SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ürümçi Yangını

QHA - Kırım Haber Ajansı - Ürümçi Yangını haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ürümçi Yangını haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kanada’da Ürümçi yangını ve açlık soykırımı 1. yılında anıldı Haber

Kanada’da Ürümçi yangını ve açlık soykırımı 1. yılında anıldı

Kanada Doğu Türkistan Derneği, 23 Kasım 2023 tarihinde Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara sıkı bir şekilde uyguladığı "Sıfır Kovid" politikası yüzünden 24 Kasım 2023 tarihinde 21 katlı apartmanda çıkan yangında hayatını kaybeden Uygur Türkleri için anma etkinliği düzenledi. Kanada’da Ürümçi yangını ve açlık soykırımı 1. yılında anıldıhttps://t.co/JaA96f62IO pic.twitter.com/MzZW9vNCmK — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 24, 2023 ÇİN'İN İNSANLIK SUÇU BİR KEZ DAHA HATIRLANDI Etkinlikte ellerinde Doğu Türkistan bayrağı ve Uygur Soykırımı yazılı büyük pankartlar bulunan Doğu Türkistanlılar ve yerel halk, Çin'in Uygur ve diğer Türk topluluklarına uyguladığı baskı politikasını protesto etti. Ayrıca meydanda, Ürümçi'de meydana gelen yangında hayatını kaybeden Uygur Türklerinin resimleri ve ailelerinin acıları sinevizyon aracılığı ile gösterildi. 44 MASUM UYGUR TÜRKÜ VAHŞİCE ÖLDÜRÜLDÜ Öte yandan derneğin konuya ilişkin yaptığı açıklamasında, "24 Kasım 2022'de Doğu Türkistan'ın Ürümçi kentinde yüksek katlı bir binada çıkan yangında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 44 masum Uygur Türkü vahşice öldürüldü. Çin'in Sıfır Kovid kısıtlamaları nedeniyle bina kapıları kilitli ve mühürlü olduğu için insanlar kaçamadı" ifadeleri kullanıldı.  ÜRÜMÇİ'DE BİR AİLE YANARAK CAN VERDİ Çıkan yangında “Sıfır Kovid” politikası yüzünden kapıları dahi kilitlenen, kocası ve en büyük oğlu toplama kampında olan Uygur kadın ve çocukları feci bir şekilde yanarak hayatını kaybetmişti. Yangının ortasında kalan anne ve 3 çocuğunun ölümü yürekleri dağlamıştı. Uygur anne Kambernisa Abdurrahman (48) ve çocukları İmran (5), Şehide (8) ve Nehile (14) evlerine vurulan kilit yüzünden yanarak can vermişti.

Yürekleri dağlayan Ürümçi yangını 1. yılında acıyla hatırlanıyor Haber

Yürekleri dağlayan Ürümçi yangını 1. yılında acıyla hatırlanıyor

Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara sıkı bir şekilde uyguladığı "Sıfır Kovid" politikası yüzünden kapıları dışardan kilitlenen Uygur Türklerinin bulunduğu bir apartmanda, 24 Kasım 2022 tarihinde yangın çıktı. 21 katlı binaya kilitlenen ve aralarında küçük çocukların da olduğu yüzlerce Uygur Türkü çıkan yangında hayatını kaybetti.  SIFIR KOVİD POLİTİKASI VE EVLERİNE KAPATILAN UYGUR TÜRKLERİ Çin lideri Şi Cinping, "Sıfır Kovid" bahanesiyle Doğu Türkistanlıları evlerine kilitleyerek kasten ölüme terk etti. Ağustos 2022’de evlerinde bulunan Uygur Türkleri, aç bırakılarak soykırıma maruz bırakıldı. İTFAİYE EKİPLERİ ÇOK GEÇ MÜDAHALE ETTİ Doğu Türkistan'ın Ürümçi şehrinde meydana gelen yangın, çok sayıda Uygur Türkünün ölümüne sebep oldu. 24 Kasım günü gece yarısı elektrikten kaynaklı oldığu ileri sürülen yangında 21 katlı bir apartmanın beş katı yandı. 4 saat süren yangına, itfaiye ekipleri çok geç müdahalede etti. Yangının kaynağına tazyik ulaştırmayan itfaiye ekibi, facianın önlenmesi için çaba sarf etmedi.   ULUSLARARASI TOPLUM BU ACI OLAYI UNUTMADI Çin medyası, vefat edenlerin sayısını 10 olarak basına servis etti. Ancak yerel kaynaklar, 40'ın üzerinde can kaybının olduğunu belirtti. Yangının kasıtlı ihmalkarlık ile önlenmemesi uluslararası toplum tarafından şiddetli bir şekilde eleştirildi. ÜRÜMÇİ'DE BİR AİLEDE YANARAK CAN VERDİ Çıkan yangında “Sıfır Kovid” politikası yüzümden kapıları dahi kilitlenen, kocası ve en büyük oğlu toplama kampında olan Uygur aile feci bir şekilde can verdi. Yangının ortasında kalan anne ve 3 çocuğunun ölümü yürekleri dağladı.  Anne Kambernisa Abdurrahman (48) ve çocukları İmran (5), Şehide (8) ve Nehile (14) evlerine vurulan kilit yüzünden yanarak can verdi. ÇİNLİ YETKİLİLERDEN SOKAĞA ÇIKAN UYGUR TÜRKLERİNE SERT MÜDAHALE Çin'in acımasız tavırlarına ilişkin olarak Ürümçi genelinde ayaklanma başlamıştı. Baskıcı ve zorba rejime karşı çıkan Uygur Türkleri, sokağa dökülmüştü. Faket Çinli yetkililer sokağa çıkan Uygur Türklerine sert müdahale yaparak çoğu kişiyi gözaltına almıştı. Çin genelinde sözde "Sıfır Covid" politikası bahanesiyle evlerine hapsedilen insanların başlattığı protestolar, Doğu Türkistan Ürümçi’de de devam etmişti.

