SON DAKİKA
Hava Durumu

#Toğrul İsmayıl

QHA - Kırım Haber Ajansı - Toğrul İsmayıl haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Toğrul İsmayıl haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: Şuşa Beyannamesi ile ikili ilişkiler, stratejik boyutta müttefiklik seviyesine geçti Haber

Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: Şuşa Beyannamesi ile ikili ilişkiler, stratejik boyutta müttefiklik seviyesine geçti

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Azerbaycan ile Türkiye arasında gelişen ikili ilişkileri, KKTC ile kurulan yeni temas ve bölgede İran ile yaşanan temel çatışmayı Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. PROF. DR. TOĞRUL İSMAYIL: 44 GÜNLÜK VATAN SAVAŞI'NDAN SONRA ŞUŞA BEYANNAMESİ İLE İKİLİ İLİŞKİLER, STRATEJİK BOYUTTA MÜTTEFİKLİK SEVİYESİNE GEÇTİ Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, ''QHA'nın Özellikle İkinci Karabağ Savaşı'nda elde edilen zafer ve ardından Şuşa Deklarasyonu ile Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini söyleyebiliriz. Bu yeni sürecin içinde var olan enerji politikaları, askeri iş birlikler ve sosyo-kültürel bağlamda birliktelikler hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusunu yanıtladı. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: "44 günlük Vatan Savaşı'ndan sonra Şuşa Beyannamesi ile ikili ilişkiler, stratejik boyutta müttefiklik seviyesine geçti. Türkiye-Azerbaycan hem bölgede hem de uluslararası boyutta ilişkilerini müttefiklik seviyesine çıkararak ortak güvenlik meseleleri, ortak karşılıklı iş birliği ve sadece askeri boyutta değil; aynı zamanda ekonomi, enerji hatları, nakil boyutu, ulaşım ve ulaştırma meselelerinin çözümü ve eğitim ve kültürel gelişmeleri de konulara dahil etti. Örneğin; Azerbaycan'da ortak Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi'nin kurulması, Türkiye'den Azerbaycan'a, Azerbaycan'dan Türkiye'ye eğitim görmek için gençlerin sayısının artması. Azerbaycan gençleri şu anda Türkiye'de en fazla eğitim gören yabancı uyruklu öğrenciler arasında 30 bin civarına çıktı. Yani bu tür meseleler tabii ki önemli bir boyuta gelmiştir ve son dönemlerde ikili anlaşmalar, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri için bir örnek oluşturuyor. Bu ikili ilişkiler, Türk Devletleri Teşkilatı'nın içinde de pekişerek güven teşkil edecektir. Bu da tabii ki birçoklarını memnun etmiyor. Maalesef hem dışarıda hem içeride belirli güçler var. Bu meseleyi gölgelemek için ellerinden geleni yapıyorlar ve bazen de oldukça kalitesiz bir şekilde açıklamalar yapıyorlar. Maalesef bu bir realitedir. Özellikle son dönemlerde Ortadoğu'da yaşanan meselelerde, İsrail'in saldırıları çerçevesinde Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine gölge düşürülmek isteniyor. Güya Azerbaycan İsrail'i savunuyor. Karabağ Savaşı'nda 44 günlük süreçte İsrail'den silah alındı, İsrail destek verdi ama silahları başka ülkeler satmıyordu. Amerika'nın uygulaması olan 907. madde vardı. Azerbaycan silahları başka yerden alamazdı.  Ya Rusya ya Ukrayna ya Türkiye ya da İsrail. Karşılığı da ücretsiz değildi, parasıyla alıyordu. Karabağ Savaşı döneminde de açık söylemek gerekirse İsrail Türkiye'den sonra Azerbaycan'ı destekleyen ülkelerin başında geldi. Bu ayrı bir konu. Ama son yaşanan gelişmeler doğrultusunda Azerbaycan da aynen Türkiye gibi uluslararası çerçevede o bölgede ikili devlet meselesini savunmakta ve Türkiye'ye tam destek vermektedir. Türkiye'nin yanında olduğunu hem Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev hem de Dışişleri Bakanlığı seviyesinde, her seviyede açıklanmıştır. Bunu dikkatle okumak, bilmek gerekiyor. Dediğim gibi öyle bir seviyeye geldik ki artık bölgesel sorunlarda bile ortak meseleler var. Uzmanların buna hassas yaklaşması ve dikkate alması gerekiyor. Aksi takdirde bu tür ikili ilişkilere ciddi zarar vermiş oluyorlar. Başkalarının aleyhimize propaganda yapmasına fırsat tanıyorlar." PROF. DR. TOĞRUL İSMAYIL: AZERBAYCAN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ YENİDEN OLUŞTURUP, TOPRAKLARINI İŞGALDEN KURTARDIKTAN SONRA KIBRIS KONUSUNDA ELİ DAHA GÜÇLÜ QHA, konuya ilişkin olarak Azerbaycan Türkü Siyaset Bilimci İsmayıl’a, “Son zamanlarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında ciddi bir temas mevcut. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bakü'yü ziyaret etti. Bu bağlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasındaki ikili ilişkilerdeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?'" sorusunu yöneltti. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: "Şimdi daha önceleri hatırlıyoruz. Türkiye'de Azerbaycan kökenli olduğumuz bilinince “Azerbaycan Kıbrıs'ı niye tanımıyor?” diye soruluyordu. Tabii ki Azerbaycan'ın ciddi bir sorunu vardı. Topraklarının %20'si işgal altındaydı ve bu konuda Azerbaycan çok manevra yapamıyordu. Ben Kuzey kelimesini çok sevmiyorum. