İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy: Ukrayna, adil ve uzun süreli barış istiyor
İşgalci Rusya, 11 yıl önce 2014'te Kırım'ı işgal ederek Ukrayna’ya karşı savaş başlattı. Sekiz yıl sonra ise Kremlin, tüm Ukrayna’ya karşı topyekun savaşın fitilini ateşledi.
Tam 3 yıl önce 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya, sabah saat 05.00'te savaş suçlusu Putin’in Ukrayna’da güya "özel askeri operasyon" başlattığını duyurdu. Sonrasında, Rusya Ukrayna’nın farklı yerleşim yerlerindeki önemli stratejik hedefleri vurmaya ve Rus ordusu kuzey, doğu ve güney olmak üzere 3 yönden Ukrayna topraklarına girmeye başladı.
Putin Rusyası, 3 gün içinde Kıyiv’e girmeyi ve tüm ülkeyi işgal altına almayı planlıyordu. Ancak Ukrayna devleti ve halkının büyük direnişiyle karşılaştı. Aradan üç yıl geçtikten sonra Ukrayna, hala sayıca ve teknolojik olarak kendinden kat kat üstün bir saldırgana karşı kahramanca mücadele ediyor.
Topyekun savaşın 3. yılında Kırım Haber Ajansının sorularını cevaplayan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Rus saldırılarının Ukrayna’ya verdiği zarar hakkında bilgi vererek; Türkiye-Ukrayna ilişkileri, cephedeki durum ve gündemdeki Ukrayna barış müzakerelerini değerlendirdi.
EĞİTİM VE SAĞLIK ALTYAPISI BÜYÜK ZARAR GÖRDÜ
Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik kapsamlı işgalinin eğitim ve sağlık altyapısına büyük zarar verdiğini belirten Ukrayna Başkonsolosu, "Rus ordusu, yalnızca askeri hedefleri vurduğunu iddia etse de okulları, üniversiteleri, kreşleri ve yetimhaneleri kasıtlı olarak yok ediyor" diyerek şu ana kadar Ukrayna’daki her 7 okuldan birinin Rus saldırılarından etkilendiğini vurguladı. Geçen 3 yılda Ukrayna’da Rus saldırılarında 3 bin 798 eğitim kurumunun zarar gördüğünü, bunlardan 365’inin tamamen yıkıldığını kaydeden Roman Nedilskıy, "Bu sadece çocukların eğitime erişimini zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin geleceğine de büyük darbe vuruyor. Eğitim, bir ulusun gelişiminin temelidir ve bunu sistematik olarak yok etmek suçtur. Dünya Bankasının tahminlerine göre, eğitim altyapısını yeniden inşa etmek için yaklaşık 14 milyar dolara ihtiyaç var" değerlendirmesini yaptı.
İşgalci Rusya, yalnızca okulları değil sağlık altyapısını da hedef aldı. Başkonsolos, "Bin 982 sağlık kurumu hasar gördü, bunlardan 301’i tamamen yıkıldı. Bu, yüz binlerce Ukraynalının temel sağlık hizmetlerine erişimi kaybetmesine neden oldu. Ayrıca 500'ün üzerinde ambulans tahrip edildi ya da hasar gördü. Bu saldırılar, sadece binaları değil yaşam kurtarma kapasitesini de hedef alıyorlar" şeklinde konuştu.
Tüm bunlara rağmen Ukrayna'nın direnişini sürdürmeye devam ettiğini aktaran Başkonsolos, "Yıkılan hastaneler onarılıyor, yeni sağlık programları başlatılıyor ve her Ukraynalı için kaliteli sağlık hizmeti sağlanmaya çalışılıyor. Bu çabalar, sadece zafer için değil güvenli bir gelecek için de mücadele ettiğimizin bir kanıtıdır" dedi.
UKRAYNA’NIN ENERJİ ÜRETİM KAPASİTESİNİN YÜZDE 42’Sİ YOK EDİLDİ
Rus saldırganlığı nedeniyle Ukrayna’nın enerji altyapısı da ciddi zarar gördü. Ukrayna'nın enerji üretim kapasitesinin yüzde 42'sinin yok edildiği ya da işgal altına alındığını belirten Nedilskıy, “İşgal edilen en büyük tesis, yalnızca kritik bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda ciddi bir nükleer tehdit oluşturan 6 GW kapasiteli Zaporijjya Nükleer Santralidir. En büyük kayıp termik enerji üretiminde yaşandı; kömürle çalışan termik santrallerin yüzde 87’si kalıcı olarak tahrip edildi ve bu durum enerji dengesinin hızlı bir şekilde yeniden sağlanmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, düşman saldırıları nedeniyle hidroelektrik santrallerinde 2,3 GW üretim kapasitesi zarar gördü” ifadelerini kullandı.
