SON DAKİKA
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sscb

QHA - Kırım Haber Ajansı - Sscb haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sscb haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Emel Kırım Vakfı, Malkar Sürgünü şehitlerini andı Haber

Emel Kırım Vakfı, Malkar Sürgünü şehitlerini andı

Emel Kırım Vakfı, 8 Mart 1944’te gerçekleşen Malkar (Balkar) Sürgünü'nün yıl dönümünü andı. Vakıf tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "8 Mart 1944'te 24 saat içinde yaklaşık 40 bin Malkar vatandaşı ülkelerinden Kazakistan ve Sibirya'ya sürgün edildi. SSCB zamanında cani stalin’in emri ile; 2 Kasım 1943 Karaçay Türkleri, 23 Şubat 1944 Çeçen ve İnguşlar, 8 Mart 1944'te Malkar Türkleri, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Türkleri, 14 Kasım 1944 Ahıska Türkleri; Urallar, Sibirya, Özbekistan, Kazakistan’a sürgün edildi. Sağlıklı ve eli silah tutan erkekler muhtelif cephelerde Sovyet ordusu saflarında Almanlara karşı savaşırken aileleri; çocuklar, kadınlar, yaşlı erkekler ve savaştan yaralı dönmüş malûl erkeklerden oluşmaktaydı. Sovyet ordusuna alınan ve birçoğuna madalya verilen askerler ailelerine kavuşmak için vatanlarına döndüklerinde; annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin ve çocuklarının vatan hainliğiyle suçlanarak bir gün içerisinde yurtlarından sürgün edildiklerini öğrendi. Sürgün ve muhaceret yollarında hayatını kaybedenleri saygı ile anıyoruz." MALKAR SÜRGÜNÜ Sovyetler Birliği'nin 18 Mayıs 1944’te Kırım Tatarlarına uyguladığı, sürgün ve soykırım politikasının daha önceki kurbanları, 8 Mart 1944 tarihinde Malkar Türkleri olmuştu. pic.twitter.com/V9wwp4H3d9 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) March 8, 2025

Kırım Tatar halkının sadık dostu Andrey Saharov'un vefatının 35. yılı Haber

Kırım Tatar halkının sadık dostu Andrey Saharov'un vefatının 35. yılı

Dünyaca tanınan bilim adamı ve insan hakları aktivisti Andrey Saharov, Kırım Tatar halkının sürgün edildiği yerlerden vatan Kırım’a dönüş mücadelesinde büyük rol oynamıştı. Andrey Saharov, 35 yıl önce bugün Moskova’da hayata veda etti. ANDREY SAHAROV KİMDİR? Andrey Saharov 21 Mayıs 1921 de Moskova’da doğdu. 1942’de Moskova Üniversitesinden mezun olan ve 26 yaşında fizik doktorası için P.N. Lebedev Enstütüsüne giden Saharov, bir yıl sonra araştırma çalışmalarına, Sovyet fizikçi İgor Tamm’la birlikte füzyon enerjisini kontrol altında tutma amacıyla devam etti. Bu çalışmalar ise hidrojen bombasının doğuşuna neden oldu. Saharov’un 1961’de hidrojen bombasının atmosfer testlerini protesto etmesi, politik bir olaya dönüştü. 1968’de nükleer silahların indirimi için eylem başlatan Saharov, 1970’de insan hakları için bir komite kurdu. Saharov, 1970’li yıllarının başında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) iktidarının yasa dışı olarak takip ettiği insanlara yardım etmeye başladı. Pyotr Grigorenko ve Aleksandr Soljenitsın ile birlikte SSCB’deki insan hakları savunucusu hareketinin liderlerinden biri olan Saharov, 1975 yılında Nobel Ödülü aldı. Fakat Sovyetler Birliği, Saharov’un ödülünü alması için Norveç’e gitmesine izin vermedi. 1980’de Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali ile birlikte yönetime karşı eleştirileri yüzünden Saharov, Gorki’ye sürgüne gönderildi. Saharov’un, 1986’da Moskova’ya dönmesine izin verildi ve Moskova Yasama Meclisine seçildi. Saharov, ölümüne kadar politik reformlar ve insan hakları konusundaki mücadelesine devam etti.