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile olan ilişkilerde samimi hatta bazen Charter uçakları gibi meseleler olsa da çok gündeme getirilmiyordu. İhtiyatlı davranılıyordu. Şimdi Azerbaycan’ın eli, toprak bütünlüğünü yeniden oluşturduktan ve işgalden kurtardıktan sonra daha güçlü oldu. Öte yandan tabi ki Türkiye'de de siyaset değişti. Kıbrıs'ın bağımsız bir devlet olarak tanınması konusunda hamleler gerçekleşti. Bunlardan biri hem Azerbaycan hem Türkiye'nin istediği şekilde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletler Teşkilatı'nda gözlemci statüsünde temsil edilmesidir. Hatırlatmak gerekirse, Macaristan'da aynı statüde teşkilatta bulunmaktadır. Bu küçük bir mesele değil, büyük bir hamledir. Fakat dikkate almak gerekir ki Türk devletlerinde, Türkistan coğrafyasında hassasiyet biraz farklı. Buna rağmen bu yaklaşım oldukça önemli bir adım. Bir nevi Kıbrıs Türk Devleti'nin tanınması yolunda de facto bir hamledir diyebiliriz. Öte yandan Azerbaycan Kıbrıs’a çok ilgi gösteriyor. Kıbrıs'a yaklaşması, devlet başkanını davet etmesi özel. En son da Türk Devletleri Teşkilatı'nın gayri resmi toplantısında Şuşa'da Kıbrıs bayrağı yükseldi. Hatta hatırlatayım, bu mesele Avrupa Birliği'ni rahatsız etti. Çünkü Macaristan aynı zamanda o dönemde Avrupa Birliği'ne başkanlık yapıyordu. Böyle bir meselede hemen tepkiler ortaya çıktı. Üzen meselelerden biri de aynı tepkilerle birlikte Türkiye'mizde de, hatta başka yerlerde de buna karşı, mesela Ermenistan Dışişleri Bakanı ile Kıbrıs Dışişleri Bakanı görüşürken, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine belli bir anlamda laflar söylendi. Neredeyse sürekli işgalci, Karabağ'ın işgali gibi meseleler gündeme getirildi. Her olumlu hamlemiz, antipropagandanın ortaya çıkmasına neden oluyor. Maalesef dediğim gibi bu propaganda bazen Türkiye basınında da yanlış değerlendiriliyor ve çok yanlış şekilde ortaya çıkıyor. Son meselelerden biri de Kıbrıs'ta açılan Azerbaycan evi meselesi.  Çok sayıda Azerbaycanlı öğrenci Kıbrıs'ta eğitim görmekte. Sadece Azerbaycan’dan değil, diğer Türk devletlerinden de bağlantının arttırılması söz konusudur. Kıbrıs'ın bir devlet olarak, Türk devleti olarak varlığını sürdürmesi gerekiyor. Bir resmi televizyon kanalındaki belgeselde de söylediğim gibi; Çin gibi bir devleti 30 sene dünya tanımadı. Bu, Çin'in bir devlet olarak varlığının olmadığı anlamına gelmez. Kıbrıs'ın bir Türk devleti olarak varlığını önce bizim istememiz lazım. Kıbrıslı Türkler'in istemesi lazım ki ondan sonra da bu devlet varlığını sürdürebilsin. Gelişmeler iyi yönde. Macaristan'daki Türk grup toplantısı da çok başarılı geçti. Orada da Kıbrıs bayrağı törenlerde açık şekilde dalgalanmaya başladı. Bu önemli meselelerden biridir. Artık Kıbrıs'ın bir Türk Cumhuriyeti olarak Türklerin zihninde varoluşu meselesini çözmüş bulunmaktayız diye düşünüyorum. Bundan sonraki adımlar, bu devletin kendini kanıtlanması ve daha güçlü şekilde durmasıyla ilgilidir. Bunun için de ekonomik gelişme çok önemlidir. Sadece Türkiye'nin değil, Türk devletlerinin desteği de çok önemlidir. Jeopolitik gelişmelerden aslında bir nevi faydalanmakta. Bundan faydalanmakta yarar vardır diyebilirim, işimize yarıyor." "GÜNEY KAFKASLARDA AZERBAYCAN-TÜRKİYE İTTİFAKI OLMADAN HERHANGİ BİR SÖZÜN GEÇİRİLMESİ İMKANSIZDIR" QHA, konuya ilişkin olarak uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl'a "Orta Doğu'daki gelişmeler son dönemde iyice hararetlendi. Bölgede bir teyakkuz durumu mevcut. Özellikle Hamas lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da hemen Pezeşkiyan’ın töreninin ardından öldürülmesiyle birlikte işler daha da kızıştı. Fakat son dönemde basında ortaya çıkan haberlerde Haniye'ye yönelik saldırının Azerbaycan üzerinden gerçekleştiği iddia ediliyordu. Fakat sonraki araştırmalarda tam tersi, Azerbaycan üzerinden değil, İsrail tarafından yapılan bir atışla kendisinin öldürüldüğü ortaya çıktı. Peki bu dezenformasyonun nedeni nedir? Neden Azerbaycan bu bağlamda hedef gösterildi?" sorusunu sordu. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: "Şimdi şöyle maalesef televizyonlarda ve basında çoğu zaman ya alanın uzmanı olmayan ya da direkt İran yanlısı gözüken ya da başka güçlere bağlı kişilerin konuşmaları var. Bunlardan biri de “Türkiye Kırım'ı tanısın, Rusya da Kıbrıs'ı tanıyacak” gibi saçma bir yaklaşımdı. Çünkü Kırım işgal edilmiş bir arazidir. Kıbrıs meselesinde ise Türkiye Cumhuriyeti uluslararası hukuku kullanmıştır. İşgalciyle uluslararası hukuku hayata geçirmiş bir ülkeyi eşit tutmak oldukça mantıksız ve akla zarardır. Rusya Kıbrıs'ı tanımak istese bile, Türkiye'nin “hayır gerek yok” demesi  lazım. Maalesef bu, son yaşanan hadiselerden biri. Ben bunu hayalet olarak değil bir nevi deneyimsizlik, tecrübesizlik veya sansasyonun peşinden koşan söylemler olarak görüyorum. Kimin ne söylediğinden iyi haberimiz var. Kimlerdir, neye hizmet ediyorlar, amaçları nedir bilinmektedir. Bir kere Azerbaycan, az önce de dediğimiz gibi Türkiye'nin müttefiki. Müttefiki zan altında bırakamazsınız. Kanıtlanmamış bir meselede herhangi bir ülkenin ismini çekmek, Azerbaycan'ın hedef haline getirilmesi demektir. Hem İran'ın hem İsrail'in hem