SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rus Çarlığı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Rus Çarlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rus Çarlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Rusların korkulu rüyası, Kafkasların hürriyet güneşi Şeyh Şamil Haber

Rusların korkulu rüyası, Kafkasların hürriyet güneşi Şeyh Şamil

Dağıstan’ın Gimri köyünde 26 Haziran 1797 yılında dünyaya gelen Şeyh Şamil'in babası Kafkas Avarlarından Muhammed, annesi ise Avar beylerinden Pir Budak’ın kızı Bahu Mesedu'ydu. Doğduğunda Avar Hanlığının hükümdarlığı son günlerini yaşıyordu bölge, kısa bir süre sonra Rus hakimiyetine girdi. Ona, doğduğunda dedesi Ali'nin adı verilmişti ancak sürekli hastalandığı için adı Şamil olarak değiştirildi. Şamil, arkadaşları ile eğitim için Irak'a gidip dönemin alimlerinden Mevlana Halid-i Şehrezori'den tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf gibi dini ilimler ile edebiyat, tarih ve fen bilgilerini öğrendi. Şehrezori, talebesi Şamil'e halifelik de vererek, onu Kafkasya‘ya gönderdi. Bir Nakşibendi şeyhi olan Şamil, lider seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askeri ve siyasi dehasıyla Dağıstan'da ve bütün Kafkasya'da etkili oldu, hem idari hem dini otorite olarak kabul edildi. Rusların güçlü orduları karşısında unutulmaz bir mücadele veren Şeyh Şamil'in adı, Rus işgaline direnen Kafkas halklarının hafızasına kazındı. Ömrü boyunca beş kez evlilik yapan İmam Şamil'in 11 çocuğu oldu. Oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlı'nın hizmetine girerek 93 Harbi'nde Ruslara karşı savaştı. Kafkas Kartalı olarak anılan ve Dağıstan halkları için bir efsane olan Şeyh Şamil, 4 Şubat 1871'de hayata gözlerini yumdu. Şeyh Şamil'in ismi, bugün birçok Müslüman ülkede olduğu gibi Türkiye'de de okul, hastane, cami ve meydanlara verildi. Kafkas Müslüman halkları ile Rus Çarlığı arasında 35 yıl süren savaşlarda, Rus ordularına karşı direnişiyle ün kazandı. Kafkasların kahramanı Şeyh Şamil, ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala hatırlanmaya devam ediyor. RUSLARA KARŞI 35 YILLIK DESTANSI DİRENİŞ Kuzey Kafkasya Müslümanlarının 18. yüzyılın sonlarında başlattıkları direnişe, Ruslar "Müridizm", Kafkasyalılar ise "Gazavat" adını verdi. Bu hareket, İmam Mansur’un ölümünden sonra yıllarca öndersiz kaldı. 1823'te Dağıstan'a dönen Şeyh Şamil, Şeyhi İsmail Şirvani'den hilafet alarak direnişi sürdüren arkadaşlarından Molla Muhammed tarafından 1829'da lider seçildi. Şamil, direnişin sona erdiğinin düşünüldüğü bir zamanda, Avar liderleri tarafından imam olarak belirlendi. Şeyh Şamil, zorlu görevinde ilk iş olarak düzenli bir ordu kurulmasını sağlamıştı. Kafkas Kartalı, 1834'ten 1859'a kadar, Rusya'nın güçlü askeri ve teknik üstünlüğüne karşılık kurduğu düzenli orduyla uzun süre önemli bir mücadelenin başında yer aldı. Şamil, yaklaşık 35 sene süren bu mücadele süresince Ruslara ciddi kayıplar verdirdi. Şeyh Şamil, Dağıstan'da gücünü artırmaya çalışırken; Çeçenistan'da güçlenen Hacı Taşov ve Kibid (Kebed) Muhammed ile anlaşıp bölgedeki hakimiyetini pekiştirdi. 