SON DAKİKA
Hava Durumu

#İsrail

QHA - Kırım Haber Ajansı - İsrail haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsrail haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Lübnan’da neler oluyor? Haber

Lübnan’da neler oluyor?

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana gerilim git gide artıyor ve Gazze’de İsrail tarafından katledilen sivil sayısı 41 bin 534’e yükseldi. İsrail ile Lübnan arasında ise neredeyse bir yıldır zaman zaman şiddetlenen çatışmalar meydana geliyor. Lübnan’da 17 Eylül 2024 tarihinde Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen çağrı cihazları ve telsizler bir gün arayla patladı ve en az 37 kişi ölürken 3 binden fazla kişi yaralandı. Lübnan bu saldırılardan İsrail'i sorumlu tutuyor. İsrail yetkilileri ise  Beyrut'un iddialarına henüz bir yorum yapmadı. TELSİZLERE NASIL SIZILDI? Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizlerin patlamasına dair yanıtlanmayı bekleyen bir sürü cevap var. Uzmanların görüşü bu ölçüde hasara yol açabilmeleri için, Hizbullah'ın eline geçmeden önce cihazlara patlayıcılar konulduğu yönünde. Gözler ise “BAC Danışmanlık” adlı bir şirkete çevrildi. İnfilak eden çağrı cihazlarının büyük kısmında Gold Apollo Rugged Pager AR924 yazısı yer alıyordu. Tayvanlı şirket Gold Apollo ise AR-924 lisansını BAC Consulting'e verdiklerini, bu modelin Macar başkenti Budapeşte merkezli BAC tarafından tasarımlandığı, üretildiği ve satıldığını açıkladı. ÇAĞRI CİHAZLARI NASIL PATLADI? 19 Eylül 2024 tarihinde saat 15.30’da çağrı cihazlarına lider kadrosundanmış gibi görünen bir mesaj iletildi. Çağrı cihazı bildirim sesiyle titremesinin hemen ardından binlerce cihaz infilak etti. Kırım Haber Ajansı muhabiri (QHA) bölgeden ulaştığı kaynağından aldığı bilgiler doğrultusunda hem Lübnan halkı ve yönetimi gözünden olayları inceledi hem de Lübnan Türkmenlerinin bu durumdan nasıl etkilendiğini sordu. “BU İŞ İNSANLARI HİZBULLAH İLE YAKIN İLİŞKİ İÇİNDEYDİ, BU YÜZDEN CİHAZLAR DETAYLI BİR ŞEKİLDE İNCELENMEDİ” QHA’ya konuşan kaynak, “İsrail telefonları hedef almadı; Hizbullah askerleri tarafından kullanılan iletişim cihazlarını hedef aldı. Yaklaşık 4 bin cihaz, Macaristan'dan Hizbullah için iş insanları tarafından satın alındı. Bu iş insanları Hizbullah ile yakın ilişki içindeydi, bu yüzden cihazlar detaylı bir şekilde incelenmedi.” dedi. Kaynak, cihazları satan şirketin aslında Mossad için bir paravan şirketi olduğunu ve bu durumun iki olasılıkla karşı karşıya bıraktığını ise şu ifadelerle açıkladı: Ya iş insanları Mossad için çalışıyorlardı. Ki, doğru sonucun bu olduğunu düşünüyorum. Ya da şirketin İsrail ile bağlantılı olduğunu bilmiyorlardı. Şirket şimdi kapatıldı ve hakkında başka bir bilgi mevcut değil. LÜBNAN YÖNETİMİNİN BU OLAYLAR KARŞISINDAKİ TUTUMU NASIL VE CEVABI NASIL OLACAK?  QHA muhabirinin Lübnan yönetiminin tutumuna ilişkin sorusuna “Lübnan hükûmetinin üyelerinin çoğu Hizbullah ile müttefiktir. Yapabilecekleri tek şey, Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla İsrail'e karşı uluslararası mahkemelerde dava açmak, Lübnan halkına destek ve yardım sağlamaktır.” şeklinde cevap verdi. “GAZZE'Yİ DESTEKLEMEK İSTİYORLAR AMA KENDİ ÜLKELERİNİN YIKILMASINI DA İSTEMİYORLAR” Kaynak, “Lübnan halkı yaşanan bu gelişmeler hakkında ne düşünüyor? Ne istiyor ve hissediyor?” sorusunu cevaplarken  çoğu Lübnanlının savaşa karşı olduğu ancak İsrail'in Lübnan'a saldırmasından dolayı intikam alınmasını istediklerini kaydetti. Sözlerine “Gazze'de masum insanları öldüren bir ülkeye karşı zayıf görünmek istemiyorlar. Lübnan halkı arasında genel bir görüş var: Gazze'yi desteklemek istiyorlar ama aynı zamanda kendi ülkelerinin yıkılmasını da istemiyorlar. Hizbullah’ın iletişim cihazlarının patlaması insanlara fiziksel olarak zarar vermemiş olabilir ancak kamuya açık alanlarda meydana gelmesi, onları psikolojik olarak etkiledi. Herkes yakınlarıyla iletişime geçmeye çalışıyordu, bu da ek bir sıkıntıya neden oldu.” diyerek devam etti. LÜBNAN TÜRKMENLERİ İSRAİL SALDIRILARINDAN NASIL ETKİLENDİ? Lübnanlı Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri genellikle çatışma bölgelerinden uzakta ancak iletişim cihazlarının infilak etmesinden dolayı tüm bölgeler etkilendi. Bekaa bölgesinde, Türkmen köylerinin çoğu Hizbullah’ın kontrolü altında. Kuzey bölgelerinin çoğu bombalamaya maruz kaldı ve bugün de İsrail tarafından bombalanıyor. QHA’ya konuşan kaynaktan alınan bilgilere göre, Batı Bekaa bölgesinde bulunan Kifrraya köyü ve Akkar'daki Türkmen bölgeleri Hizbullah'ın kontrolünde olmadığı için hava saldırılarına maruz kalmadı. Güney Lübnan’a en yakın Türkmen köyü ise Kifrraya köyü ve burası daha önce 1982 yılında İsrail güçleri tarafından işgal edildi. Bununla birlikte kaynak, Lübnan’a yapılacak herhangi bir işgal sonucunda Türkmen bölgelerinin de tehlikeye gireceğini ve Türkmenlerin yaşadığı en tehlikeli bölgenin şu an Kuzey Bekaa bölgesi olduğunu kaydetti. Ayrıca İsrail’in hava saldırılarının bu bölgede yoğunluk kazandığını belirtti. Kaynak bu noktada “Eğer imkanlarım olsaydı, bu bölgelerdeki Türkmenleri bombardıman bitene kadar güvenli yerlere gönderirdim.”  ifadelerini kullandı. İsrail ordusu 23 Eylül 2024 tarihinden bu yana Lübnan’ın güneyine hava saldırıları düzenliyor. Lübnan Sağlık Bakanlığının bildridiğine göre, İsrail’in saldırıları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 581'e çıktı. Lübnan’da saldırılar sonucunda Beyrut’a doğru hareket eden yerinden edilen kişi sayısı yarım milyona yaklaşırken ülke genelinde eğitime ara verildi ve okullar yerinden edilen halkın barınması için kullanılıyor.   İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, Lübnan’da Hizbullah’a ait 100’den fazla hedefi bombaladıklarını bildirmişti. HİZBULLAH İLK DEFA TEL AVİV'E FÜZE FIRLATTI İsrail savaş uçakları, Lübnan'ın güney, doğu ve orta kesimlerindeki birçok beldeye hava saldırıları yaparken, Hizbullah da 8 Ekim 2023'ten bu yana ilk defa Tel Aviv'e füze fırlattı.

