SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Roman Nedilskıy

QHA - Kırım Haber Ajansı - Roman Nedilskıy haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Roman Nedilskıy haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İstanbul'da "Türk fotoğrafçıların gözünden Rusya-Ukrayna Savaşı" sergisi Haber

İstanbul'da "Türk fotoğrafçıların gözünden Rusya-Ukrayna Savaşı" sergisi

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının 3. yıl dönümü nedeniyle İstanbul’da “Türk Fotoğrafçıların Gözünden Rusya-Ukrayna Savaşı” adlı sergi düzenlendi. Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen sergide Anadolu Ajansı foto muhabirleri Erçin Ertürk, Özge Elif Kızıl ve Emin Sansar’ın Rusya tarafından bombalanan Ukrayna yerleşim yerlerinde, Ukrayna cephe hattında çekilen resimleri sergilendi. Sergi savaşta hayatını kaybeden Ukraynalı askerler ve sivillerin anısına saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Ardından açılış konuşmasını yapan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, “Savaş hiçbir aileyi es geçmedi, herkesi etkiledi. Ama aynı zamanda bu savaş bizi güçlendirdi ve birleştirdi. Kaybettiklerimizin hatırası, ortak acımız ve ortak sorumluluğumuz. Hayatta kalmak için tek bir seçeneğimiz var; zafer kazanmaktır. Ukrayna halkı sayıca üstün ve acımasız bir düşmana karşı dünyaya cesaret, direnç ve birlik örneği gösterdi. Ukrayna halkının direnişi, sadece hayatta kalma ve özgürlük mücadelesi değil. Bu savaşta Ukrayna, var olma hakkını ve milli kimliğini savunuyor.” şeklinde konuştu.  Yabancı basın tarafından Ukrayna’da çekilen görüntülerin dünyaya yayılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Başkonsolos, “Bu fotoğraflar sadece görüntüden ibaret değil. Onlar, acıları ve yıkımları anlarken, aynı zamanda Ukrayna halkının cesaretini, sarsılmaz ruhunu ve kararlılığı da gözler önüne seriyor.” dedi. Sergi açılışına katılan Anadolu Ajansı foto muhabirlerinden Erçin Ertürk, “Ukrayna'da ziyaret ettiğim şehirlerde savaşın yıkıcı etkilerini gördüm. Ancak şunu fark ettim ki, her zorluğun içinde her zaman bir umut ışığı var. Özellikle kadın askerlerin cephedeki varlığı bu umudu sonsuzlaştıran bir sembol. Bu sergi sadece savaşı değil, o savaşta insanın ve ailenin hayatının nasıl şekillendiğini gösteriyor. Ve bugün bu görsellerin İstanbul’da Ukrayna Başkonsolosluğu tarafından sergileniyor olması kültürlerarası bağların ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor." ifadelerini kullandı. Daha sonra Ukraynalı müzik grubu “PREKASKA” sergi katılımcıları için küçük konser düzenleyerek duygusal anlar yaşattı.

İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy: Ukrayna, adil ve uzun süreli barış istiyor Haber

İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy: Ukrayna, adil ve uzun süreli barış istiyor

