SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kırımoğlu

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırımoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırımoğlu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırımoğlu: Putin’e karşı uluslararası bir mahkemede tanıklık etmeyi isterim Haber

Kırımoğlu: Putin’e karşı uluslararası bir mahkemede tanıklık etmeyi isterim

Kırım Tatar halkının milli lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, gündemde olan Ukrayna’daki topyekûn savaşı sonlandırma müzakerelerini değerlendirirken; savaş suçlusu Putin ile anlaşma yapılmasının doğru olmadığını vurguladı. Milli lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 28 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan söyleşide Doğu Avrupa Demokrasi Enstitüsü Başkanı Irena Lasota’nın Ukrayna'daki savaş, barış müzakereleri ve Rusya'nın Ukrayna'ya dayatmaya çalıştığı şartlar konusundaki sorularını cevapladı. Kırımoğlu, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı topyekûn savaşın başlangıcında Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy'ın, Ukrayna halkının ve devletinin direniş mücadelesinin önemine dikkat çekti. Kırım Tatar halkının milli lideri, savaş suçlusu Putin ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın güvenilir olmadığını vurguladı. Kırımoğlu, Kırım'ın Ukrayna'ya ait olduğunu ve statüsünün de Ukrayna tarafından belirlenmesi gerektiğini dile getirdi. Milli lider, işgalci Rusya’nın işlediği ağır suçları, uluslararası mahkemelerde anlatmak istediğini söyledi. Kırımoğlu, Ukrayna'daki topyekûn savaş ve savaşın sona ermesi hususundaki görüşlerini de içeren kapsamlı röportajı şu şekilde: Rusya'nın Kırım'ı işgalinin üzerinden 11 yıl, Ukrayna'ya karşı tam kapsamlı savaş başlatmasının üzerinden ise 3 yıl geçti. Ukrayna'nın katılımı olmadan müzakerelerin başlaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunun sonucu ne olabilir? Elbette her ülke kiminle, hangi konuda müzakere edeceğini belirleme hakkına sahiptir ancak iki ülke arasındaki bir savaşı sona erdirmek için arabuluculuktan söz ediliyorsa, temel mantığa göre arabulucuların yanı sıra, çatışan her iki tarafın da müzakerelerde temsil edilmesi gerekir. Ancak bir ülkenin diğerine karşı açık bir saldırganlığı varsa, bu saldırganlık sırasında saldırıya uğrayan ülkenin topraklarının bir kısmı işgal ediliyorsa ve saldırgan tarafından açık savaş suçları işleniyorsa, müzakerelerin formatı ve katılımcıların yapısı biraz farklı olabilir. Bu tür durumlarda, genellikle saldırıya uğrayan ülke ve uluslararası hukukun kurallarına saygı gösterilmesini savunanlar bir araya gelir ve saldırgana kendi koşullarını dayatırlar. En azından İkinci Dünya Savaşı sırasında durum böyleydi. Gerçi anti-faşist koalisyonunun bir üyesi de tamamen demokrasiye, uluslararası hukuk kurallarına saygı göstermeyen ve faşist rejimin tüm özelliklerine sahip bir ülkeydi. Ama şimdi garip bir şeyler oluyor. Saldırı mağduruna önemli destek veren bir ülke, aniden saldırganla diplomatik ve ticari ilişkilerini normalleştirmek için müzakerelere başladı, saldırganı neredeyse "barış elçisi" olarak nitelendirdi ve ardından kanlar içinde kalan saldırı mağduru ülkeye daha önce sağlanan yardımlar için bir hesap çıkardı. Eğer işler böyle devam ederse, tabii ki savaşın yakında sona ermesini beklemek mümkün olmayacaktır. BELİRLEYİCİ ROLÜ ESAS OLARAK HALKIN ÖZGÜRLÜK RUHU OYNADI Şubat 2022'de Ukrayna'nın böyle bir direniş gösterebileceğine veya saldırıya geçebileceğine inanan çok az kişi vardı. Ancak "meşhur Davut, Calut'u rezil etti." Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Rus ordusunun 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya geniş çaplı işgal saldırısı başlattığı günkü Putin’in yaptığı televizyon konuşmasını iyi hatırlıyorum. Ukrayna'ya karşı "özel askeri operasyon" başlattığını duyurdu, saçma ve ültimatom içeren taleplerini sıraladı ve ardından sert bir yüz ifadesi takınarak, herhangi bir ülke bu "operasyona" müdahale etmeye ve engellemeye cesaret ederse Rusya'nın tepkisinin derhal verileceğini, çünkü Rusya'nın askeri uzay güçlerinin tam muharebe alarmına geçirildiğini söyledi.  Rus televizyonu ise, Kıyiv'in üç gün içinde ele geçirileceğini, tüm ülkenin ise bir hafta içinde kontrol altına alınacağına dair tahminlerde bulunuyordu. Ukraynalıların, "kurtarıcı Rus savaşçılarını" çiçeklerle karşılayacağı söyleniyordu ve benzer saçmalıklar… Ancak Ukraynalılar, onları çiçeklerle değil, bambaşka bir şeyle karşıladılar. Bugün, savaşın 1101. günü ve kanlı çatışmaların sonu henüz görünmüyor. Burada belirleyici rolü esas olarak halkın özgürlük ruhu oynadı. O günlerde Kıyiv'deki askeri komiserliklerin önünde oluşan uzun kuyrukları hatırlıyorum; sadece genç erkekler değil kadınlar ve yaşlılar ülkelerini savunmak için ölmeye gönüllü olan insanlar orduya yazılıyordu. Cumhurbaşkanımızın davranışı da beni hoş bir şekilde