SON DAKİKA
Hava Durumu

#Rus Propagandası

QHA - Kırım Haber Ajansı - Rus Propagandası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rus Propagandası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ankara'da Rus dezenformasyonu ve propagandası konuşuldu Haber

Ankara'da Rus dezenformasyonu ve propagandası konuşuldu

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği ve Ankara Ukrayna Derneği tarafından, 27 Haziran 2024 tarihinde Assembly One Tower'da gazetecilere yönelik olarak "Hibrit Savaşta Dezenformasyonun Zorlukları ve Bunlara Karşı Mücadele: Ukrayna Örneği" konulu çalıştay tertip edildi. Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) üyesi ve Ukrayna’nın önde gelen teyitçi kuruluşu StopFake ile iş birliği içerisinde gerçekleşen programda, Rus propagandasının ana mekanizmaları, söylentiler ve komplo teorilerinin kullanılmasıyla yapılan dezenformasyon, Türkiye’de Ukrayna ile ilgili yapılan Rus propagandası, Kremlin’in 2014 yılından bu yana yürüttüğü propaganda söylemleri ve bunların zaman içerisindeki değişimi ile Rusya’nın Kırım ile ilgili ana söylemleri ele alındı. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar ve Ankara Ukrayna Derneği Başkanı İrına Ambarkütükoğlu'nun katıldığı etkinliğe çok sayıda gazeteci ilgi gösterdi. Rus propanga mekanizmasının nasıl çalıştığı, amaçları ve ortaya çıkardığı dezenformasyonun tüm ayrıntılarıyla incelendiği çalıştayda, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gayana Yüksel, StopFake fact-checker ve politik analist Marianna Prısyajnyuk (Prysyazhnyuk), StopFake fact-checker ve medya analisti Oksana Polulyah (Poluliakh) ile StopFake gazetecisi ve medya eğitmeni Olga Yurkova konuşmacı olarak yer alırken, programın moderatörlüğünü Ukrayna Ulusal Haber Ajansı Ukrinform Türkiye Muhabiri Olga Budnık yaptı. "RUSYA GERÇEKLERİ ÖLDÜRÜP YALANLARI DOĞURDU" Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, programın konusunun oldukça önemli olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, "Rus propagandası Ukrayna'ya karşı çok farklı bir dezenformasyon yaptı. Rusya bizi tanklardan önce bilgiyle vurdu. Çok fazla manipülasyon yapıldı. Rusya Ukrayna'ya karşı çok fazla gerçeği yıktı ve sonra kendi oluşturduğu dezenformasyon silahıyla Ukrayna'yı vurmaya başladı." dedi. Savaşın en önemli silahının Rusya'nın Ukrayna'ya karşı uyguladığı dezenformasyon olduğunun altını çizen Büyükelçi Bodnar, "Yalan haberler gerçek silahlardan daha öldürücü oldu. Adeta insanları öldürmenin başka bir şekli olarak ortaya çıktı. Rusya gerçekleri öldürüp yalanları doğurdu." şeklinde konuştu. Bodnar, Rus dezenformasyonunun sadece Ukrayna için değil tüm dünya için tehlikeli olduğunu vurgularak, "Türkiye için de ayrı bir tehdit oluşturuyor çünkü Rusya haber kaynaklarını kullanarak Türkiye'yi yanlış yönlendiriyor. O yüzden biz propanga ve dezenformasyonun ne olduğunu çok iyi anlayıp ona karşı mücadele etmeyi öğrenmeliyiz." ifadelerini kullandı. Ukrayna Derneği Başkanı İrına Ambarkütükoğlu ise, Rus propagandasına karşı mücadele etmenin çok önemli olduğunu kaydederek, son dönem içerisinde Rusya'nın özellikle Karadeniz ve Türkiye üzerinde yürüttüğü faaliyetlerini artırdığını söyledi. "PROPAGANDA 3 KİŞİYİ, 3 MİLYON KİŞİ OLARAK SUNABİLİR" StopFake fact-checker ve politik analist Marianna Prısyajnyuk (Prysyazhnyuk) katılımcılara yaptığı sunumunda, Rusya'nın dezenformasyonu özellikle topyekûn savaş sonrasında en güçlü şekilde kullandığını belirterek, StopFake olarak 2014 yılında Kırım'ın işgal edilmesinden sonra harekete geçtiklerini kaydetti. "Rus propagandasını o dönem hissettik. Her türlü propagandaya karşı durmaya çalıştık." diye konuşan Prısyajnyuk, süreç içerisinde 6 binden fazla yalan haber tespit ettiklerini kaydetti. Rusya'nın yürüttüğü dezenformasyonun, sırasıyla en fazla Polonya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya'ya yönelik olduğunu tespit ettiklerini açıklayan Prısyajnyuk, Rus propagandasına dair örnekleri paylaştı. Ukrayna'ya karşı yapılan dezenformasyon çalışmalarında, savaş sebebiyle Avrupa'ya göç etmek zorunda olan kadın ve çocukların hedef alınarak, Ukraynalıları itibarsızlatırmayı amaçladıklarını ve bu yolla nihai olarak Ukrayna için toplanan yardımların engellenmesini hedeflediklerini söyleyen Prısyajnyuk, yine aynı grubun çok farklı bir şekilde, savaş dolayısıyla değil Ukrayna'daki sözde diktatör yönetimden kaçtığı algısının oluşması için uygulanan çalışmalardan örnekler sundu. Prısyajnyuk, Rus propagandasının öne çıkan konu başlıklarının, Ukrayna'nın başarız bir devlet olarak sunulması, Ukrayna'nın bir nazi devleti olduğunun ileri sürülmesi, Ukrayna'nın Batılı devletlerin kontrolü altında olduğu, AB ve Batı ülkelerinin saldırgan bir tutum takındığı, Ukrayna'ya gelecek yardımların kesileceği, Ukrayna'nın hiçbir zaman AB'ye giremeyeceği şeklinde olduğunu belirtti. Prısyajnyuk, 2014 yılında Kırım'ın işgali sonrasında yürülen bir dezenformasyon çalışmasını şu şekilde anlattı: Şöyle bir yalan haber çıkmıştı: Kırım'ın işgalinden sonra Ukraynalılar toplu bir şekilde Rusya'ya göç ediyor. Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'ta yaşanan olaylar ortaya çıkmadan, bir ön propaganda olarak ortaya atılan bu haber, bizim için çok garipti. Ukrayna'da yaşanan bir nüfus hareketliliği yokken ortaya çıkan bu haberi araştırdığımızda, haberin ilk olarak bir Rus kaynağında yer aldığını tespit ettik. Haberde atıf olarak Rusya Federasyonu Göç Ajansının belirtilmesi ve Ukrayna'nın devlet kurumlarından söz konusu bilginin doğrulanmaması sebebiyle kuruma ulaştık. Göç Ajansının bize verdiği cevap, evet sınırdan 2-3 kişi geçti şeklinde oldu. Yani, 2-3 kişi sınırı geçti diye 'Ukraynalılar Ukrayna'yı toplu bir şekilde terk edip Rusya'ya taşınıyor' yalan haberi ortaya atılmıştı. Bu örnek aslında net bir şekilde şunu gösteriyor; propaganda 3 kişiyi, yanına altı tane sıfır ekleyip 3 milyon kişi olarak sunabilir. KTMM ÜYESİ YÜKSEL, RUS PROPAGANDACILARI İFŞA ETTİ KTMM Üyesi Doç. Dr. Gayana Yüksel, kendisinin Kırım Tatarı olduğunu ve 2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından işgal edilmesi sonrasında Kırım'ı terk etmek zorunda kaldığını belirterek başladığı sunumunda, Türkiye'de yürütülen Rus propagandasının aktörlerini isim isim deşifre etti. "Türkiye'de Rus propagandası net ve açık bir şekilde yapılıyor" diyen Doç. Dr. Yüksel, bunu yürüten medya kuruluşları ile basın mensuplarının gazetecilik ilkelerini ihlâl ederek yaptını vurguladı. Rusya'nın yanında pozisyon alıp, Ukrayna aleyhinde yalan haber yapan