de başka güçlerin değirmenine su dökmek gibi bir meseledir. Azerbaycan arazisini hiçbir zaman başka üçüncü ülkeye açık ilan etmedi. Daha önce de batılı basında Azerbaycan kendi arsasında İsrail'e hava üssü kuracak gibi iddialar vardı. Azerbaycan aynı zamanda bağımsızlar hareketine öncülük yapmaktadır. Bu nedenle böyle şeylerekarışamaz, arazisine de müsaade etmiyor. Azerbaycan Türkiye'yle müttefik olmasına rağmen Türkiye'nin askeri üssü yok. Türkiye aynı zamanda bir NATO üyesi, bu dengeleri koruyor. Azerbaycan'da Rusya'nın da askeri üssü yok. 1993'te Rus askeri çıkarıldı. Daha sonra Elçibey hakimiyeti döneminde, daha sonra da Haydar Aliyev döneminde Gebele Radar İstasyonu’ndan  da tamamen çıkarıldı. En son Karabağ meselesinde anlaşmalı barış gücü girmişti. O da Sayın İlham Aliyev'in döneminde, Türkiye'nin de manevi desteğiyle uzaklaştırıldı ve sorun çözüldü. Azerbaycan arsasında herhangi bir üçüncü ülkenin askeri gücü ve üssü söz konusu değildir. Son teknolojilerde hangi uçağın nereden uçtuğunu açık bir şekilde görebilirsiniz. Bu mesele, herkesi suçlamak olur. Irak hava sahası en kontrolsüz hava sahasıdır. Irak'ın kuzeyi veya Suriye kontrol ediliyor mu? Kontrol edilmiyor. Bu değişik yöntemlerle öğrenilebilir. Şu anda teknoloji o kadar gelişmiş ki. Direkt İran üzerinden vurulduğu açıklandı. İran'ın içerisinde istihbarat zaafiyeti ve ajanlık dolayısıyla tutuklamalar var. Bu tür söylemler sorumsuzcadır. Hedef haline getirmek ciddi problemler yaratır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklaması; biz Karabağ'a girdiğimiz gibi Libya'ya girdiğimiz gibi İsrail meselesini çözeriz. Bunu farklı yorumlanır. Sanki Türkiye askeri üs olarak Azerbaycan'a girdi veya Libya'ya girdi. O zaman Azerbaycan'ın 3 bin şehidi nereden çıktı? Azerbaycan ordusu yok mu? En önemli mesele, Fransa ve bazı dış ülkelerin Karabağ meselesinde Türkiye'nin ve Orta Doğu'dan değişik terör gruplarını kullandığına dair iddialara karşı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev bunu reddetti, kanıtla dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı ve yönetimi de kanıtlayın dedi. Öyle bir oyuna çeviriyorlar ki iki ülke arasındaki dengeler bozulsun. Orta Doğu'da yaşanan dengeleri sadece Irak, Suriye, İran'da veya Türkiye üzerinde değişim olarak düşünmeyin. Aynı zamanda Güney Kafkaslar'daki dengeleri de değiştirmeye çalışıyorlar. Güney Kafkaslar'da Azerbaycan-Türkiye ittifakı var. Bu ittifak olmadan herhangi bir sözün geçirilmesi imkansızdır. Gürcistan'da yaşanan olaylar var. Batı, Gürcistan'ı aldığı kararlardan dolayı cezalandırmaya başlıyor. Ama Rusya'nın müttefiki olan Ermenistan Batı yanlısı diye hem para veriliyor hem teşvik ediliyor hem de silahlandırılıyor. Bunu bilmeyen uzmanlar, tırnak arası dediklerim, televizyonda bu tür saçma sapan ifadeler kullanabilirler. Bu sorumsuzluktur. Hedeflerin belirtilmesi bile sorumsuzluk en başında gelir. Elinde kanıt yoksa bunun söylenmesi doğru değildir. Bunun hukuki boyutu var." "İRAN, ZENGEZUR KORİDORU’NUN AÇILMASINI KENDİNE TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR" Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, ''QHA'nın Zengezur Koridoru'nu sormak istiyorum. Hamaney'in bir açıklaması vardı garantörlük üzerinden ve İran Başkonsolosluğu açtı bölgede. Bunu da bize kısaca anlatabilir misiniz?" sorusunu da yanıtladı. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: "Zengezur meselesi Azerbaycan ve Türkiye'nin istediği şekilde hallolacak. İran son hamlelerini ve çabalarını gösteriyor. Tavrı değişmedi. İran bu koridorun açılmasını kendine tehdit olarak görüyor. Türkiye-Azerbaycan birleşecek, Turan yolu – ki Türk yolu daha doğrudur- oluşacak. Bunu Türk birliği yolu olarak da ifade edebiliriz. Alternatif bir yoldur. Türkiye-Azerbaycan'ın Gürcistan üzerinden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile hizmet edilebilir. Bu yol açılırsa alternatif, güçlü birliktelik yolu var. Azerbaycan'ın talepleri mantıklı ve doğrudur. Ermenistan'ın artık başka çaresi yok. Hem Rusya hem Batılı devletlerde de bu konuda Türkiye'nin de bilgisi dahilinde gelişmeler yaşanmaktadır. Sınırların açılması meselesinde, Ermenistan demagoji yapıyor. Türkiye'nin hem Cumhurbaşkanı seviyesinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Dışişleri Bakanlığı seviyesinde Sayın Hakan Fidan açıklamaları var. Azerbaycan'la mesele çözülmeden Türkiye-Ermenistan sınırı açılmayacak yönünde. Bunu herkese tekrar bildirmek gerekiyor, bu tür meselelerde duygular değil, devlet başkanları seviyesinde veya Dışişleri Bakanlığı seviyesinde yapılan açıklamalar ve görülen işler üzerinden konuşmak gerekiyor.İran, Zengezur Koridoru’nun açılmasına karşıdır. Bunu kendi çıkarlarını dikkate alarak söylüyor. Ama her zaman söylemlerini gerçekleştirmiyor. Ermenistan biraz uzatmaya çalışsa da sorun, Azerbaycan ve Türkiye'nin talep ettiği şekilde çözülecektir diye düşünüyorum."

Karabağ’daki ayrılıkçı terörist Ermeniler Paşinyan’ı devirebilir mi? Haber

Karabağ’daki ayrılıkçı terörist Ermeniler Paşinyan’ı devirebilir mi?

