SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Söyleşi

QHA - Kırım Haber Ajansı - Söyleşi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Söyleşi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Yüzyılımdaki Cumhuriyet" belgeseli, Ankara'da yankı buldu Haber

"Yüzyılımdaki Cumhuriyet" belgeseli, Ankara'da yankı buldu

Yapımcı, Yönetmen Neşe Sarısoy Karatay'ın "Yüzyılımdaki Cumhuriyet" isimli belgesel filmi, 21 Mart 2025 tarihinde başkent Ankara'daki Alman Kültür Merkezinde (Goethe Institut) gösterildi. Anadolu Sanat Tarihçileri Derneğinin organizasyonuyla düzenlenen "Belgesel Gösterimi ve Söyleşi" programı saat 14.30'da başladı.  Programın koordinatörü, Yapımcı ve Yönetmen Kerime Senyücel yaptığı açılış konuşmasında, Yapımcı, Yönetmen Neşe Sarısoy Karatay ve "Yüzyılımdaki Cumhuriyet" isimli belgesel hakkında bilgiler verdi ve belgesel filmin önemine dikkat çekti. BELGESEL İZLEYENLERİN BEĞENİSİNİ TOPLADI Cumhuriyet'in ilk yıllarına tanıklık eden öğretmen, akademisyen, işçi, yazar, sanatçı ve eczacı gibi mesleklere sahip vatandaşların, 18 yaşındaki Ecrin Abay isimli öğrenci ile gerçekleştirdiği söyleşiden oluşan belgesel  film, program kapsamında katılımcılara izletildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına ithaf edilen ve demokrasinin ne anlama geldiğini vurgulayan belgesel, büyük ilgiyle takip edildi. "CUMHURİYET'İN İLKELERİNİ DEVAM ETTİRECEĞİME SÖZ VERİYORUM" Gösterimin ardından filmin yönetmeni Neşe Sarısoy Karatay, belgeselde yer alan öğrenci Ecrin Abay ve "Türkiye 100" bestesine hayat veren ve belgeselde kullanılan eserin sahibi Turan Manafzade ile söyleşi gerçekleştirildi. Moderatör Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pelin Şahin Tekinalp, konuklara çeşitli sorular yöneltti. Tekinalp, Atatürk'ün ilkelerini önemsediğini, bu belgesel film ile birlikte yeniden Kurtuluş Savaşı şehitlerine, Cumhuriyet'in ilkelerini devam ettiren isimlere borçlu olduğunu söyledi. Tekinalp, "Bu ilkeleri devam ettireceğime kendi adıma söz veriyorum." dedi. CUMHURİYET'İN 100. YILINA ÖZEL BELGESEL FİKRİ NASIL OLUŞTU? Karatay, "Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına özel olarak böyle bir belgesel filmine hayat verme fikri nasıl oluştu?" sorusuna kapsamlı bir yanıt verdi. Karatay, Cumhuriyet'in nasıl kurulduğunu tarihsel anlamda anlatmanın en güzel yollarından birinin görüntülerle olabileceğini, bu nedenle Cumhuriyet'in tanıklarıyla belgesel çekmeyi düşündüğünü dile getirdi. Karatay, "Cumhuriyet'in ilk yıllarını görmüş, o heyecanı duymuş, motivasyonu hissetmiş, Cumhuriyet ilkelerine göre eğitim almış 100 yaşındaki vatandaşlarımız geldi aklıma." diyerek, belgesel çekimine nasıl adım attığını belirtti. Belgesel filmdeki karakterlerin çoğunun vefat ettiğini aktaran Karatay, "İyi ki onlarla konuşabilmişiz. Bilgiden ziyade o ruha odaklandık. Soyut ve somut olarak onlardan almaya çalıştık. Aynı zamanda Ecrinimiz'e (vatandaşlarla söyleşi yapan öğrenci) ne katabilirlerdi bunu düşündük. Didaktik anlamda anlatmak istemedim, o duyguyu ve ruhu yakalamak istedim." bilgisini verdi. Neşe Sarısoy Karatay, belgeselin eğitim kurumlarında öğrencilere izletildiğini de sözlerine ekledi. "BU DUYGULARI YAŞAMIŞ İNSANLARDAN CUMHURİYET'İ ÖĞRENMEK ZAMANDA YOLCULUK YAPMAK GİBİ" Kendisine yöneltilen soru üzerine Abay ise belgeselin kendisine çok şey kattığını söyledi. Abay, "Bana en büyük katkısı; kitaptan okuyarak öğrenmektense o günleri bizzat yaşayan insanlardan dinlemek oldu. Sanki o günleri yaşamış gibi oldum. Çünkü bunları, aynı duyguları yaşamış insanlardan dinlemek zamanda yolculuk yapmak gibi oluyor. Daha canlı ve daha derinden öğrenmiş oldum." ifadelerine yer verdi. "MÜZİĞİM CUMHURİYET'E OLAN DUYGULARIMIN VE TEMENNİLERİMİN TEMSİLİYETİDİR" Öte yandan söz ve müziği kendisine ait olan "Türkiye 100" eseriyle Türkiye'de büyük bir ilgi ve takdir gören Azerbaycan Türkü sanatçı Turan Manafzade de parçasının belgeselde kullanılmasından dolayı mutluluk duyduğunu ifade etti. Moderatör Tekinalp'in sorusu üzerine Manafzade eseri nasıl bestelediğini anlattı. Manafzade, "100. yıl bir kere geliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına armağan ettiğim müzik, Cumhuriyet'e olan en güzel duygularımın ve temennilerimin bir temsiliyetidir." dedi. 2023 yılının başında ürettiği bestenin Karatay'ın teklifi ile belgeselde yer edindiğini belirten Manafzade, film için farklı versiyonları da çektiklerini aktardı. Manafzade, Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet eden bütün şehitleri andığı konuşmasında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm kadınlara verdiği haklara dikkat çekti. Manafzade, "Kadınların toplum içinde eğitim alması çok önemli. Azerbaycan'da da 1918'de birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi, ilk operanın Üzeyir Hacıbeyli tarafından yazılmış olması bizde de Cumhuriyet'in elit bir tabaka tarafından Mehmet Emin Resulzade'nin önderliğinde kurulmuş olması çok kıymetli" ifadelerini kullandı.  Atatürk'ün isminin böyle bir eserde yer alması gerektiğinin altını çizen Manafzade, çok onurlu ve mutlu olduğunu belirtti. BELGESELDEKİ KARAKTERLER NASIL SEÇİLDİ? Tekinalp'in "Belgeseldeki karakterleri nasıl seçtiniz?" sorusuna ilişkin olarak Karatay, ilk olarak internet mecrasından araştırmalar yaptığını ardından Aydın'ın Nazilli Basma Fabrikasının kuruluşuna şahitlik edenlerle iletişime geçtiğini, Atatürk'ün zaman zaman dinlenmeye gittiği Yalova'daki insanlarla konuştuğunu dile getirdi. Karatay, bütün karakterlerin Cumhuriyet sevdalısı olduğunu, bu duygunun Ecrin'e geçtiğini ifade etti. Karatay espirili bir şekilde, "Ecrin, kendisine devredilen bayrağı 118 yaşında başka bir gence devredecek." dedi. Gençlerin yurt dışına çıkmasını eleştiren Karatay, belgeselde yer alan 102 yaşındaki (6 Şubat 2025'te vefat etti) Prof. Dr. Zeynep Korkmaz'ın tahsilini tamamladığı Almanya'da kendisine gıpta ile bakıldığını, Atatürk'ün kadınlara eğitim imkânı tanımasına şaşkınlıkla baktıklarını söyledi. Karatay daha sonra Korkmaz'ın Türkiye'ye dönerek Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde Türk gençlerine eğitim verdiğini, ülkesini bırakmadığını belirtti. "NASIL BİR CUMHURİYET HAYAL EDİYORSUN?" Karatay Abay'a, "Önümüzde nasıl bir Cumhuriyet hayal ediyorsun?" sorusuna karşılık olarak, "Bize, Türk gençliğine inanıyorum. Herkesin işinin başında olduğu, başarılı olmak için çalışıp çabaladığı, pes etmediği, ülkesi için çalışmaya devam ettiği bir geleceğin olacağına inanıyorum." yanıtını verdi. Söyleşi, katılımcıların soruları ve teşekkür konuşmaları ile devam etti. Programın koordinatörü Kerime Senyücel ise konuşmacılara, "Teşekkür Belgesi" takdim etti. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev: Nerede yaşadığımızın bir önemi yok, Kırım Tatarları tek bir millettir Haber

Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev: Nerede yaşadığımızın bir önemi yok, Kırım Tatarları tek bir millettir

Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev 5 Aralık 2024 tarihinde Ukrayna’nın Ankara Büyükelçiliği ile Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara Büyükelçiliği öncülüğünde ve Ankara Ukrayna Derneği ev sahipliğinde, “Azovstal’in Efsanevi Sağlık Görevlisi ile Buluşma” isimli programda katılımcılara hitap etti. ???? Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev, Türk kökenli savaş esiri için seferber olma çağrısında bulundu pic.twitter.com/5zMCvHxyDw — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 5, 2024 Kırım Haber Ajansı (QHA) Editörü Mustafa Koçyegit’in moderasyonunda gerçekleşen programda, İsenacıyev sözlerine Rus esaretinde olan Türk kökenli bir Ukrayna askerinin hikâyesini anlatarak başladı. Bu hikâyenin en çok Türkleri etkileyeceğini belirten İsenacıyev, “Türkler tarihte hiçbir zaman soydaşlarının incitilmesine izin vermemiştir. Her zaman birbirine sahip çıkmıştır.” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti: Bu kahraman askerin annesi, torunlarını sevmek veya başarılarıyla gururlanmak yerine şu anda oğluma nasıl işkence yapıyorlar, hayatta mı diye geceleri uyku uyuyamıyor maalesef. Kendisi birçok Ukrayna insanı gibi vatanını savunmak için gönüllü olarak hareket etti. İlk motivasyonu annesinin evini savunmaktı ama vatan uğruna, canı pahasına bir mücadele sergiledi. Ailesi hem oğlunu savaşa yollamışken hem de diğer taraftan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Çünkü Rus işgali altında yaşamak mümkün değildi. TÜRK KÖKENLİ SAVAŞ ESİRİ İÇİN SEFERBER OLUNMASINI İSTEDİ İsenacıyev, “Tam da bu nedenle sizden bu konuyu duyurmanız ve takipçisi olmanızı isteyeceğim. Rus medyasından öğrendiğimiz bilgilere göre, biliyorsunuz ki, Ruslar göstermelik hukuk dışı yargılama süreçleri gerçekleştiriyor.” diyerek Türk savaş esiri için bir yargılanma sürecinin başladığını duyurdu. İsenacıyev, bu hukuk dışı göstermelik yargılamanın durması ve askerin özgürlüğüne kavuşabilmesi için seferber olunmasını istedi ve “Çünkü Rus esareti öyle bir şey ki, yarının hiç belli değil. Maalesef şahit oluyoruz. Esaretten dönenler çoğu zaman diri değil; cenaze olarak geliyorlar. Bazen ise saygısızca torbalar içinde gönderiliyorlar. Bu nedenle hassasiyetinizi rica edeceğim.” ifadelerini kullandı. “İLK HEDEFLERİ KIRIM TATARLARI OLDU” Programın ikinci kısmında ise İsenacıyev, kendisine yöneltilen sorular üzerinden tanıklıklarını aktardı. İlk olarak QHA Editörü'nün Kırım’ın işgal edilme süreciyle ilgili sorusunu yanıtlayan İsenacıyev, Onur Devrimi’nden sonra birdenbire Kırım’da "yeşil adamların" ortaya çıkmasını ve sahte referandumu anımsattıktan sonra sözlerine şu şekilde devam etti: Kırım Tatarları Ukraynalıdır ve aksi hiçbir şekilde iddia edilemez. Kırım Tatarları