İşgalci Rusya, 11 yıl önce 2014'te Kırım'ı işgal ederek Ukrayna’ya karşı savaş başlattı. Sekiz yıl sonra ise Kremlin, tüm Ukrayna’ya karşı topyekun savaşın fitilini ateşledi. Tam 3 yıl önce 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya, sabah saat 05.00'te savaş suçlusu Putin’in Ukrayna’da  güya "özel askeri operasyon" başlattığını duyurdu. Sonrasında, Rusya Ukrayna’nın farklı yerleşim yerlerindeki önemli stratejik hedefleri vurmaya ve Rus ordusu kuzey, doğu ve güney olmak üzere 3 yönden Ukrayna topraklarına girmeye başladı. Putin Rusyası, 3 gün içinde Kıyiv’e girmeyi ve tüm ülkeyi işgal altına almayı planlıyordu. Ancak Ukrayna devleti ve halkının büyük direnişiyle karşılaştı. Aradan üç yıl geçtikten sonra Ukrayna, hala sayıca ve teknolojik olarak kendinden kat kat üstün bir saldırgana karşı kahramanca mücadele ediyor. Topyekun savaşın 3. yılında Kırım Haber Ajansının sorularını cevaplayan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Rus saldırılarının Ukrayna’ya verdiği zarar hakkında bilgi vererek; Türkiye-Ukrayna ilişkileri, cephedeki durum ve gündemdeki Ukrayna barış müzakerelerini değerlendirdi. EĞİTİM VE SAĞLIK ALTYAPISI BÜYÜK ZARAR GÖRDÜ Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik kapsamlı işgalinin eğitim ve sağlık altyapısına büyük zarar verdiğini belirten Ukrayna Başkonsolosu, "Rus ordusu, yalnızca askeri hedefleri vurduğunu iddia etse de okulları, üniversiteleri, kreşleri ve yetimhaneleri kasıtlı olarak yok ediyor" diyerek şu ana kadar Ukrayna’daki her 7 okuldan birinin Rus saldırılarından etkilendiğini vurguladı. Geçen 3 yılda Ukrayna’da Rus saldırılarında 3 bin 798 eğitim kurumunun zarar gördüğünü, bunlardan 365’inin tamamen yıkıldığını kaydeden Roman Nedilskıy, "Bu sadece çocukların eğitime erişimini zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin geleceğine de büyük darbe vuruyor. Eğitim, bir ulusun gelişiminin temelidir ve bunu sistematik olarak yok etmek suçtur. Dünya Bankasının tahminlerine göre, eğitim altyapısını yeniden inşa etmek için yaklaşık 14 milyar dolara ihtiyaç var" değerlendirmesini yaptı. İşgalci Rusya, yalnızca okulları değil sağlık altyapısını da hedef aldı. Başkonsolos, "Bin 982 sağlık kurumu hasar gördü, bunlardan 301’i tamamen yıkıldı. Bu, yüz binlerce Ukraynalının temel sağlık hizmetlerine erişimi kaybetmesine neden oldu. Ayrıca 500'ün üzerinde ambulans tahrip edildi ya da hasar gördü. Bu saldırılar, sadece binaları değil yaşam kurtarma kapasitesini de hedef alıyorlar" şeklinde konuştu. Tüm bunlara rağmen Ukrayna'nın direnişini sürdürmeye devam ettiğini aktaran Başkonsolos, "Yıkılan hastaneler onarılıyor, yeni sağlık programları başlatılıyor ve her Ukraynalı için kaliteli sağlık hizmeti sağlanmaya çalışılıyor. Bu çabalar, sadece zafer için değil güvenli bir gelecek için de mücadele ettiğimizin bir kanıtıdır" dedi. UKRAYNA’NIN ENERJİ ÜRETİM KAPASİTESİNİN YÜZDE 42’Sİ YOK EDİLDİ Rus saldırganlığı nedeniyle Ukrayna’nın enerji altyapısı da ciddi zarar gördü. Ukrayna'nın enerji üretim kapasitesinin yüzde 42'sinin yok edildiği ya da işgal altına alındığını belirten Nedilskıy, “İşgal edilen en büyük tesis, yalnızca kritik bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda ciddi bir nükleer tehdit oluşturan 6 GW kapasiteli Zaporijjya Nükleer Santralidir. En büyük kayıp termik enerji üretiminde yaşandı; kömürle çalışan termik santrallerin yüzde 87’si kalıcı olarak tahrip edildi ve bu durum enerji dengesinin hızlı bir şekilde yeniden sağlanmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, düşman saldırıları nedeniyle hidroelektrik santrallerinde 2,3 GW üretim kapasitesi zarar gördü” ifadelerini kullandı. 2023 yılı boyunca Ukrayna’nın enerji sisteminin bin 750 füze ve silahlı insansız hava aracı tarafından saldırıya uğradığını aktaran Başkonsolos, "Bunların 900’ü 17 Kasım 2023'ten sonra kış sezonu sırasında gerçekleşti. Bu durum, ülkeyi kış aylarında maksimum düzeyde yıpratmayı hedefleyen sistematik bir enerji terörünü ortaya koyuyor" dedi. Söz konusu saldırıların sonuçlarını milyonlarca Ukraynalı hissetti. Uzun süreli elektrik kesintileri su temini, ısıtma, sağlık hizmetleri ve eğitim sistemini aksattı. Başkonsolos Nedilskıy, “Bu saldırılar yalnızca altyapıya yönelik değil; Ukraynalıların normal yaşamlarını sürdürmelerini engelleme, kaos yaratma ve insanları evlerini terk etmeye zorlama girişimidir” şeklinde vurguladı. Buna rağmen Ukrayna, enerji altyapısını ayakta tutmaya devam ediyor. Başkonsolos, konu hakkında, "Hasarlı tesisler onarılıyor, alternatif enerji kaynakları devreye sokuluyor ve elektrik ithalatı artırılıyor. Ukraynalılar, mühendislerden işçilere kadar herkesin emeğiyle bu zorluklara karşı duruyor ve asla pes etmeyecekler" değerlendirmesini yaptı. “RUSYA, ÇERNOBİL NÜKLEER SANTRALİNE SALDIRARAK EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR SUÇ İŞLEDİ” Rus ordusunun geçen haftalarda Ukrayna’daki Çernobil (Çornobıl) Nükleer Santraline gerçekleştirdiği saldırı hakkında konuşan Roman Nedilskıy şunları kaydetti: Rusya, Çernobil Nükleer Santrali’ne yönelik saldırısıyla bir kez daha dünyada eşi benzeri görülmemiş bir suç işledi. Daha önce hiç kimse, son derece tehlikeli bir nükleer tesisi kasıtlı olarak yok etmeye çalışmamıştı. 13 Şubat’ı 14 Şubat’a bağlayan gece, Rusya’nın hava saldırısı sonucu, tahminen bir ‘Şahid’ tipi silahlı insansız hava aracı (SİHA), Çernobil Nükleer Santrali’nin 4. enerji bloğunun üzerindeki yapıya isabet etti. Bu saldırı, dış ve iç kaplamaların yanı sıra ana vinç sisteminin de zarar görmesine yol açtı. Radyasyon seviyesi, otomatik sistemler tarafından sürekli olarak izleniyor ve şu ana kadar belirlenen sınırların üzerine çıkmadı. Ancak SİHA saldırısı sonucu koruyucu kalkanda büyük deliğin oluşması nedeniyle ciddi bir risk devam ediyor. Rus insansız hava araçlarının Çernobil’in üzerinden sıkça uçtuğunu ancak doğrudan istasyonu hedef alan böyle bir saldırının ilk kez gerçekleştiğini belirten Başkonsolos, saldırının Münih Güvenlik Konferansı’nın açılış günü yapıldığını vurgulayarak, "Bu, Kremlin’in dünyaya gönderdiği açık bir mesajdı: Rusya, küresel bir nükleer felaket riskini bile göze alarak saldırılarını sürdürecek" şeklinde konuştu. Roman Nedilskıy, Rus SİHA’sının, 1986 Çernobil felaketinden sonra inşa edilen eski sığınağın birkaç metre yakınına isabet etmesi durumunda, sonuçların çok daha korkunç olabileceğine dikkat çekerek, “Bu durumda Kremlin, yeni bir radyasyon felaketini tetiklemiş olacaktı" dedi. Son olarak; Ukraynalı Başkonsolos, "Bu saldırı, Rusya’nın küresel güvenliğe doğrudan tehdit oluşturan bir nükleer terörist olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Eğer şimdi durdurulmazsa, neden olabileceği felaketlerin boyutlarını tahmin etmek imkânsız olacak" şeklinde uyarı yaptı. TÜRKİYE-UKRAYNA İLİŞKİLERİ Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilişkileri de değerlendiren Başkonsolos Nedilskıy şu değerlendirmede bulundu: Türkiye ile Ukrayna arasında askeri-teknik iş birliği, ekonomik ilişkiler, insani yardım ve siyasi destek gibi birçok alanda yakın bir stratejik ortaklık bulunmaktadır. En üst düzeyde düzenli görüşmeler yapılıyor ve bu görüşmelerin temel konuları arasında Karadeniz'de deniz taşımacılığının güvenliği, esir değişimi, ekonomik ortaklık ve güvenlik garantileri yer alıyor. Ayrıca, Türkiye, Ukrayna'da tahrip edilen altyapının yeniden inşasında önemli bir rol üstlenmektedir. Başkonsolos, "Türkiye, 33 milyon ton Ukrayna tahılının, özellikle en çok ihtiyacı olan ülkelere ulaştırılmasını sağlayan Tahıl Koridoru Anlaşmasının imzalanmasında kilit bir rol oynamıştır." dedi. Gelecekte ekonomik ortaklığın daha da güçlendirilmesi ve Türk iş dünyasının Ukrayna'nın savaş sonrası yeniden inşasına aktif olarak katılmasının beklendiğini ifade eden Nedilskıy, Karadeniz’de deniz taşımacılığının güvenliği konusunda iş birliğinin sürdürülmesinin önemini vurguladı. Başkonsolos, "Bu konu, sadece Ukrayna için değil tüm bölge için kritik bir meseledir" dedi. Ayrıca, Ukraynalı savaş esirleri ve sivil rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik çabaların artırılması gerektiğini belirterek, "Bu konu, savaşın en önemli insani meselelerinden biri olmaya devam etmektedir" şeklinde konuştu. “CEPHEDEKİ DURUM ZOR” Öte yandan, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda sıcak çatışmaların yaşandığı cephedeki durumun zor ve kritik olduğunu kaydeden Başkonsolos, “Askerlerimizin cesareti sayesinde, düşmanın teknik üstünlüğüne ve insani güç açısından sayıca fazla olmasına rağmen onları durdurmayı başarıyoruz” dedi. Topraklar hakkında yüzdelik rakamlarla konuşmayı pek sevmediğini belirten Nedilskıy, "Çünkü bu basit sayılar, askerlerimizin terini, kanını ve gözyaşlarını, vatan uğruna verdikleri canları temsil ediyor. Bu rakamların ardında, işgal nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanların dramı yatıyor. Ne yazık ki, bunu özellikle burada, İstanbul’da çok net görüyorum. Çünkü işgal altındaki bölgelerden en çok Ukraynalı mülteci buraya geliyor. Şunu vurgulamak isterim: Ukrayna, topraklarının işgalini asla kabul etmeyecektir. Büyüklüğü ne olursa olsun!” değerlendirmesinde bulundu. “UKRAYNA ADİL, DÜRÜST, KAPSAYICI VE UZUN VADELİ BARIŞ İSTİYOR” Rusya ile ABD arasında başlayan süreç ve medyada Ukrayna’daki barış müzakereleri hakkında çıkan haberleri değerlendiren Başkonsolos, Rusya gibi büyük ve sinsi düşmana karşı koymak için Ukrayna’nın askeri, ekonomik, siyasi olmak üzere uluslararası desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtti. Başkonsolos, “Son haftalarda, Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesine yönelik müzakereler hakkında oldukça fazla yorum, değerlendirme, tavsiye ve açıkça söylemek gerekirse yalanlar ortaya çıktı. Biz duruşumuzda kararlıyız. Bize bir, iki veya beş yıl sürecek bir ateşkes gerekmiyor. Ukrayna barış istiyor. Adil, dürüst, kapsayıcı ve uzun vadeli bir barış. Öyle bir barış ki, tüm uluslararası toplum için barışçıl bir yaşam kurmaya olanak tanısın. Ülkenin büyüklüğü veya askeri gücüne bakılmaksızın.”şeklinde sözlerini tamamladı.

