SON DAKİKA
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sürgün

QHA - Kırım Haber Ajansı - Sürgün haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sürgün haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırım Tatar siyasi tutsaklar neden Rusya’nın uzak bölgelerine sürgün ediliyor? Haber

Kırım Tatar siyasi tutsaklar neden Rusya’nın uzak bölgelerine sürgün ediliyor?

Rusya, Kırım’da işgale karşı çıkanlara baskı uygulamak amacıyla kurguladığı davalar çerçevesinde haksız yere alıkoyarak mahkum ettiği Kırımlı siyasi tutsakları özellikle yarımadadan çok uzakta bulunan cezaevlerine gönderiyor. İşgalciler, geçen yıl boyunca onlarca Kırımlı siyasi tutsağı, ana vatanlarından binlerce kilometre uzaklıktaki bölgelere sevk etti. Bu uygulama, uluslararası hukuka aykırı olmasının yanı sıra tutukluların ve ailelerinin yaşamını olumsuz etkiliyor. Kremlin rejimi, bu tür sürgün uygulamalarıyla baskı ve sindirme politikasına devam ediyor. Cenevre Sözleşmesi, işgal altındaki topraklardan tutsakların işgalci devletin kendi topraklarına sevk edilmesini açıkça yasaklıyor. Ancak Rusya, bu hükmü sistematik olarak ihlal ediyor ve suç işlemeyi sürdürüyor. Uzaktaki cezaevlerine yapılan sevkler, tutsakların avukatlarıyla iletişimini zorlaştırıyor ve aile bireylerinin düzenli ziyaretlerini imkânsız hâle getiriyor. Bu durum, siyasi tutsakların moral durumunu ciddi biçimde etkiliyor. Bununla birlikte, birçok siyasi tutsağın tutulduğu yerlerde yetersiz barınma koşulları, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği ve kötü muamele gibi insan hakları ihlalleri de dikkat çekiyor. SİYASİ TUTSAK ELDAR KANTEMİROV VATANINDAN 7 BİN KİLOMETRE UZAKLIKTA HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR Kırım Tatarı siyasi tutsak Eldar Kantemirov, ana vatanı Kırım’dan 7 binden fazla kilometre uzaklıkta yer alan Rusya'nın sert iklim koşullarına sahip Buryatya Cumhuriyeti’ndeki bir cezaevine sevk edildi. Buryatya’da kış aylarında sıcaklık -25 ila -30 dereceye kadar düşüyor. Bu soğuk, Kırım gibi ılıman iklime sahip bir bölgeden gelen biri için fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi bir zorluk anlamına geliyor. Kırım Haber Ajansına konuşan siyasi tutsak Eldar Kantemirov’un eşi Elvina Üseinova, kuzeydeki hapishanelerde aşırı soğuk nedeniyle açık hava faaliyetlerinin bile yapılmadığını belirterek, “Bu soğuk, Kırım’dan gelen bir insanın bedeni için büyük bir stres” dedi. Elvina Üseinova, eşinin önce Ulyanovsk bölgesindeki Dimitrovgrad’a ardından Buryatya’ya sevkiyle ilgili Rusya Federal Ceza İnfaz Servisine (FSİN) iki ayrı dava açtığını ancak henüz herhangi bir sonuç alamadığını aktardı. Üseinova, siyasi tutsakların Rusya’nın bu tür uzak bölgelerdeki cezaevlerine sevkinin rastlantı olmadığını, sistematik bir baskı politikasının bir parçası olduğunu vurguladı. KÜÇÜK KIZINI 6 YIL SONRA İLK KEZ GÖRECEK Elvina Üseinova, 15 Nisan’da çocuklarıyla birlikte Buryatya’ya eşi Eldar Kantemirov’la görüşmeye gidecek. Bu uzun ve zorlu yolculuk için sadece ulaşım masrafları, 100 bin rubleyi (yaklaşık 44,5 bin TL) buldu. Bu giderlerin büyük bir kısmı, Kırım Tatar halkının dayanışması sayesinde karşılandı. Siyasi tutsağın eşi, “Eldar, en küçük kızını 6 yıl sonra ilk kez görecek. Gözaltına alındığında o sadece 10 aylıktı. Görüşmeye onu da mutlaka getirmemi istedi” dedi. KIRIM’DAN 9 BİN KİLOMETRE UZAKLIKTAKİ SÜRGÜN Kırım Tatarı siyasi tutsak Ruslan Mesutov, Kasım 2024’te Rusya'nın