SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kıbrıs

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kıbrıs haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kıbrıs haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ergin Ataman skandal Haber

Ergin Ataman skandal "Kıbrıs" pankartı üzerine oyundan çıktı!

Yunan takımı Panathinaikos, 16 Eylül 2024 tarihinde Maccabi ile hazırlık maçında karşı karşıya geldi.  Güney Kıbrıs Yönetimi'nde (GKRY) oynanan maç esnasında Yunan taraftarlar bir skandala imza attı. Panathinaikos taraftaları, Türkiye'yi hedef göstererek, "Türklerden Kanlı Kıbrıs İşgali, Unutmuyoruz" yazılı pankart açtı. Türkiye'yi işgalci gibi göstererek pankart açan Yunan taraftarlara karşı Türk antrenörden tepki geldi. ???? Yunan takımı Panathinaikos'un antrenörü Ergin Ataman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde (GKRY) gerçekleşen karşılaşmada taraftarların açtığı, "Türklerin kanlı işgali, unutmuyoruz" yazılı pankartına oyundan çıkarak tepki gösterdi pic.twitter.com/o8Yyatz0Ec — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) September 17, 2024 PANKARTI GÖREN ERGİN ATAMAN OYUNDAN ÇIKMAK İSTEDİ Panathinaikos Antrenörü Ergin Ataman, pankartı gördükten sonra sahaya girerek hakeme çift yumruk yaptı. Oyundan çıkmak istediğini ifade eden Ataman maçın ardından sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Ataman şu ifadelere yer verdi: "Ben Ergin Ataman, Panathinaikos Kulübünün geçen sezon yaşadığı 'efsanevi' başarılardaki başantrenörü olarak takımımın burada oynayacağı turnuvayı, 'dostluk ve barışa' katkı yapacağını düşündüğüm için çok destekledim ve buraya çok güzel duygularla geldim. İlk gün havaalanında çok güzel karşılandık. İnsanların gözündeki gerçek sevgi beni çok mutlu etti. Otelde düzenlediğimiz imza gününde yüzlerce basketbolseverle bir araya geldim. Bu dostluk ve barış ortamı hepimiz için çok umut vericiydi. Ama dün sporun ve dostluğun hakim olması gereken salonda, bir grup tarafından burada gördüğümüz misafirperverliğe yakıştıramadığım bir siyasî pankart açıldı. Ben de bu duruma dikkat çekmek için tepkimi en sert şekilde gösterdim. Spor salonları siyasetin değil, dostluğun ve barışın yeridir. Bu pankartı açan insanların, ilk günden bu yana burada bana ve takımıma sevgi gösteren binlerce insanın duygularını etkilemeyeceğini biliyorum. Bizim onlarla aramızda her zaman çok özel bir sevgi olacak. Yine aynı şekilde yaşanan ne olursa olsun, buradaki gerçek basketbolseverlere olan sevgim her zaman aynı kalacak. Çünkü bizi onlarla bir araya getiren en güçlü şey Basketbol sevgimiz. İnanıyorum ki, kazanan hep spor ve dostluk olacak."