Kırım Tatarları ve Ukraynalılar, İstanbul’da bir araya gelerek "Topraklarımızı Asla Bırakmayacağız" dedi Haber

Kırım Tatarları ve Ukraynalılar, İstanbul’da bir araya gelerek "Topraklarımızı Asla Bırakmayacağız" dedi

Kırım'ın Rusya tarafından işgalinin 11. yılı ve Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının 3. yıl dönümü nedeniyle İstanbul’daki Şişhane Meydanı’nda eylem gerçekleştirildi. Eyleme katılan yüzlerce Ukraynalı ve Kırım Tatarı, Ukrayna’da devam eden topyekun savaşa dikkat çekerek; Ukrayna’nın bağımsız ve bölünmez bir devlet olduğunu vurguladı. Ayrıca eyleme katılan Ukraynalı savaş esirlerinin aileleri, Türkiye'ye yakınlarını Rus esaretinden kurtama konusunda yardım etme çağrısı yaptı. Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosluğu ve Ukrayna Kültür Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe; Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy ve eşi Lyudmıla Nedilska, Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar Temsilcisi Elvin Kadirov, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) üyeleri Gülnara Bekirova ve Abmecit Süleymanov, Ukrayna Kültür Derneği Başkanı Münevver Usenova, Kırım Derneği İstanbul Anadolu Yakası Şubesi Başkanı Şebnem Sözen,  Emel Kırım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Tanatar, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Gebze Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Recep Orak, Sürgündeki İçkerya Çeçen Cumhuriyeti Hükûmeti Türkiye ve Ortadoğu Ülkeleri Genel Temsilcisi Abdulhakim Şaptukayev, Rus işgal güçleri tarafından esir alınan ve haklarında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Ukraynalı askerlerin aileleri ve İstanbul’da yaşayan Ukrainler ile Kırım Tatarları katıldı. "UKRAYNA'NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLANMIYORSA HİÇBİR GÜÇ BİZİ O SÖZDE BARIŞA SÜRÜKLEYEMEZ" Ukrayna Kültür Derneği Başkan Yardımcısı Aliya Usenova, eylemin açılışında yaptığı konuşmada, "3 yıldır Ruslar bizi öldürüyor, tecavüz ediyor, çocuklarımızı kaçırıyor, şehirlerimizi yok ediyor. Ukraynalılar kendi topraklarının bir santimetresini bile düşmana bırakmayacaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Çünkü bu topraklar bizim kanımızla doldu. Eğer topraklarımızın bir santimetresini bile düşmana bırakırsak bu savaşta ölen, kaybolan, şu an Rus hapishanelerinde işkence gören vatandaşlarımıza ihanet etmiş oluruz. Bizim tek bir vatanımız var; o da Ukrayna. Ukrayna, bağımsız bir ülkedir. Ukrayna toprak bütünlüğü sağlanmıyorsa hiçbir güç bizi o sözde barışa sürükleyemez” dedi. "KIRIM MUTLAKA UKRAYNA’YA GERİ DÖNECEKTİR" Savaşın Kırım’ın işgaliyle başladığını hatırlatan ve uluslararası toplumun işgale karşı kararlı bir şekilde tepki göstermemesinin geniş çaplı işgal saldırısına yol açtığına dikkat çeken Usenova, "Kırım mutlaka Ukrayna’ya geri dönecektir. Rusya’ya toprak tavizinde bulunmak birkaç yıl sonra yine saldırmasına izin vermek demektir…Ayrıca Kırım, Rusya’nın işgali altında kalacaksa Kırım Tatar halkı yok edilecektir. Kırım sadece bir toprak parçası değildir. Bizim vatanımızdır. Bizi yok edeceklerdir. Bizim Kırım Tatar aktivistlerimizden birçoğu Rus hapishanelerinde, ben dahil olmak üzere birçoğumuz vatanımıza gidemiyoruz. Kırım Rus idaresi altında kalırsa Rusya bizi öldürecektir, susarsanız biz yok oluruz. Lütfen susmayınız, lütfen konuşunuz" ifadelerini kullandı. "BAĞIMSIZLIĞIMIZ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ" Rusya’nın Ukrayna'ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının bin 96 gündür devam ettiğini vurgulayan Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, “Üç yıl önce halkımız düşmana karşı koymak için birleşti. O günden beri bağımsızlığımız için mücadele ediyoruz. Şu an devletimiz çok zor bir dönemden geçiyor. Bu yüzden birlik olmalıyız ve tüm dünyaya birlik olduğumuzu ve bizim için her şeyden önce devletimizin geldiğini göstermeliyiz.” dedi. YAPILAN SOYKIRIMA DÜNYA DAHA NE KADAR SESSİZ KALACAK? Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, şubat ayının Kırım Tatar halkı için birçok trajik günü içinde barındırdığını hatırlatarak, "Bugün 23 Şubat, halkımızın tarihindeki trajik günlerden birisi. 23 Şubat 1918 tarihinde Kırım Tatar lideri Numan Çelebicihan, Ruslar tarafından vahşice katledildi. Rusya’nın baskıları bitmek bilmiyor. 11 yıl önce yine şubat ayında Ruslar, Kırım’ı işgal etmeye başladılar. 11 yıldır Kırım Tatar ve Ukraynalı aktivistlerin evlerinde aramalar yapılıyor, suçsuz evlatlarımız Rus işgal güçleri tarafından hapislere atılıyor. Nice soydaşımız öldürüldü. Hepsi Ukrayna toprak bütünlüğüne destek verdikleri için hapsediliyor ve öldürülüyor. Yüzlerce anne, suçsuz evladının hapisten çıkmasını bekliyor. Çocuklar babaları yanlarında olmadan büyüyorlar. Rusya daha ne karar Kırım Tatar ve Ukraynalıyı öldürecek. Yapılan soykırıma dünya daha ne kadar sessiz kalacak?.. Bugün tüm dünyanın Ukrayna’ya destek vermesi gerekiyor. Ukrayna ve Kırım Tatar halklarının soykırımının durdurulması gerekiyor" dedi. "TÜRKİYE, HER ZAMAN MAZLUMUN TARAFINDA, ZULME KARŞI DURUYOR" Türkiye’nin Ukrayna’ya sağladığı desteğin önemine dikkat çeken Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar Temsilcisi Elvin Kadirov, “Türkiye her zaman mazlumun tarafında, zulme karşı duruyor. Savaşın ilk günlerinde Türkiye, Ukrayna’yı mazlum olarak tanıdı ve destek sağladı. Bunun için hem Türkiye Cumhuriyeti'ne hem de Türk halkına çok minnettarız. Sizin desteğiniz bizim için çok önemli ve ona ihtiyacımız var. Hatırlatmak isterim ki, savaş 3 yıl önce değil 2014’te Kırım’ın işgaliyle başladı. İşgalciler Kırım Tatarlarına zulmediyor, haksız yere hapse atıyor. Hapislerde çok kötü şartlarda alıkonuluyorlar, bazıları ölüyorlar. Bu insanların da Türkiye’nin desteğine ihtiyacı var” şeklinde konuştu. Eylem katılan Sürgündeki İçkerya Çeçen Cumhuriyeti Hükûmeti Türkiye ve Ortadoğu Ülkeleri Genel Temsilcisi Abdulhakim Şaptukayev, Sürgündeki İçkerya Çeçen Cumhuriyeti hükûmetinin; 23 Şubat 1944 Çeçen-İnguş Sürgünü ve Soykırımı'nın 81. yıl dönümü ve Rusya'nın Ukrayna’daki topyekun saldırısının 3. yıl dönümü için hazırladığı basın açıklamasını okudu. Açıklamada, 81 yıl önce Stalin rejiminin Çeçen ve İnguş halklarını acımasızca vatanından sürdüğünü hatırlatarak; Ukrayna’ya saldıran şu anki Rusya’nın Stalin rejiminin bir devamcısı olduğunu kaydetti. Şaptukayev, “Rus İmparatorluğu; ister Sovyet, ister Çarlık, ister şu anki Putin rejimi olsun her zaman sadece ölüm, yıkım ve acı getirmiştir” vurgusunu yaptı. Ardından Rus işgal güçleri tarafından esir alınan ve haklarında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Ukraynalı askerler adına bir temsilci kalabalığa hitap etti. 24 Şubat 2022 tarihinin tüm Ukraynalıların hayatını kökten değiştirdiğini belirten ailelerin temsilcisi, “Yakınlarımız aylardır Rus esaretinde. Her gün onlardan haber gelmesini bekliyoruz. Günlerimiz ‘Acaba hayatta mı? Aç mı? İşkence görüyor mu?’ düşünerek geçiyor. Yakınlarımız ülkelerini, kendi topraklarını, ailelerini korumak için savaşmaya gittiler. Vatan görevini yerine getiriyorlardı ama şu an esir tutuluyorlar. Esirlerin yakınları olarak onlara yardım etmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Susmuyoruz, ama yardımınıza ihtiyacımız var. Türkiye her zaman insani görevler ve müzakerelerde önemli rol oynamıştır. Sizden sesimiz olmanızı ve yakınlarımızı Rus esaretinden kurtarmaya yardım etmenizi istiyoruz…” çağrısında bulundu.  Eylem sonunda katılımcılar savaşta hayatını kaybeden Ukraynalı askerleri ve sivilleri saygı duruşuyla andı ve Ukrayna'nın millî marşını okudu. Ardından büyük Ukrayna bayrağını açarak, "Slava Ukraini! (Yaşasın Ukrayna)", "Her şeyden önce Ukrayna!", "Tek ve bölünmez, birlik Ukrayna", "Kırım, Ukrayna'dır"  sloganlarını attı.

Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu: Esed rejiminin çöküşü Rusya’nın zayıflığını gösteriyor Haber

Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu: Esed rejiminin çöküşü Rusya’nın zayıflığını gösteriyor

Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Suriye’deki Esed rejiminin çöküşünü ele aldığı bir röportaj gerçekleştirdi. Sabah gazetesinde 30 Aralık 2024 tarihinde yayımlanan röportajında Nedilskıy, Esed rejiminin ani çöküşünün Rusya ile müttefiklerinin zayıflığını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. UKRAYNA, SURİYE'YE YARDIM ETMEYE HAZIR Nedilsky ayrıca bu çöküşün Rusya’nın yenilmez olduğuna dair olan mite inen bir darbe olduğunu belirtti ve mevcut durumun, Moskova'nın hiçbir zaman sözünde durmayıp "dostlarını" her zaman bıraktığının bir kanıtı olduğunu vurguladı. Üstelik bu çöküşün kendi halklarının hürriyet ve haklarını hiçe sayan politik rejimlerin eninde sonunda düşürüleceğinin bir kanıtı olduğunu kaydeden Nedilsky, “Ortadoğu bölgesinde barış ve istikrar, bu arada Ukrayna için de öncelik kazanmaktadır. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın net bir şekilde belirttiği üzere Ukrayna, gıda krizinin önlenmesi konusunda Suriye'ye yardım etmeye hazır.” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte Nedilsky devam eden savaş şartlarında bile insani felaket ve masum insanların cefa çekmelerini önlemek için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını yenileyerek, Suriye'deki durumun tam stabilizasyonu ve huzurlu hayata dönmesinin zor ve uzun bir süreç olduğunu belirtti. Öte yandan Nedilsky, “Eminim ki, bunun garantileri arasında Türkiye'nin yapıcı tutumu da vardır. Bunu Esad rejiminin çökmesini takip eden günlerdeki Türkiye'ye gelen uluslararası heyetlerin sayısı da ispat etmektedir. Bu, Ankara'nın elindeki nüfuz ve imkânların, bölgesel lider statüsünün tanınması anlamına gelir.” dedi. RUSYA’DAN SURİYE’YE NE KALDI? Nedilsky ayrıca, Rusya’dan Suriye’ye çökmüş bir ekonominin, insani felaketin, genel perişanlıkların ve yoksullukların ve hiçbir geleceği olmayan hayatın kaldığını vurgulayarak, “Bütün bunlar, işgalcinin her zaman bıraktığı miras.” dedi. Aynı durumların Ukrayna’da geçici işgal altında kalan topraklarda da görüldüğünü belirten Nedilsky, Rus ordusunun nerede olursa olsun savaş kanun ve kurallarını bütünüyle hiçe saydığını söyle ve şu ifadeleri kullandı: Bunlar için savaş suçları çoktan alışılagelmiş bir şey oldu. Nerede işlenirse işlensin: Halep ya da Mariupol, İdlib ya da Luhansk'ta. Bütün Rus askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi, bu ülkenin sivil ahalisine çektirdikleri eziyet, yaptıkları katliam ve tahribatların adil sonucu olmalı. Bu bağlamda Türkiye'nin, Montrö Sözleşmesi'ne uyma konusundaki net tutumunu bir kez daha takdir ediyoruz. Sözleşme hükümlerinin, Ukrayna'ya karşı yapılan tam ölçekli Rus saldırısının başlangıcından beri uygulanması, Karadeniz bölgesindeki istikrarın garantisidir. SURİYE’DEKİ ÇÖKÜŞ UKRAYNA’YI DA ETKİLEDİ Öte yandan Suriye'de bozguna uğrayan Rusya'nın Ukrayna'ya yaptığı baskıyı önemli derecede artıracağının belli olduğunun altını çizen Nedilsky, Rusya’nın amacının bir güç gösterisine kalkıp dünyayı Moskova'nın hâlâ tehlikeli olduğunu ispatlamak olduğunu söyledi ve konuşmasına şu şekilde devam etti: Gerçekten, sırf geçen hafta içerisinde Rusya Federasyonu, Ukrayna'ya karşı 550 güdümlü bomba, 550 İHA, 20 füze kullandı. Sonuç olarak yine sivil Ukraynalılar öldü, Herson'da bir kanser hastanesi hasar gördü, Harkiv ve Zaporijya'da konut binaları yıkıldı, Kıyıv merkezindeki binalar hasar gördü. Rusya tarafından Kuzey Kore askerlerinin kullanılması, Kremlin'in zaafını bir kez daha kanıtlamaktadır. ‘Dünyanın ikinci ordusu’ kendi zayiatını, Kuzey Koreli askerleri ateşe atmakla tazmin etmeye çalışıyor. NET VE KARARLI BİR TUTUM CAYDIRICI OLABİLİR Ayrıca demeçte Rusya’nın etken bir şekilde nükleer şantaj kullanmaya devam ettiğini vurgulayan Nedilsky bu şantajın ciddi bir gözdağı olduğunu belirterek, “Aklı başında olan her insan, nükleer savaşın sonuçlarını anlıyor. Dolayısıyla dünya topluluğu, bu tür açıklama ve şantaja çok sert bir şekilde tepki göstermeli. Sadece net, kararlı ve tutarlı bir tutum Rusya gibi bir düşman için caydırıcı olabilir.” dedi. Öte yandan Nedilsky, mevcut durumun Kremlin rejiminin can çekişmekte olduğunu gösterdiğinin altını çizdi ve yine de izole edilmiş, çıkmaza sokulmuş bir düşmanın hiçbir zaman hafife alınmaması gerektiğini söyledi. YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR Nedilsky bu sebeple bütün hür dünyanın, kötülüğe karşı mücadele eden ülkelerin tutumunun kararlı olması gerektiğini vurguladı ve “Çünkü bu mücadelenin nihai amacı, çocuklarımızın huzurlu geleceği ve topraklarının yüzölçümü ve askeri gücü ne olursa olsun her ülkenin önünde açılan eşit imkânlardır.” ifadelerini kullandı.  Öte yandan Ukrayna olarak; okul, hastane, sanayi ve altyapı tesislerinin restorasyonu, Rus saldırısından dolayı mağdur kalan Ukrayna vatandaşlarına yardım gibi yapacak çok fazla işleri olduğunu belirten Nedilsky, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı: Fakat bugün itibariyle en önemlisi barışa kavuşmak. Adil ve kapsamlı bir barışa. Öyle bir barışa ki, dünya topluluğuna dâhil olan herkesin eşit ve adil şartlarda bir arada var olmasını mümkün kılsın.