kuzeyindeki Yakutistan’daki 1 No’lu cezaevine sürgün edildi. Kırım’dan tam 9 bin kilometre uzaklıkta bulunan bu bölge, ailesi için ulaşılamaz durumda. Bu nedenle Mesutov’un ailesi, onu ziyaret etme imkânı bulamıyor. Mesutov’un kız kardeşi Suvade Mesutova, kardeşinin cezaevine sevk edildiği kasım ayından bu yana hücrede tutulduğunu aktararak şunları kaydetti: “Devamlı hücre cezasına tabi tutuluyor. Sadece başını masaya koyup kısa süreliğine daldığı için 15 gün hücre cezasına çarptırıldı. Daha sonra saati sorduğu için bir 15 gün daha ceza verildi. Her ayda bir kendisinden neden kan alındığını öğrenmek istediği için de yeni bir cezaya çarptırıldı. Ve buna benzer birçok bahane daha ceza vermek için kullanılıyor.” MESUTOV’UN SAĞLIK DURUMU KÖTÜLEŞİYOR 59 yaşındaki Ruslan Mesutov’un sağlık durumu da endişe verici. Omurga hastalığı bulunuyor, hapishanede hepatit C teşhisi konuldu. Kalp ağrılarından şikâyetçi olan Mesutov, zaman zaman bilinç kaybı da yaşıyor. Ancak tüm bu sağlık sorunlarına rağmen, bulunduğu tecrit koşulları ve uzaklık, hem tedavi imkânlarını kısıtlıyor hem de ailesiyle bağını tamamen koparıyor. Suvade Mesutova, kardeşini evinden binlerce kilometre uzağa süren Rusya Federal Ceza İnfaz Servisini ve devamlı kendisine hücre cezası veren hapishane yönetimini dava etmeyi planlıyor. SİYASİ TUTSAKLARIN KIRIM’DAN ÇOK UZAKLARA SEVK EDİLMESİ SİSTEMATİK BASKI POLİTİKASININ BİR PARÇASI İşgal altındaki Kırım’da yaşayan insan hakları savunucusu, gazeteci Lütfiye Zudiyeva, Kırım Tatar siyasi tutsakların Rusya’nın uzak bölgelerine sevk edilmesinin, ilk tutuklama anından itibaren başlayan sistematik baskı politikasının bir devamı olduğunu belirtti. Bu uygulamaların sadece tutukluları değil aynı zamanda ailelerini de derinden etkilediği vurgulayan Zudiyeva şu ifadeleri kullandı: “Her mahkûmun ailesiyle görüşme ve çocuklarının hayatında yer alma hakkı vardır. Ancak binlerce kilometre uzağa gönderildiklerinde bu imkân fiilen ortadan kalkıyor.” “MESAFELER ÖMÜR BOYU HASRETE DÖNÜŞÜYOR” Özellikle yaşlı ebeveynler için bu mesafelerin ömür boyu sürecek bir ayrılık anlamına geldiğini belirten Zudiyeva, bir örnek olarak siyasi tutsak Riza İzetov’un kanser hastası annesini göstererek şunları kaydetti: “İzetov’un kanser hastası annesi, Kırım’dan Yakutistan’a, yani 9 bin kilometre uzaklığa seyahat edemeyecek durumda. Bu, onun için oğluyla bir daha hiç görüşememek anlamına geliyor.” SERVET GAZİYEV, KIRIM’DAN 12 BİN KİLOMETRE UZAKLIĞA SEVK EDİLDİ İnsan hakları savunucusu, şu anda en ağır durumda olan mahkûmun 64 yaşındaki siyasi tutsak Servet Gaziyev olduğunu söyledi. Gaziyev’in Kırım’dan 12 bin kilometre uzaklıktaki Kamçatka’ya gönderilerek ailesinden tamamen koparıldığını vurgulayan Zudiyeva, “Kırım’dan kimse o mesafeyi aşamaz, düzenli ziyaret edilmesi imkânsız. Bu, bir insanı yalnızca fiziksel olarak değil duygusal olarak da tecrit etmenin bir yoludur” dedi. RUSYA'NIN AMACI SİYASİ TUTSAKLARI SİNDİRMEK VE YALNIZLAŞTIRMAK! Zudiyeva’ya göre; bu sürgünler, siyasi tutsakları tamamen sindirme, yalnızlaştırma ve dirençlerini yok etme amacı taşıyor. Aynı zamanda mahkûm aileleri üzerinde de yoğun bir psikolojik ve ekonomik baskı kuruluyor. Bu zulümlerin yalnızca kamuoyunun ilgisi ve uluslararası baskıyla durdurulabileceğini belirten insan hakları savunucusu, hedeflerinin yalnızca sevk uygulamalarının sona erdirilmesi değil tüm Ukraynalı siyasi tutsakların özgürlüğüne kavuşması olduğunu vurguladı.