Ermenistan'da darbeye yol açabilecek büyük bir siyasi krizin her geçen gün yaklaştığı fikri, Ermenistan basınında geniş yankı uyandırıyor. Tamamı Kremlin yanlısı olan Karabağ’da bulunan sözde ayrılıkçı yetkililer bir şekilde Azerbaycan'ı terk edip Ermenistan'a girmeyi başarırlarsa; hain ve Batı yanlısı olarak gördükleri Başbakan Nikol Paşinyan ile büyük bir çatışmaya girmeleri olası olarak görülüyor. RUSYA, PAŞİNYAN’I DEVİRMEK Mİ İSTİYOR? Ermenistan’ın uzun süredir güvendiği bölgedeki en güçlü müttefiği Rusya, Ermenistan’ı yalnız bırakmış gibi görünüyor. Rusya, Ermenistan’a yönelik bu tavrının arkasında Ermenistan’ın ‘Batı güdümünde’ bir devlet olarak hareket etmesini neden olarak gösteriyor. Üstelik Ermenistan ile Rusya arasındaki ikili ilişkiler, her iki ülkenin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede seyrediyor. Rusya’nın bölgedeki ayrılıkçılara yönelik sürdürdüğü finansman desteği, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve iktidarı ele geçirmeye teşvik edecek. ERMENİSTAN SİLAHLI KUVVETLERİNDEN PAŞİNYAN’A İSTİFA ÇAĞRISI 2021 yılının şubat ayında Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, Başbakan Nikol Paşinyan ve hükumetin istifasını talep etmişti. Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin yayımladığı istifa talebinde, yaşanan krizin Ermenistan hükumetinin bir suçu olduğu ve yeterli karar alamadığı vurgulanmıştı. Ermeni basını, 40'tan fazla üst düzey görevlerde bulunan askerin Paşinyan'ın istifa talebini imzaladığını bildirmişti. Bu tarihten itibaren Paşinyan, kendi iktidarını korumuş ve kendisini devirmeye çalışanları tutuklamaya devam etmişti. RUS YANLISI KURMAYLARDAN PAŞİNYAN’A DARBE GİRİŞİMİ Siyasi arenada da Ermeni muhalefeti, 2021 yılında Paşinyan’a karşı güçlü bir baskı oluşturmuştu. Muhalefet, Karabağ’da ayrılıkçılara yönelik desteği ve çatışmaları durduran Ermenistan’ı "teslim olmakla" suçlamış, Paşinyan’ın istifasını talep etmişti. Azerbaycan medyası APA, 8 Eylül 2023 tarihinde yayımladığı haberde, Ermenistan'da Wagner'in darbeye hazırlandığını yazdı. Ermenistan'da Paşinyan hükumeti yanlısı bir Telegram kanalı olarak bilinen Baghramyan 26, Rus paralı asker şirketi Wagner Grubu'nun Yevgeniy Prigojin'in ölümünden önce, Ermenistan'da 3000 paralı savaşçısının olduğunu belirtti. Putin Rusyası'nın asıl amacının ülkede mevcut Wagner paralı askerlerini kullanarak, Paşinyan ve ekibini iktidardan uzaklaştırmak istediği dile getirildi. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 9 Eylül 2023 tarihinde Devlet Güvenlik Teşkilatı Başkanı Sarkis Hovhannisyan'ı görevden aldı. Görevden alınan Sarkis Hovhannisyan'ın yerine Artur Gasparyan’ın getirileceği bildirildi. Ermenistan Devlet Güvenlik Teşkilatı içinde yapılan bu değişikliklere ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı. Sarkis Hovhannisyan, 28 Nisan 2023 tarihinde Devlet Güvenlik Teşkilatının başına atanmıştı. Hovhannisyan’ın görevden alınması, Rusya’nın paralı asker grubu Wagner’in katılımıyla planladığı darbeye ilişkin iddiaların yayıldığı bir ortamda gerçekleşti. RUSYA, AFRİKA’DA YÜRÜTTÜĞÜ TAKTİĞİ ERMENİSTAN’DA DENEMİŞ OLABİLİR Mİ? Rusya’nın Afrika ülkelerinde yaptırdığı darbelerin ardından devrilen başkanların yerine güvenlik teşkilatlarının başkanlarını ve milli muhafız komutanlarını terfi ettirdiği bilinmekte. Ermeni basınında çıkan haberlere göre Hovhannisyan, Rus istihbaratı ile yakın temas halindeydi ve Batılı istihbarat servisleri Paşinyan'a "köstebeği" yakın çevresinden derhal uzaklaştırmasını tavsiye etti. SİLAH BIRAKMAYAN AYRILIKÇI, ERMENİSTAN’DA Ermenistan’a Karabağ’dan gelen ayrılıkçılar arasındaki en tehlikeli kişi ayrılıkçı asker Karen Jalavyan. Azerbaycan’ın başlattığı Karabağ Antiterör Operasyonu’nda silah bırakmayı reddetmiş daha sonra da Ermenistan’ın Goris şehrinde olduğu ortaya çıkmıştı. ERİVAN’DA BAŞLAYAN PROTESTOLAR BÜYÜDÜ Azerbaycan’ın Karabağ’da başlattığı Antiterör Operasyonu’nun ardından 19 Eylül 2023 tarihinde Erivan'da protestolar başladı. Ermenistan’ın başkenti Erivan'da 22 Eylül 2023 tarihinde sabah saatlerinde, Başbakan Nikol Paşinyan'ın istifasını talep eden protestocular, şehir merkezini Erivan'ın diğer ilçelerine bağlayan ana caddelerden biri olan Myasnikian'ı ve Gürcistan yolunu kapattı. Ayrıca protestocular diğer bazı caddeleri de kapatarak trafiğin tıkanmasına neden oldu. Ermeni polisi, aralarında ana muhalefet bloğunun liderlerinden Andranik Tevanyan'ın da bulunduğu 80'den fazla kişiyi gözaltına aldı. KREMLİN’İN ADAMI KOÇARYAN’IN OĞLU GÖZALTINA ALINDI Ermenistan'ın eski Cumhurbaşkanı, Kremlin'in kuklası ve Türk katili Robert Koçaryan'ın oğlu Levon Koçaryan, 22 Eylül 2023 tarihinde Erivan’da düzenlenen protestolarda gözaltına alındı. Paşinyan’ın Koçaryan’a dokunan bu eylemi önemli olarak addedildi. Çünkü Robert Koçaryan’ın geçmişi Ermenistan açısından önemliydi. Koçaryan, 1988 yılında Ermeni milliyetçilerinin Karabağ'da başlattığı Miatsum hareketine katılmış ve bir süre sonra ayrılıkçıların liderlerinden biri olmuştu. Koçaryan, Karabağ’daki ayrılıkçı Ermenileri ve Ermeni diasporasının örgütlediği, Azerbaycan halkına karşı katliam yapan silahlı gruplara liderlik etmişti. Robert Koçaryan döneminde, Ermenistan'ın Rusya'ya olan borcunun ödenmesi amacıyla Ermenistan'da bulunan birçok işletme Rusya'ya devredilmiş ve ülkenin Rusya'ya bağımlılığını güçlendirilmişti. ERMENİ MUHALEFETİ ÜYELERİ PAŞİNYAN’IN ÖLMESİNİ İSTİYOR Ermenistan’da Ulusal Demokratik Kutup (NDP) aktivisti Avukat Muşeg