SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gkry

QHA - Kırım Haber Ajansı - Gkry haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gkry haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KKTC Dışişleri Bakanlığından AB'ye tepki! Haber

KKTC Dışişleri Bakanlığından AB'ye tepki!

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in, AB'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyeliğinden ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın TDT Devlet Başkanları 11. Zirvesi'ne katılmasından rahatsız olduğunu dile getirdiği yazılı açıklamasına, KKTC Dışişleri Bakanlığı tarafından tepki gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Borrell tarafından yapılan bu açıklamanın "KKTC'nin yeni vizyonunun zemin bulmasından duyulan hazımsızlığın bir tezahürü" olarak değerlendirildiği aktarıldı.  AB'YE YANLI TUTUMUNU SONLANDIRMASI ÇAĞRISI! Açıklamada, Ada'daki iki devletli yapıyı hatırlatılırken aynı zamanda AB'nin yanlı tutumunu da sonlandırması gerektiğini kaydetti. Bakanlık, şu ifadelere yer verdi: Bu gibi mesnetsiz söylemler, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü gibi özden gelen hakları çerçevesinde ve kendi kaderini kendi tayin etme hakkını kullanarak kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Ada'daki iki devletten biri olduğu gerçeğini asla ortadan kaldıramaz. Yaptığı bu talihsiz açıklamayla Kıbrıs meselesinde tarafsız olamayacağını bir kez daha teyit etmiş olan AB’yi, bu yanlı ve yanlış tutumuna bir an önce son vermeye ve Rum tarafının sözcülüğünü yapmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz. "AB’NİN BM ŞARTI’NA ATIF YAPMAK SURETİYLE TDT ÜYELERİ ÜZERİNDE BASKI KURMAYA ÇALIŞMASI BÜYÜK BİR HADSİZLİKTİR" AB'nin Rum tarafına sağladığı desteğin Ada'daki durumu zorlaştırdığının vurgulandığı açıklamada, "Kendi değer ve prensipleri hilafına, Kıbrıs meselesi çözülmeden Rum tarafını tek taraflı olarak üye yapmakla meseleyi içinden çıkılamaz bir hale getiren AB’nin BM Şartı’na atıf yapmak suretiyle TDT üyeleri üzerinde baskı kurmaya çalışması büyük bir hadsizliktir." ifadelerine yer verildi. Bakanlığın açıklamasında Kıbrıs Adası'ndaki Türk halkının Ada'nın geleceği üzerinde en az Rumlar kadar söz hakkına sahip olduğu vurgulandı. Açıklamada "Kıbrıs Türk halkının, adanın geleceği üzerinde en az Rum tarafı kadar söz sahibi olduğu gerçeğini göz ardı etmeye devam eden AB’ye, Rum tarafını daha da şımartmaktan başka bir amaca hizmet etmeyen bu tutumuna son verme çağrımızı bir kez daha yineliyoruz." ifadeleriyle AB'ye çağrıda bulunuldu. Ayrıca, yapılan bu tarz olumsuz ve yanlı eleştirilerin, KKTC'nin mücadelesinde haklı olduğunu göstermek için çabalamasını teşvik ettiğini ve haklı davasını her platformda savunma azmini pekiştirdiği kaydedildi. AB'DEN KKTC'YE "AYRILIKÇI" İTHAMI AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 7 Kasım 2024 tarihinde yazılı bir açıklamada bulundu. TDT'nin Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te tertip edilen Devlet Başkanları 11. Zirvesi sonrasında yapılan açıklamada, AB'nin KKTC'nin TDT üyeliğinden ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın zirveye katılmasından rahatsız olduğu dile getirildi. Açıklamada, KKTC'den "Kıbrıslı Türklerin ayrılıkçı oluşumu" olarak bahsedildi. Ayrıca TDT'nin gözlemci statüsü vererek, "KKTC'yi meşrulaştırmaya yönelik tekrarlanan girişimleri" olduğu ve AB'nin bunu reddettiği kaydedildi. Bu hususların TDT'nin bazı üyelerinin güçlü bir şekilde desteklediği Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nın toprak bütünlüğü ilkesine aykırı olduğu savunulan açıklamada, AB'nin sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni (GKRY) tanıdığı belirtildi.