SON DAKİKA
Hava Durumu

#Katliam

QHA - Kırım Haber Ajansı - Katliam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Katliam haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Olenivka katliamı: Tam iki sene önce Rusya korkunç savaş suçu işledi Haber

Olenivka katliamı: Tam iki sene önce Rusya korkunç savaş suçu işledi

Terörist devlet Rusya, 2022 yılında 28 Temmuz’u 29 Temmuz’a bağlayan gece, Ukraynalı savaş askerlerinin tutulduğu, işgal altındaki Donetsk bölgesinde bulunan Olenivka kasabasındaki hapishaneye saldırı düzenledi. Hapishanede Mariupol’deki Azovstal Çelik Fabrikasından tahliye edilen askerler de alıkonuluyordu. Rus işgal güçleri tarafından işlenen savaş suçu sunucunda en az 53 Ukraynalı asker hayatını kaybetti ve en az 130 asker yaralandı. İşgalciler, 27 Temmuz 2022 tarihinde, Olenivka’daki hapishanesine bağlı ve kısa bir süre içinde kışlaya dönüştürülen bir binaya Azovstal Çelik Fabrikasında esir aldıkları Ukrayna Ulusal Muhafızları Azov Taburunun yaklaşık 200 askerini yerleştirdi. Sonraki akşam esirler sıraya dizildi, yoklama alındı. Ardından esirler teker teker kışlaya götürüldü ve dışarı çıkmaları yasaklandı. Saat 23.15 civarında hapishane dışında bir patlama sesi duyuldu, ardından gece yarısı civarında koşuşun ortasında 2. patlama meydana geldi. Patlama sonucu kışla çöktü ve yangın çıktı. Patlama merkezinde ve yangının çıktığı yerde bulunan esirlerin tamamı hayatını kaybetti. Binanın başka bir bölümünde bulunan savaş esirleri ciddi şekilde yaralandı ve korkunç yanıklara maruz kaldı. Kışladan çığlıklar duyuluyordu ama içeri girmek imkansızdı. Hapishanenin idaresi yangını söndürmüyordu ve can çekişen yaralılara yardım etmiyordu. Ancak parlanmadan üç saat sonra işgalciler, tıbbi deneyimi olan esirlere yanan binadan kendi başlarına çıkmayı başaranlara yardım etmesine izin verdi. Olaydan sonra Rus tarafı, Ukraynalı ve uluslararası soruşturmacıların, Kızıl Haç ve BM misyonuna Olenivka hapishanesine girmesine izin vermedi. “CAN ÇEKİŞMEMİZİ GÜLÜMSEYEREK İZLİYORLARDI” BBC Ukrayna'ya konuşan Rus esaretinden kurtarılan Ukraynalı asker Arsen Dmıtrık, katliam sırasında yaşananları şu şekilde anlatıyor: “Olenivka Hapishanesinin müdürü elinde kahve fincanıyla gülümseyerek bizim kan kaybından can çekiştiğimizi izledi. O gülümsemeyi hiçbir zaman unutmayacağım.”  Arsen Dmıtrık, “Sıcak olduğu ve canım yandığı için uyandım. Vücudumun her yerinde şarapnel yaraları vardı. Üstüme yanan tavan parçaları düşüyordu. Yataktan atladım. Yanımdaki yaralıları girişe doğru çekmeye başladık. Ben kan içindeydim, yanımdaki insanlar kan içindeydi. Bazıları o kadar yanmış ki onların elini tuttuğunda elin yanıyordu. Bir süre sonra bayıldım. Beni dışarıya taşıdılar.” dedi. Patlamanın meydana geldiği gece yarısından sabah saat 6.02'ye kadar yaralı esirlerin hastanede tutulduğunu ve tahliye edilmediğini belirten Dmıtrık, “Gardiyanlar havaya ateş açarak, ‘Herkes yere yatsın’ diye bağırıyordu. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca koğuş önünde yerde oturduk. Kimse tıbbi yardım sağlamadı. En azından yaraları saracak bir şey verilmesini istedik. Bize bir örtü gibi bir şey attılar ve bu kadar. Üstümüzdeki kıyafetleri yırtarak pansuman yapmaya çalışıyorduk. Yaralılar kan kaybından ölüyordu. Bir buçuk saat sonra diğer koğuşlarda tutulan esir tıbbi görevlileri geldi, ellerinde çok az pansuman malzemesi vardı." şeklinde anlattı. İlk tahliyenin sabah 6.00 civarında başladığını kaydeden eski savaş esiri, yaralıların hastaneye yük kamyonlarıyla götürüldüğünü aktararak, “Hayvan gibi bizi kamyonlara yükleyip götürdüler. Üst üste yatıyorduk. Hastaneye gelince kan kaybından ölen bir esire yardım etmelerini istedik. Bize ‘Çenenizi kapatın’ dediler. Yaklaşık yarım saat boyunca hastane önünde kamyonda bekledik.” ifadelerini kullandı. “SAĞLIK YARDIMI SAĞLANMADI. OLAYDAN HEMEN SONRA HÜCRE CEZASINA GÖNDERİLDİK” Olenivka’daki olayları hakkında QHA’ya konuşan eski savaş esiri, Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev, “Ben ve diğer Azov askerleri, toplamda 200 kişi ayrı bir blokta tutuluyorduk. Bu bloğu 2022 yılının 28 Temmuz’u 29 Temmuz’a bağlayan gece havaya uçurdular. 50 kişi olay yerinde hayatını kaybetti. 75’i ağır, 75’i ise orta ve hafif yaralandı. O sırada işgalciler kahve içip gülüyorlardı. Bize hiçbir sağlık yardımı sağlanmadı. Orta ile hafif derecede yaralanan hepimizi hücre cezasına gönderdiler. Orada bir ay boyunca hiç gün ışığı görmedik. Ardından bizi Rusya’nın Taganrog kentindeki bir cezaevine sevk ettiler. İlk geldiğimizde bize altı saat boyunca elektrik vererek işkence yaptılar, çekiçlerle sopalarla dövdüler. Muamele korkunçtu. Yemek olarak bize su içinde yüzen lahana veriliyordu. Konuşmak yasaktı ve tüm gün duvara bakarak ayakta durmak zorundaydın. Pencereye veya duvara bakmak yasaktı. Her şey yasaktı. Ve bunlara ek olarak günde 2 defa bize dayak atılıyordu. Dayaktan sonra ayakta zor duruyorduk.” ifadelerini kullandı. UKRAYNA, OLAYLA İLGİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜYOR Ukrayna Başsavcılığı iki yıldır Olenivka'daki terör saldırısı ile ilgili soruşturmaya yürütüyor. Rusya ne Ukraynalı ne de uluslararası uzmanların patlamaların olduğu yere gitmesine izin vermiyor. Bu nedenle Ukraynalı soruşturma görevlileri yalnızca esaretten kurtarılan olay tanıklarının ifadelerine göre olayı çözmeye çalışıyor.  Öte yandan hem Ukrayna hem de yabancı uzmanlar, Rusya’nın güya "Olenivka hapishanesine Ukrayna ordusu saldırdı” mitini çürüttü. Birleşmiş Milletler (BM) Ukrayna misyonu da Ekim 2023’de yayınladığı raporda Olenivka'daki hapishanelerdeki patlamaların Rus tarafının iddia ettiği gibi HIMARS füzelerinden kaynaklanmadığı teyit etti. Ukrayna Helsinki İnsan Hakları Birliği, Olenivka Aileleri Birliği, Bölgesel İnsan Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Medya Girişimi gibi insan hakları kuruluşları Olenivka'daki terör saldırısı nedeniyle Rusya Federasyonu'nun Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yargılanmasını istiyor ve bu yönde çalışmalar yürütüyor. "KATİLLER CEZASIZ KALMAYACAK" Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, Olenivka katliamının 2. yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, Rusya'nın bu savaşta işlediği en korkunç suçlarından biri haline gelen Olenivka'daki terör saldırısının hesabını vereceğini belirterek, “Rusya bu yüzden cezalandırılmalıdır. Ve bu şekilde olacak. Ve katiller cezasız kalmayacak." ifadelerini kullandı. Olenivka katliamının 2. yıl dönümü nedeniyle Ukrayna’da ve birçok ülkede eylemler düzenlendi. Eylemciler, Rusya’nın Ukrayna’da işlediği savaş suçlardan dolayı cezalandırılması gerektiğini savunarak esir tutulan Ukraynalı askerlerini serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Priyedor'de kimliği tespit edilen 4 Boşnak daha defnedildi Haber