Şuşanyan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'a yönelik şiddet çağrıları nedeniyle 28 Eylül 2023 tarihinde gözaltına alındı. Şuşanyan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ermenilerin uyanışı ancak tek bir şartla başlayabilir: Nikol ve tüm hain sürüsünün kendiliğinden ölüm cezasına tabi olması” ifadelerini kullandı. Muhalefetin baskıları sürerken, Ermenistan’ın önde gelen araştırmacı gazetecisi Karen Harutyunyan, 28 Eylül 2023 tarihinde “Ermenistan'ın Egemenliğinden Kalanı Kurtarmak İçin İstifa Etmeli” başlıklı bir makale yayımladı. Harutyunyan makalede, "Paşinyan, erken parlamento seçimleri yapılmadan önce istifa etmeli ve geçici bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasının önünü açmalı. Kendisi ve partisi, Ermenistan'ın egemenlik ve bağımsızlığına ciddi bir tehdit oluşturuyor” ifadelerine yer verdi. ERMENİSTAN'IN ÖNDE GELEN GAZETECİSİNDEN AYRILIKÇI TERÖRİSTLERE TEPKİ Ermeni blog yazarı Natali Aleksanyan, sosyal medya hesabından 28 Eylül 2023 tarihinde yaptığı paylaşımda, bölgedeki ayrılıkçı teröristlere hesap sordu. Aleksanyan, "Karabağ çetesinin Erivan'da ve dünyanın diğer başkentlerinde gerçekleştirdiği soygunu, mülklerini hanginiz bilmiyordunuz?" Ermenistan'ın parasını açıkça israf eden ve Karabağ halkına açıkça baskı yapan bir grubun 'Artsah' gibi acınası bir isim altında saklandığını görmediniz mi? Ben de defalarca onların soygunlarını anlattım, hatta fotoğraflar ve canlı tanıklar getirdim” ifadelerini kullandı. Aleksanyan, Karabağ’dan ayrılıkçı teröristlerin emriyle çıkan Ermenilere dikkat çekerken, “Bugün Karabağ Ermenilerinin mevcut durumunun bir numaralı suçlusu olduklarını kim anlamıyor? Ermenilerin Azerbaycanlılarla dostça iletişimini gösteren görüntüleri gördünüz, onlara neden gidiyorlar diye sorulduğunda şöyle cevap veriyorlar: Git diyorlar, biz de gidiyoruz dediler. Peki onlara gitmelerini kim söyledi? Bunu kalabalığa başka kim söyleyebilirdi? Arkadaşlar Karabağ'da neler olduğu size açık değil mi?” açıklamasını yaptı. Ermeni blog yazarı Natali Aleksanyan, yaptığı paylaşımın ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e hitap eden bir yazı kaleme aldı. Aleksanyan, Aliyev'in kendisine Hankendi'ye gelme ve Karabağ'da ikamet eden Ermenilerin Azerbaycan toplumuna yeniden entegre olmalarına yardım etme fırsatı vermesini istedi. AZERBAYCAN'IN ÖNDE GELEN İKİ UZMANI, KIRIM HABER AJANSININ SORULARINI YANITLADI Kırım Haber Ajansı, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Karabağ'da bulunan ayrılıkçı teröristler tarafından devrilip devrilmeyeceğini Azerbaycan Türkü iki önemli uzmana sordu. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl ve KAFSAM (Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nazım Cefersoy, Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, ''QHA'nın Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar yoğun bir şekilde Ermenistan'a doğru göç ediyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkiler, her iki cumhuriyetin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede. Böyle bir durumda Rusya, Ermenistan'ın mevcut Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve onun finanse ettiği Karabağ'daki ayrılıkçı hükümetin yardımıyla iktidarı ele geçirmeye mi çalışacak? Mümkün mü?" sorusunu yanıtladı. ERİVAN ERMENİLERİ İLE KARABAĞ ERMENİLERİ KARŞI KARŞIYA Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Karabağ’da bulunan Ermenilerin sonradan yerleştiğini ifade etti. İsmayıl, “Bugün Karabağ’dan aslında Ermenistan'a göçen ahali veya ayrılıkçı dediğimiz Ermeni nüfus işin gerçeğinde Ruslar buraya Barış Gücü ünvanıyla geldiği zaman Ermenistan'dan Karabağ'a yerleştiler” dedi. Azerbaycan’ın resmi rakamlarının bölgede Ermenilerin iddia ettiği rakamlarla uyuşmadığına dikkat çeken İsmayıl, “Çünkü Azerbaycan resmî kurumlarının açıklamalarına göre o dönemde yani 44 Günlük Karabağ Savaşı başlamadan önce Karabağ'da 25 bin civarında Ermeni yaşıyordu. Şimdi aynı zamanda buradaki o yasa dışı silahlı terör grupları da mevcut. Onlar Ermenistan tarafından finanse edilse de daha ziyade çoğu Karabağ Klanı liderlerinin yandaşları idi” ifadelerini kullandı. Karabağ Klanı’nın Ermenistan’ın iç siyasetindeki konumunu değerlendiren İsmayıl, “Serj Sarkisyan olsun, Ter Petrosyan olsun, onların yandaşları da onların desteğini anladılar. Şu an yaşanan durumda bu gruplar Ermenistan'a göç edince, ciddi şekilde sıkıntılar yaşanmaya başlayacak. Çünkü Paşinyan ile de karşı karşıyalar. Karşı olmakla birlikte Rusya'nın zamanda açıkça desteğini almış gruplardır. Bir nevi onun da etkisi kendini gösterecektir ki nitekim Ermenistan'dan da gelen haberler, Erivan Ermenilerinin Karabağ'a gelen Ermenilere karşı birçok yerde yardımların ve diğer şeylerin yapılmasına yasak getirdikleri yönünde. Müdahaleler var, çatışmalar var. Erivan Ermenileri, özellikle Paşinyan yandaşları bunun gerçeği ne olduğunu biliyor. Nitekim, Paşinyan ya karşı darbe girişimi sebebiyle nedeniyle daha doğrusu ihtimaliyle 8 kişi tutuklanmıştır ki onların da hepsi baktığımız zaman bu veya diğer şekilde dış güçlerle bağlantılıdır” açıklamasını yaptı. QHA, konuya ilişkin olarak Azerbaycan Türkü Siyaset Bilimci İsmayıl’a, "Azerbaycan, Karabağ'daki ayrılıkçı yetkililere bölgeyi terk etmeleri için geçiş izni verecek mi, yoksa Azerbaycan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı devrilmekten mi kurtaracak?" sorusunu yöneltti. PAŞİNYAN'IN DEVRİLMESİ PEK OLASI OLMASA DA BÜYÜK BİR İÇ KARIŞIKLIK ÇIKMASI OLASI GÖRÜNÜYOR Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Paşinyan'ın