Hulusi Akar'dan AB'ye Kıbrıs eleştirisi: İki devletli çözümü kabullenin Haber

Hulusi Akar'dan AB'ye Kıbrıs eleştirisi: İki devletli çözümü kabullenin

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Millî Savunma Komisyonu Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını yürüten Macaristan'daki 9 Eylül 2024 tarihli Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Parlamentolararası Konferansı'nda konuşma yaptı. Komisyon Başkanı Akar, Kıbrıs'taki iki devletli çözüme ve AB'nin politikalarına değindi. "AB'NİN STRATEJİK VİZYON EKSİKLİĞİ SİNİR BOZUCU HALE GELDİ" Konuşmasında "AB'nin adil olmayan muamelesi ve stratejik vizyon eksikliği sinir bozucu hâle geldi" ifadesine yer veren Akar, AB'nin Kıbrıs'taki iki devletli çözümü kabullenmesi gerektiğini belirtti. Akar, konuşmasında, "Adada iki halk olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Bu adada iki devlet bulunmalı ve ilgili çözüm ancak egemenlik, eşitlik ve uluslararası statü ilkelerine dayanmalıdır." dedi. Ayrıca Türkiye'nin AB'ye katılımını da değerlendiren Akar, "Konseyin 2019 yılında Türkiye'ye karşı aldığı tedbirler, Türkiye'nin katılım süreci açsıından siyasî bir blokaj olmaya devam ediyor. AB bugüne kadar taahhütlerini yerine getirmek yerine ve ikili ilişkilerimizdeki engelleri ortadan kaldırmak için somut bir adım atmadı. Hayal kırıklığımıza rağmen katılım sürecine bağlılığımızı sürdürüyoruz ve ikili ilişkilerimizi ileriye taşıyacak bir yol haritasına sahip olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz." ifadelerini kullandı.  AKAR'DAN UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI'NA İLİŞKİN AÇIKLAMA Akar konuşmasında ayrıca, "Pek çok zorluğa, çatışmaya ve savaşa tanık oluyoruz." diyerek, Rusya'nın 24 Şubat 2024 tarihinde Ukrayna'ya karşı başlattığı topyekûn saldırı ve işgal girişimine dikkat çekti. Akar, "Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ve İsrail'in Filistin halkına karşı sürdürdüğü katliam bu gelişmelerin en önemlileri arasında yer alıyor." dedi. Akar, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarına katıldığına ancak tek taraflı yaptırım uygulamadığına işaret ederek, Türkiye'nin Rusya'ya yönelik olarak uygulanan yaptırımların ihlal edilmemesi için gerekli tedbirleri yürüttüğünü dile getirdi.

Onlar destan yazdı: Şanlı Erenköy Direnişi'nin üzerinden 60 yıl geçti Haber

Onlar destan yazdı: Şanlı Erenköy Direnişi'nin üzerinden 60 yıl geçti

Türkün varlığına darbe vurmaya çalışan Rum ordusunun Erenköy'de gerçekleştirmeye çalıştığı katliam; Türkiye Cumhuriyeti, Erenköy halkı ve Kıbrıs Türkü öğrencilerin müdahalesiyle destansı bir direnişe neden oldu. Yüzbaşı Cengiz Topel'in esir alınarak şehit edildiği ancak Erenköy'ün teslim olmadığı şanlı direnişin bugün 60. yıl dönümü kaydediliyor. ???? Bundan tam 60 yıl önce Kıbrıs Adası'nda Rumların vahşetine karşı savunmaya gerçekleştiren Erenköy halkı, Türkiye Cumhuriyeti'nin destekleriyle tarihi bir mücadele sarf etti pic.twitter.com/yqvWazHcoE — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) August 8, 2024 ŞANLI ERENKÖY DİRENİŞİ Türk varlığını yok etmek amacıyla tarihe kanlı izler bırakan Rumlar, Kıbrıs Adası'ndaki vahşetini Erenköy'de göstermeye başlamıştı. Rum ordusunun 21 Aralık 1963 tarihinde başlattığı korkunç katliam Türkiye Cumhuriyeti'nin müdalahesi ile kısa bir süre olsa da durmuştu. Ancak 1964 yılında da saldırılarını sürdüren Rum ordusu Erenköy mevkiinde Türkleri katletmeye devam etmişti. İngiltere ve Türkiye'de eğitim gören Kıbrıs Türkü öğrenciler tahsilini yarım bırakarak 1 haftada aldıkları eğitimle Erenköy'ü savunmaya and içti. 8 Ağustos 1964 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti, Erenköy halkı ve Kıbrıs Türkü öğrencilerin savunmasıyla Ada'daki direniş destan haline gelmiş, Erenköy ayakta kalmıştı.  CENGİZ TOPEL İŞKENCELERLE ŞEHİT EDİLDİ Türkiye'den gelen filonun komutanlığını üstlenen Yüzbaşı Cengiz Topel söz konusu savunmaya büyük bir katkıda bulunmuştu. Ancak Rum ordusu tarafından esir alınan Yüzbaşı Topel, işkencelerle şehit edilmişti. Böylelikle Şehit Cengiz Topel, Cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi olarak tarihte yerini aldı. Bu destansı mücadele ise tarihe Şanlı Erenköy Direnişi olarak yazıldı.  

