SON DAKİKA
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İsrail

QHA - Kırım Haber Ajansı - İsrail haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsrail haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

ABD'den İsrail'e 7,4 milyar dolarlık silah satışı Haber

ABD'den İsrail'e 7,4 milyar dolarlık silah satışı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı bünyesindeki Savunma, Güvenlik ve İşbirliği Ajansı tarafından ABD Kongresine gönderilen bildirime göre, Dışişleri Bakanlığı İsrail'e 7,4 milyar dolarlık yeni silah satışına onay verdi. Bu gelişmeyle birlikte Donald Trump yönetimi, İsrail'e 660 milyon dolarlık 3 bin AGM-114 Hellfire füzesi ile toplam değeri 6,75 milyar dolar olan bomba, mühimmat, güdüm kitleri, füzeler ve mühimmat desteği ve ilgili ekipmanların satılmasına onay vermiş oldu. İsrail'e 2 bin 166 küçük çaplı bomba, 2 bin 800 genel amaçlı 500 kilogramlık bomba, 13 bin Müşterek Doğrudan Saldırı Mühimmatı (JDAM) güdüm kitinin yanı sıra farklı kategorilerde binlerce bomba ve güdüm kiti teslim edilecek. Onaylanan silah satışları, hem ABD stoklarından hem de "Boeing", "ATK Tactical Systems" ve "L3Harris" şirketleri dahil olmak üzere yüklenicilerden sağlanacak. Söz konusu silah satış onayının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Vaşington'da bulunduğu döneme denk gelmesi ise dikkati çekti. KONGRE SATIŞLARI ENGELLEME YETKİSİNE SAHİP ABD yönetiminin onaylayarak Kongreye resmi bildirimde bulunduğu yabancı ülkelere silah satışlarında, NATO üyesi ülkelerle birlikte Güney Kore, Avustralya, Japonya, İsrail ve Yeni Zelanda için 15 günlük yasal itiraz süresi bulunuyor. Bu süre zarfında Kongreden söz konusu satışın engellenmesine yönelik itiraz gelmemesi halinde satışın onay süreci tamamlanmış oluyor.

İsrail ve Hamas, Gazze'de ateşkes için anlaşmaya vardı Haber

İsrail ve Hamas, Gazze'de ateşkes için anlaşmaya vardı

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarda bugün ateşkes kararı alındı. Ateşkesin, 19 Ocak 2025 tarihinde başlayacağı öğrenildi. Taraflar, ateşkes ve esir takası hususunda mutabakata vardı. Ateşkes kararını Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani açıklarken; karar Gazze'de büyük bir sevinçle karşılandı. Bu kapsamda, İsrail ve Hamas elindeki rehineleri serbest bırakacak.  İsrail güçleri, aşamalı bir şekilde Gazze'nin merkezinden çekilecek. İsrail güvenlik kabinesi ise bu anlaşmayı onaylamak için 16 Ocak 2025 tarihinde toplantı yapacak. BİDEN VE TRUMP ATEŞKES KARARINI DOĞRULADI Gazze'deki ateşkes, ABD Başkanı Joe Biden tarafından da doğrulandı. Biden, ateşkes ve esirlerin serbest kalması hususunda anlaşma sağlandığını açıkladı. Öte yandan, ABD'de 20 Ocak 2025 tarihinde Oval Ofis'e girecek olan Donald Trump, Hamas ve İsrail arasındaki ateşkesi duyurdu ve esirlerin serbest kalacağını bildirdi. Ateşkesi açıklayan ilk lider olan Trump, "Orta Doğu'daki rehineler için bir anlaşmamız var. Yakında serbest bırakılacaklar." açıklamasını yaptı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN "ATEŞKES" YORUMU Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise ateşkes kararı hakkında, "Filistin Direniş Hareketi Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Anlaşmanın, Filistinli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını, kalıcı barış ve istikrara kapı aralamasını temenni ediyoruz" açıklamasını yaptı. Diğer yandan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ise İsrail güçleri ve Hamas arasında sağlanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını dile getirdi. Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Filistinli sivillerin Gazze'nin kuzeyine dönmeleri ve ablukada yaşayan bölgeye insani yardımın girmesi bekleniyor.