Priyedor'de kimliği tespit edilen 4 Boşnak daha defnedildi

Sırpların Bosna Hersek Savaşı'nda (1992-1995) Priyedor'de katlettiği 4 Müslüman Boşnak'ın kimliği tespit edildi. 32 yılın ardından Alija Foric, Bademi Music, Nazif Music ve Enver Aliji Bosna Hersek İslam Birliği Başkanı Hüseyin Kavazovic'in kıldırdığı cenaze namazının ardından 20 Temmuz 2024 tarihinde defnedildi. Kamicani Anıt Merkezi'nde düzenlenen cenaze töreninde Boşnaklar gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı.  BOSNA HERSEK'TE 73 AYRI TOPLU MEZAR TESPİT EDİLDİ Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı ve Boşnak üyesi Denis Becirovic, Sırpların Priyedor'da soykırım içeren suçlar işlediğini vurgulayarak 73 ayrı toplu mezarların bulunduğunu belirtti. Cenaze törenine katılan Becirovic, “Hatırlatmak isterim ki insanlığa karşı işlenen suçlardan dolayı 1945-1946 yıllarında Nürnberg’de İkinci Dünya Savaşı suçluları yargılanmıştır. Bosna Hersek’te herkesin bundan ders çıkarması ve daha güvenli bir gelecek inşa etmeye yönelmesi gerektiğini düşünüyorum. Masum kurbanları asla unutmamalıyız çünkü kurbanları unutursak, onlara yapılanların gelecekte tekrar yaşanmasına neden olabiliriz.” ifadelerini kullandı.   "KAYIP KİŞİLER ENSTİTÜYE BİLDİRİLMELİ" Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsünden Saliha Duderija ise Srebrenitsa'dan sonra en fazla kayıp kişinin Priyedor olduğunu dile getirdi. Kayıp kişileri bulmak için DNA testi çalışmalarına devam ettiklerini bildiren Duderija, “Olaylarla ilgili bir şeyler bilenlerin enstitümüze bilgi vermelerini talep ediyoruz. Biz de kayıp kişileri böylece tespit edebiliriz, aileleri de aradıkları yakınlarını insanî bir şekilde anma imkanına sahip olurlar.” dedi. PRİYEDOR KATLİAMI NEDİR?  Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta ülkenin kuzeybatısındaki Prijedor (Priyedor) şehrinde yaşayan Boşnak vatandaşlar, kollarına beyaz kurdele bağlamak zorunda bırakılmış ve bu şekilde şehrin diğer sakinlerinden ayrılarak etnik temizliğe maruz bırakılmıştı. 31 Mayıs 1992’de Bosna Hersek’in Priyedor şehrinde radyo yoluyla yapılan bir ilanda Sırp olmayan herkesin pencerelerine beyaz bayrak çekmeleri ve evden çıkarken kollarına beyaz bant bağlamaları emredilmişti. Böylece Sırp olmayanlar göçe zorlanmış, öldürülmüş ya da toplama kamplarına götürülmüştü. Sırp olmayan 20 bin kişi şehri terk etmek zorunda bırakılmış, Bosnalı Sırp güçleri bölgede aralarında Omarska, Keraterm ve Trnopolye'nin de bulunduğu birçok toplama kampı kurmuştu. Bosna Hersek’teki savaş sırasında Priyedor’da aralarında 256 kadın ve 102 çocuğun da bulunduğu en az 3 bin 173 kişi katledildi. Yaklaşık 31 bin kişi toplama kamplarında tutulduğu kentte 53 bin kişi de sürgün edildi. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), Priyedor ve çevresinde işlenen savaş suçları nedeniyle çok sayıda Bosnalı Sırp savaş suçlusu aleyhinde mahkumiyet kararı verdi.