Ailesini Ürümçi’deki yangında kaybeden Uygur Türkü gencin feryadı yürekleri burktu Haber

Ailesini Ürümçi’deki yangında kaybeden Uygur Türkü gencin feryadı yürekleri burktu

Ürümçi’de meydana gelen yangının etkisiyle evlerinde mahsur kaldıkları için hayatını kaybeden Uygur Türkleri için ses olmak isteyen binlerce vatandaş Türkiye’de de tüm müdahalelere rağmen ses olmaya devam ediyor. 30 Kasım’da Çin Başkonsolosluğu önünde Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve idaresindeki Şi Cinping’i protesto etmek isteyen Uygur Türklerine müdahale edilmişti. ÇİN HÜKUMETİ TARAFINDAN EVLERİNE HAPSEDİLEN BİR AİLE YANGINDA HAYATINI KAYBETTİ Yangında ailesini kaybeden ve sesini duyurmak isteyen Uygur Türkü gencin feryadı gündem olmuştu. 7 yıldır ailesini göremediğini vurgulayan genç, hiç görmediği üç yaşındaki kardeşinin yanarak öldüğünü dile getirmişti. Gencin, “Mayıs ayında sosyal medyada ailemin fotoğrafını görmüştüm, şükretmiştim sağ salim yaşıyorlar diye. 5 gün önce annemin cesedinin fotoğrafını gördüm. Sen benim yerimde olsaydın ne yapardın abi?” sözleri yürekleri sızlatmıştı. “AİLEMİ GÖRMEYİ BEKLERKEN ÖLÜM HABERİNİ ALDIM” İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı dün Uygur Türkü genci Muhammed Mehmetali ve ablası Şerafet Mehmetali için basın toplantısı düzenledi.  Muhammed Mehmetali, 2016 yılının başında ablasıyla birlikte Türkiye’ye geldiklerini ve akabinde babasının ve abisinin toplama kampına alındığını söyledi. Çin hükumetinden basın açıklaması yapmasını istediğini dile getiren Uygur Türkü genç Muhammed, toplama kampında kalan abisi ve babasıyla görüşmek istediğini söyledi. “BABAM OLSAYDI ONLARA YARDIM EDERDİ” Uygur Türkü gencin ablası Şerafet ise 2016 yılında yurt dışına çıktıktan sonra ailelerinden haber alamadıklarını belirterek, “Onları görmeyi, duymayı beklerken ölüm haberini aldık. Yangında vefat eden en küçük kardeşimi daha görmemiştim. 24 Kasım’da sosyal medyadan ölüm haberlerini aldık. O günden bu yana hiçbir şey hissetmiyorum” dedi. Ailesinin kaldığı apartmanın yakınında itfaiyenin bulunduğunu ancak kasıtlı bir şekilde erken müdahalede bulunulmadığı için öldüklerini aktararak, “Babam olsaydı onlara yardım ederdi” diyen genç kız tüm vicdanları sızlattı. UYGUR TÜRKÜ GENÇ KIZ DÜNYAYA SESLENDİ: BU ZULME SESSİZ KALMAYIN! Genç kız Şerafet dünyaya seslenerek, “Eğer insansanız eğer biraz vicdanınız varsa bu zulme sessiz kalmamanızı, bize ses vermenizi istiyorum. Tüm dünyaya, Müslümanlara, insan haklarına sesleniyorum, Doğu Türkistan’da zulüm var” dedi. Doğu Türkistan için ses olma haykırışında bulunan Doğu Türkistanlı genç şu ifadeleri kullandı: “Biliyor musunuz gözlerimi kapatamıyorum. Gözümü her kapattığımda gözümün önüne onlar geliyor. Bu nasıl insanlık?” Uygur Türkü genç kızın haykırışına karşı tüm salon sessizliğe büründü.