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Kapalı Maraş'a ilişkin açıklamalarda bulundu Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Kapalı Maraş'a ilişkin açıklamalarda bulundu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 7 Ekim 2024 tarihinde Kapalı Maraş'ın bazı bölümlerinin ziyarete açılmasının yıl dönümü vesilesiyle KKTC'de düzenlenen etkinliğe katılım sağladı.  KAPALI MARAŞ 4 YILDA 2 MİLYON 200 BİN ZİYARETÇİYİ AĞIRLADI Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, etkinlikte gerçekleştirdiği konuşmasında Kapalı Maraş'ın açılmasının önemli bir siyasi gelişme olduğunu vurguladı. Kapalı Maraş'ın açıldığı 8 Ekim 2020 tarihinden bu yana yaklaşık  2 milyon 200 bin ziyaretçiyi ağırladığını belirten Tatar, bu durumun ülke ekonomisini ve turizmini güçlendirdiğini vurguladı. Tatar, gerçekleştirdiği tüm uluslararası görüşmelerde Kapalı Maraş'ın KKTC'nin sınırları içerisinde olduğunu vurguladığını da ifade etti.  KAPALI MARAŞ'IN AÇILMASI, TÜRK DÜNYASINA BÜYÜK BİR HİZMET Ayrıca Anadolu Ajansına (AA) değerlendirmelerde bulunan Tatar, Kapalı Maraş'ın açılmasının Mavi Vatan ve Türk dünyası için önemine değindi. Tatar, değerlendirmelerinde "Akdeniz'de bağımsız bir Türk devleti ve bütün Türk dünyasının en güneydeki bir temsilcisi olarak, bu devletin kendisi içerisinde bağımsızlığını ve özgürlüğünü daha pekiştirmesi bakımından, egemenlik hakkımızı kullanarak kapalı Maraş'ın açılması, bir bakıma da Türk dünyasına büyük bir hizmet olmuştur." ifadelerini kullandı.  Tatar, Kapalı Maraş ile ilgili hedeflerini şu ifadelerle açıkladı: Uzun vadede hedefimiz, Maraş'ta bazı binaların yıkılarak yeniden yapılması, bazılarının da tadil edilerek milli ekonomiye kazandırılmasıdır. Maraş'ın açılmasının ekonomimize doğrudan ve dolaylı çok önemli katkısı olduğu bir gerçektir. Bundan sonraki süreçte umarım Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden sorunlar giderilir fakat orada şöyle bir ayrıntı var, 1571'den sonra Kıbrıs'ın çoğu vakıf malına dönüştürülmüştür. İngiltere 1878'de yapılan anlaşmaya aykırı olarak Maraş'taki vakıf mallarını Rumlara peşkeş çekmiştir. Şimdi Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF) bu konu üzerine çalışıyor ve vakıf mallarının peşkeş çekilmesi ile ilgili itirazları var. Yargı bu durumu dikkate alıyor. İnşallah bu şekilde de çözümler olacaktır. KAPALI MARAŞ TAM 4 YIL ÖNCE AÇILDI Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sınırları içerisinde yer alan ve 46 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinin bir bölümü 8 Ekim 2020 tarihinde saat 12 sularında halkın kullanımına açılmıştı.  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Maraş'ta yapılan açılım dahil tüm süreçlere karşı çıkarken, KKTC, Maraş'taki egemenliğinden dolayı bölgedeki tasarrufunu kimse ile paylaşmayacağını ısrarla vurgulamaya devam ediyor.