Ukrayna Savunma Bakanı Umerov: Rusya, gerçekleri kurbanlarla birlikte toplu mezarlara gömdü Haber

Ukrayna Savunma Bakanı Umerov: Rusya, gerçekleri kurbanlarla birlikte toplu mezarlara gömdü

Stalin liderliğindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) ortaya koyduğu Holodomor Soykırımı, Ukrayna halkı ve tüm dünya tarafından her yıl kasım ayının dördüncü cumartesi günü anılıyor. 1932-1933 tarihleri arasında kurgulanan kıtlık nedeniyle milyonlarca Ukraynalı hayatını kaybetti. Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov, yayımladığı mesajla Ukrayna başta olmak üzere tüm dünyada anılan Holodomor Soykırımı kurbanlarını yâd etti. "UKRAYNA KAZANACAK, RUS KÖTÜLÜĞÜ CEZALANDIRILACAK" "Rusya'nın günümüzde Ukrayna'yı yine açlıkla tehdit ettiğini vurgulayan Rüstem Umerov, anma mesajında şu ifadelere yer verdi: Rus işgalcilerin hedefi yüzyıllardır değişmedi: Ukrayna'yı dünya haritasından silmek. Bizi tamamen boyunduruk altına almak ve boyun eğmeyi reddedenleri yok etmek. Holodomor Kurbanlarını Anma Günü, düşmanın hedeflerine ulaşmak için her türlü aracı, hatta açlığı bile bir silah olarak kullanmaya hazır olduğunu keskin bir şekilde hatırlatmaktadır. Bu gün, Kremlin rejimi tarafından düzenlenen insanlık dışı suçlarda hayatını kaybeden milyonlarca Ukraynalının anısını onurlandırdığımız bir gündür. 1920'lerde, 1930'larda ve 1940'larda Rusya, Ukraynalıların toplu katliamlarını gizlemeye çalıştı ve gerçeği kurbanlarla birlikte toplu mezarlara gömdü. Yalan söylediler, inkar ettiler ve tarihi gerçekleri çarpıttılar. Bugün de aynı şekilde, aynı suç yöntemlerini kullanarak hareket etmeye devam ediyorlar. Mevcut Rus rejimi bir kez daha tahılı silah haline getirerek sadece Ukrayna'yı değil tüm dünyayı açlıkla tehdit ediyor. Ancak şimdi, 21. yüzyılda, düşman cezasız kalmayacaktır. Onları şimdiden sorumlu tutuyoruz. Tahıl koridorunu bloke eden Rus filosunu yok ediyoruz. Tarımsal potansiyelimizin yok edilmesini planlamak için kullanılan üsleri ve depoları vuruyoruz. Dünyayı Ukrayna tahılından mahrum bırakmayı amaçlayan füzeleri ve insansız hava araçlarını vuruyoruz. Ukrayna ve dünya için barışçıl bir gelecek için mücadele ediyoruz. Geçmişin trajedilerini hatırlıyor ve işkence gören atalarımızın intikamını alıyoruz. Ukrayna kazanacak. Rus kötülüğü cezalandırılacak." HOLODOMOR SOYKIRIMI  1932-1933 yıllarında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde, Sovyet idaresinin uygulamaları nedeniyle toplu açlık meydana geldi, milyonlarca insan bu trajedide hayatını kaybetti. Ukrayna Milli Güvenlik Servisi, Holodomor davasının sorgusu sırasında ortaya çıkan bilgilere göre suni açlıktan 3 milyon 941 bin kişinin öldüğünü açıkladı. Açlığın kasıtlı olarak meydana getirildiği ispat edilirken, Rusya bunları reddederek Ukrayna’daki açlığın 1932-1933 yılında SSCB’de meydana gelen açlığın bir parçası olduğunu ileri sürüyor. 26 Kasım 1998 yılında dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma’nın kararı ile kasım ayının dördüncü cumartesi günü Holodomor Kurbanlarını Anma Günü olarak ilan edildi. 2006 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun inisiyatifi ile Holdomor’un soykırım olduğunun açık şekilde inkâr edilmesi için ceza öngören yasa kabul edildi. Stalin Rusyası’nın gerçekleştirdiği Holodomor Katliamı, uluslararası kamuoyunun da ilgisini çekti. Günümüzde AB, Kanada, ABD, Avustralya, Portekiz, Almanya, Çekya, Vatikan, Estonya, Belçika, Fransa, Litvanya, Almanya, Letonya, Gürcistan, Polonya, Macaristan, Ekvador, Kolombiya, Meksika, Paraguay ve Peru gibi pek çok ülke, Holodomor’u soykırım olarak tanıdı.