şaşırttı. Müttefiklerin, Kıyiv'in çok yakında işgal edileceği ve Cumhurbaşkanının derhal ülkeden ayrılması gerektiği önerisi üzerine, kendine has mizah anlayışıyla şu cevabı verdi: Silah istemiştim, taksi değil. Ülkemi terk etmeyi düşünmüyorum. O günlerde, Ukraynalıların cumhurbaşkanlarına duyduğu güven iki katına çıktı ve sosyologlara göre, yüzde 78'e kadar yükseldi. O dönemde verdiği en doğru kararlardan biri, halka silah dağıtmak oldu. Bu, bir ülkenin cumhurbaşkanının halkına duyduğu en yüksek güvenin bir göstergesiydi. Bu yüzden bugün Ukrayna halkı, dünyadaki en silahlı halklardan biridir. BARIŞ ANLAŞMASI, ULUSLARARASI HUKUKUN İLKELERİNE DAYANDIRILMALI  Her savaş korkunçtur ve insan kayıpları da korkunçtur. Ukrayna neden “her ne pahasına olursa olsun barış” aramak yerine savaşmaya devam ediyor? Bu konuyu bir kez bir Türk milletvekiliyle konuştum. O da şöyle dedi: "Rusya, devasa ve güçlü bir nükleer devlet, zaten onu yenemezsiniz. Birçok insan ölüyor. Onların şartlarını kabul etmek daha iyi olmaz mı?" Ben de ona karşılıklı olarak şu soruyu sordum: Peki ya bu güçlü nükleer devlet Rusya, Türkiye'nin bir kısmını işgal etseydi, siz de kan dökülür, çok insan hayatını kaybeder diye bunu kabul eder miydiniz? Yanıt olarak mantıklı bir cevap duymadım, sadece şunu söyledi: "Türkiye ile güç dilinde konuşmak mümkün değil, kimse onun topraklarına el uzatamaz." Bunu anlatıyorum çünkü birine herhangi bir tavsiyede bulunmadan önce, o tavsiyenin kabul edilebilirliğini kendiniz üzerinizde kontrol etmelisiniz. Herhangi bir barış anlaşması, uluslararası hukukun ilkelerine dayandırılmalıdır. Aksi takdirde, bu barış değil sadece yeni ve belki de daha kanlı bir savaşa hazırlık için bir soluklanma olur. Ukrayna, bu savaşı sona erdirmek için çoktan şartlarını belirledi ancak bu şartlar Putin'i tatmin etmiyor çünkü her şeyden önce bunlar Rusya'nın ele geçirdiği Ukrayna topraklarını elinde tutmasına izin vermiyor. ​​KIRIM'DA YERLİ HALKIN TEMSİLCİLERİ, MİLLİ KİMLİKLERİNİ KAYBETME TEHDİDİ ALTINDA Kırım, Ukrayna ve uluslararası düzen açısından neden bu kadar önemli? "Tarafsız bölge" olsa daha kolay olmaz mıydı? Kırım'ın statüsünün ne olması gerektiği sorusuna ancak yerli halk ve bulunduğu devlet yani Ukrayna karar verebilir. Askeri güç tehdidi kullanan ülkeler, bu konuda karar verme hakkına sahip değil. Diğer ülkeler ve uluslararası organizasyonlar yalnızca tavsiyelerde bulunabilir. Ancak bu tavsiyeler, uluslararası hukukun normlarına, özellikle de BM Şartı'nın 2. maddesine aykırı olmamalıdır. Bu maddede, devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ukrayna için sadece Kırım değil topraklarının her bir metrekaresi önemlidir. Eğer işgal altındaki bölgelerden ayrılmak zorunda kalan milyonlarca mülteciye bu soruyu sorarsanız, her biri muhtemelen terk etmek zorunda kaldığı bölgenin neden ilk önce kurtarılması gerektiğine dair birçok gerekçe sunacaktır. Kırım’ın işgal altında bırakılması veya işgalden kurtarılması konusu, Kırım'ın yerli halkı bir Kırım Tatarı için, halkının kendine özgü kültürü olan özgün bir millet olarak varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği ya da giderek yeryüzünden silinip gideceği ile ilgilidir. Kırım Tatarlarının her ne pahasına olursa olsun vatanlarında kalma sloganına rağmen, işgalcilerin sürekli baskıları, ülkelerine karşı savaşmak üzere Rus ordusuna zorla seferber edilmeleri, hiçbir demokratik özgürlüğün olmaması, herkesin tam bir gözetim altında tutulması, anne babaların çocuklarının geleceği için duydukları korku vb. durumlar, Stalin sürgünü ve 1944 soykırımından sonra birçoğunu tekrar vatanlarını terk etmeye zorluyor. Oysa onlar, Sovyet rejimi altında Kırım'a geri dönme hakkı için neredeyse yarım yüzyıl mücadele etmişlerdi. Kırım Tatar nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturan neredeyse 30 bin Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı ve bu süreç devam ediyor. İşgalcilerin çılgınca Ruslaştırma politikaları nedeniyle Kırım'da kalan yerli halkın temsilcileri sürekli olarak milli kimliklerini kaybetme tehdidi altındadır. İşgal sonrasında Kırım, güçlü bir askeri üsse dönüştü veya işgalcilerin ifadesiyle, "batırılamaz uçak gemisine" dönüştü. Kırım topraklarından Ukrayna anakarasına yönelik topçu ve füze saldırıları sürekli olarak gerçekleştiriliyor ve silahlar ile teçhizat yarımadaya çoğunlukla yasa dışı inşa edilen ve imha edilmesi gereken öncelikli hedeflerden biri olan Kerç Köprüsü üzerinden oraya ulaştırılıyor. Rusya'nın Kırım üzerindeki kontrolü, serbest deniz taşımacılığını engelliyor ve sadece Ukrayna'ya değil NATO üyesi olan üç ülke de dahil olmak üzere tüm Karadeniz ülkelerine sürekli bir tehdit oluşturuyor. Kırım'ın işgali nedeniyle Azak Denizi, Rusya'nın neredeyse "iç gölüne" dönüşmüş durumda. Karadeniz'de henüz böyle bir şeyin yaşanmamasının başlıca nedeni Karadeniz ülkelerinden üçünün NATO üyesi olmasıdır. PUTİN'İN ZELENSKIY'IN GAYRİMEŞRULUĞUNU KONUŞMASI KOMİK  ABD Başkanı, Ukrayna'nın "asla bu savaşı başlatmaması gerektiğini" söylerken; Ruslar, Ukrayna topraklarında kimin konuşlandırılabileceği ve kimin konuşlandırılamayacağı konusunda kendi şartlarını koyuyor ve Ukrayna'da kendi şartlarına göre seçim yapılmasını talep ediyor. Ne oldu da böyle bir durumla karşı karşıya kaldık? ABD Başkanı sanki bir tür bilgi boşluğunda kalmış veya sadece Rus propagandasını dinlemiş gibi bir izlenim oluşuyor. Sanki biz Rusya'ya saldırıp onun topraklarını işgal etmişiz gibi bir izlenim oluşuyor, halbuki durum tam tersi.  