Dr. Mahmut Çevik, merhum Dr. Yakup Ömeroğlu'nu anlattı
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, Kardeş Kalemler dergisinin 213. sayısında yer alan "Türk Dünyasının Gerçekçi Kahramanı: Yakup Ömeroğlu" başlıklı yazısıyla, Türkiye ve Türk dünyası ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayan, Türk dünyası ve kültürel birlikteliklerin devamı adına uzun yıllar çalışmalar yürüten, Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu'nu anlattı.
Dr. Mahmut Çevik'in Dr. Yakup Ömeroğlu'nu ve çalışmalarını anlattığı yazısı şu şekilde:
"Türk Dünyası meselesi her ne kadar 1970’li yıllarda politik bir veçhe üzerinden algılanmış olsa da özellikle sosyalist sistemin çöküşü ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ardından politik tahayyülleri aşan çok daha başka derinliklere ihtiyaç olduğu ortaya çıktı diyebiliriz. Ağırlıklı biçimde 1920’li ve takip eden 30’lu yıllarda Sovyetlerin yönetimine girmeye zorlanan Orta Asya Türkleri ile Türkiye Türkleri arasındaki iletişimin kopması ile beraber çok uzun zaman dilimini kapsayan kültürel, ekonomik ilişkilerin adeta tarih dışına atıldığını iddia etmek mümkün. Zaman zaman Sovyet ya da Çin komünist yönetimi sınırları altındaki ata topraklarından kaçarak Türkiye’ye sığınan Batı ve Doğu Türkistan Türklerinin neler yaşadığına yönelik doğru bilgileri ancak o vakit öğrenebildik. Çok zor şartlarda ve ailelerinin kimi bireylerini bu zorlu yolculukta kaybeden Türkistanlıların mücadeleleri Türkiye’de dernekler kurarak ve süreli yayınlar çıkartarak yıllarca sürdü.
Türkiye’de ise özellikle Türk Ocakları ve bu tarihi kurumun dergisi olan Türk Yurdu çevresinde toplanan Türk milliyetçilerinin ilgileri dolayısı ile buradan da Türkistan coğrafyasına dair farkındalık sürekli diri tutulmaya çalışıldı. Her ne kadar 1970’li yıllarda hayata ilişkin her şeyin hızla politikleşmesi gibi bu mesele de siyasal tahayyülün sınırlarında algılansa da kimi dergilere baktığımızda Türkistan’ın kültürel, coğrafik, edebi ve estetik varlığı hakkında yazıların varlığına da rastlarız. Dediğimiz gibi Soğuk Savaş yıllarının içe kapalı komünist dünyası hakkında doğru bilgilere ulaşmak mümkün olmasa da 1980’li yıllardaki kimi ilgilerin asıl meyvelerini 1990’lardan yani Sovyet bloğu çöktükten sonra verdiğini görürüz. Önce Erzurum’da yayınlanan sonra İzmir’e taşınan ve İbrahim Bozyel ile Yavuz Akpınar'ın 1982’de çıkarmaya başladığı ve Türk Dünyasının kültürel ve edebi birikimini Türkiye’ye taşıyan Kardaş Edebiyatlar dergisi bu bahsettiğimiz hazırlık aşamasının kuşkusuz en önemli köşe taşlarındandır. Birbiri ile iletişimi kopan ve hatta birbirine yabancılaşan Türk Dünyasının edebi, kültürel varlığını kayıt altına alarak daha Sovyetler dağılmadan alternatif bir iletişim ağı kuran bu dergi ile yakın zamanda kaybettiğimiz Yakup Ömeroğlu’nun 2007 yılı ocak ayından itibaren çıkarmaya başladığı ve kapanan Kardaş Edebiyat’ın misyonunu çok daha büyüterek 2000’li yılların imkanlarına açan Kardeş Kalemler dergisinin önemi şimdilerde daha iyi anlaşılıyor.
Üniversite okumak maksadı ile geldiği Ankara’da Türk Dünyasına yönelik ilgileri için imkanlar bulan Yakup Ömeroğlu gibi isimlerin ne tür bir tarihsel misyon taşıdıkları ve nasıl güçlü bir alan doldurdukları günümüzde çok daha açık biçimde ortada. Özellikle Türk Dünyası meselesinin politik olmaktan çok reel biçimde kültürel ilişkiler üzerinden doğru yönelimlere ulaşabileceği tezinden hareketle önemli çalışmalara öncülük eden Yakup Ömeroğlu’nun Sovyetler dağıldıktan hemen sonra 1993 yılında (16-26 Ağustos 1993) Türk Dünyası coğrafyasının 16 farklı bozkırlarından bir araya topladığı gençlerle Tataristan’ın başkenti Kazan’da tertiplemiş olduğu “1. Türk Dünyası Gençlik Kamp ve Kurultayı” onun uzun yıllar boyu zihninde tasarladığı büyük işlerin girizgahı gibidir. Bu kurultay ve devamında başardığı çok daha gösterişli işlerin teorik çerçevesini ise adeta Türk Yurdu dergisi, Yeni Düşünce ve Gündüz gazetelerinde kaleme aldığı metinlerde buluruz.