Bosna'da yaşanan Ferhadiye Katliamı'nın kurbanları anıldı Haber

Bosna'da yaşanan Ferhadiye Katliamı'nın kurbanları anıldı

Bosna Hersek Savaşı (1992-1995) esnasında Sırplar tarafından yapılan katliamların acısı, üzerinden yıllar geçse de dinmiyor. 27 Mayıs 2024 tarihinde Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da 32 yıl önce gerçekleşen Ferhadiye Katliamı'nda hayatını kaybedenler anıldı. Anma törenine; Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat Üyesi Zeljko Komsic, Saraybosna Kantonu Başbakanı Nihad Uk, Saraybosna Kantonu Gazi İşleri Bakanı Ömer Osmanoviç, Saraybosna Kantonu Savaşın Sivil Mağdurları Birliği Başkanı Senida Karovic, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Meydana çelenk bırakıldı ve ardından dua edildi. "ONLAR ÖLMEDİ, ÖLDÜRÜLDÜ" Saraybosna Kantonu Başbakanı Uk, masum sivillerin ekmek sırası beklerken katledildiğini anımsattığı açıklamasında, "Kimse bunun tesadüf olduğunu söyleyemez. Her şeyi olduğu gibi adlandırmak lazım. Onlar ölmediler, öldürüldüler" dedi. Saraybosna Kantonu Savaşın Sivil Mağdurları Birliği Başkanı Karovic ise söz konusu katliamın kentteki en büyük katliamlardan biri olduğunu söyledi. Savaş esnasında Saraybosna'nın bin 425 gün kuşatma altında kaldığını belirten Karovic, “Öldürülenleri, yaralananları ve kuşatmada yaşanan kötülüklerden sağ kurtulan tüm Saraybosnalıları anıyoruz" ifadesini kullandı.  "BUNA İZİN VERDİKLERİ İÇİN TÜM DÜNYAYA KIZGINIM" Öte yandan Ferhadiye Katliamı'nda annesini kaybeden Merdzida Salic Ahmetovski, sivillerin sokak ortasında öldürülmesine hala bir anlam veremediğini söyledi. Ahmetovski, "Herkese, tüm dünyaya buna izin verdikleri için biraz kızgınım" dedi. FERHADİYE KATLİAMI Saraybosna'nın Ferhadiye Caddesi'nde Sırplar, 27 Mayıs 1992 tarihinde saat 09.55'te ekmek kuyruğunda bekleyen 28 sivilin hayatını kaybetmesine ve 136 sivilin ise yaralanmasına neden olmuştu. 

Hocalı'da soykırımın izleri: İnsan kemikleri bulundu Haber

Hocalı'da soykırımın izleri: İnsan kemikleri bulundu

Ermeni işgal güçlerinin, Azerbaycan Türklerinin varlığını yok etmek için başlattığı 1. Karabağ Savaşı'nda işlediği korkunç katliamların başında gelen Hocalı Soykırımı'nın izi hafızalardan silinmiyor. 2. Karabağ Savaşı'nda elde edilen zaferinin ardından işgalden kurtarılan Hocalı'da toplu mezarlar bir kez daha gün yüzüne çıktı. MALIBEYLİ KÖYÜNDE İNSAN KEMİKLERİ BULUNDU Başsavcılık Basın Servisi, 8 Mayıs 2024 tarihinde Hocalı kentindeki Malıbeyli köyünde yapılan inşaat çalışması sırasında insan kemiklerinin bulunduğunu bildirdi. Hocalı Bölge Savcılığı konuyla ilgili olarak soruşturma başlatıldığını duyurdu. Kemiklerin, insanlık suçu işleyen Ermeni işgal güçlerinin katlettiği Azerbaycan Türklerine ait olduğunu düşünülüyor. ERMENİLERİN İNSANLIK SUÇU: HOCALI SOYKIRIMI Sovyet Kızıl Ordusunun 366. Motorize Alayının güdümündeki Ermeni kuvvetleri, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı şehrinde yaşayan Azerbaycan Türklerine yönelik soykırım başlattı. Ermeniler, 25 Şubat 1992 gecesinden itibaren 936 Km2 alana sahip, 2 bin 605 aile ile toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir Hocalı kasabasına üç koldan saldırdı. Saldırıdan sonraki gün, hafızalardan yıllarca silinmeyecek görüntüler ortaya çıktı. Hocalı kuşatmasından kaçamayan Azerbaycan Türkleri yakın tarihin gördüğü en acımasız, en vahşi zulmüne maruz kaldı. ÇOK SAYIDA SAVUNMASIZ SİVİL KATLEDİLDİ Resmî verilere göre, Hocalı Soykırımı’nda savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Vahşi soykırımdan 487 kişi ağır yaralı kurtuldu. Ermeni güçleri bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden bugüne kadar haber alınamadı. AKILALMAZ İŞKENCE VE ERMENİ VAHŞETİ Eski Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Hocalı Soykırımı'ndaki birliklerin başındaki iki komutandan biriydi. Katil Sarkisyan, “Biz bunu Azerbaycanlılara şaka yapmadığımızı göstermek amacıyla ibret olsun diye yaptık” itirafında bulundu. Ermeni doktor Zori Balayan, katliamda pencereye çivilediği 13 yaşındaki bir kız çocuğu üzerinde akıl almaz işkenceyle vahşi bir deney gerçekleştirdi. HOCALI SOYKIRIMI Ermeni güçlerinin 1991 yılının sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 aile ile toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991’de Hocalı’nın etrafındaki bütün köy ve yolları işgal eden Ermeniler, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. Hocalı’nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992’de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu olayda çoğunluğu kadın ve çocuk 44 sivil hayatını kaybetti. Ocak 1992’den itibaren elektrik verilmeyen Hocalı’nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki millî ordu askerinden ibaretti. Hocalı’ya 25 Şubat 1992’den itibaren üç koldan saldırıya başlayan Ermeniler, Sovyet Kızıl Ordusunun 366. Motorize Alayının bütün araçlarını kullanarak şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek “Hocalı Soykırımı” yaşandı. Resmî verilere göre, Hocalı Soykırımı'nda savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Vahşi soykırımdan 487 kişi ağır yaralı kurtuldu. Ermeni güçleri bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden bugüne kadar haber alınamadı