hiçbir şekilde Rus değildir ve olamazlar. Çünkü biz tarihi biliyoruz, kendi toplumsal hafızamız var. 1944 yılındaki sürgünde ve soykırımda dedesini ve ninesini hayvan vagonlarında kaybeden biri nasıl Rusya’ya ait olmak istesin ki? Onlar da zaten bunu bildikleri için bu korkunç düzeni sağlar sağlamaz ilk hedefleri yine Kırım Tatarları oldu. “PEKİ BENİM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ÖLEN SİVİLLER KİMDİ?” Bununla beraber İsenacıyev, sahte referandumdan sonra referandum sonuçlarına karşı çıkan Kırım Tatarlarının çöp konteynırlarında ve elektrik akımı olmayan tarlalarda elektriğe çarpılarak ölen insanların bulunduğunu söyledi. Buna rağmen İsenacıyev, Rus işgaline karşı çıkmak için sivil mitingler düzenlediklerini belirterek, “Kırım’ın asil sahipleri olan bizler, orada yaşayan insanlar olarak Rus işgaline karşı çıkmıştık. Sivil bir toplantıydı ve karşımızda yine sözde siviller vardı. Tek farkı arkalarındaki silahlı adamlar; ağabeyleri onları koruyordu. Biz şunu net bir şekilde anladık ki, biz ilerlediğimiz sürece o siviller çekilecek ve arkasındaki silahlılar bizi hedef alacaktı.” ifadelerini kullandı. İsenacıyev, Kırım’ın sözde ilhak edilme sürecinin tek bir kurşun dahi atılmadan gerçekleştiği yönündeki Rus propagandasına atıfta bulunarak, “Peki benim gözümün önünde ölen siviller kimdi?” dedi. Rusya’nın Kırım’da gerçekleştirdiği katliamı ve sürgünleri meşrulaştırmak için birçok uydurmaca neden sunduğunu belirten İsenacıyev, “Bugün Türkiye'de, milyonlarca diğer birçok ülkede yüz binlerce Kırım Tatarı yaşıyor. Ancak nerede yaşadığımızın herhangi bir önemi yok. Biz tek bir milletiz.” dedi. OLENİVKA KATLİAMI BİR KREMATORYUMDU Bununla beraber, 28 Temmuz 2022’yi 29 Temmuz 2022’ye bağlayan gece gerçekleşen Olenivka Katliamı’nı anlatan İsenacıyev, gerçekleşen üç patlama sonrasında canlı canlı yanan Ukrayna askerlerinin ölüm çığlıklarını dinlediklerini kaydetti. İsenacıyev, Olenivka Katliamı’nı krematoryuma benzetti. Katliamdan sonra hayatta kalanların ise 6 saat sonra tahliye edildiğini belirten İsenacıyev, 76 yaralı ve esir Ukrayna askerinin bir kamyonun arkasına üst üste konulduğunu ve çoğunun da yolda vefat ettiğini söyledi. GÜNDE 6 SAAT İŞKENCE İsenacıyev ayrıca; esarette olduğu zamanlarda katil Rusya tarafından uygulanan işkencelere ve savaş suçlarını anlattı. Günde 6 saat işkenceye maruz kaldığını ve sadece ölmeyip sürünsünler diye kendilerine yemek verildiğini söyleyen İsenacıyev, esaret sürecinde birçok arkadaşını kaybettiğini kaydetti. “Koğuşumuzun önünde öldürdükleri arkadaşımızın kanı hücremize dolmuştu. Yaşanılan her şey kabustu ama biz bu kabusu gerçekte yaşıyorduk.” ifadelerini kullanan İsenacıyev, esaret sürecince öleceğinin bilinciyle yaşadığını kaydetti. Öte yandan gerek Azovstal Fabrikası’nda gerekse esir değişimi sonrasında Kızıl Haç’ı görmediğini vurgulayan “Benim merak ettiğim, bu kurumlar böyle yerlerde değillerse neredeler ve kime yakınlar?” dedi. İsenacıyev ayrıca Cenevre Sözleşmesi’nin de uygulanmadığının altını çizdi. Bununla birlikte savaşın sadece isimlerden olduğunun altını çizen İsenacıyev, cephede herkesin eşit olduğunu söyleyerek önemli olanın toplumun genelinin bağımsız bir şekilde yaşaması olduğunu vurguladı.