Güya, Rus askeri uçakları ve helikopterleri, tankları ve yaklaşık 150 bin Rus askeri, 24 Şubat 2022'de Ukrayna topraklarına barışçıl bir şekilde ilerleyerek dünyanın “en doğru Rus düzenini” kurmak ve bu düzene karşı çıkan herkesi öldürmek için geldi ama küstah Ukraynalılar onlara ateş etmeye başladılar, Kıyiv yakınlarındaki Rus tankları ise hurda yığınına dönüştü... Böyle anlatırsanız bundan, Ukraynalıların aslında saldırgan ve savaş kışkırtıcıları oldukları sonucu çıkar. Bazı politikacılar, kendi sempati ve antipati duygularına göre olayları farklı şekilde yorumlama eğilimindedir ancak bu kadar da saçmalanmaz. Elbette, demokrasinin temel ilkesi ülkedeki bütün iktidar yapılarının, cumhurbaşkanı da dahil seçilmesidir. Ülkemizde Nisan 2019'da Cumhurbaşkanlığı Seçimi yapıldı ve Nisan 2024'te yeni seçimlerin yapılması gerekiyordu. Ancak, dürüst ve adil seçimler yapılabilmesi için uygun şartlar gereklidir; bu şartlar sağlanmadığı sürece herhangi bir seçim yasa dışı olacaktır. Açık bir savaş ortamında, ülkenin neredeyse her yerinde sürekli bombalamalar ve hava saldırıları yapılırken; adil seçimlerin yapılması için gereken tüm koşulların sağlanmasını hayal etmek bile imkânsızdır. Seçim kampanyaları, bilindiği gibi, tüm vatandaşların adaylarını ve siyasi partilerini desteklemek için toplantılar ve mitingler düzenleme hakkını içerir. Şimdi, füze saldırılarına hedef olabilecek on binlerce kişilik mitingleri hayal edelim; çünkü Rusların özellikle kalabalık insan gruplarını hedef alarak saldırı yapma alışkanlıklarını çok iyi biliyoruz. Seçimlere katılma fırsatından mahrum kalacak milyonlarca mülteciden, askerden ve askeri doktorlardan ayrıca savaş zamanında pratik olarak çözülemeyen diğer sorunlardan bahsetmiyorum bile… Buna ek olarak, Ukrayna mevzuatı savaş zamanında herhangi bir kitle etkinliği ve seçim yapılmasını yasaklamaktadır. Teorik olarak; elbette Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) tarafından bu yasakları kaldıran bir yasa kabul etmeye çalışılabilir ancak bunun başarılı olacağı pek olası değildir. Çünkü Ukrayna'daki tüm siyasi güçler, başkana en karşıt olanlar da dahil savaş sona ermeden seçim yapılmasına kesinlikle karşı çıkmaktadır. Ayrıca önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanlığı makamına aday olabilecek gerçek adayların hemen hepsi de böyle bir seçimin yapılmasına karşı çıktı. Birisi, birileri tarafından istenmeyen Volodımır Zelenskıy'ın yerine başka ve daha itaatkar bir Cumhurbaşkanı getirmenin kolay olacağını düşünüyorsa; 2013-2014'teki Haysiyet Devrimi’nden sonra Ukrayna'da bunu yapılması neredeyse imkansızdır. Özellikle komik olan, çeyrek asır önce iktidara gelmesinden bu yana ülkesinde hiçbir zaman dürüst seçim yapmayan Putin'in, Zelenskıy'ın "gayrimeşruluğu" ve Ukrayna'da yeni seçim yapılması gerekliliği konusunda en çok konuşan kişi olmasıdır. Elbette Ukrayna'da Cumhurbaşkanından memnun olmayan insanlar var. Savaş; insanlara çok fazla acı getirdi, milyonlarca insan elektriksiz, susuz ve ısınmasız kaldı, birçoğunun yaşam standardı son derece düştü. Ve birçok kişi bu gibi durumlarda ilk önce yönetimi suçlama eğilimindedir. Bu yüzden Zelenskıy’ın reytingi artık Şubat 2022’deki gibi yüzde 78 değil son toplumsal araştırmalara göre yaklaşık yüzde 57. Ama yüzde 90 ve üzeri reytingler sadece Hitler, Stalin, Saddam Hüseyin veya Putin gibi kişilerde bulunuyor. ULUSLARARASI MAHKEMELERDE TANIK OLARAK ÇIKMAK İSTERİM  Er ya da geç Ukraynalı yetkililer, Putin'le yüz yüze görüşerek bazı anlaşmalar müzake etmek zorunda kalacaklar. Siz de böyle bir heyetin içinde yer almak ister misiniz? Aslında, çocuklar dahil yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu olan, milyonlarca insanı sakat bırakan, trilyonlarca dolar değerinde olduğu tahmin edilen muazzam maddi hasara yol açan ve milyonlarca insanı mülteciye dönüştüren suçlu bir rejimle herhangi bir "anlaşmadan" bahsetmek doğru değildir. Ben, Putin liderliğindeki savaş suçlularına karşı uluslararası bir mahkemede tanık olarak çıkmayı ve en azından işgal altındaki vatanım olan Kırım’da işledikleri suçlar hakkında konuşmayı isterim. İnsanları kaçırmalarını, öldürmelerini, vatanlarının işgaline karşı çıkanlara karşı uyguladıkları insanlık dışı işkenceleri, yerli halkı evlerinden kovarak yerlerine Rus vatandaşlarını yerleştirmelerini ve diğer suçlarını anlatmak isterim.

