SON DAKİKA
Hava Durumu

#Denizli

QHA - Kırım Haber Ajansı - Denizli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Denizli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tengizli’den Denizli’ye: Güneybatı Anadolu'daki Türk nüfusunun tarihi Haber

Tengizli’den Denizli’ye: Güneybatı Anadolu'daki Türk nüfusunun tarihi

Denizli başta olmak üzere Türkiye'nin Güneybatı Anadolu coğrafyasındaki Türk varlığı üzerine çeşitli akademik çalışmaları bulunan Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı ve Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok, bölgenin tarihi önemi, taşıdığı kültürel miras, sahip olduğu nüfus ve nüfus gelişimini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. "DENİZLİ 1071’DEN ÖNCE TÜRKÇENİN HÂKİM OLDUĞU, TÜRKLERİN YOĞUNLUKLA YERLEŞTİĞİ BİR BÖLGE" Prof. Dr. Turgut Tok, Selçuklu döneminin en önemli uzmanlarından birisi olan Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun bölgeye ilişkin olarak yapmış olduğu tespiti anımsatarak, Denizli'nin güney ve güneybatı bölgesinde; günümüzde Acıpayam ve Tavas ilçelerinin yer aldığı havzanın 900’lü yılların başında tamamıyla Türkçe konuşulan bir bölge olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tok, “1071’den neredeyse yaklaşık 170 yıl önce Acıpayam, Tavas dediğimiz Denizli'nin güney ve güneybatı bölgesi Türkçenin hâkim olduğu, Türklerin yoğunlukla yerleştiği bir bölge. Ki, Denizli'nin ilk fethi Afşin Bey tarafından 1070 yılında yapılıyor. Bunlar hep 1071 öncesi tarihler.” dedi. Kendisinin de genel yayın danışmanlığını yaptığı, TRT belgeselcisi Servet Somuncuoğlu tarafından hazırlanan “Tamgalar: Dengizli” belgeselinin Türk tarihine ve Türk kültürüne yeni bir bakış açısı sunduğunu belirten Prof. Dr. Tok, bölgedeki Türk varlığına ilişkin olarak şu ifadelere yer verdi: Anadolu coğrafyasının özellikle Denizli ve çevresinde binli yıllardan çok öncesine ait, bu bölgede yaşayan Türk topluluklarının izleri, damgaları, yazıları, runik karakterli işaretleri, heykelleri, mezar taşları bulunuyor. Yani Denizli ve yöresinin tarihi dediğimizde, öncelikli olarak bizim 1071 öncesinde bu bölgedeki Türklerin varlığından bahsetmemiz gerekiyor. Kumanlar, Kıpçaklar, Uzlar, yani Oğuzların farklı boyları gelip yerleşmişler. 24 OĞUZ BOYUNDAN 23'Ü DENİZLİ BÖLGESİNE YERLEŞTİ Bölgenin Türkleşme sürecinin 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı sonrasında yaşanan yoğun göçle ivme kazandığını belirten Tok, Denizli ve çevresinde 24 Oğuz boyunun yirmi üçünün yerleştiğini tespit ettiğini kaydetti. Prof. Dr. Turgut Tok, Denizli’deki yer adları ve Türk boyları arasındaki ilişkiye değinerek, şöyle konuştu: Denizli’nin Acıpayam, Serinhisar, Çameli bölgelerinde Oğuz’un, Avşar boylarının yoğun olarak yerleştiğini görürüz. Avşar adlı köyler vardır. Onun haricinde Denizli’nin yer adlarına baktığımızda, Yüreğil, Yazır, Dodurga, Garkın, Yuva, İlbeyli, Avşar gibi yer adlarında Oğuz beylerinin varlığını görürüz. Denizli’nin merkezi itibariyle düşündüğümüzde, Kayı ve Kınık boylarının daha yoğun olarak yerleştiğini görürüz. Tavas, Kale, Beyağaç dediğimiz havzada nispeten Kıpçak grupları olmakla birlikte, yine Savur ve Avşar boylarının çok yoğun bir yerleşimini görürüz. Sarayköy, Buldan ilçelerinin yer aldığı güney havzasında aynı şekilde Kayıların, Avşarların; Çivril bölgesinde Yuva’nın, İlbeyli’nin, Dodurga’nın ve Avşar’ın yerleştiğini görüyoruz. Prof. Dr. Turgut Tok, ek olarak 400 civarında oğuz, oymak, aşiret ve cemaat adının bu bölgelerde kullanıldığının tespitini yaptığını da belirtti. MİRYOKEFALON SAVAŞI, ANADOLU'NUN KESİN OLARAK TÜRK YURDU OLMASINI SAĞLADI Denizli kentinin çok sayıda önemli tarihi olaya şahit olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tok, “Çivril yöresinde sonuçlanan Miryokefalon Savaşı, artık Avrupa’nın, Batı’nın, Haçlı dünyasının Türklerin Anadolu’daki varlığını kabullendiği bir savaştır. Anadolu’nun tapusunu Malazgirt Savaşı’yla alıyoruz, tescillemesini de Miryokefalon ile yapıyoruz. ‘Anadolu Türklerindir’ cümlesinin tescilinin yapıldığı, Miryokefalon Savaşı’nın geçtiği ve nihayetlendiği yer, Denizli’nin Çivril ilçesi sınırları içerisinde bulunan bir bölgedir.” İfadelerini kullandı. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi’ne bu bölgeden gittiğinin, iaşenin önemli bir kısmını bu bölgeden sağladığının ve Honaz’da yer alan Sultan Murat Camisi’nde Cuma namazı kıldığının tarihi kaynaklarda yer aldığını söyleyen Tok, bir başka örnek olarak Emir Timur’u gösterdi. Tok, Timur’un 1402’de Ankara Savaşı’nı kazandıktan sonra Yıldırım Beyazıt’ı da beraberinde getirerek Denizli bölgesinde bir kış boyunca Karcı Dağı’nın eteklerindeki “Tonguzlu” bölgesinde kışladığını söyledi. "BURANIN ADI HEP TENGİZLİ, DENGİZLİ, DENİZLİ'DİR" Öte yandan Denizli adının kökenine de değinen Prof. Dr. Tok, “Denizli'nin adının 'Domuzlu'dan geldiği yönünde yanlış bir anlayış vardır. Örneğin, Timur’un tarihçisi Şerafettin Yezdi, ‘Ordu bahar gelince Tonguzlu’dan Tengizli’ye hareket etti.’ der. Ki, Türkler tarafından kurulan bir şehir burası. Antik bir şehrin üzerine kurulmamıştır. Denizli, Mehmet Gazi’nin 1206 yılındaki fethinden sonra dönemin valisi Kara Sungur Bey tarafından yapılmıştır. Bugünkü Kaleiçi dediğimiz bölgede kurulmuş, bir İçkale bir Dışkale inşa edilmiş, daha sonra Kayalık’a Kurşunlu Camisi’ne doğru şehir büyümüştür. Buranın adı hep Tengizli, Dengizli, Denizli'dir. Domuzlu diye bir yer var ama o karşı dağların eteklerinde bir bölgedir. Timur’un tarihçisi Şerafettin Yezdi de bunu teyit ediyor.” açıklamasında bulunarak, yıllardır süregelen bir yanlış anlaşılmaya da netlik getirdi.