Polonya: Netanyahu, Auschwitz’in anma törenine katılması halinde tutuklanacak Haber

Polonya: Netanyahu, Auschwitz’in anma törenine katılması halinde tutuklanacak

Polonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Wladyslaw Bartoszewski, Varşova yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) kararlarına saygı duyduğuna dikkat çekerek; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Polonya'daki Auschwitz toplama kampının kurtarılışının 80. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenecek olan törene katılması halinde tutuklanacağını duyurdu. NETANYAHU TÖRENE KATILMAYACAK Polonya gazetesi Rzeczpospolita'nın 20 Aralık 2024 tarihli haberine göre Netanyahu, UCM'nin çıkardığı bu emir uyarınca duyduğu endişe nedeniyle 27 Ocak 2025 tarihinde düzenlenecek olan törene katılmayacak. UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım 2024 tarihinde Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı. AUSCHWİTZ TOPLAMA KAMPI Auschwitz toplama kampı kompleksi kendi türünde Nazi rejimi tarafından oluşturulan en büyük kamplardan biriydi. Kampların hepsinde zorunlu çalıştırılmak için getirilmiş ve hapsedilmiş esirler vardı. Kamplar savaş öncesi Almanya-Polonya sınırında yer alan Yukarı Silesia yakınına, Krakow'un  batısına kuruldu. Yukarı Silesia bölgesi Polonya'nın işgal edilmesinin ardından 1939 yılında Nazi Almanyası'na katıldı. Almanya'nın ve Alman işgali altındaki Avrupa'nın en önemli güvenlik, gözetim ve terör organı olan Schutzstaffel (SS) subayları, Polonya'daki Oswiecim şehrinin yakınına üç tane ana kamp kurdu. Bu kamplar: Mayıs 1940'ta Auschwitz I, 1942'nin başında Auschwitz II (Auschwitz-Birkenau) ve Ekim 1942'de Auschwitz III (Auschwitz-Monowitz) kamplarıdır. Auschwitz kampları, Nazi rejiminin ve Polonya'daki Alman işgalci birliklerin gerçek düşmanlarının ve düşman olduğu düşünülen kişilerin hapsedilmesini amaçlıyordu. Ayrıca Nazi Almanyası'nın güvenliği için, SS subayları ve polis tarafından ölüm emri verilen küçük, hedef grupların fiziksel olarak ortadan kaldırılabileceği bir alan sağlıyordu. 1942'den 1944 yazının sonuna kadar Avrupa'da Almanya tarafından işgal edilmiş ya da Almanya'nın müttefiki olan hemen hemen bütün ülkelerden trenler, Auschwitz-Birkenau kampına Yahudi taşımaya devam etti. 7 Ekim 1944'te, Auschwitz-Birkenau'da Krematoryum IV'e götürülecek yüzlerce esir, öldürüleceklerini öğrendiğinde ayaklanma çıkardı. Ayaklanma sırasında, esirler 3 gardiyanı öldürdü ve krematoryumu ve yanındaki gaz odasını yaktı. Esirler, yakınlardaki silah fabrikasında zorla çalışan Yahudi kadınlar tarafından kampa kaçak olarak sokulan patlayıcıları kullandı. Almanlar ayaklanmayı bastırdı ve ayaklanmaya katılan esirlerin neredeyse hepsini öldürdü. Patlayıcıları kampa getiren Yahudi kadınlar ise, Ocak 1945'in başında herkesin gözü önünde asılarak idam edildi. Auschwitz toplama kampında tutulanlar, 27 Ocak 1945'te serbest kalabildi. Auschwitz, yaklaşık 6 milyon insanın toplama kamplarında öldürüldüğü Yahudi soykırımı için simge niteliği taşıyor. Sadece Auschwitz kampında yaklaşık 1 milyondan fazla kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

İsrail, Suriye'de Rus deniz üssünün bulunduğu Tartus'u vurdu! Haber

İsrail, Suriye'de Rus deniz üssünün bulunduğu Tartus'u vurdu!

