Vefatının 100. yılında Ziya Gökalp paneli
Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi, Türk Ocakları Genel Merkezi iş birliği ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle Türkçülük düşüncesinin fikir babası, toplum bilimci Ziya Gökalp, 14 Aralık 2024 tarihinde düzenlenecek olan panel ile anılacak
VEFATININ 100. YILINDA ZİYA GÖKALP
Sebilürreşad Cumartesi Konferansları kapsamında, "Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp" başlıklı panelde; Türk Ocakları Genel Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öz, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan ve Ankara HBVÜ Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (ÇTLE) Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Atabey konuşmacı olarak yer alacak.
AHBVÜ Edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Haykır'ın oturum başkanlığını üstlendiği panel, Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezinde saat 14.00'te gerçekleşecek.
TÜRK DÜNYASININ ORTAK KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİREN FİKİRLERİN ÖNCÜSÜ ZİYA GÖKALP
23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğan ve tam adı Mehmet Ziya olan büyük düşünür, 1911 yılı sonrasında Gökalp ismini Ziya ile birlikte kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. Gökalp’in babası, Diyarbakır Vilâyet Evrak Müdürlüğü ve Nüfus Nâzırlığında memur olarak çalışan Tevfik Efendi, annesi Zeliha Hanım’dır. Tevfik Efendi’nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir’in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından dolayı aile "Müftüzâdeler" olarak da anılmaktadır.
Ziya Gökalp, Diyarbakır’da bulunduğu dönemde otorite boşluğundan kaynaklanan ve halkı huzursuz eden zorbalar ile bu gruplara destek olan yöneticilerle mücadele etti. 1905 ve 1907 yıllarında iki kez arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır Telgrafhanesini basarak seslerini duyurmak istediler. Daha sonra bu olayları 1924’de bastırdığı "Şaki İbrahim Destanı" eserinde anlattı.
Meşrutiyet’in ilânından sonra, 22 Ekim 1908 tarihinde geçmişten beri taraftarı olduğu İttihat ve Terakkî’nin Diyarbakır şubesini kuran Gökalp; “hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik” gibi kavramları bir yandan etrafına topladığı gençlere anlatırken diğer yandan "Peyman" gazetesinde siyasî yazılar kaleme aldı. Aynı yıl İttihat ve Terakkî’nin bölge müfettişi oldu ve Diyarbakır, Van ve Bitlis teşkilatlarının denetlenmesi görevini üstlendi. 18 Eylül 1909’da Selânik’te toplanan kongreye Diyarbakır delegesi olarak katılarak merkez heyeti üyeliğine seçildi.
Selanik’te bulunduğu dönemde değişik imzalarla "Genç Kalemler", "Rumeli", "Yeni Felsefe" gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı. Aynı yıl kaleme aldığı “Altun Destan” isimli çalışmasını "Gökalp" mahlasıyla yazdı ve bu tarihten sonraki yazılarında genelde günümüzde tanındığı şekliyle Ziya Gökalp imzasını kullandı.
İttihat ve Terakkî’nin merkez heyeti içerisinde yer alması sonrasında ailesiyle birlikte Selânik’e giden Gökalp, burada yeni açılan Selânik İttihat ve Terakkî Mekteb-i Sultânîsinde kendi teklif ettiği programa göre 1911’de Türkiye’de ilk defa sosyoloji dersleri vermeye başladı. Sosyolojiyi, bilimsel bir disiplin haline getiren Emile Durkheim’ın görüşlerini tercüme eden, Türkiye’nin koşullarına uyarlayarak yeniden yorumlayan ve bunun yanında özgün görüşleri de olan Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kabul edilmektedir. Gökalp, 1914 yılında Durkheim’ın sosyoloji görüşlerini temel alan bir sosyoloji kürsüsü kurmuştur.
ZİYA GÖKALP’IN İSTANBUL YILLARI
1912’de İttihat ve Terakki Partisinin genel merkezi İstanbul’a taşınınca Ziya Gökalp da ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Ergani Madeni’nden milletvekili seçildi. İstanbul’da bulunduğu dönemde Türk Yurdu'nda yazılar neşretti. Burada kaleme aldığı yazıları, 1918 yılında "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adıyla kitaplaştırdı. Edebiyat Fakültesindeki hocalığı esnasında verdiği derslerin notlarını "İlm-i İçtima" adıyla bastırdı. İlk şiir kitabı olan "Kızıl Elma" da yine bu görevi sırasında neşredildi. Ayrıca 1917'de yayın hayatına başlayan İçtimaiyat Mecmuası ve Yeni Mecmua'nın da kurucuları arasında yer aldı.
İSTANBUL'UN İŞGALİ SONRASINDA MALTA’YA SÜRÜLDÜ
Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle işgal edilen İstanbul'da bulunan Ziya Gökalp, 30 Ocak 1919 tarihinde tutuklanarak birçok İttihatçı ile birlikte sürgüne gönderildi. 29 Mayıs'tan 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni Adası'nda tutulan Gökalp sonra Malta'ya gönderildi ve 29 Mayıs 1919'dan 30 Nisan 1921'e kadar sürgün hayatı yaşadı.
Malta'da Polverista ve Verdala karargâhlarındaki esir kamplarında tutulan usta kalem, buralarda zamanını okuyarak, notlar alarak, şiir, makale, hatıra ve mektup yazarak geçirdi. Sürgünde bulunduğu süre içinde eşi ve kızlarına gönderdiği mektuplar, 1965 yılında "Limni ve Malta Mektupları" adıyla neşredildi.