gazetecilerin medya organlarında çıkan haberlerinden örnekler gösteren KTMM Üyesi, "Rus propagandasının çok güçlü olduğunu biliyoruz" dedi. Rusya'nın propaganda ve dezenformasyon çalışmalarına 2022 ya da 2014 yıllarında başlamadığına dikkat çeken Doç. Dr. Yüksel, "Rus İmparatorluğu döneminden bu yana çok önem verdikleri bir sahadır. Buna inanılmaz bir şekilde önem verirler ve büyük bütçeler ayırırlar. Kesinlikle hafife almamak gerekiyor." ifadelerini kullandı. Ukrayna'ya yönelik olarak yürütülen Rus propagandasını değerlendiren Doç. Dr. Yüksel, "Ukrayna'yı bağımsız bir devlet olarak görmüyorlar. Ukrayna'nın var olduğunu kabul etmek istemiyorlar." tespitinde bulundu. Ukrayna'nın bağımsızlığının kabul edilmemesini ana fikir olarak kabul eden Rusya'nın, farklı sözler, çeşitli kavramlar ve değişik formatlarla Türk medyasında propaganda gerçekleştirdiğine işaret etti. Ukrayna ordusuna bağlı Azov Taburuna yönelik olarak dezenformasyon içerikli haberlere de değinen Yüksel, "Kan içiyorlar, çocukları yiyorlar gibi komik söylemlerle bu insanları kötü şekilde göstermeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu. KTMM Üyesi, anlatılanların aksine Azov Taburunun vatansever Ukrayna vatandaşlarından oluştuğunun altını çizerek, "Ukrayna ayaktaysa bu gibi gençler sayesindedir." diye konuştu. Türkiye'de yürütülen Rus faaliyetlerinin sadece medya alanıyla sınırlı olmadını belirten Doç. Dr. Yüksel, Rusya'nın 2. Dünya Savaşı'na ithafen kutladığı Zafer Bayramı çerçevesinde gerçekleştirilen ve "Ölümsüz Alay" ismini verdikleri yürüyüşlerin Antalya'da yapıldığına dikkat çekti. SÖYLENTİLER NE GİBİ SONUÇLAR DOĞURUYOR? StopFake gazetecisi ve medya eğitmeni Olga Yurkova ise söylentilerin ve komplo teorilerinin ne gibi etkiler yarattığını; kendi bilimsel çalışması üzerinden anlattı. Yurkova, 2022 ve 2023 yılları özelinde Ukrayna'daki savaş çevresinde oluşan söylentilere yönelik yaptığı çalışmasında, temel olarak insanların aklına gelen ilk söylenti neydi ve bu söylentilere yönelik tutumları ve düşünceleri nelerdir sorusunu incelediğini kaydetti. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olarak yürüttüğü topyekûn saldırı ve işgal girişimi sonrasında sosyal medya sayfalarında yer alan 670 söylentiyi araştırdığını ve incelediği belirten Olga Yurkova, şu şekilde konuştu: İlk olarak, savaş zamanı özellikle asimetrik yani birleştirici komplo teorileri ve söylentilerinin rağbet gördüğünü söyleyebiliriz. Çünkü insanlar savaş psikolojisi içerisinde 'sizin' ve 'bizim' ayrımı yapmaya çok müsait. İkincisi olarak, savaş zamanı her zaman enformasyon eksikliği ve bir belirsizlik durumu varken, söylentiler veya büyük resmi aktarma iddiaları insanları daha çok birleştiriyor. Söylentilerin bir diğer rolü de sosyal kontrol. Bunu şöyle açıklayabiliriz; biliyorsunuz savaştaki her hükûmet gibi, Ukrayna'daki hükûmet de bir itibar mücadelesi veriyor. Özellikle savaş zamanı insanlar daha çok kısıtlandığı için toplum söylentileri bir baskı aracı olarak hükûmete karşı kullanılıyor. Hatta bu söylentiler Ukrayna'da bazı önemli mevkilerde somut değişikliklere bile yol açtı. Örnek vermek gerekirse savaş zamanı en önemli bakanlık Savunma Bakanlığıdır. Ukrayna'nın eski Savunma Bakanı görevdeyken halk arasında kendisinin yolsuzluğa karıştığı gündeme geldi. Bu durum sadece söylemden ibaretken hükûmet kendisini görevden aldı ve yerine başka birisini getirdi. Aslında halk, söylentilerinin gücüyle kabinede bir değişiklik yaptı. "RUS TOPLUMU KIRIM'IN İŞGALİNE HAZIRLANDI" StopFake fact-checker ve medya analisti Oksana Polulyah'ın gerçekleştirdi sunumda Rus propagandasının anahtarları konusu gündeme taşındı. Oksana Polulyah, Rusya'nın diğer ülkelere yönelik propaganda faaliyeti yürüttüğü gibi kendi ülkesinde de çalışmalar gerçekleştirdiğini belirterek, "Örneğin Rus propagandası, Kırım'ın işgalinden önce Kırım'ın işgalinin daha kolay bir şekilde kabullenilmesi için Rus toplumunu daha önceden hazırlamıştı." şeklinde konuştu. Kırım'ın işgali sonrasında yapılan haberi aktaran Polulyah, konuşmasını şu cümlelerle sürdürdü: Bu işgali hukukî bir alana taşımak ve başta Batı ülkeleri olmak üzere herhangi bir toplumda kabullendirmek için çok sayıda siyasi amaçlı yalan haberler yapılmıştı. Hem Ukrayna'da hem başka ülkelerde kendileri tarafından üretilen yalan haberlerle bilgi alanını doldurmaya çalışıyorlardı. Örneğin Ukrayna'da IŞİD'in tatbikat yaptığı ya da orada diğer radikal İslam örgütlerinin bulunduğu gibi yalan haberleri servis ediyorlardı. Rusya'nın Kırım'ın işgalini meşrulaştırma konusunda hâlâ çalışmalarına devam ettiğini söyleyen Polulyah, "Örneğin ilk olarak, Kırım'da yaşayan halkın Rusya'yı zaten istediği ve desteklediği, Rusya'nın gelişi sonrasında bunu memnuniyetle karşıladıkları gibi haberler yayıldı. İkinci olarak ise, Rusya'nın Kırım'ı işgal etmediği, zaten her zaman Rusya'ya ait olduğu gibi yalan tezlerle tarihi de gerçek olmayan bir şekilde anlatmaya başladılar. Üçüncüsü Rusya, birçok ülkeden sözde heyetlerin Kırım'a gelişini organize etti." ifadelerini kullandı. Kırım'ın işgali konusunda Rus toplumuna yönelik olarak yürütülen propagandaya da değinen Polulyah, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından üzerinde "Kırım'ın geri kazanılması anısına" yazılı bir demir para basıldığını aktardı. Para üzerinde Rusya'ya ait sembollerin ve Rusya'nın Kırım üzerinde zaferini simgeleyen bazı yazıların bulunduğa dikkat çeken Polulyah, "Bu şekilde Rusya kendi halkına Kırım'ın geri kazanılmasını kutlamayı teklif ediyordu." dedi. Rusya tarafından üretilen yalan haberlerin bir diğer hedefinin ise Kırım Tatarları olduğunu belirten Polulyah, "Kırım'da işgale karşı duruşlarını en net şekilde ortaya koyan Kırım Tatarları, Rusya'nın planlarını gerçekleştirmek için en büyük engeli oluşturuyorlardı. Bu nedenle Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nu hedef alarak hakkında yalan haberler yapıldı. Örneğin Kırımoğlu'nun Sovyet döneminde tecavüz suçuyla hapishaneye alındığı tarzında yalan haberler çıkmaya başladı. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun o dönemde neden hapise atıldığını hepimiz biliyorduk. Kırımoğlu SSCB döneminde de Kırım için mücadele ediyordu ve tamamen siyasi duruşu sebebiyle, siyasi mahkum olarak Sibirya'ya gönderilmişti. 2014 yılından sonra da prensip duruşunu ortaya koymuştu. Biz, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun Sovyetler Birliği döneminde hapishaneye alınması hakkındaki tüm belgeleri toplayarak yayımladık. Bu haberi bu şekilde yalanladık." diye konuştu.