Kırımoğlu, Çekya Senatosunda alınan soykırım kararını QHA'ya değerlendirdi Haber

Kırımoğlu, Çekya Senatosunda alınan soykırım kararını QHA'ya değerlendirdi

Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Aralık 2024 tarihli genel kurulunda, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan kararı kabul etti. Çekya 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan 7. ülke olurken, karar sonrasında Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu genel kurula hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. Kırımoğlu konuşmasında, 1944 yılındaki sürgün ve soykırımdan sonra Kırım Tatarlarının birkaç neslinin vatanlarına dönebilmek için yaklaşık yarım yüzyıl mücadele ettiğini ve 2014 yılındaki işgal sonrasında ise çok sayıda Kırım Tatarının işgalcilerin baskıları neticesinde yine vatanlarını terk etmek zorunda kaldığını vurguladı. Gerçekleşen görüşme sonrasında Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, soykırım kararını Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. Kırım Tatarlarının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Çekya Senatosunun 18 Aralık 2024 tarihli genel kurulunda kabul ettiği, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması kararını Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. pic.twitter.com/LJXxkFYqxy — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 18, 2024 SIRADA SLOVAKYA VE ALMANYA VAR Alınan kararın son derece önemli olduğunu vurgulayan Kırımoğlu, "Biz, Kırım Tatar halkının uğradığı sürgünün soykırım olarak tanınması için çalışmalara Ukrayna'nın bağımsızlığını ilân ettiği dönemde başlamıştık. Bu konuda Kırım Tatar Milli Kurultayının kararı vardı. Bununla birlikte o dönemde bu kararı almak çok zordu. İnsanlar ancak Kırım'ın işgal edilmesi sonrasında Rusya'nın ne olduğu anlamaya başladı" dedi. Soykırım kararının ilk olarak 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu tarafından alındığını anımsatan Kırımoğlu, daha sonra diğer ülkelere de kabul etmesi için müracatlarda bulunulduğunu ve bugün itibariyle sürgünü soykırım olarak kabul eden 7 devlet olduğunu belirtti. "ÇALIŞMALARA DEVAM EDECEĞİZ" "Bu çalışmalarımıza devam edeceğiz" diyen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 2021 yılında düzenlenen Kırım Platformu kapsamında düzenlenen konferansta resmî ve gayrıresmî olarak Slovakya Parlamentosu Başkanı ile görüşme gerçekleştirdiğini ve bu doğrultuda hazırlık yapıldığını duyurdu. Kararın henüz alınmamasının sebebinin Rus yanlısı hükûmetin iktidara gelmesi olduğunu ifade eden Kırımoğlu, bunun bir zaman meselesi olduğunu ve Slovakya'nın da bu kararı mutlaka alacağını kaydetti. Öte yandan 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması noktasında görüşmelerin gerçekleştirildiği bir diğer ülkenin Almanya olduğunu söyleyen Kırımoğlu, kararın ülkede yapılacak erken seçim sonrasına bırakıldığını ve yeni dönemde bu konuda gelişme olacağını açıkladı.