8 Mart 1944: Malkar Türklerinin sürgünü Haber

8 Mart 1944: Malkar Türklerinin sürgünü

Sovyetler Birliği’nde İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, dünya tarihinin en acımasız lideri ve halkların düşmanı Josef Stalin’in bir emriyle birçok halk yaşadıkları kadim yurtlarından sürüldü. Başta Kırım Tatarları olmak üzere Ahıska Türkleri, Çeçenler ve İnguşlar gibi sürgün yoluyla katledilen milyonlarca insanın arasında yer alan Malkar Türklerinin sürgün edilişlerinin bugün 81’inci yıl dönümü. 8 Mart 1944’te meydana gelen sürgünde, Malkar Türkleri hayvan vagonlarına bindirilerek Türkistan'a gönderildi. Alman ordusuyla iş birliği yaptığı öne sürülen Malkarlardan önce Şubat 1944’te Çeçenler ve İnguşlar Kafkasya’dan sürülmüşlerdi. 8 Mart 1944 tarihinde de tüm Malkar köylerine silah zoruyla girilmiş, halk, en yakın tren garlarına sürüklenerek hayvan vagonlarına doldurulup Kazakistan bozkırlarına ve Kırgızistan’daki çalışma kamplarına sevk edilmişlerdi. Stalin yönetimindeki sürgünde Komünist rejime düşmanlık, anavatana ihanet ve düşmanlıkla işbirliği suçlamaları neden gösterilerek Malkarlar bebek, yaşlı demeden hayvan vagonlarına bindirilerek yurtlarından koparıldı. Stalin’in acımasız emriyle yerine getirilen bu eylemde halk, vagonlarla Türkistan ve Sibirya’ya sürüldü. Hayvan vagonlarından hiçbir şekilde çıkarılmayan kimi insanlar yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren insanların cesetleri yol kenarlarına bırakıldı.   ANNE VE ÇOCUKLAR BİRBİRİNDEN KOPARILDI Sürülen Malkar halkı, aile üyelerine bakılmaksızın Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Sibirya gibi çeşitli bölgelere gönderildi. Söz konusu sürgünde anne ve çocuk, karı ve koca birbirinden ayrı düştü. Malkar halkıyla aynı etnik yapıya sahip, aynı dili, coğrafyayı ve tarihi paylaşan Karaçay halkı da 2 Kasım 1943’te aynı güçler tarafından aynı şekilde sürülmüştü. 14 yıl sürgünde kalan Karaçay-Malkar halkının, Stalin’in ölümünün ardından haksız yere sürgün edildikleri ispatlanarak 1957’de Krusçev tarafından itibarları iade edildi. Daha sonra Ata yurtları Kafkasya’ya dönme izni verildi. 1959 nüfus sayımına göre, 21 bin 882 Karaçay-Malkarlı sürgün yerleri olan Kazakistan, Kırgızistan ve Sibirya’da kaldı. 101 bin 918 Karaçay-Malkarlı ise atayurtları Kafkasya’ya döndü.