80 yıldır dinmeyen acı: Ahıska Sürgünü ve Soykırımı Haber

80 yıldır dinmeyen acı: Ahıska Sürgünü ve Soykırımı

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle on binlerce Ahıska Türkü tam 80 yıl önce bugün öz vatanlarından canice koparılmıştı. Ahıska Türkleri, günümüzde Gürcistan sınırlarında kalan vatanlarından bir gece ansızın hayvan vagonlarına bindirilerek Sibirya başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerine sürgün edildi. Ahıska Türklerinin Stalin zulmü ile anavatanlarından sürülmelerinin 80. yıl dönümünde sürgünde hayatını kaybedenler dualarla anılıyor. 14 KASIM 1944 AHISKA SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Bugün Gürcistan toprakları içerisinde yer alan ve Ardahan’a 15 kilometre uzaklıkta bulunan Ahıska, 1829’a kadar Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan Edirne Antlaşması’yla şehrin kaderi değişti. Ahıska, Çarlık Rusya’sının hakimiyetine girdi. Bu da, Ahıskalı Türklerin yıllar boyu yaşayacağı zulümlerin fitilini ateşledi. Ahıska, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan’a bağlandı. 2. Dünya Savaşı’na kadar askere çağrılmayan Ahıska Türkleri, savaş başlayınca Rusya tarafından silah altına alındı. 40 bin civarında insan, Almanlarla savaşmak üzere cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da Ahıska-Borcom demir yolu inşaatında çalıştırıldı. Bu hat, 1944 yılı ekim ayında tamamlandı. Ahıskalılar, kendilerini vatana hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi elleriyle yapmış oldu. Soykırım ve sürgünün 80. yıl dönümünde yurtlarından koparılan Ahıskalı Türklerin yaşadığı zulüm unutulmadı. Bir gece ansızın hayvan vagonlarına bindirilen kadın, çocuk, yaşlı 17 bin insan açlıktan, soğuktan ve çeşitli hastalıklardan hayatını kaybetti, 212 köyün boşaltılmasıyla 94 bine yakın kişi vatanından koparıldı. Katil Stalin idaresindeki askerler, hayatını kaybeden Ahıskalıların naaşlarını yol kenarına attı. Trenlere doldurulan Ahıskalı Türklerin tüm eşyaları geride kaldı. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Hayatta kalan Ahıskalılar özellikle Kazakistan başta olmak üzere Türkistan ve Sibirya'nın çeşitli bölgelerine sürüldü. Yaşam mücadelesi veren Ahıska Türkleri, 1956 yılında özel yerleşim sınırlamalarının Sovyet idaresince kaldırılması nedeniyle Kafkasya’nın farklı bölgelerine dönmeye başladı. Ancak, halkın büyük bir kısmı sürgüne gönderildikleri bölgelerde yaşamaya devam etti. AHISKA TÜRKLERİNİN VATANA DÖNÜŞ MÜCADELESİ Ahıska Türklerine sürgünden sonra vatan olan topraklardan Türkiye Cumhuriyeti, kanlı sürgünden yıllar sonra Ahıska Türklerinin kendi topraklarına yerleştirilmesi için çalışmalar yürüttü. 2004 yılının şubat ayında Rusya ve ABD hükûmeti, Uluslararası Göç Örgütünün desteğiyle Rusya’nın Krasnodar bölgesinde ikamet eden Ahıska Türklerinin ABD’de yerleştirilmesi programı başlattı. 2005 yılının eylül ayı itibarıyla yaklaşık 21 bin Ahıska Türkü programa katılma başvurusunda bulundu ve 5 bin kişi ABD’nin farklı şehirlerinde yerleştirildi. Günümüzde Ahıska Türkleri dünyada 550 bin civarında nüfusa erişti. Daha sonra da 2014’te Kırım’ın işgali neticesinde Ukrayna’nın doğusunda başlayan Rus işgali nedeniyle çatışmanın ortasında kalan bölgedeki Ahıska Türklerinin bir kısmı Türkiye’nin girişimiyle Erzincan’ın Üzümlü ilçesine yerleştirildi.  Ahıska Türklerinin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.