İsrail savaş uçakları, 15 Aralık'ı 16 Aralık'a bağlayan gece, Rus deniz üssünün bulunduğu Suriye'nin Tartus kenti limanlarını hedef aldı. İsrail'in askerî üssünü barındıran Rus donanmasına bir dizi saldırı düzenlendiği ileri sürüldü. İsrail medyası; hava saldırılarının, Rus donanması tarafından kullanılan bir üs ve bir askeri tersane de dahil olmak üzere Rus ordusuyla bağlantılı birimleri hedeflediğini ileri sürdü. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından yapılan açıklamada; İsrail savaş uçaklarının, hava savunma birimleri ve karadan karaya füzelerin depoları da dahil olmak üzere bir dizi yeri hedef alan saldırılar düzenlediği ifade edildi. Gözlemevi, bombardımanın, 2012'den bu yana Suriye'nin kıyı bölgesindeki en ağır saldırılardan biri olduğunu ifade etti. Ayrıca kıyıdan yaklaşık 11 kilometre içeride bir mühimmat deposunun hedefler arasında bulunduğu kaydedildi. RUSYA LİMANDAN ÇEKİLİYOR MU? İşgalci Rusya'nın Suriye'nin Tartus Limanı'ndaki donanmasının tahliye etmeye başladığı ifade edilmişti. Bu bağlamda Rus yardımcı gemisi Yelyna'nın 2 Aralık 2024 tarihinde limandan ayrıldığı ifade edildi. Sonrasında, Tartus ve Hmeymim'deki üslere toplanan Rus askerlerinin buradan tahliye beklediği ifade edilmişti. Ancak, Rusya'nın üslerden ayrılmamak için görüşmeler yaptığı da ileri sürülmüştü. RUSYA, SURİYE'DEKİ ÜSLERİNİ KORUMAK İÇİN YENİ YOLLAR ARIYOR Rusya Federasyonu ile Suriye'deki yeni yönetim ile bir anlaşmaya varıldığı ve tahliye olan Rus askerlerine ve üslere herhangi bir saldırı yapılmaması noktasında mutabakat yapıldığı biliniyordu.  Tahliye olmayı bekleyen Rus askerlerin, daha önce etrafı yağmaladığı aktarılmıştı. Bu kez Ukrayna istihbaratı, Rusların üslerde varlığını sürdürmek istediği yönünde söylentilerin olduğunu ifade etti. Şu an için üslerde 3 bin civarı Rus askerinin bulunduğunu ve bu üslerde yiyecek ve içme suyu konusunda sorunların baş gösterdiğini kaydetti. Öte yandan; İngiliz istihbaratı da Suriye'de Rusya'nın, askeri üslerinin kontrolünü sürdürmeye çalıştığını öne sürdü. Bloomberg'in iddiasına göre Kremlin, Tartus ve Hmeymim Rus üslerini korumak için yeni yollar arıyor. SURİYE'DEKİ RUS ÜSLERİ KALIYOR MU? Baas rejiminin devrilmesinin ardından Rusya'nın 2015'ten beri Suriye'nin Tartus ve Hmeymim şehirlerinde bulunan üslerinin durumu merak ediliyor. Orta Doğu'daki iki önemli üssünü kaybetmek istemeyen Rusya, Suriye'deki yeni yönetimle temasa geçti. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, 12 Aralık'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesinin ardından kurulan geçici yönetimle temas kurduklarını aktardı. Temasların yapıcı yönde ilerlediğini dile getiren Bogdanov, Suriye'deki Rus askeri üsleri konusunda, “Üsler Suriye topraklarında kalıyor. Şimdilik bu konuda başka bir karar alınmadı.” açıklamasını yaptı. Üslerin sözde Suriye yönetiminin isteği üzerine ülkede konuşlandırıldığını belirten bakan yardımcısı, “Hedefimiz teröristlerle, DEAŞ ile mücadeleydi. Herkes, terörle ve DEAŞ'ın kalıntılarıyla mücadelenin bitmediği konusunda hemfikir.” ifadelerini kullandı.