Türk Millî Mücadele döneminde Denizli nasıl bir rol oynadı? Haber

Türk Millî Mücadele döneminde Denizli nasıl bir rol oynadı?

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı ve Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok, Türk Millî Mücadele döneminde Denizli şehrinin yeri ve önemini, dönemin Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi önderliğinde tertip edilen tel’in mitingini ve Denizli ile ilçelerinde kurulan müdâfaa-i hukuk cemiyetlerinin faaliyetlerini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. "YUNAN İZMİR'E ÇIKTIĞINDA İLK TEPKİ DENİZLİ'DEN VERİLİYOR" Denizli’nin Anadolu coğrafyasının 1000’li yıllardan itibaren kadim coğrafyalarından bir tanesi olduğunu belirten Prof. Dr. Turgut Tok, “İki Haçlı Savaşı’nın yaşandığı bir coğrafyadır. 1147-1148’de Haçlılara karşı Kazıkbeli Savaşı yapılmıştır. 1147’nin aralık ayının son haftasında Alman orduları, 1148’in ocak ayının ilk haftasında da Fransız orduları Kazıkbeli mevkisinde mağlup edilmiştir. 1176’da da Miryokefalon Savaşı’nın yaşandığı bir yerdir. İlk olarak 1070 yılında Afşin Bey tarafından fethedilen bir toprak.” ifadelerini kullandı. Afşin Bey’in fethettiği dönemden sonra Denizli’nin geçici sürelerle el değiştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Tok, “Son olarak 1206 yılında Mehmet Gazi tarafından fethediyor. O günden sonra da düşman ayağının basmadığı topraklardan bir tanesidir.” dedi. Sevr ve Mondros Anlaşması neticesinde Anadolu’nun işgal edilme sürecinin başlaması sonrasında Yunan kuvvetlerinin İzmir'e çıkacağının öngörüldüğünü söyleyen Tok, “15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan İzmir'e çıkıyor. Yunan İzmir'e çıktığında ilk tepki Denizli'den veriliyor. ‘Bu topraklar bin yıldır atamızın toprağı; bu toprakları korumak, mücadele etmek kutsal bir cihattır’ anlayışıyla dönemin Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Bey önderliğinde Yunan'ın İzmir'i ve Batı Anadolu'yu işgalinin kabul edilmeyeceği ve bunun bütün dünyaya haykırılması için bir miting organize ediliyor.” şeklinde konuştu. "BU MİTİNG, ANADOLU'DAKİ MİLLÎ MÜCADELENİN BAŞLAMASINDAKİ FİTİLİ ATEŞLEYEN KIVILCIMLARDAN BİRİDİR" Söz konusu mitingin Denizli'nin önemli tarihlerinden bir tanesi olduğunu vurgulayan Tok, “Yunan Denizli’yi işgal etmemiştir, Denizli'ye gelmemiştir. Menderes Nehri sınırında kalmıştır. Sadece Buldan, Güney, Çivril, Bekilli ilçelerinin belli bölgelerinde Yunan kuvvetleri bulunmuş ama Denizli’nin bu tarafına geçememiştir. 15 Mayıs 1919 günü, Müftü Ahmet Hulusi Efendi önderliğinde Anadolu'da Yunan işgalinin kabul edilmeyeceği, buna Millî Mücadele'nin yapılacağının kıvılcımı yakılmıştır.” değerlendirmesinde bulundu. Bayramyeri’nde gerçeklen tel’in mitinginin Denizli’nin tarihi günlerinden birisi olduğunu ve Denizli’nin üç ayrı bölgesinde toplanan kalabalıkların miting alanına yürüyüş gerçekleştirdiğini belirten Tok, mitingin önemini şu cümlelerle anlattı: “Bayramyeri'nde Müftü Ahmet Hulusi Efendi sancağın altında tarihi bir konuşma yapıyor. ‘Bu mukaddes sancağın altında’ diye başlayan, ‘Muhterem efendiler’ diye devam eden ve Yunana karşı, düşmana karşı, işgal güçlerine karşı mücadele edilmesini telkin eden; bu mücadelenin bir mukaddes cihat olduğunu ilan eden bir konuşma yapıyor. Bu konuşmanın bir müftü tarafından yapılmış olması çok önemli çünkü o anda 15 Mayıs 1919’da İstanbul işgal altında, Sadâret işgal altında ve dönemin Şeyhülislamı Dürrizâde tarafından da verilmiş bir fetva var. İşgal güçlerine karşı mukavemet edilmemesi, Padişahın kontrolünde olayların devam ettiği noktasında bir fetva var. Millî Mücadele’ye, Kuvvacılara