KKTC'den ABD'ye tepki: Her türlü adımı atmaktan imtina etmeyeceğiz! Haber

KKTC'den ABD'ye tepki: Her türlü adımı atmaktan imtina etmeyeceğiz!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan  açıklamada, Doğu Akdeniz’de görev yapan ABD 6. Filoya bağlı "USS Arleigh Burke" isimli güdümlü füze destroyeri ile "USS Roosevelt" gemisinin 27 Temmuz'da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki (GKRY) Limasol Limanı'na ulaştıkları hatırlatıldı. Bakanlığın açıklamasında, ABD'nin Güney Kıbrıs'a savaş gemisi göndermesinin, ABD yönetiminin Güney Kıbrıs'a askerî konularda verdiği desteğin bir göstergesi olduğu vurgulandı. "HER TÜRLÜ ADIMI ATMAKTAN İMTİNA ETMEYECEĞİZ" GKRY'nin, ABD'den aldığı destekle saldırgan tavırlarını artırdığı ve devam ettirdiği aktarılan açıklamada, ayrıca şu ifadelere yer verildi: GKRY'nin ABD gibi bir ülkeden açık bir şekilde askerî destek alması, Kıbrıs meselesindeki hakimiyetçi zihniyetini devam ettirmesine neden olmaktadır. ABD ve GKRY arasında askerî alanda yapılan bu iş birliğinin, GKRY tarafından ülkemize karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılmak istendiği açıktır. Bu durum karşısında, KKTC devleti olarak, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlamak amacıyla Anavatan Türkiye ile birlikte gereken her türlü adımı atmaktan imtina etmeyeceğimizi ifade etmek isteriz. Açıklamada, ABD'nin GKRY'ye uyguladığı silah ambargosunu 2 yıl önce kaldırdığı kaydedilerek, "ABD donanmasına ait savaş gemilerinin Ada'ya gönderilmeye devam edilmesi, gerginliği artırmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir." denildi.

Ada'da barışın 50. yılı: Kıbrıs Barış Harekâtı Haber

Ada'da barışın 50. yılı: Kıbrıs Barış Harekâtı

Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan, Kıbrıs Türklüğünü özgürlüğüne kavuşturan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü kaydediliyor. 1963’ten beri Kıbrıs’ta Türkler aleyhine yaşanan gelişmelere müdahalesi engellenen Türkiye, 1959 ve 1960 antlaşmalarının verdiği yetkiye dayanarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtını başlattı. "Bu kadar yürekten çağırma beni, Bir gece ansızın gelebilirim…" Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50. yıl dönümü kutlu olsun! ???????? pic.twitter.com/vJ19ep4nuB — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) July 20, 2024 Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik kitlesel katliamlarının ardından garantörlük haklarını kullanan Türkiye’nin düzenlediği barış harekâtının üzerinden yarım asır geçti. HAREKÂTA GİDEN SÜREÇ Kıbrıs'ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç demekti. Kıbrıs Türkleri 11 yıl süren bu sancılı dönemde adanın yüzde 3'lük bir kısmına hapsedildi. Tarihler 15 Temmuz 1974'ü gösterdiğinde Cuntacı Albay Nikos Sampson, Kıbrıs’ta Türk varlığını silmek ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için harekete geçerek kanlı bir darbe yaptı. Vakit kaybetmeden harekete geçen Türkiye, uluslararası aktörlere müdahale çağrısı yaptı. Diplomasiden bir sonuç çıkmayınca garantörlük hakkını kullandı ve müdahale kararı aldı. Türk askeri 20 Temmuz sabah 06.05 sıralarında hem denizden hem de havadan Kıbrıs’a çıktı. "YALNIZ TÜRKLERE DEĞİL, RUMLARA DA BARIŞ GETİRMEK İÇİN ADA’YA GİDİYORUZ" Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, "Bu harekât milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı olsun. Umarım ki, kuvvetlerimize ateş edilmez ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, Türklere de Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Bu karara, ancak bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık.” dedi. Ecevit'in bu sözlerle amacını uluslararası kamuoyuna duyurduğu harekâtta, Türk ordusu, Kıbrıs Türk mücahitlerle birlikte Rumlar ve Yunanlara karşı büyük başarı elde etti. Türk askerinin Kıbrıs'a girişinin iki gün sonrasında, 22 Temmuz 1974 tarihinde harekât durdu. "AYŞE TATİLE ÇIKSIN" Garantör ülke pozisyonunda olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere bir kez daha Cenevre'de masaya otursa da bu görüşmeden bir sonuç çıkmadı. Bunun üzerine 13 Ağustos'u 14'üne bağlayan gece "Ayşe Tatile çıksın" parolasıyla ikinci harekât başladı. TRT tarafından 06.30’da radyolarda yayımlanan bildiride ikinci harekâtın amacı şöyle açıklanıyordu: “Türkiye, Kıbrıs devletinin varlığının, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün bir daha hiçbir şekilde tehdit edilemeyeceğini ve Türk toplumunun haklarının ve güvenliğinin korunacağı bir hukuk düzeninin korunmasını tek başına sağlamak zorunda kalmıştır.”  Sahada bozguna uğrayan Rum ordusu Türk köylerini yakıp yıkarak geri çekildi. Çocuk, yaşlı, kadın demeden yüzlerce Kıbrıs Türkünü katlederek, toplu mezarlara gömdü. Türk ordusunun 498, Kıbrıs Türkleri'nin de bin 672 şehit verdiği iki harekât ile Ada'ya barış geldi. Kıbrıs Türkleri, egemen eşitliklerine kavuştu. ???? Ada'da barışın 50. yılı: Kıbrıs Barış Harekâtı pic.twitter.com/r3YgK9hKMQ — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) July 20, 2024