Rus propagandası EURO 2024'te: Ukraynalı taraftarları itibarsızlaştırmak için sahte fotoğraflar servis ediliyor! Haber

Rus propagandası EURO 2024'te: Ukraynalı taraftarları itibarsızlaştırmak için sahte fotoğraflar servis ediliyor!

Kremlin yanlısı medya kuruluşları ve Rus propagandası için oluşturulan sosyal medya hesapları, Almanya'nın Stuttgart kentindeki Carambolage adlı barda futbol taraftarları için hazırlandığı iddia edilen bir duyurunun fotoğrafını servis etti. Almanya'da devam etmekte olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) ile bağlantılı olarak, işletme yönetiminin ziyaretçileri maçları izlerken ırkçı hakaretlerden ve siyasi tartışmalardan kaçınmaya çağırdığı öne sürüldü. Propagandacılar, bildirinin hem Almanca hem de Ukraynaca olduğu iddiasıyla, Ukraynalıların bu "talebin" doğrudan muhatabı konumda olduğunu yayıyor. Rus propagandasını yürütme amacıyla faaliyet gösteren haber sayfaları ve sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşılan söz konusu fotoğrafların gerçek dışı olduğu, Ukrinform haber ajansının gündeme taşıdığı haberle ortaya çıktı. Carambolage isimli mekanda çekildiği iddia edilen duyuru, bir grafik editörü tarafından oluşturulmuş ve fotoğrafların bar ile ilgisi bulunmuyor. Dünyanın önde gelen harita uygulamaları ve barın resmî sayfalarında yer alan fotoğraflar incelendiğinde, Rus propagandacıların paylaştığı görüntülerin  farklı bir yerde çekildiği anlaşıldı. Propagandacılar tarafından kullanılan sahte görüntüler ile söz konusu barın iç mekanı karşılaştırıldığında stil ve renk düzeni bakımından tamamen farklı olduğu anlaşıldı. Öte yandan Carambolage temsilcilerinden Nurten Erkılıç, Ukrinform muhabirine yaptığı açıklamada, fotoğrafın sahte olduğunu ve barlarında çekilmediğini doğrulayarak, yönetimin ziyaretçiler için böyle bir şartı olmadığını belirtti.