Trump: Putin, ben başkan olsaydım asla Ukrayna'yı işgal etmezdi Haber

Trump: Putin, ben başkan olsaydım asla Ukrayna'yı işgal etmezdi

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Time dergisinde "Yılın Kişisi" seçilmesinin ardından dergiye ayrıntılı bir röportaj verdi. Time dergisindeki röportaj, 12 Aralık 2024 tarihinde yayımlandı. Donald Trump; Time dergisi tarafından verilen yılın kişisi ünvanını, ilk olarak başkan seçildiği 2016 yılında almıştı. Time dergisindeki röportajda Başkan Trump; seçim zaferini, dünya ekonomik dengelerini, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı ve Orta Doğu'daki son gelişmeleri değerlendirdi. ORTA DOĞU, RUSYA VE UKRAYNA'DA OLANLARDAN DAHA KOLAY ÇÖZÜLEBİLECEK BİR SORUN Rus saldırıları altındaki Ukrayna'da devam eden topyekun savaş hakkında açıklama yapan Başkan Trump, "Orta Doğu'nun, Rusya ve Ukrayna'da olanlardan daha kolay çözülebilecek bir sorun olduğunu düşünüyorum. Orta Doğu'daki problemlerin çözüleceğini düşünüyorum. Rusya-Ukrayna'dan daha karmaşık ama daha kolay çözülebileceğini düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. TRUMP, PUTİN İLE İLGİLİ SORUYU GEÇİŞTİRDİ Donald Trump, Başkan seçilmesinin ardından tartışmalara sebep olan Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ile görüşüp görüşmediğiyle ilgili soruyu geçiştirdi. Trump, Time muhabirine, "Sana söyleyemem. Sana söyleyemem. Bu uygunsuz" dedi. "PUTİN, BEN BAŞKAN OLSAYDIM UKRAYNA'YI ASLA İŞGAL ETMEZDİ" ABD'nin 47. Başkanı seçilen Trump, "Ukrayna sizin arabuluculuk yapacağınızı söylediğiniz barış anlaşmasını kabul etmezse, onlara sağladığınız askeri, insani ve istihbarat yardımlarını kesecek misiniz?" sorusuna, "İnsanlarla konuştuğumda yardım etmek için çok iyi bir planım olduğunu düşünüyorum, ama o planı ifşa edersem neredeyse değersiz bir plan haline gelir" ifadelerini kullandı. Diğer yandan, Trump; Ukrayna-Rusya Savaşı'nın çıkması, Rusya'nın Ukrayna'da topyekun savaş, işgal girişimi ve saldırılara başlaması hakkında ise "Başkan olsaydım bu asla olmazdı" sözlerini sarf etti. Donald Trump, konu hakkında, "Bence, vazgeçerseniz bir anlaşmaya varamazsınız. Ve tüm bunlara katılmıyorum çünkü asla olmamalıydı. Putin, ben başkan olsaydım, çok sayıda nedenden ötürü Ukrayna'yı asla işgal etmezdi. Birincisi, petrol fiyatlarını yükselttiler. Petrol fiyatlarını yükselttiklerinde, bunu kar elde etme aracı haline getirdiler, petrol fiyatı düşürülmeliydi. Düşürülseydi, sadece ekonomik nedenlerle bile savaş başlamazdı. Biliyorsunuz, bu bir savaş, bu bir trajedi. Bu, herkesin bildiğinden çok daha büyük bir ölüm. Gerçek sayılar ortaya çıktığında, inanmayacağınız sayılar göreceksiniz"  açıklamasını yaptı. TRUMP, BİDEN'IN ATACMS FÜZELERİ KARARINI ELEŞTİRDİ ABD'nin seçilmiş başkanı Trump, "Ukrayna'yı terk eder miydiniz?" sorusuna verdiği yanıtta, Biden'ın Ukrayna'ya ATACAMS füzelerini Rusya'ya karşı kullanma izni vermesini eleştirdi. Trump, soruya şöyle yanıt verdi: "Yakın zamanda hükumetten bir grup insanla bir toplantı yaptım, gelip bana brifing verdiler ve son bir ayda öldürülen ölü askerlerin sayısı, hem Ruslar hem de Ukraynalılar için şaşırtıcı ve miktarlar oldukça eşit. Biliyorsunuz, öyle olmadıklarını söylemeyi sevdiklerini biliyorum ama oldukça eşitler. Olan biten çılgınca. Rusya'ya, yüzlerce mil öteye füze gönderilmesine şiddetle karşı çıkıyorum. Bunu neden yapıyoruz? Bu savaşı tırmandırıyoruz ve daha da kötü hale getiriyoruz. Bunun yapılmasına izin verilmemeliydi. Şimdi sadece füzeler değil başka tür silahlar da veriliyor. Ve bunun çok büyük bir hata olduğunu düşünüyorum, çok büyük bir hata." "ANLAŞMAYA VARMANIN TEK YOLU UKRAYNA'DAN AYRILMAMAKTIR" Donald Trump, ABD'nin Ukrayna'ya verdiği desteği, savaşı sona erdirme müzakerelerinde Rusya'ya baskı yapmak için bir koz olarak kullanacağını söyledi. Trump, "Bir anlaşmaya varmak istiyorum... Anlaşmaya varmanın tek yolu Ukrayna'dan ayrılmamaktır" dedi. "İNSANLARIN ÖLDÜRÜLMESİNİ İSTEMİYORUM" Ayrıca, İsrail-Filistin arasındaki çatışmalar hakkında da değerlendirme yapan Trump, Gazze'deki savaşın sona ermesini istediğini belirtti. Trump, Gazze'deki saldırılar nedeniyle sivil katliamlarıyla gündeme gelen Netanyahu'ya atıf yaparak, "Benim savaşı bitirmek istediğimi biliyor. Her şeyin bitmesini istiyorum. İnsanların öldürülmesini istemiyorum. İster Rusya, Ukrayna, ister Filistinliler ve İsrailliler ya da Orta Doğu'daki diğer gruplar olsun" ifadelerini kullandı. Öte yandan, Trump, röportajda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya güvenmediğini kaydetti. TRUMP'IN ABD'Sİ: RUSYA'YA TOPRAK TAVİZİ VERİLECEK Mİ? Bilindiği üzere, ABD'de 20 Ocak 2025 tarihinde Trump, ABD'nin 47. Başkanı olarak Oval Ofis'e girecek. Trump, yönetime gelmeden seçim vaadi olarak Ukrayna-Rusya Savaşı'nı bitirmeyi öne sürmüştü. Bu noktada, seçim galibiyetinin ardından Trump ve Putin arasında gizli bir görüşme olduğu kamuoyuna yansıdı. Bu görüşmeler neticesinde; Rusya'ya bazı tavizlerin verileceği ve savaşın sona ermesi için Ukrayna'ya baskı yapılacağı yönünde uluslararası kamuoyunda bir beklenti mevcut. Rusya, üç yılını dolduracak olan topyekun savaş boyunca sivillere yönelik ağır insanlık suçları işledi, işkence ve kötü muameleye imza attı. Ayrıca, savaş suçları işleyen Putin yönetimi, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne alenen tehdit oluşturan faaliyetler yürütüyor. 2014 yılından bu yana Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım'ı işgal altında tutan Putin Rusyası, Ukrayna'nın tamamında egemen olmak için işgal girişimi ve topyekun saldırılara devam ediyor.