karşı bir fetva veriliyor, görüldüğü Kuvâ-yi Milliyecilerin katledilmesi emrini veriyor. Böyle bir emre, Denizli'de Müftü Ahmet Hulusi Efendi hayır diyor. Diyor ki, bu bir mukaddesatımıza saldırıdır. Millî Mücadele verilmelidir. Kuvâ-yi Milliye, Atatürk'ün etrafında toplanılmalıdır. Bu mukaddes bir cihattır. Şunları şunları yapmalıyız. Hatta çok böyle tüyleri diken diken eden bir cümlesi vardır o fetvasının sonunda. Bunları bunları yapınız. ‘Hiçbir şey yapamıyorsanız yerden üç taş alıp düşmana atınız’ diyor. Böyle bir iman, böyle bir vatan sevgisinin olduğu bir miting. Bu miting, Anadolu'daki millî mücadelenin başlamasındaki fitili ateşleyen kıvılcımlardan biridir.” "DOST DÜŞMAN BİLSİN Kİ, HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORSAK DA DÜŞMANA ATACAK ÜÇ TAŞIMIZ VAR" Müftü Efendi’nin, “Üç taş alıp düşmana atınız.” cümlesinin hatırasının bugün Denizli'de hala yaşamakta olduğunu belirten Prof. Dr. Tok, “Denizli’nin yerli aileleri, esnafları -ki, benim evimin balkonundan da vardır- biz üç taş saklarız. Ya kapımızı arkasında ya balkonda ya da ana avlu giriş kapısının olduğu yerde üç taşımız vardır. Semboliktir. Bu şu demektir; dost düşman bilsin ki, hiçbir şey yapamıyorsak da düşmana atacak üç taşımız var.” ifadelerini kullandı. Bayramyeri’nde gerçekleşen mitingi takip eden günlerde ilçelerde de miting ve nümayişlerin düzenlendiğini, müdâfaa-i hukuk cemiyetlerinin kurulup örgütlendiğini; asker toplama ve cephane temin etme noktasında faaliyet gösterdiklerini, Menderes’in karşısına geçip kahramanlıklar gösterdiklerini aktaran Tok, Denizli’nin Millî Mücadele’ye bir diğer katkısının ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla atanmış olan bir numaralı istihbarat subayı Fahri Akçakoca’nın çalışmaları olduğunu kaydetti. "DENİZLİ ATATÜRK'ÜN VERMİŞ OLDUĞU MİLLÎ MÜCADELE HAREKETİNE BÜYÜK KATKILAR SUNAN İLLERİMİZDEN BİR TANESİDİR" Yeni kurulan Cumhuriyet’in ilk istihbarat subayının da Fahri Akçakoca olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turgut Tok, “Fahri Akçakoca'nın Yunanlıların yapmış olduğu büyük bir cephane ve askerî sevkiyatının istihbaratını Kuva-yi Milliye güçlerine, komutanlarına iletmesi noktasında bir önemli bilgi paylaşımı var. Ki, o istihbarat neticesinde cephane ve asker sevkiyatı trenle yapılıyor. Alaşehir bölgesindeki cephaneleri, askerleri ile birlikte imha ediliyor. Fahri Akçakoca aynı zamanda, Denizli Türk Ocaklarının bir dönem yöneticiliğini yapmış bir büyüğümüzdür.” dedi. Prof. Dr. Turgut Tok, Denizli’nin millî mücadeleye olan katkıları bağlamında son olarak şunları söyledi: “19 Mayıs 1919’da Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla birlikte Denizli ve çevresi, ilçeleriyle birlikte Atatürk'ün vermiş olduğu Millî Mücadele hareketine büyük katkılar sunan illerimizden bir tanesidir. Millî Mücadele’nin her aşamasında hem maddî hem manevî anlamda büyük destekleri olan illerimizden biridir. Ki, Cumhuriyet ilân edildikten sonra da Cumhuriyet’in yeni kazanımlarının halka tanıtılması ve halka iletilmesi noktasında da önder şehirlerden bir tanesi Denizli’dir. Cumhuriyet’in getirmiş olduğu aydınlık yenilikleri kabullenmede ve halka yansıtmada, günlük hayatta bunun işler hale gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. Cumhuriyet’in ilk döneminde aydınlanma hareketinin önemli merkezlerinden biri Denizli Türk Ocaklarıdır. İlk tiyatro, Denizli Türk Ocaklarında hazırlanır ve oynanır, gazete ve dergiler çıkarılır. Hatta Denizli'deki ilk futbol kulübü de Türk Ocakları çatısı altında kurulmuştur. Hülasa, millî mücadeleye önemi katkıları olan şehirlerden biri Denizli şehridir.”