1842'de Çeçenistan ve Dağıstan'ın tek hakimi olan Şamil, 1844'te Kuzey Dağıstan'da kontrolü ele aldı. Çar I. Nikola, 30 Aralık 1843 tarihinde Şamil aleyhine askeri harekat emri verip destekçilerini kazanmak için önlemler aldı ancak Şamil'in güçlü direnişi karşısında Rus askeri harekâtı başarısız kaldı. Sonuç olarak General Neidhardt görevden alındı, yerine Prens Vorontsov atandı. KIRIM SAVAŞI ESNASINDA ETKİLİ DİRENİŞ 1846 yılının nisan ayında Şeyh Şamil, Kabardey'e (Kabartay) giderek Çerkeslerle birleşip Kafkasya birliğini sağlamaya dönük adımlar attı, kısmen başarılı da oldu. Kırım Savaşı'nın başladığı Ekim 1853'e dek bölgede sükunet hakimdi. Kafkasya'da ve özellikle Dağıstan'da Rus askeri faaliyetlerine karşı çalışmalar yaptı. Tiflis'e ulaşmayı hedefleyen bu hareketleri, olası bir Osmanlı-Rus savaşında Çarlık güçlerinin askeri yığınaklarını engellemeyi amaçlıyordu. 4 Ekim 1853'te Kırım Savaşı'nın başlaması, Osmanlı'nın Kafkasya'ya daha fazla yoğunlaşmasına neden oldu. Sultan Abdülmecid, 9 Ekim 1853'te Şeyh Şamil’e bir ferman göndererek onu cihada çağırdı. Şamil ise 13 Aralık 1853'te Tiflis'e askeri bir hareket düzenlenirse Rusların Kafkaslardan çıkarılabileceğini belirtti. Fakat bu teklifi, Osmanlı Devleti tarafından kabul görmedi. Osmanlı Devleti, Mayıs 1854'te Dağıstanlı Halil Bey'in önerisiyle Şeyh Şamil'e "Dağıstan Serdar-ı Ekrem" ünvanını verdi ve Tiflis'e askeri harekat yapılması gerektiğini savunan Şamil, Temmuz 1854'te Gürcistan’ın Kaheti bölgesine girdi. Ancak tüm çabalarına rağmen Osmanlı ordusunun Tiflis’e yürümesini sağlayamadı ve karargahı Dargiye’ye çekildi. ŞEYH ŞAMİL'İN DİRENİŞİ NASIL SON BULDU? Paris Antlaşması 30 Mart 1856'da imzalandıktan sonra Çarlık Rusyası'nın Prens Baryatinskiy'i Kafkas Orduları Başkomutanı ve Kafkas Genel Valisi olarak ataması, Kafkasya'nın ve dolayısıyla Şeyh Şamil’in geleceğinde belirleyici oldu. Prens, Kafkasya'daki kuvvetlerini beş gruba ayırıp her birine bir komutan atadı. Haziran 1857'de Ruslara karşı koyulsa da Şeyh Şamil, 6 Eylül 1859'da teslim olmak zorunda kaldı. Şeyh Şamil, ardından Temirhanşura, Saint Petersburg ve Kaluga'ya götürüldü. 1869'da kendi isteği üzerine Kıyiv'e gönderilen Şeyh Şamil, Rusların izniyle haccını yapmak için 31 Mayıs 1869'da İstanbul'a geldi. 15 Ağustos 1869'da Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı'nda kabulüne gidip 7 ay boyunca kendisine tahsis edilen köşkte kaldı. Sultan, kendisine ve ailesine maaş bağladı. Hacdan sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi. 25 Ocak'ta İstanbul’dan ayrılan Şeyh Şamil, hac görevini ifa etmesinin ardından 4 Şubat 1871'de Medine'de vefat etti. Şeyh Şamil, Medine'deki Cennetü'l-Baki'ye defnedildi.