İnönü Şehitleri, şehâdetlerinin 66. yılında anıldı Haber

İnönü Şehitleri, şehâdetlerinin 66. yılında anıldı

İnönü Şehitleri, şehit edilişlerinin 66. yıl dönümünde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da katıldığı törenle anıldı. KKTC Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu tarafından aktarılan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar törende yaptığı konuşmanın başında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin henüz kurulmadığı ve İngiltere’nin Kıbrıs’tan çekilmediği 12 Temmuz 1958 tarihinde Mağusa Limanı’na giden İnönülünün öldürüldüğünü anımsattı. Cumhurbaşkanı Tatar, katliamdan kısa bir süre sonra Kıbrıslı Türklerin özgürlük ve varoluş mücadelesi için 1 Ağustos 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurduğunu ve İnönü’de yaşayanların da teşkilata katıldığını ifade etti. İngiltere’nin çekilmesi sonrasında Kıbrıs’ta varılacak anlaşmanın görüşüldüğü dönemde katliamların devam ettiğini anlatan Tatar, Kıbrıs Türkü’nün direndiğini ve mücahitlerin adil, kalıcı ve sürdürülebilir anlaşma için ağırlıklarını koyduğunu vurguladı. "KENDİLERİNE BİR ŞAMAR DAHA LAZIM" Kıbrıs Cumhuriyeti 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulurken, Türkiye’nin garantör ülke olmasının ve tek taraflı müdahaleye yetkisine sahip olmasının Kıbrıs Türkü için bir kader olduğuna dikkat çeken Tatar, Rum-Yunan ikilisinin Enosis düşüncesinden vazgeçmediğini, katliamların devam ettiğini, Kıbrıslı Türklerinin direndiğini ve 1974 yılında Türk askerinin adaya çıkarma yapmasıyla yeni bir dönemin başladığını kaydetti. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümünün 20 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla kutlanacağını ifade eden KKTC Cumhurbaşkanı, aynı tarihte Güney Kıbrıs’a da Yunanistan’ın başbakanının gideceğini ve orada yapacağı açıklamalara karşı verilecek cevaplarının olduğunu söyledi.  Yunanistan’dan gelen komutanların önderliğinde Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için Kıbrıs Türkleri’ne yönelik katliamlar yapıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Esas kabahatli ve suçlu kendileridir. Kendilerine bir şamar daha lazım bu şamar, Kıbrıs’ta iki ayrı halk, devlet ve demokrasi olduğunun gerçeğidir.” ifadelerini kullandı. Rum tarafının tek egemenlik altında sözde federasyon istiyor gibi görünerek üniter bir devlet istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, sıfır asker ve sıfır garanti istenerek Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğü ve askeri varlığının sonlandırılmak istendiğinin altını çizdi. Ada'ya barışın 1974 yılında geldiğini ve eksik olanın bir anlaşma olduğunu ifade eden Tatar, anlaşmanın gerçekleşmesi için iki tarafın ve devletin iş birliği yapması gerektiğini vurguladı. "ŞEHİTLERE OLAN BORCUMUZ, KIBRIS’TA SAĞLAM BİR ANLAŞMAYA VARMAKTIR" İki halkın faydasına, bölgedeki dengeleri koruyacak, Türkiye ve Yunanistan’ın güvenlik meselelerini içerecek bir anlaşma için tekrar müzakere masasına oturacaklarına dikkat çeken Tatar, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü teyit edilmeden, eskiden olduğu gibi federal temelde bir anlaşma için masaya oturup, anlaşma sağlanması durumunda Türkiye ile bağların kopartılacağına, Avrupa Birliği (AB) içerisinde Türkiye’nin garantörlüğünün sona ereceğine ve Türk askerininin çekilmek zorunda kalacağına vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatında (KKTC) bulunmasıyla ilgili olarak, KKTC’nin Doğu Akdeniz’de barışın, huzurun ve güvenin teminatı olduğunu aynı zamanda ve Türk dünyasının da serhat bekçileri olarak öneminin arttığını söyledi. Tatar konuşmasını, “Bu kadar acıdan sonra şehitlere olan borcumuz, bir daha acıların yaşanmayacağı Kıbrıs’ta sağlam bir anlaşmaya varmaktır. İnönü Şehitleri'ni rahmetle anıyorum ruhları şad olsun.” cümleleriyle tamamladı.