Kırımoğlu Çekya Senatosunda konuştu: İşgalciler tarafından yine soykırıma uğrayan Kırım Tatar halkıdır Haber

Kırımoğlu Çekya Senatosunda konuştu: İşgalciler tarafından yine soykırıma uğrayan Kırım Tatar halkıdır

Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Aralık 2024 tarihinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin diktatörü Josef Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, Kırım Tatar halkının öz vatanlarından koparılmasını soykırım olarak kabul eden kararı görüştü. Çekya, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan yedinci ülke oldu. Çekya Senatosunda görüşülen oylamayı takip etmek üzere Prag'a giden heyette bulunan Kırım Tatarlarının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, oylama sonrasında milletvekillerine hitap etti. "BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ŞEREF" Senato üyelerine yaptığı konuşmada "1968 senesindeki Prag Baharı günlerinden beri hayranlığımı hiç kaybetmediğim bir ülkenin parlamento kürsüsünden konuşmak benim için büyük bir şereftir" ifadelerini kullanan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, o dönemde yüz binlerce Çek ve Slovakın kahramanca mücadelelerini, Yan Palah ve Ukraynalı Vasıl Makuh önderliğindeki gençlerin işgali protesto etmek için kendilerini diri diri yakmalarını bugünkü Çekya ve Slovakya milletvekillerinin sadece basın yayın organlarından bilebileceğini ancak kendi nesli için Prag Baharı'nın totaliter rejimden kurtuluş için bir umut olduğunu kaydetti. Kırım Tatarlarının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Çekya Senatosunda alınan Kırım Tatar halkına 18 Mayıs 1944 tarihinde uygulanan sürgünün soykırım olarak tanınması kararı sonrasında milletvekillerine hitap etti. pic.twitter.com/zx2Ll7H4nU — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 18, 2024 "BİZİM ÜLKEMİZE BU KISMET OLMADI" Günümüzde Çekya ve Slovakya'nın artık özgür ve demokratik ülkeler olması ve NATO içerisinde yer alması dolayısıyla çok memnun olduğunu vurgulayan Kırımoğlu, "Ama bizim ülkemize bu kısmet olmadı. Bizim devletimiz artık 11 yıldır 56 yıl evvel sizin topraklarınızı işgal eden devletle kanlı savaş içerisinde. Şimdi Ukrayna'nın topraklarının yüzde 20'si Rus işgali altında. Her gün binlerce genç  savaş meydanında ölüyor veya ömür boyu sakat kalıyor. İşgalciler tarafından Ukrayna'ya getirilen maddi zarar ise trilyonlarca avroya ulaştı." şeklinde konuştu. Kırım'ın 11 yıldır işgal altında olduğunu anımsatan Kırımoğlu, "1944 yılındaki sürgün ve soykırımdan sonra Kırım Tatarlarının birkaç nesli öz vatanlarına dönebilmek için yaklaşık yarım yüzyıl mücadele etti. Şimdi ise çok sayıda Kırım Tatarı işgalcilerin baskıları neticesinde yine vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. Aynı zamanda Kırım Yarımadası'na Rus işgalciler çok sayıda kendi vatandaşlarını getirip yerleştirdiler. Çeşitli kaynaklara göre son 10 yıl içerisinde Kırım Yarımadası'na en az 1 milyon Rus yerleştirdiler." dedi.  KIRIMOĞLU'NDAN ÇEKYA'YA TEŞEKKÜR "Ben, bugün bizim için bu zor yıllarda Ukrayna’ya her yönlü yardım sağladığınız için, kanlı savaştan, gece gündüz devam eden bombardımanlarından kaçarak ülkenize gelen yüz binlerce vatandaşımıza misafirperverlik gösterdiğiniz için size samimi şekilde teşekkür etmek istiyorum." diyen Kırımoğlu, "Bugün burada 1944 Sürgünü'nü soykırım olarak tanıma kararınız da Ukrayna ve ayrıca Kırım Yarımadası’nın yerli halkı için büyük manevi destektir. Çünkü baskılara ve işgalciler tarafından yine soykırıma uğrayan Kırım Tatar halkıdır." ifadelerini kullandı. "BARIŞ PLANI ULUSLARARASI HUKUK VE NORMLARA DAYANMALIDIR" Bu günlerde savaşı bitirme ve barış anlaşmasının imzalanması konusunda birçok plan yapıldığını dile getiren Kırımoğlu, "Bu planlar arasında Ukrayna için ve ayrıca Rus işgali altında yaşayan insanlarımız için en tehlikelisi ateşkesin sağlanması ve işgal edilen toprakların belirsiz zaman için saldırgan devletin kontrolünde kalması planıdır. Bizim görüşümüze göre bunun gibi tekliflere barış planı demek çok zordur. Aslında buna barış planı değil de daha büyük, daha kanlı savaşa hazırlık planı demek mümkündür. Barış planı uluslararası hukuk ve normlara dayanmalıdır. Uluslararası normlara göre devletlerin toprak bütünlüğü sağlanmalı, saldırgan devlet tarafından verilen maddi zarar tazmin edilmelidir, saldırıyı gerçekleştiren devletin liderleri ve tüm savaş suçluları adalet öne çıkarılmalıdır. Umuyorum ki, demokratik Çekya bu temel prensiplere bağlı kalacaktır." şeklinde konuştu. Çekya Senatosunda gerçekleşen oturuma Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu dışında ayrıca, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, KTMM Başkan Yardımcısı ve Ukrayna Milletvekili Ahtem Çiygöz, Ukrayna milletvekilleri Mıkola Knyajıtskıy ile Mariya Mezentseva ve KTMM Üyesi ve Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı Eskender Bariyev, KTMM Üyesi Rıza Şevkiyev, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov, Kırım Tatar Milli Kurultayı Delegesi ve Kırımoğlu'nun Danışmanı Şevket Usmanov misafir olarak katıldı.