Çin'in dünyadan gizlediği vahşet: Barın Katliamı Haber

Çin'in dünyadan gizlediği vahşet: Barın Katliamı

Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında ​5 Nisan 1990 tarihinde Çin hükûmeti Uygur Türklerine yönelik vahşi bir katliama daha imza attı. Çin’in Doğu Türkistan’ı 1949'da işgal etmesinin ardından bölgede sistematik baskı, asimilasyon ve soykırımın temelleri atıldı. Doğu Türkistan halkı, Çin'in baskılarına karşı birçok kez ses yükseltti ve baş kaldırdı. Barın’da yaşanan ayaklanma bunlardan sadece birisiydi. ÇİN, HAKLI TALEPLERE AĞIR SİLAHLARLA CEVAP VERDİ! Takvimler 5 Nisan 1990'ı gösterdiğinde, Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Aktu ilçesinin Barın kasabasında halk, hükûmetin Uygur kadınlara uyguladığı zorunlu kürtaj ve tek çocuk politikasına karşı tepki gösterdi. Yerel hükûmet binası önünde toplanan binlerce insan, baskıların son bulmasını ve Çinlilerin, Doğu Türkistan’a kitlesel göç ve yerleşiminin durdurulmasını talep etti. Ancak Çinli yetkililer, Uygur Türklerinin haklı taleplerine silahla karşılık verdi. Silahsız insanların üzerine askeri araçları süren Çin ordusu, gerilimi körükledi. HÜRRİYET İÇİN VERİLEN MÜCADELE Büyük bir hınç, öfke ve nefret psikolojisi ile hareket eden Çin ordusu, kasabada önüne çıkan genç-yaşlı, kadın-erkek veya çocuk ayrıt etmeksizin on binlerce Uygur Türkünü katletti. Çin'in sistematik baskı, asimilasyon ve soykırımına karşı hürriyet için verilen mücadele, Çin Halk Kurtuluş Ordusunun bölgeye binlerce ağır silah ve asker göndermesiyle 10 Nisan'da kanlı bir biçimde bastırıldı. GÖRGÜ TANIKLARINDAN ÜRPERTEN AÇIKLAMALAR Katliamın ayrıntıları tam olarak açıklanmasa da görgü tanıkları, askerlerin sivilleri sokaklarda yakalayıp işkence yaparak öldürdüğünü, evlere baskın düzenleyip sivilleri vahşice katlettiğini ifade ediyor. Bu katliam, Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri arasında büyük bir infial yarattı ve Çin hükûmetinin bölgedeki insan hakları ihlallerini dünya gündemine getirdi. Ancak, Çin hükûmeti hâlâ bu kanlı katliamı inkar ederek, Doğu Türkistan’da soykırım fiilleri işlemeye devam ediyor. 33 yıl önce Çin hükûmeti tarafından yapılan ​Barın Katliamı hafızalardaki yerini korurken, dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygur Türkleri yüreklerinde taşıdığı bu acıyı anmayı ve anlatmayı sürdürüyor.