“Famagusta” dizisi Kıbrıs gerçeklerini çarpıtıyor! Haber

“Famagusta” dizisi Kıbrıs gerçeklerini çarpıtıyor!

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA GKRY yapımı “Famagusta” adlı dizi, fragmanının yayınlanmasının ardından tepkileri üzerine çekti. ABD merkezli dijital yayın platformu Netflix’te 20 Eylül’de yayınlanacak Famagusta dizisinde 1974’te yaşanan Kıbrıs Barış Harekâtı çarpıtılarak anlatılırken Türk askerlerinin adayı işgal ettiği iftirası atılıyor. Yunanistan’ın en çok izlenen televizyon kanalı olan MEGA TV  için daha önce hazırlanan ve GKRY'nin kara propagandasına hizmet eden dizi 24 bölümden oluşuyor. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, GKRY’nin kara propagandasına hizmet eden Famagusta adlı diziyi Kırım Haber Ajansı (QHA) için değerlendirdi ve Netflix platformuna dava açılması gerektiğini vurguladı. “TARİHİ GERÇEKLERE AYKIRI BİR ŞEKİLDE DİZAYN EDİLMİŞ” Famagusta dizisinin tamamen dezenformasyona dayalı bir iftira olduğuna dikkat çeken Gözügüzelli, “Tarihi gerçeklere aykırı bir şekilde dizayn edilmiş ve özellikle Türkiye ve Türk milletine karşı bir kışkırtıcılık ve ötekileştiricilik yaratmak istenmiştir. Kıbrıs meselesinde Rumları uluslararası alanda mağdur gösterme, Türk halkına karşı önyargı oluşturma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tanınma statüsündeki ilerlemesinin önüne set çekmenin yanı sıra Türkiye’nin sahip olduğu askeri gücü ve mehmetçiği hedef alan dezenformasyon politikası yürütülmektedir.”dedi. Gözügüzelli, söz konusu politikalarının altındaki sebepleri ise şu şekilde sıraladı: Türkiye’nin jeopolitik anlamda küresel güç etkisindeki pozisyonu, savunma sanayisinde artan gücü, KKTC’nin ayrı egemen bir varlık olarak tanınması yönünde gösterdiği hassas duruşu ve Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) KKTC’nin gözlemci üyeliği, KKTC’de yükselen yatırımlar, KKTC’de yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binalarının kurumsallaşması adına verilen desteklerden ötürü GKRY tarafı kaygı içerisine girmiştir. NETFLİX’E KARŞI İFTİRA DAVASI AÇILMALI! Ayrıca Gözügüzelli, dizinin Kıbrıs konusunun gerçeklikleriyle bağdaşmaması, bu gibi gerçeklik dışı dezeformasyona dayalı yayınlara izin vererek tarihi belleği değiştirecek hamlelerde bulunulmasından ötürü Netflix’e karşı iftira davası açılması gerektiği üzerinde durdu. FAMAGUSTA DİZİSİNİN TAMAMEN KALDIRILMASI TALEP EDİLECEK Gözügüzelli sözlerine şu şekilde devam etti: Dava açıldığında, oluşan zararın tanzim edilmesi, dizinin yayının ertelenmesi yerine tamamen kaldırılması ve tarafsız yayınların söz konusu olabilmesine ilişkin mahkemeden hüküm verilmesi istenecek. Türkiye’nin haklılığının bu meselede ortaya çıkarılması için bu şekilde yol alınması gerekir. Yetkili makamların harekete geçerek hukuk davası açması son derece önem arz edecek. “NEDEN FAMAGUSTA?” KKTC'nin liman kenti Gazimağusa‘nın Rumca ismi Famagusta ve dizinin ismi buradan geliyor. Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi Mağusa olarak adlandırılırken, kentin ismine harekât sonrası “Gazi” unvanı eklendi. Tartışmaların odağındaki dizi Famagusta’nın yönetmeni Andreas Georgiou, Mega TV’de bir sene önce yayınlanan Famagusta’nın 20 Eylül itibarıyla Netflix’te de yayınlanacağını açıklamasının ardından Türkiye ve KKTC’den tepkiler gecikmedi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 Eylül 2024 tarihinde CNN Türk televizyonuna telefon bağlantısı ile katıldığı programda Kıbrıs Rum Kesimi'nin hazırlattığı ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı konu alan bir dizinin gerçekleri yansıtmadığına ve bunun dünyayı yanıltmaya yönelik bir hareket olduğuna dikkat çekerek "Dijital bir platformun böyle bir siyasi olaya tek taraflı görüş açısı ile alet olması kendilerine hiç yakışmamıştır." dedi. Tatar, Türk yapımcılara Kıbrıs'ta halihazırda yaşayan canlı tarihi dinleyerek güçlü bir dizi yapma çağrısında bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ise konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Dijital bir platformda yayınlanacak olan "Famagusta" adlı dizi, tarihi gerçekleri çarpıtmak suretiyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kara propagandasına hizmet etmektedir. Bu dizi, 1963-74 yılları arasında gözlerini kan bürümüş Kıbrıslı Rum çeteler tarafından katledilen Kıbrıs Türklerinin aziz hatıralarına büyük bir saygısızlık teşkil etmektedir. Gerçekleri olduğundan farklı yansıtmaya dönük bu tip nafile girişimler, Milli davamız Kıbrıs konusundaki mücadele azmimizi daha da güçlendirmektedir. Kıbrıs gazilerimizi saygı, şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.”