KKTC'den GKRY'nin silahlanmasına tepki Haber

KKTC'den GKRY'nin silahlanmasına tepki

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) son dönemlerde artan silahlanma faaliyetleri hakkında açıklama yayımladı. "BÖLGEDEKİ HASSAS DENGELERİ DEĞİŞTİRME" TEHLİKESİ! Bakanlık, bu eylemlerin "hassas dengeleri değiştirme" tehlikesi taşıdığını; "ABD yönetiminin stratejik ortaklık kisvesi altında Güney Kıbrıs Rum yönetimine vermekte olduğu desteğin ve İsrail ve Fransa gibi ülkelerin Kıbrıs Rum tarafı ile yaptığı askeri iş birliklerinin bölgedeki hassas dengeleri değiştirme tehlikesi taşıdığını uzun bir süreden bu yana ısrarla ifade etmekteyiz." ifadeleriyle belirtti. GKRY'NİN İSRAİL İLE İŞ BİRLİĞİNE VE NATO İDDİALARINA TEPKİ GKRY'nin  İsrail’in hava savunma sistemini Kıbrıs Rum savunma sistemine müdahil etme yönünde ve NATO üyeliği konusunda girişimler yapmakta olduğu haberlerinin basında yer aldığını belirten Bakanlık,  GKRY'nin NATO üyeliği isteği hakkında "Avrupa Birliği tarafından yapılan tarihi hata ile Kıbrıs meselesinde bir anlaşmaya varılmadan önce gayrı yasal bir şekilde tek taraflı olarak üyeliğe kabul edilen Rum tarafı, NATO ittifakının genişleme kararının oy birliği ile alındığını unutmuş olacak ki, NATO’ya üye olmayı düşünecek kadar cesaretlendirilmiştir. Rum tarafının bu cesareti hangi güçlerden aldığı ortadadır." değerlendirmesini yaptı. KKTC'DEN ULUSLARARASI KAMUOYUNA MESAJ Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail ve Fransa'nın çıkarları doğrultusunda GKRY'yi askeri bir üs haline getirmeye çalıştığını belirten Bakanlık, Ada’nın eşit sahipleri olarak KKTC'nin karşı mücadelesinin devam edeceğini aktardı. Açıklamada "Rum tarafının sözde “güvenlik tehdidi” altında olduğu gerekçesiyle artırdığı silahlanma faaliyetlerinin ileride tüm Ada’ya bir felaket getirme olasılığı çok yüksektir. Dolayısıyla, bir kez daha ilgili tüm tarafları sağduyu ile hareket etmeye ve uluslararası aktörleri Kıbrıs Rum kesimini cesaretlendirmekten vazgeçmeye davet ediyoruz." ifadeleriyle uluslararası kamuoyuna seslendi.