İşgalciler Kırım'daki çocuk yaz kamplarını beyin yıkama merkezlerine dönüştürdü Haber

İşgalciler Kırım'daki çocuk yaz kamplarını beyin yıkama merkezlerine dönüştürdü

Mıkola Şevçuk-QHA Kıyiv/Anife Bilal-QHA Ankara Rus işgali altındaki Kırım’da Kremlin kontrolündeki kukla yönetim, çocukları silaha alıştırmaya ve çocuklar arasında savaş propagandası yürütmeye devam ediyor. Bu yaz işgalciler Kırım’da 190 bin çocuğu yaz kamplara göndermeyi planlıyor. Yaz kamplarında işgalciler aktif bir şekilde savaş propagandası yaparken, Ukrayna vatandaşı olan çocukların Ukrayna kimliğini yok etmeyi hedefliyor ve onları Ruslaştırmaya çalışıyor. İşgal altında bulunan diğer Ukrayna topraklarında da işgalci yönetim çocuklara yönelik aynı uygulamaları yürütüyor. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Almenda Sivil Eğitim Merkezi uzmanları işgalcilerin Kırım'da yürüttüğü çocukları askerileştirme kampanyasını değerlendirdi. Kırım'da kurulan ve Rus işgalinden sonra merkezini Kıyiv'e taşımak zorunda kalan Almenda Sivil Eğitim Merkezi uzmanlarının akrabaları Kırım'da yaşadığı için haberde uzmanların adları belirtilmiyor. Kırım’ın Rus işgal yönetiminin resmî açıklamalarına göre, Rusya'nın yaz boyunca yaklaşık 190 bin çocuğu yaz kamplarına almayı planladığını belirten uzman, “Yaklaşık 48 bin çocuk, işgal altındaki Ukrayna bölgeleri de dahil olmak üzere başka bölgelerden getirilecek. Bu çocuklar arasında hem Ukrayna vatandaşı olan hem de Rusya’dan getirilen çocuklar yer alıyor. İşgalciler, işgal altındaki Ukrayna bölgelerini ‘yeni bölgeler’ olarak adlandırdığı için bu bölgelerde yaşayan çocuklara yönelik ‘diğer Rusya bölgelerinden gelen çocuklar’ terimi kullanıyor. Bu organizasyon için işgal altındaki Kırım’da 53 çocuk yaz kampı hazırlandı ve 1,5 milyar ruble (16,88 milyon ABD doları) bütçe ayrıldı.” şeklinde konuştu. Çocuk yaz kamplarında askerî ve sözde vatansever temalı grupların oluşturulduğunu aktaran uzman, “Farklı kamplarda bu gruplar farklı şekilde adlandırılıyor ama verilen eğitim aynı. Çoğunlukla bu grupların faaliyetleri, Ukrayna, ABD, Avrupa Birliği’nin yaptırım listesinde yer alan ve yaz kamplarını çocukların beynini yıkamak için aktif bir şekilde kullanan Rus askeri örgütü Yunarmiya ile birlikte organize ediliyor. Bununla birlikte Rus askerleri de bu faaliyetlere aktif olarak katılıyor. Çocuklar Ukrayna'ya karşı savaşa katılanlarla, askerî personelle bir araya getiriliyor. Yani işgal altındaki Ukrayna bölgelerinde yaşayan çocuklar Kırım’a getiriliyor ve orada onlara Ukrayna’ya karşı savaşan askerlerin ‘kahramanlığı’ anlatılıyor.” dedi. İşgalcilerin “Asker” adlı bir askerî merkez oluşturduğunu ve bu merkezin de yaz kampları bünyesinde eğitim verdiğini anlatan uzman, “Bu eğitim olabildiğince militarize edilmiş; çocuklar askerî forma giyiyor, temel askerî eğitim alıyor, silahlı insansız hava araçları geliştirmeyi ve kullanmayı öğreniyorlar. Tabii ki, bu eğitim kapsamında çocuklar farklı yöntemlerle Ruslaştırılıyor. Yani bunun bir tatil değil, Ukraynalı çocukları Ruslaştırma ve askerileştirmeye yönelik amaçlı bir kampanya olduğunu görüyoruz. Sosyal ağları incelediğimizde, bu tür yaz kamplarına veya benzer faaliyetlere katılan birçok çocuğun, geleceklerini askerlik mesleğine bağlamaya karar verdiklerini söylüyor. Yani bu, Rusya’nın Ukraynalı çocukların askerileştirilmesine yönelik kasıtlı etkisinin ve eylemlerinin doğrudan bir kanıtıdır ve bu, uluslararası hukuk normlarının ağır bir ihlâlidir.” ifadelerini kullandı. Öte yandan uzmanlar, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü topyekûn saldırı ve işgal girişime katılan askerlerin “kahramanlaştırılmasını” amaçlayan eylemlerin, işgalcilerin düzenlediği bu etkinliklerin önemli bir bileşeni olduğuna dikkat çekti.

Rus propagandacılar Moskova'daki saldırıyla ilgili sahte video paylaştı Haber

Rus propagandacılar Moskova'daki saldırıyla ilgili sahte video paylaştı

Kremlin kontrolündeki NTV televizyon kanalında, izleyicileri Rusya'da gerçekleşen silahlı saldırının sözde Ukrayna ile bağlantılı olduğuna ikna etmek için Ukrayna Milli Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Oleksiy Danilov'un yüzünün kullanıldığı bir deepfake videosu yayımladı. Ukrayna Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Rus propagandacılarının sahte video için 16 Mart 2024 tarihinde Ukrayna’da yayınlanan ortak haber programından alınan görüntülerinin kullanıldığını aktardı.  Rus propaganda televizyon kanalında paylaşılan videoda Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kyrylo Budanov'un yüzü, Danilov'un yüzüyle değiştirildi. Açıklamada, Rusya'nın seferberlik çabalarını geliştirmek amacıyla terör saldırısından Ukrayna'yı sorumlu tutmayı planladığına dikkat çekildi. Merkezin öngördüğü gibi, Rus yetkililer saldırının en başından itibaren terör saldırısındaki şüphelilerin "Ukrayna ile bağlantıları olduğu"  yönünde yalan propaganda çalışmaları gerçekleştirip saldırının sorumluluğunu Ukrayna'ya yüklemeye çalıştı. MOSKOVA’DA SİLAHLI SALDIRI Rusya'nın başkenti Moskova'da "Crocus City Hall" adlı konser salonuna 22 Mart akşamı silahlı kişilerce terör saldırısı düzenlendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde saldırganların otomatik silahlarla salonda rastgele ateş açtıkları görünüyor. Ardından konser salonunun bulunduğu binanın çatısında da yangın çıktı, sür süre sonra çatı çöktü. Saldırıdan kısa süre sonra terör örgütü DEAŞ, Rusya'nın başkenti Moskova'daki saldırıyı mensuplarının düzenlediğini iddia etti. Rusya Soruşturma Komitesi saldırıda en az 133 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Saldırı sonrasında Rusya tarafından hedef gösterilerek gözlerin çevrildiği Ukrayna tarafı ise, olayla bir ilgilerinin olmadığını belirterek saldırının Rusya Devlet Başkanı Putin'in emriyle planlanan kasıtlı bir eylem olduğunu öne sürdü.