Doğu Akdeniz’de silahlanma arttı: Kıbrıs’ta neler oluyor? Haber

Doğu Akdeniz’de silahlanma arttı: Kıbrıs’ta neler oluyor?

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Kıbrıs Adası'nın güneyinde yabancı ülkelerin silahlanma faaliyetleri Şubat 2024'ten itibaren artış gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) ait USS Wasp (LHD 1) helikopter ve uçak taşıma kapasiteli amfibi hücum gemisi, Limasol Limanı'na demirlendi. Ardından Birleşik Krallık'a ait amfibi hücum gemilerinin Ada açıklarında olduğu kaydedildi. Orta Doğu’nun ateşi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) limanlarına sıçradı. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail-Hamas çatışması bölgedeki denklemleri yeniden şekillendirdi. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kıbrıs Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Kıbrıs Adası'nın bölgedeki gelişmeler doğrultusunda artan stratejik önemini ve bu gelişmelerin Ada'nın geleceğine etkisini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. BÖLGEDE BÜYÜK BİR SAVAŞ HAZIRLIĞI İÇERİSİNDE TEYAKKUZDA BEKLİYORLAR   ABD ve Birleşik Krallık’ın Kıbrıs üzerindeki silahlanma faaliyetlerinin son derece arttığını belirten Gözügüzelli, “Özellikle GKRY’nin limanlarında silahlanma faaliyeti Şubat 2024’ten bu yana daha yoğun ve artmış durumda. Güney Kıbrıs limanlarının, Limasol  Limanı başta olmak üzere uçak taşıma kapasiteli amfibi hücum gemisi ve helikopter gemilerine ev sahipiliği yaptığı belirtildi. Birleşik Krallık’a ait amfibi hücum gemilerinin Ada açıklarında bulunduğu dikkate alındığında, Amerika’nın İsrail’e yakıt taşıdığı Overseas Santorini gemisiyle Limasol Limanı’na yaklaşırken Güney Kıbrıs’a Batı deniz kuvvetlerinin yanı sıra kara ve hava gücü konusunda da yığınak artmış bulunmaktadır. İngiliz üslerine ait havalimanında binden fazla komandonın bekletildiği ve Amerika, Kanada, Almanya, Fransa’nın Güney Kıbrıs’taki askerî varlığının özel kuvvetler seviyesinde bulundurduğunu göz önüne alırsak açıkçası çok ürkütücü ve bölgede büyük bir savaş hazırlığı içerisinde teyakkuzda bekleyen ve gerekli tedbirleri alan bir Birleşik Krallık ve Amerika olduğunu görebiliriz.” dedi. “RUM TARAFINDA DA BU CİDDİ ENDİŞE YARATTI” Gözügüzelli, ABD güçlerinin 7 Ekim 2023’ten beri Birleşik Krallık üslerine ve İsrail’e gizlice uçak gönderdiğine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:  Özellikle Birleşik Krallık üslerinden kalkan uçaklar ve ABD askerlerinin konuşlanacağı iddiasıyla yapılan yeni lojmanın inşası değerlendirildiğinde Ağrotur ve Dikelya üsleri, Yemen’deki Husilerin bombalanmasında etkin olarak kullanılırken aynı zamanda İsrail’in askeri, istihbarat ve lojistik desteğinin tedarik edilmesi amacıyla kullanılıyor. Rum tarafında da bu ciddi endişe yarattı. Özellikle muhalefet partisi AKEL tarafından eleştirildi ve bu konuda protestolar yapıldı. Son dönemde söz konusu protestoların, ABD savaş gemilerinin Limasol Limanı’na yaklaşması ve demirlemesi sonrasında ortaya çıktığı görülmektedir. Burada 7 Ekim’den sonraki süreçte ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve müttefiklerinin savaş gemilerinin Doğu Akdeniz’de artan varlığı; Doğu Akdeniz, Kızıldeniz, Babülmendep Boğazı, Hint Okyanusu, Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi geneline bakıldığında bütün Batılı