Denizli'de Kırım'dan Doğu Türkistan'a Türk dünyasının sorunları gündeme geldi Haber

Denizli'de Kırım'dan Doğu Türkistan'a Türk dünyasının sorunları gündeme geldi

Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi, Yeni Ufuk Dergisi tarafından düzenlenen "Türk Dünyası Paneli" etkinliğine ev sahipliği yaptı. 24 Şubat 2024 tarihi Cumartesi günü düzenlenen panelde; Kırım, Kıbrıs, Batı Trakya ve Doğu Türkistan Türklüğünün geçmişten günümüze yaşadığı sorunlar gündeme getirildi.  Panel öncesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, vefatının 100. yılında Türk Milliyetçiliğinin sembol ismi Ziya Gökalp başta olmak üzere Türk Milliyetçiliği fikir dünyasına hizmet eden isimler ve aziz şehitler için saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Akabinde, Millî Devlet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Berkan Sözer, 2024 Türk Dünyası Paneli'nin açılış konuşmasını yaptı. DENİZLİ'DE KIRIM'DAN DOĞU TÜRKİSTAN'A TÜRK DÜNYASI KONUŞULDU Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'un moderatör olduğu Türk Dünyası Paneli'nin ilk oturumunda; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay,  Emekli Büyükelçi, Dr. Öğretim Görevlisi Ahmet Zeki Bulunç, Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri Dr. Sadık Ahmet'in eşi Işık Sadıkahmet, ömrünü Doğu Türkistan mücadelesine adayan Uygur Türkü araştırmacı-yazar Hamit Göktürk konuşmalarını yaptı. Oturum Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Türk dünyasının sorunlarının ele alınacağı panelde ilk sözü KTMM Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay'a verdi. Karatay, geçmişten günümüze Kırım Tatar halkının verdiği milli mücadelenin merhalelerini konuşmacılara aktardı. KTMM Türkiye Temsilcisi Karatay, Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım'ın 26 Şubat 2014'te Rusya tarafından işgal edilmesinin üzerinden 10 yıl geçtiğini aktardı ve işgal sürecinde yaşanan olaylar hakkında bilgi verdi. Ayrıca, bugün 2. yıl dönümü olan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı topyekûn saldırılar ve işgal girişimine dair önemli noktalara değindi. Karatay, Ukrayna'da devam eden savaşın, Kırım'ın işgal edildiği 2014 yılında başladığının altını çizdi. "RUSLARIN İSTEĞİ, KIRIM'IN BİR TÜRK YURDU DEĞİL BİR SLAV YURDU OLMASIDIR" Karatay, Kırım'daki Rus güçlerinin işgali kabul etmeyen Kırım Tatarlarına yönelik baskı ve zulüm faaliyetlerine dikkat çekti. Karatay, Kırım'daki baskı, hukuksuzluk ve insan hakları ihlallerine ilişkin şunları söyledi: "Bugün, işgale razı olmadığı için Kırım'da alıkonulan 200'den fazla insan Rus hapishanelerinde. Ne Türkiye ne Birleşmiş Milletler ne de başka bir demokratik devlet, 16 Mart 2014 tarihinde Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım'da Rus silahlarının gölgesinde yapılan illegal referandumu tanımadı. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesi, uluslararası hukuka uygun olmayan bu yasa dışı ilhakı tanımadı ve tanımadıklarını ilan ettiler. Birleşmiş Milletler bu konuda defalarca karar aldı ve almaya devam ediyor. Bu hukuksuz işgalin meydana geldiği yerde pek çok Kırım Tatarını yargıladılar. İşgale razı olmayan insanlara uzun süreli hapis cezaları veriyorlar. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcımız Nariman Celal, Uluslararası Kırım Platformu toplantısına katıldığı için kurmaca bir suçlama ile uzun bir süredir hapiste bulunuyor. Hiçbir suçu olmayan Kırım Tatarlarına uygulanan bu Rus zulmünün nedeni ne? Neden bu ağır hapis cezalarını veriyorlar? Çünkü, Kırım'dan Kırım Türklerini topyekun bir şekilde süremedikleri için onları korkutmak ve sindirmek istiyorlar. Böylece Ruslar, istedikleri gibi Kırım'ı Slav yurdu yapacaklar. Onların istediği Kırım'ın bir Türk yurdu değil Slav yurdu olmasıdır." KIRIM TATAR SİYASİ TUTSAKLARA MEKTUP KAMPANYASINA DESTEK ÇAĞRISI Karatay, Rus işgalindeki Kırım'daki Kırım Tatarlarını hedef alan arama ve baskınların 10 yıldır devam ettiğini ve işgal sürdükçe de bu zulüm ve baskıların katlanacağını vurguladı. Karatay, panel çerçevesindeki konuşmasında Emel Kırım Vakfı tarafından Kırım Tatar siyasi tutsaklara destek olmak amacıyla başlatılan mektup/kartpostal kampanyasına katılma çağrısı yaptı. Karatay, konuya ilişkin, "Türkiye'de Kırım'daki Rus işgalinin daha iyi anlaşılması için ve hapisteki kardeşlerimize destek olmak adına bir mektup kampanyası başlattık. Sizlerden ricamız, bir bayram tebriği olur, bir şiir olur ya da yaşadığınız şehrin güzel bir fotoğrafı