Kıbrıs müzakere raporu BM Genel Sekreterine iletildi Haber

Kıbrıs müzakere raporu BM Genel Sekreterine iletildi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin, 10 Temmuz 2024 tarihinde Kıbrıs sorunu ve müzakerelerini içeren ilgili raporunu BM Genel Sekereteri Antonio Guterres'e sundu. Haravgi gazetesinin gündeme getirdiği haberde, raporun Guterres'in değerlendirmesinde olduğu aktarıldı. Bu süreçten sonra BM'nin, Güvenlik Konseyi ile birlikte Kıbrıs sorununa ilişkin olarak atılacak adımlara karar vereceği ifade edildi. KONUYLA İLGİLİ BİLGİLENDİRME YARIN BM GÜVENLİK KONSEYİNE İLETİLECEK Öte yandan Alithia gazetesi ise BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin'in ve Kıbrıs'taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart'ın 11 Temmuz 2024 tarihinde BM Güvenlik Konseyine bilgi vereceği belirtildi. Ayrıca Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in BM Genel Sekereteri Antonio Guterres ile yarın görüşme yapacağı kaydedildi. "MÜZAKERELERİN BAŞLAYABİLMESİ İÇİN ORTAK BİR ZEMİN YOK" Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, haziran ayında BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile yaptığı yaptığı görüşmenin ardından müzakerelere açık olduğunu ancak bunun için öncelikle KKTC'nin ve Kıbrıs Türklerinin tanınması gerektiğine vurgu yapmıştı. Cumhurbaşkanı Tatar, "Görünen o ki, müzakere sürecinin başlayabilmesi için herhangi bir ortak zemin yoktur. Çünkü karşı taraf bizim egemenliğimizi kabul etmiyor. Egemenliğimizi kabul etmezse bir müzakere sürecine oturmanın hiçbir anlamı yoktur.” ifadelerini kullanmıştı. Kolombiyalı diplomat ve eski dışişleri bakanı Maria Angela Holguin, 5 Ocak 2024 tarihinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından Kıbrıs konusundaki Şahsi Temsilci olarak atanmış ve çalışmalarına başlamıştı.