Kütahya'da Kazan Hanlığının işgali konulu konferans düzenlenecek Haber

Kütahya'da Kazan Hanlığının işgali konulu konferans düzenlenecek

Kanlı tarih sayfalarında yer alan, pek çok kıyıma ve katliama neden olan Rusya'nın Kazan Hanlığını işgalinin bu sene 472. yılı kaydediliyor.  472. YILINDA KAZAN HANLIĞININ İŞGALİ VE KAZAN ŞEHİTLERİ Türk dünyasının ilk büyük kaybı ve mağlubiyeti olarak tarihe geçen işgal, 15 Ekim 2024 tarihinde düzenlenen konferans etkinliğinde konuşulacak. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi, yazar Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan'ın konuşmacı olarak yer alacağı "472. Yılında Kazan Hanlığının İşgali ve Kazan Şehitleri" başlıklı konferans düzenlenecek.  Konferans, Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yazma Eserler Kütüphanesi Salonu'nda saat 19.30'da icra edilecek.  KAZAN HANLIĞININ İŞGALİ VE KAZAN ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ Rusya'nın tarihindeki kanlı işgallerden biri olan, Kazan'ın 1552’de Ruslarca işgal edilmesi ve Kazan Hanlığının yıkılmasına ithafen, 15 Ekim tarihi "Kazan Şehitlerini Anma Günü" olarak kaydediliyor. 472 yıl önce Rusların Kazan’ı işgal ettiği ve işgal sonrası da Kazan Tatarlarının devletlerini ve bağımsızlıklarını kaybettiği gün olarak biliniyor. Altın Orda devletinin dağılmasından sonra kurulan ve bir buçuk asırdan fazla hüküm süren Kazan Hanlığı, varlığını sürdürdüğü dönem boyunca Rus akınları karşısında Türk-İslam topraklarının savunulmasında büyük rol oynamıştı. Kazan Hanlığının yıkılmasından sonra da özellikle 19. yüzyıldan sonra Kazan Tatarları eğitim, kültür, sanat, edebiyat ve bilimde büyük aydınlar yetiştirmişti. "TÜRK DÜNYASININ İLK BÜYÜK KAYBI" Kazan Tatarı tarihçi, yazar Roza Kurban, 15 Ekim 1552’deki Kazan’ın işgalinin Türk dünyasındaki önemine ilişkin olarak şunları kaydetmişti: 1552 yılında Kazan Hanlığı Korkunç İvan tarafından işgal edildikten sonra, Kazan Tatarları Rus esaretinin altına girer ve yüzyıllar boyu sürecek olan ve halen devam eden bağımsızlık mücadelesine başlar. Kazan Hanlığının çöküşü, Türk dünyasının ilk büyük kaybı ve mağlubiyeti olarak tarihe geçmiştir. Kazan Hanlığı, Türk dünyasını Çarlık Rusya’dan koruyan kale özelliğini de taşımıştır. Kazan Hanlığının çöküşü Rusya için aynı zamanda Türk dünyasına kapıların açılması anlamına gelmiştir. Ruslar artık rahatça tüm Türk dünyasını işgal edebilecektir. Ve öyle de olmuştur: 1556 yılında Kazan Hanlığının son başkenti Çalım, aynı yıl Astrahan Hanlığı, 1557’de Başkortostan, 1598’de Sibirya Hanlığı, 1606’da Nogay Ordası, 1783 yılında Kırım Hanlığı, 1865’te Taşkent, 1868’de Buhara Hanlığı ve diğerleri Ruslar tarafından işgal edilmiştir.