olur bu kardeşlerimize bunları göndererek, onlara yalnızlığınızı unutturun. Nariman Celal, 'Bu gelen mektuplar bizi dipsiz kuyunun yanında hayata bağlayan iplerdir' diyor. Bu kadar önemli. Kırım'da Rus işgali altında yaşayan kardeşlerimiz bizlerden destek bekliyor" değerlendirmesini yaptı. "KIRIM TÜRKLERİ BUGÜN İNANILMAZ BİR MÜCADELE VERİYOR" Karatay, konuşmasının son bölümünde Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı topyekun savaş çerçevesinde Kırım Tatarlarının verdiği vatan mücadelesine dikkat çekti. Ayrıca Karatay, asırlardır Ruslarla mücadele veren Türklerin, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda tarafını iyi belirlemesi ve Kremlin yanlısı propagandaya çok dikkat etmesi gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye'deki Rusofillere, Rus propagandacılarına kanmayın. Kırım Türkleri, bugün inanılmaz bir mücadele veriyor" ifadelerini kullandı. Panelin ikinci konuşmacısı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin eski Ankara Büyükelçisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç, Kıbrıs Türk halkının Ada'da vermiş olduğu milli mücadeleye dair açıklamalarda bulundu. Kıbrıs'ta Rum Yönetimi ve Batılı ortakları tarafından dayatılan federasyon temelli "çözüm önerilerinin" gerçek dışı olduğunu kaydetti. Kıbrıs'ta federasyon değil iki ayrı devletli çözümden yana olduklarını belirten Bulunç, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bu noktada ciddi bir irade koyduğununu altını çizdi. Bulunç, bu politikadan hiçbir zaman geri adım atılmaması gerektiğini vurguladı. Batı Trakya Türklüğünün şehit lideri Dr. Sadık Ahmet’in hayat ve mücadele arkadaşı, eski Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi Genel Başkanı Işık Sadıkahmet, Türk Dünyası Paneli çerçevesinde, Batı Trakya Türklerinin dünden bugüne yaşadığı baskılara dikkat çekti. Sadıkahmet'in, "Yıllar boyu Türküm diyememenin acısını hissettik, bizim ırkımızı inkar ettiler, halen ediyorlar. Bize siz Türk değil Müslüman Yunansınız diyorlar ancak biz bunu kabul etmiyoruz. Dr. Sadık Ahmet, ömrü boyunca sadece 'Ben Türküm' dediği için bu kadar zulme uğradı"  sözleri salondan büyük alkış aldı. Coşkulu bir konuşmaya imza atan Işık Sadıkahmet, Batı Trakya Türklüğünün şehit lideri Dr. Sadık Ahmet'in mücadele hayatından örneklerle Batı Trakya'da verilen Türklük mücadelesine dikkat çekti. Işık Sadıkahmet, bizzat görüp duyduğu ve yaşadığı olayları anlatırken zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Sadıkahmet, konuşması çerçevesinde Ziya Gökalp'in ünlü "Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan, Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan" dizelerini okudu. Bu dizeler de salonda coşkuyla karşılandı ve ayakta alkışlandı. Panelin son konuşmacısı olan Uygur Türkü dava insanı Hamit Göktürk, Türk yurdu Doğu Türkistan'da yaşanan soykırım ve asimilasyon politikasına ilişkin bilgiler verdi. Özellikle, 2017 yılından bu yana Çin'in totaliter lideri Şi Cinping tarafından ortaya konulan toplama/ceza kampları eliyle Doğu Türkistan'da yaşanan büyük mezalime dikkat çekti. Göktürk, dünya ülkelerine Çin Komünist Partisi idaresi tarafından Doğu Türkistan'da yaşanan bu büyük soykırımın üstünü kapatmak için türlü ekonomik baskılar ve propaganda faaliyetlerinin yürütüldüğünü kaydetti. Hamit Göktürk, Türkiye ve Türk dünyası ülkelerinin bu meseleye sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Oturumun sonunda; oturum başkanı ve panelistlere hediye takdimi gerçekleştirildi. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’a eğitimci-yazar Hasan Kallimci, Işık Sadıkahmet'e Prof. Dr. İskender Öksüz, Dr. Ahmet Zeki Bulunç’a Prof. Dr. Konuralp Ercilasun, Zafer Karatay’a Prof. Dr. İsmail Yakıt ve Hamit Göktürk’e Mahmut Yaraş, dergi yönetimi tarafından hazırlanan hediyeleri takdim etti.  DENİZLİ'DE TÜRK DÜNYASI PANELİ Denizli’de yayın hayatına başlayan ve bu yıl 10. yılını kutlayan Yeni Ufuk Dergisi tarafından hazırlanan Türk Dünyası Paneli'nin ikinci oturumu, Prof. Dr. İsmail Türkoğlu’nun başkanlığında toplandı. Oturumda; Elçibey Vakfı Başkanı Akil Samedbeyli, Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Mehmet Tütüncü, Güney Azerbaycan Türkü araştırmacı-yazar Rahim Cavadbeyli ve Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu Başkanı Dr. Tarık Sülo Cevizci konuşmalarını gerçekleştirdi. Yeni Ufuk Dergisinin düzenlediği programın ikinci günü 25 Şubat 2024 tarihinde imza şöleni ve Türk Gençliği Paneli ile devam edecek.