Çeçen ve İnguş Sürgünleri 81. yıl dönümünde anılıyor Haber

Çeçen ve İnguş Sürgünleri 81. yıl dönümünde anılıyor

Bugün, 23 Şubat 1944 Çeçen-İnguş Sürgünü ve Soykırımının 81. yıl dönümü kaydediliyor. Sovyet Rusya tarafından 23 Şubat 1944’te Çeçen ve İnguş halkalarının sürgün edilmesi, tarihin kara sayfalarından biri olarak hatırlanmaya devam ediyor. Kanlı sürgünlerin mimarı olan Stalin’in emri ile bütün Çeçenler ve İnguşların, Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden Orta Asya’ya sürgünü başladı. Bazı verilere göre Çeçen ve İnguş Sürgünü sırasında komünistler tarafından 650 binden fazla kişi sürgün edildi. Avrupa Parlamentosu 2004’te Çeçen ve İnguş halkalarının sürgününü soykırım olarak tanıdı. SÜRGÜN ANMALARI Çeçenistan’da 23 Şubat uzun zamandır Anma ve Matem Günü olarak kaydediliyordu ancak 2011 yılından sonra, Çeçenistan’da Rusya genelinde kutlanan resmi bayramların da kutlanması gerektiği gerekçesiyle (Rusya’da 23 Şubat “Vatan Savunucuları Günü” kaydediliyor) anma gününün 23 Şubat’ta kaydedilmesi yasaklandı. 2012 yılında Kremlin kuklası Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadırov, Anma ve Matem gününün babasının, eski Çeçenistan Başkanı Ahmat Kadırov’un ölüm günü olan 10 Mayıs tarihinde yapılmasına karar verdi. Rusya’ya bağlı İnguşetya Cumhuriyetinde 23 Şubat 2018’de Çeçen ve İnguş halkalarının sürgün edilmesinin 74. yıl dönümünde sürgün kurbanları anılmıştı. Rusya Federasyonu’nda İnguşetya Cumhuriyeti’ndeki Nazran şehrinde matem mitingi düzenlenmiş, camilerde ise sürgünün 74. yıl dönümü dolayısıyla dualar okunmuştu. Bununla birlikte anma etkinliklerin çoğu, Avrupa ve ABD şehrinde yapılmıştı. Çeçenler Paris, Strazburg, Nantes, Nice ve Toulouse’da, ayrıca Lahey, Berlin, Viyana, Oslo, Stockholm, Helsinki, Tiflis, İstanbul ve New York’ta bir araya gelerek Stalin’in baskılarının kurbanlarını anmıştı.