İskeçe Türk Azınlık İlkokulunda yine söyleşiye izin verilmedi! Haber

İskeçe Türk Azınlık İlkokulunda yine söyleşiye izin verilmedi!

Eğitim, dil ve din gibi birçok haklarından yoksun bırakılan Batı Trakya yine Yunanistan'ın müdahelesine takıldı. Eyalet Eğitim Müdürlüğü, İskeçe Türk Azınlık İlkokulu/Ortaokulunda yapılması planlanan bir etkinliğe daha izin vermedi.  İSKEÇE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ OKULDAKİ SÖYLEŞİYE YİNE İZİN VERMEDİ! Okul Aile Birliğinin "Uzmanlar Anlatsın Bizler Öğrenelim” projesini engelleyen İskeçe Eğitim Müdürlüğü, 21 Şubat 2024 tarihinde Çocuk Doktoru Münevver Ago'nun gerçekleştireceği söyleşiye izin vermedi. Etkinliğin katılımcıları yine okulun kilitli kapısıyla karşılaştı. “Son Dönemde Sık Görülen Salgınlar ve Korunma Yöntemleri” başlıklı söyleşi daha önce yapıldığı gibi İskeçe Türk Birliğinde gerçekleşti. SÖYLEŞİ İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİNDE YAPILDI Konuyla ilgili olarak Okul Aile Birliği ve Encümen Heyeti Başkanlığından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bu akşam ’Uzmanlar Anlatsın Bizler Öğrenelim’ projemizin konuğu olan değerli Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Münevver Ago’yu dinlemek üzere okulumuzda toplandık. Maalesef bir önceki etkinlikte yaşadığımız skandalı tekrar yaşamak zorunda kaldık. Okulumuzun kapıları biz velilere bir kez daha açılmadı ve bizler söyleşimizi İskeçe Türk Birliği lokalinde gerçekleştirmek zorunda kaldık. Bize kurumumuzun kapılarını açan İskeçe Türk Birliği Başkanımız Ozan Ahmetoğlu’na ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Münevver Ago’ya teşekkürlerimizi sunarız.” ENCÜMEN HEYETİ BAŞKANINDAN AÇIKLAMA İskeçe Merkez Türk Azınlık İlkokulu Encümen Heyeti Başkanı Hüseyin Baltacı ise Batı Trakya basını Gündem Gazetesi'ne verdiği demeçte şu değerlendirmede bulundu: "Her şeyden önce kendi okulumuzda bir etkinlik yapamıyor olmaktan dolayı çok büyük hayal kırıklığı yaşadığımızı söylemek istiyorum. Biz güzel bir şey yapmaya çalışıyoruz ve maalesef engelleniyoruz. Şimdiye kadar geçerli olan uygulamaya göre, okulda yapılmak istenen bir etkinlik için Encümen Heyetine başvuru yapılırdı. Encümen Heyeti etkinliğin yapılması için bir izin veriyordu. Bu izin de Okul İdaresi tarafından İskeçe İlköğretim Müdürlüğüne iletilir ve etkinlik için verilen izin onaylanırdı. Biz yıllarca bu şekilde çalıştık. Etkinliklerimizi hep bu şekilde yaptık. Hiçbir sorun da yaşanmadı. Yaptığımız etkinlikler zaten velilerimize ve öğrencilerimize yönelik etkinlikler. Uzmanları, bilim adamlarını davet ettiğimiz, çocuklarımızın ve ailelerin iyiliği için, gelişmesi için bilgiler edindiğimiz son derece faydalı etkinlikler. Şimdi deniyor ki başvuru Encümen Heyetine yapılmayacak. Bu yıl ne oldu da bu uygulama değiştirildi? Ve neden değiştirildi? Neden Encümen Heyeti atlatıldı? Neden Encümen Heyeti devreden çıkarılmaya çalışılıyor? Düne kadar böyleyken bu sene neden durduk yerde yeni bir uygulama getirildi? Sebep nedir? Biz okullarımıza sahip çıktıkça birileri sevineceği ve yardımcı olacağı yerde, bize köstek oluyor. Çok yazık.” İskeçe Eğitim Müdürlüğü, 31 Ocak 2024 tarihinde, "Uzmanlar Anlatsın, Bizler Öğrenelim" başlığı altında Dil Konuşma Terapisti Cemali Kabur'un söyleşisine izin vermemiş, okulun kapılarını kaptmıştı. Söyleşi yine İskeçe Türk Birliğinde icra edilmişti.