21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımı’nın 160. yılı Haber

21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımı’nın 160. yılı

Rus emperyalizmi 1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı ile Kafkas halklara kıyım yaparak tarihe bir insanlık suçu daha ekledi. Kırım'ın işgaline karşı göğüs gererek topraklara asker gönderilmesini engelleyen Müslüman Çerkesler, Çarlık Rusyası'nın hedefi haline gelerek 21 Mayıs 1864 yılında zorla sürgüne gönderildi. Tarihe kanlı bir sayfa açan Rus Çarlığı, Büyük Kafkasya Sürgünü'ne imza attı. Bugün o sürgünün 160. yıl dönümü kaydediliyor.  21 MAYIS BÜYÜK KAFKASYA SÜRGÜNÜ Çerkeslerin, Çarlık Rusyası’nın ana hedeflerinden biri haline gelmesi özellikle 1853-1856 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı ile birlikte oldu. Kırım Savaşı’nda Kafkasya’da bulunan Şeyh Şamil taraftarları ile birlikte Müslüman Çerkesler, Rusya’nın bölgeye kuvvet ayırmasına ve Kırım’daki cephelere destek göndermeyi engellemesine neden oldu. Rusya bu gelişmeden sonra Karadeniz kıyısında bulunan Müslüman topluluklarını yok etmeye yönelik emperyalist politikalarını hızlandırdı. Bu Müslüman toplulukları içerisinde Kırım Tatarları, Çerkes Adigeler, Abhazlar ve Nogaylar bulunuyordu. 1860’lı yıllara gelindiğinde Rusya’nın kontrol altına alamadığı tek alan, Çerkes halklarının bulunduğu bölgeyi kapsıyordu. Rusya bu tarihten itibaren Çerkesleri sürgün ederek, Karadeniz kıyılarından çıkarma planlarını devreye soktu. Rus Çarı II. Aleksandr ile Maykop’ta görüşme fırsatı yakalayan Çerkesler, kendilerinin uzlaşmak istediklerini ve bunun karşılığında sürgün politikasından vazgeçilmesini istediklerini bildirdiler. Ancak Çar II. Aleksandr, Çerkeslere “Ya göç edersiniz ya da Kuban Irmağı havzasındaki topraklara yerleşirsiniz” cevabını verdi. Çerkesler ise bataklıklar ile dolu sıtma tehlikesi yüksek olan ve Kozak milislerinin cirit attığı bir bölgeye asla yerleşmek istemediler. Bunun sonucunda Çarlık Rusyası 1862’de “Çerkeslerin göçüne izin veren” bir karar çıkardı. Bu kararın hemen ardından Rus birlikleri Çerkeslerin yaşadıkları bölgeye sevk edildiler. Direnişçi Çerkes yerleşimleri yakıldı ve insanlar katledildi. 1 yıllık bir direnişten sonra Çerkes halkları Ubıhlar dışında ateşkes istemek zorunda kaldı. Çerkeslerin Abadzeh kolunun bir kısmı sürgünü bir kısmı ise Kuban’a yerleşmeyi kabul etti. Şapsığlar ise Osmanlı’ya sürgün edilmek için kış koşullarının ortadan kalkmasını talep ettiler. Osmanlı İmparatorluğunun da isteği ile Şapsığlara Mart 1864’e kadar yerlerinde kalma hakkı tanındı. 1 MİLYON ÇERKES SÜRGÜN EDİLDİ 24 Mart 1864’te Ruslar Soçi’yi alarak Ubıh direnişine de son verdiler. Buradan sonra daha güneydeki Abhaz topluluklarının yerleşimlerine saldırarak buradaki halkların direnişi de kanlı bir şekilde bastırıldı. Birçok Çerkes halkı, Hristiyanlığa geçmeyi kabul etmeyenler dışında sürgüne tabi tutuldu. Geride kalan Çerkes halklarının sayıları ise keskin bir şekilde azaldı. Çerkes Sürgününde Rus kaynaklarına göre 1863-64 yılları arasında Osmanlı topraklarına 418 bin kişi göç ettirilmiştir. 1858-65 yılları arasında göç edenlerin toplam sayısı da 493 bindir. Bunlar arasında 30 bin Türk soylu Nogay olduğu da bilinmektedir. İngiliz savaş tarihçisi W.E.D.Allen’e göre, o zamanki Osmanlı topraklarına yerleştirilmiş olan Çerkeslerin (Adıge) sayısı 600 binden fazladır. Amerikalı Justin McCarthy, sürülen Çerkes ve diğer Kafkas topluluklarının sayısının 1.200.000 dolayında olabileceğini, bunun ancak 800 bin kadarının hayatta kalabildiğini belirtiyor. Sağ kalan nüfusun 600 bini 1856-64 arasında, 200 bini de 1864 sonrasında göç etmiştir. 500 BİN ÇERKES RUSLAR TARAFINDAN KATLEDİLDİ Sürgüne katılan nüfusun en az dörtte birinin yolculuk, kamp yaşamı ve yeni yerleşim yeri sırasında öldüğü kabul edilmektedir. Rusların doğrudan öldürdüğü Adige sayısı ise 500 binden fazla olarak tahmin edilmektedir. Çerkesya’yı boşaltma işi 1864 yılı Haziran ayı ortalarında tamamlanmış, kuzeyde Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıbe) Irmağı ağzına (şimdi Abhazya’da) değin uzanan Karadeniz kıyılarında tek bir Çerkes bile bırakılmamıştı. Orta Kuban ve Orta Laba ırmakları solundaki bataklık ovalara yerleştirilenlerle birlikte, bu yerlerde toplanmış olarak, geride sadece 80 bin kadar bir Adige nüfusu kalmıştır. Bu 80 bin sayısı Adige tarihçisi Samir Hatko’ya göre ertesi yıl, 1865’de 51 bine düşmüştü. RUSLAR YIĞINLAR HALİNDE GEMİLERE DOLDURDU Rus politikası, Çerkes nüfusu bir an önce Rusya sınırları dışına göndermek ve onlardan ebedi kurtulmak biçiminde uygulanmıştır. Karadeniz kıyısına yığılan sivil nüfus, nine ve dedelerce de doğrulandığı gibi, Rus askerlerinin süngü ve dipçik darbeleriyle de zorlanarak, bazı durumlarda oturmaya bile yer kalmayacak biçimde ve yığınlar halinde gemilere doldurulmuştur. Bu yüzden zayiat da büyük olmuştur. Osmanlı yönetimi ile koordineli olarak, Batum, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Kefken, Burgaz, Varna ve Köstence’de göçmen kampları kurulmuştur. Ancak bu kamplar salgın hastalıklar nedeniyle bir ölüm kampına dönüşmüştür ve kampların etrafı toplu Çerkes mezarlıkları haline gelmiştir.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.