Bakan Fidan, Ahıska Türklerinin sürgün acısını paylaştı Haber

Bakan Fidan, Ahıska Türklerinin sürgün acısını paylaştı

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14 Kasım 1944’te Sovyetler Birliği tarafından 94 bin Ahıska Türkünün tarihi vatanlarından sürülmesinin 80. yıl dönümünde önemli bir açıklama yaptı. Bakan Fidan, Ahıska Türklerinin acılarını paylaştığını ve Türkiye olarak onların her zaman yanlarında olduklarını vurguladı. AHISKA TÜRKLERİNİN DÖNÜŞ YOLCULUĞUNA DESTEK Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ahıska Türklerinin günümüzde Gürcistan sınırları içinde kalan ana vatanlarından sürgün edilmesine yol açan trajedinin 80. yılında yayımladığı mesajda, o dönemde hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek, geride kalanların acılarını paylaştığını belirtti. Fidan, Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüşünün başarıyla tamamlanması için Türkiye’nin güçlü bir destek verdiğini ifade etti. Türkiye’nin, Ahıska Türklerinin haklarının korunması ve yurda dönüş süreçlerinin takibini başta Avrupa Konseyi olmak üzere uluslararası platformlarda sürdürdüğünü belirterek, "Ahıska Türklerinin ana vatanlarına dönüş yolculuklarının başarıyla tamamlanmasını en güçlü şekilde destekliyoruz" ifadelerini kullandı. Yaklaşık yüz bin Ahıska Türkü kardeşimiz, 14 Kasım 1944 tarihinde, asırlarca yaşadıkları Gürcistan’ın Ahıska bölgesindeki ana vatanlarından sürgün edildiler. Sürgün sırasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yurtlarından edilen tüm Ahıskalı… — Hakan Fidan (@HakanFidan) November 14, 2024 Ahıska Türklerinin, Gürcistan’daki yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla hayata geçirilen projelere de değinen Bakan Fidan, bu çabalarla Ahıskalı ailelerin ekonomik olarak ayakta kalmalarına yardımcı olunduğunu ve özellikle gençler için burs imkanları sunulduğunu vurgulayarak, "Gürcistan’daki Ahıskalı ailelerin ihtiyaçlarının karşılanması, yaşadıkları bölgelerde ekonomik olarak ayakta kalabilmeleri için projeler hayata geçiriyoruz. Ahıskalı gençlere burs imkanları sunuyoruz" dedi. Fidan, Türkiye’nin, Ahıska Türklerine sağladığı istisnai vatandaşlık ve uzun süreli ikamet izni imkanlarına da değindi. Ayrıca, Ukrayna-Rusya Savaşı sürecinde zor durumda kalan Ahıska Türklerine Türkiye’ye güvenle ulaşmalarına yardımcı olunduğunu vurguladı. DÜNYADA 500 BİN AHISKA TÜRKÜ YAŞIYOR Dışişleri Bakanı, Ahıska Türklerinin dünya genelinde sayılarının 500 bine ulaştığını ve bu büyük topluluğun birlik ve beraberlik içinde kalabilmesi, kültürel miraslarını yeni nesillere aktarabilmesi için Türkiye’nin her türlü desteği sağlayacağını sözlerine ekledi. Fidan, Ahıska Türklerinin ve diğer Türk diasporalarının, Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve her zaman yanında olacaklarını bildirdi.

Kırım Vakfından Ahıska Sürgünü açıklaması Haber

Kırım Vakfından Ahıska Sürgünü açıklaması

Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle on binlerce Ahıska Türkü, tıpkı Kırım Tatarları gibi tam 80 yıl önce bugün öz vatanlarından canice koparılmıştı. Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Vakfı, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 80. yıl dönümü münasebetiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. KIRIM VAKFI, AHISKA TÜRKLERİNİN SÜRGÜNÜ ANDI Kırım Vakfı resmî internet sayfası aracılığıyla paylaşılan anma mesajında şu ifadelere yer verildi: "İkinci Dünya savaşı sırasında Sovyet Rusyası, erkeklerini cephelerinin önüne sürdüğü Kalmukların, Karaçay-Malkarların, Çeçen-İnguşların, Kırım Tatarların savunmasız kalan kadınlarını, çocuklarını ve yaşlılarını vatanlarından binlerce km. uzaklara topyekûn olarak sürgüne göndermesine 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerini de ekledi. Sovyetler Birliği’nce ikinci dünya savaşına kadar askere almadığı Ahıska Türklerinin eli silah erkekleri savaş boyunca cephelerde nüfusunun önemli bir bölümünü kaybederken, kadınları ve yaşlıları ise 1944 yılının ekim ayında tamamlanan Ahıska-Borcom demiryolu inşaatında çalıştırıldı. Mükafatlandırılması gerekirken, Stalin tarafından tehdit unsuru olarak görülen Ahıska Türkleri 14 Kasım 1944 tarihinde kendilerinin inşaa ettikleri demiryolu üzerinde istif edilircesine dolduruldukları hayvan vagonlarında günlerce süren bir sürgün yolculuğuna tabii tutulmuştu. İkinci dünya savaşında Sovyet Rusyasının gerçekleştirdiği  topyekün sürgünlerden sonuncusuna maruz kalan Ahıska Türklerinin sürgün esnasında cephede savaşan erkekleri de savaş sonunda sürgünün bir parçası olmaktan kurtulamadı. Sürgün öncesinde sayıları 115 bin olarak belirtilen Ahıska Türklerinin nüfusunun önemli bir bölümü sürgünün zor şartlarına dayanamayarak kaybedilmiş, vatanlarındaki mallarına el konulmuş, mili kimlikleri ile ilgili her türlü izler de yok edildi. Seksen yıldır devam eden sürgün boyunca vatanlarına dönmelerine izin verilmeyen tek halk olarak kalan Ahıska Türkleri, gerek Sovyetler Birliği gerekse kendini Sovyetlerin devamı sayan Rusya tarafından sürgünün telafisine yönelik herhangi bir iyileştirmeye de tâbi tutulmadı. Bugün dünyanın 10 ülkesine dağılmış olarak hayatlarını idame ettirmeye çalışan Ahıska Türklerinin Ukrayna’da yaşayan önemli bir bölümü de Rusya’nın Ukrayna topraklarında başlattığı saldırıları ve işgalleri nedeniyle Rusya’nın müsebbibi olduğu bir sürgünü günümüzde de yaşamaktadır. Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüş de dahil gasp edilen ve seksen yıldan beri verilmeyen hakları için verdikleri mücadelelerini içtenlikle destekliyor, sürgünün sekseninci yıl dönümünde acılarını paylaşıyor, sürgün şehitlerini de rahmetle anıyoruz."