Ankara'da Ukrayna Edebiyat ve Sinema Günleri düzenlendi Haber

Ankara'da Ukrayna Edebiyat ve Sinema Günleri düzenlendi

Selahaddin Kaşgarlı/QHA Ankara Muhabiri Türkiye'nin başkenti Ankara'da 21 Ocak 2024 tarihinde Ukrayna Ankara Büyükelçiliği, Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu, Ukrayna Derneği, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), İzmir Ukraynalılar Derneği ve Ukrayna Kültür Derneği ortaklığında "Ukrayna Edebiyatı ve Sineması Günleri" etkinliği düzenlendi. Programda, "Dünya Portakal Gibi Mavi" film gösterimi yapıldı. Etkinlik Ankara'daki Hotel Excellence Inn Salonu'nda saat 15.00'te başladı. Etkinliğe, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, eşi Katerina Bodnar, Ukrayna'nın Ankara Buyükelçilik Müsteşarı Denis Zolotaryov, Ukrayna Derneği Başkanı Yuliya Biletska, Dernek üyeleri, kitap ve filmlerin çevirisini yapan gazeteci Elmas Kırımlı ve çok sayıda Ukraynalı katılım sağladı. "BİZ AYNI RUHLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ" Programın açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Yuliya Biletska, "Bu program sayesinde Ukrayna'daki realiteye dönebileceğiz, vatanımızdaki o dalgayı hissedeceğiz. Özellikle bu zor zamanlarda vatanımızdan uzak kaldığımız binlerce kilometreyi unutturacak bir etkinlik gerçekleştiriyoruz. Ukrayna, 22 Ocak'ta dayanışma gününü kutlayacak. Düşmana karşı verdiğimiz mücadeleyi unutmayacağız. Düşmana karşı verdiğimiz 1919'daki mücadelenin üzerinden 100 yıl geçti ama biz aynı ruhla mücadelemizi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "SİZİN SESİNİZ BİZİM CANLANMAMIZI SAĞLAYACAK, BU YÜZDEN GÜR KONUŞUN" Ardından Büyükelçi Vasıl Bodnar, savaşta olan bir ülkenin bu tür etkinlikleri bir başka ülkede yapmasının çok önemli ve büyük bir adım olduğunu söyledi. Bodnar, Ankara'nın; Varşova, Berlin, Paris ve New York'tan daha çok ilgi görmesi gerektiğini belirterek, "Türkiye bizim stratejik ortağımız. Türkiye'deki diaspoaralar arasında en genç diasporalardanız, Ukrayna'dan misafir ağırlayarak taze bilgileri paylaşmak bizim için ilham kaynağı oluşturuyor" dedi.  Ayrıca Bodnar, Ukrayna edebiyatının Türkiye'deki kütüphanelerde olması gerektiğinin altını çizdi. "Ukrayna edebiyatının tanınması için daha çok çalışacağız" diyen Bodnar, yazarların kitaplarını seslendirmesi için öneride bulundu. Büyükelçi yazarlara, "Sizin sesiniz bizim canlanmamızı sağlayacak, bu yüzden gür konuşun" dedi. Konuşmanın sonunda Ukrayna'da yaralanan, esir düşen ve hayatını kaybeden Ukraynalı yazarların ve şairlerin isimleri, fotoğrafları ekrana yansıtıldı. Katılımcılar 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. "SAVAŞIN BAŞINA DÖNSEYDİNİZ NEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTERDİNİZ?" Yoğun katılımın olduğu etkinlikte, Ukraynalı yazar Andriy Liubka