Başkonsolos Nedilskıy, savaşın 1000. gününde Ukrayna'nın vatan mücadelesini anlattı Haber

Başkonsolos Nedilskıy, savaşın 1000. gününde Ukrayna'nın vatan mücadelesini anlattı

Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın ana karasına yönelik başlattığı topyekun işgal girişimi ve saldırıları 1000. gününe girdi. Bu süre zarfında işgalci Rusya yoğun saldırılar düzenleyerek Ukrayna altyapısına büyük zarar verdi ve binlerce insanı öldürdü. Rus saldırıları nedeniyle milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı. Ukrayna sivil altyapısı yaklaşık 500 milyar dolar zarar gördü. Ülkenin enerji sisteminin neredeyse yarısı Rus saldırılarında yok edildi. Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği röportajda 1000 gündür Rusya’nın topyekun işgaline ve saldırılarına karşı mücadele eden Ukrayna’nın durumunu değerlendirdi.  Başkonsolos, Rusya’nın başlattığı topyekun saldırıların ilk başta kısa sürede sona ermesini beklediklerini ancak geniş çaplı savaşın 1000. gününe gelindiğini belirtti. Nedilskıy, bundan sonra da savaşın ne kadar süreceğini kimsenin bilmediğini belirterek, "Önemli olan kendimize inandık, azimle çalıştık, tek bir ulus olduğumuzu, devletimizi savunabileceğimizi ve bu yola devam etmemiz gerektiğini anladık" dedi. Nedilskıy, 1000 gün içinde savaş alanında birçok dönüm noktasının yaşandığını kaydederek; Rusya’nın Şubat 2022’den sonra işgal altına aldığı toprakların büyük bir kısmının, Ukrayna ordusu tarafından geri alındığına dikkat çekti.  İŞGALCİ RUSYA, UKRAYNA'NIN ENERJİ SİSTEMİNİ YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR Rusya’nın sivil altyapıya saldırılar düzenleyerek Ukrayna halkını sindirmeye çalıştığını belirten Nedilskıy, özellikle 2022-2023 yıllarında enerji sistemini hedef alan yoğun saldırılar olduğunu hatırlatarak, "Ruslar, 2022’de enerji sistemini bombalayarak sivil halkı korkutmak istedi. İnsanlarımızı kışın elektriksiz bırakarak dondurmak istediler. Ama bu taktikleri işe yaramadı ve halkımız dayandı. Enerji sistemini yok etme girişimleri, 2023 ve 2024’te de devam etti" şeklinde konuştu. Nedilskıy, Rusya’nın 2024’te enerji tesislerine karşı düzenlediği hava saldırıları sonucunda Ukrayna’nın elektrik üretim kapasitesinin neredeyse yarısının yok edildiğini kaydetti. Ukrayna Enerji Bakanlığının açıklamasına göre; halihazırda Ukrayna'nın enerji sisteminde Rus saldırılarında zarar görmeyen veya tamamen tahrip olmayan tek bir termik santral kalmadı. Hidroelektrik santrallerin de çoğu zarar gördü. Başkonsolos, Rusya’nın, elektrik ihtiyacının yüzde 50'sini karşılayan nükleer enerji üretimini de yok etmeyi planladığını aktararak, "İstihbaratımızın bildirdiğine göre, nükleer santralleri vurmayı elbette planlamıyorlar ama bu elektriği tüketicilere dağıtan istasyonları hedef almayı planlıyorlar. Bu nedenle dağıtım istasyonlarının, nükleer santrallerin güvenliğini sağlamak konusunda bize büyük bir görev düşüyor" ifadelerini kullandı. Önlem almak amacıyla Ukrayna hükumetinin halihazırda birçok bölgede küçük elektrik üretim santralleri kurmaya odaklandığına dikkat çeken Nedilskıy, "Dolayısıyla Rusya’nın ülkenin farklı bölgelerinde kurulan çok sayıda küçük enerji santralini bombalaması daha zor olacak" dedi. Nedilskıy, Ukrayna'da artık insanların evlerini, apartmanlarını, iş yerlerini merkezi enerji sisteminden bağımsız hale getirmeye çalıştığını kaydetti. BİRÇOK ÜLKENİN REFAHI UKRAYNA TARIM ÜRÜNLERİNİN İHRACATINA BAĞLIDIR Rusya’nın son dönemde Karadeniz kıyısında bulunan liman kenti Odesa’ya karşı artırdığı saldırıları değerlendiren Başkonsolos, bu saldırıların bölgedeki güvenlik durumunu olumsuz şekilde etkilediğini belirterek, "Neredeyse her gün liman altyapısına yönelik saldırılar düzenleniyor. Ancak Rusya 2023 yılında  tek taraflı olarak Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması'ndan çekildikten sonra her şeyden önce Ukrayna ordusu, Ukrayna Deniz Koridoru olarak adlandırılan yolu güvence altına aldı. Bu koridor sayesinde ihracatçılarımız artık ürünlerini ihraç etme fırsatına sahip ve ürünlerini dünya pazarlarına sunabiliyor. Altyapı Bakanlığı, 2024 yılının mayıs ayında yaptığı açıklamada Ukrayna'nın, ürünlerini Karadeniz limanları üzerinden ihraç etmesi konusunda savaş öncesi seviyeye ulaştığını açıklamıştı" ifadelerini kullandı. Koridorun faaliyete başlamasından beri Ukrayna’nın deniz yoluyla dış pazara 75 milyon tondan fazla çeşitli kargo ihraç ettiğini bunların 50 milyon tonunun tarım ürünleri olduğuna dikkat çeken Başkonsolos, "Evet Rusya liman altyapımızı yok etmeye devam ediyor. Ancak Ukrayna, tarım ürünlerinin ihracatına Afrika’daki ülkeler başta olmak üzere birçok ülkenin yaşamının ve refahının bağlı olduğunu biliyor" dedi. Ayrıca Nedilskıy, kısa süre önce Odesa’dan Filistin’e gönderilmesi planlanan tarım ürünlerinin Rus saldırısı sonucunda yok edildiğini de hatırlattı. RUSYA'NIN KARADENİZ'E BIRAKTIĞI MAYINLAR TÜM BÖLGE İÇİN TEHLİKE OLUŞTURUYOR Karadeniz’deki mayın tehlikesine dair konuşan Roman Nedilskıy şu açıklamaları yaptı: 2022 yılında İstanbul yakınlarında