İzmirli şirket, Kırımoğlu'nun çağrısı üzerine Kırım Cephesine 81 adet jeneratör bağışladı Haber

İzmirli şirket, Kırımoğlu'nun çağrısı üzerine Kırım Cephesine 81 adet jeneratör bağışladı

Esma KASAR QHA Ankara Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, doğum günü olan 13 Kasım'da, vatanlarının bağımsızlığı ve özgürlüğü için Rus işgalcilere karşı mücadele eden Ukrayna ordusu askerlerini desteklemek için bir yardım kampanyası başlattığını duyurdu. İzmir'de faaliyet gösteren Ulubey İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun çağrısına kayıtsız kalmayarak; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM), Kırım Özerk Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdaresi, Kırım Milli Varlık Vakfı ve ASTEM Vakfının öncülüğünde başlatılan "Kırım Cephesi" girişimi aracılığıyla 81 adet jeneratör bağışı gerçekleştirdi. Jeneratörler, Kırım Cephesi koordinasyonunda Rus saldırganlığına karşı yaklaşık olarak üç yıldır mücade eden Ukrayna ordusuna teslim edilecek. "HERKESİN BU YARDIM KAMPANYASINA KATILMASINI TEMENNİ EDİYORUZ" Kırımoğlu'nun çağrısı üzerine yardım kampanyasına katılan şirketin Genel Müdürü Mert Ulu, Kırım Haber Ajansına (QHA) yaptığı açıklamada; Ukrayna'nın haklı mücadelesinde galip geleceğine inandıklarını kaydetti. Kırım'ın özgürlüğüne kavuşmasını dileyen Mert Ulu, "En kısa sürede Kırım Tatar Türklerinin Kırım'da özgürce yaşamasını can-ı gönülden temenni ediyoruz" dedi. Gerçekleştirdikleri yardımla, Ukrayna ve Kırım Tatar halkının yanlarında olduklarını bir kez daha göstermek istediklerini vurgulayan Ulu, "Herkesin bu yardım kampanyasına karınca kararınca katılmasını temenni ediyoruz" şeklinde konuştu. "TÜRKLERİN HER ZAMAN BİRBİRİNE DESTEK OLMASI LAZIM" Ulubey İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi Finans Müdürü Berk Ulu ise, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile daha önce Ukrayna'da tesadüfî ve tevâfukî bir şekilde tanıştıklarını ve kendisini tanıdıktan sonra onun Türk dünyası için ne denli önemli bir kişi olduğunu bir kez daha anladıklarını belirtti.  Günümüzde Türk dünyasının en zor durumda bulunan iki bölgesinin Doğu Türkistan ve Kırım olduğunu söyleyen Berk Ulu, "Mustafa Aga'nın çağrısını duyduk ve onun 81. yaş günü hürmetine, acizane kendi jeneratörlerimizden 81 adet hediye etmeye karar verdik. Türklerin her zaman birbirine destek olması lazım. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. Biz bir yumruk olabilirsek karşımızda dünya olsa dayanamaz" ifadelerini kullandı.  YARDIM KAMPANYASI DEVAM EDİYOR QHA olarak; Kırım Tatarlarının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun çağrısını bir kez daha yineliyor ve bu çağrıya kulak veren herkesi bağışta bulunmaya davet ediyoruz. Hesap bilgileri:   PrivatBank UA423052990000026004006808324 Universal Bank UA083220010000026004930000892 PayPal:  info@qirim.ua

Kırım Tatarlarının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 81 yaşında! Haber

Kırım Tatarlarının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 81 yaşında!