Doğu Akdeniz’de silahlanma arttı: Kıbrıs’ta neler oluyor? Haber

Doğu Akdeniz’de silahlanma arttı: Kıbrıs’ta neler oluyor?

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Kıbrıs Adası'nın güneyinde yabancı ülkelerin silahlanma faaliyetleri Şubat 2024'ten itibaren artış gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) ait USS Wasp (LHD 1) helikopter ve uçak taşıma kapasiteli amfibi hücum gemisi, Limasol Limanı'na demirlendi. Ardından Birleşik Krallık'a ait amfibi hücum gemilerinin Ada açıklarında olduğu kaydedildi. Orta Doğu’nun ateşi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) limanlarına sıçradı. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail-Hamas çatışması bölgedeki denklemleri yeniden şekillendirdi. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kıbrıs Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Kıbrıs Adası'nın bölgedeki gelişmeler doğrultusunda artan stratejik önemini ve bu gelişmelerin Ada'nın geleceğine etkisini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. BÖLGEDE BÜYÜK BİR SAVAŞ HAZIRLIĞI İÇERİSİNDE TEYAKKUZDA BEKLİYORLAR   ABD ve Birleşik Krallık’ın Kıbrıs üzerindeki silahlanma faaliyetlerinin son derece arttığını belirten Gözügüzelli, “Özellikle GKRY’nin limanlarında silahlanma faaliyeti Şubat 2024’ten bu yana daha yoğun ve artmış durumda. Güney Kıbrıs limanlarının, Limasol  Limanı başta olmak üzere uçak taşıma kapasiteli amfibi hücum gemisi ve helikopter gemilerine ev sahipiliği yaptığı belirtildi. Birleşik Krallık’a ait amfibi hücum gemilerinin Ada açıklarında bulunduğu dikkate alındığında, Amerika’nın İsrail’e yakıt taşıdığı Overseas Santorini gemisiyle Limasol Limanı’na yaklaşırken Güney Kıbrıs’a Batı deniz kuvvetlerinin yanı sıra kara ve hava gücü konusunda da yığınak artmış bulunmaktadır. İngiliz üslerine ait havalimanında binden fazla komandonın bekletildiği ve Amerika, Kanada, Almanya, Fransa’nın Güney Kıbrıs’taki askerî varlığının özel kuvvetler seviyesinde bulundurduğunu göz önüne alırsak açıkçası çok ürkütücü ve bölgede büyük bir savaş hazırlığı içerisinde teyakkuzda bekleyen ve gerekli tedbirleri alan bir Birleşik Krallık ve Amerika olduğunu görebiliriz.” dedi. “RUM TARAFINDA DA BU CİDDİ ENDİŞE YARATTI” Gözügüzelli, ABD güçlerinin 7 Ekim 2023’ten beri Birleşik Krallık üslerine ve İsrail’e gizlice uçak gönderdiğine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:  Özellikle Birleşik Krallık üslerinden kalkan uçaklar ve ABD askerlerinin konuşlanacağı iddiasıyla yapılan yeni lojmanın inşası değerlendirildiğinde Ağrotur ve Dikelya üsleri, Yemen’deki Husilerin bombalanmasında etkin olarak kullanılırken aynı zamanda İsrail’in askeri, istihbarat ve lojistik desteğinin tedarik edilmesi amacıyla kullanılıyor. Rum tarafında da bu ciddi endişe yarattı. Özellikle muhalefet partisi AKEL tarafından eleştirildi ve bu konuda protestolar yapıldı. Son dönemde söz konusu protestoların, ABD savaş gemilerinin Limasol Limanı’na yaklaşması ve demirlemesi sonrasında ortaya çıktığı görülmektedir. Burada 7 Ekim’den sonraki süreçte ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve müttefiklerinin savaş gemilerinin Doğu Akdeniz’de artan varlığı; Doğu Akdeniz, Kızıldeniz, Babülmendep Boğazı, Hint Okyanusu, Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi geneline bakıldığında bütün Batılı