ve Romanya kıyılarında deniz mayınlarının tespit edilmeye başlandığını hatırlıyoruz. Rusya, Ukrayna'nın Karadeniz’e mayın bıraktığını iddia ediyordu. Ancak Karadeniz’e bırakılan mayınlar Kırım’dandı. Yani işgalden önce Kırım’da konuşlandırılan Ukraynalı birliklere aitti. Rusya,  Kırım’ı işgal ettikten sonra onları ele geçirdi. Bu mayınları Karadeniz’e bırakarak Ukrayna’yı suçlamaya çalıştılar. Ancak Ukrayna bunun doğru olmadığını ispat etti. Karadeniz’i mayınlardan temizleme süreci çok uzun ve zor bir süreçtir. Denize bırakılan mayınlar sabit bir yerde kalmıyorlar, akıntıyla sürükleniyorlar dolayısıyla bu da Karadeniz'in tüm su alanları için tehlike oluşturuyor. TÜRKİYE, UKRAYNA'NIN EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDAN BİRİDİR Öte yandan, röportaj kapsamında Türkiye’nin Ukrayna’ya verdiği desteği değerlendiren Başkonsolos, "Türkiye ana ortaklarımızdan ayrıca bölgedeki kilit devletlerden biridir. Türkiye’nin geniş çaplı işgal saldırısının en başında bizim için yaptıklarını da çok takdir ediyoruz. Ve Türkiye ile stratejik ortaklığımızın devam edeceğinden de eminiz" dedi. Türkiye’nin insani yardım alanında Ukrayna’ya büyük destek verdiğine dikkat çeken Nedilskıy, "Ukraynalı savaş esirlerinin ve Rusya tarafından esir tutulan sivillerin kurtarılması konusunda çok önemli çalışmalar yürütülüyor. Türkiye Cumhurbaşkanına ve Türkiye hükumetine bundan dolayı çok minnettarız. Türkiye Ombudsmanı da insani yardım alanında çok büyük yardım sağlıyor" şeklinde konuştu. Bununla birlikte Başkonsolos, Türk halkının da Ukrayna'ya verdiği desteğe dikkat çekti. Geniş çaplı işgal saldırısının başlamasından sonra her gün yüzlerce insanın Başkonsolosluğa insani yardım getirip bıraktığını anlatan Roman Nedilskıy, ilk 6 ayda sadece İstanbul’dan Ukrayna’ya 150 kamyon insani yardımın gittiğini aktardı. Başkonsolos, "Herkes elinden ne geliyorsa onu getiriyordu. Çocuklar ise Ukrayna’daki yaşıtları için çizdikleri resimleri getiriyordu. Tüm bu destekleri her zaman hatırlayacağız" sözlerini sarf etti. UKRAYNA İLE TÜRKİYE BÜYÜK ASKERİ İŞ BİRLİĞİ POTANSİYELİNE SAHİP Ukrayna ile Türkiye’nin büyük askeri iş birliği potansiyeline sahip olduğunu ve bunun en iyi örneklerinden birinin Baykar Makina ve Ukrayna şirketlerinin ortaklığı olduğunu belirten Nedilskıy, "Baykar Makina, Ukrayna savunma sanayisine büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. Bu iş birliği, diğer Türk üreticilere Ukrayna askeri-sanayi kompleksinin potansiyelini görme olanağı tanıyan bir örnektir. Savaş nedeniyle büyütmek zorunda kaldığımız askeri-sanayi kompleksimiz, farklı değerlendirmelere göre son 2,5 yılda 6 kat kadar arttı. Çok büyük potansiyele sahibiz. Türkiye ve diğer ülkeler bunu görüyor. Türkiye’deki askeri sanayi kompleksi de çok gelişmiştir ve Türk şirketlerinin, Ukrayna’ya teklif edebileceği çok farklı ürünler vardır. Öte yandan, savaş sırasında askerlerimizin savaş alanındaki ihtiyaçlarını gerçek zamanlı olarak karşılayan Ukraynalı şirketler, modern savaşta neye ihtiyaç duyulduğunu biliyorlar ve Ukraynalı üreticilerin edindiği bu deneyim, Türkiye ve diğer ülkeler için elbette çok önemlidir. Dolayısıyla bu alandaki iş birliğinin devam edeceğinden eminim" ifadelerini kullandı. UKRAYNA TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİN BİR FIRSAT KAPISIDIR Öte yandan, iki ülkenin ekonomik iş birliği yapması hakkında konuşan Başkonsolos, "Birçok Türk şirketi Ukrayna’ya yatırım yapıyor ve yapmaya hazır. Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın dediği gibi, şu an yabancı yatırımcılar için bir fırsat kapısıdır ve biz her zaman, her toplantıda bunun Türk iş dünyasının dünyaya açılması için gerçekten bir fırsat kapısı olduğunu söylüyoruz. Savaşın bitmesini beklemeden Ukrayna pazarına girip Ukraynalı ortaklarla çalışmak gerekiyor" dedi. Başkonsolosluk olarak bölgeler arası iş birliği üzerinde çalışmalar yürüttüklerini belirten Nedilskıy, “Örneğin geçen sene başkonsolosluğumuzun katkılarıyla iş birliği anlaşması imzalayan İzmir ile Çernivtsi arasındaki ortaklığı genişletme üzerinde çalışıyoruz. İzmir Ticaret Odasına Çernivtsi bölgesinin potansiyelini tanıttık ve karşılıklı heyet ziyaretleri konusunda anlaşmaya vardık. İzmir heyetinin Ocak 2025’te Çernivtsi’ye ziyaret düzenlemesi gündemde" açıklamasını yaptı. SİVİL ALTYAPI 500 MİLYAR DOLAR ZARAR GÖRDÜ Rus saldırganlığı sonucunda Ukrayna altyapısının şimdiden yaklaşık 500 milyar dolar zarar gördüğünü belirten Başkonsolos, şu şekilde konuştu: Bu rakamı hayal etmek çok zor ama sivil altyapının aldığı zararı görebiliyoruz. Örneğin bir süre önce binlerce kilometre demir yolunun tahrip edildiği açıklanmıştı. Enerji sistemi büyük hasar aldı. Karayolları, köprüler, konut altyapısı. Mariupol, Avdiyivka, Bahmut gibi birçok kent Rus saldırılarında tamamen yok edildi. Ukrayna’da Rus saldırılarda sivil altyapısı zarar görmeyen bir bölge yoktur. Şimdiden sivil altyapının yeniden inşa edilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Ve Türk şirketlerinin bu konudaki deneyimi bizim için çok önemlidir.