güçlerin savaşa angaja olacak şekilde müttefiklik ruhunda deniz alanlarında sanki bir savaşa hazırlık varmış gibi bir ortam oluşturdu. ABD VE BİRLEŞİK KRALLIK’IN SİLAHLANMA FAALİYETİ, ULUSLARARASI HUKUKUN KARŞISINDA VE ADA'NIN MEVCUT STATÜSÜNDEKİ ANLAŞMALARA AYKIRI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞİYOR Gözügüzelli silahlanma faaliyetlerinin hem uluslararası hukuka hem de adanın mevcut statüsüne aykırı olduğunu vurgulayarak, “Kıbrıs’ın bu şekilde silahlandırılması, bir anlamda tamamen bölgede İsrail’in yanında net bir şekilde yer alan pozisyonun sürüdürülmesi ve bölgesel çatışma alanının genişlemesi durumunda Kıbrıs, büyük bir kritik merkez haline getirilmek isteniyor. Bu hazırlıklar, sürekli olarak bir çatışma riskinin varlığının hep gündem de kalmasına işaret edecek potansiyeldedir. Fakat bu yapılanma, özellikle 1960’taki Kurucu Anlaşmaları statüsüne aykırı bir şekilde adanın statüsünü ve adadaki kuvvet dengelerini göz ardı eden bir eylemdir. Üslerin çok net bir şekilde böyle kullanılması, Kıbrıs’taki bütün halkların güvenliği için bir tehdit teşkil etmektedir. Tabii bütün bu denklem içerisinde Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ve uluslararası konjonktürdeki statüsüne baktığımızda bu kırılması istenen denklem içerisinde Türkiye, Kıbrıs Türklerinin can, mal güvenliğini koruyucu ve kollayıcı rolüyle büyük bir caydırıcı bir güç olmaya devam etmektedir. Fakat Kıbrıs’ta olası bir çatışma alanının oluşması demek tarafların gergin bir sürece doğru ilerlemesi durumunda ABD ve Birleşik Krallık’ın silahlanma faaliyetinin tamamen uluslararası hukukun karşısında ve mevcut adanın statüsündeki anlaşmalara aykırı bir şekilde gerçekleştiğini belirtmemiz gerekiyor.” şeklinde devam etti. ÇATIŞMA ALANININ YAYILMASI İÇİN HAZIRLIK YAPILDIĞI ANLAMINA GELİYOR “Adeta bir barut fıçısı haline getirilen bir Ada statüsündeyiz” diyen Gözügüzelli, ABD ve İsrail’in aynı safta bu süreci ateşkese varacak şekilde sürdürmemesi, bölgesel çatışmayı yayacak konsepte ilertletmesi, Netanyahu’nun durdurulmaması, ABD’nin samimi ve etkili bir güç ortaya koymaması bu çatışma alanının yayılması için hazırlık yapıldığı anlamına geldiğini aktardı. “BU NAMLULAR, BİR GÜN KIBRIS TÜRKÜNE DE TÜRKİYE’YE DE YÖNELTİLECEKTİR” Gözügüzelli sözlerini şu ifadelerle tamamladı: Bu, ateşle oynamaktır. Kıbrıs Türkünün ve Ada'da yaşayan diğer halkların güvenliğini tehdit edecek şekilde bölgeyi bir sürece sürüklemektedir. Bunun sonunda hiçkimse garanti edemez ki, bu namlular bir gün Kıbrıs Türküne de Türkiye’ye de yöneltilecektir. O kadar kırılgan bir coğrafya içerisindeyiz. Dolayısıyla bu kırılganlığın giderilmesi adına yapılması gereken en önemli adımlardan biri ABD ve Birleşik Krallık’ın bölgedeki silahlanma, GKRY’de askeri yapılanma, askerî kuvvetleri artırma yönündeki politikasından vazgeçmesi. Diğer yandan İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından geri çekilerek iki devletli çözümün sağlanması ve barış tesis edilmesi adına Netanyahu iktidarının görevden uzaklaştırılmasına destek vermeleri gereklidir. Aksi takdirde, Netanyahu gibi hukuk tanımayan, hukuk uygulamayan, barış istemeyen birinin peşine düşerek bölgeyi ateş çemberine sokacak adımlara silahlanmayla destek verilmesi ve bunların İsrail’in güvenliği için yapılıyor denmesi dünyayla dalga geçmektir.