Lübnan’da neler oluyor? Haber

Lübnan’da neler oluyor?

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana gerilim git gide artıyor ve Gazze’de İsrail tarafından katledilen sivil sayısı 41 bin 534’e yükseldi. İsrail ile Lübnan arasında ise neredeyse bir yıldır zaman zaman şiddetlenen çatışmalar meydana geliyor. Lübnan’da 17 Eylül 2024 tarihinde Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen çağrı cihazları ve telsizler bir gün arayla patladı ve en az 37 kişi ölürken 3 binden fazla kişi yaralandı. Lübnan bu saldırılardan İsrail'i sorumlu tutuyor. İsrail yetkilileri ise  Beyrut'un iddialarına henüz bir yorum yapmadı. TELSİZLERE NASIL SIZILDI? Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizlerin patlamasına dair yanıtlanmayı bekleyen bir sürü cevap var. Uzmanların görüşü bu ölçüde hasara yol açabilmeleri için, Hizbullah'ın eline geçmeden önce cihazlara patlayıcılar konulduğu yönünde. Gözler ise “BAC Danışmanlık” adlı bir şirkete çevrildi. İnfilak eden çağrı cihazlarının büyük kısmında Gold Apollo Rugged Pager AR924 yazısı yer alıyordu. Tayvanlı şirket Gold Apollo ise AR-924 lisansını BAC Consulting'e verdiklerini, bu modelin Macar başkenti Budapeşte merkezli BAC tarafından tasarımlandığı, üretildiği ve satıldığını açıkladı. ÇAĞRI CİHAZLARI NASIL PATLADI? 19 Eylül 2024 tarihinde saat 15.30’da çağrı cihazlarına lider kadrosundanmış gibi görünen bir mesaj iletildi. Çağrı cihazı bildirim sesiyle titremesinin hemen ardından binlerce cihaz infilak etti. Kırım Haber Ajansı muhabiri (QHA) bölgeden ulaştığı kaynağından aldığı bilgiler doğrultusunda hem Lübnan halkı ve yönetimi gözünden olayları inceledi hem de Lübnan Türkmenlerinin bu durumdan nasıl etkilendiğini sordu. “BU İŞ İNSANLARI HİZBULLAH İLE YAKIN İLİŞKİ İÇİNDEYDİ, BU YÜZDEN CİHAZLAR DETAYLI BİR ŞEKİLDE İNCELENMEDİ” QHA’ya konuşan kaynak, “İsrail telefonları hedef almadı; Hizbullah askerleri tarafından kullanılan iletişim cihazlarını hedef aldı. Yaklaşık 4 bin cihaz, Macaristan'dan Hizbullah için iş insanları tarafından satın alındı. Bu iş insanları Hizbullah ile yakın ilişki içindeydi, bu yüzden cihazlar detaylı bir şekilde incelenmedi.” dedi. Kaynak, cihazları satan şirketin aslında Mossad için bir paravan şirketi olduğunu ve bu durumun iki olasılıkla karşı karşıya bıraktığını ise şu ifadelerle açıkladı: Ya iş insanları Mossad için çalışıyorlardı. Ki, doğru sonucun bu olduğunu düşünüyorum. Ya da şirketin İsrail ile bağlantılı olduğunu bilmiyorlardı. Şirket şimdi kapatıldı ve hakkında başka bir bilgi mevcut değil. LÜBNAN YÖNETİMİNİN BU OLAYLAR KARŞISINDAKİ TUTUMU NASIL VE CEVABI NASIL OLACAK?  