Yakup Ömeroğlu’nun Kırım, Kırgızistan, Başkurtistan, Kazakistan, Çuvaşistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde toplamayı sürdürdüğü ve genel başkanlığını üstlendiği Türk Dünyası Gençlik Kampı ve Kurultayları sürecinin kuşkusuz en önemli kazanımlarından biri çok uzun yıllar birbirinden habersiz kalan bu kardeş toprakların iletişimini kalıcı hale sokacak Bengü isimli dergiyi yayın hayatına sokmasıdır. Daha ileriki süreçte Bengü Yayınlarını kurarak Türk Dünyasından edebî eserleri yayınlayan bir ihtisas yayıncılığını hayata geçirmesiyle de 500 civarında eserin okuyucuyla buluşmasına imkân sağlamıştır.
Kültürel ilişkinin çok daha kalıcı ve gerçekçi olduğunun ve ilerleyen yıllarda Türk Dünyası devletleri arasında kurulacak farklı ekonomik, siyasal ve hatta askeri iş birliğinin kalıcı zeminini inşa eden bu yaklaşımın tuğlalarını gerçekçi adımlar ve sabırlı bir ruh ile sessizce ören Ömeroğlu’nun çalışmalarının ne tür verimler çıkarttığına şahit olduk ve şüphesiz önümüzdeki yıllarda daha fazlasını da göreceğiz.
Türk topluluklarının duygu bağlarının öncelikle kurulmasını sağlayan projeleriyle kendinden sonraya derin izler bırakan Ömeroğlu’nun çalışmaları 2000’li yıllarda da hiç durmadan aralıksız sürdü. 2003 yılında yayınladığı ve ilk edebi eseri olan “Türkistan-Yesevî’nin Şehri Yesi’ye Dair” kitabı (ki, bu kitabıyla aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliği’nin Şehir Kitapları dalında yılın yazarı ödülünü aldı), 2004’te danışmanlığını ve sunuculuğunu yaptığı ve TRT’den canlı yayınlanan Türk Dünyası Nevruz Bayramı Kutlamaları programı, Türk Dünyası Müziğinin dünyaca önemli ismi İrfan Gürdal ile beraber TRT Avaz Kanalında sundukları “Gönül Bağı” programı, 2005 yılında danışmanlığını yaptığı “Asya’nın Kandilleri” belgeseli ve nihayetinde 2007 yılında Türk Dünyasının edebi varlığı ve işbirliğine ilişkin tematik yayını ile ön plana çıkan Kardeş Kalemler dergisi gibi hizmetleri bu sürecin ürünleri olarak değerlendirilebilir.
2004-06 yıllarında Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanlığı da yapan Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Yakup Ömeroğlu’nun gençlik yıllarından vefatına kadar hiç durmadan Türk Dünyasının bağlarını 21. Yüzyılda yeniden ve çok daha gerçekçi adımlar ekseninde kurmaya dair çalışmaları mutlaka ondan sonraya devredecek. Gelip geçici, konjonktürel projeler yerine kalıcı, sürdürülebilir ve hatta gönüllerde yerleşik bağlar inşa etmeye yönelik çabaların lider ismi olan Yakup Ömeroğlu’nun bıraktığı miras, Türk Dünyası temasının hala işlevsel olduğunu, 21.yüzyılda kültürel, ekonomik, edebi ve siyasal dengelerin kurulmasında bu coğrafyanın evlatlarınca yapılacak çok daha farklı işlerin gerçekleştirilebilir olduğunu göstermektedir.
35 yılı aşan dostluğumuz sürecinde Balkanlardan Asya içlerine, Kafkasya'dan Kerkük'e Türk düşünce, kültür, edebiyat, sanat hayatına dair yapılacak çalışmalarımızda istişare halinde bulunduğumuz Yakup Ömeroğlu, Türk varlığının söz konusu olduğu her coğrafyada iz bırakan özverili gayretlerinde Balkanları da ihmal etmedi. Balkanlara yönelik birçok faaliyetinin yanı sıra özellikle TİKA ile iş birliği içinde Balkanlarda yaşayan gençler için Yazarlık Atölyesi çalışmalarını başlattı. Bu çalışmalarla Türkçe, Balkan coğrafyasındaki gücüne güç kattı. Atölye çalışmalarında yer alan öğrencilerin yayımlanan eserlerinden bazıları değerli ödüllere layık görüldü.
Yakup Ömeroğlu, idealist, ilkeli, çizgisine sadık, mücadelesinde samimi ve kararlı, birçok insanın hayalini kuramayacağı büyük hedefler için durmaksızın gayret sarf etmenin inancına ve sorumluluğuna sahip özel bir karakter olarak her Türk evladına örnek olacak kıymettedir. Bu kıymetin aramızdan ayrılışının doğurduğu boşluğu zamanla fazlasıyla hissedeceğiz; ancak bütün çalışmalarıyla ve başarılarıyla Türk milletinin hiçbir zaman unutmayacağı Yakup Ömeroğlu'nu gerçek bir vatansever, milliyetperver olarak saygıyla ve hasretle hatırlayacağız."