Ersin Tatar: Kıbrıs Türklerinin millî mücadelesi devam edecek; geleceğimiz Türkiye ile birliktedir Haber

Ersin Tatar: Kıbrıs Türklerinin millî mücadelesi devam edecek; geleceğimiz Türkiye ile birliktedir

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 26 Aralık 2023 tarihinde Denizli'ye resmî ziyaret gerçekleştirdi. Denizli Valiliği ve Denizli Büyükşehir Belediyesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Pençe Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan'ın cenaze törenine katıldı. Kederli ailesine başsağlığı dileyen Tatar, şehit Türk askeri Mehmet Serinkan'a rahmet diledi.  “KKTC’NİN TÜRK DÜNYASI İÇİNDEKİ STRATEJİK ÖNEMİ” KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, saat 16.30'da ise Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleşen “KKTC’nin Türk Dünyası İçindeki Stratejik Önemi” başlıklı konferansa katıldı. Konferansa; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Denizli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Zolan,  KKTC İzmir Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, EkoAvrasya Başkanı Hikmet Eren, Kıbrıs Harekâtı gazileri, üniversitenin idari ve akademik personeli ile çok sayıda öğrenci katıldı. Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, burada yaptığı açılış konuşmasında Pamukkale Üniversitesi olarak daima Kıbrıs Türk halkına destek vereceklerini ifade etti. Prof. Dr. Kutluhan, "Dünya tarafından KKTC'nin tanınması en doğal hakkınızdır, hakkımızdır" dedi. Rektör Kutluhan, hep birlikte bunu görmenin temennisi içinde olduklarını vurguladı. Prof. Dr. Kutluhan, konuşmasında tüm Türk tarihinden bugüne vatan uğruna şehit olanlara rahmet diledi ve Pençe-Kilit şehitlerini andı. TATAR: KIBRIS MESELESİ, MİLLETİN MESELESİDİR KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "KKTC’nin Türk Dünyasındaki Stratejik Önemi" konulu konferansta, gaziler başta olmak üzere tüm katılımcılara şükranlarını sundu. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs davasının millî bir dava olduğunun altını çizerken; bu meselenin hafife alınabilir bir tarafının olmadığını kaydetti. Pençe Kilit Harekatı'nda şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan’ın cenaze törenine katıldığını hatırlatan Tatar, şehidin ailesine ve Türk milletine başsağlığı diledi ve tüm şehitleri andı. Şehidin Tavas'taki cenaze törenine katıldığını belirten Tatar, yine bir Tavaslı olan ve 21 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda şehit olan 50. Piyade Alayı Komutanı Halil İbrahim Karaoğlanoğlu'nu da bu vesileyle andı. Ersin Tatar, Kıbrıs'ta 1571'den bu yana kesintisiz devam eden Türk varlığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve kısaca Kıbrıs tarihini anlattı. Tatar, “Kıbrıs meselesi milletin meselesidir” ifadelerini kullandı. Kıbrıs'ın jeopolitik ve stratejik olarak önemine vurgu yapan Tatar, Osmanlı'nın adayı İngilizlere kiralamasıyla birçok Türk'ün Anadolu’ya geri döndüğünü söyledi. Böylece nüfusun Kıbrıslı Türklerin aleyhine döndüğünü ve adanın Rum Yunan adasıymış gibi Yunanistan’a bağlanmak istendiğini anlatan Tatar ancak Türk halkının buna karşı mücadele verdiğini, hiçbir zaman millî şuuru ve değerleri kaybetmeden varoluş mücadelesini gösterdiğini vurguladı. KIBRISLI TÜRKLERİN MİLLΠMÜCADELESİ, ENOSİS VE KANLI NOEL Konferansta, tarihten bugüne Kıbrıslı Türklerin verdiği mücadele ve Kıbrıs Barış Harekatı hakkında bilgilendirme yaptı. Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin sayesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasının önüne geçildiğini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğunu, böylece adanın kurucu ortağı olduğunu belirtti. Ancak o gün bile Rumların bunu “Enosis’e sıçrama tahtası” olarak gördüğünü belirten Tatar, Kumsal Katliamı ve Kanlı Noel olaylarının yaşandığını, Kıbrıs Türk halkının bunlara karşı direndiğini kaydetti. "GELECEĞİMİZ TÜRKİYE İLE BİRLİKTEDİR" KKTC'nin günümüzde egemen eşitlik temelinde bir Kıbrıs adası hedeflediğini belirten Tatar, KKTC’nin Mavi Vatan’da güçlü bir devlet olarak yerini aldığını, Türk Devletler Teşkilatı gözlemci üyesi olduğunu vurguladı. Tatar, Kıbrıs Türk halkının Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydetti. Ersin Tatar konuyla ilgili şunları ifade etti: "Türk dünyasının Akdeniz'e açılan bir penceresi olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti her geçen gün daha da kurumsallaşarak ve kökleşerek yerini almaktadır. Eğer bu mücadele verilmeseydi, eğer Kıbrıs'ta fedakarlıklar yapılmasaydı, 74 Barış Harekatı olmasaydı, o bedeller, o fedakarlıklar yapılmasaydı bugün Kıbrıs açık ve net bir Yunan adası olacaktı. Türkiye'nin kuşatılması, Türkiye'nin güvenliğinin fevkalade olarak zarar görmesi ve Kıbrıs Türk halkının da imhası... Adada hiçbir Kıbrıs Türkünün kalacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla bizim mücadelemiz, milli bir mücadele olarak tarihimizde yerini almaya devam ediyor." "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ASLA KIBRIS'TAN VAZGEÇMEZ, VAZGEÇMEYECEKTİR" Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs'taki Türk millî mücadelesi hakkında, "Bizim mücadelemiz milli mücadele olarak devam edecektir. Geleceğimiz Türkiye ile birliktedir. Kıbrıs millî değerdir, sonuna kadar korunacak, yüceltilecek, gelecek nesillerin sahip çıkacağı bir meseledir.” dedi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasının devamında, "Hamdolsun anavatan Türkiye Cumhuriyeti eskiye göre çok daha güçlüdür. Milli savunma sanayisiyle, yaptıklarıyla, başarılarıyla, ordusuyla, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ve Türkiye'nin kendisinin ekonomik potansiyeli ile. Elbette artık küresel dengeler fevkalade değişti. Ukrayna Savaşı'nda yaşananlar, Filistin'de yaşananlar, Suriye'de yaşananlar, Irak'ta yaşananlar, bütün çevreye baktığımızda neyi görüyoruz? Türkiye Cumhuriyeti asla Kıbrıs'tan vazgeçmez, vazgeçmeyecektir." değerlendirmesini yaptı. "SIFIR ASKER SIFIR GARANTİ ASLA KABUL EDİLMEZ" Kıbrıs'taki iki devletli çözüm hakkında ise Tarar, "Kıbrıs'ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır. Her halkın kendi kaderini, geleceğini tayin etme hakkı vardır. Sıfır asker sıfır garanti asla kabul edilmez.” değerlendirmesini yaptı. Uluslararası kamuoyunun egemen eşitlik hakkını kabul etmemesi halinde müzakereye oturmayacaklarını vurgulayan Tatar, müzakere masasının geçmişte hep devrildiğini çünkü Rumların hiç bir şeyi paylaşma niyeti olmadığını kaydetti. Bu noktada, küresel meydan okumalara karşı KKTC'nin Türkiye ile beraber olduğunu dile getirdi. Ersin Tatar, tarihten bugüne tüm Türk şehitlerini anarken, şehitleri asla unutmayacaklarının altını çizdi. Programın sonunda PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan tarafından KKTC lideri Tatar'a Denizli Yatağan palası hediye edildi. Ayrıca, PAÜ'nün Golbol Kadın Milli Takımında yer alan başarılı sporcular Şeydanur Kaplan ve Berfin Altan programda ödüllendirildi. TATAR, PAÜ BAHÇESİNE ZEYTİN FİDANI DİKTİ Konferasın sonrasına Ersin Tatar ve beraberindeki heyet, Pamukkale Üniversitesinin bahçesine zeytin fidanı dikti. Ayrıca, göndere İstiklal Marşı eşliğinde KKTC bayrağı çekildi.