Karaçay Sürgünü 81. yılında İstanbul'da anılacak Haber

Karaçay Sürgünü 81. yılında İstanbul'da anılacak

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) Kırım Tatarlarına, Ahıska Türklerine ve Malkar Türklerine yönelik olarak uyguladığı vahşet 1943 yılında Karaçay Türklerine uygulandı. Tarih sayfalarına kaydedilen Karaçay Sürgünü 81. yılında, İstanbul'da anılacak.  İstanbul Karaçay ve Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma Derneği, 2 Kasım 2024 tarihinde "Karaçay Sürgünü Anma Programı" tertip edecek. Program, saat 15.30 itibarıyla sürgüne uğrayan halkların temsilcilerinin açılış konuşması ile başlayacak. Ardından Dr. Yasin Başpınar'ın oturum başkanlığını üstleneceği panlede; Prof. Dr. Abdullah Temizkan ve Araştırmacı-Yazar Yusuf Tunçbilek konuşmacı olarak yer alacak.  KARAÇAY-MALKAR SÜRGÜNÜ Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Tatarlarına, 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerine uyguladığı sürgün ve soykırım politikasının bir diğer kurbanı ise 2 Kasım 1943 tarihinde Karaçay Türkleri, 8 Mart 1944 tarihinde ise Malkar Türkleri olmuştu. Sağlıklı ve eli silah tutan Karaçay-Malkarlı erkekler muhtelif cephelerde Sovyet ordusu saflarında Almanlara karşı savaşırken aileleri vatanlarından sürülmekteydi. Kayıtlarda sürgün edilen Karaçaylıların sayısı en az 69 bin 267, Malkarlıların sayısı ise 37 bin 713 olarak yer aldı. Bu sayıların yaklaşık yüzde 54’ü çocuk, yüzde 28’i kadın ve yüzde 18’i yaşlı ve savaştan yaralı dönmüş malûl erkeklerden oluşmaktaydı. MADALYALI KAHRAMANLARIN "VATAN HAİNİ" AİLELERİ! İkinci Dünya Savaşı'nın 9 Mayıs 1945 tarihinde sona ermesiyle zorla Sovyet ordusuna alınan ve birçoğuna madalya verilen Karaçay-Malkarlı askerler ailelerine kavuşmak için vatanlarına döndüklerinde; annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin ve çocuklarının vatan hainliğiyle suçlanarak bir gün içerisinde yurtlarından sürgün edildiklerini öğrendi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, tıpkı Kırım Tatarlarına ve Ahıska Türklerine uygulandığı gibi Sovyetler Birliği topraklarını işgal eden Almanlarla iş birliği yaptıkları suçlamasıyla Karaçay ve Malkar Türkleri hayvan vagonlarına doldurulmak suretiyle bir gün içerisinde Sovyet yönetimi tarafından topyekûn sürgün edildi. VATANA İLK GERİ DÖNÜŞLER 14 YIL SONRA BAŞLADI SSCB hakimiyetindeki muhtelif bölgelerine gönderilerek sürgün yerlerinde birbirlerinden ayrılması özellikle planlanan Karaçay-Malkarlılar; Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın ücra köşelerine dağıtıldı. Karaçaylılar, Kruşçev’in 1956 yılında Komünist Partisi 20. Kongresindeki gizli konuşmasında Stalin tarafından haksız yere sürüldüklerini belirttiği 5 Sovyet halkından biriydi. Aynı yıl Kruşçev, Karaçaylıların geri dönmeleri ve bu haksızlığın düzeltilmesi yolunda gerekli çalışmaları yapacağına dair garanti vermişti. 14 yıl boyunca Kafkasya’dan uzakta sürgünde yaşayan Karaçay-Malkar halkı, 1957 yılında vatanlarına geri dönmeye başladı. Bir soykırım halini alan sürgün yıllarında Karaçay-Malkarlılar nüfuslarının büyük bölümünü kaybetti. KARAÇAY-MALKARLARIN NÜFUS DEĞİŞMİ 1939 yılında 75 bin 800 kişilik bir nüfusa sahip olan Karaçaylılar 1959 yılında ancak 81 bin 400 kişilik bir nüfusa ulaşabilmişti. Malkarlıların nüfus kaybı ise çok daha fazlaydı. 1939 yılında 42 bin 700 olan Malkar nüfusu, 1959 yılında 42 bin 400’e düşmüştü. 1959 nüfus sayımı sonuçlarına göre sürgünden Kafkasya’ya dönen Karaçaylıların sayısı 67 bin 830 kişiydi. 13 bin 570 Karaçaylı ise sürgün yerlerinde kalmıştı. 1959 yılında Kafkasya’ya dönebilen Malkarlı sayısı ise 34 bin 88 kişiydi. Malkarlıların 8 bin 312’si sürgün yerlerinde kalmıştı.