Çin, İran’ı İsrail’e saldırması için kışkırtıyor! Haber

Çin, İran’ı İsrail’e saldırması için kışkırtıyor!

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 11 Ağustos'ta İran’ın geçici Dışişleri Bakanına, Pekin'in İran’ın “egemenliğini, güvenliğini ve ulusal onurunu koruma hakkını desteklediğini" söyledi. Wang, Hamasın siyasi lideri İsmail Haniye'nin 31 Temmuz’da Tahran’da öldürülmesinin İran’ın egemenliğini ihlâl ettiğini ve bölgesel istikrarı tehdit ettiğini ifade etti. ÇİN’İN STRATEJİK HESAPLARI Dünya genelindeki ülkeler, İran'ı İsrail’e saldırmamaya çağırırken Çin açıkça İran’ı harekete geçmeye teşvik etti. Çin, İran’ın bir savaş kaybetmekte olduğunu ve hızlı bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini masa altında vurguluyor. Hamas bölgede, İran’ın bir vekili olarak kabul ediliyor ancak Çin, İran’ın kendi vekili olduğu görüşünü savunuyor. ÇİN’İN İRAN’A EKONOMİK VE DİPLOMATİK DESTEGİ Çin, İran’ın hasta ekonomisine doğrudan ekonomik destek sağlamaya devam ediyor. Geçen yıl, İran’ın ham petrol ihracatı 5 yılın zirvesine ulaştığında, Çin bu hacmin yaklaşık  yüzde 90’ını aldı. Ayrıca, Çin bu saldırıya diplomatik koruma sağladı. Yine sosyal medya platformu TikTok üzerinden Hamas’ı destekleyen videoların yüzde 96,5’ini yayımlandı. ÇİN’İN SİLAH AKIŞI VE ORTA DOĞU’DAKİ YENİ YAKLAŞIMI Çin silahlarını İran’a ve bölgedeki diğer çatışma yaşanan yerlere gönderiyor. Hamas, Hizbullah ve Husiler, Çin silahlarıyla savaşıyor. Çin’in Orta Doğu'daki yaklaşımı son beş yılda hızla değişti. Önceleri tüm taraflarla ilişki geliştirmeye çalışan Çin, bölgedeki çatışmalardan uzak duruyordu. Bununla birlikte Çin, ABD'nin bölgedeki etkisini sınırlamaya çalışarak yeni stratejiler geliştirdi.  Çin bu kapsamda 2023’te Suudi Arabistan ve İran arasında bir anlaşma sağladı. 23 Temmuz 2024'te 14 Filistin grubunun, Hamas ve El-Fetih dahil Pekin Bildirgesi’ni imzalamasına aracılık etti. Buna karşın, Haniyeh’in öldürülmesiyle birlikte bu anlaşmalar hızla başarısız oldu. ÇİN’İN RİSKLİ HAMLESİ Çin’in Orta Doğu’da daha fazla kaos yaratma isteği, Şi Cinping'in Mao Zedong’un görüşlerini benimseyerek global Çin egemenliği için kaos yarattığını gösteriyor. Çin, İran’ı cesaretlendirerek ve bölgedeki gerilimi artırarak bu hedefe ulaşmayı umuyor.  Sonuç olarak, Çin’in yeni stratejisi, Orta Doğu’nun zaten kaotik olan yapısını daha da karmaşıklaştırma riskini taşıyor.