ve Ukraynalı yönetmen ve yazar İrına Tsilyık'ın Ukrayna edebiyatı üzerine söyleşisi gerçekleşti. Ukrayna Ulusal Haber Ajansı UKRINFORM Türkiye Muhabiri Olga Budnık'ın moderatörlüğünde yapılan etkinlik, Türkçe ve Ukraince olarak devam etti. Moderatör Budnık yazarlara, "Savaşın başına dönseydiniz neyi değiştirmek isterdiniz?" sorusunu yöneltti. "3 YAKIN ARKADAŞIM SAVAŞTA DUL KALDI" Yazar ve Yönetmen İrına Tsilyık, konuşmasına ilk kez Ankara'ya geldiğini ve yoğun katılımda dolayı misafirlere teşekkür ederek başladı. Eşinin ünlü Ukraynalı bir yazar olduğunu ve orduya gönüllü olarak katıldığını belirtti. Zamanla tanıdığı herkesin eşinin geri dönmesini beklediğini ifade eden Tsilyık, "3 yakın arkadaşım savaşta dul kaldı. Az önce ekrana yansıtılan kişilerden biri ise yeni hayatını kaybetti. Oğluma ders veren yakın arkadaşımdı" dedi. "SAVAŞI GÜNLÜK ŞEKLİNDE ANLATIYORUM" Yazar Andriy Liubka, 2014 yılında savaşın başlamasıyla yurt dışında bulunduğunu ve ülkesine dönerek bu tarihi kaleme aldığını ifade etti. Liubka konuşmasında, "Meslektaşlarım arasında savaşın başlayacağına emin olan tek kişiydim. Tam kapsamlı işgalin başlangıcından iki gün önce Kiyiv'e taşındım. Vilnius'a uçmam gerekiyordu birkaç saat sonra bomba sesleriyle uyandık. Savaşın ilk günü hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Artık yazar değildim, orduya yardım etmek istedim. Duygusal roman yazmıyorum, savaşı günlük şeklinde anlatıyorum" ifadelerine yer verdi. Liubka, savaşa yer verdiği kitabından bir kesit okudu. Liubka orduya destek olmak için araç temin etmeye başladığını ve sosyal medya platformlarında bağış topladığını, böylelikle orduya 232 araç temin ettiğini dile getirdi. "BİZ KİMİZ? SORUSUNA VERECEĞİMİZ CEVAPLAR TAM KAPSAMLI SAVAŞTAN SONRA DEĞİŞTİ" Moderatör Budnık'ın "Sizce Ukraynalılaşma nasıl olmalı?" sorusuna Trilskıy, Ukraynalı olarak kimliğimizin çalınmasına yönelik olarak, "Biz kimiz? sorusuna vereceğimiz cevaplar tam kapsamlı savaştan sonra değişti" cevabını verdi. Trilskıy, Ruslaştırılmaktan, Rusça konuşmaktan geri durduklarının altını çizdi. Trilskıy kitabından okuduğu bir bölümde İstanbul ziyaretini ve burada karşılaştığı Ruslar ile geçirdiği diyaloğu anlattı. Trilskıy, hamamda Türk bir tellağın ağzından duyduğu şarkıyı kendi edebiyatıyla aktardı. Katılımcıları duygulandıran kesit, "İyi ki Türkçe bilmiyordum ve kendi şarkımı dinliyordum" ifadesiyle sonlandı. Söyleşinin sonunda soru cevap etkinliği yapıldı. Yazarlar, katılımcıların sorularını yanıtladı. Program, İrına Tsilyık tarafından yönetilen 2020 yapımı "Dünya Portakal Gibi Mavi" filminin gösterimiyle sona erdi. Türkçe alt yazı olarak izleyicilere sunulan film büyük beğeni topladı.  Etkinliğin sonunda yazarlar tarafından imzalanan kitaplar satıldı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.