Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit: Milletimiz, öz topraklarında yaşamak zorundadır
Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nda hayatını kaybeden Kırım Tatarlarını andı. Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamalarda bulunan Şilit, Rus baskısı nedeniyle Kırım Tatarlarının asırlardır vatanlarının dışına itildiğini ve şu an tarihin tekerrür ettiğini vurguladı.
"BU SÜRGÜN KIRIM TATARLARININ İLK SÜRGÜNÜ DEĞİL"
Ümit Şilit, "18 Mayıs 1944 senesi vatanımızdan topyekun sürülen soydaşlarımıza, şehit düşen kardeşlerimize ve ata babalarımıza Allah'tan rahmet, Kırım'da yaşayan soydaşlarımıza sabır selamet diliyorum. Bu sürgün Kırım Tatarlarının ilk sürgünü değil. Bu Rusya'nın mentalitesidir. Kırım Tatarları, öz topraklarında, ata topraklarında ebediyen yaşamaya mecburlardı. Hak ve adalet varsa milletimiz öz topraklarında yaşamak zorundadır. Tüm dünyaya sesleniyorum, 18 Mayıs 1944 senesi, öncesi ve sonrasında işgallerde mağdur olan soydaşlarımıza sahip çıkmalarını, ses vermelerini, destek vermelerini istirham ediyorum. Allah, Kırım Tatarlarının ayağına taş değdirmesin" ifadelerini kullandı.
18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI
Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti.
Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.
Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü.
Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Orta Asya’da kaldı.
2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.
2019 yılında Letonya ve Litvanya, 2022’de ise Kanada 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.