Kıbrıs'ta yeni kriz: Rumlar ardı ardına davalar açıyor Haber

Kıbrıs'ta yeni kriz: Rumlar ardı ardına davalar açıyor

Finans, endüstri, yatırım ve pazarlama alanlarına yönelik yayınları ile tanınan ünlü "Forbes" dergisinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) yurt dışındaki mülk alımında en karlı ülkeler arasında ilk sıraya yerleştirmesi sonrası Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) KKTC'den ev ve arsa alan üçüncü ülke vatandaşlarına açtığı davalar art arda geldi.  Forbes'in son yıllarda üst üste KKTC'yi öncelikle ABD vatandaşları için cazip ev ve arazi edinilebilecek bir ülke olarak göstermesi, Rusya, Ukrayna, İsrail ve İran vatandaşlarının ardından Batı ülkelerinden de mülk almak isteyenlerin dikkatini Kuzey Kıbrıs'a çekti.  Independent Türkçe haber servisinden Emir Abdurrahman Bulut'un haberine göre, Forbes'e tepki gösteren Güney Kıbrıs yönetimi, makalelerin kendilerinde şok etkisi yaptığını itiraf etmekle birlikte, yayınların ardından önce İsrail ve Portekiz vatandaşı Simon Aykut'u ardından da Alman vatandaşı Martin Josef Rikels'in KKTC'de Rum mallarını yağmaladıkları gerekçesiyle yargılamaya başladı. GKRY, TUTUKLU YARGILAMA GERÇEKLEŞTİRİYOR KKTC'de Yahudi yerleşimleri kurduğu ve İsrail'in politikaları doğrultusunda toprak aldığı iddiaları ile eleştirilerin odağı olan Simon Aykut hâlen Güney Kıbrıs'ta hapiste tutuluyor.  9 Eylül'de "Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi"nde duruşması görülecek olan Simon Aykut için İsrail devreye girse de Simon Aykut'un durumunda bir değişiklik yaratamadılar.  Geçen ay aynı konudan hakkında işlem yapılan Alman Martin Josef Rikels için de Güney Kıbrıs önce gözaltı işlemi uyguladı ardından serbest bıraktı.  Martin Josef Rikels ifadeye gitmediği için Güney Lefkoşa bu kez tutuklama emri çıkarttı. KKTC ALINABİLECEK ÖNLEMLERİ TARTIŞIYOR KKTC Başbakanı Ünal Üstel her iki tutuklamaya tepki göstererek Rumların KKTC'ye yönelik yeni bir oyunu ile karşı karşıya olduklarını belirterek bu sorunları aşacaklarını söyledi.  KKTC'de mülk edinen yabancılara yönelik Güney Kıbrıs'ın üst üste verdiği tutuklama kararlarının ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar liderliğinde bir toplantı yapılarak alınabilecek önlemler tartışıldı.  Kuzey'deki Rum mallarını gündeme getirerek üçüncü ülke vatandaşlarına yaptırım uygulayacağını açıklayan Güney Kıbrıs Lideri Nikos Hristodulidis, süreçten taviz vermeyeceklerini ve açıklayarak sert önlemlere devam edecekleri mesajı verdi.  KKTC BAŞBAKANI ÜNAL: 68 MİLYON STERLİN BORÇLANDIK KKTC'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de kabul ettiği Rum mallarının iadesi ile yetkili Taşınmaz Mal Komisyonu bulunuyor.  Komisyon Kuzeyde malı bulunan Rumlara mal iadesi, takas veya tazminat önererek zararların tazmini için çalışmalar yürütüyor.  Güney Kıbrıs'ın KKTC'de mülk edinen yabancılara yönelik uyguladığı yargılamanın Forbes'in yaptığı KKTC övgüsünü yok etmek ve aynı zamanda Taşınmaz Mal Komisyonu'nu çalışmaz hale getirmek olduğu ileri sürülüyor.  KKTC Başbakanı Ünal Üstel bu konuya dikkat çektiği konuşmasında, "KKTC ile GKRY arasında mülk sorunlarının giderilmesi için kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden Rumların mallarını tazmin çalışmaları için 68 milyon sterlin borçlandık. Rumların son hamleleri ile bundan rahatsız olduklarını gösterdiler. KKTC, ana vatan Türkiye'nin desteğinde bu meselenin de üstesinden gelecektir." dedi.  GÜNEYDEKİ TÜRK MALLARI YAĞMALANIYOR KKTC'den toprak alan üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik Rumların Güney'de kalan Türk mallarına yönelik istismar ve gayrı kanuni uygulamaları zaman zaman Ada'da tartışılan konuların başında geliyor.  Güney Kıbrıs'ta yayınlanan gazetelerin zaman zaman "Güneydeki Türk malları yağmalanıyor" başlıklı haberlerinde, birçok şahsi ve vakıf malının hem kamu hem de kişiler tarafından el konularak kullanımı gündeme getiriliyor.  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kuzey'i mülk konusunda sıkıştırmaya çalışırken, Avrupa Birliği raporlarına dahi giren Güney'deki Türk mülkleri üzerindeki keyfi kullanımı eleştirilerin odağında. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.