Tatar’dan Antalya Diplomasi Forumu'nda net mesaj: İki devletli çözüm tek yol
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının inisiyatifiyle bu yıl dördüncüsü düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF2025) başladı. 11-13 Nisan 2025, tarihlerinde gerçekleşecek üst düzey forumun ana teması bu yıl "Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek" olarak belirlendi.
Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu bünyesinde düzenlenen ve moderatörlüğünü Yusuf Erim’in yaptığı , Nest Kongre ve Fuar Merkezi’nin Patara Salonu’nda gerçekleşen ADF Talks etkinliğine katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçen ay Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri himayesinde Cenevre’de düzenlenen gayriresmî Kıbrıs toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmalarına Kıbrıs Adası'nın tarihini ve sorununu anlatarak başladı. Tatar, Kıbrıs Türklerinin, 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eş kurucu ortağı olduğunu ancak 1968’de yapılan saldırılarla cumhuriyetin dışına atılmak istendiğini anlattı.
“FEDERAL ÇÖZÜM ÇABALARINA DÖNÜLEMEZ”
Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında Ada'da iş birliği kültürünü yaratmak üzere yeni adımlar atabilmek için Rum lider ile görüşmelerde bulunduğunu belirterek, “Kıbrıs Adası’nın geleceği için karşılıklı yarar sağlayacak konularda diyaloga ve iş birliğine her zaman açığım” dedi.
Ayrıca Tatar, “Kıbrıs’ta iki demokrasi, iki halk ve iki devlet var. Kıbrıs’ta bir çözüm ancak iki devlet temelinde olabilir. Federal çözüm arayışlarına dönülemez. Çözüm olacaksa bu iki devlet esasına göre olmalıdır. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve uluslararası eşit temsiliyeti kabul edilmelidir.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, adil ve kalıcı bir çözümün Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tanınması temelinde mümkün olduğunu söyleyerek, “Kıbrıs Türk halkı, kendi kurduğu devleti KKTC’de barış içinde yaşamak, gelişmek ve dünyayla bağ kurmak istiyor.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKLERE YÖNELİK AMBARGOLAR KALKMALI”
Tatar, Kıbrıs Türk tarafının yıllardır maruz bırakıldığı siyasî ve ekonomik izolasyonun 1963 yılında başladığına işaret ederek, Rumların Kıbrıs'ı Yunanistan’a bağlama hedefi (ENOSİS) doğrultusunda yüzlerce Türk köyüne saldırılar düzenlediğini, Kıbrıs Türk halkının zorla kamplara ve gettolara itildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, bu süreçte BM Güvenlik Konseyi’nin 1964 yılında aldığı 186 sayılı kararla, Kıbrıs Rum yönetiminin ada hükûmeti olarak tanınmasının Kıbrıs Türk halkının izolasyonunu daha da derinleştirdiğini yineledi.
Tatar, Kıbrıs Türk halkının 1963’te ortak devlet yapısından silah zoruyla dışlandığını, 1960’ta kurulan ortaklığın Rum tarafı tarafından tek yanlı olarak gasp edildiğini ve ardından gelen saldırılar ve ambargolarla Kıbrıs Türk halkının izole edildiğini hatırlattı ve 1974’te ise Türkiye’nin müdahalesinin halkı soykırımdan kurtardığını vurguladı.
Tatar, 2004’teki Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk tarafının yüzde 65 oranında “evet”, Rum tarafının ise yüzde 76 “hayır” oyu verdiğini hatırlattı. Buna rağmen Rumların Avrupa Birliği’ne (AB) tüm ada adına kabul edilmesinin büyük bir adaletsizlik olduğunu belirtti.
TATAR’DAN ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
Bu süreçte verilen doğrudan ticaret ve uçuş sözlerinin tutulmadığına işaret eden Tatar, Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargo ve izolasyonların hâlen devam ettiğini belirtti.
Kıbrıs Türk halkının izole edilmesinin siyasî değil, insan haklarına dair bir mesele olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı, bu izolasyonun derhâl sona ermesi için uluslararası topluma çağrıda bulundu. Tatar, “Halkımızın kendi bayrağı altında spor müsabakalarına katılabilmesi, doğrudan uçuşların yapılabilmesi en temel hakkıdır.” dedi.