İran istedi Çin yardım edecek: Casus uydu üretecekler Haber

İran istedi Çin yardım edecek: Casus uydu üretecekler

Batılı güvenlik yetkilileri, İran'ın İsrail ve Orta Doğu'daki askeri hedeflere yönelik yüksek çözünürlüklü görüntüler sağlayabilecek casus uydular üretmek üzere Çinli iki uydu şirketiyle iş birliği yaptığını ortaya koydu. SOFİSTİKE KAMERALARLA DONATILMIŞ UZAKTAN ALGILAMA UYDULAR İstihbarat raporlarına göre, son aylarda İran'ın Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) üyeleri, Çinli uydu üreticileriyle sofistike kameralarla donatılmış uzaktan algılama uyduları üzerine görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler, iki ülkenin askeri iş birliğini derinleştirmeyi ve İran'ın istihbarat toplama kabiliyetlerini önemli ölçüde artırmayı hedefliyor. ÇİNLİ ŞİRKETLERİN SAĞLAYACAĞI UYDULAR Washington Post'un 19 Ağustos 2024 tarihli haberine göre, İran ve Çinli şirketler arasındaki bu yakınlaşma, İran'ın ABD ve İsrail askeri tesislerini daha etkili bir şekilde gözetleyebilmesi endişesiyle yakından takip ediliyor. Çinli şirketlerin sağlayacağı uydular, mevcut İran uydularından iki kat daha hassas optik donanıma sahip olacak. 25 YILLIK SİYASİ VE EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI Bu gelişmeler, Çin ile İran arasındaki ilişkilerin güçlenmesinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. İki ülke, üç yıl önce imzalanan 25 yıllık siyasi ve ekonomik iş birliği anlaşmasının ardından bu stratejik ortaklığı derinleştirmeye devam ediyor. İran, daha önce Rusya'dan casus uydular için yardım almıştı ve şimdi benzer desteği Çin'den bekliyor. ÇİN'İN İRAN'A SAĞLAYACAĞI DESTEK Uzmanlar, Çin ile yapılacak anlaşmanın İran'a balistik füze cephaneliğini yönlendirecek gelişmiş sistemler ve erken uyarı sistemleri sağlayabileceğinin altını çizdi. Bu durum, İran'ın Kızıldeniz'de ticari gemilere saldırılar düzenleyen Husiler’e ve Suriye ile Irak'ta ABD askeri üslerine insansız hava araçları (İHA) ve füze saldırıları gerçekleştiren vekil güçlere daha etkin bir şekilde istihbarat sağlamasına olanak tanıyabilir. Değerlendirmede, İran'ın daha önce Çin'den satın aldığı uydu görüntülerini bu gruplara sağladığı belirtiliyor. Çin'in Jilin eyaletinde bulunan Zhang Guang, ABD ve Avrupa'nın gelişmiş ticari uydularına benzer 30 santimetre çözünürlükte görüntüler üretebilen düşük maliyetli CubeSat'lar üretirken, İran'ın Hayyam uydusu yaklaşık 1 metre çözünürlükte görüntüler sağlıyor. ÇİNLİ ŞİRKETLERİN KURNAZLIĞI İran'ın Pekin merkezli Mino Space Technology ile ticari bağlar kurmaya çalıştığı ve her iki Çinli şirketin de ABD veya uluslararası yaptırımlara tabi olmadığı bildiriliyor. Çin'in, İran'a casus uydu ve diğer teknolojik destek sağlayarak uluslararası yaptırımlardan kaçınmaya çalıştığı ifade ediliyor. İKİ ÜLKE ARASINDAKİ SİLAH SATIŞI Geçen yıl, Zhang Guang'ın Wagner'e uydu görüntüleri sağladığı bildirildi. Çin'in İran'a uydu tabanlı konumlandırma teknolojisi sağlayarak Tahran'ın füze ve İHA'larının isabet oranını artırması, iki ülke arasındaki ilişkilerin son on yılda nasıl iyileştiğini gösteriyor. Çin, 2005'te İran'a silah satışlarını durdurmuş ancak 2015'te yapılan anlaşmalarla askeri iş birliğini tekrar başlatmıştı. ÇİN'İN AMACI NE? Uzmanlar, Çin'in İran'ın uzay programına yardım etmesinin sivil bir kılıfa bürünerek, bölgedeki gücüne güç katmayı amaçlığını belirtiyor. Çin, bu şekilde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle olan ilişkilerini korumaya çalışıyor.