QHA muhabirinin Lübnan yönetiminin tutumuna ilişkin sorusuna “Lübnan hükûmetinin üyelerinin çoğu Hizbullah ile müttefiktir. Yapabilecekleri tek şey, Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla İsrail'e karşı uluslararası mahkemelerde dava açmak, Lübnan halkına destek ve yardım sağlamaktır.” şeklinde cevap verdi. “GAZZE'Yİ DESTEKLEMEK İSTİYORLAR AMA KENDİ ÜLKELERİNİN YIKILMASINI DA İSTEMİYORLAR” Kaynak, “Lübnan halkı yaşanan bu gelişmeler hakkında ne düşünüyor? Ne istiyor ve hissediyor?” sorusunu cevaplarken  çoğu Lübnanlının savaşa karşı olduğu ancak İsrail'in Lübnan'a saldırmasından dolayı intikam alınmasını istediklerini kaydetti. Sözlerine “Gazze'de masum insanları öldüren bir ülkeye karşı zayıf görünmek istemiyorlar. Lübnan halkı arasında genel bir görüş var: Gazze'yi desteklemek istiyorlar ama aynı zamanda kendi ülkelerinin yıkılmasını da istemiyorlar. Hizbullah’ın iletişim cihazlarının patlaması insanlara fiziksel olarak zarar vermemiş olabilir ancak kamuya açık alanlarda meydana gelmesi, onları psikolojik olarak etkiledi. Herkes yakınlarıyla iletişime geçmeye çalışıyordu, bu da ek bir sıkıntıya neden oldu.” diyerek devam etti. LÜBNAN TÜRKMENLERİ İSRAİL SALDIRILARINDAN NASIL ETKİLENDİ? Lübnanlı Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri genellikle çatışma bölgelerinden uzakta ancak iletişim cihazlarının infilak etmesinden dolayı tüm bölgeler etkilendi. Bekaa bölgesinde, Türkmen köylerinin çoğu Hizbullah’ın kontrolü altında. Kuzey bölgelerinin çoğu bombalamaya maruz kaldı ve bugün de İsrail tarafından bombalanıyor. QHA’ya konuşan kaynaktan alınan bilgilere göre, Batı Bekaa bölgesinde bulunan Kifrraya köyü ve Akkar'daki Türkmen bölgeleri Hizbullah'ın kontrolünde olmadığı için hava saldırılarına maruz kalmadı. Güney Lübnan’a en yakın Türkmen köyü ise Kifrraya köyü ve burası daha önce 1982 yılında İsrail güçleri tarafından işgal edildi. Bununla birlikte kaynak, Lübnan’a yapılacak herhangi bir işgal sonucunda Türkmen bölgelerinin de tehlikeye gireceğini ve Türkmenlerin yaşadığı en tehlikeli bölgenin şu an Kuzey Bekaa bölgesi olduğunu kaydetti. Ayrıca İsrail’in hava saldırılarının bu bölgede yoğunluk kazandığını belirtti. Kaynak bu noktada “Eğer imkanlarım olsaydı, bu bölgelerdeki Türkmenleri bombardıman bitene kadar güvenli yerlere gönderirdim.”  ifadelerini kullandı. İsrail ordusu 23 Eylül 2024 tarihinden bu yana Lübnan’ın güneyine hava saldırıları düzenliyor. Lübnan Sağlık Bakanlığının bildridiğine göre, İsrail’in saldırıları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 581'e çıktı. Lübnan’da saldırılar sonucunda Beyrut’a doğru hareket eden yerinden edilen kişi sayısı yarım milyona yaklaşırken ülke genelinde eğitime ara verildi ve okullar yerinden edilen halkın barınması için kullanılıyor.   İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, Lübnan’da Hizbullah’a ait 100’den fazla hedefi bombaladıklarını bildirmişti. HİZBULLAH İLK DEFA TEL AVİV'E FÜZE FIRLATTI İsrail savaş uçakları, Lübnan'ın güney, doğu ve orta kesimlerindeki birçok beldeye hava saldırıları yaparken, Hizbullah da 8 Ekim 2023'ten bu yana ilk defa Tel Aviv'e füze fırlattı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.