Kanlı Noel'in üzerinden tam 60 yıl geçti Haber

Kanlı Noel'in üzerinden tam 60 yıl geçti

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Kıbrıs Adası'nın Yunanistan'a bağlanma ve Türkleri yok etme hayali olan Enosis faaliyetleri Rum militanların soykırım girişimiyle 21 Aralık 1963'te başladı. Rum terör örgütü EOKA (Kıbrıs Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için kurdukları terör örgütü/Kıbrıslı Savaşçıların Ulusal Örgütü), Türklere ait bölgeleri ve kentleri yerle bir ederek çok sayıda katliama imza attı. İnsanlığın utanç vesikasının üzerinden bugün tam 60 yıl geçti. Katliamın adını Artinas Planı koyan Rum militanlar, 364 Kıbrıs Türkünü şehit etti ve 103 Türk köyünü tamamen boşalttı.  KÜVET KATLİAMI  Kıbrıs Adası her geçen gün kana bulanırken, 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Kumsal bölgesinde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı Doktoru Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve 3 çocuğu saklandığı banyoda, küvetin içinde hunharca katledildi. Küvet katliamı olarak da bilinen bu kara gün tarihten bir daha hiç silinmedi. Olayın yaşandığı bina kurşun izleri ve kan lekeleriyle birlikte Barbarlık Müzesi adıyla müzeleştirildi. İşte 21 Aralık 1963 Kanlı Noel olaylarının acı hikayesi: EOAKA militanlarının Kıbrıs'ta Enosis hayalleriyle Kıbrıs Türklerini Ada'dan yok etme amaçları 21 Aralık 1963'te çeşitli katliamlarla baş gösterdi Tarihin unutulmayan sayfalarına kazınmış katliamın üzerinden bugün tam 60 yıl geçti pic.twitter.com/0WaKmE9nvX — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 21, 2023 Tam 1 yıl süren olaylarda 103 Türk köyü boşaltıldı, 364 Kıbrıs Türkü hayatını kaybetti. 14 Mart 1964 yıılında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi Ada'ya Barış Gücü kuvvetleri gönderdi. EOKA militanlarının soykırım girişimine dur diyemedi. Ancak Kıbrıs Türkü öğrenciler 30-31 Mart 1964'ten sonra tarihe adını yazdıracak bir direniş gösterdiler: Şanlı Erenköy Direnişi. ŞANLI ERENKÖY DİRENİŞİ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinde önemli bir yeri olan Erenköy Direnişi, adanın batısındaki Erenköy’de Kıbrıs Türklerinin, Rumların saldırılarına karşı koyup geri püskürtmeleriyle tarihe geçti. 1963’te Kıbrıs Türklerini hedef alan Kanlı Noel Katliamından önce ve sonra bu bölge, Anamur üzerinden Türkiye ile kurulan ikmal hattının köprü başı konumundaydı. Silah ve mühimmat ikmalinin yanı sıra Türkiye’de eğitim gören Kıbrıs Türkü öğrenciler 30-31 Mart 1964 tarihinden itibaren gruplar halinde adaya bu güzergâh üzerinden intikal etmişlerdi. 1958-1964 yılları arasında Türkiye’den getirilen silahlar Yeşilırmak üzerinden Ada’nın çeşitli bölgelerine Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarınca ulaştırılıyordu. 1964 yılında Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlar Erenköy bölgesine saldırı başlatınca, 5-10 Ağustos 1964 tarihleri arasında çarpışmalar yaşandı. Çevredeki Türk köylerinin sakinleri Erenköy’e sığınmasının ardından 8 Ağustos günü Rumlar taarruza geçince, bu tarihte 16.15 sıralarında iki Türk uçağı uyarı uçuşu yaptı. Eskişehir’den Kıbrıs’a, dörtlü kol komutanı olarak gönderilen Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel, F-100 uçağının uçuş esnasında yerden isabet alarak düşürülmesinin akabinde paraşütle atlamayı başardı, ancak Rumlar tarafından esir alındı. Topel, uluslararası savaş hukukunun esirleri kapsayan maddelerine aykırı olarak yapılan işkenceler sonucu şehit edilerek Cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi oldu. Rumların saldırılarına cevaben bu sefer 9 Ağustos günü 64 Türk uçağının müdahalesiyle çatışmalar son buldu ve Rumlar geri çekildi. 10 Ağustos günü de ateşkes imzalandı. Kıbrıslı Türklerin bu destansı savunması “Şanlı Erenköy Direnişi” olarak tarihe geçti.