İran'ın akıl hocası Putin'den Hamaney’e öğütler Haber

İran'ın akıl hocası Putin'den Hamaney’e öğütler

Askerî sivil hedef ayrımı gözetmeksizin Ukrayna yönelik olarak 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana topyekûn saldırı ve işgal girişimine devam eden Rusya, dünyanın diğer bölgelerindeki çalışmaları da derinleştirmeye çalışıyor. Uluslararası bir haber ajansına konuşan iki üst düzey İranlı kaynak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Tahran’da bulunan Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu aracılığıyla, İran hükûmetini Hamas lideri İsmail Haniye suikastına karşılık verirken dikkatli olunması ve sivil can kaybından kaçınılması konularında uyardığını belirtti. İddialara göre Putin, Ukrayna'da tatbik ettiği saldırıların aksine, İran'ın İsrail'e vereceği yanıtta itidalli olmasını talep ederek sivillere yönelik saldırılardan kaçınmasını önerdi. Söz konusu iddialara ilişkin olarak Kremlin’den herhangi bir açıklama yapılmazken, Rus propaganda ajansı RIA, Şoygu’nun Tahran ziyareti sırasında Haniye suikastı hakkında görüştüğünü bildirmişti. İŞGALCİ RUSYA'NIN 8 TEMMUZ TARİHLİ HAVA SALDIRISI 8 Temmuz 2024 tarihinde Rusya tarafından Ukrayna topraklarına yönelik geniş çaplı füze saldırısı gerçekleştirilmişti. Saldırı sonucunda Kıyiv, Krıvıy Rig, Pokrovsk ve Dnipro şehirlerindeki altyapıda ve konutlarda ciddi hasarlar meydana gelmişti. Ayrıca işgalci Rusya’nın gerçekleştirdiği füze saldırısında Kıyiv'in en büyük çocuk hastanesi olan, 20 binin üzerinde çocuğun tedavi gördüğü Ohmatdıt  Çocuk Hastanesi’nde ağır hasarlar oluşmuştu. Hastanede tedavi gören çocukların diğer sağlık tesislerine tahliyesi gerçekleştirilmişti.Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), 8 Temmuz 2024 tarihinde düzenlenen füze saldırısında, Ukrayna genelinde toplamda 38 kişinin hayatını kaybettiğini ve 190 kişinin yaralandığını kaydetmişti. ???? Rusya'nın Ukrayna'da vurduğu çocuk hastanesinden yeni görüntüler pic.twitter.com/V8ojAy9Rc6 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) July 8, 2024

Türkiye'den İsrail'e açılan soykırım davasına müdahillik başvurusu! Haber

Türkiye'den İsrail'e açılan soykırım davasına müdahillik başvurusu!

Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olacağını açıkladı.  Türkiye, davaya müdahil olmak için 7 Ağustos 2024 tarihinde Lahey'e dosya sunacak. Dosyanın Türkiye saati ile 16.30'da sunulması bekleniyor. "BAŞVURUMUZ, DİVAN STATÜSÜ'NÜN 63. MADDESİNE DAYANMAKTADIR" Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Keçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuz, bugün Türkiye saatiyle 16.30’da Lahey Büyükelçimiz tarafından Divan’a sunulacaktır. Son derece kapsamlı ve ayrıntılı şekilde hazırlanan başvurumuz, Divan Statüsü'nün 63. maddesine dayanmaktadır Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir .Uluslararası Adalet Divanı’ndaki dava, İsrail’in işlediği suçların cezasız kalmaması bakımından son derece önemlidir. Bu vesileyle, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. BM Güvenlik Konseyini üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, Filistinlilerin haklı davasına destek vermeyi sürdürecektir.