Bugün, Kırım Tatarlarının millî lideri, Ukrayna Milletvekili ve dünyaca ünlü insan hakları savunucusu Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun doğum günü kutlanıyor. Bundan 81 yıl önce Vatan Kırım'da doğan efsane liderin hayatından kesitler: KIRIM TATARLARININ MİLLΠLİDERİ KIRIMOĞLU'NUN HAYATI 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın Bozköy köyünde dünyaya gelen Kırımoğlu, 18 Mayıs 1944 tarihinde bütün Kırım Tatarları gibi Kırım’dan Özbekistan’a sürgün edildi. Taşkent’te bir fabrikada çalışmaya başladı. 1969 yılında Kırımoğlu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) İnsan Hakları Koruma Grubu kurucularından biri oldu. Verdiği insan hakları mücadelesi için ömrünün 15 yılını hapis ve sürgünlerde geçiren Kırımoğlu, 1970’li yıllarda kendisine karşı açılan bir davadan dolayı açlık grevi ilan etti. Kırımoğlu açlık grevini 9 ay devam ettirdi. Kırımoğlu’nun sürdürdüğü açlık grevi ve barışçıl mücadelesi bütün dünyaya yayıldı. Aylardır açlık grevindeki Kırımoğlu’ndan haber alınamayınca bazı radyo ve gazeteler, Kırımoğlu’nun ölümünden bir olasılık olarak bahsederken bazı gazeteler ise kesin bir şekilde öldüğünü bildirmişti. Türkiye’de de öldüğü haberi yayıldıktan sonra, birçok ilde hakkında gıyabi cenaze namazı kılınmıştı. Kırımoğlu, o yıllarda Türkiye'de geniş halk kitleleri tarafından tanındı ve "Esir Türklerin sembolü" oldu. 1986 yılında serbest bırakılan Kırımoğlu, 1989 yılında ailesi ile beraber Kırım’a döndü. 1991 yılının haziran ayında, Kırım Tatar Milli Kurultayı toplandı. Ardından Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) kuruldu ve KTMM Başkanı olarak da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seçildi. 1998 yılından bu yana Ukrayna milletvekilliği yapan Kırımoğlu, 2014-2019 yılları arasında Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Tatarlarından Sorumlu Yetkilisi görevini yürüttü. Kırımoğlu, Ekim 1998’de Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından Kırım Tatarlarının barışçı mücadelesine katkısı nedeni ile Nansen Mülteci Ödülü'ne lâyık görüldü. Kırımoğlu bir grup batılı aydın ve bilim adamı tarafından 2011 Nobel Barış Ödülü'ne de aday gösterildi. 15 Nisan 2014 tarihinde de Kırım Tatarlarının Sovyet Yönetimi tarafından maruz bırakıldığı sürgünü sürekli gündemde tutan ve Ukrayna Parlamentosunda Kırım Tatarlarının temsilciliğini yapan Kırımoğlu’na, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Cumhuriyet Nişanı tevcih edildi. 2014 yılında işgalci Rus yönetimi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na Rusya’ya 2019 yılına kadar girişi yasakladı. Daha sonra, Rusya tarafından işgal edilen Kırım’daki Akmescit’in, Kremlin kontrolündeki sözde Kievskiy Bölge Mahkemesi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na karşı, Rusya Ceza Kanunu’nun üç maddesi gerekçe gösterilerek dava açıldı. Kırımoğlu'nun 80. yaş günü olan 13 Kasım 2024 tarihinde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından "Ukrayna Kahramanı" ünvanı verildi. #Kırım Tatarlarının Milli Lideri Kırımoğlu'na #Ukrayna Kahramanı ünvanı verildihttps://t.co/0Me4UcuXNo pic.twitter.com/BPDOvY0cPg — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 13, 2023 Kırım Haber Ajansı (QHA) ailesi olarak Sayın Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na sağlıklı, uzun ömürler ve en yakın zamanda özgür Kırım’a dönmesini diliyoruz.

Kırım Tatarları, Rus işgalini protesto etmek için kendini yakan Jan Palach'ı andı Haber

Kırım Tatarları, Rus işgalini protesto etmek için kendini yakan Jan Palach'ı andı

Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov ve Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov, Sovyet Rusya'sı başta olmak üzere Varşova Paktı ülkelerinin Çekoslovakya işgalini protesto etmek amacıyla kendini ateşe veren Jan Palach'ın Prag’daki anıtına çiçek bıraktı. Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Bugün bize, en acımasız baskı ve zorbalık karşısında bile yılmaz kalan insan ruhunun gücünü hatırlatıyor. Jan Palach, adaletsizlik karşısında sessiz kalamayanların simgesi haline geldi ve bugün onun örneği bize özgürlük ve insanlık onuru için mücadele etme konusunda ilham veriyor.” ifadelerini kullandı. Ukrayna’nın iki buçuk yıldır özgürlük ve insanlık onuru için savaş alanında mücadele ettiğini belirten Mambetov şu ifadelere yer verdi: Savaş alanında sadece bizim geleceğimiz değil; eşitlik, özgürlük ve insan hakları değerlerine dayalı olarak dünyanın geleceği de kararlaştırılıyor. Bu, birliğimizin, istikrarımızın ve ilkelere bağlılığımızın bir sınavıdır. Yeni nesillerin diktatörlüğün olmadığı, herkesin özgürlük ve bağımsızlık hakkına sahip olduğu bir dünyada yaşayabilmesi için bu değerleri korumaya hazır olduğumuzu kanıtlamalıyız. Bu an kararlılık ve birlik gerektiriyor; yalnızca birlikte, dünyayı yeniden ele geçirmeye çalışan kötülüğü yenme gücüne sahip olabiliriz. ÇEK CUMHURİYETİ TARİHİNDE DERİN İZ BIRAKAN JAN PALACH Çek Cumhuriyeti’nin tarihinde derin bir iz bırakan Jan Palach, 16 Ocak 1969 tarihinde, Prag Baharı reformlarını durdurmak amacıyla Varşova Paktı birliklerinin Ağustos 1968'de Çekoslovakya'yı işgal etmesini protesto etme amacıyla Prag'da kendini ateşe verdi. 20 yaşındaki üniversite öğrencisi ağır yanıkların açtığı komplikasyon sonucu üç gün sonra hastanede hayatını kaybetti. Jan Palach’ın ölümünden bir ay sonra, Jan Zajic adlı başka bir Çek genci, aynı yerde Palach adına düzenlenen anma töreninde kendini yaktı.  Ancak ne yazık ki Komünist rejim iki genç için de cenaze töreni düzenlenmesini ve Prag’a defnedilmelerini yasakladı. Komünist rejimin yıkılmasından sonra iki genç için de anıt yapıldı. Palach’ın Venceslas Meydanı’nda kendini ateşe verdiği yer haç ile işaretlendi.

Kırımoğlu: İşgal varsa prensipler değişir! Haber

Kırımoğlu: İşgal varsa prensipler değişir!

Esma KASAR QHA Ankara Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul'un düzenlediği SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı başladı. 25'i bakan düzeyinde olmak üzere 312 resmî heyetin katılım gösterdiği fuarın açılış törenine, Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da katıldı. Savunma sanayinin dev buluşması SAHA EXPO'nun 22 Ekim 2024 tarihinde İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleşen açılış töreni sonrasında stantları ziyaret eden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Haber Ajansına (QHA) özel değerlendirmelerde bulundu. KIRIMOĞLU, PUTİN'LE KONUŞMASINI ANLATTI Kırımoğlu kendisine yöneltilen, "Mücadelesini silahsız ve barışçıl yöntemlerle yürütmek, Kırım Tatar millî hareketinin prensipleri arasında yer almakta. Bugün ise Kırım Tatarları Ukrayna ile birlikte Rusya'ya karşı cephede bir mücadele yürütüyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu şu şekilde yanıtladı: 2014 yılında Putin ile telefonda konuştuğumuz zaman o da bana, 'Biliyoruz, bütün dünyada silah kullanmama taraftarısınız. Ümit ederiz ki, Kırım Tatarları ile bizim oradaki askerler arasında çatışma olmayacak.' dedi. Ben, orada yanlış bir durum olduğunu söyledim. Silah kullanmama ve zor kullanmama prensibi, kendi devletimiz içerisinde miillî haklar ile insan haklarını savunmak için geçerli. Senin toprağına başka ülkelerden asker geldiği zaman prensipler değişir. O zaman işgalcilere karşı savaşmak her vatandaşın borcudur. "UKRAYNA DEVLETİ NASIL KARAR VERİRSE, ONA GÖRE DAVRANACAĞIZ" Kırım'da son Rus işgalinin başladığı 2014 yılında Kırım Tatarları olarak tek başlarına Rusya ile savaşma imkan ve güçlerinin olmadığına dikkat çeken Kırımoğlu, "Biz Ukrayna vatandaşları olarak Ukrayna devleti nasıl karar verirse, ona göre davranacağız. Biz o dönem Kıyiv'den çağrı bekledik ama malesef o zaman olmadı." ifadelerini kullandı. Kırımoğlu, bu doğrultuda SAHA EXPO'ya Ukrayna'nın Rus işgali altındaki topraklarının kurtarılmasına hizmet edecek teknolojileri incelemek için katıldıklarını vurgulayarak, "Bizim savaşımız için neler gerekli onlara bakıyoruz. Yalnız Türkiye'de değil bütün dünyada, Ukrayna'nın savunması ve topraklarımızı işgalden kurtarmak için faydalı olacak neler var, onlara bakıyoruz." şeklinde konuştu. HEDEF 150 BİNİN ÜZERİNDE ZİYARETÇİ Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayelerinde, ilgili bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları, askerî ve kamu kurumlarının katılımı ve desteğiyle düzenlenen SAHA EXPO 22 Ekim 2024 tarihinde kapılarını açtı. Fuar; savunma, denizcilik, havacılık ve uzay sanayine yönelik üretim yapan ana platform üreticilerini, tedarikçileri ve bu sektörlerde tedarikçi olarak yer almak isteyen firmaları İstanbul'da bir araya getiriyor. 150 binin üzerinde ziyaretçinin hedeflendiği fuarın son iki günü olan 25-26 Ekim tarihleri, halk günü olacak. Türkiye'nin yerli üretim potansiyelinin sergilendiği, 90 bin metrekarelik fuar alanına; 120 ülkeden 1478 firma, 178 yabancı alım heyeti, 25'i bakan düzeyinde olmak üzere 312 resmî heyet katılım sağlıyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.