2023 yılı boyunca Ukrayna’nın enerji sisteminin bin 750 füze ve silahlı insansız hava aracı tarafından saldırıya uğradığını aktaran Başkonsolos, "Bunların 900’ü 17 Kasım 2023'ten sonra kış sezonu sırasında gerçekleşti. Bu durum, ülkeyi kış aylarında maksimum düzeyde yıpratmayı hedefleyen sistematik bir enerji terörünü ortaya koyuyor" dedi.
Söz konusu saldırıların sonuçlarını milyonlarca Ukraynalı hissetti. Uzun süreli elektrik kesintileri su temini, ısıtma, sağlık hizmetleri ve eğitim sistemini aksattı. Başkonsolos Nedilskıy, “Bu saldırılar yalnızca altyapıya yönelik değil; Ukraynalıların normal yaşamlarını sürdürmelerini engelleme, kaos yaratma ve insanları evlerini terk etmeye zorlama girişimidir” şeklinde vurguladı.
Buna rağmen Ukrayna, enerji altyapısını ayakta tutmaya devam ediyor. Başkonsolos, konu hakkında, "Hasarlı tesisler onarılıyor, alternatif enerji kaynakları devreye sokuluyor ve elektrik ithalatı artırılıyor. Ukraynalılar, mühendislerden işçilere kadar herkesin emeğiyle bu zorluklara karşı duruyor ve asla pes etmeyecekler" değerlendirmesini yaptı.
“RUSYA, ÇERNOBİL NÜKLEER SANTRALİNE SALDIRARAK EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR SUÇ İŞLEDİ”
Rus ordusunun geçen haftalarda Ukrayna’daki Çernobil (Çornobıl) Nükleer Santraline gerçekleştirdiği saldırı hakkında konuşan Roman Nedilskıy şunları kaydetti:
Rusya, Çernobil Nükleer Santrali’ne yönelik saldırısıyla bir kez daha dünyada eşi benzeri görülmemiş bir suç işledi. Daha önce hiç kimse, son derece tehlikeli bir nükleer tesisi kasıtlı olarak yok etmeye çalışmamıştı. 13 Şubat’ı 14 Şubat’a bağlayan gece, Rusya’nın hava saldırısı sonucu, tahminen bir ‘Şahid’ tipi silahlı insansız hava aracı (SİHA), Çernobil Nükleer Santrali’nin 4. enerji bloğunun üzerindeki yapıya isabet etti. Bu saldırı, dış ve iç kaplamaların yanı sıra ana vinç sisteminin de zarar görmesine yol açtı. Radyasyon seviyesi, otomatik sistemler tarafından sürekli olarak izleniyor ve şu ana kadar belirlenen sınırların üzerine çıkmadı. Ancak SİHA saldırısı sonucu koruyucu kalkanda büyük deliğin oluşması nedeniyle ciddi bir risk devam ediyor.
Rus insansız hava araçlarının Çernobil’in üzerinden sıkça uçtuğunu ancak doğrudan istasyonu hedef alan böyle bir saldırının ilk kez gerçekleştiğini belirten Başkonsolos, saldırının Münih Güvenlik Konferansı’nın açılış günü yapıldığını vurgulayarak, "Bu, Kremlin’in dünyaya gönderdiği açık bir mesajdı: Rusya, küresel bir nükleer felaket riskini bile göze alarak saldırılarını sürdürecek" şeklinde konuştu.
Roman Nedilskıy, Rus SİHA’sının, 1986 Çernobil felaketinden sonra inşa edilen eski sığınağın birkaç metre yakınına isabet etmesi durumunda, sonuçların çok daha korkunç olabileceğine dikkat çekerek, “Bu durumda Kremlin, yeni bir radyasyon felaketini tetiklemiş olacaktı" dedi. Son olarak; Ukraynalı Başkonsolos, "Bu saldırı, Rusya’nın küresel güvenliğe doğrudan tehdit oluşturan bir nükleer terörist olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Eğer şimdi durdurulmazsa, neden olabileceği felaketlerin boyutlarını tahmin etmek imkânsız olacak" şeklinde uyarı yaptı.