Kırım Derneği, Ahıska Sürgünü’nün 80. yıl dönümünü andı Haber

Kırım Derneği, Ahıska Sürgünü’nün 80. yıl dönümünü andı

Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle on binlerce Ahıska Türkü, tıpkı Kırım Tatarları gibi tam 80 yıl önce bugün öz vatanlarından canice koparılmıştı. Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 80. yıl dönümü münasebetiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. KIRIM DERNEĞİ, AHISKA TÜRKLERİNİN SÜRGÜNÜ ANDI Kırım Derneği, 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Tatarlarının vatanlarından koparıldığı tarihi anı hatırlattığı 14 Kasım tarihli basın bildirisinde şu ifadelere yer verdi: "Sovyetler Birliği ve cani lideri Stalin tarafından 14 Kasım 1944 tarihinde vatanlarından topyekün sürgüne gönderilen Ahıska Türklerinin  acısını 80 yıl dönümünü yüreğimizin derinliklerinde hissederek hatırlıyoruz. Erkekleri  II. Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği saflarında canlarını siper ederken, olan bitenden habersiz kadınları, çocukları ve yaşlıları Türkiye sınırının birkaç adım ötesinde yaşadıkları topraklarından “sınır güvenliğini tehdit ettikleri" gerekçesiyle vatanlarından koparılmıştı. Tıka basa dolduruldukları hayvan vagonlarında sürgüne gönderilen Ahıska Türkleri; aç, susuz günlerce süren tren yolculuğu esnasında ve sürgün yerlerindeki ilk aylarında maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalara ve olağanüstü zor şartlara dayanamayarak nüfusunun önemli bir bölümünü kaybetmişti. Malları ve gayrimenkulleri de ellerinden alınan Ahıska Türklerinin yerleşim yerlerinin adları da değiştirilmiş, yaşadıkları yerlerde izlerini taşıyan her şey yerle bir edilerek yok edilmişti. Bugüne kadar vatanlarına dönmelerine izin verilmeyen Ahıska Türklerine, sürgünün telafisine yönelik herhangi bir iyileştirme sağlanmadığı gibi bugün Ukrayna topraklarında devam eden Rusya’nın işgal ve saldırıları sonucunda yeni sürgünler yaşatılmıştır. Aynı kaderi paylaştığımız Ahıska Türklerinin seksen yıldır devam eden hak mücadelesini destekliyor, acılarını paylaşıyor, sürgün şehitlerini de rahmetle anıyoruz. Unutmadık! Unutmayacağız!"