güçlerin savaşa angaja olacak şekilde müttefiklik ruhunda deniz alanlarında sanki bir savaşa hazırlık varmış gibi bir ortam oluşturdu. ABD VE BİRLEŞİK KRALLIK’IN SİLAHLANMA FAALİYETİ, ULUSLARARASI HUKUKUN KARŞISINDA VE ADA'NIN MEVCUT STATÜSÜNDEKİ ANLAŞMALARA AYKIRI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞİYOR Gözügüzelli silahlanma faaliyetlerinin hem uluslararası hukuka hem de adanın mevcut statüsüne aykırı olduğunu vurgulayarak, “Kıbrıs’ın bu şekilde silahlandırılması, bir anlamda tamamen bölgede İsrail’in yanında net bir şekilde yer alan pozisyonun sürüdürülmesi ve bölgesel çatışma alanının genişlemesi durumunda Kıbrıs, büyük bir kritik merkez haline getirilmek isteniyor. Bu hazırlıklar, sürekli olarak bir çatışma riskinin varlığının hep gündem de kalmasına işaret edecek potansiyeldedir. Fakat bu yapılanma, özellikle 1960’taki Kurucu Anlaşmaları statüsüne aykırı bir şekilde adanın statüsünü ve adadaki kuvvet dengelerini göz ardı eden bir eylemdir. Üslerin çok net bir şekilde böyle kullanılması, Kıbrıs’taki bütün halkların güvenliği için bir tehdit teşkil etmektedir. Tabii bütün bu denklem içerisinde Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ve uluslararası konjonktürdeki statüsüne baktığımızda bu kırılması istenen denklem içerisinde Türkiye, Kıbrıs Türklerinin can, mal güvenliğini koruyucu ve kollayıcı rolüyle büyük bir caydırıcı bir güç olmaya devam etmektedir. Fakat Kıbrıs’ta olası bir çatışma alanının oluşması demek tarafların gergin bir sürece doğru ilerlemesi durumunda ABD ve Birleşik Krallık’ın silahlanma faaliyetinin tamamen uluslararası hukukun karşısında ve mevcut adanın statüsündeki anlaşmalara aykırı bir şekilde gerçekleştiğini belirtmemiz gerekiyor.” şeklinde devam etti. ÇATIŞMA ALANININ YAYILMASI İÇİN HAZIRLIK YAPILDIĞI ANLAMINA GELİYOR “Adeta bir barut fıçısı haline getirilen bir Ada statüsündeyiz” diyen Gözügüzelli, ABD ve İsrail’in aynı safta bu süreci ateşkese varacak şekilde sürdürmemesi, bölgesel çatışmayı yayacak konsepte ilertletmesi, Netanyahu’nun durdurulmaması, ABD’nin samimi ve etkili bir güç ortaya koymaması bu çatışma alanının yayılması için hazırlık yapıldığı anlamına geldiğini aktardı. “BU NAMLULAR, BİR GÜN KIBRIS TÜRKÜNE DE TÜRKİYE’YE DE YÖNELTİLECEKTİR” Gözügüzelli sözlerini şu ifadelerle tamamladı: Bu, ateşle oynamaktır. Kıbrıs Türkünün ve Ada'da yaşayan diğer halkların güvenliğini tehdit edecek şekilde bölgeyi bir sürece sürüklemektedir. Bunun sonunda hiçkimse garanti edemez ki, bu namlular bir gün Kıbrıs Türküne de Türkiye’ye de yöneltilecektir. O kadar kırılgan bir coğrafya içerisindeyiz. Dolayısıyla bu kırılganlığın giderilmesi adına yapılması gereken en önemli adımlardan biri ABD ve Birleşik Krallık’ın bölgedeki silahlanma, GKRY’de askeri yapılanma, askerî kuvvetleri artırma yönündeki politikasından vazgeçmesi. Diğer yandan İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından geri çekilerek iki devletli çözümün sağlanması ve barış tesis edilmesi adına Netanyahu iktidarının görevden uzaklaştırılmasına destek vermeleri gereklidir. Aksi takdirde, Netanyahu gibi hukuk tanımayan, hukuk uygulamayan, barış istemeyen birinin peşine düşerek bölgeyi ateş çemberine sokacak adımlara silahlanmayla destek verilmesi ve bunların İsrail’in güvenliği için yapılıyor denmesi dünyayla dalga geçmektir.