Sovyet döneminden kalan 58 milyon ton radyoaktif atık Kazakistan'ı zehirliyor Haber

Sovyet döneminden kalan 58 milyon ton radyoaktif atık Kazakistan'ı zehirliyor

Kazakistan'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminden kalan 58 milyon ton radyoaktif atık bulunuyor. Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosunun alt kanadı olan Meclisin Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Yönetimi Komisyonu Başkanı Edil Canbirşin, 28 Mart 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, Kazakistan topraklarında Sovyet döneminden kalan radyoaktif atıklara dikkat çekti. " YAKLAŞIK 58 MİLYON TON RADYOAKTİF ATIK HER YERE DAĞILMIŞ DURUMDA" Radyoaktif atıkların etkin yönetimi konusunun görmezden gelinemeyeceğine işaret eden Canbirşin, "Radyoaktif atıklar Ulba Metalurji Fabrikası, MAEK LLP, Stepnogorsk Madencilik ve Kimyasal Kombine ve petrol işletmelerinde yoğunlaşmaktadır. Toplam hacim çok büyük. Farklı sayılar var. Verilerimize göre yaklaşık 58 milyon ton radyoaktif atık her yere dağılmış durumda. Bu bağlamda, radyoaktif atıkların etkin yönetiminin önemi yadsınamaz" ifadelerini kullandı. "SOVYETLERDEN KALMA RADYOAKTİF ATIKLARIN GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE DOPLANMASI LAZIM" Öte yandan radyoaktif atıkların güvenli yöntemlerle kontrol edilmesinin devletin birincil sorumluluğu olduğunu hatırlattan Canbirşin, "Ülkemiz uranyum üretiminde dünyada birinci, rezervlerde ise ikinci sırada yer almaktadır. Bu sebepten halkımızın güvenliği ve sağlığı için Sovyetlerden kalma radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde doplanması lazım" dedi.

Türkiye sevdalısı Kazak şair Mağcan Cumabay'ın şehadetinin 86. yılı Haber

Türkiye sevdalısı Kazak şair Mağcan Cumabay'ın şehadetinin 86. yılı

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) kurşuna dizdiği, Türkiye sevdalısı Kazak Türkü şair ve fikir adamı Mağcan Cumabay'ın bugün şehadetinin 86. yılı.Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı mücadelesi verdiği dönemde "Uzaktaki Kardeşime" şiirini kaleme alarak Türkiye'ye hediye eden Cumabay, 19 Mart 1938'de Sovyetlerin kurbanı oldu.  MAĞCAN CUMABAY KİMDİR? Mağcan Cumabay, Kazakistan'ın Bulaev kasabasında 25 Haziran 1893 yılında dünyaya geldi. Eğitim için İstanbul'a gelen şair Cumabay; Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrendi. İlk şiir denemelerini burada yapan Cumabay, daha sonra Tataristan'ın Kazan kentine gitti. Cumabay, Türklük bilincine vakıf fikir insanları Ahmet Baytursınulı, Alihan Bökeyhanulı gibi isimlerle ve Alaş hareketinin temsilcileri ile tanıştı. Şiirlerinde Türklüğü ve Türk dünyasının birliğini kaleme alan Cumabay aynı zamanda Sovyetlere karşı Kazakların bilinçlendirilmesi yönünde çalışmalara imza attı. Şiirleri ve çalışmalarıyla tanınan Cumabay, Pantürkizm düşüncesiyle suçlanarak 19 Mart 1938'de Sovyetler tarafından kurşuna dizildi.  Kurtuluş mücadelesi döneminde Türkiye'ye hediye ettiği "Uzaktaki Kardeşime" şiiri ise hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor.  "UZAKTAKİ KARDEŞİME" Uzakta ağır azap çeken kardeşim Solmuş laleler gibi kuruyan kardeşim Etrafını sarmış düşman ortasında Göl gibi gözyaşı döken kardeşim Alısta avır azap şekken bavırım Kuargan beyşeşektey kepken bavırım Kamağan kalın javıdın ortasında Köl kılıp közdin jasın tökken bavırım

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.