devrilmesinin pek olası olmadığını ancak Ermenistan'ın içinde büyük problemlerin ortaya çıkacağını dile getirdi. İsmayıl, "Hayır, mümkün değil. Yani zor olur ama karışıklık çok olacak. Zor olmasının nedeni şu eğer Ermenistan Ermenileri yenilginin ne olduğunu biliyorlar. Yani anlamışlar ve bugünkü zor ekonomik şartlarda ve olmayan orduyla Azerbaycan'a karşı herhangi bir şeyin olma ihtimalini mümkün görmüyorlar. Tabii ki doğal olarak da Paşinyan'ın yürüttüğü siyaset, özellikle Karabağ klanının mafyatik olaylarını açıklaması, hırsızlık ve yolsuzluklarını göstermesi, ortaya koyması da bir açıdan bunun göstergesidir. Ve en önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi bu son antiterör operasyonlarını Ermenistan'la değil yani oradaki çapulculara yönelik olduğunu söylemesi çok önemli. Dolaylı olarak Paşinyan, bugünkü şartlarda diğerlerine kıyasla daha reel politika yürüten bir siyasetçidir ve onun gibi davranıyor. O nedenle de bu açıdan da Paşinyan'ın devrilmesini sadece düşündüğüm kadarıyla Rusya istiyor ki onun da etkisi fazla değildir. Ama ciddi karışıklık olma ihtimali de oldukça yüksektir. Yani her şey bekleniyor" açıklamasını yaptı. "PAŞİNYAN ŞU ANDA GERÇEKLİĞİ ANLAYAN BİR SİYASİ LİDERDİR" Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın konjonktürel olarak gerçeği gördüğünü dile getiren İsmayıl, "Azerbaycan, Karabağ'daki ayrılıkçıları tutuklayacak. Nitekim birkaç kişi Vardanyan da başta olmakla tutuklanmış, Bakü'ye götürülmüştür. Yani onların Ermenistan'a geçmesi, orada oyun yapmasına açık şekilde müsaade edilmeyeceği anlaşılıyor. İkincisi, dediğim gibi Paşinyan barış masasına oturabilecek bir liderdir. Daha önce de Avrupa'da Sayın İlham Aliyev'in görüşmesinde ve diğer yerlerde biz Paşinyan'ın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü kabul etmesini ve buna olumlu bakmasını, bir an önce barış istemesini gördük. Yani Türkiye ziyareti de bir nevi mesajdı. Yani Cumhurbaşkanlığı törenine katılması verilmek istenen bir mesajdır. Bu nedenle Ermeni muhalifler Paşinyan'ı Türk yanlısı veya Türk olarak eleştiriyorlar. Ama Azerbaycan veya Türkiye, Ermenistan'ın içişlerine karışmıyor. Realite de şu ki, Paşinyan şu anda gerçekliği anlayan bir siyasi liderdir. Ermenistan’da da seçimlerde onun savaşta yenilmiş olmasına rağmen kazanması Ermenistan'daki Ermenilerin de bir an önce barış olmasını istemesinden ileri geliyor" ifadelerini kullandı. KAFSAM (Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nazım Cefersoy, QHA'nın ''Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar yoğun bir şekilde Ermenistan'a doğru göç ediyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkiler, her iki cumhuriyetin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede. Böyle bir durumda Rusya, Ermenistan'ın mevcut Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve onun finanse ettiği Karabağ'daki ayrılıkçı hükümetin yardımıyla iktidarı ele geçirmeye mi çalışacak? Mümkün mü?" sorusunu yanıtladı. Doç. Dr. Nazım Cefersoy, Paşinyan’ın halk tarafından kabulünün daha yüksek olduğunu dile getirirken, “Benim şahsi kanaatim Rusya ve Ermenistan ilişkileri şu anda en kötü durumlarından birini yaşıyor. Belki birincisini yaşıyor. Bu noktada en kötü durumunu yaşıyor. Fakat burada olay şu boyutta. Öncelikle burada üç faktör var Paşinyan'ın iktidarlarının geleceğiyle ilgili. Bunlardan birincisi toplumsal destek. Paşinyan'ın halen toplumsal desteği yeterince yüksek ve en azından muhaliflerden yüksek” ifadelerini kullandı. KARABAĞ'DAKİ AYRILIÇI TERÖRİSTLER, ERMENİ HALKI TARAFINDAN RAĞBET GÖRMÜYOR Cefersoy, Karabağ’daki ayrılıkçıların Ermeni halkı tarafından rağbet görmediğinin altını çizdi. Cefersoy, “Muhaliflere halkın nefreti çok fazla. Paşinyan'a destek iki nedenden dolayı çok fazla. Bunlardan birincisi, eski yönetimin kötü idaresi, yolsuzluklar gibi bu çerçevede çok rahatsızlar. İkincisi, bu süreçte özellikle savaştan sonra Karabağ'ın geri alınması yönünde Ermenistan'ın yeni bir savaşa dahil olmak istemediğini görebiliyoruz. Savaşta yenildikten hemen sonra yapılan parlamento seçimlerinde Paşinyan'ın kazanması, ondan sonraki hatta son belediye seçimlerinde de Erivan'da biraz oylarını genişletmesine rağmen halen birinci parti olması, ikinci sıradaki isimle kendisi arasında iki kat fark olması aslında şunu gösteriyor; halen Paşinyan'ın alternatifi bir muhalefet oluşabilmiş değil” açıklamasını yaptı. Rusya’nın bölgedeki tutumunun bir model olarak başarısızlığa uğradığını ifade eden Cefersoy, bu durumun da en önemli etkenlerden biri olduğunun altını çizdi. Cefersoy, “Bir diğer önemli faktör, Rusya'nın Güney Kafkasya siyasetindeki değişim süreci. Bu değişim süreci klasik yöntemleri, Rusya'nın Güney Kafkasya politikasını başarısızlığa uğrattı. Yani bu klasik yöntem, Ermeni yanlısı ve harp politikasını öne çıkartan, bölgede etnik çatışmaları körükleyerek onun üzerinden politika yapmaya çalışan Rusya politikası, yerini daha rasyonel Türkiye'yle, Azerbaycan'ın Kafkasya'daki güç dengelerindeki önemini kavramış Ermenistan'la yapılan işbirliğinin Paşinyan'ın iktidara gelmesiyle artık etkisiz hale geldiğini gören bir yapıdır” dedi. RUSYA, PAŞİNYAN'I DEVİRMEK İÇİN DOLAMBAÇLI BİR YOL İZLEYEBİLİR Cefersoy, Rusya’nın Paşinyan’a karşı planının dolambaçlı olduğunu, direkt olarak devirmek yerine bir süreç yaşatarak yıpratacağını söyledi. Cefersoy, “Rusya, Paşinyan'ı devirmek veya ona yönelik onu düşürebilecek büyük bir organizasyona gönüllü değil. Azerbaycan ve Türkiye ile bir ilişki