Çin malı gözetim araçları İsrail'e nasıl güç katıyor? Haber

Çin malı gözetim araçları İsrail'e nasıl güç katıyor?

İsrail'e karşı tutum sergilediğini öne sürerek Filistin'i desteklediğini açıklayan Çin yönetimi, perde arkasında İsrail ile iş birliği yapıyor. Doğu Türkistan'da Uygur soykırımına gözetim desteği veren Çinli kamera şirketi Hikvision'un cihazları, İsrail'in işgali altındaki Batı Şeria'da da Filistinlileri gözetliyor. SOYKIRIM DESTEKÇİSİ KAMERA ŞİRKETİ FİLİSTİN'DE Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) konuya ilişkin "Otomatik Irk Ayrımı (Automated Apartheid)" adlı rapor yayımladı. Rapora göre, Filistinlilerin sosyal olarak toplanıp gösteri düzenleyebildikleri tek kamusal alan olan Şam Kapısı’nda Filistinlilerin her an izlendiği kaydedildi. Filistinlilerin her adamını gözetleyen akıllı kameraların, Doğu Türkistan'da devam eden soykırıma teknolojik destek sağlayan Çinli gözetim şirketi Hikvision'un cihazları olduğu bildirildi. ŞİRKET ABD'DE KARA LİSTEYE ALINMIŞTI Raporda, Hikvision'un dünyanın en büyük video gözetim ekipmanı üreticilerinden biri olduğu vurgulandı. Öte yandan raporda, uluslararası insan hakları grupları arasında zaten kötü bir üne sahip olan şirketin, Çin'in Uygur Türklerine yönelik baskılarına ortak olduğu gerekçesiyle ABD tarafından kara listeye alındığı ve Birleşik Krallık tarafından da güvenlik tehdidi olarak tanımlandığı kaydedildi.  İSRAİL POLİSİNİN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRAN ÇİN KAMERALARI Uluslararası Af Örgütü, Doğu Kudüs'te yüzlerce Hikvision kamerası tespit ettiğini aktardığı raporunda, kameraların İsrail polisi ve bölgeye yerleştirilen Yahudiler tarafından işletildiğini vurguladı. Kameraların başta Şam Kapısı, Ermeni Mahallesi, Müslüman Mahallesi ve Silvan olmak üzere Doğu Kudüs'ün eski yerleşim yeri ve çevresindeki askeri altyapılara ve yerleşim alanlarına monte edildiği kaydedildi. Uygur Türkleri üzerinden deney yapılan yüz tanıma özelliklerine sahip ve herhangi bir kişinin yüzünün görüntüsüne dayanarak etnik kökenini, yaşını ve ırkını ayırt edebilen kameraların İsrail polisine kolaylık sağladığı bildirildi. ÇİNLİ ŞİRKET İNSAN HAKLARINI CİDDİYE ALMIYOR Gözetim araştırma yayını Internet Protocol Video Market'in (IPVM) hükumet araştırmaları direktörü Conor Healy, The Guardian'a yaptığı açıklamada, "Hikvision'ın Doğu Türkistan'daki Müslümanları gözetleme ve baskı altına almadaki kritik rolü ve şirketin hesap verebilirliği üstlenmemesi, şirketin etik veya insan haklarını koruma konusunda ciddi olmadığını gösteriyor" ifadelerini kullanmıştı.

İran, Hamas liderini koruyamadı! Haber

İran, Hamas liderini koruyamadı!

İran devlet televizyonunun Devrim Muhafizları Ordusuna dayandırdığı habere göre, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkian'ın yemin töreni için gittiği Tahran'da suikasta uğradı. Haniye, 31 Temmuz 2024 tarihinde kaldığı konutunda İsrail güçleri tarafından düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti. Ayrıca suikastta Haniye'nin korumasının da hayatını kaybettiği duyuruldu.  İRAN DEVRİM MUHAFIZLARI KORUMASINDAKİ KONUTTA HAYATINI KAYBETTİ Konuyla ilgili olarak açıklamada bulunan İran'ın yarı resmi haber ajansı Fars, Devrim Muhafızları Ordusunun korumasındaki gaziler için hizmet veren bir konutta gece 02.00 sularında havadan atılan bir mermiyle vurulduğunu belirtti. Hamas ve İran Devrim Muhafızları ise saldırının arka planında İsrail'in olduğunu öne sürdü. İsrail tarafından ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.  "İRAN İŞGALCİLERİ PİŞMAN EDECEKTİR" İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkian ise konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bugün aziz İran, acıya ve sevince ortak olan, direniş yolunun daimi ve gururlu yoldaşı, Filistin direnişinin cesur lideri, Kudüs şehidi Hacı İsmail Haniye'nin yasını tutuyor. Dün onun muzaffer elini kaldırdım ve bugün onu omuzlarıma gömmek zorundayım. Tanıklık etmek Tanrı adamlarının sanatıdır. İki gururlu millet olan İran ve Filistin arasındaki bağ eskisinden daha güçlü olacak, mazlumların direniş ve savunma yolu her zamankinden daha güçlü bir şekilde takip edilecektir. İran İslam Cumhuriyeti toprak bütünlüğünü, şeref ve şerefini savunacak; terörist işgalcileri korkakça eylemlerinden pişman edecektir. 'Şüphesiz ki Allah çok merhametlidir ve intikam sahibidir'"