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre: Kıbrıs Türk halkının tek güvencesi Türkiye ve Türk ordusudur Haber

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre: Kıbrıs Türk halkının tek güvencesi Türkiye ve Türk ordusudur

Ömer Cihad KAYA QHA Ankara Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Türk Ocakları Denizli Şubesinde Kıbrıs Türk milli mücadelesini anlattı. Başkan Töre, Kıbrıs gazilerinin hazır bulunduğu “Yavru Vatandan Türk Dünyasına Bakış” adlı söyleşide, Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesini ve Kıbrıs Barış Harekatı'na giden süreci değerlendirdi. Küresel ve bölgesel gelişmeler ışığında Kıbrıs Türklerinin hakları hakkında açıklama yapan Zorlu Töre, Kıbrıslı Türklerin, Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre'nin Türk Ocakları Denizli Şubesinde 20 Ekim 2023 tarihinde konuşmacı olarak yer aldığı söyleşide; KKTC’nin İzmir Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok, Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan Denizlili kahraman gaziler, Türk Ocakları Denizli Şubesi üyeleri ve çok sayıda katılımcı yer aldı. "BEN KIBRIS'TA TÜRK MİLLETİNİN TA KENDİSİYİM" Denizli'deki temasları kapsamında gerçekleştirdiği konuşmada Başkan Zorlu Töre, Kıbrıs Türk halkının 1963'ten bu yana EOKA terörüne karşı verdiği mücadeleyi anlattı. "Yavru Vatandan Türk Dünyasına Bakış” adlı söyleşide Töre'nin "Ben zaten Kıbrıs'ta Türk milletinin ta kendisiyim. Osmanlı Devleti'nin çekilmesiyle orada kalan Kıbrıs Türküyüm. Ben burada Türk milletinin özüyüm" sözleri büyük alkış aldı. "KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLETİ SONA ERSİN İSTİYORLAR" Başkan Zorlu Töre, Kıbrıs Türk halkının geçmişten günümüze verdiği mücadeleler hakkında değerlendirme yaptı. Töre, Türkiye'ye duyulan güvencenin KKTC'de bazı çevreleri rahatsız ettiğini ve Türkiye ile ilişkileri sekteye uğratmak için bazı çalışmaların yürütüldüğünü vurguladı. Günümüzde Batı dünyasının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne verdiği desteği değerlendiren Zorlu Töre, "Türk askerinin Ada'dan çekilmesini istiyorlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti sona ersin istiyorlar. Kıbrıs'ta Türk askerinin gelmesiyle çizilen sınırlar değiştirilsin, Rumlara toprak verilsin, deniz yetki alanları değiştirilsin istiyorlar. Egemen eşitliği kabul etmiyorlar. Bunlara Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri destek veriyor. Bu arada Kıbrıs Türkünün tek güvencesi olan Anavatan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı bunlara, 'Dünya, beşten büyüktür' diye bir cevap verdi. 'Artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uyguladığınız ambargolara son verin' dedi. Kıbrıs Türk halkı için en büyük güvence Türkiye ve kahraman Türk ordusudur. Biz başka bir büyük, başka bir güvence tanımıyoruz." ifadelerini kullandı. Töre, bu kapsamda Türk birliğinin artık uluslararası konjönktürde önemli bir gerçek olma yolunda ilerlediğini kaydetti. İsrail’in Gazze’ye düzenlediği sivillere yönelik insanlık dışı saldırıları hakkında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası kamuoyunun tepkisiz kaldığını ve işlevsiz olduğunu aktaran Töre, BM'nin Kıbrıslı Türklerin uğradığı saldırılar karşısında da etkisiz kaldığını kaydetti. Töre, her zaman uyanık olmak gerektiğini Türk milletinin birliğine ve dirliğine karşı oluşacak tehlikeleri dimdik ayakta durarak bertaraf etmek gerektiğini söyledi. ZORLU TÖRE'YE TÜRK DÜNYASINA HİZMET ÖDÜLÜ Denizli gibi Anavatan Türkiye'nin her bir köşesinin kendileri için çok kıymetli olduğunu vurgulayan Zorlu Töre, Kıbrıs Türklerinin yüce Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu dile getirdi. Başkan Töre, KKTC’nin de milli bir devlet olarak Türk dünyasına mensup herkesin devleti olduğunu kaydetti. Denizli’de ikamet eden Kıbrıs Barış Harekatı gazilerinin de hazır bulunduğu söyleşide, Başkan Zorlu Töre’ye, Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok tarafından “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü” takdim edildi. Söyleşide, gazilere de hitap eden Başkan Töre, onların verdiği mücadele, mücahitlerin direnişi ve şehitlerin canları pahasına günümüzde Kıbrıs Türkünün güvenlik içerisinde yaşadığını ve devlet sahibi olduğunu dile getirdi. Denizli’de temaslarına devam eden Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Türk Ocakları Derneği tarafından organize edilen “Yavru vatandan Türk dünyasına bakış” isimli söyleşiye katıldı.https://t.co/W9qwmQSxQ8 pic.twitter.com/vRr6vOPTyH — KKTC Meclis (@kktcmeclis) October 20, 2023 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, dün geldiği Denizli'de Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanvekili Ali Değirmenci, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ile bir araya geldi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.