türü geliştirmek istiyor. Rasyonel bir ilişki... Bu da barıştan geçer. Bunu da gerçekleştirebilmek için Azerbaycan'ın reel politik savaş sonrasındaki durumunu Ermenistan'ın kabul etmesi lazım. Bu da teslimiyet anlaşması demek. Rusya'nın stratejisi, bunu Paşinyan’a imzalatıp bundan sonra onu o sürecin içerisinde yıpratacak yerine başka birini getirmek, sonra da ‘Ermeni halkına dönüp işte siz Batı yanlısı birini seçtiniz, Batı'yı tercih ettiniz. O da size bu yenilgi anlaşmasını imzalattı’ demek” ifadelerini kullandı. Cefersoy, Batı dünyasının Ermenistan’ı var gücüyle destekleyeceğini dile getirirken, “Batının bütün gücüyle, ekonomik gücüyle, kültürel gücüyle, politik gücüyle, oradaki diplomatik gücüyle Paşinyan'a destek verdiği boyutu üzerinden şu anda, Paşinyan iktidarının normal yollardan kaybetmesi çok zor gözüküyor. Şu anda sokak hareketlerine, sokağa da hakim gözüküyor. Suikast olabilir, belki bir ihtimal darbe olabilir. Ona da Rusya'nın şu anda bu dönem itibarıyla böyle bir şey istemediğini düşünüyorum” dedi.

Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: Azerbaycan’ın ana hedefi, Ermenilere ait tehlike noktalarının imha edilmesidir Haber

Prof. Dr. Toğrul İsmayıl: Azerbaycan’ın ana hedefi, Ermenilere ait tehlike noktalarının imha edilmesidir

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Karabağ'da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla 19 Eylül 2023 tarihinde bölgedeki Ermeni terör hedeflerine yönelik "Antiterör Operasyonu" başlatıldığını duyurdu. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, operasyon kapsamında hedefin, siviller değil askeri hedefler olduğunun altını çizdi. AZERBAYCAN ORDUSUNUN BAŞARILI OPERASYONU Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde yürütülen terörle mücadele tedbirleri kapsamında, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin düzenli uzun süreli ateş noktaları ve askeri tesisleri imha edildi. Operasyona ait ilk görüntülerde; Azerbaycan'ın Ermenistan'a ait TOR Hava Savunma Sistemi'ni ve Karabağ'daki Ermeni güçlerin elektronik harp merkezini imha ettiği tespit edildi. TÜRKİYE'DEN AZERBAYCAN'A TAM DESTEK Azerbaycan'ın anayasal yapıyı yeniden tesis etmek için 19 Eylül 2023 itibariyle Karabağ'da Ermeni ayrılıkçılara yönelik başlattığı "Antiterör Operasyonu'nun" ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov ile telefon görüşmesi yaptı. Güler, Türkiye'nin her zamanki gibi bugün de Azerbaycan'ın yanında olduğunu bildirdi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Azerbaycan’ın Karabağ'da bugün başlattığı Antiterör Operasyonu’nu Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. Prof. Dr. İsmayıl, "Azerbaycan’ın ana hedefi, Ermenilere ait tehlike noktalarının imha edilmesidir" dedi.   Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, ''QHA'nın Türk basınında çıkan Azerbaycan-Ermenistan Savaşı haberlerine karşın Azerbaycan Savunma Bakanlığı bunun bölgesel bir Antiterör Operasyonu olduğunu açıkladı. Azerbaycan'ın yürüttüğü operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtladı. PROF. DR. TOĞRUL İSMAYIL: BU OPERASYON, TÜRKİYE'NİN DE BİLGİLENDİRİLMESİ İLE YAPILAN BİR OPERASYONDUR Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, “Türk basınından farklı olarak Azerbaycan, bu konuya hassas davrandığı için olayı, lokal antiterör tedbiri olarak ifade etmektedir. Tabii ki bunun hem jeopolitik hem siyasi diplomatik anlamı var. Birincisi bu tedbir; bölgede 'Rus barış Gücü'nün' olması nedeniyle hem Rusya'yla istişare edilerek veya bilgilendirerek aynı zamanda Rusya Dışişleri Bakanlığı ve Ağdam'daki Türkiye-Rusya Ortak Gözlem Merkezi'nin de kontrolüyle, işbirliğiyle ve Türkiye'nin de bilgilendirilmesi ile yapılan bir operasyondur. İkincisi, biliyoruz ki Batı ve Amerika Birleşik Devletleri de başta olmakla bazı devletler Azerbaycan'a karşı bu hassas meselede sürekli olarak bazen yanlış yani uluslararası hukuka aykırı söylemlerde bulunmakta. Bu sebepten bu hassasiyeti de dikkate alarak Azerbaycan, meselenin lokal olduğunu ve gereken terör merkezlerini, askeri üsleri vurduğunu ve bunun sivillere yönelik olmadığını, bu hassasiyeti dikkate aldığını ifade etmektedir. Azerbaycan'ın farklı yaklaşımı budur” açıklamasını yaptı. QHA, konuya ilişkin olarak Azerbaycan Türkü Siyaset Bilimci İsmayıl’a, “Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan, bölgede bulunan sözde Rus Barış Gücü'nden destek beklediğini açıkladı. Rus Barış Gücü’nün bu bağlamda olaya yaklaşımı ne olacak?'" sorusunu yöneltti. PROF. DR. TOĞRUL İSMAYIL: RUS BARIŞ GÜCÜ'NÜN BURADA HERHANGİ BİR EYLEM YAPMASI SÖZ KONUSU DEĞİL Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, bölgede yaşananların kanunlar çerçevesinde gerçekleştiğine dikkat çekerken, “Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan'ın açıklaması hiçbir şey ifade etmiyor. Bölgedeki Rus Barış Gücü daha önce de aslında buradaki Ermeni silahlı grupların temizlenmesi ve bölgeden uzaklaştırılması görevini yapmak zorundaydı. 2020 yılında 10 Kasım'da imzalanan üçlü mutabakatın dördüncü maddesine esasen bunun gerçekleşmesi gerekiyordu. Bu sebepten, yani Rus Barış Gücü'nün burada herhangi bir eylem yapması söz konusu değil. Öte yandan Rusya'da bu meselede bilgilendirilmektedir. Rusya Dışişleri Bakanlığı, sürekli olarak Azerbaycan ile irtibatta ve aynı zamanda bu tedbirlerin hayata geçirilmesinin, ister Azerbaycan yasalarından hareketle isterse uluslararası hukuka ve anlaşmalara göre doğru olduğunu söyleyebiliriz”  ifadelerini kullandı.