Rus propaganda faaliyetleri ile bilinen Ünver Sel'den Kırım işgalindeki iş birlikçiye destek! Haber

Rus propaganda faaliyetleri ile bilinen Ünver Sel'den Kırım işgalindeki iş birlikçiye destek!

Rusya’nın Türkiye’de yürüttüğü propaganda faaliyetleri gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de bulunan ve kendilerini Kırım Tatar halkının temsilcisiymiş gibi göteren kişiler işgalcilere deteğini sürdürüyor.   Türkiye'yi hedef alan Rus propagandasını destekleyen söylemlerle gündeme gelen ve üyesiz dernek oluşumlarıyla söz konusu propaganda doğrultusunda göstermelik etkinlikler düzenleyen Ünver Sel, Ukrayna'nın vatana ihanet suçundan aradığı işbirlikçi Natalya Poklonskaya’ya desteğini bildirdi. ÜNVER SEL DAHA ÖNCE DE İŞGALCİLERE DESTEK VERMİŞTİ Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, son imzaladığı kararname ile Büyükelçi Natalya Poklonskaya'yı Rossotrudnichestvo'ya Başkan Vekili olarak atamıştı. Rus propagandasının Türkiye’deki temsilcisi haline gelmiş Ünver Sel, Poklonskaya'ya yeni görevinde başarılar dileyerek bir kez daha şaşırtmamıştı. KTMM HAKKINDA DAVA BAŞLATTI Rus işgali altında bulunan Kırım'ın sözde eski Savcısı Natalya Poklonskaya, Şubat 2016'da Kırım Tatar Milli Meclisini kapatmak için mahkemeye başvurdu. Sözde Savcı Natalya Poklonskaya’nın dilekçesi ile ilgili mahkeme duruşmaları, 3 Mart tarihinde yapılmaya başladı. Poklonskaya, sözde mahkeme kararını beklemeden 13 Nisan 2016 tarihinde “Kırım Tatar Milli Meclisinin faaliyetlerinin askıya alınması ile ilgili” karar yayınladı. 18 Nisan tarihinde ise Rusya Adalet Bakanlığı, Rusya tarafından işgal edilen Kırım’ın sözde Savcısı Natalya Poklonskaya’nın kararı üzerine Kırım Tatar Milli Meclisini “aşırıcı faaliyetler gerçekleştirmesi nedeniyle faaliyetleri askıya alınan dini ve sivil toplum kuruluşları listesine” dahil etti. 26 Nisan 2016 tarihinde yapılan duruşmada işgalci Kırım Rus yönetimine bağlı mahkeme, Kırım Tatar Milli Meclisini aşırıcı örgüt kabul ederek faaliyetlerini yasakladı.

İşgalcilerden Kırım'da şeytani plan: Rus ordusuna asker devşirmek için camileri kullanacaklar! Haber

İşgalcilerden Kırım'da şeytani plan: Rus ordusuna asker devşirmek için camileri kullanacaklar!

Kırım’ın Kremlin kontrolündeki kukla yönetimi yarımadada yaşayan Kırım Tatarlarının işgalci Rus ordusuna katılmasını sağlamak için çeşitli propaganda faaliyetleri yürütüyor. Rus işgali altındaki Kırım’ın sözde Parlamento Başkanı Vladimir Konstantinov ve Kırım’ın Kremlin kontrolündeki kukla müftüsü Emirali Ablayev arasında 4 Ocak 2024 tarihinde bu konunun ele alındığı bir görüşme yapıldığı öğrenildi. RUSYA, KIRIM'DA CAMİLERİ PROPAGANDA MALZEMESİ HALİNE GETİRİYOR! Görüşmeye, Kırım’ın sözde Parlamento Başkan Yardımcısı, işbirlikçi Edip Gafarov da katıldı. Edinilen bilgilere göre işbirlikçiler, Ukrayna vatandaşı olan Kırım Tatarlarının işgalci Rus ordusuna katılması için tedbir alınmasını masaya yatırdı. Görüşme sonucunda taraflar aşağıda yer alan konularda mutabakata vardı: -Her Cuma günü Kırım’daki camilerde, Kırım Tatarlarını Rus ordusunda sözleşmeli hizmete teşvik edecek propaganda kampanyaları yürütmek; Çok sayıda Kırım Tatarının Rusya tarafında çatışmalara katılmaya istekli olduğu izlenimini yaratmak için Rusya Federasyonu'nun propaganda medyasında ve Telegram kanallarında bazı önlemler almak; Kırım’daki camilerin yakınlarında Rus ordusundaki sözleşmeli askerlik hizmetinin propagandasını yapan ve Kırım Tatar dilinde hazırlanan broşürlerin dağıtılması için düzenli önlemler almak (Broşürlerde Rus ordusundaki sözleşmeli askerlik yapanların aylık 250 bin ruble maaş aldığını ve sağlık, emeklilik, barınma gibi ek sosyal desteklere vurgu yapılıyor). İŞBİRLİKÇİLER, RUS PROPAGANDASI İÇİN YENİ ÖRGÜT KURUYOR: RUSYA-KIRIM TATAR DOSTLUĞU Ayrıca görüşmede işbirlikçiler, "Rusya-Kırım Tatar Dostluğu" adında bir örgütün oluşturulması ve geliştirilmesi için ödenek tahsisine ilişkin karar üzerinde anlaşmaya vardı. Söz konusu örgütün ana görevi, sözde "Rus Barışı" fikrine insanları yönlendirmek amacıyla, işgal altındaki Kırım’da yaşayan genç Kırım Tatar nüfusu üzerine bilgi ve psikolojik etki yapmaktır. Bunun dışında işgal altındaki Kırım’da yaşayan Kırım Tatarlarının iş bulmak amacıyla kullandıkları Telegram kanallarında Aralık 2023’ten itibaren yoğun bir şekilde Rus ordusundaki sözleşmeli askerlik ile ilgili ilanların paylaşılmaya başlandığı biliniyor.

Rus siyasetçiden küstah çağrı: Özbekistan'ı ilhak edelim! Haber

Rus siyasetçiden küstah çağrı: Özbekistan'ı ilhak edelim!