TÜRKİYE-UKRAYNA İLİŞKİLERİ
Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilişkileri de değerlendiren Başkonsolos Nedilskıy şu değerlendirmede bulundu:
Türkiye ile Ukrayna arasında askeri-teknik iş birliği, ekonomik ilişkiler, insani yardım ve siyasi destek gibi birçok alanda yakın bir stratejik ortaklık bulunmaktadır. En üst düzeyde düzenli görüşmeler yapılıyor ve bu görüşmelerin temel konuları arasında Karadeniz'de deniz taşımacılığının güvenliği, esir değişimi, ekonomik ortaklık ve güvenlik garantileri yer alıyor. Ayrıca, Türkiye, Ukrayna'da tahrip edilen altyapının yeniden inşasında önemli bir rol üstlenmektedir.
Başkonsolos, "Türkiye, 33 milyon ton Ukrayna tahılının, özellikle en çok ihtiyacı olan ülkelere ulaştırılmasını sağlayan Tahıl Koridoru Anlaşmasının imzalanmasında kilit bir rol oynamıştır." dedi.
Gelecekte ekonomik ortaklığın daha da güçlendirilmesi ve Türk iş dünyasının Ukrayna'nın savaş sonrası yeniden inşasına aktif olarak katılmasının beklendiğini ifade eden Nedilskıy, Karadeniz’de deniz taşımacılığının güvenliği konusunda iş birliğinin sürdürülmesinin önemini vurguladı. Başkonsolos, "Bu konu, sadece Ukrayna için değil tüm bölge için kritik bir meseledir" dedi. Ayrıca, Ukraynalı savaş esirleri ve sivil rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik çabaların artırılması gerektiğini belirterek, "Bu konu, savaşın en önemli insani meselelerinden biri olmaya devam etmektedir" şeklinde konuştu.
“CEPHEDEKİ DURUM ZOR”
Öte yandan, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda sıcak çatışmaların yaşandığı cephedeki durumun zor ve kritik olduğunu kaydeden Başkonsolos, “Askerlerimizin cesareti sayesinde, düşmanın teknik üstünlüğüne ve insani güç açısından sayıca fazla olmasına rağmen onları durdurmayı başarıyoruz” dedi. Topraklar hakkında yüzdelik rakamlarla konuşmayı pek sevmediğini belirten Nedilskıy, "Çünkü bu basit sayılar, askerlerimizin terini, kanını ve gözyaşlarını, vatan uğruna verdikleri canları temsil ediyor. Bu rakamların ardında, işgal nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanların dramı yatıyor. Ne yazık ki, bunu özellikle burada, İstanbul’da çok net görüyorum. Çünkü işgal altındaki bölgelerden en çok Ukraynalı mülteci buraya geliyor. Şunu vurgulamak isterim: Ukrayna, topraklarının işgalini asla kabul etmeyecektir. Büyüklüğü ne olursa olsun!” değerlendirmesinde bulundu.
“UKRAYNA ADİL, DÜRÜST, KAPSAYICI VE UZUN VADELİ BARIŞ İSTİYOR”
Rusya ile ABD arasında başlayan süreç ve medyada Ukrayna’daki barış müzakereleri hakkında çıkan haberleri değerlendiren Başkonsolos, Rusya gibi büyük ve sinsi düşmana karşı koymak için Ukrayna’nın askeri, ekonomik, siyasi olmak üzere uluslararası desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtti. Başkonsolos, “Son haftalarda, Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesine yönelik müzakereler hakkında oldukça fazla yorum, değerlendirme, tavsiye ve açıkça söylemek gerekirse yalanlar ortaya çıktı. Biz duruşumuzda kararlıyız. Bize bir, iki veya beş yıl sürecek bir ateşkes gerekmiyor. Ukrayna barış istiyor. Adil, dürüst, kapsayıcı ve uzun vadeli bir barış. Öyle bir barış ki, tüm uluslararası toplum için barışçıl bir yaşam kurmaya olanak tanısın. Ülkenin büyüklüğü veya askeri gücüne bakılmaksızın.”şeklinde sözlerini tamamladı.