Prof. Dr. Seyfi Yıldırım: Rus emperyalizminin en önemli hedeflerinden birisi Kırım'dır
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü Prof. Dr. Seyfi Yıldırım, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 79. yıldönümü çerçevesinde Kırım Haber Ajansına konuştu.
Prof. Dr. Seyfi Yıldırım: Rus emperyalizminin yayılma alanlarının en önemli hedeflerinden birisi Kırım olmuştur!
???? https://t.co/meOOVDO3xZ pic.twitter.com/TVphu50p3O
— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 23, 2023
Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını anavatanlarından sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızıl Ordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti.
SEYFİ YILDIRIM: 1774 KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI VE SONRASINA BAKMAK GEREKİYOR
Prof. Dr. Seyfi Yıldırım, Kırım Sürgünü’nün ilk adımı olarak 1774 Küyük Kaynarca Anlaşması’na işaret etti. Yıldırım, “Bunun için 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ve sonrasına bakmak gerekiyor. Rus emperyalizminin yayılma alanlarının en önemli hedeflerinden birisi Kırım olmuştur. Karadeniz'de önemli bir üs olması, stratejik anlamda önemli bir üs olması hasebiyle Kırım'ı hedef topraklar haline getiren Çarlık Rusyası'nın burada nüfus açısından feci sonuçlara yol açtığını bilmemiz lazım” dedi.
1774’TEN 1914’LERE KADAR YAKLAŞIK 1 MİLYON 800 BİN KIRIM TATARI ANADOLU'YA GÖÇ ETTİ
Yıldırım, Kırım’dan Anadolu’ya göçlerin uzun bir süredir devam ettiğini ifade ederek “1768’lerden sonra bilhassa Kırım'dan Anadolu'ya ciddi göçler vuku bulmuştur. Yapılan çalışmalar da literatürde 1774’ten 1914’lere kadar yaklaşık 1 milyon 800 bin Kırım Tatarının Anadolu'ya göç ettiği hesap edilmektedir” dedi. Yıldırım, bundan sonraki süreçte de özellikle Bolşevik Devrimi’nin ardından Kırım Tatarlarının göçünün sürdüğünü ifade etti.
Prof. Dr. Seyfi Yıldırım, Çarlık Rusya ile Sovyetler Birliği arasında bir değişimin olmadığını belirterek “1917'de Bolşevik Devrimi olduktan sonra da bu göç ettirme devam etmiştir aslında emperyalist sistem açısından Çarlık Rusya ile Sovyet Rusya'sında bir değişim olmamıştır” dedi. Geçiş sürecinde nüfus oyunlarının ve kıyımların devam ettiğine işaret eden Prof. Dr. Seyfi Yıldırım, “Nüfus oyunları dediğimiz ve nüfus ihtilali dediğimiz sürecin devam ettirildiğini, yine Kırım halkı üzerinde maalesef soykırıma varan uygulamaların icra edildiğini görüyoruz. Burada halklara eşitlik, özgürlük iddiasıyla yola çıkan bir rejimin kısa zamanda gerçek yüzünü gösterdiğini ve bölge halkları içerisinde hem birebir aydınları katlederek, daha sonra kitleleri katlederek nüfus oyunları oynadığını, bir intikamcı tavır sergilediğini, kucaklayıcı bir tavırdan ziyade intikamcı bir tavır sergilediğini literatür ortaya koyuyor” dedi.
"STALİN'İN HİTLER'DEN GERİ KALAN BİR YANI YOK"
Stalin’in tavrını irdelemek gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yıldırım, Stalin’in Hitler’den geri kalan bir yanı olmadığını ifade etti. Prof. Dr. Yıldırım, şunları kaydetti:
“İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya ve Sovyet Rusya'nın birbiriyle çatışması sonrasında Almanya'nın geri çekilmesi ve Almanya'yla işbirliği yaptığını düşündüğü kitleleri yeniden sürgüne ve ölüme göndermesi gibi bir faciayla bu sefer Çarlık Rusyası'nın rahmet okutacak bir faşizm ortaya konulmuştur. Bir faşist anlayışın ortaya konulduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Bu da bir normal davranıştan ziyade artık bir etnik temizlik söz konusu. Yani biz hep Hitler'i dillendiriliriz ama Stalin'in ondan geri kalır bir tarafı yoktur. İşte malum olduğu üzere 18 Mayıs 1944'te Kırım halkı düşmanla işbirliği yaptığı gerekçesiyle iki saatlik süre içerisinde yerlerinden yurtlarından yok edilerek alınarak işte bir kısmı Sibirya'ya bir kısmı Özbekistan’a gönderildi.”
Kırım Tatarlarının birçok coğrafyaya sürüldüğünü, bazılarının da muhaceret hayatına geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Yıldırım, “Sadece Türkiye'ye, Anadolu'ya değil, diğer bölgelere de birçok Tatar'ın sürüldüğünü Özbekistan da dahil görüyoruz. Sibirya da bunların içerisinde. Ama tabii yolda giderken bunlardan önemli bir kısmının hayatını kaybettiğini de görüyoruz. Yani sürgün edildikleri yerlere ulaşamadıklarını görüyoruz. Açlıktan, susuzluktan ve kötü muameleden hayatını kaybettiğini görüyoruz. İşte bugün Ukrayna'da, biliyorsunuz Letonya'da, Litvanya'da, Kanada'da birçok Kırım Tatarının yaşadığını, yaşamaya çalıştığını, buralardan bir hayat bulmaya çalıştığını görüyoruz. Anadolu'nun birçok yerinde de Kırım Tatarı kardeşlerimizin yaşadığını müşahade ediyoruz”
TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA KIRIM, DAİMA ÖNEMLİ MADDELERDEN BİRİ OLDU
Türk dış politikasında Kırım’ın konumuna değinen Prof. Dr. Seyfi Yıldırım, “Kırım daima Türk dış politikasının önemli maddelerinden biri olmuştur” dedi. Osmanlı için de Kırım’ın önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Dünya Savaşı yıllarında durumunun zor olmasından dolayı müdahale edemediğini vurguladı. Bu dönemde birçok aydının konunun takipçisi olduğunu ifade eden Yıldırım, “Milliyetçi aydınların, yazarların konuyu devamlı gündemde tuttuklarını ve bu konuyla ilgili devamlı yazılar yazdıklarını, tüm Sovyet coğrafyasıyla ilgili yazılar kaleme aldıklarını biliyoruz” ifadelerini kullandı.