Putin Rusyasının, emperyal ve kolonyal siyaseti Türk dünyasını tehdit ediyor. Şovenist siyasetin altın çağını yaşadığı Rusya'da siyasiler, post Sovyet ülkelerden toprak iddia etmeye devam ediyor. Adil Rusya Partisi Eşbaşkanı Zahar Prilepin, Özbekistan'ın ve Sovyetlerin yıkılmasından sonraki coğrafyada kurulan diğer ülkelerin, Rusya tarafından ilhak edilmesi gerektiğini öne sürdü. RUSYA'DA ŞOVENİST SİYASET ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR! 20 Aralık 2023 tarihinde yaptığı bir basın toplantısında Rus siyasetçi Zahar Prilepin, Rusya'daki göçmen ve demografi meselesi hakkında değerlendirme yaptı. Prilepin, Rusya'da kadınların daha fazla erkek doğurması gerektiğini ileri sürdü ve bunun yanı sıra göçmenlerin geldiği ülkeleri ilhak etmeyi önerdi. Şovenist Rus siyasetçi, göçmen işçilerin geldiği bu bölgelerin birleştirilmesi ve Rus dilinin anında öğretilmesi fikrini içtenlikle desteklediğini vurguladı. ÖZBEKİSTAN'DAN SERT TEPKİ Bu sözlerin ardından Taşkent'teki Rus Büyükelçi Oleg Malginov, Özbekistan Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Ayrıca, Özbekistan kamuoyu ve Özbek siyasetçiler, Rusya'da dönem dönem gerçekleşen emperyal ve saldırgan demeçlerden rahatsızlığını ifade etti. Özbek Milletvekili Babur Bekmurodov, Rus siyasetçi Prilepin'in "Özbekistan'ı işgal etme" tehdidinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyledi. Bekmurodov, cezai sorumluluk konusunda siyasetçiyi uyardı.