31 Ağustos 1996: Saddam rejimi Erbil’de Türkmenleri katletti Haber

31 Ağustos 1996: Saddam rejimi Erbil’de Türkmenleri katletti

Bugün  Irak'ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başkenti ve en büyük şehri olan Erbil’de Saddam Hüseyin rejimi güçleri tarafından 31 Ağustos 1996 tarihinde 30’dan fazla Türkmen katledildi. Irak Kuvvetleri ve Güvenlik birimleri, KDP Başkanı Barzani’nin Saddam’a yazdığı mektup neticesinde bir katliama imza atmak üzere Erbil’e girdi. Söz konusu birimlerin, 30’dan fazla Irak Türkmen Cephesi ve Türkmen Siyasi Partilerine ait bürolara, Türkmen okullarına, kültür merkezlerine düzenlediği baskınlar sırasında, 38 Türkmen vatandaşı tutuklanırken 31’i şehit edildi. ERBİL'DEKİ TÜRKMEN KATLİAMI BM RAPORUNDA Tutuklular hakkında bugüne kadar halen bir bilgi sağlanamadı. Konu, BM İnsan Hakları Komisyonunun (A/51/496/add.18 November 1996) raporunda yer aldı. Dönemin Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz, 31 Ağustos 1996 tarihinde konuya ilişkin Irak Haber Ajansına yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "22 Ağustos 1996 tarihinde KDP lideri Mesut Barzani Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’e bir mektup gönderdi. 17 Ağustos 1996 tarihinden beri Celal Talabani güçleri ile İran tarafından Çoman ve Sidekan bölgeleri ciddi saldırılara maruz kalmışlardır. Bu nedenle onlarca şehit ve sivil insanların yaralanmasına neden olmuştur. Ayrıca oradaki masum insanların mülkleri tahribata maruz kalmıştır. Yine Mesut Barzani mektubunda; bu olay çok büyük bir planın başlangıcıdır. Bu hususta zat’ı âlinizden Irak ordusuna emir verip tehlike saçtıran yabancı güçlerle işbirlikçi Celal Talabani’nin ihanetine de son vererek Irak ordusunun Erbil’e girmesini rica ederiz." IRAK ORDUSUNUN YÜZDE 40'I ERBİL'DEKİ KATLİAMA KATILDI Irak hükumeti 31 Ağustos 1996 tarihinde Kürt Peşmergelerinin gücüne güvenerek söz konusu çağrıya olumlu cevap verdi ve Erbil şehri çeşitli yönlerden kuşatma altına alındı. Daha sonra da şehir ele geçirildi. Irak rejimi bu operasyonu yaklaşık 45 bin civarında asker, tank, çeşitli askeri araçlar, uzun mesafeli ağır toplar ve havadan helikopterler ile gerçekleştirdi.  Askeri uzmanlara göre Irak ordusunun yüzde 40’ı bu operasyona katıldı ve saniyede Erbil’e 12 mermi atıldı. ERŞAT SALİHİ, ERBİL’DEKİ KATLİAMDA HAYATINI KAYBEDEN TÜRKMENLERİ ANDI Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi katliamın yıldönümünde Türkmen soydaşlarını andı. Salihi yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi: "Canları pahasına mücadele vererek, Türkmen kurum ve kuruluşlarının işgal edilmemesi uğruna göçen yiğitler… Sizi, 31 Ağustos 1996’da Türkmeneli’nin can şehri Erbil’de gerçekleşen soykırım vesilesi ile saygıyla anıyoruz. Kahraman şehitlermize yüce yaradandan rahmet diliyoruz." Canları pahasına mücadele vererek, Türkmen kurum ve kuruluşlarının işgal edilmemesi uğruna göçen yiğitler… Sizi, 31 Ağustos 1996’da Türkmeneli’nin can şehri Erbil’de gerçekleşen soykırım vesilesi ile saygıyla anıyoruz. Kahraman şehitlermize yüce yaradandan rahmet diliyoruz. — Erşat Salihi - أرشد الصالحي (@Ersatsalihi) August 31, 2023

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.