Türkiye genelinde Doğu Türkistan için ortak basın açıklaması Haber

Türkiye genelinde Doğu Türkistan için ortak basın açıklaması

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar, Cuma namazı sonrası 77 ilde düzenleyeceği basın açıklamaları ile protesto edildi. Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen basın açıklaması ise, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ortaklığında gerçekleşti. Ankara’daki basın açıklaması ise, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından Cuma namazı sonrası Hacı Bayram Veli Camii avlusunda gerçekleştirildi. Pek çok sivil toplum kuruluşunun destek verdiği basın açıklamasında, STK temsilcileri tarafından konuşmalar yapıldı. İHH İnsani Yardım Vakfı Gene Başkanı Bülent Yıldırım 24 Kasım Ürümçi’de meydana gelen yangına değinerek “Çin rejimi Uygur Müslümanlarının apartmanlarını toplama kampına çevirdi. İnsanları diri diri yaktılar. aç bıraktılar, susuz bıraktılar. Bu topraklar bizim topraklarımızdır. Kimin yanında olacağımıza biz karar veririz. Çin kaç nüfusa sahip olursa olsun, ondan büyük Allah vardır” diyerek Çin rejimine tepki gösterdi. Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan “Bizim burada toplanmamızdaki amacımız, Çin’in Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu soykırım ve asimilasyon politikasını kınamak ve uluslararası toplumu harekete geçirmektir. Buraya toplanıyoruz çünkü biz şuan Türkiye’de 84 milyon Müslüman huzur içerisinden yaşamaya devam ederken Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslüman kardeşimiz toplama kamplarında şehit oluyor veya işkence görüyor.” ifadeleriyle toplanan kalabalığa Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Çin işkencesini hatırlattı. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği’nin basın bildiri şu şekilde: Çin hükumeti özellikle 2017 yılından beri sayılarının bin 200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarında 3 milyon kişiyi zorla alıkoyuyor! Çin zulmünün açıkça diğer adı: Adım adım soykırımdır! Doğu Türkistanlılar, inanmadıkları Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılıyor! Sanki bir dinmiş gibi, Çin komünist partisinin liderine tazime zorlanıyor! Biz burada Uygur’u, Kazak’ı, Kırgız’ı… İslam inancına mensup insanların, ırkçı bir yaklaşımla topyekün ortadan kaldırmayı hedefleyen Çin’in soykırım içeren uygulamalarından vazgeçmesi adına bir kanaat oluşturmayı hedefliyoruz! Bosna’da nice soykırımlara şahitlik eden rahmetli Aliya İzzetbegovic “Unutulan soykırım tekrarlanır.” diyor. Hiçbir soykırım elbette unutulmasın ve insanlık ailesi bir daha asla soykırımlarla yüz yüze kalmasın duasıyla Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz! Doğu Türkistan, bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olmaktal 2016 yılından bu yana 3 milyon Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çin’in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikalan Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlanından sıyrılmış ve “terbiye edilmiş” makul vatandaşlar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir. ÇİN KOMÜNİST PARTİSİ VE YÖNETİMİ, ZALİM VE KATİLDİR! Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel “Sıfır Covid” nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi! Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir! En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir! PEKİ YA NE YAPMALIYIZ? Öncelikle Çin’in bu tutumdan derhal vazgeçmesi gerektiğini ilkesel olarak hem uluslararası toplumun hem de kamuoyunun kabul etmesi gerekmektedir! Doğu Türkistan’da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer topluluklarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhal kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamalar yapan 1.400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü ve bağımsız sağlık kurumlarımı derhal kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhal durduracak sahici adımlar atmalıdır! Çin’in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir! Toplama kamplan utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askeri bağlanını koparmalıdır. Çin’in en büyük tican ortak İslam dünyasıdır! Bu çerçevede, ekonomik yaptnm mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir! Bu bir özeleştiri: İslam dünyası ve medya kuruluşlan Doğu Türkistan’daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgili göstermelidir! Son olarak belirtmek isteriz ki; Dün olduğu gibi, bugün ve yann da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz. Çünkü, bizler inanıyoruz ki; Martin Luther King’in ifade ettiği gibi; “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete yönelik bir tehdittir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.