80 yıldır dinmeyen acı: Ahıska Sürgünü ve Soykırımı Haber

80 yıldır dinmeyen acı: Ahıska Sürgünü ve Soykırımı

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle on binlerce Ahıska Türkü tam 80 yıl önce bugün öz vatanlarından canice koparılmıştı. Ahıska Türkleri, günümüzde Gürcistan sınırlarında kalan vatanlarından bir gece ansızın hayvan vagonlarına bindirilerek Sibirya başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerine sürgün edildi. Ahıska Türklerinin Stalin zulmü ile anavatanlarından sürülmelerinin 80. yıl dönümünde sürgünde hayatını kaybedenler dualarla anılıyor. 14 KASIM 1944 AHISKA SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Bugün Gürcistan toprakları içerisinde yer alan ve Ardahan’a 15 kilometre uzaklıkta bulunan Ahıska, 1829’a kadar Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan Edirne Antlaşması’yla şehrin kaderi değişti. Ahıska, Çarlık Rusya’sının hakimiyetine girdi. Bu da, Ahıskalı Türklerin yıllar boyu yaşayacağı zulümlerin fitilini ateşledi. Ahıska, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan’a bağlandı. 2. Dünya Savaşı’na kadar askere çağrılmayan Ahıska Türkleri, savaş başlayınca Rusya tarafından silah altına alındı. 40 bin civarında insan, Almanlarla savaşmak üzere cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da Ahıska-Borcom demir yolu inşaatında çalıştırıldı. Bu hat, 1944 yılı ekim ayında tamamlandı. Ahıskalılar, kendilerini vatana hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi elleriyle yapmış oldu. Soykırım ve sürgünün 80. yıl dönümünde yurtlarından koparılan Ahıskalı Türklerin yaşadığı zulüm unutulmadı. Bir gece ansızın hayvan vagonlarına bindirilen kadın, çocuk, yaşlı 17 bin insan açlıktan, soğuktan ve çeşitli hastalıklardan hayatını kaybetti, 212 köyün boşaltılmasıyla 94 bine yakın kişi vatanından koparıldı. Katil Stalin idaresindeki askerler, hayatını kaybeden Ahıskalıların naaşlarını yol kenarına attı. Trenlere doldurulan Ahıskalı Türklerin tüm eşyaları geride kaldı. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Hayatta kalan Ahıskalılar özellikle Kazakistan başta olmak üzere Türkistan ve Sibirya'nın çeşitli bölgelerine sürüldü. Yaşam mücadelesi veren Ahıska Türkleri, 1956 yılında özel yerleşim sınırlamalarının Sovyet idaresince kaldırılması nedeniyle Kafkasya’nın farklı bölgelerine dönmeye başladı. Ancak, halkın büyük bir kısmı sürgüne gönderildikleri bölgelerde yaşamaya devam etti. AHISKA TÜRKLERİNİN VATANA DÖNÜŞ MÜCADELESİ Ahıska Türklerine sürgünden sonra vatan olan topraklardan Türkiye Cumhuriyeti, kanlı sürgünden yıllar sonra Ahıska Türklerinin kendi topraklarına yerleştirilmesi için çalışmalar yürüttü. 2004 yılının şubat ayında Rusya ve ABD hükûmeti, Uluslararası Göç Örgütünün desteğiyle Rusya’nın Krasnodar bölgesinde ikamet eden Ahıska Türklerinin ABD’de yerleştirilmesi programı başlattı. 2005 yılının eylül ayı itibarıyla yaklaşık 21 bin Ahıska Türkü programa katılma başvurusunda bulundu ve 5 bin kişi ABD’nin farklı şehirlerinde yerleştirildi. Günümüzde Ahıska Türkleri dünyada 550 bin civarında nüfusa erişti. Daha sonra da 2014’te Kırım’ın işgali neticesinde Ukrayna’nın doğusunda başlayan Rus işgali nedeniyle çatışmanın ortasında kalan bölgedeki Ahıska Türklerinin bir kısmı Türkiye’nin girişimiyle Erzincan’ın Üzümlü ilçesine yerleştirildi.  Ahıska Türklerinin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.