Zafer Karatay: İşgal edilen zihinlerin kurtuluş savaşını vermemiz lazım Haber

Zafer Karatay: İşgal edilen zihinlerin kurtuluş savaşını vermemiz lazım

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Türkiye’de son dönemde özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerinden artan bir Rus propaganda çalışmaları göze çarpıyor. Vladimir Putin, bir yandan başta Ukrayna ve Suriye'de olmak üzere birçok savaş suçunun muhatabı iken bir yandan da Kremlin merkezli çevreler tarafından hakkında PR çalışmaları yürütülüyor. Türkiye'de ve dünyada Kremlin tarafından fonlanan belirli çevreler tarafından savaş suçlusu Vladimir Putin ve terör suçları işleyen Rusya Federasyonu'na yönelik propaganda faaliyetlerini, Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi ve  Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. Zafer Karatay: İşgal edilen zihinlerin kurtuluş savaşını vermemiz lazımhttps://t.co/6QlKUwpFc3 pic.twitter.com/CmPxfmp5vj — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 18, 2023 Rusya ve Putin propagandalarının son ve en etkili örneğini geçen haftalarda yaşadık. Putin, geçmişte de sık sık yaptığı gibi kamera karşısına geçip kendisinin atadığı görevlilere hitap etti. Bu esnada kendisine “Selamün aleyküm” diye hitap edildi ve hemen mikrofonu kapan Putin, “aleyküm selam” dedi. Ardından özellikle Türkiye kamuoyunda bu görüntü üzerinden Putin’e dair makul ve müspet yorum ve değerlendirmeler yapıldı. Son dönemde özellikle Gazze’de yaşananlar üzerinden de kendisini adeta aklama sürecine giren Putin’in Türkiye’deki artan propagandası hakkında ne düşünüyorsunuz? Aslında son derece önemli bir konuya parmak bastınız. Maalesef bu, Putinseverliği ve Putin'in propagandasının etkisini Türkiye'de dehşetle izliyorum. Bu kadar akıllarını kiraya vermiş, bu kadar -tabiri caizse- sazan olan, bu kadar kolaylıkla avlanabilen, bu kadar kolaylıkla etkilenen bir toplum haline nasıl geldik? Biraz anlamakta zorluk çekiyorum. 81 ilde üniversiteler açılmış, eğitim seviyesini yükseltmek için çabalar gösteriliyor. Teorik olarak okuyan, düşünen insanların sayısının arttığı söylenebilir. Ama bunun yanında bununla ters orantılı olarak aklını ve fikrini kiraya veren insanların da ne kadar çok arttığını görüyoruz. Bu sadece toplumun bir kesimine ait değil. Biraz bunun geçmişine bakarsak, 12 Eylül öncesinde Türkiye'de sağ-sol ideolojik çatışmalarının olduğu dönemlerde Sovyetler Birliği bu propagandasını kendisine sempati duyan yandaşları üzerinden yürütüyordu. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra özellikle de Putin'in iktidara gelmesiyle Rusya; Sovyetler Birliği'nin parçalanmasıyla kendisinden bağımsızlığını kazanmış, daha önce asırlarca işgal altında tuttuğu Türk toprakları ve diğer toprakları yeniden işgal etmek için eski Sovyetler Birliği'nin sınırlarına, hatta daha da ötesine gitmek için harekete geçti. Bu aslında Kremlin'in, Moskova'nın asırlardan beri -sistemler, çarlar, yöneticiler değişse de- değişmeyen bir ideali. Bunu net olarak görmek lazım. Ama maalesef bizde balık hafızalı insanlar çok olduğu için geçmiş; hatta bir sene öncesi, bir ay öncesi bile son derece kolaylıkla unutulabilir. O gün önüne hangi menü sunulursa, hangi fikir, hangi propaganda yapılırsa bunu hiç düşünmeden yalayıp yutuyor ve ne güzeldi vesaire diye övgüler düzüyor. Unutmamak lazım, Putin bir KGB elemanı. KGB, Sovyetler Birliği döneminde öyle sokaktan toplanan insanların işe alındığı bir kurum değil. Dünyanın her yerinde istihbarat örgütlerine seçilmiş elemanlar alınır ama Sovyetler Birliği'nde bu çok daha titizlikle yürütülürdü. Sovyetler Birliği çapında akıllı çocukların, üstün zekalı çocukların eğitilerek özel eğitimlere tâbi tutulduğunu ve buralara alındığını biliyoruz. İkinci Dünya Savaşı'ndaki Goebbels’in propaganda teknikleri, Sovyetler Birliği'nin yıllarca ideolojisini dünyaya güzel göstermek için yaptığı propagandalar ve propaganda tekniklerinin üzerine günümüz çağındaki her türlü propaganda tekniğini çok başarıyla yorumlayarak ve bunu sürekli olarak güncelleyerek kullanan bir Putin rejiminden; Rusya'dan söz etmek mümkün. Putin, Soğuk Savaş sonrasında Batı ülkelerine, Türkiye'ye, hatta Amerika'ya çok akıllı yatırımlar yapmaya başladı. Rusya, Sovyetler Birliği döneminde kendisine ideolojik yakınlık duyan insanlar üzerinden propagandasını yürütürken; Putin sonrasındaki yeni dönemde sağcı, solcu, liberal, Marksist, eski sosyalist, dindar vesaire filan demeden bütün kitleleri kendisine hedef seçti. Sahip olduğu petrol ve doğal gazın getirdiği bol gelirle Gazprom gibi, bankalar gibi, Lukoil gibi pek çok şirketlerle ve muhalif oligarkları ya kovduğu ya hapse attığı; tamamen kendisinin kontrol ettiği, kendisine bağlı bir diktatörlük düzenini yerleştirdikten sonra oligarklar ve şirketler vasıtasıyla buralarda yatırım yapmaya başladı. Bu yatırımlarla insanları değiştirdiler. Parayla, kadınla; Rusya'ya davet ederek ya da oligarklar vasıtasıyla bu ülkelerde kurdukları otellere toplumda etki sahibi olabilecek insanları buralara davet ederek, ikramlarda bulunarak ve daha sonra kendilerine şantaj olarak kullanabilecekleri zeminler yarattılar. Türkiye'de maalesef bunlarla ilgili çok ciddi bir araştırma yapılmadı. Ama Bulgaristan'da, Avrupa'da ve diğer yerlerde bununla ilgili olarak Rusya'nın adam devşirmede kadın, uyuşturucu, içki, ikram, rüşvet ve buralarda kurulan şirketlerde üst düzey yönetici olarak atama gibi birçok yöntem kullanarak eleman devşirdiklerini görüyoruz ve biliyoruz. Bununla ilgili olarak, hakikaten okuyan insanlar için yüzlerce makale ve haber çıktı. Türkiye'de maalesef olmadı. Türkiye'de Soğuk Savaş döneminde, Avrupa Birliği sürecinde, Amerika'nın yeni dünya konsepti, 11 Eylül'den sonra İslam dünyasına bakışları ve politikaları; Türkiye'de zaten belli çevrelerde olan anti İsrail, anti Yahudi propaganda, Batı karşıtlığı düşünceleri beslemeye başladı. Bu onların Türkiye'ye karşı hataları ve bu hataları Putin ve rejimi çok başarılı bir şekilde kullandı. Aslında hem Batı ülkeleri hem de Rusya bizim insanımızı, bizim toplumumuzu ve zaaflarımızı bizden iyi biliyorlar. Bunu da Putin çok başarılı bir şekilde kullanıyor. Şunu da örnek vereyim. Mesela Almanya, Sovyetler Birliği sonrası Rusya'nın en büyük müttefiki idi. Aslında Almanların müttefiklikleri, sempatileri ve sevgileri ta Çarlık dönemine dayanır. Putin'in Gazprom'un danışmanı olarak Almanya'nın çok güçlü bir başbakanı olan Gerhard Schröder’i getirmesi, hemen arkasından Helmut Kohl'u başbakanlıktan ayrıldıktan sonra görevlendirmesi... Mesela yıllar önce Schalke 04’e bir tekel olan, hiçbir reklama ihtiyacı olmayan ve istediğine istediği fiyatla doğal gaz satan Gazprom'un sponsor olarak milyonlarca avro vermesini yıllar önce pek çok insan bir anlam verememişti. Sonradan anlaşıldı ki, bu bir propaganda vasıtası. Rusya'ya karşı sempati ve bu şirketler vasıtasıyla da birçok insanı maaşla kendine propaganda olarak bağladığını görüyoruz. Aynı şekilde Abramoviç, Chelsea'yi satın aldı. Chelsea üzerinden büyük propagandalar yaptı. Sanki Putin'le mesafeli gibi duran Abramoviç, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarında nasıl devreye girdiğini ve