KKTC'den Rum Yönetimi'nin turizm engelleme girişimine sert tepki! Haber

KKTC'den Rum Yönetimi'nin turizm engelleme girişimine sert tepki!

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) geçmek isteyen vatandaşlara yönelik engelleme girişimine sert tepkiler geldi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve KKTC Başbakanı Ünal Üstel, GKRY'nin tur opertörlerine ve rehberlere yönelik tehdit içeren söylemlerine tepki gösterdi. "RUM LİDERLİĞİ, TURİZM SEKTÖRÜNÜ HEDEF ALAN DÜŞMANCA GİRŞİMDE BULUNUYOR" Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC'de tatil yapmak için rezervasyon yaptıran veya KKTC'de daha önce tatil yapmış kişilerin Rum kesiminde yasa dışı olarak engellendiğini anımsattığı açıklamasında, Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarının da dahil edildiğini vurguladı. KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: Rum liderliği, turizm sektörümüzü hedef alan düşmanca girişimde bulunuyor. Rum liderliği, ekonomimizi çökertmeye yönelik 'abluka siyasetinin' odağına bu kez turizm sektörümüzü koymuştur. Buna göre, ülkemizde tatil yapmak isteyen, AB vatandaşları da dahil olmak üzere, önceden rezervasyon yapmış olan kişilerin geçişini tamamen yasa dışı şekilde engellemeye yönelik adımlar atmaktadır. Rum yönetimi, bu siyasetini ilgili tur operatörlerine şantaj yaparak yürütmektedir. Bu durum, başta Rum lideri ve dolayısıyla GKRY'nin, Kıbrıs Adası'nın geleceğine dair gerçek niyetini bir kez daha ortaya koymaktadır. Ayrıca Tatar, Rum Yönetimi'nin hem emlak hem de turizm alanında KKTC'yi engelleyici faaliyetlerini yakından takip ettiklerini bildirdi. Öte yandan Başbakan Üstel, öncesinde KKTC'de rezervasyon yaptıran ancak Larnaka'dan KKTC'ye geçiş yapılmasını engelleyen Rum Yönetimi'ne karşı açıklamalarda bulundu. Üstel, Rum Yönetimini'nin KKTC'nin turizm sektörüne göz diktiğini belirttiği açıklamasında, "Rum Yönetimi’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne geçen turistlere yönelik uyguladığı engellemeler, uluslararası hukukun seyahat özgürlüğü ve devletlerin egemenlik hakları açısından karmaşık bir durum yaratmaktadır. Bu tür uygulamalar, iki halk arasındaki gerilimi artırarak ayrımcılığa yol açmakta ve seyahat özgürlüğü gibi uluslararası hukukta korunması gereken hakları ihlal etmektedir. Rum Yönetimi, bu engellemelerle Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamak yerine, çözümden uzak bir tutum sergilemektedir." ifadelerini kullandı.  ÜSTEL SÖZ KONSU UYGULAMAYI KINADI Üstel, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 1963 yılından bu yana Türklere yönelik olarak uyguladığı sindirme siyasetini reddettiğini belirterek, söz konusu uygulamayı kınadı. Üstel konuşmasına, "Rum Yönetimi bilmelidir ki, ekonomik kuşatma ve sindirme politikalarına Kıbrıs Türk halkı asla izin vermeyecektir. Her fırsatta, Kıbrıs’ta çözüm istediğini söyleyen Rum Yönetimi’nin aklı ile bir uzlaşıya varmak mümkün olmayacaktır” ifadelerini ekledi. GKRY, KKTC'NİN TURİZM SEKTÖRÜNE GÖZ DİKTİ Rum basını geçen hafta, KKTC'deki otel ve turistlere kiralanan evlerin Güney Kıbrıs turizmini olumsuz etkilediğini kamuoyuna duyurdu. Buna bağlı olarak Rum yönetimi, daha önce KKTC'den rezervasyon yaptırmış turistlerin Güney Kıbrıs'tan kuzeye geçişlerini engelleme girişiminde bulunmuş, tur operatörleri ve rehberlere yönelik de yaptırım tehdidi savurmuştu. 

