanperver olduğunu gösteriyordu: “Bahçesaray’dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azeri diyorlar, Karakalpak, Uygur, Kabardin, Başkurt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz, biz Türk’üz!. . Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkurt, her Kırgız, her Kazak’ın, Kırgız’ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma…" Milyonlarca Kırım Tatarının anavatanları Kırım’a duyduğu özlemi, eserleriyle dile getirerek hafızalara kazınan ünlü Kırım Tatarı yazar Cengiz Dağcı’yı rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz… Eserleriyle #Kırım Tatarlarının vatan hasretini ve mücadelesini geniş kitlelere ulaştıran ünlü Kırım Tatar romancı, yazar #CengizDağcı, vefatının yıldönümünde saygı, özlem ve rahmetle anılıyor.https://t.co/lmHsCYFxu5 pic.twitter.com/dTTnrsRLM9 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) September 22, 2023

Haber

"Tarihçilerin kutbu" Prof. Dr. Halil İnalcık vefatının 7. yılında saygıyla anılıyor

Kırım Tatar tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, bugün vefatının 7. yıldönümünde saygı ve özlemle anılıyor. Osmanlı Devleti Tarihi başta olmak üzere pek çok alanda öncü olan çalışmalarıyla tarih araştırmalarına önemli katkılarda bulunan ve "Tarihçilerin kutbu" olarak anılan İnalcık, 25 Temmuz 2016'da hayata gözlerini yumdu. İnalcık'ın çalışmaları bugün uluslararası literatürde halen önemli bir yere sahip.  TARİHÇİLERİN KUTBU HALİL İNALCIK KİMDİR? Halil İnalcık, 1916'da İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Kırım göçmenlerinden Seyit Osman Nuri Bey, annesi Ayşe Bahriye Hanım'dır. Ailesi, 1924 yılında Ankara'ya yerleşti. 1923-1930 arasında Ankara Gazi Mektebinde, bir yıl da Sivas Muallim Mektebine devam etti. Orta tahsilini 1931’de Ankara’da Gazi Muallim Mektebinde tamamladıktan sonra Balıkesir Necati Bey Muallim Mektebinde lise tahsiline devam etti. 1936 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi bölümünde yüksek öğrenimine başladı. 1940 yılında mezun olduktan sonra fakültede asistan olarak kaldı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin ilk öğrencilerinden olan İnalcık, Yakınçağ Tarihi bölümünde doktorasını da tamamladıktan sonra, 1942-1972 yılları arasında öğretim üyeliği yapmış; Chicago Üniversitesi Tarih bölümünde Osmanlı Tarihi dersleri verdi. 1993’te de Bilkent Üniversitesine geçti. Eserleri onlarca dile çevrilen, “dünyanın en büyük Osmanlı tarihçisi” olarak kabul edilen Prof. Dr. İnalcık, özellikle Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerine önemli çalışmaları gerçekleştirmiş, birçok Osmanlı tarihçisinin hocalığını yapmıştı. Halil İnalcık’ın dedesinin Bahçesaray Hansarayı Camisi müezzini olduğu, kendisinin işgalden önce Kırım’ı ziyaret ettiği, Türkiye’deki ve görev yaptığı yıllarda ABD’deki Kırım Tatar camiası ile her zaman yakın ilişkiler içerisinde olduğu biliniyordu. Yönetmen Neşe Sarısoy Karatay ve KTMM Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay’ın hazırladığı “Kırım” belgeselinden (1994) başlayarak birçok belgesel projesine danışmanlık yapmış, Osmanlı Tarihi'nin dönüm noktalarını anlatmıştı.  Yönetmenliğini Neşe Sarısoy Karatay'ın, yapımcılığını ise Zafer Karatay'ın yaptığı "100 Yıllık Çınar" belgeseli de Prof. Dr. Halil İnalcık'ın hayatına mercek tutmuştu. HALİL İNALCIK GELENEKSEL USÜLLERDE ULEMA KABRİSTANINA DEFNEDİLDİ  Prof. Dr. İnalcık, uzun süredir tedavi gördüğü Ankara Güven Hastanesinde, 25 Temmuz 2016’da 100 yaşında hayatını kaybetti. 27 Temmuz 2016’da Ankara’da gerçekleştirilen törenin ardından da 28 Temmuz 2016’da İstanbul’da Fatih Cami haziresine defnedildi. BİR ASIRLIK ÖMRÜ KİTAPLARLA GEÇTİ  Hayatı boyunca 25 kitap ve 310’dan fazla makaleye imza atmış olan Halil İnalcık’ın en son üzerinde uzun yıllar çalıştığı ve vefatından önce tamamladığı, “Kırım Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700” isimli eseri de okuyucularla buluşmuştu. PROF. DR. HALİL İNALCIK KÜLLİYATI İnalcık’ın yazdığı ve birkaç dilde araştırmacıların da, tarihçi olmayan okurların da ilgiyle okuduğu eserlerden bazıları şunlardır: -The Ottoman Empire, The Classical Age, 1300-1600, 1974 (Osmanlı İmparatorluğu, Klasik Çağ) -Suret-i Defter-i Sancak-i Arvanid -The Middle East and the Balkans under the Ottoman Empire, Bloomington, -Gazavat-ı Sultan Murad b. Mehemmed Han -Ottoman Civilization (Gunsel Renda ile birlikte), -Essays in Ottoman History -Fatih Devri Üzerine Tedkikler ve Vesikalar, -Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, -Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt 1 – Cilt 2 -Tanzimat ve Bulgar Meselesi -Şair ve Patron, -Atatürk ve Demokratik Türkiye, -Devlet-i Aliyye, -Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı -Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı, -Devlet-i ‘Aliyye: Tagayyür ve Fesad, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar II, -Kanunname-i Sultani Ber Muceb-i Örf-i Osmani -Osmanlı’da Devlet Hukuk Adalet -Osmanlı Uygarlığı -Has-Bağçede ‘Ayş u Tarab -Kırım Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.