Nariman Celal’in eşi Leviza Celal QHA’ya konuştu: Mücadelemiz devam ediyor! Haber

Nariman Celal’in eşi Leviza Celal QHA’ya konuştu: Mücadelemiz devam ediyor!

Esma KASAR QHA Ankara Yaklaşık 3 yıldır Rus esaretinde bulunan Kırım Tatar Millî Meclis (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, 28 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen esir takası ile hürriyetine kavuştu. Rus işgali altındaki Kırım’da yaşayan Nariman Celal’in eşi Leviza Celal ve çocukları Kırım’dan çıkarak Türkiye'ye geldi. Leviza Celal ve çocuklarını Türkiye'de, Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun eşi Safinaar Cemileva, KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, Kırım Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten, Emel Kırım Vakfı Başkan Yardımcı Nurten Bay ve Kırım Haber Ajansı Türkiye İrtibat Bürosu Müdürü Esma Kasar karşıladı. "MÜCADELEMİZ DEVAM EDİYOR" Mutluluğunu Kırım Haber Ajansı (QHA) ile paylaşan Leviza Celal, hâlâ Rus esareti altında olan 200'ü aşkın siyasi mahkûm için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Nariman Celal'in serbestliğinin Rus esaretinde olanlar için birer umut olduğunu ifade eden Celal, "Mahkûmların ailelerini unutmuyoruz, onlara yardım ediyoruz." dedi. Bu süre zarfında zor yıllar yaşadıklarını vurgulayan Celal, öncelikle 3 yıl içinde destek olan Kırım Tatar halkına ve Nariman Celal'in Rus esaretinden kurtulmasına yardımcı olan herkese teşekkür etti. Ayrıca Nariman Celal'i Rus hapishanesinden kurtulmadan 1 hafta önce ziyaret ettiklerini bildiren Celal, QHA'nın "Eşiniz Rus esaretinden kurtulduktan sonra ne hissettiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "3 yıl mücadele verdik, elbette mücadelimiz devam ediyor. Çok mutlu ve gururluyuz. Özellikle çocuklarımız babalarını çok bekledi. Çocuğumuz, Nariman'ın serbest bırakılmasından sonra babasını arayıp, 'Baba ben sana geleceğim' diyerek 3 gün geçirdi, artık kavuşacağız"  "NARİMAN CELAL’İN EŞİ VE ÇOCUKLARINI BAĞRIMIZA BASTIK" Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun eşi Safinar Cemileva, Türkiye'ye gelen Nariman Celal’in eşi Leviza Celal ve çocuklarını karşıladı. Cemileva, Kırım Haber Ajansı (QHA) mikrofonlarına yaptığı konuşmasında Nariman Celal’in Rusya’nın pençesinden kurtulmasının çok zor bir iş olduğuna işaret ederek emeği geçen herkese teşekkür etti. Cemilev, Rus esaretinde kalan diğer siyasi mahkûmların da kurtulmasını beklediklerini belirtti. "Nariman Celal'in çocuklarını kucakladık, bağrımıza bastık" diyen Cemileva, buradan ailece Kıyiv'e giderek çocukların babalarına kavuşacaklarını söyledi. "YAKINDA TÜM SİYASİ MAHKÛMLAR SERBEST OLACAK!" KTMM Üyesi Gülnara Bekirova KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in özgürlüğüne kavuşması sonrasında QHA'ya açıklamalarda bulundu. Rus işgali altındaki Kırım’dan çıkarak Türkiye'ye gelen Leviza Celal’i karşılayan Bekirova, Celal ve ailesine sağlık dilerken, bütün siyasi mahkûmların hapishaneden çıkması için çalıştıklarını belirtti. Gözyaşlarını tutamayan Bekirova, "Çok dua ettik, bu yüzden bu çok mutluyuz. Allah'a şükürler olsun. Yıllarca bekledik ama bir gecede oldu. Nariman Celal'e sağlık dilerim, Allah yıllarca çalışmayı nasip eylesin" dedi. Bekirova, Kırım ve Ukrayna'nın özgürlüğü için mücadele ettiklerini ifade etti.  "NARİMAN CELAL, UKRAYNA PARLAMENTOSUNDA MİLLETİMİZİ TEMSİL ETMELİ" Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şube Başkanı Celal İçten de 2014 yılından bu yana Rus işgali altında olan Kırım’dan çıkarak Türkiye'ye gelen Nariman Celal’in eşi Leviza Celal ve çocuklarını karşılayanlar arasındaydı. QHA'ya konuşan İçten, Nariman Celal’in Kıyiv’e (Kiev) gelmesinin mutluluk verici bir olay olduğunu belirtti. İçten, Nariman Celal'in özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte Kırım Tatarlarını Ukrayna Parlamentosu'nda (Verhovna Rada) temsil etmesi gerektiğini vurguladı.  İçten, "Kırım Derneği İstanbul Şubesi olarak içimizden geçen Nariman Celal'in Ukrayna Parlamentosu'nda yer alarak milletimizin daha iyi temsil edilmesi. İnşallah ileride de Millî Meclisimizin reisi olmasını arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı.  "KIRIM TATAR MİLLÎ BAYRAK GÜNÜ’NÜN EN BÜYÜK HEDİYESİ NARİMAN CELAL OLDU" Emel Kırım Vakfı Başkan Yardımcısı Nurten Bay ise 2014 yılından bu yana Rus işgali altında olan Kırım’dan çıkarak Türkiye'ye gelen Nariman Celal’in eşi Leviza Celal ve çocuklarını karşıladı. QHA'ya demeç veren Bay, tüm siyasi mahkûmların yanında olduklarını kaydetti.  Nariman Celal'in 2021 tarihinde evine yapılan baskın sonrasında alkonulduğunu anımsatan Bay, şu anda 132'si Kırım Tatarı olmak üzere 200'ün üzerinde siyasi tutuklu olduğunu söyledi. Bay, Emel Kırım Vakfı olarak 2023'te siyasi mahkûmlara ulaştırılması için bir mektup kampanyası başlattıklarını ve çok sayıda mektubun Nariman Celal'e ulaştığını dile getirdi. Bay, Nariman Celal'in bu mektuplara karşılık olarak, "Karanlık ve dipsiz bir kuyu kenarında dik duran bizler için bu kartlar, bu mektuplar uzatılan birer iplerdir." yanıtı verdiğini ifade etti. Bay, esaret altındaki Kırım Tatarlarının ailelerinin ümit dolu olduğunu belirttiği konuşmasına, "Çok yakında Kırım özgür olacak. 26 Haziran Kırım Tatar Millî Bayrak Günümüz'ün en büyük hediyesi Nariman Celal'in serbest kalması oldu. İnşallah o günü seneye Akmescit'te, özgür Kırım'da kutlayacağız" ifadeleriyle son verdi. "KAHRAMANLARIMIZIN EVLERİNE DÖNMESİ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ" Öte yandan Nariman Celal'in eşi Leviza Celal'i ve çocuklarını karşılayan Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy de QHA'ya yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: Bugünlerde çok güzel bir olay  yaşadık. Aralarında Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal'in de bulunduğu kahramanlarımızın Ukrayna'ya dönmesi nedeniyle çok sevinçliyiz. Ukrayna her bir kahramanı için mücadele veriyor.  Esir alınan işgalcilerin Ukrayna'da ne şartlarda tutulduğunu biliyoruz. Maalesef kahramanlarımızın Rus esaretinde ne hallerde tutulduğunu gördük. Ukrayna ve Kırım Tatar halkı olarak her bir vatandaşımızın, her bir kahramanımızın evlerine, ailelerine, çocuklarına, eşlerine dönmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir insanımızı unutmayacağız. En kısa zamanda diğer insanlarımızın da dönmesini ümit ediyorum. Bu kez 10 kişi Ukrayna'ya döndü ve onların arasında bizim kahramanımız da vardı.

Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Nedilskıy'den 1944 Sürgünü mesajı: Bu bizim ortak acımız Haber

Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Nedilskıy'den 1944 Sürgünü mesajı: Bu bizim ortak acımız

Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan Sovyetler Birliği, bundan tam 80 yıl önce dünya tarihinin en sistematik soykırım uygulamalarından birisini gerçekleştirdi. Kırım Tatar halkı, Josef Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te sabaha karşı vatan topraklarından sürüldü. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerine sürülen Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı sürgün yolunda ve sürgünü takip eden günlerde hayatını kaybetti. Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yıl dönümü dolayısıyla Kırım Haber Ajansına (QHA) açıklamalarda bulundu. "1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ’NÜ SOYKIRIM OLARAK TANIMAYA ÇAĞIRIYORUZ" Başkonsolos Roman Nedilskıy, yaptığı açıklamada uluslararası toplumuna, Kırım Tatar halkının haklarının ihlallerini kınama ve 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanıma çağırısında bulundu. Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy'nin 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı yıl dönümü mesajı pic.twitter.com/i3NntMwIfC — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 17, 2024 Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, QHA aracılığıyla paylaştığı video mesajında  şu ifadelere yer verdi: 18 Mayıs Kırım Tatar Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü. Sürgün yüzünden 190 binden fazla Kırım Tatarı vatanını, yakınlarını; çoğu ise hayatını kaybetti. Sovyet rejiminin zulmüne maruz kalan ve 1932-1933 yıllarında Holodomor (Sunî Açlık) Soykırımı’nın kurbanı olan Ukrayna halkı, sürgünün acısını çok iyi anlıyor ve bu acıyı içtenlikle paylaşıyor. Bu bizim ortak acımız.  18 Mayıs 1944 tarihinde Stalin rejimi bir sonraki suçunu işledi; Kırım Tatar halkının sürgünü. Kırım Tatarlarını Kırım’dan sürme operasyonu 18 Mayıs 1944’te sabahın erken saatlerinde başlamıştı. Kırım Tatarlarını sürgüne götüren ölümcül yol ortalama olarak 2-3 hafta sürmüştü. Havasızlık, açlık, susuzluk ve hastalıklar nedeniyle yolda binlerce Kırım Tatarı hayatını kaybetti. Uzun yıllar sonra vatanlarına dönebilen binlerce Kırım Tatar 2014’te yine evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bugün Rusya, Kırım Yarımadası’nın yerli halkına karşı suç işlemeye devam ediyor. Geçen hafta Ukrayna Parlamentosu, yabancı devletlerin parlamentolarına ve uluslararası örgütlere seslenerek 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü bir soykırım eylemi olarak tanıma ve 18 Mayıs’ta Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anma Günü çerçevesinde yapılan anma etkinliklerine katılma çağrısında bulundu. Uluslararası toplumu, Kırım Tatar halkının haklarının ihlallerini kınamaya ve 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanımaya çağırıyoruz. Eminiz ki, Ukrayna askerleri sayesinde çok yakında hür insanların yaşadığı özgür ve gelişen Kırım’ı göreceğiz. ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan'da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

Başkonsolos Roman Nedilskıy:  Kırım Tatar bayrağı, Ukrayna’ya ait Kırım’da dalgalanacak Haber

Başkonsolos Roman Nedilskıy: Kırım Tatar bayrağı, Ukrayna’ya ait Kırım’da dalgalanacak

İşgalci Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna topraklarının tamamına yönelik başlattığı işgal girişimi 16 aydır devam ediyor. Bu kapsamda, İstanbul’da yaşayan Ukraynalılar, Rusya’nın saldırganlığını protesto etmek için her hafta Odakule’de toplanmaya devam ediyor. Ukrayna Kültür Derneği tarafından İstanbul Odakule'de 24 Haziran 2023 tarihi Cumartesi günü düzenlenen eylemde, Rusya’nın Ukrayna‘ya karşı başlattığı savaşın 16 aydır devam ettiğine dikkat çekildi ve 26 Haziran’da kutlanan Kırım Tatar Milli Bayrak Günü’nün önemi vurgulandı. Türkiye, Ukrayna ve Kırım Tatar milli marşlarının okunmasıyla başlayan eyleme, Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Kırım Tatar Milli Meclisi üyesi Gülnara Bekirova, İsmail Gaspıralı Kırım, Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Hakkı Karadaş ve Maltepe Çerkes Derneği Başkanı Murat Özden ve çok sayıda aktivist katıldı. ???? Ukrayna Kültür Derneği tarafından İstanbul'da 24 Haziran'da düzenlenen eylemde, Rusya’nın Ukrayna ‘ya karşı başlattığı savaşın 16 aydır devam ettiğine dikkat çekildi ve 26 Haziran’da kutlanan Kırım Tatar Milli Bayrak Günü’nün önemi vurgulandı. ???? https://t.co/VqTdMHfDJQ pic.twitter.com/9S0PqVyOCc — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 26, 2023 NEDİLSKIY: KIRIM TATAR BAYRAĞI, UKRAYNA'YA AİT KIRIM'DA DALGALANACAK Eylemde konuşma yapan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, “Hava alarmları, acı, umut ve inancımız 16 aydır devam ediyor. Ukrayna'nın bağımsızlığı ve özgürlüğü için 16 aydır mücadele ediyoruz. 16 aydır boyun eğmeyen Ukrayna halkı ve cesur Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ile gurur duyuyoruz. Karşı koyuyoruz ve kazanacağız! İki millet bir ulus, iki can bir hayat, iki bayrak bir ülke. Ataların yüzyıllardır yasaklara rağmen koruduğu Kırım Tatar bayrağı olması gereken yerde, Ukrayna’ya ait Kırım’da dalgalanacak!” dedi. "İKİ HALK ÖZGÜRLÜK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDİYOR" Kırım Tatar Milli Meclisi üyesi Gülnara Bekirova, eylem kapsamında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:  "Uzun süredir birbirine bağlı iki millet olarak yan yana duruyoruz. Yüzyıllardır yaşam hakkı için mücadele eden iki halk; Kırım için, tüm Ukrayna için birlikte mücadele ediyor. Rusya'nın 2014'te başlattığı savaş da ortak mücadelemizin kanıtıdır. Biz Herson bölgesinin sakinleri, Ukrayna toprak bütünlüğünü savunarak 9 yıldır Kırım’ın idari sınırında Ukrayna ve Kırım Tatar bayraklarıyla eylemler düzenledik. 2014 yılında Kırım Tatar bayrağı, dünyadaki birçok insan için yılmazlığın, hak ve özgürlük mücadelesinin sembolü haline geldi. Ve 24 Şubat 2022'den sonra Kırım Tatar bayrağı, Ukrayna bayrağıyla birlikte çatışmaların en sıcak noktalarında dalgalanmaya başladı. Bugün iki bayrak ortak olan özgürlük arzumuz için birleşiyor"

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.