Ankara'da 20 Ocak Bakü Katliamı anıldı Haber

Ankara'da 20 Ocak Bakü Katliamı anıldı

Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçiliği, Keçiören Belediyesi ve Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı tarafından 19 Ocak 2023 Perşembe günü saat 15.00'te, 20 Ocak 1990 yılında "Kara Ocak" veya "Kara Yanvar" olarak tarihe geçen 20 Ocak Bakü Katliamı'nı konu alan panel ve fotoğraf sergisi düzenlendi. Panelin konuşmacıları arasında Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl ve TÜRPAV Başkan Vekili Dr. Sinan Demirtürk yer aldı. Panel, Mustafa Kemal Atatürk'e ve vatan uğruna can veren tüm şehitler için saygı duruşu, Türk İstiklal Marşı ve Azerbaycan Milli Marşı'nın okunmasıyla başladı. Panelin öncesinde, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 20 Ocak gerçeklerini açıklayan bir tanıtım filmi izletildi. Tanıtım filminde Rus ordusunun, Azerbaycan’da yaptığı katliamlar tüm gerçekliği ile gözler önüne serildi. Karanfilin 20 Ocak’ın önemli bir sembolü olduğu vurgulandı. KEÇİÖREN BELEDİYE BAŞKANI TURGUT ALTINOK'TAN AÇILIŞ KONUŞMASI Panelin açılışında Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, 20 Ocak’ın, Azerbaycan Türklerinin hafızasında bıraktığı izi anlatan bir konuşma yaptı. Altınok, Azerbaycan Türklerinin Anadolu Türkleriyle kaderdaş olduğunu vurguladı. Belediye Başkanı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Azerbaycan ve Türk Dünyası hususunda söylevinden örnekler vererek, Türkiye’nin amacının ve hedeflerinin, Türk dünyasını kapsaması gerektiğini dile getirdi. "AZERBAYCAN SİZİN, TÜRKİYE BİZİM DEVLETİMİZDİR" Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, açılış konuşmasında 20 Ocak olayının Azerbaycan Türkleri için ne ifade ettiğini vurgulayan bir konuşma yaptı. Büyükelçi, 20 Ocak Katliamı ve bu çerçevede gelişen olayların önemine işaret ederek, bağımsızlık yolunun başlangıcı olduğunu ifade etti. Azerbaycan Büyükelçisi, Keçiören Belediye Başkanına da ayrıca teşekkürlerini sundu. Memmedov, 20 Ocak Katliamını hatırlatan bu panelin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir belediyesi tarafından yapılmasının kardeşliğin en güzel göstergesi olduğunu söyledi. Derde ortak olmanın, acıyı birlikte yaşamanın kardeşliği güçlendiren bir özellik olduğunu da sözlerine ekledi. Büyükelçi, konuşmasını bitirirken,  "Azerbaycan sizin, Türkiye bizim devletimizdir" dedi. "AZERBAYCAN SİYASETİNİN, ORDUSUNUN KAHRAMANLIĞI VE İRADESİ COĞRAFYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ" TÜRPAV Milli Politikalar Enstitüsü Başkan Vekili Dr. Sinan Demirtürk, yapmış olduğu konuşmada, 20 Ocak Bakü Katliamı'nın, Azerbaycan Türkü aydınların ve halkın istiklal ruhunu gösteren en büyük kanıt olduğunu ifade etti. Azerbaycan’ın tarihen Anadolu’nun yanında durduğunu, daima Anadolu'yu desteklediğini vurgulayan Demirtürk; Kanlı Yanvar’ın, 1918’de kurulmuş Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin yeniden varlığını isteyen Azerbaycan Türkü aydınların mücadelesine bir karşılık olduğunu dile getirdi. Dr. Sinan Demirtürk, 1828’den beri Rusya, İngiltere ve İran’ın kendi arasında çizmiş olduğu haritanın "Türksüz Karabağ, Türksüz Kafkasya" denklemine dayandığını söylerken; Azerbaycan siyasetinin ve ordusunun kahramanca iradesinin bu planı ortadan kaldırdığını sözlerine ekledi. "KANLI YANVAR DEĞİL ŞANLI YANVAR" Ankara Üniversitesi DTCF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, o günlerin canlı şahidi olarak Azerbaycan Türklerinin bu denli bir vahşetin yaşanacağına o günlerde inanmadığını hatta Azerbaycan Türklerinin; tank namlularına karanfil yerleştirerek bunu sembolikleştirdiğini söyledi. Prof. Dr. İsmayıl, Sovyet ordusunun masum insanlara karşı yaptığı acımasızca katliamı o gün gördüğü ve duyduğu anılar üzerinden aktardı. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, 20 Ocak günü Bileceri kasabasında yaşayan yaşlı bir ninenin çay doldurmak için ışığı açtığında keskin nişancılar tarafından vurulduğunu aktarırken, aynı gün Bakü'de bir kişi, dışarıda neler olduğunu anlamak için balkona çıktığında binanın Sovyet Ordusu tarafından tarandığını ifade etti. Batı dünyasının Çekoslavakya ya da Macaristan'da gösterdiği tepkiyi Bakü için göstermediğini dile getiren İsmayıl; bunun sebebinin nüfusun Türk ve Müslüman olmasından kaynaklandığını söyledi. Azerbaycan'da yaşanan bu facianın Kanlı Yanvar denilmesine rağmen "Şanlı Yanvar" olduğunu vurgulayan İsmayil, bunun Azerbaycan Türkleri için bağımsızlık yolunda kırılma noktası olduğunu belirtti. Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, bu dönemden itibaren Azerbaycan Türkleri'nin Moskova'nın baskısından kurtulmayı, bağımsızlık için mücadelesinde daha keskin olduğunu söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.