Karaçay-Malkar Sürgünü'nün 81. yılı Haber

Karaçay-Malkar Sürgünü'nün 81. yılı

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Tatarlarına, 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerine uyguladığı sürgün ve soykırım politikasının bir diğer kurbanı ise 2 Kasım 1943 tarihinde Karaçay Türkleri, 8 Mart 1944 tarihinde ise Malkar Türkleri olmuştu. Kendilerini Tavlu (dağlı) olarak adlandıran Karaçay ve Balkarlar dil, örf, âdet, din, içtimaî teşkilât, folklor, edebiyat ve tarih itibariyle tek topluluktur. Elbruz (Mingi Tav) dağının bir yamacında Karaçaylar, diğer yamacında Balkarlar yaşamaktadır. Coğrafî ayrılık dışında bu iki kardeş topluluk arasında önemli bir farklılık yoktur. Sovyetler Birliği'nin 18 Mayıs 1944'te Kırım Tatarlarına uyguladığı sürgün ve soykırım politikasının daha önceki kurbanları 2 Kasım 1943 tarihinde Karaçay Türkleri olmuştu. pic.twitter.com/gEPAvg2eem — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 2, 2024 Sağlıklı ve eli silah tutan Karaçay-Malkarlı erkekler muhtelif cephelerde Sovyet ordusu saflarında Almanlara karşı savaşırken aileleri vatanlarından sürülmekteydi. Kayıtlarda sürgün edilen Karaçaylıların sayısı en az 69 bin 267, Malkarlıların sayısı ise 37 bin 713 olarak yer aldı. Bu sayıların yaklaşık yüzde 54’ü çocuk, yüzde 28’i kadın ve yüzde 18’i yaşlı ve savaştan yaralı dönmüş malûl erkeklerden oluşmaktaydı. MADALYALI KAHRAMANLARIN "VATAN HAİNİ" AİLELERİ! İkinci Dünya Savaşı'nın 9 Mayıs 1945 tarihinde sona ermesiyle zorla Sovyet ordusuna alınan ve birçoğuna madalya verilen Karaçay-Malkarlı askerler ailelerine kavuşmak için vatanlarına döndüklerinde; annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin ve çocuklarının vatan hainliğiyle suçlanarak bir gün içerisinde yurtlarından sürgün edildiklerini öğrendi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, tıpkı Kırım Tatarlarına ve Ahıska Türklerine uygulandığı gibi Sovyetler Birliği topraklarını işgal eden Almanlarla işbirliği yaptıkları suçlamasıyla Karaçay ve Malkar Türkleri hayvan vagonlarına doldurulmak suretiyle bir gün içerisinde Sovyet yönetimi tarafından topyekûn sürgün edildi. VATANA İLK GERİ DÖNÜŞLER 14 YIL SONRA BAŞLADI SSCB hakimiyetindeki muhtelif bölgelerine gönderilerek sürgün yerlerinde birbirlerinden ayrılması özellikle planlanan Karaçay-Malkarlılar; Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın ücra köşelerine dağıtıldı. Karaçaylılar, Kruşçev’in 1956 yılında Komünist Partisi 20. Kongresindeki gizli konuşmasında Stalin tarafından haksız yere sürüldüklerini belirttiği 5 Sovyet halkından biriydi. Aynı yıl Kruşçev, Karaçaylıların geri dönmeleri ve bu haksızlığın düzeltilmesi yolunda gerekli çalışmaları yapacağına dair garanti vermişti. 14 yıl boyunca Kafkasya’dan uzakta sürgünde yaşayan Karaçay-Malkar halkı, 1957 yılında vatanlarına geri dönmeye başladı. Bir soykırım halini alan sürgün yıllarında Karaçay-Malkarlılar nüfuslarının büyük bölümünü kaybetti. KARAÇAY-MALKARLARIN NÜFUS DEĞİŞMİ 1939 yılında 75 bin 800 kişilik bir nüfusa sahip olan Karaçaylılar 1959 yılında ancak 81 bin 400 kişilik bir nüfusa ulaşabilmişti. Malkarlıların nüfus kaybı ise çok daha fazlaydı. 1939 yılında 42 bin 700 olan Malkar nüfusu, 1959 yılında 42 bin 400’e düşmüştü. 1959 nüfus sayımı sonuçlarına göre sürgünden Kafkasya’ya dönen Karaçaylıların sayısı 67 bin 830 kişiydi. 13 bin 570 Karaçaylı ise sürgün yerlerinde kalmıştı. 1959 yılında Kafkasya’ya dönebilen Malkarlı sayısı ise 34 bin 88 kişiydi. Malkarlıların 8 bin 312’si sürgün yerlerinde kalmıştı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.