İngiltere'den uzaklaştırıldıktan sonra nasıl aktif rolü olduğu, Putin'in nasıl yakın destekçisi olduğu ortaya çıktı. Yani bu gibi oligarklar, bu zenginler maalesef pek çok insanı satın aldı ve kullandı. Buna karşılık Amerika'nın ve Batı'nın yanlış politikaları da bunu besledi. Putin ve Rusya da bunu başarılı bir şekilde kullandı. İşte siz söylediniz; bir düzmece olay oldu. Putin'in ne Müslümanlığı kaldı ne sözde Türklüğü, Turancılığı... Kendisini Turancı, Türkçü, milliyetçi, İslam, Müslüman, sosyalist vesaire gibi gören birçok insan övgüler düzdü. Ama Putin ne sosyalist ne İslam sempatizanı ne Türkiye sevdalısı ne de Türk dünyası sevdalısı. Putin tamamen Ortodoks Rus şovenizminin bariz ırkçı bir temsilcisi. Ama mesela sırf bir 'aleykümselam' dedi diye, Rusya'nın Halep'i, Şam'ı ondan öncesinde Grozni’yi nasıl yerle bir ettiği, orada Müslüman kadınlara, kızlara bunların ne kadar tecavüzler ve katliamlar yaptığı unutuldu. İşte, Türkiye'de bugün en çok tartışılan meseleler, mülteci sorunu ve Türkiye'ye göçmen sorunu. Türkiye'ye Suriye'den milyonlarca göçmenin gelmesine kim sebep oldu? Esed değil, Esed yıkılmak üzereyken Putin devreye girdi. Rus ordusu devreye girdi, orada üsler kurdu. Putin'in verdiği; bu arada Kırım'ı da işgal ettiği için Akyar’dan gönderdiği, bizim Boğaz'dan el sallayarak gönderdiğimiz bombalar ve füzelerle Halep'te, Hama'da, Humus'ta ve diğer yerlerde Müslümanları katletti. Milyonlarca mülteciyi Türkiye'nin kucağına gönderdi. 33 askerimizin nasıl şehit edildiği unutuldu. Şimdi sırf kendine PR yapmak için, dünyada Amerika'nın, Avrupa'nın, Almanya'nın, Batı’nın kayıtsız şartsız desteklediği İsrail meselesini bahane ederek; Gazze'de böyle acımasızca katliamlar yapmasının yarattığı öfke ve nefreti sempatiye kullanmak için çok başarılı bir şekilde, tamamen planlanmış ve düzmece bir şekilde bunları yaptılar. Ama bu insanlara da şunu hatırlatmak lazım. Daha önce ben sosyal medyada da paylaştım. Bizim oradaki (Kırım) müftülerin boynuna haç takarak Rusya'ya yaptığı hizmetleri öven bir Putin vardı. Bırakın onu, bizim Kırım'da 200 tane siyasi tutukludan 135 tanesi Kırım Tatarı Türk ve Müslüman. Bunların arasında Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal de var. Putin, "Selamünaleyküm, aleykümselam" şovu yaparken; Nariman Celal’i illegal olarak işgal ettiği Kırım'dan alarak ta Sibirya'nın ücra köşesindeki bir hapishaneye gönderdi. Diğer arkadaşlarımızı, bu siyasi mahkûmları, hiçbir suçu olmayan Müslümanları, dindar kardeşlerimizi Rusya'nın birçok hapishanesine dağıttı. 17 yıllık, 20 yıllık hapis cezalarına çarptırıldı bu kişiler. Rusya'da cinayet işleyen katillere en fazla 20 ceza verilirken, bizim kardeşlerimize 20 yılı aşan cezalar verildi. Bütün bunlar görülmüyor, bütün bunlar dikkate alınmıyor. Maalesef, Putin'e övgüler düzülüyor. Yani ben hakikaten bütün bunların karşısında, bir Türk vatandaşı olarak; Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası ve geleceği için son derece hassas bir insan olarak, hayatımın büyük bir bölümünü bunun mücadelesini vererek geçiren bir insan olarak çok ciddi endişe duyuyorum. Bu kadar saflıktan, bu kadar akılsızlıktan ve bazı insanların bunları besleyen hainlere bu kadar kolay inanmasından dehşet duyuyorum. Aslında Türkiye’de her ne kadar azınlık bir grup olsa da her zaman bir Rusya ve Putin yanlısı medya vardı.  Esasında bu aygıtlar yeni de değil; Soğuk Savaş yıllarından bu yana Sovyetler Birliği ve Çin üzerinden angaje olan gruplar bugün tabela değiştirip benzer faaliyetleri yürütüyorlar. Türkiye’de sosyal ve siyasal hayat içerisinde Rus ve Çin temsiliyeti niteliğinden öteye de gitmiyorlardı. Buna karşın bu son dönem propaganda aygıtları bu dar çevrelerle sınırlı değil. Çok daha geniş ve farklı tabanlara hitap eden kişilerin belki de bilmeden, fark etmeden ve istemeden bu PR çalışmalarına alet olduklarını görüyoruz. Söz konusu bu durum kalıcı bir nitelik gösterir mi? Putin’e olan bu ilgi ve alaka Türkiye’nin "farklı mahallelerine" taşar mı? Maalesef taşma eğilimi gösteriyor. Bu konuda aslında Türkiye'nin izlediği Rusya ile olan siyasetin tam anlaşılamadığını da düşünüyorum. Anlaşılmadığı için de maalesef Türkiye'nin televizyonlarında ve yaygın medya kuruluşlarında belli kesimler haricinde hep aynı tiplerin uzman olarak ortaya çıktığını ve bu uzmanların büyük bir çoğunluğunun cehaletten, bilgisizlikten, Rusya'yı ve çevreyi iyi tanımamaktan; iktidarın Rusya'ya karşı bir sempatisi olduğunu düşünerek, fazla Rusya propagandası yaparak, her melanetin arkasında Batı’yı ve Amerika'yı arayarak suçlamasından kaynaklanan da bir sendromun olduğu bir propagandanın da olduğunu da söylemek mümkün. Mesela televizyon ekranlarında, yaygın medyada Rusya konusunda gerçekten ciddi uzman, onun nasıl bir yapıya sahip olduğunu bilen uzmanlar ya bilerek çıkarılmıyor ya da çıkarılmak istenmiyor. Yani bu konu da hakikaten düşünülmesi gereken bir husus. Mesela bu konuda Rusya'nın ne olduğunu bilen, Rusya'da veya eski Sovyetler Birliği ülkelerinde görev yapmış bizim büyük elçilerimiz ve çok ciddi, çok iyi uzmanlarımız var. Onlara hiç söz verilmiyor. Hiç o bölgede görev yapmamış alakasız eski bir büyükelçileri çıkarıyorlar ki, onların da daha çok suya sabuna dokunmayan uluslararası ilişkileri şudur budur vesaire filan diye yorumlar yaptığını görüyoruz. Ondan dolayı Türkiye'deki akıl sahibi insanların ve hakikaten Türkiye'nin geleceğini düşünen insanların akıllarını başlarına toplaması lazım. Ve bu sempatinin bu kadar hızlı bir şekilde yükselmemesi lazım. Türkiye'nin aydınları Türkiye'yi seven, gerçekten seven vatanseverler; ister sosyalist olsun, ister sosyal demokrat olsun, ister dindar olsun, ister ateist olsun, ister Turancı, ister milliyetçi, hangi dünya görüşünden, hangi inanca sahip olursa olsun hepsinin bu Putin tehlikesine karşı çok dikkatli olmaları, çevrelerini uyarmaları ve gerçekleri herkese anlatmaları gerekir. Yarın, bir gün bunları anlatabilecek bir ortam da bulamayabiliriz. Bakın, elbette haklı olarak Amerika ve Batı’nın birçok yönünü eleştiriyoruz. Ama bakın Batı ülkelerinde İsrail meselesinde kitleler ayaklandı. Batı ülkelerinde çıkıp hükûmetlerini de eleştiriyorlar, İsrail'i de eleştiriyorlar. Yani Batı'nın iki yüzü var. Ama Rusya'da sadece bir tek şey var; Putin ve iktidarı. Onun istediği propaganda yapılıyor, onun istediği şeyler yapılıyor. Muhalifler öldürülüyor, göz önünde bulunan muhalifler hapse atılıyor. Göz önünde bulunan muhalifler hastaneden düşüyor, kalp krizi geçiriyor, tasfiye ediliyor. Böyle bir dünya var ve böyle bir Putin'le, böyle bir Rusya'yla işbirliği yapmanın tehlikeleri korkunç olacaktır. Ondan dolayı Türkiye ikinci bir Kurtuluş Savaşıyla karşı karşıya kalmamalıdır. Aslında baktığımızda da Türk milliyetçileri, Türk vatanseverler, Türkiye'yi seven insanlar olarak sizin işaret ettiğiniz bu Rus propagandası, Putinseverlik ile işgal edilen zihinlerin kurtuluş savaşını vermemiz lazım. Yani hakikaten şu anda Türkiye'nin büyük bir bölümünün zihni işgal edilmiş, imal edilmiş vaziyette. Halkımızın, toplumumuzun temizlenip tekrar bizim kendi milli ayarlarımıza döndürülmesi lazım.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.