Cumhurbaşkanı Tatar: GKRY abluka siyasetinin odağına bu kez turizm sektörümüzü koydu Haber

Cumhurbaşkanı Tatar: GKRY abluka siyasetinin odağına bu kez turizm sektörümüzü koydu

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 19 Ağustos 2024 tarihinde ülkesinin turizm sektörünü hedef alan GKRY’nin düşmanca girişimine ilişkin açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Tatar, "Rum Liderliği, ekonomimizi çökertmeye yönelik abluka siyasetinin odağına bu kez turizm sektörümüzü koymuştur. Buna göre, ülkemizde tatil yapmak isteyen, AB vatandaşları da dahil olmak üzere, önceden rezervasyon yapmış olan kişilerin geçişini tamamen yasa dışı bir şekilde engellemeye yönelik adımlar atmaktadır. Rum yönetimi, bu siyasetini İlgili tur operatörlerine şantaj yaparak yürütmektedir.”  dedi. “BU ÇAĞ DIŞI SİYASETİNE SON VERMEYE ÇAĞIRIYORUM” Rum Liderliğinin 61 yıldır devam ettirdiği baskıcı ve Kıbrıs Türk halkının temel insan haklarını ihlal eden izolasyon zulmü siyasetini sürdürmekte olduğunu vurgulayan Tatar, “Bu çağ dışı siyasetine son vermeye çağırıyorum.” ifadelerini kullandı. Tatar, geçen hafta itibarıyla sektör temsilcileri ve turizm örgütlerimizle yapılan istişareler üzerine, AB de dahil olmak üzere, ilgili uluslararası taraflarla temasa geçilmiş ve Rum tarafının bu düşmanlık içeren siyasetine müdahale çağrısı yapıldığını belirttiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Kıbrıs adasında bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz, iki taraf arasında iş birliği ortamının tesis edilmesidir. Rum Liderini, bu ilkel siyasetinden vazgeçmeye ve ileriye doğru yeni iş birliklerinin tesisine yönelik adım atmaya davet ediyorum. Halkımın hak ve çıkarlarını her platformda korumakla mükellef bir Cumhurbaşkanı olarak, AB de dahil olmak üzere ilgili uluslararası çevreler nezdinde konunun yakından takipçisi olacağım." GKRY, KKTC’NİN TURİZM SEKTÖRÜNÜ BALTALAMAYA ÇALIŞIYOR GKRY, KKTC'den mülk alan üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik, "Rum mallarını yağma" iddiası ile süreç başlatmıştı. Rum basının geçen hafta, KKTC'deki otel ve turistlere kiralanan evlerin Güney Kıbrıs turizmini olumsuz etkilediğini yazmasının ardından Rum Yönetimi, daha önceden KKTC'den rezervasyon yaptırmış turistlerin Güney Kıbrıs'tan kuzeye geçişlerine engel olmaya çalışmıştı. Ayrıca GKRY, tur operatörleri ve rehberlere yönelik yaptırım tehdidinde bulunmuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.