Tatar, Kıbrıs Türk halkının doğrudan uçuş, ticaret ve temaslar gibi en basit insani haklara dahi erişemediğini vurgulayarak, Kıbrıslı Türklere dönük uygulanan izolasyon ve ambargolar kaldırılması gerektiğini söyledi.
Bu bağlamda Tatar, “Uluslararası toplum dünyanın diğer bölgelerinde iki devletli çözümlere destek verirken Kıbrıs Adası’nda gerçekte iki demokrasi ve iki devlet olduğunu neden göremiyor? Bu gerçekleri görmezden gelmek çözüm bulunmasına yardımcı olmayacaktır. Uluslararası topluma çağrım şudur: Kıbrıs Türk halkının sesini duyun! Bu adaletsizliği ve insanlık dışı izolasyonu sona erdirin! Haklarımızı geri verin!” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk tarafının tüm iyi niyetine rağmen, federal bir çözüm için nihai girişimin ise Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da çöktüğünü anımsattı.
CENEVRE’DE NE KONUŞULDU
Cumhurbaşkanı Tatar Cenevre’deki toplantıda, 4 yeni sınır kapısının açılması, mayın temizleme çalışmaları, gençlik komitesinin kurulması, madem alanlarını da içeren çevre ve iklim değişikliği konuları, ara bölgede güneş enerjisi ve mezarlıkların restorasyonu gibi konulardaki girişimlerde ise uzlaşma sağlandığını belirterek, BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisinin atanmasına da onay verdiğini dile getirdi.
Tatar, Rum yönetimi ile İsviçre’nin Cenevre’de gerçekleşen görüşmede Kıbrıs’taki iki taraf arasında iş birliği imkânlarını değerlendirdiklerini bildirdi ve “İsviçre’de Kıbrıs’taki iki taraf arasında hangi konularda nasıl iş birliği yapılabilir konularını görüştük. Cenevre’de iki taraf arasında yeni geçiş noktaları açılmasını önerdim. Orada iki devlet arasında iş birliği konularını konuştuk. Yeni geçiş noktaları açılması önerimin kabul görmesini bekliyorum.” cümlelerini sarf etti.
TATAR YENİ ENERJİ PROJESİNİN HABERİNİ VERDİ
Konuşmasında enerji ve çevre politikaları konusunda önemli mesajlar veren Tatar, Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanacak bir elektrik projesinin masada olduğunu açıkladı. Tatar, bu projenin çevre dostu enerji üretimi açısından büyük katkı sağlayacağını kaydetti ve “Türkiye üzerinden kabloyla elektrik projesi ile Avrupa’ya bağlanabiliriz. Bu fizibl ve uygulanabilir bir projedir. Bu proje ile çevre dostu yeşil enerji üretimi ile çevreyi de korumuş oluruz. Bu önerimiz masadadır.” dedi.
“42 yıl önce ilan edildiğinden bugüne Kıbrıs Türk halkının vatanı olan KKTC’nin uluslararası toplumda hak ettiği yere ulaşabilmesi için mücadele etmeye devam ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Haziran 2004’ten beri İslam İşbirliği Teşkilatında (İİT) gözlemci üye olduğunu söyledi.
Tatar ayrıca Kasım 2022’den bu yana ise anayasal ismiyle KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) gözlemci üye olarak kabul edildiğini dile getirdi.
RUM TARAFI TÜRK SUYUNU KABUL ETMEMEYE DEVAM EDİYOR
Türkiye ve KKTC, asrın projesi adı verilen Anamur’dan deniz altından askılı boru sistemiyle KKTC’ye ulaşan Dragon çayının suyunu yıllardır Rum yönetimine “paylaşma” teklifinde bulunuyor. Türkiye ile KKTC arasındaki 80 kilometrelik denizi askılı boru sistemiyle geçen Anadolu suyu, KKTC’nin Girne kentindeki Geçitköy Barajı’na yılda 75 milyon metreküp su taşıyor. Ancak Rum tarafı bugüne kadar yapılan önerilere “Türk suyuna bağımlı kalmamak” amacıyla cevap bile vermiyor.
GKRY’nin bu tavrı hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, su konusunda iş birliğine açık olduklarını yineledi. Bu bağlamda Tatar, “Biz Türkiye’den gelen suyu da Güney Kıbrıs ile paylaşmayı öneriyoruz. Gerçek olan bir şey varsa, adadaki iki devletin birbiriyle iş birliği içinde çalışması gerektiğidir. Ama Rum tarafı buna karşı çıkıyor.” şeklinde konuştu.