İspanya, İrlanda ve Norveç Filistin devletini resmen tanıdı Haber

İspanya, İrlanda ve Norveç Filistin devletini resmen tanıdı

İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana  Gazze’ye yönelik saldırılarını tüm şiddetiyle sürdürüyor. Ağır insan hakları suçu işleyen İsrail’e tepkiler gelmeye devam ediyor. Avrupa Birliği (AB) üyeleri  İspanya, İrlanda ve Norveç Filistin devletini 28 Mayıs 2024 tarihinde resmen tanıdı. İspanya, İrlanda ve Norveç aldıkları bu kararla İsrail-Hamas arasında sağlanacak ateşkes sürecini hızlandıracağını kaydetti. Ayrıca Filistin devletini tanıma kararının diğer AB ülkelerini de teşvik edeceği bekleniyor. İspanya Hükümet Sözcüsü ve Eğitim Bakanı Pilar Alegria, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Alegria basın toplantısında  "İspanya dönüm noktası olan, tarihi bir karar alarak, bu zamana kadar 143 olan Filistin devletini tanıyan ülkelerin arasına eklenmiştir. Bu, İspanya'nın, adalet, tutarlılık ve barış vaadiyle bağdaşan bir kararıdır." ifadelerine yer verdi. TARİHİ BİR KARAR İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, konuya ilişkin tanıma kararı öncesinde "Bu, tek hedefi olan tarihi bir karardır: İsrailliler ve Filistinlilerin barışa ulaşması."  ifadelerini kullanmıştı. Ayrıca Sanchez, "Barışçıl bir geleceğe ulaşmak için herkesin tek çözüm olarak kabul ettiği şeye doğru ilerlemenin tek yolu budur; İsrail devletiyle barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayan bir Filistin devleti.” demişti. UKRAYNA'DA OLDUĞU GİBİ FİLİSTİN'DE… Sanchez Filistin devletinin tanınmasına ilişkin yaptığı açıklamada, İspanya'nın, "Ukrayna'da olduğu gibi Filistin'de de uluslararası insan haklarına saygı ve uluslararası hukuka uygunluğu" savunduğunu ifade etmişti. NORVEÇ, FİLİSTİN DEVLETİNİ RESMEN TANIDI Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, iki devletli çözüm konusunda İsrail’in yapıcı taahhütte bulunmamasına tepki gösterdi. Filistin’i tanıma kararının, Norveç- Filistin ilişkilerinde dönüm noktası olduğunu belirtti. İRLANDA’DAKİ FİLİSTİN MİSYONU STATÜSÜ BÜYÜKELÇİLİĞE YÜKSELTİLDİ İrlanda Dışişleri Bakanlığı da, Batı Şeria'daki Ramallah'taki temsilcilik ofisini büyükelçiliğe yükselterek bir büyükelçi atayacağını, İrlanda'daki Filistin misyonunun statüsünü de büyükelçiliğe yükselteceğini duyurmuştu. İSRAİL, GAZZE’YE SALDIRILARINA DEVAM EDİYOR Filistin direniş örgütü Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim 2023 tarihinde abluka altındaki şehirlerin kontrolü yeniden sağlamak amacıyla başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'na karşı İsrail güçleri harekete geçmişti. İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki sert müdahalesi ve hava saldırıları devam ediyor. Yaşanan çatışmalarda çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bin 984'ü aştı. İSRAİL, ÇADIR KENTİ VURDU  İsrail, 26 Mayıs 2024 tarihinde Gazze Şeridi’nin Refah kentinde sivillerin sığındığı “Güvenli Bölge” diye adlandırılan kampı vurdu. İsrail saldırılarının sonucunda Refah’ta en az 40 kişi hayatını kaybetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.